Hemşire
328 Followers
Recent papers in Hemşire
Aim. The aim of the study was to assess whether perceptions of organizational politics (defined as self-serving behaviours at the expense of others) influence the prospective associations between nurses’ burnout and its consequences,... more
Aim. The aim of the study was to assess whether perceptions of organizational politics (defined as self-serving behaviours at the expense of others) influence the prospective associations between nurses’ burnout and its consequences, namely, intention to quit and neglect of work.
Background. Researchers have previously investigated relationships between nurses’ burnout, intention to quit, neglect of work and perceptions of organizational politics in different research models and from different perspectives. As far as we know, no studies have considered whether nurses’ perceptions of organizational politics moderate the influence of burnout.
Design. A cross-sectional survey using self-report questionnaires.
Method. Data were collected by questionnaire from a sample of 456 nurses from six private hospitals in Ankara, Turkey in March 2015. Four different previously designed scales were used to measure research variables (burnout, intention to quit, neglect of work and perceptions of organizational politics). Following confirmatory validity and reliability analyses of data collection instruments, descriptive statistics for each research variable were analysed. Structural regression models were created to assess relationships among variables.
Findings. Burnout resulted in intention to quit and neglect. Intention to quit partially mediated the association between burnout and neglect. Burnout gave rise to intention to quit slightly more strongly in nurses who had greater perceptions of organizational politics.
Conclusion. This study uncovers and emphasizes the moderating role of perceptions of organizational politics in consequences of burnout. This may help hospital managers and nurses to improve costs, efficiency, satisfaction and productivity.
Background. Researchers have previously investigated relationships between nurses’ burnout, intention to quit, neglect of work and perceptions of organizational politics in different research models and from different perspectives. As far as we know, no studies have considered whether nurses’ perceptions of organizational politics moderate the influence of burnout.
Design. A cross-sectional survey using self-report questionnaires.
Method. Data were collected by questionnaire from a sample of 456 nurses from six private hospitals in Ankara, Turkey in March 2015. Four different previously designed scales were used to measure research variables (burnout, intention to quit, neglect of work and perceptions of organizational politics). Following confirmatory validity and reliability analyses of data collection instruments, descriptive statistics for each research variable were analysed. Structural regression models were created to assess relationships among variables.
Findings. Burnout resulted in intention to quit and neglect. Intention to quit partially mediated the association between burnout and neglect. Burnout gave rise to intention to quit slightly more strongly in nurses who had greater perceptions of organizational politics.
Conclusion. This study uncovers and emphasizes the moderating role of perceptions of organizational politics in consequences of burnout. This may help hospital managers and nurses to improve costs, efficiency, satisfaction and productivity.
İÇERİK 1. Ruhsal Bozukluklarda İlaç Tedavisinin Tarihçesi 2. Ruhsal Bozuklularda Sağaltımın Genel Ve Temel İlkeleri 3. Psikiyatri Kliniklerinde İlaç Uygulaması Ve Saklanmasında Dikkat Edilecek Noktalar 4. İlaçlardan Beklenen Etkiler 5.... more
İÇERİK
1. Ruhsal Bozukluklarda İlaç Tedavisinin Tarihçesi
2. Ruhsal Bozuklularda Sağaltımın Genel Ve Temel İlkeleri
3. Psikiyatri Kliniklerinde İlaç Uygulaması Ve Saklanmasında Dikkat Edilecek Noktalar
4. İlaçlardan Beklenen Etkiler
5. Antipsikotikler
6. Antipsikotik İlaçların Etkileri
7. Antipsikotiklerin Kullanım Alanları
8. Birinci Kuşak(Tipik) Antipsikotikler
9. İkinci Kuşak(Atipik) Antipsikotikler
10. Antipsikotiklerin Etki Mekanizması
11. Antipsikotiklerin Farmakokinetiği
12. Antipsikotik İlaçların Yan Etkileri
13. Hemşirelik Girişimleri
14. Antidepresan İlaçlar
15. Antidepresanların Kullanım Alanları
16. Antidepresan İlaçların Sınıflandırılması
17. Antidepresan İlaçların Yan Etkiler
18. Hemşirelik Girişimleri
19. Duygudurum Düzenleyicileri(Antimanik İlaçlar)
20. Lityum Karbonat (Yan Etkileri Ve Farmakokinetiği, Hemşirelik Girişimi)
21. Antimanik İlaç Kullanan Hastalara Hemşirelik Girişimi
22. Antiepileptikler
23. Bulantı Giderici (Antı-Anxıeteye) İlaçları
24. Antiepileptikler
25. Antiparkinson İlaçlar
26. Alkolizm Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
27. Elektro Konvülsif Tedavi (Ekt)
28. Yineleyici Transkraniyal Manyetik Uyarım (Rtms)
29. Manyetik Nöbet Sağaltımı
30. Derin Beyin Uyarımı(Dbu)
31. Vagus Siniri Uyarımı
32. Psikoterapi Ve Tarihi
33. Psikoterapide Tedavi Edici Etmenler
34. Psikoterapi Türleri
35. Davranışçı Terapi
36. Bilişsel-Davranışçı Terapi
37. Psikoanaliz Ve Psikoanalitik Psikoterapi
38. Grup Psikoterapisi
39. Aile Ve Çift Terapisi
40. Sanat Terapileri(Oyun Terapi, Dans ve Hareket Terapisi, Müzik Terapi)
1. Ruhsal Bozukluklarda İlaç Tedavisinin Tarihçesi
2. Ruhsal Bozuklularda Sağaltımın Genel Ve Temel İlkeleri
3. Psikiyatri Kliniklerinde İlaç Uygulaması Ve Saklanmasında Dikkat Edilecek Noktalar
4. İlaçlardan Beklenen Etkiler
5. Antipsikotikler
6. Antipsikotik İlaçların Etkileri
7. Antipsikotiklerin Kullanım Alanları
8. Birinci Kuşak(Tipik) Antipsikotikler
9. İkinci Kuşak(Atipik) Antipsikotikler
10. Antipsikotiklerin Etki Mekanizması
11. Antipsikotiklerin Farmakokinetiği
12. Antipsikotik İlaçların Yan Etkileri
13. Hemşirelik Girişimleri
14. Antidepresan İlaçlar
15. Antidepresanların Kullanım Alanları
16. Antidepresan İlaçların Sınıflandırılması
17. Antidepresan İlaçların Yan Etkiler
18. Hemşirelik Girişimleri
19. Duygudurum Düzenleyicileri(Antimanik İlaçlar)
20. Lityum Karbonat (Yan Etkileri Ve Farmakokinetiği, Hemşirelik Girişimi)
21. Antimanik İlaç Kullanan Hastalara Hemşirelik Girişimi
22. Antiepileptikler
23. Bulantı Giderici (Antı-Anxıeteye) İlaçları
24. Antiepileptikler
25. Antiparkinson İlaçlar
26. Alkolizm Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
27. Elektro Konvülsif Tedavi (Ekt)
28. Yineleyici Transkraniyal Manyetik Uyarım (Rtms)
29. Manyetik Nöbet Sağaltımı
30. Derin Beyin Uyarımı(Dbu)
31. Vagus Siniri Uyarımı
32. Psikoterapi Ve Tarihi
33. Psikoterapide Tedavi Edici Etmenler
34. Psikoterapi Türleri
35. Davranışçı Terapi
36. Bilişsel-Davranışçı Terapi
37. Psikoanaliz Ve Psikoanalitik Psikoterapi
38. Grup Psikoterapisi
39. Aile Ve Çift Terapisi
40. Sanat Terapileri(Oyun Terapi, Dans ve Hareket Terapisi, Müzik Terapi)
Kişinin kendisini olumlu değerlendirmesi, beğenmesi ve onaylaması olarak görülen benlik saygısının yüksekliği çalışan açısından memnuniyet, motivasyon artışı, performans artışı ve başarı olarak kendini gösterirken düşüklüğü de aksi... more
Kişinin kendisini olumlu değerlendirmesi, beğenmesi ve onaylaması olarak
görülen benlik saygısının yüksekliği çalışan açısından memnuniyet, motivasyon artışı, performans artışı ve başarı olarak kendini gösterirken düşüklüğü de aksi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bahsettiğimiz aksi durumda çalışanın motivasyon ve performansında düşme ve beraberinde verim ve başarısında azalma görülmektedir.
