İntikam ve hırs…
İyilik veya kötülük…
Siyah ile beyaz…
Ve zıtların arasında savrulan hayatlar…
Konstantinopolis’in İstanbul’a dönüştüğü yıllar… Hıristiyan hasımlarının Büyük Kartal diye andıkları Fatih’in, şehrine âlimleri davet etmekle kıvanç duyduğu, devletini ilimle ve sanatla yükseltmenin rüyalarını gördüğü, ulemanın tamamen özgür düşünceyi savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği bir dönem… Ve eşsiz şöhretlere sahip Osmanlı ulemasının arasına sızmış bir kâfir. İntikam ateşinde kavrulmuş kötülük dâhisi bir zihin. Molla Lütfi, Ali Kuşçu, Sinan Paşa, Bellini ve daha niceleri… Kurbanlar, kurbanlıklar…
İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman.
İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden…
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
Yine İskender Pala ve yinegüzel bir kitap..Severek okudum. Okuyun, okutun dostlar......
KİTAPTAN ALINTILAR;
İlim kibirle birleşince hakikatler yoldan sapmaya başladı.
'Mümin bal arısı gibidir. Temiz olanı yer, temiz olanı üretir, üstelik bir çiçeğe konduğunda onu kırıp dökmez '
*****
Devlet kılıçla kurulur oğul ama yükselmesi ilim ve sanat erbabınca sağlanır, hiç unutma!
*****
Ölmüş birinin hikayesindense yaşayan birinin hikayesi daha çok ilgimi çeker.
*****
Samimiyetin bazen gözyaşları, elemler, ıstıraplar, sancılar ve kıvranışlarda gizli olduğunu bilirim.
*****
Kötülük ve iyilik gerçeğin iki yüzüdür. Bir söz hakikat olduktan sonra kötülüğün tasviri de bazen iyilik doğurur.
*****
İnsan hafızası unutur.
*****
İnsan ya bir şey yazmalı ya yazmaya değer bir şey yapmalı
*****
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.
*****
Bir kalem kılıçtan keskin olabilir.
*****
Nadir bir zeka kendini yok ederse bu divanelik, sıradan bir zeka kendini geliştirmezse bu ahmaklıktır.
******
Anladım ki yönetmeye talip olanlar bir müddet sonra pohpohlanmaya ve övülmeye muhtaç hale geliyorlardı.
*****
Yakınında dalkavuklar bulan herkesin erinde geçinde kendini vazgeçilmez görmesi benim en sıradan zaferimdi.
*****
Hırs... Alevin odunu yiyip bitirdiği gibi insanı yiyip bitirir. Hırs, üç köşeli bir dikendir, cebine nasıl koyarsan koy, sana batar!
*****
İstanbul bambaşka bir şehirdir, insana yaşama sevinci verir.
*****
Kalbin gördüğü gözün gördüğünden daha değerlidir. Aklın manalardan anladığı güzellik, gözün gördüğü suretlerden anladığı güzellikten daha büyüktür. Akıl, bir şeyi bilmekten zevk duyar, lezzet alır. Bildiği şeyin derecesi ve şerefi ne kadar yüksek ise lezzet de o derece yüksektir. Kalp, duyularla bilinemeyen ve hayal edilemeyen bazı manaları anlamak bakımından insan bedenindeki diğer organlardan ayrılır. Alemin mahluk olduğunu ve bir yaratıcınınvarlığını anlaması gibi. Bu münazara ve münakaşa yollarını bilen zeyrek akıldan daha üstün bir akıl demektir. Bu akıl, insanı hayvanlardan ayırır. G erçi sıradan akıldan hayvanlarda da bir miktar vardır, lakin ardına düşülecek akıl bizlere Allah'ı ve eşyanın hakikatini bulduran akıldır. Gönül ise her şeyi hakikatiyle bilmekten yüksek bir zevk duyar. Sonuçta satranç bilgisi de ziraat bilgisi de astronomi bilgisi de aklın zevk duymasına yol açar. Bilinenin başkasına öğretilme merakı veya çabası aklın bu lezzeti tatma biçimidir. Her ilmin lezzeti o ilmin şerefi kadar, şerefin kıymeti de bilginin çokluğu