|
paskalya dekarasyonu Serpil,den |
Her yıl olduğu gibi bu paskalya tatilindede kız kardeşim gelecekti Alamanyadan, eşi ve kızı ile birlikte.. 27 Mart beynime kazınmıştı zaten bir kaç ay öncesinden.. Ve Basel'e 15.30 da gelecekleride.. Kardeşim huyumu bildiği için geç saatlerde gelir, geç saatlerdede gider:) yani bilet rezervasyonunu ona göre yapar.. Yetişemem çünkü.. Çoğu zaman gar'da veya havaalanında ben onu değil, o beni beklemiştir:)) bu sefer yetişecektim ama.. 15.30 a kadar ohooo, neler yapmazdimki?
Ön hazırlıklar tamamlandı, işe gidildi, saat 2 gibi çıkmayı planlıyorum.. Hatta istanbuldan Ayça, SMS le hadi çık artık yola diye hatırlatıyor.. Dedim ya yakınlarım beni tanır, buna rağmen severler.. Bende bunu çok severim:)
Planladığım gibi çıktım yola.. Acele etmeden, radara yakalanmadan zamanından 15 dakika önce orda olmaktan gayet memnunun..
Çıktım Perona.. Bir süre sonra tren geldi.. Uzun.. Acaba hangi vagondan inecekler.. Gözlerim bir sağa bakıyor bir sola.. Onlara benzer kimse yok.. Allah Allah diyorum, herhalde bu tren değil.. 10 dakika sonra bir tren daha gelecek, galiba o diyorum.. Oradaki tren hareket ederken ben merdivenlerden aşşağıya iniyorum.. Beş dakika sonra telefonum çalıyor.. Kardeşim.. Abla galiba sen başka gar'da bekliyorsun, dedi??!! Ben seni merdivenlerden inerken gördüm, biz diğer gar'da indik dedi.. Basel'de iki Gar var, biri Almanya sınırı diğeri İsviçre. Araları 5 dakika.. Daha önce benim beklediğim yerden gelip gittiği için doğal olarak orada bekliyorum..
İlk kez erkenden gittim, bu seferde yanlış gara gittim;) sonuçta yine onlar beni bekledi.. 10 dakika sonra kucaklaşabildik.
Geldik Bern'e.. Hava kararmamış.. Hatta bahar havası.. Bern'in göbeğinde birer bira içtik.. Hoşbeş, sohbet, gülmek derken evimize geldik nihayet..
Pratik ama lezzetli bir akşam yemeği ile güle oynaya geceyi geç saatlerde sonlandırdık..
Ertesi gün paskalya arefesi.. 4 gün tatile gireceğiz.. Arefe günü saat 17 de kapanır her yer.. Bir sessizlik çöker şehre.. Ama sessizlik öncesi bir alışveriş çılgınlığı. O gün alışverişle geçti günümüz.. Serpil ve Murat ben işteyken Bauhaus'a gidip evdeki eksik lambaları ve paskalya dekorasyonu almışlar..
Birde çok güzel, narin, ve güzel kokulu bir çiçek. Kokusunu hiç unutmayacağım. Adını öğrendiğimde hayal kırıklığına uğradım.. "Katır tırnağı" imiş bu çiçeğin adı.. Hiç yakıştıramadım.. Hatta instagrammdan bir arkadaşım, "çiçeklere isim verme konusunda çok yeteneksiz bir milletiz" demişti.. Bencede.. Ama güzel isimlerde var hani.. Lale, menekşe, gül, sümbül, açelya, hanımeli vs..
Katır tırnağı, bu narin çiçek için çok kaba geldi bana.. Sonra bi ara kardeşim o çiçeğin sapını keserek tazelemek istediğinde dediki; öyle zor kesildiki sapı, o yüzden katır tırnağı denmiş olabilir.. Belkide.. Olabilir evet.. Ama yinede beğenmedim adını..
|
Katir tirnagi |
Ertesi gün tatil.. Hep birlikte kahvaltı yaptık. Bizim hava güzelde, dışarıdaki hava berbat.. Kışın bu kadar kar yağmamıştı.. Napalım, napalım? Madem kar var, tadını çıkaralım.. Bern şehrinin en yüksek tepesi Gurten'e çıktık.. Estetik ve güzeldi orada kar.. Ağaçlı yollarda yürüyüş yaptık.. Güzel fotoğraflar çektim..
|
Gurten dag treni |
|
Gurten,de Yürüyüs |
|
Agaca tepeden baktik |
|
Donmus Ejderhayla karsilastik:) |
|
Kis uzun sürdügü icin ayilar bile uyanmisti uykusundan:)) |
Sonra şehre indik.. Ayılar çukurunu, ve Bern'in karlı sokaklarını gezdikten sonra Einstein Kafe'de bira içerken günü değerlendirdik..
