ilkler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilkler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir Sezon Finali Daha...

19 Mayıs cumartesi günü RU ve ZE'nin okulunda yıl sonu gösterisi vardı.Bütün yıl çalışıp çabaladıkları emeklerini görücüye çıkaracaklardı.Her anne-baba gibi bizde iple çektik gösteriyi;ve muhtemeldir ki yaşlı gözler, alkıştan kızarmış eller,coşkudan ne yapacağını bilemez hallerle izleyecektik çocuklarımızı...

Bu sene geçen senelerden farklı olarak YA yoktu sahnede;zira O artık kreş çocuğu olmaktan çıkıp ilköğretim basamaklarının ilk adımı olan anasınıfında devam ediyordu öğrenime.Bunun burukluğunu hissettim mütemadiyen ve O'nu yokladım sürekli;acaba O'da gösteriler içerisinde yer alamamaktan,coşkuyla alkışlanamamaktan dolayı herhangi bir duygu karmaşası yaşıyor muydu?O'nunda bu süreçlerden geçtiğini,geçmiş yıllarda kendisininde böyle güzel gösterilerde yer aldığını ve O'nu da böyle gururla ve keyifle alkışladığımızı dile getirdim sıkça ki en ufak bir hüzün barındırmasın içinde diye.Görünürde etkilenmiş gibi bir izlenim vermiyordu fakat cumartesiden bu yana yaptığı taşkınlıklar sanki kendini ön plana çıkarma gayesinde gibi hissettirdi bana; ya da ben belki buna yordum kafam bu düşüncelerle meşgul olduğumdan.Pimpirikli modeldeniz ya hani...
Neyse geçelim gösteriye;
Yine her zamanki gibi çok çoookk çooooookkk keyif aldık izlerken.ZE geçen yıl yaşı itibariyle biraz tutuktu gösteride.Bu sene de aynı haller içerisinde olur mu diye endişeliydim biraz.Fakat O beni şaşırtacak derece de konsantre ve ciddiyetle gerçekleştirdi gösterisini.Öyle ki gülümsemedi bile...Arada göz göze geldiğimizde acaba konsantrasyonu bozulur mu tedirginliğini ben yaşadım ama O gayet sakin ve adapteydi işine...
RU ise Palyaço gösterisinde yer aldı.Kendi tercih etmemiş başka herhangi bir gösteriyi.İlk sırada sahneye çıktığı için biraz tutuktu fakat yine de sahnede olmaları,bu yaşta böyle organizasyonlar içerisinde yer almaları bile başlı başına takdire şayan aslında...
Sıra fotolarda...

Sol baştaki RU...



Ön sırada sağdan 3.cü ZE...






İşte beyaz kuğular sahnede..Hepsi de birbirinden zarif ve muhteşemler.Okuldaki bale branşı etkinliği,yıl sonu tüm hünerlerini sahneye koydu ve büyük alkış aldı.Öyle muazzamdılar ki...
Hep bir kızım olsun ve mutlaka bale ile haşır neşir olsun istemiştim.Bu hayallerim yavaş yavaş gerçeğe dönüşüyor.Okulda başlayan ilk adımlarımızı daha ileriye taşımak hedefimiz...


Balerin kostümü tam ZE'nin aşık olduğu türden.Bu nedenle gösteri çıkışı bile üstünden çıkarmak istemedi ve uzun süre dışarda böyle dolaştı...



Abi kardeş gösteri sonu hatırası...

Böyle de zarif olunmaz ki...

İlk göz ağrım,kıyamadığımsın...


Abisi kardeşini bu haliyle öyle beğendi ki kucaklayıp öpmek istedi...


Kollarımın altında hazinelerim


Dondurma dolabıyla aramızda manyetik bir bağ var.Yakınlarındaysak derhal yapışıyoruz:)

Bu üçlüye bayılıyorum...


Herşey muhteşemdi.Okulumuzdaki tüm öğretmenlerimize,sevgili ve çok ilgili müdüremize ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederiz...
Daha nice böyle güzel günlere...

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Evleniyor(muş)...

Aşk,evlilik,flört vs konularının,çocuk algısındaki karşılığını merak etmekteyim.Zannımca,en çok kimi seviyorsan onunla evlenirsin gibi bir algı söz konusu;buna mukabil, kardeş,anne,baba gibi aile içinden kimselerle evlenmekte hiçbir sakınca yok onların nazarında.Zira ZE, bugüne dek hep "ben büyüyünce RU ile evlenicem" söyleminde bulunur-du.

