Islam, Sufism, Ibn Arabi

HZ HIZIR İLE MUSA KISSSASI "Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: 'İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.'" (Kehf, 18/71) Hz. Musa Hz. Hızır'dan aldığı eğitimin devam etmesini talep etmiştir "Dedi ki: 'Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?' (Musa:) 'Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma.' dedi." (Kehf, 18/72-73) Hz. Hızır'ın çocuğu öldürmesine Hz. Musa'nın gösterdiği tepki "Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: 'Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın.'" (Kehf, 18/74) Hz. Hızır'dan aldığı derslerin devamı için Hz. Musa'nın bulduğu çözüm "Dedi ki: 'Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?' (Musa:) 'Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun.' dedi." (Kehf, 18/75-76) Kasaba halkının Hz. Musa ve Hz. Hızır'ı konuklamaktan kaçınmaları "(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: 'Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin.'" (Kehf, 18/77) Yollarına devam eden Hz. Musa ve Hz. Hızır, girdikleri kasabada güzellikle karşılanmamışlardır. Bu karşılamadan yaptıkları yolculuğun çok zorlu bir yolculuk olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü kasaba halkı onları konuklamaktan, hatta onlara yemek vermekten dahi kaçınmıştır.Hz. Hızır'ın gemiyi delmesinin nedenleri "Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı." (Kehf, 18/79) Bu ayette görüldüğü gibi, ayrılma kararını belirledikten sonra Hz. Hızır olayların hayır ve hikmetlerini birer birer açıklamaya başlar. Birinci olayda Hz. Hızır bir gemiyi delmiştir. Ancak bu gemiyi delmesinin çok önemli birkaç nedeni vardır. Hz. Hızır'ın gemiyi delişinde de çok büyük bir akıl, feraset, basiret ve ileri görüşlülük hemen dikkati çekmektedir. Çünkü gemiyi makul ölçülerde, tekrar tamir edildiğinde kolayca kullanılabilecek şekilde tahrip etmiştir. Böylece gemiyi gören kişi kusurlu zannedecek ve el koymaktan vazgeçecektir. Ancak gemi sahipleri zorba kişilerin mallarını gasp etme tehlikesi ortadan kalktıktan sonra gemiyi kolaylıkla yeniden tamir edip, kullanabilecek hale getireceklerdir. Allah, çocuğun canını almak için Hz. Hızır'ı vesile etmiştir "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk. Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik." (Kehf, 18/80-81) Hz. Hızır'ın çocuğun canını almasıyla ilgili ayetler incelenirken vurgulanması gereken bir diğer konu ise, çocuğun ölümünün Allah'ın bir takdiri olduğudur. O çocuğun ölümünü Allah kaderinde yer ve zaman olarak yazmıştır. Hz. Hızır İslam ahlakının bir gereği olarak yetim çocukların geleceğini düşünmekte ve onlar için çok önemli bir yatırım yapmaktadır. Eğer Hz. Hızır duvarı tamir etmeseydi, duvar yıkılıp yetim çocukların babalarına ait hazine ortaya çıkacak, çocukların malları da zalim kimseler tarafından yağmalanacaktı. İşte bu nedenle Hz. Hızır hazine için, çocuklar ergenliğe erişinceye kadar korunup, gizlenebilecek sağlam bir yer yapmış, onların gelecekleri için önemli bir tedbir almıştır. Ayette ayrıca Hz. Hızır'ın "Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım" dediğine dikkat çekilmektedir. Bu, daha önce de vurguladığımız gibi, her şeyi yapanın Allah olduğunu, her şeyin kaderde olup bittiğini bildiğini gösteren bir konuşmadır. (2)

Japan, a country with a rich history and a unique culture, has seen many developments and transformations throughout its history. These transformations are visible in various fields, including architecture, gardening, and religion. Japanese architecture, like a mirror, reflects the history, culture, and philosophy of this land. From traditional wooden houses to magnificent temples and modern skyscrapers, each historical period has displayed a unique expression of creativity and elegance. Japanese gardens are also a symbol of relaxing beauty and harmony with nature. These gardens are more than 1000 years old and elements such as stone, water, plants, and sand are used in their design to create a peaceful and soulful atmosphere. The Shinto religion, the oldest religion in Japan, has played an essential role in forming the country's identity and culture. This religion focuses on the worship of kami (spirits of nature) and has a deep respect for nature and natural forces. Japanese architecture, gardens, and religion have a deep and unbreakable connection. Each of these fields is a reflection of the history, culture, and philosophy of this land and has played a fundamental role in the formation of Japanese national identity. A deep understanding of these three areas opens a window to better understanding the history, culture, and philosophy of Japan and helps us to understand the beauty and elegance of this ancient land.

رئیس بخش فرهنگی سفارت ژاپن معتقد است تحریم های وضع شده علیه ایران منجر به دور شدن دو کشور از یکدیگر شده است.گنکی فوجی، اولین فعالیت دیپلماتیک در دستگاه دیپلماسی ژاپن، با حضور در تهران آغاز کرده است، وی که متولد شهر کاناگاوا در نزدیکی توکیو است در زمان حضور در ایران، کمتر از سی سال سن داشت و از جمله جوانترین دیپلمات های خارجی در ایران محسوب می شود