Eve geldik.. Çıkmadan önce yoğurduğum pizza hamuru iyice kabarmıştı.. Pizzalar ve pideler yaptık..
Sonra türkçeleri kıt cocuklarımıza "tabu" oynamak eğlenceliydi:) şaşırtıcı sonuçlar çıktı ortaya.. Ama gözler hep abimin anlatışını aradı.. Tabu yu abimle oynamak gerek.. O daha anlatmaya başlamadan önce kopuyoruz hepimiz:)
Gece, sıcak çay sonrasında şarap ve DVD keyfi.. "Araf" filmini tekrar izledim onlarla. Sevdiler filmi.. Bende sevmiştim zaten.. Doyamadık bir film daha izledik.. "Bir bavul iki dil" filmini. Daha çok belgesel gibiydi. Denizli'li yeni bir öğretmenin uzaklarda bir Kürt Köyü'ne atanması, öğretmenin kürtçe öğrencilerin türkçe bilmediği bir okulda bir yıl boyunca ders vermesi.. İlginç bir öykü..
Oldu Cumartesi.. Eşim gelecek Türkiye'den.. Evdeyiz.. Yemek falan hazırlandı.. O akşam rakı içilecek.. Yedik, içtik, sohbetler ettik, işler kurduk, evler aldık, kiraladık, sattık.. O masada neler yapmadık ki; birde saatler ileri alındı, bir saatimiz heder oldu..
Pazar istikamet Schwarzsee oldu.. Buz tutmuş gölün etrafında yürüdük. Gölün üstünde yürümek bu sefer mümkün değildi, çünkü kenarlardan erimeye başlamıştı.. Ben yine güzel fotoğraflar çekmenin peşinde idim:)
|
Schwarzsee Selale |
|
Heidi ve Peter |
Pazartesi yine tatil.. Yine kahvaltı.. Yine bir rota.. İntelaken, Blausee. Lauterbachbrunnen, Giessbach.. planladığım gibi geçmedi o gün.. İki yere gidemedik.. O gün biraz garipti.. Herkes aynı kafada olmayınca olmuyor tabi.. Ee bunada eyvallah dedim..
|
Lauterbach |
Salı, iş ve okul var.. Bizler göreve, misafirlerimiz kafa nereye onlar oraya takılacaklar. Kendi başlarına otobüs ve tramvayla Bern'e gitmişler.. Öğleden sonra bende katıldım onlara.. Akşam yine ev, yemek, çay ve şarap.. DVD izlemeye fırsatımız olmuyor..
Çarşamba yine aynı.. Yine Bern.. yine akşam yemeği. Artık son gün.. Ama akşam Galatasaray-real Madrid maçı var. Efes biraları ve cips'leri hazırladık.
Hepimiz skor tahmininde bulunup 2 Frank koyup bahse girdik. 14 Fr. Kazanacak birimiz.. 7 kişiden hiç birimiz skoru tahmin edemedik:)) GS nin 3-0 yenileceğini hiç birimiz tahmin edemedik. Garip olan hiç birimizin GS li olmamasına rağmen hepimizin GS li olmasıydı.
|
Real Madrid -Galatasaray 3-0 |
Perşembe.. Bir hafta ne kadar çabuk bitmişti. Bir çok şeyi yapamamıştık.. Eksikti yine herşey, herzamanki gibi.. Aslında ne yaptıklarımızı değilde neleri yapamadığımızı yazaydım daha mı iyi olurdu ne?
Güya bana yeni bir gözlük bakacaktık. Blausee ve Giesbach şelalesine gidecektik, içli köfte yapacaktık, Mısır ekmeği yapacaktık, her gece bir film izleyecektik, müzelere gidecektik, Sumiswald'a gidecektik..
Akşam 17 de Basel'den trene binecekler. 1 saat öncesinden gar'da oluyoruz.. Bir yere oturup saatimizi beklerken son sohbetler yapılıyor, nihayet ayrılık vakti geliyor.. Bu sefer değişik olacak diyorum.. Güle oynaya yolcu edeceğim bu sefer.. Kararlıyım... Olmuyor.. Bu seferde beceremiyorum(z).. Tren penceresine kalbimin resmini çizip onlarla birlikte gönderiyorum..