31 Mayıs 2012 Perşembe

Suçluluk Duygusu...

Dün kendimi bu şekilde yakaladım. Yakaladım diyorum çünkü özellikle geceleri kendimi tanıyamıyorum. Gerçi bu sahne gündüz çekildi. Kendime ders olsun diye hop cep telefonumdan 'olay mahali'nın fotoğrafını çektim.

Elmalı kurabiyeler konusunda içim kısmen rahat. Ununda arpa,çavdar ve çok az normal un karışımı var. İçerisinde elmalı karışımda şeker yok pekmez var, ceviz var ve bol elma var. Tek suç unsuru üzerindeki pudra şekeri, onuda bol miktarda kullandım.

Türkiyede hep pastaneden aldığım bu kurabiyeleri evde yapmak ne kolaymış. Benim kurabiyeler eğriş büğrüş oldular ama olsun, Niloş da severek yedi.

Nil hala zayıf bir çocuk. Yüksek lifli beslenmesi gerekiyor. Ekmek ve hamurişinden uzak durması gerekiyor. Onun dışında herşey serbest. Ama bizde hamurişine düşkünüz, dün kurabiye dediği anda bunları yaptık beraber.

Arkada da başka bir suç aleti Nutella.Zayıf noktam!

**

Dün Aylin ile dışarı çıktım ve ÇOK eğlendim. Bu ülkede kendimi kendim gibi hissettiğim belki de ailem dışında tek insan. Eve saat 9.30 da geldim. Nil beni beklerken uyuyakalmış, kapıyı açaraçmaz karşımda pusetine yatmış ve mışıl mışıl uyuyan kızımı gördüm.

PS: Suç anlarımı belki an ve an paylaşırsam belki utanırda yemek yemeyi keserim :)

ps: Dün gece geçirdiğim harika zaman sayesinde gece kalkıp elmalı tatlı bile yemedim.

:)
YAŞASINNNNN.....

ps: Şimdi kahvaltıda elmalı kurabiye yiyebilirim:)


30 Mayıs 2012 Çarşamba

Spor,Zumba, Balkon....

Tartının üzerine çıkmaya korktuğum bir dönemdeyim. Annem buradayken hiç yemediğim kadar yedim, bir o kadarda hareket ettim ama geceleri annemle tatlı krizi atıştırmaları vs derken, bu sabah acı gerçekle yüzyüze geldim.

Haftasonu kendim için birşey yaptım, spor salonuna yazıldım. Uzun zamandır -daha doğrusu ehliyetimi aldığım günden beri araştırıyordum. En sonunda istediğim spor salonunda indirim olunca, fırsat bu fırsat spora yazıldım.
Aslında daha önce gitmeyi düşündüğüm yerlerde vardı. Ama burada spor merkezlerinde çocuk bakıcısı oluyor, 5-6 dolar ödeyerek 1 saat çocuğunuzu oraya bırakabiliyorsunuz. İlk düşündüğüm yer Niloşu yüzmeye götürdüğümüz yerdi ancak çocuk bakımı sadece öğlene kadar vardı ve istediğim programlar kaldırılmıştı.
Yeni yazıldığım yerde bir gün önceden haber vererek çocuğunuzla ilgili bilgileri veriyorsunuz. Siz spora, çocuğunuz oynamaya...

Henüz Niloşumu bırakma fırsatı bulamadım çünkü pazar günü Nil ve TJ plaja gittiler, ben spora. Bellyfit Groove ve Restorative Yoga derslerine katıldım. Yoga dersinde inanılmaz gevşedim. Bellyfit ise çok eğlenceliydi. Sınıf kalabalık değildi, eğitmen samimiydi vs...