کریم مجتهدی (۱۰ شهریور۱۳۰۹ – ۲۵ دی ۱۴۰۲) پروفسور بازنشسته‌ی گروه فلسفه دانشگاه تهران که مدتی قبل فوت کرد، معلم چند نسل از دانش‌آموختگان فلسفه ایرانی بود و به نگارنده این مقاله هم در دوره فوق لیسانس فلسفه علم در دانشگاه صنعتی شریف برای دو ترم درس داده بود. این مقاله برای نکوداشت یاد کریم مجتهدی نگاشته شده و دین شاگردانش به او. منبع اصلی ما در اینجا مصاحبه‌ی مفصلی است با ایشان با عنوان «درد فلسفه، درس فلسفه است»، نشر شده در کتابی با عنوان درد فلسفه، درس فلسفه: جشن‌نامه استاد کریم مجتهدی، به کوشش رئيس‌زاده، بابک عباسی، منصور هاشمی (تهران: انتشارات کویر، ۱۳۸۴). در این مصاحبه که کمتر از بیست سال قبل و در ایام اوج فعالیت فکری و پختگی او انجام شده، مصاحبه شونده به نکات جالب توجهی در مورد نگاه خویش به فلسفه و نیز وضعیت فلسفه در فرانسه در دهه‌های آغازین پس از جنگ جهانی دوم اشاره کرده است که می‌تواند برای خوانندگان فارسی‌خوان جذاب باشد.
مجتهدی که تاریخ تولدش به میلادی سال ۱۹۳۰ است، برای تکمیل تحصیلات دبیرستان و گرفتن دیپلم و آموختن بیشتر زبان فرانسه، ابتدا از ایران به سوئیس می‌رود و پس از یکسال اقامت و گرفتن دیپلم دبیرستان به فرانسه می‌رود، تا در دانشگاه سوربن در پاریس مشغول تحصیل شود. در سال ۱۹۶۳ او به ايران باز می‌گردد و پس از مدت کوتاهی زير نظر دكتر يحيي مهدوی (۱۲۸۷–۱۳۷۹شمسی)، رئیس وقت گروه فلسفه دانشگاه تهران که جزو معلمین فلسفه‌ي یک نسل قبل از مجتهدی بود، به استخدام گروه فلسفه در می‌آید. با این حساب خاطرات ذکر شده در مصاحبه‌ای که منبع اصلی این مقاله است در بخش مربوط به فرانسه، متعلق به دهه‌ی ۱۹۵۰ و نیمه‌ي اول دهه‌ي ۱۹۶۰ میلادی است، یعنی فقط چند سال پیش از انقلابات دانشجویی معروف می ۱۹۶۸ پاریس و فرانسه (به تعبیر برخی انقلابات پست‌مدرن) که تاثیر شگرفی را بر سیاست و فرهنگ جهان در دهه‌های بعد گذاشت.

This short treatise contains the knowledge of the divine name of Majesty
(al-jalāla), which is the all-inclusive name, Allah. Ibn al-ʿArabī explains
the meaning of each component letter of the word ‘Allah’ and the significance
of the implied wāw in Allāh(ū) as it relates to the Supreme Identity
(huwiyya). After revealing some of the secrets contained in the huwa (He),
the author remarks that the distinguishing characteristic of this name is
the bewilderment that one feels when trying to know it or witness it. Thus,
in the final section, he illustrates that since Allah is hidden behind veils of
light and darkness, ‘everything enters bewilderment’.

Islam's journey to the land of Confucius in the book of Liuchi's Wise Teachings (this book is written by William Chittick and Sachiko Murata) / Monthly Book of religion, No. 145. p.p 19-25
«سفر اسلام به سرزمین کنفوسیوس»
در کتاب تعلیمات حکیمانه لیوچی . این کتاب اثر
.ویلیام چیتیک و ساچیکو موراتا است
کتاب ماه دین. شماره ۱۴۵. صص ۱۹-۲۵

With the arrival of the modern era in west civilization and with major changes took place in the social, cultural, artistic, and other fields. The effects of this trend in the field of art are visible as one of the concepts of the new era with the emergence of fine art in the 18th century. Following the changes in the West, different theorists have expressed many different critical views on the fine arts. Among the theorists who have presented critical views about these modern times, especially about the fine arts is Dr. Seyyed Hossein Nasr who presents his critical views about fine arts, architecture, poetry etc. and then expressed his opinions about this different type of Arts. He criticized and reviewed fine arts from a traditionalism position. In this paper [article], Nasr's view of the concept of fine arts, the way these arts emerge, its cultural and content characteristics have been studied. According to Dr. Seyed Hossein Nasr, the art of this era, on the one hand, reflects western culture and its crises, and on the other hand, has played a significant role in creating a new cultural space and the art itself has become a decorative object, which has separated art from its traditional trend. The research method of this article is descriptive and analytical and the tool for collecting information is library.

With the arrival of the modern era in west civilization and with major changes took place in the social, cultural, artistic, and other fields. The effects of this trend in the field of art are visible as one of the concepts of the new era with the emergence of fine art in the 18th century. Following the changes in the West, different theorists have expressed many different critical views on the fine arts. Among the theorists who have presented critical views about these modern times, especially about the fine arts is Dr. Seyyed Hossein Nasr who presents his critical views about fine arts, architecture, poetry etc. and then expressed his opinions about this different type of Arts. He criticized and reviewed fine arts from a traditionalism position. In this paper [article], Nasr's view of the concept of fine arts, the way these arts emerge, its cultural and content characteristics have been studied. According to Dr. Seyed Hossein Nasr, the art of this era, on the one hand, reflects western culture and its crises, and on the other hand, has played a significant role in creating a new cultural space and the art itself has become a decorative object, which has separated art from its traditional trend. The research method of this article is descriptive and analytical and the tool for collecting information is library.

