İZLEDİKLERİM 2025/4

25 Ocak 2025

İZLEDİKLERİM 2025/4

 

 
 
TEREDDÜT ÇİZGİSİ 2023
 
“Tereddüt Çizgisi”, Avukat Canan’ın derin bir vicdan muhasebesine sürüklendiği bir günü anlatıyor. İdealist bir ceza avukatı olan Canan, günlerini adliyede, gecelerini ise solunum cihazına bağlı annesinin başucunda geçirirken, uzun süredir savunduğu bir cinayet zanlısının hüküm duruşmasıyla karşı karşıya kalır. Bu kritik günde Canan, annesi, hâkim ve sanığın hayatlarını etkileyecek önemli bir ahlaki karar vermek zorundadır.
 
Sevdiğim sanatçıları tekrar beğenerek izledim...


UMUDUNU KAYBETME 2023
 
Köye gelen mülteciler arasında kamerası olan genç bir Suriyeli kadın olan Yara ile tanışır. İki karakter, köydeki gerilimlere ve önyargılara rağmen beklenmedik bir şekilde bir araya gelir ve aralarında derin bir dostluk başlar.

Filmi beğendim...

OKUDUKLARIM 2025/4 AHLAKIN EVRİMSEL GELİŞİMİNİN İMKANI

24 Ocak 2025

OKUDUKLARIM 2025/4 AHLAKIN EVRİMSEL GELİŞİMİNİN İMKANI

 

 
Evrim teorisi, felsefî ve teolojik planda çok önemli sonuçlar doğurmuş ve insan hayatına dokunan her alanda önce fikri düzeyde daha sonra ise zamanla pratik hayata dair pek çok yeni yönelim ve bakış açılarının doğmasına sebep olmuştur. Bu değişikliklerin kendini gösterdiği birinci alan yaratılışa dair teorilerdir. Bununla birlikte en önemli ve fakat üzerinde yeterince durulmayan yönü ise ahlak alanıdır. Evrim teorisinden hareketle temellendirilmiş etik teorilerin Türkiye’de hemen hemen hiç ele alınmamış olması elinizdeki bu eserin ortaya çıkmasındaki en önemli sebeptir. Evrim ile ahlak arasında nasıl bir ilişki olduğu yönündeki bir soru da bu kitabın varlık bulmasının sebepleri arasındadır. Buna bağlı olarak inandığımız ve hayata geçirdiğimiz ahlâki ilkelerin felsefî arka planının ortaya konulmasına yardımcı olmak için bu çalışmanın konusu Ahlakın Evrimsel Gelişiminin İmkânı olarak belirlenmiş, içeriğinde de öncelikle evrimci etiğin temel ilke, kavram ve problemleri ortaya konmaya çalışılmıştır.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Evrimleşmiş ahlak görüşünün benimsenmesinin altında insan zihninin ve ahlakının sırf doğal seçilimle çalışan evrimin bir ürünü olarak görülmek istenmesi yatıyor. Kitapta okuduğum kadar ile bir pragrafta şu geçiyordu, insanların birbirini ezmesi ve benzeri durumlar , ahlak olarak yanlış bir şey değil, tamamen doğanın kanunu olan güç sağlamak, güçlünün zayıfı ezme durumudur diyordu. Ne derece doğru tartışılacak bir konu ama birini ezmek yada benzeri durumdaki davranışlarda bulunmak bence kişinin kendi ahlaki görüşünün içindedir. 
 
KİTAPTAN ALINTILAR;  
 
