3 Mart 2025 Pazartesi

Subat'i da ugurladik

 Bir Kasim, bir Subat. Bu iki aya yaklasinca kalbim pir pir atiyor benim. Cok huzurlu olamiyorum, icim icimi yiyor. Martin da onlardan asagiya kalir yani yok aslinda ama niyeyse Kasim ve Subat beni en huzursuz edenler. Geriye baktigimda syillardir annemin sagligiyla ilgili endiselendiren haberler genelde bu zamanlarda geliyor. Insan da iste bir sekilde yasadigini unutmaya calissa da derinlerde bir yerlerde bir iz kaliyor. O iz iste benim icimin icimi yemesine sebep oluyor kasim ya da Subat yaklasirken.

Ama gecti iste subat. Kotu de degildi bu sene. Ah Aalhim ne kadar sukretsem az geliyor bana.

Oncelikle, ayagim baya iyilesti Subatta. Ocakta baya baya heralde ben uzun sure normale donemeyecegim diye dusunmustum ama 10.000 adim ustu yurumelere basladim! Bunda fizyoterapinin ve masajin etkisi buyuk! Yavas yavas yurume suremi, mesafemi ve tempomu arttirmaya ugrasiyorum ben de. 

Sonra is guzel gecti Subatta. Oyle bir yogunlukla basladik ki yila, anlatamam. Kafasi kesiik tavuk gibi kosuyorum gibi geliyor arad bana. Hop orada proje var, hop burada sorun cikis, hop surada toplanti varmis. Hani bir durayim dusuneyim yok. Ocakta bu beni cok zorladi. Ama subatta sanki alistim biraz daha tempoya. Bir iki de guzel prezantayon falan oldu. daha ne olsun degil mi ama.

Denizle ve Ozanla evimizde rutin gunlerimiz devam etti ki en sevdigim bu! Aslinda Denizin subat ayinda okulunda 1 haftalik bir ara tatil vardi. Biz o ara tatilde ya Turkiyeye gidiyrouz, ya ucumuz bir seyler yapiyoruz. Turkiyeden yeni geldik malum Aralikta. Tatile de gitmek istemedi kuzu. Evde dinlenmek istiyorum anne dedi. Bir plan yapmadik. Iyi ki de yapmamisiz aslinda. hem Deniz hem ozan biraz keyifsizdi. Biz de evimizin civarinda tatildik bu tatilde. Bu da bize ok iyi geldi. 

Bizim kucuk hayatimizda boyle rutin devam ederken aslinda subat ayinda dunya zor gunler yasadi. Turkiyede bir otelde cikan yangin, kadikoyle pazarda bicaklanarak hayata veda eden kucuk bir cocuk... Guzel seyler olamdi Subatta, onlar da icimizi yaraladi.

Sonra MAerikadaki secimin sonuclarinin hergun derinlesen izleri. 2025 dunya politikasi acisindan hep hatirlanack kotu bir yil olacakk sanki.

Derken derken harika miydi Subat? degildi.

Ama halimize bin sukur.

Hosgeldin Mart. Yilin ilk bahar dallarini da 1 martta gordum ya seni sevincle bekliyorum inan bana!

8 Şubat 2025 Cumartesi

8 yas anneligim...

Her ayin sonunda bir donup bakiyorum o ay nasil gecti diye.

Kitap okudum mu, film izledim mi, iste icime sinen bir sey basardim mi vs vs. Ama tum dusundugum seyler icinde en onemsedigim Deniz ve Ozanla gecirdigim (ya da geciremedigim) vakit oluyor. 

Benim hayatta en cok basarmak istedigim sey kizimin buyumesini kacirmamak, ve ileride "ah en guzel zamanlarimizdi" diye anacagimiz bu cekirdek aile oldugumuz zamanlari olabildigince keyfine vararak yasamak. Geriye kalan her sey saglikli oldugmuz surece halledilir gibi geliyor. Iste bu ay icime sinen bir sey olmaz da obur ay olur, ok. Bu ay belki istedigim kadar okuyamam ama obur ay okurum. Ama aklimda surekli su var Deniz bir daha hic bu ayda oldugu yasinda, halinde tavrinda olmayacak. Cunku hayatimda en en en hizli degisen sey kizim. O kadar guzel buyuyor ki. Ama o kadar da hizli. Kaciracagim bu zamanlari diye odum kopuyor. Bu dogdugu gunden beri boyle degil mi zaten?