Dün ise yine TJ ve Nil parka, ben spora zıpladım. Bu kez merak ettiğim Zumba dersine kaltıldım. Aman Allahım o ne kalabalık sınıf öyle. Ama zumba oldukça eğlenceliymiş. Latin ritmiyle dans ettik, zıpladık, kalça kıvırdık. Hareketleri takip etmekte zorlandım ama kararlıyım gidicem, yine gidicem. Bu sınıf ile Bellyfit sınıfı arasında dağlar kadar fark vardı. Zumba sınıfında genelde lise, üniversite gençliği, Bellyfit sınıfında ise 25-30 hatta 40larında insanlar vardı.

Ve bu sabah tartıda acı gerçek ile yüzyüze geldim. Bundan sonra akşamları hatta geceleri tatlı yok. Sadece sabahları var o kadar.
Onun dışında hergün gidemesemde iki günde bir spor var. Bir de ne yediysem utanmadan yazıcam.

Bu arada spor salonunda çok enteresan programlar var. Mesela cuma günü soul food yoga var. Merakla bekliyorum....
***

Bu aralar balkonda vakit geçirmeyi çok seviyorum. Aylardır çıkmadığım balkonum, anneciğimin sihirli elinin değmesi ile benim için harika bir mekana dönüştü. Rokalarımı, güllerimi, kabaklarımı ve yılbaşı çamımı gidip gelip seviyorum... Annem gitmeden lalelerim ve yalancı nergislerimin üzerine toprak dökmüş ve kaldırmıştı, ama onlarda bana rengarenk saksılarıyla gülümsüyorlar.

Neyse konuyu dağıtmayalım, ne diyordum? Spora da yazıldım. Gidicem, zayıflıycam, fit olucam....Ve ve ve
Nutelladan uzak durucam. farmers marketten organik ballar aldık. Nutella yerine bir kaşık bal yiycem...
Hadi geçen seneki  zayıflamayı amaç edinmiş Özlem Nerede???????

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Nil ce diyaloglar

Dün ilk kez kendime vakit ayırdım! Spora yazıldım. 2 saat göbek eritme-cok ihtiyacım var- ve meditasyona gittim. Akşam ayaklarımın ağrısından duramıyordum. Bu hafta 2 hatta 3 kez daha gitmeyi planlıyorum.

--

Unutmadan yazalım...

Annemler gitmeden bir gün önce... Bizimkiler valiz hazırlamaya çalışıyorlar.

Annem:-Kızgın bir şekilde- Aferin S.-babam- aferin!!!!!!!!!
Nil: Aferin S. Aferin. Alkışşş!!!!!!!!!!!!!!!!!  Alkışlama

Annem ve ben koptuk tabii :)

Niloşun kaka olaylarından dolayı mümkün oldukça ekmek ve hamurişinden uzak durması gerekiyor.
Marketten Croissan almışız ve hatta annem ile sucuklu kaşarlı tost yapmışız. Kalan paket masada.

Nil arkası dönük oturuyor. O sırada annem herzamanki gibi mutfakta yemek yapıyor. Açık mutfak bizim ave ve Nil e bakınca gördüğüm görüntü sanki annemi izliyormuş gibi. İçimden' hay Allah sesi çıkmıyor ama günahını alacaktım, anneannesiniz izliyormuş' diyorum.

3 saniye sonra annem yanıma geliyor. Sessiz bir şekilde Nil e bak diyor. Yaklaşıyorum.

Kafa arkaya dönük, gizli gizli croissan alıyor ve arkası dönük olarak diyor.

Ben: Nil ne yapıyorsun?
Nil: Bişey yok, bişey yokkkk.....

Ama ağız dolu:)

ps: bu yazı dizisi devam edecek...

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Mut-suz-luk....

Geçen haftalarda yaptığımız Vancouver gezimiz dolu dolu geçti. Pazartesi tatildi, o haftasonu da Vernonda nefis bir yerde piknik yaparak geçirdik.

Dolu doluydu günler. Tamam herzaman günlük gülistanlık değildi, 85 m2 evde 4 yetişkin ve bir Nil ile kolay değildi.