Her bir fikrin önemli olduğunu; çünkü fikirlerin toplumların hem ölümsüz olmasında hem de yok olup gitmesindeki rolünün büyük olduğunu unutmamak gerekir.
*****
Lamarck'a göre biyolojik evrim Tanrının kontrolünde ve gayeli bir var oluş süreci iken Darwin bir amaç yüklü olan bu varoluş sürecini "canlıların çevreleriyle girdikleri gelişigüzel ilişki, amaçsız ve yönsüz değişmelere neden olur."
*****
İnsanlık hiç durmayan ilerlemeye bağlı olarak ilkel bir ahlak seviyesinden en üstün ahlak seviyesine doğru tekamül yaşamaktadır.
*****
Ahlaki davranışlar insan tabiatındaki ahlaki iç güdülerin ürünüdür.
*****
Darwin'e göre insanın ahlaki duygu ve davranışları hayvan türünden miras aldığı iddiası vardır.
*****
Sosyal hayvanlarda görülen sevgi, sempati duyma, türü içinde mutlu olma ve sadakat gibi sosyal davranışların daha fazlasına sahip olduğu için insan da sosyal hayvandır ve bu yönüyle de daha üstün bir ahlaki varlıktır. Evrim teorisine göre sosyal hayvanları kendi arkadaşlarına yardım etmeye sevkeden şey sahip oldukları bazı özel içgidülerdir; içgüdüleri harekete geçiren şey ise sevgi ve sempatşi duygusudur. İnsanı yardım etmeye yönelten esas unsurlar ise gelişmiş zihni güçler, akıl ve tecrübedir.
*****
Evrensel ahlak değerleri etiğin ortak insan mirasının bir parçası olduğuna inanılarak ve bütün insanların kabul edeceği genel geçer etik önermeler ve prensipler ortaya konularak elde edilebilir.
*****
Kendin için istediğini başkaları için de iste, ilkesi ahlaki bir ilke olarak evrimci ahlak içinde de önem kazanmıştır.
*****
Bencil ve kavgacı insanlar bir araya gelemezler ve birlik olmayınca hiçbir konuda başarılı olamazlar. Zekâ, cesaret, disiplin, sadakat gibi nitelikler bakımından zengin bir kabile yayılır ve diğerlerine galip olur; ancak zamanla, bütün geçmiş tarihin gözden geçirilmesi sonucu, daha yüksek oranda bu kabiliyetlerin verildiği gruplar tarafından mağlup edilir. Böylece sosyal ve ahlaki nitelikler yavaş yavaş ilerler ve dünyaya yayılır.
*****
Her hayvan kendi içgüdülerini izleyerek mutlu olacak, içgüdülerinden uzak kaldığı ölçüde de mutsuz olacağı için içgüdülerin  takip edilerek en yüksek mutluluk gayesine ulaşılması evrimci etiğin amacı olmaktadır.
*****
Ahlak anlayışının temel fikirleri şöyledir;
1- Ahlak sosyal içgüdülerin ortaya çıkardığı temel duygu davranıştır.
2- Sosyal içgüdüler ise zihnin evriminin ürünüdür.
3- Dilin gelişmesi, toplumsal ortak kanaatleri ortaya çıkarmış ve toplumsal onay gören ve dışlanan davranışlar karşılıklı sempati düşüncesinin gelişmesine yol açmıştır.
4- Alışkanlıkların biçim kazanması, ahlakın evriminde yardım ve teşvik edici bir rol oynamıştır.
*****
İnsan davranışları diğer canlılarınkinin daha kompleks bir seviyesi olduğu gibi aynı zamanda onların bir parçası ve devamıdır.
*****
Filozofa göre bir bireyin mevcut şartlara uyum sağlaması kötülükleri, uyum sağlaması ise iyilikleri doğurur.
*****
Değer dediğimiz kavram insan davranışlarıyla ilgilidir yani insanın iradeli davranışlarına değer yüklenir veya bu tür davranışlar bir değer taşırlar. Davranışı değerlendirebilmenin yolu ise sebepleri ile birlikte onun ortaya çıkış sürecini diğer bir ifadeyle evrimini anlamaktan geçer.
*****
Biyolojik bakımdan ilerleyen bireylerin bu ilerleyişine sosyal gelişme ve ilerleme de eşlik etmek zorundadır.
*****
Mutluluğun elde edileceği ortam, herkesin eşit özgürlüğe sahip olduğu toplumdur.
*****
Herkes tek kişi sayılır, hiç kimse tek kişiden daha fazla bir şey değildir.
*****
İnsanın akıl ve irade sahibi olması ve bunları kullanabilmesi özgür bir varlık olmasıyla anlam kazanmaktadır ki kutsal dinler de insanın iyi ve kötü arasında seçim yapma özgürlüğüne sahip olduğunu belirten ifadelere yer vermiştir.
*****
Bireyin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.
*****
İnsanoğlu evrimin bıraktığı miras nedeniyle yaptığı şeyleri yapar.
*****
Duygular, bireylerin çevrelerindeki tehdit ve fırsatlara karşı en uygun tepkiyi içeren fiziksel ve psikolojik davranışların ortaya çıkmasını sağlayan doğal seleksiyonun bir ürünüdür.
*****
Dean HAMER eserinde, insanın davranışlarının, inançlarının kısaca fizikive ruhi yapısıyla ilgili her durumun genlerinde kodlanmış dolayısıyla araştırılabilir ölçülebilir olduğunu, genlerin çevresel faktörlerle birleşerek duygu ve davranışları ortaya çıkardığını ileri sürmüştür.
*****
Her bireyin dünyaya baktığı bir penceresi vardır; bundan dolayı sorgulanması gereken husus dünyaya "hangi pencere" den bakılırsa insanın daha güzel, adaletli ve yaşanabilir bir hayata kavuşulabileceği ile ilgili olmalıdır.
*****
Reel dünyada ahlakın ve değerlerin değiştiği hatta bir insanın ahlakın da bile zamanla değişmeler meydana geldiği rahatlıkla görülebilir.
*****
Gerçek şu ki hiçbir entellektüel kusur nefsine düşkün insan merkezci görüşten daha fazla zarar verici değildir.,
*****
Dini inanç, duygu ve kabuller beynin evrim geçirmesinin zorunlu bir sonucu olarak tanımlanınca ahlaki ilkeler de bu zorunluluğun bir parçası dolayısıyla evrimin zorunlu bir neticesi olacaktır.
*****
İnsan davranışları, genlerin ortaya koyduğu ve bozulmadan korunacak olan karmaşık bir tekniktir. Dolayısıyla ahlakın açıklanabilmesi için genlere başvurulmak zorundadır.
*****
İnsanoğlunun varlığını oluşturan doğal, tarihi, kültürel hayatın birlikteliğidir.
*****
Ahlakın doğal sebeplerinin, doğurduğu ihtiyaçlara evrimsel bir uyum olarak kabul edildiği sosyobiyolojik yaklaşıma göre ahlakın açıklanmasında iki faktör etkilidir. Birincisi tüm duyguları oluşturan beynin ve fonksiyonlarının gelişmesi, diğeri ise bu duyguların davranışlara dönüşmesini ve davranışların çeşitliliğini sağlayan genlerdir.
*****
Sosyobiyolojik yaklaşımda beyindeki duygu merkezleri çevreden gelen etkilere ne kadar uygun tepki verir ise ahlak da o derece gelişir.
******
Karşılık verme ümidi olmaksızın cömert olmak davranışlar arasında en sevilenidir.
*****
Eğer birisine yardım etmenin sonucunda bu kişiyi karşılığında yardım etmeye mahkum etmiş oluyor isek hala bencil duygulardan kurtulamamışız demektir.
*****
İçinde bulunduğu etnik grubun kahramanlık ve mutluluğunu savunan kişi kendi kendini savunan kişidir.
*****
İnsanın ahlaki tabiatı ise bilinç ve irade kazanmasıyla ortaya çıkmıştır; bundan dolayı da irade ve bilincin ortaya çıkmasından önceki tabii eğilimlere ahlaki, bir değer biçilemez ki nitekim bu dönem saflık dönemi olarak adlandırılmıştır.
*****
Bilinç ahlakın en önemli şartlarındandır, dolayısıyla bilinç olmaksızın ahlaktan ve sorumluluktan söz edilemez.
*****
Sürekli çatışmanın, hayat kavgalarının olduğu bir yerde düzenden bahsetmenin imkansızlığından dolayı evrim teorisinin temel ilkesi olan doğal seleksiyon ile ahlakın varlığı için gerekli olan düzenin bir arda bulunması çok zor gözükmektedir.
*****
İnsanı yaratan Tanrı'nın fiilleri, gelişigüzel değil mutlaka bir nedene mebnidir.
*****
Tanrının kendisini ilk yarattığı şekliyle ve mahiyet bakımından hiçbir değişikliğe uğramadan dünyada varlığını devam ettiren insa, kendisine verilen görev sebebiyle şeref ve üstünlük kazanmıştır.
*****
Teolojik düşüncede evreni anlamak gerçekte insanı anlamaktır; insanı anlamak ise onu bir bütün olarak, yani hem biyolojik hem ruhi yapısını hem de düşünce ve bilgi birikimini bir arada anlamakla mümkündür.
*****
Dünyanın imar edilmesine katkı sağlamak, kalbin ve zihnin değişmesiyle mümkün olacaktır.
*****
Ahlakta hep mükemmele doğru bir gidiş söz konusudur.
*****
Alışkanlıkların bir kısmı buyruklardan çoğu ise itaatten kaynaklanır.
*****