Ama iyi ki de boyle. Deniz dogdugunda bana bir hal oldu biliyorsunuz. Ve ben bunu israrla oncesinde cok anne blogu okumama bagliyorum. O kadar cok ah bebekligi geciverdi diyen anne okumustum ki, her gun icim titreyerek baktim Denize "Ah bugunleri geciverecek" diye. O kadar minnettarim ki bu his icin. Iyi ki boyle oldu.

Bir suru, bir suru seyi yanlis yaptim onu buyuturken. Donup bastan yasasam o gunleri pek cok sey baska yapabilirdim. Ne bileyim, beslenmesi, kres zamani aldigimiz bazi kararlar. saysam onlarca sey var, simdi olsa soyle yapardim heralde dedigim. Ama icim cok rahat. Cok severek, her zaman o zamanin kosullarinda elimden gelenin en iyisini yaparak buyuttum Deniz'i. Ve cok optum, cok sarildim cok kokladim, cok onu sevdigimi soyledim her firsatta. Donsek basa sunlarin hepsini yine ayni yapardim iste.

Simdi 8 yasinda, ve ben hala ah bir daha bu yasta olmayacak diye bakiyorum ona ve bu yasinin tadini cikarmak icin elimden geleni yapiyorum. O kadar guzel ki onu buyutmek. ve ayni zamanda o kadar zor, cunku her seyi biliyor :)


Iste Ocak ayini dusunurken farkettim ki cok sohbet ettik Denizle. Biz hep konusuruz zaten. Benim zaten biliyorsunuz cenem durmuyor, e armut dibine duser Deniz de ayni ben. Konuskan bir insan :) Ama bu ay daha baskaydi sohbetlerimiz. Daha farkli konular, daha degisik hisler... 

Gecen sabah okula hazirlaniyordu. O kahvaltisini ederken ben de mutfakta beslenmesini hazirliyordum. Geldi yanima, 

"Anne isin bitince benim yanima gelir misin? Seninle sohbet etmek istedim" dedi....

O kadar hosuma gitti ki bu, anlatamam. Isim bitince gittim yanina kahvemi alip. O kahvaltisini etti, ben kahve ictim. O anlatti, ben dinledim. Ben sordum, O anlatti. O kadar guzel bir sohbetti ki.

Bebekligi nefisti, toddler zamanlari o yarim yamalak konusmalariyla ettigimiz sohbetler. Ama bu 8 yasin da baska bir tadi var. Hani boyle bir arkadasinla sohbet eder gibi sohbetlerimiz simdi. Bu da bambaska tatli be :)

Buyuyor. Kararlar vermek zorunda kaliyor. Akli yapamadiklarinda kaliyor. Bazen onun adina okulda kararlar veriliyor. O sevmedigi kararlari kabullenemiyor bazen. Bazen baska bir sey yapmak istiyor ama yapamiyor. Gercek hayatin karmasasiyla karsilasmaya, basetmeye calismaya basladi. Arada zorlaniyor. Bana anlatmasini, benim soylediklerimi dikkatle dinlemesini, bazen ama anne diye karsi cikmasini oyle seviyorum ki.

Yine bazen yanlis yapiyorum. Mesela gecen aksam bir sey icin, "bunun icin aglanir mi ama Deniz?" dedim. Hata yaptim. Yapiyoruz iste insaniz. Ama hata yapsam da, sonra duzeltmeye calisiyorum. benim de ilk 8 yas cocugu icin anneligim bocaliyorum. 

Velakin donup bakiyorum ve sunu dusunuyrum, yeterince sevgiyle yaklastim  mi, elimden geleni yaptim mi, sonunda illa bir sarilip optum mu? O zaman ok. Ben de bir dahakine o hatayi yapmam. 

Denizim buyuyor, ben buyuyorum.

Ve hep elimden geldigince buyumesini kacirmadigim icin sukrediyorum. Yaninda olamadigim pek cok zaman var, kacirdigim pek cok an ama bugunun kosullarinda elimden geleni yaptigimdan, herseyin onune kizimi, ailemizi koydugumu biliyorum. Buna raggmen yapamadiklarim oluyor olacak elbette. Onlara uzulmek yerine mesela gecen sabah o sohbet etmek istediginde yaninda olabildigim icin sukrediyorum.

Iste boyle gidiyor 8 yas anneligim.

Ve ben bu yolculugu cok seviyorum...


20 Ocak 2025 Pazartesi

2025!

 Yeni yil basladi hem de buyuk bir hizla. 