Yine benlik saygısının yüksekliğinde ortaya çıkan olgular çalışanı mutluluğa götürürken aksi durum da mutsuzluğu olarak kendini göstermektedir. Stres psikolojik gerginlik, baskı veya zorlanma anlamlarında değerlendirilen, insanlarda çeşitli tepkilere sebebiyet veren çevresel veya içsel, geçici ya da sürekli olan çeşitli etkenlerdir. Bununla mücadelede başarılı olan kişiler kendine güvenli ve iyimser yaklaşım içine girerken başarısız kalanlar boyun eğici ve çaresiz yaklaşımlar içine girmektedir.
2019 Aralığında ortaya çıkan salgın olarak Covid-19 pandemisi tablo olarak ortaya çıkardığı ölümler, kendisi ve tetiklediği hastalıklar, ekonomik, siyasi, toplumsal, maddi ve psikolojik olumsuzluklarla insanlığa büyük bir darbe vurmuştur. Bahse konu darbe sönmemiş ve tam belirginliğe sahip olunamayan bir gelecek vaat etmektedir. Bu hastalıkla ve hastalarıyla en çok iştigal eden sağlık çalışanlarıdır. Bu salgın insanlar üzerinde ortaya koyduğu tabloyu sağlık çalışanları üzerinde daha yaygın olarak göstermektedir. Bu bağlamda bu pandemiyle mücadelede yoğun gayret gösteren sağlık çalışanları aynı zamanda en büyük stresle de karşı karşıya kalmaktadır.
Sağlık hizmetleri çok çok önemli kamu hizmetlerindendir. Genel olarak tüm çalışanları ele aldığımızda stresle baş etmede başarılı olanlar ile benlik saygısı yüksek olanların işyerine ve kendi hayatlarına olumlu yansıyacak durumları hemşireler için kendini daha elzem olarak göstermektedir. Diğer yandan söz konusu pandemi diğer çalışanlardan daha yoğun olarak sağlık çalışanları olarak hemşireleri etkisi altına almaktadır. Pandemiyle mücadeledeki başarı çalışanların hayatına olumlu yansıyacakken başarısızlık hali de olumsuz olarak yansıyacaktır.
Bu durumda çalışanların ve bir sağlık çalışanı olarak hemşirelerin benlik
saygısının yüksekliği-düşüklüğü, stresle baş etmede gösterdikleri başarı durumu ve Covid-19 pandemisinin olumsuzlukları altındaki başarı ya da başarısızlıkları hem kendileri hem de işyerleri için son derece önemli veriler ortaya koyacaktır. Buradan hareketle çalışanların iş doyumu ve mutlulukları, performans ve motivasyon düzeyleri dolayısıyla da verimlilik ve başarıları açısından yöneticiler değerli dersler çıkarabilecekler ve doğru kararlara varabileceklerdir.
görülen benlik saygısının yüksekliği çalışan açısından memnuniyet, motivasyon artışı, performans artışı ve başarı olarak kendini gösterirken düşüklüğü de aksi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bahsettiğimiz aksi durumda çalışanın motivasyon ve performansında düşme ve beraberinde verim ve başarısında azalma görülmektedir.
Yine benlik saygısının yüksekliğinde ortaya çıkan olgular çalışanı mutluluğa götürürken aksi durum da mutsuzluğu olarak kendini göstermektedir. Stres psikolojik gerginlik, baskı veya zorlanma anlamlarında değerlendirilen, insanlarda çeşitli tepkilere sebebiyet veren çevresel veya içsel, geçici ya da sürekli olan çeşitli etkenlerdir. Bununla mücadelede başarılı olan kişiler kendine güvenli ve iyimser yaklaşım içine girerken başarısız kalanlar boyun eğici ve çaresiz yaklaşımlar içine girmektedir.
2019 Aralığında ortaya çıkan salgın olarak Covid-19 pandemisi tablo olarak ortaya çıkardığı ölümler, kendisi ve tetiklediği hastalıklar, ekonomik, siyasi, toplumsal, maddi ve psikolojik olumsuzluklarla insanlığa büyük bir darbe vurmuştur. Bahse konu darbe sönmemiş ve tam belirginliğe sahip olunamayan bir gelecek vaat etmektedir. Bu hastalıkla ve hastalarıyla en çok iştigal eden sağlık çalışanlarıdır. Bu salgın insanlar üzerinde ortaya koyduğu tabloyu sağlık çalışanları üzerinde daha yaygın olarak göstermektedir. Bu bağlamda bu pandemiyle mücadelede yoğun gayret gösteren sağlık çalışanları aynı zamanda en büyük stresle de karşı karşıya kalmaktadır.
Sağlık hizmetleri çok çok önemli kamu hizmetlerindendir. Genel olarak tüm çalışanları ele aldığımızda stresle baş etmede başarılı olanlar ile benlik saygısı yüksek olanların işyerine ve kendi hayatlarına olumlu yansıyacak durumları hemşireler için kendini daha elzem olarak göstermektedir. Diğer yandan söz konusu pandemi diğer çalışanlardan daha yoğun olarak sağlık çalışanları olarak hemşireleri etkisi altına almaktadır. Pandemiyle mücadeledeki başarı çalışanların hayatına olumlu yansıyacakken başarısızlık hali de olumsuz olarak yansıyacaktır.