Ta ki bu akşama kadar...

Akşam babasıyla kız tavlası oynarken itiraf ediverdi birden:

ZE :"Biz Ziya'yla evlenicez biliyor musun anne?"
A:   Hönkkkk !!!
A:  "Ziya'da kim kızım?"
ZE: "Arkadaşım"
A:   "Sizin sınıftan değil galiba,ismini hiç duymamıştım"
ZE: "Hayır,Çizmeli kedi sınıfından"
A:  "Hımmm sizden büyük yani"
ZE: " Evet,en büyük sınıftan"
Olgun takılıyoruz anlaşılan :)
ZE:  "O beni yanaklarımdan öptü"
O ana kadar gayet sakin dinleyen babanın antenleri dikleşiverdi hemen:
B:  "aaaaa olur mu kızım,öptürme öyle kimselere" :)))
Klasik Türk kız babası nolcak 
ZE: "Bi de dudaktan öptü beni"
!!!! aman aman babanın görüntü karlanıverdi birden;ayar şart:
B: "hiiiiiiiiiii,sakınnnnn"
A: "annecim arkadaşlarınla yanaktan öpüşebilirsin tabi ama aileden biri dışında dudaktan öpmüyoruz kimseyi olur mu?"
ZE: (duymazdan gelerek ve gayet üstünkörü) "tamammmmmm"

Büyüyoruz galiba...


2 Mayıs 2012 Çarşamba

Büyüme Eğrisi...

Büyüyorsun oğlum;
Her geçen gün,her an,her saniye...
En çok arkandan şöyle alıcı gözüyle süzdüğümde ayırdına varıyorum bunun;neydi? ne oldu? diyor ve manidar bir gülüş sezinliyorum yüzümde.
Sonra doğumundan bugüne değin geçirdiğin aşamalar geliyor gözümün önüne hızlıca,
İlk gülücüğün,ilk aguların,ilk dişin,ilk adımların,ilk "anne" deyişin,ilk cümlelerin...

Büyüyorsun oğlum,
İçim titriyor sana her baktığımda...
Yüzün güldüğünde bahar çiçekleri açıyor içimde,ağladığında acıyla dağlanıyor yüreğim...
Kokun cennet kokusu nazarımda,doyamıyorum sarıp sarmalamaya,öpüp koklamaya...


Ana sınıfı hatırası...

Karakterinde büyüyor,gelişiyor aynı hızla,
Kolay bir bebek idin sen,kolay bir çocuk oldun;üzmedin anneciğini,
Küçücükken, ansızın gelen iki kardeşe rağmen arıza çıkarmadın hiç.Uyum sorunu yaşatmadın şükürler olsun.
Hep korudun, kolladın kardeşlerini.Onlarsız boğazından bir lokma geçmedi,ne aldıysan hep üçledin.

Çok hassassın,çok içli...
Merhametli,iyi yürekli...
Ahlaklı ve erdemli...
Olgun ve azimli...
Uyumlu ve sağduyulu...
Beni acziyetlerimle utandıracak denli üstelik.

Birkaç gün önce ilklerine bir yenisini daha ekledin;ilk dişin düştü.Peşi sıra da ikincisi...
Tuhaf bir his bu,
İnsanın içini gıcıklayan cinsten.Sevinse mi? üzülse mi? bilemediğinden...



Büyüyorsun oğlum...

Ama çok acele etme olur mu?

7 Mart 2012 Çarşamba

Kulaçlara Kuvvet...

Güneşin ce-e demesini bekliyorduk;
Azıcık yüzünü göstereyazmıştı ki,yüz bulup hemen yaptırdık kaydımızı.
Başladığımız gün geçti dalgasını bizimle ve yeniden hiddetlendi kış kıyamet;ama bu kez geri dönüşü olmayacaktı.Hem yaza dek bitirmeliydik bu işi...
Toparladık spor çantamızı ve doğruca yolunu tuttuk havuzun.
Bundan böyle haftada iki gün,salı ve perşembe günleri saat 16:00-17:00 arası sağlam kulaçlar, zımba bacaklar ve zinde bir bünyeye ulaşmaya niyetlendik artık,
Hayırlısıyla tabi...

Cümbür cemaat eşlik ettik havuzdaki ilk gününe.RU ve ZE tribünlerde cirit atarken YA hazırlıklarını tamamlamış sanki salonun kırk yıllık müdavimlerindenmişcesine seke seke salınıyordu ortalıkta.Üstelik ben ilk günün acemiliğiyle,O'nu hazırlarken kullanmak üzere kendime terlik getirmeyi unuttuğumdan,kart basma ve havuz öncesi duş esnasında yanında olamadığım halde...