Tanıtımı gerçekleştirilecek eser, Central Michigan University öğretim üyesi Hugh Talat Halman tarafından, orijinali Where The Two Seas, Türkçe çevirisi İki Denizin Buluştuğu Yer HIZIR (a.s.) ismi ile raflardaki yerini almıştır. Eser İsmail Aydın tarafından çevrilerek, İstanbul, Nefes Yayınları tarafından, Şubat 2018 ve Nisan 2018'de iki baskısı yapılan, 342 sayfadan ibaret, tasavvuf temalı bir eserdir. Kapağında iki denizin buluştuğu yerde, büyükçe bir balığın üzerinde, ellerini semaya açmış dua eden ve rivayetlere göre "Yeşil Kişi" olarak adlandırılan Hızır'ın (a.s.) tasviri ile görselleştirilen kitap yedi ana bölümden müteşekkildir. Bu doğrultuda kapak, kitabın içeriği ile ahenkli şekilde imgelenmiştir.

HZ. MUSA VE HIZIR KISSASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME öz Kehf sûresinde sıra dışı olan üç kıssa anlatılmaktadır. Bu kıssaların ikincisi, sûrenin 60 ve 82. âyetleri arasında yer alan, Hz. Musa'nın ve Allah ü Teâlâ'nın kendisine rahmet ve ilim verdiği salih bir kul (Hızır) arasında gerçekleşen kıssadır. Kıssada yer alan üç hadise bu makalemizde ağırlıklı olarak ele alınmıştır. Bu üç hadise, günlük hayatta yaşadığımız olayları okumada bize nasıl bir bakış açısı kazandırabilir, bu bakış açısı manevî gelişimimize ne tür bir katkı sağlayabilir? Bu çalışmada mezkur soruların cevapları, başta Mevlânâ olmak üzere bazı ariflerin görüşleri esas alınarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Environmental degradation has become one of the biggest challenges of the contemporary world because of the bad consequences of mankind and it is nothing more important for the survival of the whole system of nature, including man. The first crisis started in the west, followed by modernity to the east at a global level. In Nasr's belief, this is a gradual nature. Scholars have developed solutions to solve the environmental crisis, often from environmental engineering. Without denying these solutions, he does not know the scientific method by itself as a problem solver, as it is believed that empirical science itself is responsible for this crisis. His post approach can be saved from these problems only by restoring the divine knowledge of nature. Some Muslim thinkers, however, have traditionally seen the tradition of use in contemporary times, believing that the Islamic tradition is a rich resource to explain the philosophy of science. The present study using descriptive-analyt...

مقاله به ارزیابی انتقادی اسلوب هرمنوتیکی هانری کربن در فهم سنت فلسفی و معنوی در ایران و اسلام میپردازد.  اسلوب تفسیری کربن دست کم از سه ایراد اساسی رنج میبرد: نخست فقدان نگرش انتقادی به سنت، دوم سیاست زدایی از میراث فکری مسلمانان و درنهایت تاویل افراطی.

Resumen: La misteriosa figura de al-Ḫiḍr, tradicionalmente considerado el que aparece en C. 18: 65-82 como mentor espiritual de Moisés, ocupa un lugar muy importante papel en las enseñanzas sufíes. Este artículo explora el papel trascendental de al-Ḫiḍr, como la puerta de entrada a la aniquilación, en tres partes: al-Ḫiḍr como figura semi-histórica; al-Ḫiḍr en el contexto de su encuentro conMoisés; y los propios encuentros de Ibn ʿArabī con al-Ḫiḍr.Palabras clave: Al-Ḫiḍr. Ibn ʿArabī. Moisés. Tipología espiritual. Siervo de Dios.: The mysterious figure of al-Khiḍr, who is traditionally understood to be the one referred to in the Quran (18:65–82) as the esoteric instructor of Moses, is given a very important place in Sufi teachings. This paper explores Ibn ʿArabī’s profound characterisation of al-Khiḍr as the gateway to annihilation, in three parts: al-Khiḍr as a semi-historical figure; al-Khiḍr in the context of his meeting with Moses; and Ibn ʿArabī’s own meetings with al-Khiḍr.Key...

Anadolu’da İslam’la ilk tanışma özelliğine sahip şehir olan Antakya, tarihin akı-şında uzun süreden beri Müslümanların yaşadığı bir şehirdir. Antakya’nın top-lumsal dokusu ve kültürünün ana yapısı İslamiyet ile şekillenmiştir. Bu duruma etki eden faktörlerden biri de İslam öncesi dönemde de Antakya ve çevresinin tarihte dinî-tarihî kimliğe sahip değerli şahsiyetlerin yaşadığı bir bölge olması-dır. Ayrıca sahabe döneminden günümüze çeşitli alanlarda İslamiyet’e hizmet etmiş birçok değerli şahsiyet bu bölgede yaşamıştır. Müslümanlar, ilk olarak 638 yılında Hz. Ömer (v. 644) döneminde bu şehri fethederek buraya iskân edil-mişlerdir. Daha sonraları Antakya; hadis, fıkıh, tasavvuf, kıraat, tıp, matematik vb. alanlarda öne çıkmış âlimlerin uğradığı, yaşadığı ve yerleştiği önemli ilim merkezlerinden olmuştur. Bu âlimler "al-Antâkî" nisbetiyle anılmışlardır.