Bu durumda çalışanların ve bir sağlık çalışanı olarak hemşirelerin benlik
saygısının yüksekliği-düşüklüğü, stresle baş etmede gösterdikleri başarı durumu ve Covid-19 pandemisinin olumsuzlukları altındaki başarı ya da başarısızlıkları hem kendileri hem de işyerleri için son derece önemli veriler ortaya koyacaktır. Buradan hareketle çalışanların iş doyumu ve mutlulukları, performans ve motivasyon düzeyleri dolayısıyla da verimlilik ve başarıları açısından yöneticiler değerli dersler çıkarabilecekler ve doğru kararlara varabileceklerdir.
İntihar, kompleks bir sorundur ve genel popülasyonda giderek artan eğilim göstermektedir. Sağlık çalışanlarında intihar vakaları da sık görülmekte olup, hemşire intiharlarının diğer sağlık profesyonellerine göre daha fazla olduğu... more
İntihar, kompleks bir sorundur ve genel popülasyonda giderek artan eğilim göstermektedir. Sağlık çalışanlarında intihar vakaları da sık görülmekte olup, hemşire intiharlarının diğer sağlık profesyonellerine göre daha fazla olduğu raporlanmıştır. Gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde kadın hemşirelerin erkek hemşirelere göre intihar oranlarının daha yüksek olduğu ve genellikle intihar yöntemi olarak öldürücü dozlarda ilaç uygulamalarını kullandıkları tespit edilmiştir. Hemşirelerde intihara zemin hazırlayan şiddet, mobbing, tükenmişlik ve stres gibi birçok faktör bulunmaktadır. Bu tür sosyal risk faktörlerinin yanında fiziksel risk faktörleri de vardır. Aynı zamanda intihara eğilimi azaltan etkenler de mevcuttur. Kişinin intihar düşüncesinin olduğu ve bunu planladığı, bazı belirti bulgulardan yola çıkarak tahmin edilebilir. İntihar riski taşıyan hemşireler gerekli taramalara sokulmalı, eğitimler verilmeli, telefon görüşmeleri ile takip edilmeli, psikoterapi için yönlendirilmeli, gerekli ise ilaç tedavisine başlamalı ve intihar eğilimi olan bu kişiler için gerekli güvenlik önlemleri alınmalıdır. Anahtar Sözcükler: hemşire, intihar, sağlık çalışanı, mobbing, şiddet, tükenmişlik.
- by Emir Avşar and +1
- •
- Nursing, Suicide, Intihar, Hemşire
ÖZET Sağlık iletişiminde sağlık profesyonelleri ve bireyler arası ilişkilerde etkili iletişimin kullanılması ve sürecin yönetilmesi önemli bir faktördür. Bu etkin iletişim, hemşire ve çocuk hastanın yakını özelinde ele alındığında,... more
ÖZET
Sağlık iletişiminde sağlık profesyonelleri ve bireyler arası ilişkilerde etkili iletişimin kullanılması ve sürecin yönetilmesi önemli bir faktördür. Bu etkin iletişim, hemşire ve çocuk hastanın yakını özelinde ele alındığında, hemşire, çocuğunun hastalığı ile birlikte sinir, stres, kaygı, korku gibi iletişim engeli oluşturabilecek olumsuz duygular taşıyabilen hasta yakını ile kurduğu iletişimde duygularını kontrol etmeli ve iletişim tekniklerini en iyi şekilde kullanmalıdır. Burada sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesinde duygusal zeka ve "tedavi edici" ya da "hasta yararına yardım eden iletişim" olarak da adlandırılabilen terapötik iletişim teknikleri devreye girmektedir. Bu bağlamda bu çalışmanın konusunu, sağlık iletişimi kapsamında hemşire-hasta yakını ilişkisinde terapötik iletişim kullanımı ve duygusal zeka oluşturmaktadır. Bu çalışmada, sağlık iletişimi bağlamında hemşirenin hasta yakını ile iletişiminde terapötik iletişim tekniklerini nasıl kullandığının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu amaca yönelik olarak da bu teknikleri kullanırken terapötik iletişim teknikleri ve duyguların etkin bir şekilde yönetilmesini sağlayan duygusal zeka arasındaki ilişkinin uygulamada nasıl kullanıldığını anlamak ve analiz etmek hedeflenmiştir. Çalışmada, hemşire-hasta yakını iletişiminde sürecin nasıl şekillendiğini ortaya koymaya yönelik olarak, sağlık profesyonelleri ile derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak yüz yüze görüşülmüştür. Yapılan çalışmada çocuk hastalıkları ile ilgili birimlerde çalışan yirmi hemşire ile yapılan görüşmede amaca yönelik olarak önceden hazırlanmış sorular katılımcılara yöneltilmiş, elde edilen veriler konu bağlamında analiz edilmiştir.
ABSTRACT
The use and management of effective communication in healthcare professionals and interpersonal relations is an important factor in health communication. When this effective communication is taken in the context of the nurse and the relative of the child patient, the nurse should control their emotions and make the best use of the communication techniques in the communication they have with their relatives who may carry negative feelings that may cause communication disability such as nervous, stress, anxiety, fear with the child's illness. In the management of the process in a healthy manner, emotional intelligence and therapeutic communication techniques, which can be called "therapeutic" or "patient benefit", come into play. The subject of this study is the use of therapeutic communication and emotional intelligence in the relationship between nurse-patient relatives within the context of health communication. In 1 Prof. Dr.
Sağlık iletişiminde sağlık profesyonelleri ve bireyler arası ilişkilerde etkili iletişimin kullanılması ve sürecin yönetilmesi önemli bir faktördür. Bu etkin iletişim, hemşire ve çocuk hastanın yakını özelinde ele alındığında, hemşire, çocuğunun hastalığı ile birlikte sinir, stres, kaygı, korku gibi iletişim engeli oluşturabilecek olumsuz duygular taşıyabilen hasta yakını ile kurduğu iletişimde duygularını kontrol etmeli ve iletişim tekniklerini en iyi şekilde kullanmalıdır. Burada sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesinde duygusal zeka ve "tedavi edici" ya da "hasta yararına yardım eden iletişim" olarak da adlandırılabilen terapötik iletişim teknikleri devreye girmektedir. Bu bağlamda bu çalışmanın konusunu, sağlık iletişimi kapsamında hemşire-hasta yakını ilişkisinde terapötik iletişim kullanımı ve duygusal zeka oluşturmaktadır. Bu çalışmada, sağlık iletişimi bağlamında hemşirenin hasta yakını ile iletişiminde terapötik iletişim tekniklerini nasıl kullandığının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu amaca yönelik olarak da bu teknikleri kullanırken terapötik iletişim teknikleri ve duyguların etkin bir şekilde yönetilmesini sağlayan duygusal zeka arasındaki ilişkinin uygulamada nasıl kullanıldığını anlamak ve analiz etmek hedeflenmiştir. Çalışmada, hemşire-hasta yakını iletişiminde sürecin nasıl şekillendiğini ortaya koymaya yönelik olarak, sağlık profesyonelleri ile derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak yüz yüze görüşülmüştür. Yapılan çalışmada çocuk hastalıkları ile ilgili birimlerde çalışan yirmi hemşire ile yapılan görüşmede amaca yönelik olarak önceden hazırlanmış sorular katılımcılara yöneltilmiş, elde edilen veriler konu bağlamında analiz edilmiştir.