Rahat tavırları çokça memnun etti beni.Bazı bazı tutuk haller sergiliyor olması sıkıyordu canımı zira...
Isınma antrenmanları bitip de gruplar kulvarlardaki yerlerini alınca afalladı bir an.Nereye dahil olacağını bilemediğinden sağını solunu kolluyor,birinin O'nu farketmesini bekliyordu.Nihayet hocalardan biri farketti ve hemen uygun gruba yerleştirdi YA'yı.


İlk ders için biraz temkinliydi;sosis tabir edilen o uzun zamazingoları kullanmayı zinhar istemedi.Hoca bir iki ısrar ettiyse de bizim ki kesin tavrını ortaya koyunca hoca da ısrarından vazgeçip kendi haline bıraktı O'nu.
İlk gün bu nedenle biraz vasattı.Çıkışta,ilk gün böyle olabileceğini fakat birkaç ders sonunda daha rahat olacağını söyledim kendisine.


Bugün de ders vardı.Öğlen okuldan ben aldım ve güzel havanında tadını çıkararak dolaştık biraz dışarda.Karnı acıktı,yemek yedik bir büfede.Dersten bir saat önce salona vardık.Kafeteryasında takıldık bir süre.Peşisıra hazırlıklara giriştik.Kuşandık ekipmanlarımızı ve bitiminde o havuzdaki ben tribündeki yerlerimizi aldık.
Bu kez çok daha verimli geçti seans.Bacak çalışmaları oyunlar eşliğinde çok eğlendirdi O'nu.Hoca,sosis ve tahtayı uzattığında bu kez hiç itirazsız alıverdi hemen.Sıra O'na geldiğinde son derece rahattı ve oldukça hevesli bir biçimde yerine getirdi görevlerini.Öyle ki,ilk merdivene kadar gidip dönmesi gerekirken neredeyse kulvar bitimine değin yüzecekti uyarmasak :) 


Mütemadiyen hocaya sorular soruyor,edindiği yeni arkadaşlarla diyaloglara giriyordu.Eğlenceli vakit geçirdiği çok açıktı ve bu beni çok mutlu ediyordu.Bende ziyadesiyle eğleniyordum O'nu izlerken;tribünde koltukta oturmak yerine, parmaklıklardan sarkarcasına izleyişimden net bir biçimde anlaşılıyordu ne denli keyif aldığım.Bu öyle bir şey ki,çocuğunuz ne yaparsa yapsın,O'nu izlerken duyduğunuz haz hiçbir şey de yok.O'nun ortaya koyduğu en ufak etkinlik,gözünüzde devasa etkiler yaratabiliyor.Manyak bişi bu velhasıl...





Dersin sonuna doğru havuza atlama çalıştırdı hoca.Bu O'nun için keyifte zirve idi.Korkudan panikten eser 
yoktu. Hiçbir destek ekipmanı olmaksızın atlayıp merdivene dek ilerliyor olması pek hoşuna gitti ve dahi kendine güvenini temin etti.
Nihayetinde ders bitip hazırlık odalarına geçtiğinde dahi coşkusu tüm azametiyle devam etti."Atlamak çok zevkliydi anne" diye diye tamamladı duşunu.

Şimdi bir sonraki dersi iple çekiyor;

Tabi bende ;)


-------------------------------------------------------------------

Dip Not: Öğlene dek okulda,okulun ardından havuza kadar benimle gezinerek,ardından yüzme esnasında ve eve geldikten sonra koridorda RU ile top oynayarak geçirdiği yoğun bir tempo neticesinde ziyadesiyle yorulmuş olması ve olduğu yerde sızması beklenirken hala uykuyu reddetmesi,
RU ve ZE dakkasında uykuya dalarken O'nun 2 hikaye ve yanına uzanarak geçirdiğim zamana karşın hala zımba gibi oluşu akıl alır cinsten değildi doğrusu.
Ne var bu çocuğun içinde meraklardayım...

11 Şubat 2011 Cuma

RÜZGAR gibi eserdi,şimdi ise Sam Yeli...

Öyle bir oğulcuğum var ki benim,
Kendi kendine yetebilen, sıcakkanlı, girişken, tezcanlı, kurnaz tam bir şirinlik muskası.

Onun adı Rüzgar yani kısa koduyla RU...