Kur’ân-ı Kerîm’de bahsi geçen gerçek inanç sahibi Habîb en-Neccâr’ın Antakya’da yaşadığı düşünülmektedir. İslam komutanı Ebû Ubeyde bin Cerrah (v. 638), Ah-med el-Kuseyrî (v. 1549), Bâyezit-i Bistâmî (v. 878), Dâvûd el-Antâkî (d. 1599) ve Ali bin Muhammed el-Antâkî (v. 987) gibi isimler Antakya’nın sosyo-kültürel hayatını şekillendiren bazı figürler olarak dikkat çekmektedir.

Anılan bağlamda Antakya bölgesinde kültürel yapıda önemli özelliğe sahip Hızır’ın (a.s) Müslüman kültüründeki yerini incelenmesi, bilimsel bilginin hal-ka doğru dini bilgi olarak ulaştırılması açısından önemli görülmektedir. Çünkü Antakya ve çevresinde halk arasındaki inanca göre Sâlih Kul’un (Hızır a.s) birçok türbe ve makamının bulunduğu bilinmektedir. Bu çerçevede Antakya’da yaşa-yan insanlar arasında kabul edilen Hızır inancını Kehf Sûresindeki kıssa özelinde incelemek doğru dini bilgiye erişim çerçevesinde anlamlı bulunmuştur.

Ensayo de interpretación de los conceptos subyacentes en las Ḥikam de Ibn ʿAṭā’ Allāh de Alejandría sobre el conocimiento y la acción. Se inicia el ensayo con un estudio fenomenológico de los textos más expositivos, que son los de las cuatro epístolas que figuran como apéndice de los aforismos. En un segundo momento se procede a contrastar y complementar ese primer estudio con un recorrido por los 34 discursos íntimos que siguen a las epístolas y por los 264 aforismos que conforman el texto propiamente dicho.
Palabras clave: Sufismo. siglos XIII-XIV. Escuela šāḏilī. Egipto. Ibn ʿAṭā’ Allāh. Teoría y praxis.

Anadolu’da İslam’la ilk tanışma özelliğine sahip şehir olan Antakya, tarihin akışında uzun süreden beri Müslümanların yaşadığı bir şehirdir. Antakya’nın toplumsal dokusu ve kültürünün ana yapısı İslamiyet ile şekillenmiştir. Bu duruma etki eden faktörlerden biri de İslam öncesi dönemde de Antakya ve çevresinin tarihte dinî-tarihî kimliğe sahip değerli şahsiyetlerin yaşadığı bir bölge olmasıdır.
Ayrıca sahabe döneminden günümüze çeşitli alanlarda İslamiyet’e hizmet etmiş birçok değerli şahsiyet bu bölgede yaşamıştır. Müslümanlar, ilk olarak 638 yılında Hz. Ömer (v. 644) döneminde bu şehri fethederek buraya iskân edilmişlerdir.
Daha sonraları Antakya; hadis, fıkıh, tasavvuf, kıraat, tıp, matematik
vb. alanlarda öne çıkmış âlimlerin uğradığı, yaşadığı ve yerleştiği önemli ilim merkezlerinden olmuştur. Bu âlimler "al-Antâkî" nisbetiyle anılmışlardır.
Kur’ân-ı Kerîm’de bahsi geçen gerçek inanç sahibi Habîb en-Neccâr’ın Antakya’da yaşadığı düşünülmektedir. İslam komutanı Ebû Ubeyde bin Cerrah (v. 638), Ahmed el-Kuseyrî (v. 1549), Bâyezit-i Bistâmî (v. 878), Dâvûd el-Antâkî (d. 1599) ve Ali bin Muhammed el-Antâkî (v. 987) gibi isimler Antakya’nın sosyo-kültürel hayatını şekillendiren bazı figürler olarak dikkat çekmektedir.
Anılan bağlamda Antakya bölgesinde kültürel yapıda önemli özelliğe sahip Hızır’ın (a.s) Müslüman kültüründeki yerini incelenmesi, bilimsel bilginin halka doğru dini bilgi olarak ulaştırılması açısından önemli görülmektedir. Çünkü Antakya ve çevresinde halk arasındaki inanca göre Sâlih Kul’un (Hızır a.s) birçok türbe ve makamının bulunduğu bilinmektedir. Bu çerçevede Antakya’da yaşayan insanlar arasında kabul edilen Hızır inancını Kehf Sûresindeki kıssa özelinde
incelemek doğru dini bilgiye erişim çerçevesinde anlamlı bulunmuştur.

مگی بیش از آن که شهره به فیلسوفی باشد، شهرت خود را مرهون نقش استثنایی اش در ترویج فلسفه برای همگان بود. او فلسفه
را از گوشه تنگ و تاریک کتابخانه ها، لابلای خاک گرفته کتاب ها، کلاس های تخصصی دانشگاهی و حلقه بسته فیلسوفان با آن
زبان زرگری شان، به میان مردم کوچه و بازار برد و به زبانی همه فهم درآورد، بی آن که از اصالت فلسفه بکاهد.

درسگفتارآشنایی مختصری با سرگذشت اجمالی فلسفه، دین و علم در غرب (در 10 جلسه)
جلسه ششم: مروری گذرا بر فلسفه بارکلی، فلسفه هیوم؛ تبیین مقولات فلسفی بر اساس ادراکات با طرد جزمیت درباره واقعیت خارجی آنها.