ABSTRACT
The use and management of effective communication in healthcare professionals and interpersonal relations is an important factor in health communication. When this effective communication is taken in the context of the nurse and the relative of the child patient, the nurse should control their emotions and make the best use of the communication techniques in the communication they have with their relatives who may carry negative feelings that may cause communication disability such as nervous, stress, anxiety, fear with the child's illness. In the management of the process in a healthy manner, emotional intelligence and therapeutic communication techniques, which can be called "therapeutic" or "patient benefit", come into play. The subject of this study is the use of therapeutic communication and emotional intelligence in the relationship between nurse-patient relatives within the context of health communication. In 1 Prof. Dr.
This study aims to investigate the perceived fear of COVID-19 and vaccine hesitancy in nursing students. This study was conducted as a cross-sectional study with the participation of 1167 nursing students. Personal Information Form,... more
This study aims to investigate the perceived fear of COVID-19 and vaccine hesitancy in nursing students. This study was conducted as a cross-sectional study with the participation of 1167 nursing students. Personal Information Form, Vaccine Hesitancy Scale and Fear of COVID-19 Scale were used for data collection. The reasons for the vaccine hesitancy of the students were listed as follows: 57.6% of them stated that it had side effects, 17.7% stated there was no conclusive evidence that the vaccine was effective, and 12.6% stated it was not reliable. A positive correlation was found between fear of COVID-19 and vaccine hesitancy.There was no statistically significant difference between family type, place of residence and COVID 19 vaccination hesitancy among the students participating in the study (p > .05). A statistically significant difference was found between gender, class, income status, negative experience toward vaccination, fear of vaccination, positive opinion toward vaccine effectiveness, positive opinion toward vaccination, smoking, past surgical experience and vaccine hesitancy (p < .05) .It is seen that the fear of COVID-19 has a statistically significant and positive effect on vaccine hesitancy (β = 0.207, p < .05). 1 unit of increase in the fear of COVID-19 causes an increase of 0.207 on vaccine hesitancy
- by Akgün Yeşiltepe and +1
- •
- Nursing, Vaccine, Nurse, Hemşirelik
This study aims to examine the effect of nursing students' life satisfaction and psychological well‐being on their perceived happiness levels. Method: The study, which was designed as a descriptive and cross‐sectional study was carried... more
This study aims to examine the effect of nursing students' life satisfaction and psychological well‐being on their perceived happiness levels. Method: The study, which was designed as a descriptive and cross‐sectional study was carried out in Turkey with 264 students of nursing. Findings: Students' life satisfaction and happiness (r = 0.722), psychological well‐being and happiness (r = 0.743), and psychological well‐being and life satisfac- tion (r = 0.689) were found to be positively and highly correlated. Students' gender and perception of income status and general health status affected their happiness levels. It was revealed that life satisfaction and psychological well‐being predict happiness (63.6%). Practice implications: The factors of life satisfaction and psychological well‐being play a decisive role in the happiness of nursing students. KEYWORDS happiness, life satisfaction, nursing students, psychological well‐being
- by Serap SAYAR and +1
- •
- Nursing, Happiness, Happiness and Well Being, Life Satisfaction
Bu çalışmada, cinsel taciz ve etik iklim arasındaki ilişkiyi sağlık sektöründe inceledik. İki Türk hastanesinden 215 hemşire bu araştırmaya katıldı. Araştırma bulguları, hemşirelerin yaklaşık yüzde otuz beşinin cinsel tacizin kurbanı... more
Bu çalışmada, cinsel taciz ve etik iklim arasındaki ilişkiyi sağlık sektöründe inceledik. İki Türk hastanesinden 215 hemşire bu araştırmaya katıldı. Araştırma bulguları, hemşirelerin yaklaşık yüzde otuz beşinin cinsel tacizin kurbanı olduğunu göstermektedir. Tacizciler, hem hastanenin içinden (çalışma arkadaşı ve üstler gibi), hem de hastanenin dışından (hastalar ve hasta yakınları gibi) kişilerdir. Analizler, düşük özgeciliğin ve yüksek çıkarcılığın söz konusu olduğu etik iklimlerin, cinsel taciz davranışları üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, bu hastanelerin yönetimlerinin, paydaşlar arasındaki özgeci ve saygılı ilişkileri teşvik etmesi ve olumsuz sonuçları durdurmak için gerekli önlemleri alması yararlı olacaktır.
ABSTRACT:
In this study, we have analyzed the relationship between sexual harassment and the ethical climate in healthcare settings. From two Turkish hospitals, 215 nurses have participated in this survey. Findings of this research show that about thirty-fi ve percent of the nurses are victim of sexual harassment. Harassers are both from the inside of the hospitals (like supervisors and co-workers) and outside of the hospitals (like patients and relatives of the patients). Analyses show that low caring ethical climate and high instrumental ethical climate seem to have some negative impacts on sexual harassment behaviors. Consequently, it is necessary and benefi cial that management of these hospitals should support caring and respectful relationships among the stakeholders and take the necessary measurements to stop the harmful consequences.
ABSTRACT:
In this study, we have analyzed the relationship between sexual harassment and the ethical climate in healthcare settings. From two Turkish hospitals, 215 nurses have participated in this survey. Findings of this research show that about thirty-fi ve percent of the nurses are victim of sexual harassment. Harassers are both from the inside of the hospitals (like supervisors and co-workers) and outside of the hospitals (like patients and relatives of the patients). Analyses show that low caring ethical climate and high instrumental ethical climate seem to have some negative impacts on sexual harassment behaviors. Consequently, it is necessary and benefi cial that management of these hospitals should support caring and respectful relationships among the stakeholders and take the necessary measurements to stop the harmful consequences.
Özet Aksaray Üniversitesi öğrencisi olarak Sağlık Kurumlarında Alan Çalışması dersi kapsamında pandemi sürecinde hastaneleri değerlendirip ve burada bulunan eksiklikler neler diyegözlemleme sonuçlarımı burada paylaşmış bulunmaktayım.... more
Özet
Aksaray Üniversitesi öğrencisi olarak Sağlık Kurumlarında Alan Çalışması dersi kapsamında pandemi sürecinde hastaneleri değerlendirip ve burada bulunan eksiklikler neler diyegözlemleme sonuçlarımı burada paylaşmış bulunmaktayım. Sağlık kurumlarında kendimceiyi ya da kötü eksiklikler ve bunlara önerilerim neler bunları belirledim. Genel olarak sağlık çalışanlarının motivasyon kavramıyla çalışma iştahlarının bağlantılı olduğuna vardım. Sağlık Kurumlarında genel eksiklikler iyileştirilerek iş tatmini sağlanıp bu sürecin daha verimligeçmesi gerçekleştirilebilir.