Doğduğunda dolma burunlu, çirkince bişeydi, hastanede karışmış olabilme ihtimalini düşündürtecek kadar;)
Sürekli ağlaması,3 çocuğa nasıl bakacağım endişesi taşıyan,depresyonun  dibine vurmuş şahsıma öylesine ağır geliyordu ki...
Anneme mütemadiyen,
"Ben bunu istemiyorum,alın götürün siz bakın" lafını söyleyecek sapkınlığa ulaştığını söylemem yeterli sanırım.
6 ay boyunca sürekli ağladı,kolik belası yüzünden tabi.
Bende her ağladığında içten içe kinleniyordum,minicik bedeniyle çaresiz yatan,annesinden medet uman,zavallı yavruma...

Şimdi o günleri ve aklımdan geçirmekle yetinmeyip dışa vurduklarımı düşündükçe utanıyorum kendimden ama hakikaten çok zor günlerdi benim açımdan.2,5 yaşında,hayatımın merkezinde yer alan YA,bir anda ikinci hatta üçüncü plana düşecekti,yeterince ilgilenemeyecektim,bu durumdan nasıl etkilenecekti endişesi kurt misali kemiriyordu içimi.O nedenle zehir ettim o günleri hem kendime hem minik kuzularıma.Ama en çok RU'dan çıkardım sanki hıncımı,sürekli huysuzlanmasından mütevellit.

Affet beni kuzum...

Gün geçtikçe,benim huysuz oğlum daha sakin,daha oturaklı  bir karaktere büründü.Gelişim konusunda hep o önderlik etti ZE'ye kıyasla.

Mesela ilk dişi o çıkardı 29 Ocak 2009 da 7 ayını yeni doldurmuşken,

İlk o yürüdü,tam 1 yaşında,

Tuvalet eğitimine ilk o adapte oldu tam 2 yaşında,hemde 1 hafta gibi jet bir hızla(maaşallah diyeyim en çok benim nazarım deyiyor çünkü)

İlk anlamlı kelimeler yine ondan çıktı 2 yaşına girmeden,sonra da susturamadık zaten...

Yemek sorunumuz hiç olmadı çok şükür,önüne ne koyduysam yedi şayet açsa(bu konuda babamıza çekmişiz),o nedenle hiç zorlamadım onu.
Yemek istemiyorsa acıkmadı demekki ya da biraz yiyip "ben artık yemiycem,doydum,eline sağlık annecim" demişse "peki oğlum" deyip tamamladık bu faslı.

Dışardan geldiğinde hemen montunu,ayakkabılarını çıkartır,yıkar ellerini,uyarıya gerek kalmadan.
Yardımsız giyer üstünü başını.

Hiç naz yapmaz,yabancılamaz,utanmaz sıkılmaz,girdiği her ortama anında uyum sağlar(bu huyu da babadan) ve kırk yıldır tanıyormuş gibi sırnaşır iki dakka içinde,bayılır herkes bu nedenle ona.Herkesin favorisidir bu sebepten en çok.

Uyku konusunda da üzmez beni minik tosunum,öğlende akşamda ver eline biberonu kendi uçar yatağına,bitirince sütünü "anneeee bittii,alııımısın?" diye ikaz eder,ben biberonu alır almaz da döner arkasını geçer uykuya.Arada istisnalar da vardır tabi.Yataktan kalkıp evin içinde gezinmeler vs.Ayak sesini duyup tekrar koyunca yatağına bu kez direnmez ama.Bazı geceler bizim yanımıza yatmak ister,kırmayız bizde,ama 5 dakka geçmez "ben kandi yatağımda yatcam" diye döner yatağına.Uykusunda konuşur sürekli,çok komiktir bu hali çok güleriz.Sürekli birşeyleri paylaşamaz onun kavgasını verir."o benim topum,hayır o benim Kaayumm"vs vs...

Çok kurnaz ve üç kağıtçıdır aynı zamanda,
"Hadi Zeynep bana kaka de" der mesela,
ZE de "Kaka" deyince bu kez bana döner ve
"Anne Zeynep bana kaka dedi,sen ona kıt(kız) ağzına biber sür onun" diyerek ortamı kızıştırır zıpır oğlan.
Anne de "ben biliyorum kimin ağzına biber süreceğimi" deyip kapatıverir mevzuyu uzatmadan.