Sadece 3. calisma haftasindayiz ama bana sorsaniz ustumde bir Mart hissiyati var. Baya calismisiz da yorulmusuz gibi :) Bu yil is hep boyle olacak. Yogun, kosturmali, karisik. Buna hazir miyim? Hayir. Ama artik isi hayatimda bir yere koyup, orada kilitlemeyi basarmaya basaldim. Evet stres, yorgunluk beni tabi ki etkiliyor. Ama hayat isten cok otesi. O yuzden isteki yogunluga kendimi hazir hissetmeye calismiyorum. Ne olursa yasanacak. Daha cok isin stresini hayatimin geri kalalina sirayet ettirmemeye odaklamaya calisiyorum enerjimi. Bu daha onemli. Inanin bana daha onemli.

2024 sonunda evde kucuk bir kaza gecirdim. Pazar gunu yemekler yapilmis, cay demlenip soyle kizimla oyun oynama vakti gelmisken... Ust kattan bir sey almak icin ykari ciktim. deniz de bu arada merdivenin basinda beni bekliyordu. Inecegim de birlikte oyun oynayacagiz. Inerken son merdiveni kacirdim. Bilegim burkuldu, toparlayamadim. ve merdivenin basinda beni bekleyen denizimin ustune bir goktasi gibi indim. Su olay topu topu 3-5 saniye icinde yasanmistir. Ama denizin yuzundeki korku, benim icimdeki telas ve ayagimdan gelen kilikk sesi hala kulagimda :(

Hani dusunce insan o an olayin buyuklugunu asagi yukari anliyor ya. Ben de o anda, bunun o kadar basit bir sey olmadigini anladim aslinda. O ayagimdaki yanma, o kulagimdaki ses, o icimdeki aci... hepsi bana iste bu iyi olmadi Gulcin dedi sanki. Once denize sakin ol dedim tabi. nasil korktu kuzum ben ustunde oyle dusunce. Sonra kalktim ayagima buz koydum. Hadi Deniz bir master chef izleyelim dedim ki ben kendimi dinleyeyim, o da annesine sarilip sakinlessin.

Yarim saatin sonunda acillik oldugumu anlamistim :)

Burada acil bir macera. Biliyorum ki gittim mi saatlerce oradan cikamayacagim. O yuzden Ozan dedim ben yemek yiyip oyle gidecegim, ac acina hic ugrasamam. Yemegimi yedim, telefonumu sarj ettim. Kulakliklarimi aldim. Ve ozana beni birakin donun dedim.

Yok yalniz olur muymus? Yok onlar da gelsinmis. Yok yardima ihtiyacim olurmus.

Biz hastaneye gidesiye saat 6 oldu zaten. Cocugun uyku saati vs. Neyse Ozani giderlerse daha rahat edecegim konusunda ikna ettim. Iyi ki de etmisim. Hastanede isim 4,5 saat surdu. Etraf bir suru hasta insan dolu. Ben eve dondugumde saat 11i geciyordu. O arada Deniz dusunu almis, uyumus. Cocuk telef olacakti oralarda.

Ben de hic saati vs takmadan 2 film izledim. Oh. Mis. 

Ayagimda cok sukur buyuk bir sey yok. Bilek saglam. Ama ayagimin ust kisminda chip dedikleri ufak bir kisik desen kirik degil, saglam desen saglam degil bir hal var. Ayagima bir ayakkabi verdiler, kollarima da iki degnek, ceplerime de agri kesiciler eve yolladilar beni.

Bu kazanin ustunden 6 hafta gecti. Christmas tatili de dahil olmak uzere ben genelde bu 6 haftada oturdum. Gercekten ayagimi zorlamadim dinlendirdim. Baya da iyilestigime inaniyordum. Taki tatil bitip normal hayata donene kadar. Meger o kadar da iyilesmemisim. Biraz yurudum mu sisiyor o ayagimin ustndeki kisim. Biraz ayakta durdum mu otur diyor.

Bunaldim. 

Bu arada aldigim 2,5 kiloyu saymiyorum bile bakin. Onu da sayarsam cok bunaldim!

Gececekk, elbette gececek. Cok kafama takmamaya calisiyorum. Bu hafta ortopedits geri cagirdi beni bakalim ne diyecek. 

ne diyecek, tur, zorlama. E iyi de bunaldim :)

Eninde sonunda geldigimiz nokta ayni; saglik herseyin ama herseyin basi. Benim de basima gelen bu kadar oldun Cabucak bitsin gitsin.