Anahtar kelime:
Sağlık, Hastane, sorun, öneri, iş tatmini
Abstract
As a student of Aksaray University, I have evaluated the hospitals in the pandemic processwithin the scope of Field Study in Health Institutions and shared my observation results here.I have identified good or bad deficiencies and suggestions for them in health institutions. Ingeneral, I concluded that healthcare professionals' motivation concept and working appetitesare related. In the Health Institutions, general deficiencies can be improved and jobsatisfaction can be achieved and this process can be more productive.
Keyword:
Health, Hospital, problem, suggestion, job satisfaction
Aksaray Üniversitesi öğrencisi olarak Sağlık Kurumlarında Alan Çalışması dersi kapsamında pandemi sürecinde hastaneleri değerlendirip ve burada bulunan eksiklikler neler diyegözlemleme sonuçlarımı burada paylaşmış bulunmaktayım. Sağlık kurumlarında kendimceiyi ya da kötü eksiklikler ve bunlara önerilerim neler bunları belirledim. Genel olarak sağlık çalışanlarının motivasyon kavramıyla çalışma iştahlarının bağlantılı olduğuna vardım. Sağlık Kurumlarında genel eksiklikler iyileştirilerek iş tatmini sağlanıp bu sürecin daha verimligeçmesi gerçekleştirilebilir.
Anahtar kelime:
Sağlık, Hastane, sorun, öneri, iş tatmini
Abstract
As a student of Aksaray University, I have evaluated the hospitals in the pandemic processwithin the scope of Field Study in Health Institutions and shared my observation results here.I have identified good or bad deficiencies and suggestions for them in health institutions. Ingeneral, I concluded that healthcare professionals' motivation concept and working appetitesare related. In the Health Institutions, general deficiencies can be improved and jobsatisfaction can be achieved and this process can be more productive.
Keyword:
Health, Hospital, problem, suggestion, job satisfaction
Bu çalışmanın amacı bir kamu hastanesinde çalışan hemşirelerin yaşam kalitesi algılarını belirlemek ve yaşam kalitesi algılarının motivasyonlarına etkisini ortaya koymaktır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Rand Corporation tarafından... more
Bu çalışmanın amacı bir kamu hastanesinde çalışan hemşirelerin yaşam kalitesi algılarını belirlemek ve yaşam kalitesi algılarının motivasyonlarına etkisini ortaya koymaktır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Rand Corporation tarafından geliştirilen SF-36 yaşam kalitesi ölçeği (Ware ve Sherbourne 1992), Gagné ve arkadaşları (2010) tarafından geliştirilen işte motivasyon ölçeği ve çalışanların sosyo-demografik özelliklerinden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Anket, 01/11-31/12 2013 tarihleri arasında İstanbul’da faaliyette bulunan bir kamu hastanesinde çalışan 118 hemşireye uygulanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, Bağımsız Örneklerde T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi, Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis H Testi, Pearson korelasyon analizi ve Stepwise Regresyon Analizinden yararlanılmıştır. Analizler %95 (p=0,05) güven aralığında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, hemşirelerin yaşam kalitesi skoru orta düzeydedir ve fiziksel sağlık algıları ruhsal sağlık algılarından daha yüksektir. Araştırmanın bulgularına göre, içe yansıtılmış düzenleme ve fiziksel fonksiyon boyutları arasında pozitif ve dışsal düzenleme ile genel sağlık boyutları arasında negatif yönlü istatistiksel açıdan anlamlı ilişki bulunmaktadır. Sonuç olarak fiziksel fonksiyon ve canlılık içe yansıtılmış düzenlemeyi olumlu ve genel sağlık boyutu, dışsal düzenlemeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
- by Mahmut Akbolat and +1
- •
- Motivation, Yaşam kalitesi, Hemşire
Özet Bu çalışmanın amacı bir kamu hastanesinde çalışan hemşirelerin yaşam kalitesi algılarını belirlemek ve yaşam kalitesi algılarının motivasyonlarına etkisini ortaya koymaktır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Rand Corporation... more
Özet Bu çalışmanın amacı bir kamu hastanesinde çalışan hemşirelerin yaşam kalitesi algılarını belirlemek ve yaşam kalitesi algılarının motivasyonlarına etkisini ortaya koymaktır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Rand Corporation tarafından geliştirilen SF-36 yaşam kalitesi ölçeği (Ware ve Sherbourne 1992), Gagné ve arkadaşları (2010) tarafından geliştirilen işte motivasyon ölçeği ve çalışanların sosyo-demografik özelliklerinden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Anket, 01/11-31/12 2013 tarihleri arasında İstanbul'da faaliyette bulunan bir kamu hastanesinde çalışan 118 hemşireye uygulanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, Bağımsız Örneklerde T Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi, Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis H Testi, Pearson korelasyon analizi ve Stepwise Regresyon Analizinden yararlanılmıştır. Analizler %95 (p=0,05) güven aralığında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, hemşirelerin yaşam kalitesi skoru orta düzeydedir ve fiziksel sağlık algıları ruhsal sağlık algılarından daha yüksektir. Araştırmanın bulgularına göre, içe yansıtılmış düzenleme ve fiziksel fonksiyon boyutları arasında pozitif ve dışsal düzenleme ile genel sağlık boyutları arasında negatif yönlü istatistiksel açıdan anlamlı ilişki bulunmaktadır. Sonuç olarak fiziksel fonksiyon ve canlılık içe yansıtılmış düzenlemeyi olumlu ve genel sağlık boyutu, dışsal düzenlemeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Abstract The purposes of this study were to determine life quality perception of nurses who work in a public hospital and to explain the effect of life quality perception on their motivation. In the study, data was collected with a questionnaire which were composed the SF-36 quality of life scale was developed by the Rand Corporation, (Ware and Sherbourne 1992), the motivation at work scale was developed by Gagné and colleagues (2010) and socio-demographical characteristics of nurses. The questionnaire was performed to 118 nurses in a public hospital that have been operating in Istanbul between 01/11/2013 and 31/12/2013. Descriptive statistical methods, Independent Samples T Test, One-way ANOVA, Mann-Whitney U Test, Kruskal Wallis H Test, Correlation Analysis and Regression Analysis were used to analyze of data. Analyses were carried out at 95% (p = 0.05) confidence interval. According to the findings of the study, quality of life scores of nurses was moderate and physical health perception was