derecesindedir. Söz gelimi sıradan bir çiftçi yahut dokumacının o sanatas dair sırlarını bilmek veya anlatmak daha caziptir. Bu da bir çiftçi veya dokumacıya göre şehrin yöneticisini daha itibarlı kılar. Buna kıyasla bir vezirin veya sultanın yapacakları işlerden haber verip sırlarını açıklaması veya kişinin bunu öğrenmesi daha da heyecan ve zevklidir. O halde siz varın, Allah'ın sıfatına, meleklerine, göklerine ve sırlarına sahip olan birinin bilme zevkini düşünün. İşte gerçek ilmin lezzeti burada kemale erer; akıl, Allah'ın ilmine vakıf olduğu derecede lezzet devşirir. Kişinin bildikleri ne derece şerefli ve yüce ise aklı da o derece yüce ve şerefli bir meşgale edinmiş olacaktır. Eğer kişinin kalbinde Allah'ın ilmine dair şerefli ve yüce marifetler var ise o zaman kalp Allh'ı bulmuş olur ki gerçek bilmenin gayeside budur. İmdi sormak lazımdır; acaba mevcudatı yoktan var eden, süsleyen, tedbir eden, terkip eden Allah'ı bilmekten daha şerefli, daha yüce bir ilim olabilir mi? Bu ilim kalbin tecellisi olan bir aklın eseridir ve Allah akıl olmadan bilinemez.
*****
Müslümanın dini görevlerini yerine getirmesi için bir cemaate mensup olması, bir tarikata girmesi zaruret değildir. Allah'ın kitabı ve Hz. Peygamberin sünneti yeterlidir. Bunun dışında her türlü bilgi, İslam ilim geleneği içinde muteber alimlerin görüşlerinde ortaya konulmuştur. Olmayanlar için de ulema çözüm üretmek zorundadır. Mamamih cemaatler sırf Allah rızası için çalışır ve insanların hidayetine vesile olurlarsa bunda sayısız ecir vardır.
*****
Allah 'Beni zikretmek için nmaz kıl'
*****
Namaz, özünde Allah ile sır dolu bir konuşma, bir yakarış, bir dua, bir anlaşmadır.
*****
Namazda huzur-ı kalbe çabalayan ile hiç kılmayan asla bir olmaz.
*****
Kafir, imanı olmayanın adıdır. Eğer görünüşte imanı varsa ona münafık denir. Eğer kafirin küfrü müslümanken ortaya çıkarsa, İslam'dan döndüğü için ona mürtet denir. Eğer Allah'tan başka bir veya daha çok tanrıya inanıyorsa uluhiyet prensibine şirk koştuğu için ona müşrik denir. Eğer tabiatın ezeliliğine inanıyor ve olayları tabiata isnat ediyorsa ona dehri denir. Eğer müslüman iken dine çatarak dinden çıkacak söz veya eylemlerde bulunmuş ise ona mülhit denir. Zındığa gelince; bu kavram yalnızca semavi dinlerle alakalı olarak bahis konusu edilebilir ve üzerinde ittifak bulunan dinin asıllarını - ister biri ister hepsi - içten içe inkar ederek bu dinlerin dışına çıkanlar hakkında kullanılır. Zındık, dinde inkar ettiği hususlar dolayısıyla, mesela namazı veya orucu inkar ederse, dolaylı olarak peygamberi ve peygamberlik müessesessini de inkar etmiş olur.
*****
Kur'an-ı Kerim'i küçümseyen veya hakarette bulunan, tamamını veya bir tek ayetini inkar eden, hükümlerini yalanlayıp reddeden, hatta bundan şüpheye düşen bir kişi, kafir hükmündedir.
*****
İnsan ya bir şey yazmalı ya yazmaya değecek bir şey yapmalı!
MOMENTUM 2015
Gizemli bir hırsız olan Alex, önceki ortağı tarafından son bir soygun
işine daha çekilir. Fakat kısa sürede işin elmaslar olmadığını anlar.
İşlenen vahşi bir cinayet sonrası, Alex ile usta tetikçi arasında bir
kedi fare oyunu başlar. Şimdi, soygunun arkasındaki yalanları açığa
çıkarmak ve daha da önemlisi onu hedef hadline dönüştüren adamların
sakladığı sırları da keşfetmek mecburiyetindedir.
İzlenmeye değer güzel bir film...