Ama onlar bu sakin eve neşe getirdi. Ses getirdi. Balkonu kullanmazdık, balkonum çiçek bahçesi oldu, annemin eli değdi. Ev dip köşe temizlendi, onlar gidince ben Nil ile rahat rahat ilgileneyim diye. Babam hiç çalışmadığı kadar çalıştı, herşeye koştu koşturdu, kimi zaman ben oturdum o ayaktaydı.

Evimizde her sabah demlikte çay ve türk kahvesi pişti.

Balkona çıktığımda üşümeyeyim diye annem hırka getirdi, bunu günde çok kez yaptı.

Ve şimdi
ev bomboş....

Bu birkaç gün zor geçecek....

10 Mayıs 2012 Perşembe

Bekle bizi Vancouver....

Cuma sabah Vancouver a  gidiyoruz. Yarın gidilecek yerlerin ciddi ciddi organizasyonuyla ilgilenme ve Niloşa yolda atıştırılacak mamalar hazırlamak ile geçecek. Arabayı yıkatma, dışarıda yapılacak işleri saymıyorum:)

Annemler geldi geleli günler dolu dolu geçiyor, Nil, akşamları o kadar koşuşturmacadan, yorgunluktan hemen sızıyor. Hepimiz sızıyoruz...:)

2 gece 3 gün kalıcaz Vancouverda. Bu kez benim bayıldığım Kuzey Vancouver'da bir otel ayarladık :)

Bekle bizi Vancouver,
az kaldı :)

ps: Cep telefonum koltuğun içinden çıktı. Aferin bana!!!

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Cep telefonumu Kaybettim. Vol II

Evet 2 saattir durmadan aradığım telefonum hala kayıp. Sabah aramaları saymıyorum.
Koltukların içine-sabahın köründe oturdugum tek koltuk vardı, bakıldı. Isıklar söndürüldü, sessizlik ilan edildi, bakıldı bakıldı.
Buzdolabı, yatak odası arandı. Niloşun oyuncakları toplandı bakıldı bakıldı.
Çantam-cantalar, cepler, dolaplar, balkon, saksının içi bakıldı.
Hala yok.
Biraz önce google a Cep telefonumu evin içinde kaybettim yazdım. Benim gibi bir kaç akıllı daha varmış....En azından bu evrende yalnız değilmişim. Yeayyyy.......

Yoruldum, cep telefonunu arama aktivitesi ruhumu yordu,
Yarın dip köşe temizlik var, umarım buluruz....

Telefonum Neredesin?

Android telefonuma aralık ayı gibi kavuşmuştum. Bu ülkede aranan kişi de ücret ödediği için genelde insanlar mesajlaşmayı tercih ediyor. Hoş benim mesajlaşacak arkadaşım bile yok ama olsun...
En azından mailleşecek Kelownalı bir Türk arkadaşım var. Niloş'un ağbi ailesi...

Benim için telefon bir çeşit acil durum güvencesi. Özellikle NiL hastalandığında çok faydası oldu.

Dışarı çıktığımda gps işime yarıyor. Skype candır mesela. Evde-dışarıda internet, instagram. Özellikle bu aralar Draw Something bir hastalık. Sabah uyanır uyanmaz bakıyorum. Regl dönemin, takvimim bile cep telefonumda kayıtlı anasını satayım.Regl olmadan 3 gün önce uyarı veriyor:)...
Alışveriş listem var sonra, mailime de atabiliyorum. var oğlu var...

Bu sabah yine uyanır uyanmaz cebime sarıldım, Draw Something oynadım. Kucakta diğer bilgisayar internetten kopya çektim biraz. Balkondaki hıdırellez güllerimin fotoğraflarını çektim. Postumu cepten yazdım. Sonra yine Draw Something oynadım.

Sonra hayal meyal Niloşun cep telefonumla ilgilendiğini hatırlıyorum ve şu anda cebim kayıp. Niloş sakladıysa bulma şansımız az. Genelde çok yaratıcı kızım kimsenin aklına hayaline gelmeyecek yerlere saklıyor ganimetleri.