KİTAPTA BAHSİ GEÇEN KİTAPLAR;

Tanrı ve evrim (2013) Fatih ÖZGÖKMAN
Tabiat ve Kur'an ayetleri ışığında yaratılış ve evrim (2015) Hüseyin ALLAHVERDİ
Evrim nedir ne değildir? (2019) 

İZLEDİKLERİM 2025/3

18 Ocak 2025

İZLEDİKLERİM 2025/3

 

 

 BLINK 2024

Blink 2024 belgesel, hayatlarını sarsan bir haberle yüzleşen Pelletier ailesinin sıra dışı hikayesini konu edinmektedir. Altı kişilik bu neşeli ve maceraperest aile, dört çocuktan üçünün retinitis pigmentosa adlı nadir bir hastalık nedeniyle görme yetilerini kaybedeceğini öğrendiğinde, radikal bir karar alır. Henüz her şeyin renklerini ve detaylarını görebiliyorlarken, dünyanın güzelliklerini keşfetmek için bir dünya turuna çıkmaya karar verirler. Belgesel, hem bir ailenin dayanışmasını hem de geleceğin belirsizliğine cesurca hazırlık yapışını yüreklere dokunan bir şekilde anlatmaktadır.
 
Duygulu idi...
 
CHARING CROSS SOKAĞI 84 NUMARA (1987)
 
New York’taki apartmanında yaşayan neşeli bir senaryo okuyucusu, Saturday Review of Literature’da Londra’da posta yoluyla kitap siparişi veren bir kitapçının ilanını gördükten sonra, Marks & Co.’nun kitapçısı Frank P. Doel ile çok kişisel bir bağ ve ilişki kurmaya başlar.
 
17 Yaşımın filmini izlemek güzeldi....

 

OKUDUKLARIM 2025/3 KORKMA, GÜZEL RÜYALARDA VAR

16 Ocak 2025

OKUDUKLARIM 2025/3 KORKMA, GÜZEL RÜYALARDA VAR

 

 
 
Korkma, Güzel Rüyalar da Var adı altında bir araya getirdiği on altı öyküsünde Mehmet Can Şaşmaz büyüyen yalnızlıkları, süregiden yoksunlukları, bitmeyen sevgi arayışlarını, aranan onurlu yaşamları, eksilen adalet ve merhamet duygusunu derinden derine içimize işliyor.

