26 Aralık 2024 Perşembe

26 Aralık Perşembe

Gün yine karanlık suratlı geçti, kuvvetli poyraza rağmen güneşimiz bulutların ağırlığıyla kaybolmuş gibiydi. Bir de yağmurumsu bir şey yağıyordu, toz halinde yağmur diye tanımlayayım.

Black Doves'dan bir bölüm daha izledim, bir yandan kan revan durumlarına sinir oluyorum -çocukken yaptığım gibi gözlerimi kapatıyorum- diğer yandan nereye bağlanacak bunca olay merak ediyorum.

Dünkü yazının son paragrafını biraz açayım, eksik kalmış günün hikayesi ya da gözlemleri.
İstiklal Caddesi kalabalıktı, genellikle turistler çoğunluktaydı. 
Caddedeki kiliselerin önlerinde birer  polis arabası bekliyordu, kiliselerin avluları hareketliydi, muhtemelen bir kısmı meraklı gözlemci ve selfieci insanlardı.
İstiklal'de Büyük mağaza vitrinleri dışında pek renk yoktu, tepede ışıklı süsler vardı, ancak gündüz yanmıyordu.
Galata Kulesine doğru dönün Galip Dede Caddesi boyunca tepede ışıklı süsler ve yazılar asılmıştı, ancak onlar da yanmak için geceyi bekliyordu.

Kulenin çevresinde kısa bir tur attıktan sonra önce Lüleci Hendek Caddesinden devam etmeyi düşündüm, yolu çok uzatacağım aklıma geldi, Yüksek Kaldırım'ı tercih ettim.
Şimdi haritaya baktım da doğru bir tercih olmuş, ama aklımda kaldı gelecek defa oradan geçmeli.
Aslında oradaki sokakların her birinin yüz yıllara uzanan hikayeleri var, halen daha defalarca yürünüp keşfedilmeyi bekler gibiler. 



Galata kulesinin çok fotojenik olduğu su götürmez,
Arkadan sızan gün ışığı huzmesi ayrıca yakışmış.

25 Aralık 2024 Çarşamba

25 Aralık Çarşamba

Bu sabah yine karanlıktı gökyüzü, erken saatte biraz yağmur yağmış gibiydi.
Gece otobüsüne binen kızımın yolculuğunu takip ederken az uyudum, erken uyandım. Salimen ulaştı haberini aldığımda daha fazla uyumaya çalışmadım. Nasılsa anneme ilaç yazdırmak için erken çıkacağım, kalkıp egzersizimi yapayım en iyisi.

Aile hekimliğini aradığımda sordum, mide koruyucu yazılıyor mu? Hayır dedi hemşire, ayrıca antibiyotik ve ağrı kesici de yazılmıyor. Haydi bakalım! Aldığım bilgi üzerine bütün plan değişti, aile hekimliğine gidilmeksizin eczaneye gidilecek ve ilaçlar alınacak.
Eczane için çıkmışken deniz görmek için Kadıköy'e de mi gitsem? Çok iyi fikir haydi metroya o zaman.

Sonra olaylar şöyle gelişti:
Metrodan Ünalan durağında indim, Akasya AVM'ye gittim, henüz sabah sayılabileceği için tenhaydı. Şöyle rahatça bir tur dolaştım, yılbaşı süslerine, ışıklara baktım ve kendime minik bir yılbaşı hediyesi aldım.
Derken aklıma İstiklal Caddesi düştü, acaba  Kadıköy çarşısı gibi canlı mıydı? E o zaman gidilip bakılmalıydı ki, karar verilebilsin. Ver elini metrobüs ve metro, hoş bulduk Taksim. 
Metro'nun Gezi Parkı çıkışından yürüdüm meydana doğru. O sırada sabahki bulutlu hava yerini güneşli parçalı bulutlu havaya bırakmıştı. 
Taksim'den İstiklal Caddesi boyunca yürüdüm, görmek istediğim pek çok sergi vardı, ancak son iki ayda hiç birisine gitmek fırsatı bulamamıştım. Onca sergi fikrine rağmen, sadece etrafa bakınarak yürümek istedim, ta ki Casa Botter'e kadar. Oradaki Komet sergisini gezdim ve çok sevdim.
Başlangıçtaki niyetim Tünel'le Karaköy'e inmek olmasına rağmen, tam çatalda Galata Kulesi yönüne saptım ve yolun sonnunda Karaköy'e Yüksek Kaldırım üzerinden inmiş oldum. 