هدف از برگزاری این جلسات آشنایی بسیار اجمالی با آراء مهم متفکرین غرب در سه عرصه فلسفه، دین و علم و ارتباط بین آنها در طول تاریخ و همچنین شناخت واقعی تر چالش های این سه حوزه و راه های برون رفت از آن است.
جریان اداره جلسات در قالب طرح مسئله و تدقیق آن توسط استاد و زمینه سازی و راهنمایی ایشان برای فعالیت و مشارکت مشارکت کنندگان در واکاوی مسائل است. این درسگفتار طی ده جلسه و بصورت مختصر به اهم مسائل موجود در غربشناسی پرداخته شده است.
در این فایل صوتی و تصویری درسگفتار جلسه ششم مطرح می شود. این درسگفتار را می توانید از لینک های زیر دریافت کنید 

https://www.aparat.com/v/MEnQO

https://sokhanrani.ayatollahy.net/speaks/35

درسگفتارآشنایی مختصری با سرگذشت اجمالی فلسفه، دین و علم در غرب (در 10 جلسه)
جلسه اول: روش دیالکتیکی یا سقراطی در فرآیند تفکر + طرح مسئله مثل افلاطون درباره مفاهیم
هدف از برگزاری این جلسات آشنایی بسیار اجمالی با آراء مهم متفکرین غرب در سه عرصه فلسفه، دین و علم و ارتباط بین آنها در طول تاریخ و همچنین شناخت واقعی تر چالش های این سه حوزه و راه های برون رفت از آن است.
جریان اداره جلسات در قالب طرح مسئله و تدقیق آن توسط استاد و زمینه سازی و راهنمایی ایشان برای فعالیت و مشارکت طلاب در واکاوی مسائل است. این درسگفتار به همت جمعی از طلاب حوزه های علمیه تهران و حمایت خانه طلاب تهران برگزار شده است که در آن طی ده جلسه و بصورت مختصر به اهم مسائل موجود در غربشناسی پرداخته شده است.
در این فایل صوتی و تصویری درسگفتار جلسه اول مطرح می شود. این درسگفتار را می توانید از لینک های زیر دریافت کنید:

https://www.aparat.com/v/NhWgR

https://sokhanrani.ayatollahy.net/speaks/29

‫فردریک‬ ‫فرانسوا‬ ‫شوپن‬ ، ‫مادری‬ ‫از‬ ‫پدری‬ ‫و‬ ‫لهستانی‬ ‫فرانسوی‬ ‫تاریخ‬ ‫در‬ ، ۱ ‫مارس‬ ۱۸۱۰ ‫شهری‬ ‫زالزوال‬ ‫در‬ ‫نزدیک‬ ‫ورشو‬ ‫مرکز‬ ‫در‬ ‫لهستان‬ ‫آمد.‬ ‫دنیا‬ ‫به‬ ‫فرانسوی‬ ‫مرد‬ ‫یک‬ ‫شوپن‬ ‫نیکوال‬ ‫پدرش‬ ‫سال‬ ‫در‬ ‫که‬ ‫بود‬ 1782 ‫با‬ ‫و‬ ‫رفت‬ ‫لهستان‬ ‫به‬ ‫ازدواج‬ ‫بود‬ ‫لهستانی‬ ‫یک‬ ‫که‬ ‫جوستینا‬ ‫تکال‬ ‫کرد‬ .