Korkma, Güzel Rüyalar da Var öyküyü öykü yapan incelikleri, farklı anlatım biçimlerini, çarpıcı etki yaratmayı başarmış bir yazarın verimleriyle yüklü.

“Kimi zaman romanımın okunmayan yüzlerce dosyadan biri olduğunu düşünüyorum. Ama bunca köhne yazar nasıl kitap yayımlatıyor, anlamıyorum. Sanki onlar editörlerle eş dost, İstanbul’da birbirini arıyor, Beyoğlu’na içmeye gidiyorlar da ben taşrada tokuşturulmayan bir kadeh yalnızlığındayım.”

1985 yılında Edirne’de doğan Mehmet Can Şaşmaz Adam Öykü, Notos, Sanat Cephesi, Galapera Öykü, Kül Öykü, Tigris, Bajar, Lâl Kültür Sanat, Mavi Melek dergilerinde yayımladığı öyküleri, Çeşitli Yalnızlık Söylentileri (2008) adlı öykü kitabı ve Güzey (2014) adlı romanıyla tanınıyor. 

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
İlk defa okuduğum bir yazardı. Kitapta 16 öykü vardı, bir öykü hariç diğerlerini beğenerek okudum.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Yazıyorum çünkü henüz yan yana gelmemiş sözcükler var.
Hulki AKTUNÇ
*****
Hadi kapat şu televizyonu. Korkma, güzel rüyalar da var.
*****
Gerçek bir unutuş, neyi unuttuğunu bilmemektir.
*****
Öleceğimizi bile bile nasıl yaşıyorsak kitapları unutacağımızı bilerek okumak da dert olmamalı.
*****
Ya beni görünce beğenmezse? Ses tonumu bile unutmuş olmalı. Ben onunkini çoktan unuttum. Zaten sesler yüzlerden önce silinmiyor mu?
*****
Birbirini seven iki insan anı yaşarsa para olmadan mutlu olabilir.
*****
Psikologlar korkuların üstüne gidin der.
*****
Bazı filmler yalnız izlenmez.
*****
Yalnızlık kimi zaman bir kadını saklar, bir adamıysa savururdu. Belki de o yüzden bu iki yalnız birbirini bulamazdı.
*****
Rüyalar sadece uyanınca değil, gerçek olmadığı ayırt edilince biter.
*****
Oysa yalnızca kitap okuyordu. Suskunluğu, bir bakıma içinde gezen sözcüklerin gölgesiydi.
*****
Yapmadığım kötülüklerin vicdan azabı bende ne arıyor bilmiyorum.
*****
Önemli olan düşünmek değil, eyleme geçmekti.
*****
Her şeyi unutmak için uykuya sığındım.
*****
 
   


OKUDUKLARIM 2025/2 MÜBAREK TOPRAK

OKUDUKLARIM 2025/2 MÜBAREK TOPRAK

 

 
Nobel Edebiyat Ödülü’ne sahip olan ilk kadın yazar Pearl S. Buck, yayımlanmasından kısa süre sonra Pulitzer Ödülü’ne layık görülen bu kitabıyla okuru bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Mütevazı bir çiftçinin 1920'lerde Çin'deki yaşamının izini süren üçlemenin ilk kitabı Mübarek Toprak, neredeyse doksan yıldır Amerikan klasikleri arasında en çok okunan eserlerden biri olmayı sürdürüyor.
Buck, bizi 1920'lerdeki Çin'e, son imparatorun hâlâ hüküm sürdüğü ve yirminci yüzyılın devrim niteliğindeki değişimlerinin uzak gürlemelerden ibaret olduğu bir döneme götürüyor. Dürüst çiftçi Wang Lung ve ailesinin geniş çaplı siyasi ve sosyal değişimlerin ortasında hayatta kalma mücadelesini okurken, geçimini toprağa verdiği emekle sağlayan insanların ortak yazgısına tanık oluyoruz; onların korkularına, tutkularına, hırslarına ve ödüllerine. "Herhangi bir çağda ve dünyanın herhangi bir köşesinde sürdürülen yaşamın anlamı ve trajedisi üzerine bir yorum" olarak tanımlanan bu muhteşem roman, milyonlarca okuyucunun kalbinde taht kurmuş ve tarihin akışına kapılmış sıradan bir ailenin evrensel hikâyesini anlatıyor. 

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;
 
Kahramanımız Wang Lung'un zenginleşmesi ve yaşam tarzını değiştirmesi, nereden geldiğini unutması çerçevesinde bir hikaye anlatılıyor.
Çok beğenerek okuduğum bu kitabın mutlaka okunması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyor ve  okunmasını da tavsiye ediyorum.
Kız çocuklarının köle olarak görüldüğü alınıp satıldığı,zenginlerin çok zengin fakirlerin çok fakir olduğuna bir kez daha şahit olup, dünyanın sosyal adaletsizliğine tekrar şahit oldum.