YA ile müthiş anlaşırlar.Bir araya geldiler mi durum fecahat.Koltuk tepeleri mi demeli,masa üstlerimi,yoksa çekmeceler mi?Kıkır kıkır kıkırdamaktan yorulmak bilmezler.Abuk subuk kelimelerden oluşan lisanları vardır birde kendi aralarında.Muhtemelen kendileri de anlamıyorlar lakin kulaklarına hoş geldiklerinden olsa gerek söyleyip söyleyip gülerler.ZE ile anlaşmaz YA ile anlaştığı kadar hem cins olmasının etkisinden sanırım.ZE 'yi öpmez,öptürmez de ama YA'ya yapışır sulanır resmen,sanki aynı karında aynı anda ikisi yatmış.Tuhaf işte...

Öyle bir oğlum var işte benim,
Daha çok şey var anlatacak,sığmaz sayfalara
Anlatılmaz yaşanır,

SEVİYORUM SENİ ÖRDEK  DUDAKLIM,HEMDE ÇOOOKKK


28 Ocak 2011 Cuma

Yaklaşan Doğum Günü ve Kararsızlık...

4.cü yaş gününden...
9 gün sonra YA nın doğum günü.5 yaşımızı dolduruyoruz.İnanılır gibi değil,annenin gözünde çocukları hiç büyümezmiş ya,ne doğruymuş meğer.

Dün gibi,test çubuğunda çift çizgiyi gördüğümde elim kolumun birbirine karışıp,ağlasam mı gülsem mi bilemeden,aptal saptal ortalıkta dolanışım.Ultrasonda gördüğüm ufacık noktanın giderek şekillenip,her randevuyu sevgilisiyle buluşacak toy genç kız heyecanıyla,iple çekmeme neden oluşu.
Ve her buluşmada O'na olan aşkımın kat be kat artışı...
Hayatımın en güzel günleri diye nitelendireceğim dokuz ayın ardından,
O'nun doğumuyla yeniden doğuşum...
Kucağıma aldığım an,görüp görebileceğim en en en en anın bu an olacağı kanısına varışım...
Her saniyesini tadına vara vara çıkarmaya çalışışım...
İlk gülüşü,ilk aguları,ilk dişi,ilk adımları,ilk ANNE deyişi....vs. tüm ilklerini heyecan ve mutlulukla takip edişim...
Miniminnacık  bir ABİ olduğu ve onları hastanede ilk kucağına aldığı gün duyduğum çelişik obsesyonlar...
Okula başladığı ilk gün hissettiğim karmakarışık duygular silsilesi...
vs. vs. vs.....

Şimdi bebeğim koca bir adam oldu,iki kardeşe birden abi oldu.
Yakın zamanda ilköğretime bile başlayacak
Zaman zalim,hızına yetişmek ne mümkün,
Keşke bazı şeylerin keyfine varabilmek adına hızını kesse biraz,kontrolü bize bıraksa keşke bazen...
Neyse ne,
Sorun bu değil ki şimdi!!

Oğlumun doğum günü için henüz bir planım yok,okulda bir kutlama yapacağız o ayrı,ama aile ve dost çevremizle yapacağımız kutlama için hiç hazırlık yapmadım hala.Üşeniyorum sanırım,işlerin yoğunluğu,vaktimin kısıtlılığı mani oluyor kafamdan geçenlere,hatta kafamdan bile geçirmeye...
Okuldaki yeter diye düşünmüyorda değilim hani,bu yılda böyle olsun diyesim var ama gönlümde razı olmuyor bir taraftan...
Bakalım sonuç ne çıkacak bu gelgit düşüncelerden...

Hadi hayırlısı...

17 Ocak 2011 Pazartesi

Anne hasta ama....

Çocuklarla geçirilecek bir pazar günü olunca,tüm enerjisini toplaaarrr ve...


kendini onların mutlu olacağı dakikalara hizmet etmeye adar...

Yamaç'ın ilk buz pateni deneyimi.

deydi ama...


ps:Yamaç'ın ilk buz pateni deneyimi idi.Başta oldukça temkinli ve dikkatli davranarak kenarlardan tutuna tutuna ilerledi.Sonra koyverdi gitti...Nerdeyse salto atmaya bile başlayacak diye düşünmedim değil:)Şaka bir tarafa ilk deneme için oldukça başarılı idi canım oğlum.Her yanımdan geçtiğinde alkışladım yüreklendirmek için,o da her defasında daha bir cevvalleşti.
Yarım saat yetmedi,bir iki tur daha,lütfennn diye diretti.
Bitipte yanıma geldiğinde,
Aferin oğlum çok başarılıydın,tebrik ederim dedim,kendiyle gurur duyması adına
Ne dese beğenirsiniz?
Peki ödül olarak ne alıcaksın bana???
Hönk...!!!!
Related Posts with Thumbnails