- by MERYEM TURGUT and +1
- •
- Quality of life, Motivation, Yaşam kalitesi, Motivasyon
Sosyal, mesleki ya da diğer çevresel faktörlerin etkisiyle toplam uyku ve dinlenme süresinde kısalmaya bağlı yorgunluk en sık görülen sorunlardan biridir.Sağlık çalışanlarında aşırı çalışma ve yetersiz enerji üretiminin bir sonucu olarak... more
Sosyal, mesleki ya da diğer çevresel faktörlerin etkisiyle toplam uyku ve dinlenme süresinde kısalmaya bağlı yorgunluk en sık görülen sorunlardan biridir.Sağlık çalışanlarında aşırı çalışma ve yetersiz enerji üretiminin bir sonucu olarak ortaya çıkan yorgunluk, duygusal, fizyolojik, bilişsel ve duyusal parametreleri de değiştirerek kişilerin yaşam kalitelerini etkileyebilir.Bu çalışmanın amacı sağlık çalışanlarında sirkadiyen ritmin yorgunluk ve yaşam kalitesi üzerine etkisinin incelenmesidir. Yöntem:Tanımlayıcı tipte planlanan araştırma 1 Temmuz 2019- 30 Ağustos 2019 tarihleri arasında özel bir tıp merkezinde yürütüldü. Araştırmanın örneklemini araştırmaya alınma ölçütlerine (anemik olmayan, immunsupresif ilaç kullanmayan, gebe olmayan, solunum sistemini etkileyen bir hastalığı bulunmayan, iletişim porblemi olmayan ve araştırmaya katılmayı kabul eden) uygun olan sağlık çalışanları oluşturmuştur. Araştırma verileri “Birey Tanılama Formu”, “İnsan Sirkadiyen Ritminde Sabahçıl-Akşamcıl Tipleri Belirlemede Kendi Kendini Değerlendirme Formu”, “Yorgunluk Etki Ölçeği“ve “EUROHIS-QOL- Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Anketi” kullanılarak yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak araştırmacılar tarafından toplandı. Araştırmanın başlatılabilmesi için etik kurul, yürütülebilmesi için kurum izni, araştırmacılardan yazılı onam ve ölçek kullanım izinleri alındı. Elde edilen verilerin sayı, yüzde dağılımları, Kruskal-Wallis ve korelasyon analizi, SPSS 22.0 paket programı kullanılarak değerlendirildi. Bulgular:Araştırmaya katılan bireylerin %66.2’si kadın ve genel yaş aralığı (%43.2) 36-55 yaş arasındandır. Sağlık çalışanlarının %36.5’sını hekim, %25.7’sini hemşire ve %37.8’ini tekniker/teknisyenler oluşturdu.Bireylerin %2.7’si Kesin Sabahçıl Tip, %33.8’i Sabahçıl Tipe Yakın, %51.4’ü Ara Tip, %8.1’i Akşamcıl Tipe Yakın ve %41’i ise Kesin Akşamcıl Tip sirkadiyen ritme sahiptir.Sağlık çalışanlarının yorgunluk ve yaşam kaliteleri arasında negatif yönde zayıf ilişki olduğu (r = -0.46, p<0.01), ancak sirkadiyen ritim ile yorgunluk ve yaşam kalitesi arasında anlamlı ilişki olmadığı belirlenmiştir (p>0.05). Sonuç:Sağlık çalışanlarının sirkadiyen ritminin yorgunluğu ve yaşam kalitesini etkilemediği, ancak yorgunluk seviyesi arttıkça yaşam kalitesinin azaldığı tespit edildi.
- by Meltem Adaici and +1
- •
- Yaşam kalitesi, Hemşire, Sağlık Çalışanı, yorgunluk
Amaç: Öğretilebilir zihinsel engelli kız ergenlere verilen menstruasyon hijyen eğitiminin etkinliğinin değerlendirmektir. Materyal ve Metot: Çalışma pre-post test yarı deneysel çalışma olarak yürütüldü. Araştırma Ankara il merkezinde bir... more
Amaç: Öğretilebilir zihinsel engelli kız ergenlere verilen menstruasyon hijyen eğitiminin etkinliğinin
değerlendirmektir.
Materyal ve Metot: Çalışma pre-post test yarı deneysel çalışma olarak yürütüldü. Araştırma Ankara il
merkezinde bir Özel Eğitim İş Uygulama Merkezinde (Okulu) bulunan öğretilebilir zihinsel engelli ergen
(ÖZEE) kız öğrencilerle yapıldı. Çalışma 25 ÖZEE ile tamamlandı. Verileri “tanıtıcı bilgi formu” ve
“menstruasyon beceri değerlendirme formu” aracılığıyla toplandı. Araştırmacılar tarafından katılımcılara
hijyenik ped değiştirme becerisi kazandırmak için eğitim verildi. Eğitim öncesi ve sonrası kız öğrencilerin ped
değiştirme becerileri izlendi. İzlemler eğitimden bir ay sonra ve altı ay sonra yapıldı. Veriler bilgisayar
ortamında değerlendirildi.
Bulgular: Çalışma kapsamındaki ÖZEE yaş ortalamalarının 16,56±1,00 (14-18), hepsinin adet gördüğü (25
kişi), adet olma durumlarının normal döngüde olduğu belirlendi. Eğitim öncesi ped değiştirme becerisi ortanca
puanı 16,00 (Min: 0- Maks: 36), eğitim sonrası birinci izlemde 36,00 (Min: 22- Maks: 36), ikinci izlemde 36,00
(Min: 24- Maks: 36) olup fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,001).
Sonuç: ÖZEE’lere hemşireler tarafından video ve oyuncak bebek kullanılarak verilen eğitimin, zihinsel engelli
adölesanların ped değiştirme becerilerini kazandırmada etkili bir yöntem olduğunu ortaya koymuştur.
Objectives: This study aimed to evaluate the efficiency of menstruation hygiene training given to trainable
intellectual disability adolescent girls.
Materials and Methods: The study was conducted as a pretest-posttest quasi-experimental study. It was
carried out with educable intellectual disability adolescent girls attending a Special Education and Application
Center (School) located in the central county of Ankara province. The study was completed with 25
participants. Data were collected through a “personal information form” and “menstrual skills assessment
form”. The researchers given education to participants to gain sanitary pad replacement skills. The menstrual
pad replacement skills of them were followed before and after the training. The follow-ups were extended to
the first and the sixth month after the training. Data were evaluated by computer.
Results: The mean age of the participants in the study was 16.56 ± 1.00 (14-18). All of them had already got
periods. Their menstrual process was found to be in the normal cycle. The median score for pre-interventional
pad replacement skill was 16.00 (minimum: 0- maximum: 36). The post-interventional score for the first
follow-up was 36.00 (minimum: 22- maximum: 36), it was 36.00 (minimum: 24- maximum: 36) in the second
follow-up, and the difference was found strong evidence in support of the alternative hypothesis (p<0.001).