KİTAPTAN ALINTILAR;

Yoksullar aşırı yoksullaşınca değil, zenginler aşırı zenginleşince ülkede kaos çıkar
*****
Toprağı satarsınız, işiniz biter
*****
Ne var ki en umutsuz kişilere bile biraz  eğlence gereklidir.
*****
Topraklar satılmaya başladı mı ailenin sonu geldi demektir.
*****
Toprak insanın kanıdır, canıdır
*****
Sokağa çıkmasına göz yumulan köpek yavrulamadan eve dönmez.
*****
İnsan bilmediği ve inanmadığı şeye itimat edemiyordu.
*****
Güzellik insana erkek evlat vermez
*****
Demirin iyisinden çivi, adamın iyisinden asker yapılmaz.
*****


OKUDUKLARIM DERGİ 2025/1 CİNS DERGİ SAYI: 112

15 Ocak 2025

OKUDUKLARIM DERGİ 2025/1 CİNS DERGİ SAYI: 112

 
























Burada ki yabancı cümleleri çözmek için;

 




SEVDİĞİN YERDE SEVGİSİZ KALMAK, ACILARA DUVAR OLMAYI ÖĞRETİR. DEĞER VERDİKLERİNDEN YARA ALMAK, ÖLMEDEN DE ÖLDÜREBİLİR.(TÜRK ŞİİR ANTOLOJİSİ)

13 Ocak 2025

SEVDİĞİN YERDE SEVGİSİZ KALMAK, ACILARA DUVAR OLMAYI ÖĞRETİR. DEĞER VERDİKLERİNDEN YARA ALMAK, ÖLMEDEN DE ÖLDÜREBİLİR.(TÜRK ŞİİR ANTOLOJİSİ)

 

 
 
Işığını kısan bir ilişkiden uzaklaşmayı seçtiğinde, kendini seçtin demektir,
Açıklama yapma gereği duymadan basitçe “hayır” diyebildiğinde elalem kafesini kırdın demektir,
Yeniliğe korkmadan, utanmadan “evet” diyebildiğinde özgüveni seçtin demektir,
Herkes senden “daha fazlanı” beklerken, sen kendin için yavaşlayabildiysen özşefkati seçtin demektir,
Terk ederek, yeniden başlayarak, zor olsa bile vazgeçerek, yeter diyerek kendi değerini kendin vermeyi seçtin demektir,
Kendin için ayağa kalktığında,
Diğer kadınlar için de ayağa kalkıyorsun…
 
Maya Angelou ‘nun “I RISE” (ayağa kalkıyorum) şiirinden bir mısra/UYANIŞTAN… 



Hepinize lapa lapa yağan karlı bir günden iyi haftalar diliyorum. Tabii dün şakır şakır yağmur yağınca bu kar tutmaz:)))
Hava soğuk ve yağışlı olunca bugün sergi açmadık, sabah sokak kapısını açarken karşımda sütçüyü görünce aneyyyyy bugün salımı dedim kendi kendime:)) Allahtan sütçü çocuk günaydın deyip komşuya geçince ohh dedim bize yarın gelicek:)) Günleri şaşırmış oldum bu sabah işe gitmeyince:)))
Birazdan ana sağlığa ilaç yazdırmaya gideceğim, kaç kat giyineyim diye düşünüyorum...
Az  önce arkadaş mesaj attı, akşama şiir dinletisi var gidelim mi diye, bu soğukta kendime güvenemedim inanın hayır dedim. 


Bazen hayatı kitaplar değil şu minicik bir dal çiçek de öğretiyor...
hayatımızda kalmak isteyen mutlaka bir yolunu buluyor Ve bazen de var olabilmeniz için uzanan elin hatrına çabalamak da gerekiyor
Onca emeğe rağmen hayatımızdan çıkmak isteyen insanları hayatımız da tutmanın bir mantığı yok. Bir çiçek kadar olamayıp kök salıp tutunmayı bilmiyorlarsa kendileri utansın...


Kitaptan alıntı
 

Tek dışarı çıkma aktivitem migrosa gidip gazetemi almak oldu..
 
 

DIE ALONE 2024 
 

Gizemli yaratıklar tarafından istila edilen bir dünyada geçen bu film, izleyicileri heyecan dolu bir maceranın içine çekiyor. Başrolde hafızasını kaybetmiş bir genç adam var ve kendisi, kayıp kız arkadaşını bulmak için bir arayışa çıkıyor. Ancak bu arayış, tek başına tamamlanamayacak kadar tehlikeli ve zorlu. Bu yüzden genç adam, sıra dışı bir hayatta kalma uzmanıyla iş birliği yapmaya karar veriyor. Film, karakterlerin birbirine güvenmeyi öğrenmesi ve hayatta kalmanın yollarını keşfetmesi üzerine yoğunlaşıyor.