2 ‫ﻧﺨﺴﺖ‬ ‫ﻟﻮﺡ‬ 3 ‫ﺍﻳﺮﺍﻥ‬ ‫ﻣﻌﺎﺻﺮ‬ ‫ﺩﺍﺳﺘﺎﻧﻲ‬ ‫ﺍﺩﺑﻴﺎﺕ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﮔﺮﺍﻳﻲ‬ ‫ﻭﺍﻗﻊ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﻧﻘﺪ‬ 14 ‫ﺍﺑﻮﻣﺤﺒﻮﺏ‬ ‫ﺍﺣﻤﺪ‬ ‫ﺩﻛﺘﺮ‬ ‫ﺍﻳﺮﺍﻥ/‬ ‫ﻣﻌﺎﺻﺮ‬ ‫ﺩﺍﺳﺘﺎﻧﻲ‬ ‫ﺍﺩﺑﻴﺎﺕ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﮔﺮﺍﻳﻲ‬ ‫ﻭﺍﻗﻊ‬ ‫ﺑﻪ‬ ‫ﻧﮕﺎﻫﻲ‬ 18 ‫ﺩﺳﺘﻐﻴﺐ‬ ‫ﻋﺒﺪﺍﻟﻌﻠﻰ‬ ‫ﺍﻭ(/‬ ‫ﺷﻌﺮ‬ ‫ﻣﻀﺎﻣﻴﻦ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﻫﺎ‬ ‫ﻨﻤﺎﻳﻪ‬ ُ ‫ﺑ‬ ‫ﺑﺮﺭﺳﻲ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﻛﺪﻛﻨﻰ‬ ‫ﺷﻔﻴﻌﻰ‬ ‫ﺩﻛﺘﺮ‬ ‫ﺷﻌﺮ‬ ‫ﺍﺯ‬ ‫)ﺗﺤﻠﻴﻠﻲ‬ ‫ﺻﺪﺍﻫﺎ‬ ‫ﺑﺮﺍﻱ‬ ‫ﺍﻱ‬ ‫ﺁﻳﻴﻨﻪ‬ 30 ‫ﺪﻧﮋﺍﺩ‬ ّ ‫ﻣﺤﻤ‬ ‫ﺯﻫﺮﺍ‬ ‫ﺁﺗﺸﻲ/‬ ‫ﻣﻨﻮﭼﻬﺮ‬ ‫ﺷﻌﺮ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﺯﺩﺍﻳﻲ‬ ‫ﺁﺷﻨﺎﻳﻲ‬ 35 ‫ﺗﻤﻴﺰﺍﻝ‬ ‫ﻋﻠﻲ‬ ‫ﺩﻛﺘﺮ‬ ‫ﺗﺮﻛﻴﻪ/‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﻓﺎﺭﺳﻲ‬ ‫ﺯﺑﺎﻥ‬ ‫ﺁﻣﻮﺯﺵ‬ 40 ‫ﺪﺁﻗﺎﻳﻲ‬ ّ ‫ﺳﻴ‬ ‫ﺣﺎﺟﻲ‬ ‫ﺍﻟﺴﺎﺩﺍﺕ‬ ‫ﺍﻛﺮﻡ‬ ‫ﻃﺒﺮﻱ/‬ ‫ﺗﻔﺴﻴﺮ‬ ‫ﺗﺮﺟﻤﺔ‬ ‫ﺗﺼﺤﻴﺢ‬ ‫ﺷﻴﻮﺓ‬ ‫ﺑﻪ‬ ‫ﻧﮕﺎﻫﻲ‬ 58 ‫ﭘﻮﺭﻣﻨﺪ‬ ‫ﺣﺴﻨﻌﻠﻲ‬ ‫ﺩﻛﺘﺮ‬ ‫ﺍﻳﺘﺎﻟﻴﺎﻳﻲ/‬ ‫ﻧﻮﻳﺴﻨﺪﺓ‬ ‫ﺗﺴﻴﻮﺳﻴﻠﻮﻧﻪ،‬ ‫ﺍﻳﻨﻴﺎ‬ ‫ﺷﺮﺍﺏ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﻧﺎﻥ‬ ‫ﺭﻣﺎﻥ‬ ‫ﺗﺤﻠﻴﻞ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﺑﺎﺯﺧﻮﺍﻧﻲ‬ 66 ‫ﺻﺎﺣﺒﻲ‬ ‫ﺪ‬ ّ ‫ﺪﻣﺤﻤ‬ ّ ‫ﺳﻴ‬ ‫ﻓﺮﺷﻴﺪﻭﺭﺩ/‬ ‫ﺧﺴﺮﻭ‬ ‫ﺩﻛﺘﺮ‬ ‫ﻧﻮﺷﺘﺔ‬ ‫ﻓﺎﺭﺳﻰ؛‬ ‫ﺯﺑﺎﻥ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﺁﻥ‬ ‫ﺗﺤﻮﻝ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﻓﻌﻠﻰ‬ ‫ﮔﺮﻭﻩ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﻓﻌﻞ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﺑﺮ‬ ‫ﻧﻘﺪﻱ‬ 70 ‫ﺷﺮﻳﻔﻲ‬ ‫ﺳﺎﺩﺍﺕ‬ ‫ﺪﻓﺮﺷﻴﺪ‬ ّ ‫ﺳﻴ‬ ‫ﺍﻳﺮﺍﻥ/‬ ‫ﻣﻌﺎﺻﺮ‬ ‫ﺷﻌﺮ‬ ‫ﻫﺎﻱ‬ ‫ﻧﻮﺁﻭﺭﻱ‬ ‫ﺑﺮﺭﺳﻲ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﺷﻨﺎﺧﺖ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﻋﻠﻤﻲ‬ ‫ﻫﺎﻱ‬ ‫ﻣﻼﻙ‬ ‫ﻃﺮﺡ‬ 78 ‫ﺭﻧﺠﺒﺮ‬ ‫ﻣﺤﻤﻮﺩ‬ ‫ﻏﺮﺏ(/‬ ‫ﺗﺎ‬ ‫ﺷﺮﻕ‬ ‫ﺍﻣﺮﻭﺯ،‬ ‫ﺗﺎ‬ ‫ﺩﻳﺮﻭﺯ‬ ‫ﻣﻮﻻﻧﺎ،‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫)ﺑﺮﺭﺳﻲ‬ ‫ﺟﺎﻥ‬ ‫ﻣﻮﻻﻧﺎﻱ‬ ‫ﺣﻀﻮﺭ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﺯﺑﺎﻥ‬ ‫ﺑﻲ‬ ‫ﺣﺪﻳﺚ‬ 83 ‫ﺑﻬﺮﺍﻣﻲ‬ ‫ﺟﻤﺸﻴﺪ‬ ‫ﻣﺜﻨﻮﻱ(/‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﻣﻮﻻﻧﺎ‬ ‫ﻃﻨﺰﻫﺎﻱ‬ ‫)ﺗﺤﻠﻴﻞ‬ ‫ﺁﻳﻨﻪ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﺻﻴﻘﻞ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﺯﻧﮓ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﺑﻪ‬ ‫ﻧﮕﺎﻫﻲ‬ ‫ﻣﻮﻻﻧﺎ؛‬ ‫ﻃﻨﺰﻫﺎﻱ‬ 89 ‫ﺑﺎﺑﺎﭘﻮﺭ‬ ‫ﺑﻴﮓ‬ ‫ﻳﻮﺳﻒ‬ ‫ﻧﻌﻴﻢ/‬ ‫ﺪ‬ ّ ‫ﻣﺤﻤ‬ ‫ﺗﺄﻟﻴﻒ‬ ‫ﻣﺜﻨﻮﻱ،‬ ‫ﺷﺮﺡ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﺑﻪ‬ ‫ﻧﮕﺎﻫﻲ‬ 94 ‫ﺫﺍﺕ‬ ‫ﻧﻴﻚ‬ ‫ﺭﺿﺎ‬ ‫ﻧﻔﺲ/‬ ‫ﺣﺪﻳﺚ‬ 96 ‫ﺟﻨﻴﺪﻱ‬ ‫ﻓﺎﺋﺰﻩ‬ ‫ﻧﮕﺎﻩ/‬ ‫ﻳﻚ‬ ‫ﺩﺭ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﺩﻭ‬ 98 ‫ﺧﺎﺭﺟﻲ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ 102 ‫ﻓﺼﻞ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﺟﺎﻳﺰﺓ‬ ‫ﺩﻭﺭﺓ‬ ‫ﻧﻬﻤﻴﻦ‬ ‫ﮔﺰﺍﺭﺵ‬ 104 ‫ﺍﺩﺑﻲ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﻓﺮﻫﻨﮕﻲ‬ ‫ﺭﻭﻳﺪﺍﺩﻫﺎﻱ‬ 110 ‫ﺍﻧﮕﻠﻴﺴﻰ‬ ‫ﻓﻬﺮﺳﺖ‬ ‫ﻭ‬ ‫ﭼﻜﻴﺪﻩ‬ 35 1388 ‫ﺁﺑﺎﻥ‬ ‫)ﭘﻴﺎﭘﻰ541(‬ 31 ‫ﺷﻤﺎﺭﻩ‬ ‫ﺍﺩﺑﻴﺎﺕ‬ ‫ﻣﺎﻩ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ 35 1388 ‫ﺁﺑﺎﻥ‬ 8 ‫)ﭘﻴﺎﭘﻰ541(‬ 31 ‫ﺷﻤﺎﺭﻩ‬ ‫ﺍﺩﺑﻴﺎﺕ‬ ‫ﻣﺎﻩ‬ ‫ﻛﺘﺎﺏ‬ ‫ﻣﻘﺪﻣﻪ‬