Iyi yillar ve yeni yil hepimize cok iyi gelsin :)




30 Eylül 2024 Pazartesi

Ofiste garip bir donem

 Is hayatimin en garip donemlerinden birini yasiyorum. Bilen biliyor calismayi seven, cok calisan bir insanim. Ama oyle gozu isten baska bir sey gormeyen bir insan da degilim sukur. Kendi icimde bir dengem var sanki, yuvarlanip gidiyorum. Bu denge ozellikle Denizden sonra daha iyi oldu. hani cocuk insanin hayatinda pek cok seyi biraz daha zor hale getiriyor kesinlikle. Is de bunlardan biri aslinda. Ama bana denizin dogumu cok iyi geldi. Taslar yerine oturdu, isin hayatimda kapsadigi alan "mecburen" azaldi. Deniz'e ayirmam gereken zaman tabi ki isten de bir kisim aldi. Almak zorundaydi cunku cok calisiyordum. 

Ha simdi calismiyor muyum? Calisiyorum. ben hep cok calisiyorum. Ama bence dengeler daha normal su an. Bilgisayar kapanabiliyor. Bazen de kapanamiyor ama yani bazen de kapanabiliyor ya ona bakmam lazim :)

Ama su ara is cok. Cok calistigimiz icin degil. O her zamanki duzeyde. Ama sirket kuculmeye gitti. hem de oyle boyle degil etrafimizdaki her 3 insandan biri gidecek gibi duruyor. Bu gideceklerden biri ben de olabilirim, olmayabilirim de. Hepsi olasiliklar dahilinde. ve acikcasi bu benim umurumda bile degil. Bunu soyledigimde ciddi misin diyorla bana. Senin kadar isi seven biri bunu kafaya takmiyor mu? Samimiyetle soyluyorum takmiyorum. Umurumda bile degil. Ben isem gidecek olan giderim ne var yani dunyanin sonu degil. babamin yillardir islettigi, bana devrettigi bir isi kapatacak degilim ki? Sonucta bu bir siret ben de calisaniyim. Gider baska yerde calisirim. Dolayisiyla isin bu tarafiyla ilgili icimde zerre huzursuzluk, stres, uzuntu vs yok. ne olacaksa olacak, yasayip gorecegiz. 

Ama bu aralar is tatsiz. Cunku ofiste surekli bir veda havasi var. Surekli birileri gidiyor. Ve bu bence umursanacak, can sikan bir sey iste.

Universiteye gittigim yil cok zorlanmistim. Ailemden evimden ilk defa ayriliyordum. Bu bana baya agir gelmisti. Ama asil zor durumda olanlarin annemler oldugunu eve ilk geri gittigimde anlamistim. Cunku giden icin illa yeni bir macera oluyor. Evet alismak zor ama gitmenin bir heyecani var. geride kalan ise ayni hayata bir ekiskle devam ediyor.. Bu hic heyecanli degil. 

O yuzden ben bu kalan olma isini pek sevmiyorum. Hele veda kismini hic sevmiyorum. Ha bu da buyutulecek bir sey degil. Kalacaksak da isimizi yapacagiz. O kadar. Buyutulecek bir sey yok ama tatsiz iste. Insan sonucta ofisteki arkadaslariyla o kadar cok zaman geciriyor ki dugusal bri bag olmamasi imkansiz. En azindan agir bir yengec olarak benim icin imknasiz :)

Ama elbette su kacak ve yolunu bulacak. Gidenler gidecek (ve belki onlardan biri ben olacaim), kalanlar kalacak ve hayat devam edecek. Biz calisacagiz sirket de para kazanacak. Kaputalist duzen bu. Otesi yok. 

O yuzden iste is hayatimin en garip donemlerinden birini yasiyorum. Hic bir sirketin kuculmesine denk gelmemistim. Cok da eglenceli degil soyleyeyim. Ama dunyanin sonu da degil onun da farkindayim. Bekliyorum, ekibime sahip cikmaya calisiyorum, moralleri duzgun olsun diye ugrasiyorum. gerisi icin de elimden gelen bir sey yok zaten.

Tek istedigim bri an once tamamlansin su surec de bitsin. Cunku hepimiz iyi biliyoruz ki bu araftaki surec en fenasi. Olsun bitsin herkes rahatlayacak eminim. Sabir. Gorecegiz bakalim neler olacak.

Bugunluk de bu kadar. 

27 Eylül 2024 Cuma

Hizlica sunu yazmak istedim sadece...

Bugunlerde yine donup blogumu okuyorum. Iyi ki yazmisim diyorum. Artik niye yazmiyorum ki diyorum. Instagramdan da elimi ayagimi cektim. hani eskiden bu yillari da oradan hatirlar Deniz diyordum ama o da gitti. Sanki Deniz'e hic hatira birakamiyormusum gibi bir hisse kapiliyorum. Ne sacma. Hatiralari Deniz'in kalbine birakmam yeterli degil mi zaten? Ama iste oyle gelmiyor bana. Illa donup bakabilecegi bir sey oldun istiyorum. Onu ne kadar severek buyuttugumuzu gorebilecegi seyler.