Lowell Dean'in yazıp yönettiği bu etkileyici filmde, Matrix serisinin unutulmaz karakteri Trinity'ye hayat veren Carrie-Anne Moss'u ve yetenekli oyuncu Douglas Smith'i izliyoruz. Film, izleyicileri sürükleyici bir yolculuğa çıkarırken, karakterlerin karşılaştığı zorluklar ve keşfettikleri sırlara odaklanıyor. Yaratıkların saldırıları ve belirsizliğin kol gezdiği bu dünyada, izleyiciler hem gerilim dolu sahneler hem de duygusal anlar yaşıyor. Her adımda tehlikenin kol gezdiği bu dünyada, ana karakterlerin azmi ve kararlılığı izleyenleri ekrana kilitleyecek nitelikte.

Filmde döne döne bir hal oldum, hep sardı hep sardı, beni pek sarmadı.....


 


 
Hoşçakalın, sağlıkla kalın, dostça kalın

KENDİ BLOĞUMDA YORUM YAPAMIYORUM SEBEBİ NEDİR?

12 Ocak 2025

YANITLA DEDİĞİMDE


Firefox bu sayfayı açamıyor

Bu sayfayı başka bir site gömdüyse accounts.google.com güvenliğinizi korumak için Firefox tarayıcınızın sayfayı görüntülemesine izin vermez. Bu sayfayı görmek için yeni bir pencerede açmanız gerekir.

Daha fazla bilgi al…

İZLEDİKLERİM 2025/2

11 Ocak 2025

İZLEDİKLERİM 2025/2

 

 
 
THE LESSON 2023
 
Genç bir yazar, efsanevi bir yazarın malikanesinde özel ders verme pozisyonunu kabul eder. Bu genç ve hevesli yazar, edebiyat dünyasının ünlü devinin himayesinde bilgi ve deneyim kazanmayı umut eder. Ancak bu hikaye, sıradan bir öğrenci ve öğretmen ilişkisi olmaktan çok daha fazlasını barındırıyor. Efsanevi yazarın gizemli ve büyüleyici dünyası, genç yazarı önce etkiler. Ancak zamanla, yazarın hayatı ve çalışmalarının arkasındaki sırlar, genç yazarın öğrendikçe rahatsız olduğu bir seriye dönüşür. İşte tam bu noktada hikayenin gerilim unsuru devreye girer. Genç yazarın, efsanevi yazarın geçmişinden gelen karanlık sırları ve olayları çözme çabaları, film boyunca izleyenleri ekranlara kilitleyecek niteliktedir. Eğitimini ve kariyerini ilerletme arzusu, genç yazarı bilinmeyene - belki de tehlikeli bir oyunun içine çeken bir merak unsurunu da beraberinde getirir. İkili arasındaki ilişkinin ilerlemesi ve genç yazarın merakının artması, film boyunca derinleşen bir gizemle harmanlanır. Bu durum, hem genç yazarın öğrenme hevesini hem de efsane yazarın geçmişindeki sırların aydınlatılma isteğini canlandırır. Antik bir malikanede geçen bu dersler, edebiyatseverler için olduğu kadar, gizem dolu bir hikayeyi keşfetmek isteyenler için de büyüleyici bir deneyim olacaktır. İki yazar arasındaki bu ilginç dinamik, hem bir öğrenme sürecini hem de bir sırların ardındaki gerçeği arama sürecini birleştiriyor. Eksiksiz bir sinema deneyimi arayanlar için, bu hikaye izleyicilerini baştan sona sürükleyecek bir serüven vaat ediyor.

 Konusu vasat ama müzikler ve manzaralar harika...


DNA DEDEKTİFİ 2025

Genombrottet, İsveç'te gerçekleşen karmaşık bir cinayeti ve bu cinayetin çözümünde yaşanan zorlukları konu alıyor.

Stockholm'ün sakin bir semtinde yaşayan genç bir kadın vahşice öldürülür. Polis, olay yerinde hiçbir iz bulamaz ve soruşturma çıkmaza girer. Yıllar geçer, ancak cinayet çözülememiş ve katil hala serbest dolaşmaktadır. 2025 yılında, deneyimli bir dedektif olan Peter Wendel, bu soğuk dosyayı yeniden açmaya karar verir. Wendel, modern teknolojinin ve adli bilimin yardımıyla, geçmişte gözden kaçan ipuçlarını yeniden inceler. Bu süreçte, kurbanın hayatını ve ilişkilerini derinlemesine araştırır.

4 Bölümlük kısa bir dizi.... 



KARDAN ADAM 2017

Başrolünde ünlü oyuncu Michael Fassbender bulunmaktadır filmde dedektif rolünde oynamaktadır. Kış gelmiş ve yılın ilk karı yağmıştır. İşinden çıkan ve eve doğru yola çıkan kadın Katrine Bratt daha önceden konuştukları gibi çocuğu ve eşinin kart yağar yağmaz ilk işlerinin kardan adam yapmak olduğunu hatırlayacak ve kardan adam yapmış olabileceklerini düşünerek eve gidecektir fakat gittiğinde kardan adam yoktur. Evin içine girecektir dışarıya baktığında ise ona bakan bir kardan adamı pencereden görecektir sonrasında Katrine Bratt ortadan kaybolacak polise bildirilen olay sonrasında dedektif atanacak ve konuyu inceleyecektir.