İstiklal Caddesinde avare yürüyüşün tanığı ve kanıtı,
Tramvay geliyor ve gidiyor...

24 Aralık 2024 Salı

24 Aralık Salı

 

Akşamüstü yürüyüşünden dönüş zamanı,
Yağmur hafiften başladı, çok inceden atıştırıyor,
Bugünkü annemdeki aile toplantısını, büyük ve küçük dayımı, kardeşlerin sohbetini düşünüyorum,
Bir apartmanın bahçe kapısına asılmış yılbaşı ışıklarına bakıyorum, 
Derken bu gülü görüyorum ışıkları unutuyorum, 
Kış karanlığında onlardan daha canlı ve ışıltılı,
Sen kimsin, nasıl azimli bir canlısın, yediveren misin? 

23 Aralık 2024 Pazartesi

23 Aralık Pazartesi

Birkaç gündür apartmanımızın sıcak suyu, kaloriferi bozuluyor, kanalizasyon tıkanıyor, sokakta garaj çıkışına denk düşen çukuru belediye bir türlü tamir edemedi filan derken, epeydir sessiz olan grupta yazışmalar olmaya başladı. Ne güzeldi, her kafadan bir ses çıkmadan geçiyordu günler.

Öğlende pilatese gider dönerken yine Kaşaneler Sokağından geçtim. Son günlerde yağmur nedeniyle ara verilmiş inşaat faaliyetlerine yeniden başlanmıştı. 
Yürürken kardeşimle konuşuyordum, o ara tam tren geçidine yaklaşmıştım, önce bir Marmaray treni sonra bir Hızlı tren geçti, yetmezmiş gibi bir de beton mikseri! Artık ben ne konuştum o ne anladı, meçhul...

Bir İngiliz polisiye dizisine başladım; Black Doves. 
Geçende canım Fü hanım söz etmişti, başroldeki kadın oyuncuyu sevmem ama, dizi güzel demişti. Esasen kendisi İngiliz dizisi ve polisiye sever, ben de biraz Londra görürüm hevesiyle başladım, ilk bölümü izledim. 
Anladım ki Londra artık benim bildiğim şehir değil, silüeti koca koca gökdelenlerle dolmuş. 
Bakalım artık, dizi bitince yazarım polisiye izlemeyi sevdim mi, başrol iyi mi?



Telefonumdaki fotoğraf uygulaması tatlı lezzetler diye başlık atmış, bugün önüme bazı tatlı fotoğrafları çıkardı.
Önce emin olamadım, bunları ben mi yedim ve çektim, öyleymiş.
Mesela yukarıdaki Monte Bianco, kestane püresi üstünde tatlı krema ile servis ediyor, geçen ay kızımla Baylan'a gittiğimiz günden.

22 Aralık 2024 Pazar

22 Aralık Pazar

Yaklaşık bir saattir bilgisayarın karşısında oturuyorum, hafta boyunca her sabah gelen ve açıp okuması hiç içimden gelmeyen haberleri topluca okumakla geçirdim bu zamanı. Böylece haftanın olaylarının ana başlıklarını acı hap şeklinde yutmuş oldum.