Conclusion: It was revealed that the training given trainable intellectual disability adolescent girls by nurses
by using video and dolls was an effective method for having intellectual disability adolescents gain pad
replacement skills.
değerlendirmektir.
Materyal ve Metot: Çalışma pre-post test yarı deneysel çalışma olarak yürütüldü. Araştırma Ankara il
merkezinde bir Özel Eğitim İş Uygulama Merkezinde (Okulu) bulunan öğretilebilir zihinsel engelli ergen
(ÖZEE) kız öğrencilerle yapıldı. Çalışma 25 ÖZEE ile tamamlandı. Verileri “tanıtıcı bilgi formu” ve
“menstruasyon beceri değerlendirme formu” aracılığıyla toplandı. Araştırmacılar tarafından katılımcılara
hijyenik ped değiştirme becerisi kazandırmak için eğitim verildi. Eğitim öncesi ve sonrası kız öğrencilerin ped
değiştirme becerileri izlendi. İzlemler eğitimden bir ay sonra ve altı ay sonra yapıldı. Veriler bilgisayar
ortamında değerlendirildi.
Bulgular: Çalışma kapsamındaki ÖZEE yaş ortalamalarının 16,56±1,00 (14-18), hepsinin adet gördüğü (25
kişi), adet olma durumlarının normal döngüde olduğu belirlendi. Eğitim öncesi ped değiştirme becerisi ortanca
puanı 16,00 (Min: 0- Maks: 36), eğitim sonrası birinci izlemde 36,00 (Min: 22- Maks: 36), ikinci izlemde 36,00
(Min: 24- Maks: 36) olup fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,001).
Sonuç: ÖZEE’lere hemşireler tarafından video ve oyuncak bebek kullanılarak verilen eğitimin, zihinsel engelli
adölesanların ped değiştirme becerilerini kazandırmada etkili bir yöntem olduğunu ortaya koymuştur.
Objectives: This study aimed to evaluate the efficiency of menstruation hygiene training given to trainable
intellectual disability adolescent girls.
Materials and Methods: The study was conducted as a pretest-posttest quasi-experimental study. It was
carried out with educable intellectual disability adolescent girls attending a Special Education and Application
Center (School) located in the central county of Ankara province. The study was completed with 25
participants. Data were collected through a “personal information form” and “menstrual skills assessment
form”. The researchers given education to participants to gain sanitary pad replacement skills. The menstrual
pad replacement skills of them were followed before and after the training. The follow-ups were extended to
the first and the sixth month after the training. Data were evaluated by computer.
Results: The mean age of the participants in the study was 16.56 ± 1.00 (14-18). All of them had already got
periods. Their menstrual process was found to be in the normal cycle. The median score for pre-interventional
pad replacement skill was 16.00 (minimum: 0- maximum: 36). The post-interventional score for the first
follow-up was 36.00 (minimum: 22- maximum: 36), it was 36.00 (minimum: 24- maximum: 36) in the second
follow-up, and the difference was found strong evidence in support of the alternative hypothesis (p<0.001).
Conclusion: It was revealed that the training given trainable intellectual disability adolescent girls by nurses
by using video and dolls was an effective method for having intellectual disability adolescents gain pad
replacement skills.
"Maddi olmayan, insanın iç dünyasını ilgilendiren olgular hemşirelik hizmetlerini nasıl ilgilendirebilir; maneviyat bu hizmetler içerisinde kendisine nasıl yer bulabilir?" bu çalışmanın temel sorusudur. Hemşireler hastalarını... more
"Maddi olmayan, insanın iç dünyasını ilgilendiren olgular hemşirelik hizmetlerini nasıl ilgilendirebilir; maneviyat bu hizmetler içerisinde kendisine nasıl yer bulabilir?" bu çalışmanın temel sorusudur. Hemşireler hastalarını değerlendirirlerken bir bütün olarak ele alır ve sorun alanlarını tanımlayarak bakım planlarını hazırlarlar. Hastaların fiziksel özellikleri, rahatsızlıklarıyla ilgili öyküleri, kullandıkları ilaçlar ve kendileri ile ilgili tıbbi geçmişleri kadar, bu hastaların iç dünyalarında yaşadıkları inanç, korku gibi tüm emosyonel durumları da onların bakımını üstlenen sağlık profesyonellerini ilgilendirir. Diğer bir deyişle, insan olmanın doğasında kaçınılmaz bir şekilde var olan maneviyat olgusu da, işi/mesleği insan olan hemşirelerin doğrudan ilgi alanında yer alır. Bu çerçevede bakıldığında, hemşirelik hizmetlerinde bütüncül yaklaşım hemşirelere, maneviyat konusunun önemini göz ardı etmemelerini ve fiziksel bakımlarını üstlendikleri hastaların manevi bakımlarını da üstlenmelerini zorunlu kılar. Hemşire bakım verdiği hastaların öykülerini alırken onların maneviyatlarıyla ilgili sorular da kendilerine yöneltilmeli ve bakım planı bu veriler ışığında hazırlanmalıdır. Hemşirelik bakımının temel amacı bireyin yaşamsal boyutunu bütüncül olarak ele almak olduğuna göre hasta bireyler fiziksel, emosyonel, psikolojik, spritüel ve sosyal boyutlarının tamamı ihmal edilmeksizin ele alınmalı ve ayrıca manevi olarak neler hissettikleri de değerlendirilerek buna göre bakımları planlanmalıdır. Oysa yakın tarihli akademik çalışmalar göstermektedir ki ülkemizde hem hemşirelik hizmetlerinde maneviyat kavramı hakkındaki farkındalık hem de bu kavramla ilgili bilimsel çalışmalar çok yetersizdir. Yukarıda ifade ettiğimiz önemine rağmen sağlıkta maneviyat kavramı ile ilgili-en geniş anlamıyla olsa dahi-henüz ortak bir tanımlama geliştirilebilmiş değildir. Bu eksikliğin hemşirelik hizmetlerinde maneviyat kavramının içeriğinin bilinmemesinden kaynaklı sorunlara yol açtığı düşünülebilir. Benzer şekilde "hemşirelik hizmetlerinde maneviyat" konusunun çok önemli bir boyutunu oluşturan "hemşirelerin manevi bakım vermesi"nde hangi faktörlerin etkili olduğu da araştırılmayı bekleyen diğer bir bakir alandır. Öte taraftan, manevi bakım ile ilgili olarak ülkemizde hukuksal boşluk giderilememiştir. Sağlık Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan İşbirliği Protokolü'ne bağlı olarak az sayıda sağlık kuruluşunda, az sayıda uzmanla manevi bakım hizmetleri verilmektedir. Görüldüğü üzere hemşirelik hizmetlerinde maneviyat konusunda soyuttan somuta bir dizi ciddi sorun yaşanmaktadır. Bu çalışmada maneviyatın hemşirelik hizmetlerindeki yeri mümkün olduğunca derinlemesine incelenmekte, kavramsal/soyut eksikliklere vurgu yapılmakta; eğitsel, hukuki, pratik vb. eksikliklerin altı çizilmekte; hemşirelerin iş yükü dolayısıyla hastaların maneviyatına yoğunlaşamamaları gibi örneklerde somutlaşan uygulama zorluklarından kaynaklanan sınırlılıklar ele alınmakta ve bazı çözüm önerileri sunulmaktadır.