Jo NESBO'nun kitabından uyarlanmış bir film. 

 


AD VITAM 2025

Film, eski bir özel kuvvetler askerinin kaçırılan karısını bulmak için verdiği mücadeleyi konu alıyor.

Franck Lazarev, Fransız Elit Müdahale Timi'nin eski bir üyesidir. Bir cinayet girişiminden kurtulduktan sonra karısı Léo gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Franck, karısını bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Bu süreçte, karanlık bir komploya ve geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Arama onu yeraltı dövüş kulüplerinden, karanlık sokaklara ve hatta politik entrikaların içine kadar götürür.

Güzel bir filmdi....

 

MARINA SABINA

09 Ocak 2025

MARINA SABINA

 

 
Meksikalı şifacı ve şair Maria Sabina'nın tavsiyesi
 
“Kendinizi güneşin ışığı ve ayın ışınlarıyla iyileştirin. 
Nehir ve şelalenin sesiyle. 
Denizin sallanması ve kuşların çırpınmasıyla. 
Kendini nane, kekik, meyankökü ve okaliptüs ile iyileştir. 
Yaralarını neem yağı ile şifalandır, kurumaz. 
Lavanta, biberiye ve papatya ile tatlandır. 
Kakao çekirdeği ve bir miktar tarçınla kendini kucakla. 
Çaya şeker yerine aşk koy ve yıldızlara bakarak iç. 
Rüzgarın sana verdiği öpücükler ve yağmurun kucaklamaları ile kendini iyileştir. 
Yerde çıplak ayaklarınla ve ondan gelen her şeyle güçlü dur. Sezgini dinleyerek, dünyaya alnınla bakarak her gün daha akıllı ol.
Zıpla, dans et, şarkı söyle, böylece daha mutlu yaşarsın.
Kendini güzel aşkla iyileştir ve her zaman hatırla ...
ilaç sensin. "
 
(1894-1985)

TEBESSÜMLER HOŞA GİDER, İÇTEN GELİR DIŞA GİDER, GÜLÜMSEMEK SADAKADIR, ZANNETME Kİ BOŞA GİDER....

07 Ocak 2025

TEBESSÜMLER HOŞA GİDER, İÇTEN GELİR DIŞA GİDER, GÜLÜMSEMEK SADAKADIR, ZANNETME Kİ BOŞA GİDER....

 

 
Thich Nhat Hanh demiş ki:
"Bir şeyin mutlak doğru olduğuna inandığımızda kendi bakış açımız tarafından ele geçirilmiş oluruz."
Thich Nhat Hanh, 1926 yılında Vietnam'da doğmuş ve 2022 yılında aramızdan ayrılmış, dünyaca ünlü bir Zen Budist keşişi, ruhani öğretmen ve barış aktivistidir.
"Farkındalık" ve "bilinçli yaşam" kavramlarını Batı dünyasında tanıtan öncülerden biri olarak kabul edilen Hanh, derin düşünceleri ve huzur dolu söylemleriyle milyonlarca insanın kalbine dokunmuştur.
Zen geleneğinde kök salan öğretileri, bireyin kendini anlaması ve dünya ile barış içinde yaşaması için yol gösterici olmuştur.
Thich Nhat Hanh’ın sözleri üzerine düşündüğümüzde, aslında hepimizin hayatına dokunan çok temel bir gerçeğe işaret ettiğini fark ederiz.
“Bir şeyin mutlak doğru olduğuna inandığımızda kendi bakış açımız tarafından ele geçirilmiş oluruz” derken, bize inançlarımızın ve düşünce kalıplarımızın nasıl birer duvara dönüşebileceğini gösteriyor.
Bu cümle bana hep, zihnimizin bir bahçe olduğunu düşündürmüştür.
Bahçeye diktiğimiz çiçekler, yani fikirlerimiz, bir süre sonra kök salıp büyür. Ama bahçemizi hep aynı çiçeklerle doldurursak, zamanla bu bahçe tek renkli ve sıradan hale gelir.
Hanh’ın söylediği gibi, bu durum düşüncelerimizin sabitlenmesine ve etrafımıza ördüğümüz görünmez duvarlara neden olabilir.
Oysa yeni fikirler, farklı bakış açıları ve değişime açıklık, bahçemizi sürekli taze tutar ve bize yepyeni kapılar açar.
Bu bağlamda, Hanh’ın sözü aslında bir davet gibi: “Gel, düşüncelerini serbest bırak. Onları sorgula. Değişime izin ver.”
Çünkü dogmatik düşünceler, hem bireysel hem de toplumsal anlamda bizi esir alabilir. Ne zaman ki kendi fikirlerimizi mutlak gerçek kabul ederiz, o zaman farklı düşüncelere karşı kapılarımızı kapatırız.
İşte Hanh’ın uyardığı nokta tam da burası.
Bunu kendi hayatımda da sık sık deneyimlediğimi söylemeliyim.
Zaman zaman savunduğum bir fikrin, olaylara farklı bir açıdan baktığımda aslında değişebileceğini fark ettim.
Ve ne zaman ki kendi bakış açımı esnetip farklı fikirlere kulak verdim, işte o zaman hem zihinsel hem de ruhsal anlamda bir özgürlük hissettim.
Hanh’ın öğretilerinde de bu özgürlük vurgusu çok güçlü.
Bu söz, bana biraz da Sokrates’in ünlü “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” ifadesini hatırlatıyor.
Bilgelik, aslında bildiklerimizin sınırlarını kabul etmek ve bu sınırları sürekli zorlamakla büyür.
Tıpkı bir suyun, karşısına çıkan engelleri aşmak için farklı yollar araması gibi, biz de düşüncelerimizi katı ve değişmez olarak görmek yerine, akışkan ve uyumlu hale getirmeliyiz.
Hanh’ın bu öğretisi sadece bireysel bir farkındalık değil, aynı zamanda toplumsal bir barış çağrısı gibi de okunabilir.
Çünkü dünya üzerindeki pek çok çatışmanın temelinde, insanların kendi doğrularını mutlak kabul etmeleri ve farklı bakış açılarına kapalı olmaları yatıyor.
Eğer herkes, kendi düşüncelerini bir parça esnetebilse, dünyada empati ve anlayış çok daha güçlü bir yer bulabilir.
Bu noktada Hanh’ın felsefesi, hayatı bir yolculuk olarak görmemizi öğütlüyor.
Ve bu yolculukta, sabit doğrular yerine sorular sormak, keşfetmek ve öğrenmek, bizi hem kendimize hem de başkalarına daha yakın kılar.
Bu yazıyı tamamlarken, Thich Nhat Hanh’ın bize bıraktığı bu bilgelik dolu mesajı tekrar hatırlatmak istiyorum:
Hayatın içinde esnek kalmak, değişime ve dönüşüme açık olmak, ruhsal ve zihinsel özgürlük için en temel anahtarlarımızdan biri.
Öyleyse, sabit fikirlerimizin bizi hapsedecek duvarlar değil, büyütecek merdivenler olmasına izin verelim.
Çünkü asıl bilgelik, yargıların ötesinde; merak, keşif ve öğrenme yolculuğunda saklı. 