Sesini de kısmıştım telefonun, bu kaçıncı ya? Cuma da tüm aile-maile aramıştık telefonu...

Telefonum nerdesin?
Orda mısın burdamısın?
Pıssst pısst çabuk gel,
şeytan aldı götürdü satamadan getirdi,
Telefonum nerdesin???????????

PS: Bundan sonra telefonun sesini kısarsam iki olsun....

6 Mayıs 2012 Pazar

HIDIRELLEZ 2012 ....

Annem cuma gunu hidirellez dedi ama ben Yalan dunyayi izlerken uyuyakalmisim,birakin gul agacina bozuk para koymayi, dileklerimi yazacak gucum  bile yoktu...

Cumartesi ogrendim ki, Hidirellez zaten cmtsiymis...
Gul agacimi birazda Hidirellez icin almistim, bozuk centler itinayla Nilosun eski bir pijamasina sarildi...

Dileklerimi yazmak icin minik bir kart almistim, olmazmis, suda hemen erimeliymis, rulo mendile 2. baski gecildi..

Gul agacina yerlestirdik dileklerimizi. Bir de mum yakmak lazimmis, bu evde tealight yok, kavanoz mumlardan vardi yarisi gitmis,onu yaktim...

Kisacasi dileklerimizi diledik, bugunde dereye ya da gole aticaz...

Bu hidirellezde annemle olmak nefisti, huzurdu, mutluluktu, kahkahaydi...

Nice guzel HIDIRELLEZLERE...
SAGLIKLA,
MUTLULUKLA....
HEP BIRLIKTE...

4 Mayıs 2012 Cuma

Ah erkekler* Tatlı krizi...

TJ ile az önce aramızda geçen konuşmayı TJ in izni ile sizinle paylaşıyorum....

Özlem: Grey's Anatomy izliycem. İzlerken ne yesem? puding mi yesem ? Canım tatlı-sıcak-ılık- birşeyler istiyor.
*iç ses: Pudingi sıcak sıcak yerim, ne yesem, ne yesem?????
TJ:      Çay iç
Ö   : Ben tatlı istiyorum demiştim:
TJ: Şeker atarsın çayına!!!!!!!!!!!!!!

Hala gülüyorum!!!!!!!!!!

PS: Daha önce de canım tatlı istiyor dediğimde Elma ye diyen bir kocim var :)

3 Mayıs 2012 Perşembe

NiL

Bu sabah daha iyiyiz....

nil hasta,merhaba antibiyotik...

En son ne zaman antibiyotik kullandığımızı düşünüyorum, blog kayıtlarına bakmalı, sanırım şubat sonu ya da mart ayı olmalı.

Pazartesinden bu yana kırmızı gözler ve ateş ile geçiyor Nil'imin günleri. Çarşamba sabah ateş düşürücüyü aldı, annem ben ve Nil dışarı çıktık. Farmers market ve superstore yani market alışverişi. Arabayı ben kullandım. Nil iştahsız ama iyiydi. Eve geldikten sonra daha da halsizleşti, ateşlendi.

 En sonunda çarşamba öğleden sonra 39 Dereceyi görünce, Walking Cliniğe kaptık kızı. Bu kez daha önce memnun kalmadığımıza değil, eve yakın bir kliniği deneyelim istedik.

45 dakikalık bir bekleyiş sonrası yine antibiyotik. Boğaz ağrısı, ateş. Muhtemelen pazar günleri gittiğimiz yüzmede kaptık.

Çarşamba akşam planı ise TJ ile 45 dakika uzaklıkta yaşayan bir türk aileye yemeğe gitmekti. Annem siz gidin, biz Niloşla ilgileniriz demişti, sonra ateşimiz daha da yükseldi, iyi ki gitmemişiz. Hasta olunca benden başka kimseyi istemiyor Nil'im. Aklım kalacağına yanında kalmak iyi geldi.
Çok halsiz ve yorgunuz...

ps: Bir de bilgisayar kafayı yedi, neyse Allah çaresiz dert vermesin....