The Interpretation of the Story of Khidr in Ibn 'Arabi’s work “al-Futūḥāt al-Makkīya” and “Fuṣūṣ al-ḥikam”
Throughout history, there have been various exegeses pertinent to the encounter of the Prophet Moses and a wise person mentioned in the 60-82nd verses of the Surah Kahf in the Qur’ân, which is of great importance in the tradition of Sufism. Thus, there is no doubt that one of the most noteworthy interpretations on this belongs to Ibn ‘Arabî, who has a very unique place in the history of Sufism. Hence, he interpreted in a different way the episodes took place between the Prophet Moses and –following the path of tradition, naming the other subject of the story of the Qur’ân as— “Khidr.” Accordingly, he rewind new relations and connections between the episodes by reinterpreting the person mentioned in the story and episodes in both veins—the literal and the metaphorical; hence, nothing is as appears, to him.

Key Words: Moses, Khidr, Ibn ‘Arabī.

‫مقدمه‬ ‫میانه‬ ‫در‬ ‫سده‬ ‫ی‬ ‫ساالمانکا‬ ‫الهیاتی‬ ‫دانشگاه‬ ‫میالدی،‬ ‫شانزدهم‬ ‫ی‬ ‫بالیدن‬ ‫بستر‬ ‫تاریخ‬ ‫در‬ ‫که‬ ‫بود‬ ‫یسوعیان)‬ ‫از‬ ‫چندتن‬ ‫بعدتر‬ ‫(و‬ ‫دومینیکن‬ ‫متألهین‬ ‫از‬ ‫گروهی‬ ‫نام‬ ‫به‬ ‫اندیشه‬ « ‫ساالمانکا‬ ‫مکتب‬ » ‫شده‬ ‫شناخته‬ ‫امروز‬ ‫هرچند‬ ‫اند.‬ ‫از‬ ‫بسیاری‬ ‫علم‬ ‫مورخین‬ ‫اقتصاد‬ ‫پیش‬ ‫از‬ ‫را‬ ‫ساالمانکا‬ ‫مکتب‬ ، ‫و‬ ‫اقتصادی‬ ‫لیبرالیسم‬ ‫قراوالن‬ ‫اتر‬ ‫مکتب‬ ‫اقتصاددانان‬ ‫فکری‬ ‫سلف‬ ‫حتی‬ ‫می‬ ‫یش‬ ‫دانند‬ ‫هولکام،‬ ‫(ر.ک.‬ 1392 ) ‫اما‬ ، ‫فقط‬ ‫نه‬ ‫ساالمانکا،‬ ‫مکتب‬ ‫آراء‬ ‫که‬ ‫آن‬ ‫نخست‬ ‫است.‬ ‫بحث‬ ‫محل‬ ‫سو‬ ‫دو‬ ‫از‬ ‫ادعا‬ ‫این‬ ‫حوزه‬ ‫که‬ ‫تجارت،‬ ‫اخالق‬ ‫و‬ ‫اقتصاد‬ ‫و‬ ‫است‬ ‫ساخته‬ ‫متأثر‬ ‫نیز‬ ‫را‬ ‫دیگری‬ ‫پرشمار‬ ‫های‬ ‫آن‬ ‫دوم‬ ‫از‬ ‫کاستن‬ ‫لزوم‬ ‫بر‬ ‫خود‬ ‫تأمالت‬ ‫مسیر‬ ‫در‬ ‫مکتب،‬ ‫این‬ ‫بزرگان‬ ‫هرچند‬ ‫که‬ ‫مداخالت‬ ‫حکومت‬ ‫گفته‬ ‫تجارت‬ ‫در‬ ‫ها‬ ‫حکومت‬ ‫نقش‬ ‫بر‬ ‫دیگر‬ ‫سوی‬ ‫از‬ ‫اما‬ ‫اند،‬ ‫در‬ ‫ها‬ ‫نیز‬ ‫مردمان‬ ‫تمامی‬ ‫میان‬ ‫اقتصادی‬ ‫برابری‬ ‫اعمال‬ ‫لزوم‬ ‫و‬ ‫همگان‬ ‫زندگی‬ ‫تأمین‬ ‫کرده‬ ‫تأکید‬ ‫همچون‬ ‫که‬ ‫باشد‬ ‫آن‬ ‫بهتر‬ ‫شاید‬ ‫اند.‬ ‫آثبدو‬ ‫از‬ ‫بحث‬ ‫یرا،‬ ِ ‫مور‬ ‫و‬ ‫ِث‬ ‫آلب‬ « ‫محافظه‬ ‫کاری‬ » ‫یا‬ « ‫لیبرتارین‬ » ‫را‬ ‫مکتب‬ ‫این‬ ‫بزرگان‬ ‫بودن‬ ‫چه‬ ‫بگذاریم،‬ ‫کنار‬ ‫بالیده‬ ‫و‬ ‫روییده‬ ‫جدال‬ ‫این‬ ‫از‬ ‫متفاوت‬ ‫جغرافیایی‬ ‫و‬ ‫زمان‬ ‫در‬ ‫مکتب‬ ‫این‬ ‫که‬ ‫آن‬ ‫است‬ ( ‫آثبدو‬ ‫موریرا،‬ ‫و‬ ‫آلبث‬ 2010 ) . ‫نیمه‬ ‫در‬ ‫ساالمانکا‬ ‫مکتب‬ ‫سده‬ ‫نخست‬ ‫ی‬ ‫شانزد‬ ‫ی‬ ‫شکل‬ ‫ساالمانکا‬ ‫دانشگاه‬ ‫در‬ ‫و‬ ‫هم‬ ‫بنیان‬ ‫گرفت.‬ ‫ویکتوریا‬ ِ ‫د‬ ‫(یا‬ ‫ویتوریا‬ ِ ‫د‬ ‫فرانسیسکو‬ ‫آن،‬ ‫معرفتی‬ ‫گذار‬ ‫از‬ ،) ‫به‬ ‫کشیشان‬ ‫که‬ ‫بود‬ ‫دومینیکن‬ ‫نام‬ ‫سال‬ ‫در‬ 1524 ‫دانشگاه‬ ‫الهیات‬ ‫گروه‬ ‫ریاست‬ ‫به‬ ‫گاه‬ ‫را‬ ‫انداخت‬ ‫راه‬ ‫به‬ ‫دانشگاه‬ ‫این‬ ‫در‬ ‫او‬ ‫که‬ ‫نهضتی‬ ‫شد.‬ ‫برگزیده‬ ‫ساالمانکا‬ « ‫فلسفه‬ ‫احیاء‬ ‫تومیست‬ ‫ی‬ » ‫دانسته‬ ‫هم‬ ‫در‬ ‫خود‬ ‫فعالیت‬ ‫سالیان‬ ‫در‬ ‫ویتوریا‬ ‫اند.‬ ‫الهی‬ ‫یک‬ ‫مقام‬ ‫بر‬ ‫را‬ ‫خود‬ ‫تالش‬ ‫برجسته،‬ ‫دان‬ ‫توماس‬ ‫جستارهای‬ ‫بازگرداندن‬ ‫ای‬ ‫همان‬ ‫یا‬ ‫آکوئیناس‬ Summa Theologica ‫کاتولیکی‬ ‫الهیات‬ ‫در‬ ‫مرجعیت‬ ‫جایگاه‬ ‫به‬ ‫سخنرانی‬ ‫و‬ ‫نوشتارها‬ ‫جستارها،‬ ‫او‬ ‫از‬ ‫کرد.‬ ‫مصروف‬ ‫منبع‬ ‫درباب‬ ‫فراوانی‬ ‫های‬ ‫انسان‬ ‫حقوق‬ ‫و‬ ‫جنگ‬ ‫حقانیت‬ ‫و‬ ‫عدالت‬ ‫دریاها،‬ ‫آزادی‬ ‫تجارت،‬ ‫آزادی‬ ‫سکوالر،‬ ‫قدرت‬ ( ‫است‬ ‫مانده‬ ‫برجای‬ ‫موریرا،‬ ‫و‬ ‫آلبث‬ ‫آثبدو‬ 2010 ‫هم‬ ‫؛‬ ‫چنین‬ ‫ویتوریا،‬ ‫ر.ک.‬ 1991 .) ‫آن‬ ‫اما‬ ‫قاره‬ ‫بومیان‬ ‫از‬ ‫دفاع‬ ‫در‬ ‫او‬ ‫نظرات‬ ‫ماست،‬ ‫نظر‬ ‫مورد‬ ‫خصوص‬ ‫به‬ ‫چه‬ ‫نو‬ ‫ی‬ ‫تقابل‬ ‫تجلیات‬ ‫نخستین‬ ‫از‬ ‫بتوان‬ ‫شاید‬ ‫را‬ ‫عرصه‬ ‫این‬ ‫در‬ ‫ویتوریا‬ ‫نظرات‬ ‫است.‬ ‫بر‬ ‫مبتنی‬ ‫نگاه‬ ‫میان‬ « ‫انسان‬ ‫سنجی‬ » ‫و‬ « ‫انسان‬ ‫شناسی‬ » ‫دانست.‬