Anahtar Kelimeler: Modernite, Aydınlanma, Aydınlanmanın Diyalektiği, Kant, Habermas, Foucault, eleştiri Modernite, kendisini, dünyayı önceki anlama biçimlerinden kopuşu dışavuran bir dönem diye görür. Evrensel olarak kavranan akıl,...
moreAnahtar Kelimeler: Modernite, Aydınlanma, Aydınlanmanın Diyalektiği, Kant, Habermas, Foucault, eleştiri Modernite, kendisini, dünyayı önceki anlama biçimlerinden kopuşu dışavuran bir dönem diye görür. Evrensel olarak kavranan akıl, akıl/akıl-dışı karşıtlığıyla kurulan gelenek ve mitin yerini alır. Temelinde, her tür örnek geçmişi reddeden ve aklın eleştirisiyle kendini geleceğe açan şimdi bilinci yatar. ''Şimdi',' aklın eleştirisi yoluyla tüketilir ve ironik bir şekilde bu, onu saymacalıktan(arbitrariness) kurtarıp ebediyete yükseltir. Bu eleştirel tutumun felsefi söylemdeki karşılığı (en önemli dışavurumu) Berlinische Monatschrift'e verdiği cevapla Immanuel Kant'ta (Kant, 2006) bulunabilir. Kant'ın 1784'te ''Aydınlanma nedir?'' sorusuna verdiği cevap, 18. Yüzyıl sonunda olup biteni anlamlandırma çabasından türer. Şu an ne olup bitiyor sorusunun karşılığıdır. Mesele, 19. Yüzyılda modernite denecek, dönemin felsefecilerinin kendilerinin çağı olarak hissettiği ''yeni çağı'' yansıtmak, onun özgünlüğünü ve öncekilere olan üstünlüğünü ortaya koymaktır. Michel Foucault'un değindiği gibi bu metin, felsefenin kendi çağını yansıtmaya uğraştığı ilk metin değildir; ama bunu yukarıda bahsedilen tutum ile yapan ilk metindir (Foucault, 1984). Bulunduğu anı sadece üstesinden gelmek-o andan çıkmak-adına yücelten ve bunu aklın eleştirisiyle yapmayı kafaya takmış bir tutumdan bahsediliyor. Bu Hegelci anlamıyla herhangi bir saymaca koyutluluktan(positivity) kopuş ile nitelendirilen modern ethos'a, özgürleşim arzusuna işaret ediyor. Bu ethos, Modernitenin normatif değeri olarak öznelliği, birleştirici güç diye kavranacak tümel akıl ile (Descartes'ın cogito'su ve Kant'ın transandantal öznesi), nesnel olarak haklı çıkarmaya uğraşır. Betimlenen, Aydınlanma projesinden başkası değildir. Gelgelelim bu proje daha Genç Hegel'in farkında olduğu içkin bir diyalektik ile yüklüdür(Habermas, 1987). a) Özneyi merkeze koyan akıl, dünya ile sadece bir tür ilişki, özne-nesne ilişkisi, kurmaya izin verir. Böyle bir ilişki kendi bedeni de olmak üzere dünyayı özneden ayıran ve öznenin boyunduruğuna almayı arzulayan bir ilişki türüdür. Bu ilişki, 1 Bu yazı, , 2019 ODTÜ Lisans Öğrencileri Felsefe Kongresinde yaptığım konuşmaya hazırlanan özetin minik düzenlemelerden geçmiş halidir. Bu düzenlemeler sadece tümce yapısıyla ilgilidir. Yazıda düşünsel bir değişim yazının statüsünden ötürü gereksizdir. Bu yazı, modernliğe ilişkin daha geniş bir çalışmanın çok ilkel bir taslağı olarak görülebilir.