Dün akşamüstüne dönersek, uzunca bir süre 2025'in astrolojik tahminlerini dinledim. Kişisel planda değilse de dünyanın tümü açısından ballı börek olmayan bir yılı işaret ediyorlar. Ancak her şey kötü değil hiç şüphesiz; onca kargaşa ve olay arasında pek çok ilginç gelişme olacağı da öngörülüyor ki esasen dünya var olduğundan beri yaşanan da bu değil mi?  

Okuduğum haberlerden sevimli ve ilgi çekici sayılacak bir tanesini buraya ekliyorum. 
Türk Sinemasına ilgi duyan arkadaşlar geçen sene çekilmiş ve çoğu festivallerde gösterilmiş yeni filmlerimizi öğrenmek isterse, buraya bir tık lütfen. 



Bugünkü mahalle turlarımdan birinde minibüs caddesindeki tantunicinin vitrininde yukarıdaki afişi gördüm.
Önce "ahan da yanlış afiş bastırmışlar" dedim, sonra afişin dükkanın her iki cephesinde de azimle tekrar tekrar yer aldığını görünce gülümsedim.
Fotoğrafı çektikten sonra dükkanın kapısını araladım, başımı uzattım "2025'ten umudu kestiniz galiba?" dedim.
Garson gülümsedi "espri mahiyetinde" dedi, bakalım artık espri mi, öngörü mü bir sene sonra anlayacağız...


21 Aralık 2024 Cumartesi

21 Aralık Cumartesi

Bugün gün boyu yağmur vardı, yine sakin sakin yağdı. Öğlende bir ara azaldı, durdu sonra yine başladı.
Yağmur durmuşken yürümeye çıktım, iyi ki şemsiye almışım onbeş dakika usul usul yağan yağmurun altında yürüdüm, yağmur kokusunu içime çektim.

Ve işte, günlerin kısalmasının sonuna geldik. Bu gece en uzun geceyi yaşayacağız ve sonra yavaş yavaş günler uzamaya başlayacak, sonra ilkbahar, sonra yaz.
Telaşa gerek yok aslında, zaman kendi bildiği gibi geçiyor. Gel gör ki biz insanlar  kendimiz için hep farklı beklentiler içine dalarak, zaman algımızı değiştirerek yaşıyoruz.

Bu gece aynı zamanda, bir kaç senedir daha çok farkına vardığımız eski adetlerden  birisinin zamanı, nardugan bayramı.
İster bolluk bereket dileğiyle kapınızın önünde nar kırın, ister güzelce ayıklayıp o leziz meyvenin tadına varın, bugün narın o benzersiz taneciklerine yakın olmak hoş bir duygu verecektir.



Bizim evin nar ayıklayıcısı bendenizim, herkes yemeyi sever ama ayıklamaya üşenir, ben üşenmem ayıklarım. Sizin evin ayıklayıcısı kim ?
 

20 Aralık 2024 Cuma

20 Aralık Cuma

Yüz Yıllık Yalnızlık dizisini seyretmeyi bitirdim. Son bölüm biraz fazlaca kan revan, ölümle sarsıcı olduysa da bütününü beğenerek izledim.

Sally Rooney'in İntermezzo'sunu okumaya başlayacağım bugün yarın. 
Storytel'de Selçuk Altun'un İşte Geldim Deniz Kenarı'nı dinliyorum. Daha önce yazarın Ayrılık Çeşmesi Sokağı romanını okumuştum. 
Yine aynı hissiyat içindeyim, bu kadar çok sözde bilgiyi bir metne tıkıştırmakla roman yazılmış olmuyor. 
Şuraya bir not düşüyorum, Selçuk Altun üçüncü bir şansı hak etmiyor, daha da okumam. 

Bugün can arkadaşım Bayan E. ile yemek yedik. Kaç gündür denk düşüremediğimiz doğum günü kutlama yemeğine bugün sıra geldi. 
Böylelikle doğum günü şenliklerinin sonuna gelmiş olduk.



Yılbaşı vitrini süslerini henüz bitirmedik, denk düştükçe ekliyorum.