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Direksiyon Sinavindan Gectim..


1 mayis 11.45 ogle trafiginde ilk kez girecegim direksiyon sinavi icin biri sali sabah olmak uzere toplam 5 ders aldım.

Açıkçası yazılı sınavdaki kadar stressli değildim ama stressliydim. En kötü 2 ders daha alır geçerim diyordum.

Kanada direksiyon sınavında yazılı sınavdan daha sıkı. Uymanız gereken belirli kurallar var. Ozellikle omuz uzerinden her şerit değiştirirken her sağa sola dönerken bakmak ve bunu unutmamak, alışık olmayan için çok zor.
Sola dönüşlerde caddenin ortasına kadar çıkıyorsun, orada yol uygun olunca dönüyorsun vs vs...


Bu kurallardan birine uymazsanız ehliyet vermiyorlar. 

Özel hoca süper ama bir de pratik yapmak lazım. Aldığım en doğru karar, sınavdan hemen önce 1.5 saatlik ders almak oldu. Hoca-Darrel da, senin birşey öğrenmeye ihtiyacın yok, sakin olmaya ihtiyacın var, kendini rahat hissetmen için bu ders, dese de bana pek birşey ifade etmedi. Benim derdim ana caddelerde, trafik yoğunken sola dönüşler ve pek iyi olduğum paralel parkları ve diğer kuralları beynim bulanıncaya kadar tekrar tekrar etmekti.

Ne diyordum, Pazartesi gecesi Nil ateşlendi, uykumu tabii ki alamadım. Sabah 6 da kalktık, salondaki kanepeye tünedik. 7 de duşa girdim. Duştan sonra annemin Türkiye'den getirdiği en rahat kıyafetim, yumuşacık taytımı giydim. Üzerine mor yarasa kol T-shirtümü ve kulaklarıma da geçtiğim yazılı ehliyet sınavında taktığım ve beni koruduğuna inandığım ametist melek küpelerimi taktım.

Artık hazırdım. 1.5 saat Darrel ile dolandık, gececeksin, kendine güven dedi. Sınavın yapıldıgı benim 4 kez yazılı sınava girdiğim yere gittik, işlemleri yaptırdık. 

Bekle bekle zaman geçmiyor. En sonunda genç bir kadın geldi, hadi gidiyoruz dedi.

Oturdum arabaya, kolumla saga, sola dön ve dur işaretlerini yaptırdı. Arabaya bindi. Ve macera o an başladı. 45 dakika boyunca yokuşta durma-arabanın tekerlekleri sola dönük olacak, paralel park, sağa sola dönüş, okul bölgesinde gitme ki okul bölgesinde 30 la gideceksiniz, 31 ile giderseniz kalırsınız, TJ direksiyon sınavından o nedenle kaldı.  Kısacası bir sürü kritere bakıldı. Arka arkaya giderken bizde omuz atılır, burada 360 derece arkaya bakış vs vs vs...

Neyse 40 dakika sonunda TJ in çalıştığı binanın önünden geçince anladım sınavın bittiğini, hemen sola döndük, sınavın başladığı noktada park ettirdi ve geçtin dedi.

Şimdi 15 gün boyunca bir kağıt parçası ehliyetim. En komiği de ehliyet için fotoğraf çekilecek ve pasaport fotografı gibi gülümsememek gerekiyor, ama elimde degil, geçmişim kurtulmuşum daha ne isterim.

3 kez çekildi o foto, en sonunda gülümsemediğim bir fotom var ehliyetimde.

Kısacası artık Kanada ehliyetim var,
Hoşgeldin MAYIS :)...


1 Mayıs 2012 Salı

Hissiyat...


Bugün bir tırtılsın
Yarın bir kelebek,
Umudunu kaybetme
Gün doğmadan neler doğar...

Amin!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...