Mesela keske bunca yildir vlog cekseydim diyorum. Hadsizligime bakin. Suraya 2 yazi yazmamisim, instagrama fotograf ekleyemez olmusum ama vay neden vlog cekmedim diye hayiflaniyorum :) Ama ne bileyim iste bir gun donup izleseydik bazi gunleri guzel olmaz miydi? Olurdu sanki.

Bu hislerde donup donup Denizin bebeklik videolarini izliyor olmamizin etkisi de buyuk. Oyle seviyor ki o videolari izlemeyi. Ve bana o kadar komik geliyor ki tepkileri. Cunku ayni benim onu sevdigim gibi seviyor kendi bebekligini. yerim seni diyor mesela, ya icime sokucam seni bebek diyor kendine. Bunlari da yazdiklarimdan okumadi iste. Sonucta bir yerlere yaptiklarimiz da isleniyor.

Bu aralar oyle garip bir his var ustumde. Daha cok animiz olsun, daha cok birlikte zaman gecirelim. Daha ne yapacaksak. Cocuk okulda oldugu zaman disinda koynumuzdan cikmiyor resmen ama yetmiyor bazen. 8 yil oldu ve ben hala durup durup kendime yeterince severek buyutuyor muyum diyorum. Yanlis anlamayin kalbimdeki sevgi degil sorguladigim. Onun daha buyuk olmasi mumkun degil gercekten degil. Ama yeterince opuyor muyum? Yeterince sikistiriyor muyum o yanaklari. Gozlerinin icine bakip yeterince Deniz seni cok cok cok seviyorum birtanem diyor muyum? Bunlar aklimdan gecenler.

Gecenlerde ofiste bir arkadasimizin bebegi oldu. Gecenlerde dedigim bebek 6 aylik olacak neredeyse. Kizcagiz baya zor bir postparturum geciriyor. Aslinda ofiste degil ama bana mesaj atti konusabilir miyiz diye. Tabi dedim. Merak da ettim niye ariyor beni. Toplantiyi actik ve aglamaya basladi. Dedi ki Gulcin ben galiba bebegime iyi bakamiyorum. Cok uzuluyorum. Galiba bene bebegimi yeterince sevmiyorum. Konustuk konustuk. Ona dedim ki XX, bebegime iyi bakamiyor muyum diye uzulen bir anne bebegini sevmiyor olabilir mi? Sevmiyor olsan onun icin endiselenir misin hic? Cok sevdiginden ne yapsan yeterli gelmiyor. Muhtemelen cok sevdiginden o kadar zorluyorsun ki kendini yorgunsun. Yorgunluk da boyle hissettiriyor. Daha cok agladi. Cok yorgunum Gulcin dedi. 

Uzakta bir bebegi bir basina buyutmek nedir, nasil yorucudur bizim gibi gurbet kuslarindan daha iyi anlayan olabilir mi? O da Hollanda da. Ben de anladim onu. Dinledim sadece. Cunku biliyorum sadece birisi onu duysun ve gececek desin istiyor. Yarim saatlik bir konusalim demisti 1 saat konusmusuz. Kapatirken dedim ki sanma ki yeni annesin, kucuk bir bebek diye boyle hissediyorsun bak 8 yasinda oldu hala kendim yeterince optum mu diye soruyorum, yeterince sevdim mi bu ara diyorum. Annelige hosgeldin, hep bir yetersizlik hissi de bu isin olmazsa olmazi iste.

Oyle. Ama oyle de guzel bir his ki daha cok sevme istegi. ben oyle seviyorum ki bu hissi. Konudan konuya atladim ama ben aslinda sadece sunu yazacaktim... 

Denizle basbasaydik bu hafta, Ozan is seyahatindeydi. Oyle guzeldi ki basbasa gunler. Iste o yuzden bunu buraya yazayim istedim.

Deniz, seninle bazen cok kavga ediyoruz. Bildigin didisiyoruz. Ama biliyorum ki beni cok seviyorsun. Sen de bil ki ben de seni cok seviyorum annecim. Hep yeterince gosteremedigimi dusunecek kadar cok seviyorum seni.

Yillar sonra en azindan bunu oku diye yazdim bunu Deniz. Iyi ki varsin. Sen bu hayatta en sevdigim insansin. Hani he diyorum ya sana, dunya bir yana sen bir yana canim kizim. Iyi ki varsin...

Bunlar da ilginizi cekebilir

Related Posts with Thumbnails