Özet: Tükenmişlik bir örgütteki insan kaynağının verimli ve etkili çalışmasını ve bu bağlamda örgütsel performansı olumsuz yönde etkileyen bir süreçtir. Bu çalışmada, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak... more
Özet: Tükenmişlik bir örgütteki insan kaynağının verimli ve etkili çalışmasını ve bu bağlamda örgütsel performansı olumsuz yönde etkileyen bir süreçtir. Bu çalışmada, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak Ankara, Eskişehir ve İzmir’de çeşitli kuruluşlarda görev yapan 130 sosyal hizmet uzmanı ile Ankara’daki iki üniversite hastanesinin çeşitli kliniklerinde görev yapan 169 hemşirenin tükenmişlik düzeyleri araştırılarak karşılaştırılmıştır. Araştırmada ölçüm aracı olarak “Maslach Tükenmişlik Envanteri” kullanılmış, elde edilen verilerin değerlendirilmesinde alt boyutlar arası korelasyonlar araştırılmış ve ortalamalar arası farklar bağımsız örneklem t-testi ile incelenmiştir. Sonuçlar, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hissi boyutlarında hemşirelerin sosyal hizmet uzmanlarından daha yüksek değerlere sahip olduğunu göstermiştir
Objective: It is aimed to determine the attitudes of the students of the school of health toward schizophrenia.
- by Erol Özmen
- •
- Tutum, şizofreni, Hemşire
Bu calismanin amaci bir kamu hastanesinde calisan hemsirelerin yasam kalitesi algilarini belirlemek ve yasam kalitesi algilarinin motivasyonlarina etkisini ortaya koymaktir. Calismada veri toplama araci olarak Rand Corporation tarafindan... more
Bu calismanin amaci bir kamu hastanesinde calisan hemsirelerin yasam kalitesi algilarini belirlemek ve yasam kalitesi algilarinin motivasyonlarina etkisini ortaya koymaktir. Calismada veri toplama araci olarak Rand Corporation tarafindan gelistirilen SF-36 yasam kalitesi olcegi (Ware ve Sherbourne 1992), Gagne ve arkadaslari (2010) tarafindan gelistirilen iste motivasyon olcegi ve calisanlarin sosyo-demografik ozelliklerinden olusan bir anket formu kullanilmistir. Anket, 01/11-31/12 2013 tarihleri arasinda Istanbul’da faaliyette bulunan bir kamu hastanesinde calisan 118 hemsireye uygulanmistir. Verilerin analizinde tanimlayici istatistiksel yontemler, Bagimsiz Orneklerde T Testi, Tek Yonlu Varyans Analizi, Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis H Testi, Pearson korelasyon analizi ve Stepwise Regresyon Analizinden yararlanilmistir. Analizler %95 (p=0,05) guven araliginda gerceklestirilmistir. Arastirmanin bulgularina gore, hemsirelerin yasam kalitesi skoru orta duzeydedir ve fiziksel s...
Purpose: The study was directed towards examination of nursing students’ attitudes towards environmental problems. Materials and methods: This descriptive study was performed from June to August 2014 with 296 first-fourth year nursing... more
Purpose: The study was directed towards
examination of nursing students’ attitudes towards
environmental problems.
Materials and methods: This descriptive study
was performed from June to August 2014 with 296
first-fourth year nursing students from one nursing
faculty located in Izmir. The data of the study were
collected through conducting face-to-face
interviews by using Socio-Demographic
Characteristics Form and Environmental Problems
Attitude Scale. Descriptive statistics, chi-square
test, Cronbach alpha, t-test and Mann Whitney U
test were used in the data analysis.
Results: Mean age of the students was 21.16±2.28
years. The fourth year students had higher scores for their attitudes to environmental problems.Female students, students taking a course about theenvironment before university, students becoming amember of environmental organizations hadsignificantly higher scores for their attitudes toenvironmental issues.
Conclusions:
This study suggests that attitudes ofstudents towards environmental problems canimprove only after they are offered an effectiveeducation. Therefore, Syllabi should be designed toinclude environmental problems to increaseknowledge and awareness of students and toacquire a positive attitude.
Keywords:
Nursing students, aattitudes towardsenvironmental, environmental problems
examination of nursing students’ attitudes towards
environmental problems.
Materials and methods: This descriptive study
was performed from June to August 2014 with 296
first-fourth year nursing students from one nursing
faculty located in Izmir. The data of the study were
collected through conducting face-to-face
interviews by using Socio-Demographic
Characteristics Form and Environmental Problems
Attitude Scale. Descriptive statistics, chi-square
test, Cronbach alpha, t-test and Mann Whitney U
test were used in the data analysis.
Results: Mean age of the students was 21.16±2.28
years. The fourth year students had higher scores for their attitudes to environmental problems.Female students, students taking a course about theenvironment before university, students becoming amember of environmental organizations hadsignificantly higher scores for their attitudes toenvironmental issues.
Conclusions:
This study suggests that attitudes ofstudents towards environmental problems canimprove only after they are offered an effectiveeducation. Therefore, Syllabi should be designed toinclude environmental problems to increaseknowledge and awareness of students and toacquire a positive attitude.
Keywords:
Nursing students, aattitudes towardsenvironmental, environmental problems
Hospitalized children can have various fantasies about hospital, health staff, and related tools and equipment. They need to develop new coping strategies for compliance with hospitalization.This study aimed to investigate the perception... more
Hospitalized children can have various fantasies about hospital, health staff, and related tools and equipment. They need to develop new coping strategies for compliance with hospitalization.This study aimed to investigate the perception of nurses by children with acute and chronic illness through their drawings. The study was carried out using a descriptive research model. "Nurses through the eyes of sick children data collection form" was used in data collection procedure. The instruction "draw a picture of a nurse, please" was used to get the children to draw a picture. The majority of the children portrayed nurses as a smiling face. The children with chronic diseases featured nurses more in their drawings and they mentioned more nurse duties. The most important sign of the progression of nursing is that the mentioning of the modern roles of nursing by the children in their drawings and expressions. As children are influenced by their emotions, thoughts, observations, and experiences while drawing pictures, nurses can determine their thoughts about the disease, hospitals, physicians, and nurses by having sick children draw pictures.