Hepinize merhaba nasılsınız? umarım iyisinizdir. Ben bildiğiniz gibiyim. Evdeyim, rejimdeyim yarın tartı günü bakalım kaç kilo çıkacak bedenden. Bu hafta 2 gün pazara gittik ama maalesef insan bile yoktu pazarda. Hava soğuktu, Allahtan ağbim dönem dönem sergiden uzaklaştırıyor kafelere gidip ısınıyorum. 
Her şey hayat pahası, bugün sütçü geldi o da zam yapmış, diyetisyen 200 TL zam yapmış sekreter söyledi telde. İnsanın evden dışarı çıkası yok inanın.
Bahçe kedilerim damlarda, asmalarda ağaçlarda geziyorlar, erkek tekeler şimdiden peşlerine düştüler. 


DUYGUSAL AÇIDAN OLGUNLAŞMAK
 
Bir başkasının size dediklerinin siz ''izin vermediğiniz'' müddetçe sizi rahatsız ya da sinir etmemesi gerekir. Bir başka kişinin sizi üzebilmesinin tek yolu sizin düşüncelerinizdir. Öfkelendiğinizde zihninizde dört aşamadan geçersiniz.
• Söylenen şeyi düşünmeye başarsınız.
• Buna öfkelenmeye karar verirsiniz
• Bir öfke hissi yaratırsınız.
• Sonra eyleme geçmeye karar vererek  aynı şekilde konuşup tepki verirsiniz.
Gördüğünüz gibi, düşünce, duygu, tepki ve eylem sizin zihninizde gerçekleşir.
Duygusal açıdan olgun olmak ne anlama gelir?
Duygusal açıdan olgun olmak, başkalarının eleştirilerine ve küskünlüklerine olumsuz yanıt vermeye dair doğal ama çocukça eğilimi aşmak demektir. Kimse eleştirilmekten ya da küçümsenmekten hoşlanmaz. Ama bu davranışlarla karşılaştığımızda nasıl tepki vereceğimizi seçme becerisine de sahibizdir. Olgun seçim, olumsuz bir şeye aynı olumsuz şekilde yanıt vermekten kaçınmaktır. Aynı şekilde yanıt vermek, küçümseyici eleştirinin seviyesine inmek ve diğer kişinin olumsuz atmosferiyle bir olmak demektir. Hiç kimseye, yere ya da şeye, içsel huzurunuzu ve sükunetinizi bozma ve hayat dolu sağlık hissinizin yönünü değiştirme izni vermeyin…

JOSEPH MURPHY
Bilinçaltının Gücü
Sayfa: 217


 
Devamlı çay, devamlı kahve o zaman...


 
Allah kısmet ederse okuyacağım dergiler, ayın son 10 gününü dergilere ayıracağım bu sene.
 


2024'ün son siparişi idi bunlar...