Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Metâlib ve Mezâhib
…
10 pages
1 file
ÖZ 1925 yılında tekke ve dergahların kapatılmasına yönelik kabul edilen kanunla tüm tarikatlar gibi; Mevlevilik tarikatı da başta Konya' daki Mevlana Dergahı olmak üzere bütün Mevlevihaneler kapatılmış; çelebilik, şeyhlik, dervişlik ve dedelik gibi bütün Mevlevi unvanları ve faaliyetleri yasaklanmıştır. Ne yazık ki bu tarihten sonra kapatılan tarikat yapılarına gereken önem verilmemiş ve yok olmaya mahkûm bırakılmışlardır. Bu araştırmada bu yapıların mimari mekânsal özellikleri araştırılmış ve bu bağlamda diğer tarikat yapılarından farklı olan noktaları ortaya konmuştur. Özellikle, derviş adayının hem ruhen hem de bilgi ve görgü olarak olgunlaştırıldığı yer olmasından; hem de 1001 günlük çilenin çekildiği mekân olmasından dolayı Mevlevilikte önemli bir yere sahip olan Matbah-ı Şerifler üzerinde durulmuştur.
Tarih Kritik Dergisi, 2021
Ömer KARABAYIR * Osmanlı Devleti, görkemli imparatorluk devrelerinin ardından içine düştüğü buhrandan sıyrılabilmek için türlü alanlarda yeniliklere gitmeye karar vermiştir. Bilindiği gibi eğitim konusu bunlardan biridir. 19. yy'da İmparatorluk son demlerini yaşarken Batı'ya ayak uydurma fikri canlanmış, çağı yakalamanın gereği olarak görülmüştür. Bu düşüncelerle hayata geçirilen Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi hedeflenen canlanmanın önemli adımlarındandır. Mekteb-i Sultânî, 1868 yılında Sultan Abdülaziz tarafından kurulmuştur. Sultan'a ilham veren, Avrupa
Mimarın ve mimârinin var olma sebebi olan mâbed, 20. yüzyıla kadar mimarlığın özü olarak kalacak “üslûb”un da yaratıcısıdır. Millî, etnik ve kültürel kimliğin önemli bir tanımlayıcısı olarak 19. yüzyılda Batı’da ve Batı’nın doğrudan etkili olduğu merkezlerde karmaşık bir soruna dönüşmüş olan mimârî üslûb, 20. yüzyılın ilk yarısında uluslararası bir estetiğe evrilmiş, ikinci yarısında ise ferdî üsluplar ve küresel “trend”ler içinde yok olmuştur. 1950’lerden sonra kilise mimârisi, gelip geçici trendlerden uzak durmak şartıyla, sanatçı-mimarın ferdî yaklaşımının belirlediği modern mimarlığa açılmıştır. Batı’daki mimâri gelişmeleri yaklaşık 150 yıldır yakından takip eden Türkiye’de bir tek câmi mimârisi – o da ana akım mimarlık pratiğinin dışında kalması dolayısıyla – “klasik” kabul edilen bir üslûbu sürdürmekte ve modernleşme baskılarına direnmektedir. 16. yüzyılın, özellikle de Mimar Sinan’ın câmilerinin iyi kötü taklid edilmesi üzerine binâ edilen ve aslında “neo-klasik” olarak adlandırılması gereken bu yaygın câmi tipolojisi, 1950’lerden beri târihselci (historiciste) yaklaşımların dışlandığı okullarda yetişen mimarların çoğunluğu tarafından, çağdaş yaratıcılığa kapalı oldukları için kıyasıya eleştirilmektedir. Gerçekte mimarlarla câmi cemâatleri arasında, özellikle metinlerle desteklenen ortak bir zeminin olmaması, anakronik üslûb tartışmasının sürmesine ve Türk şehirlerindeki mescidlerin gerçek sorunlarının gizlenmesine neden olmaktadır. Modern ve [neo] klasik câmi arasında bölünmüş mescidin kavramsallaştırılmasındaki sorun her iki kutup için de aynıdır: mescid, “câmi” adı verilen, “ibâdet alanı” olarak ayrılmış bir parseli olan, kendi içinde başlayıp biten abidevî tekil kütlesiyle sembolik bir ifâde taşıması gereken “sıradışı” bir yapıdır. Bu durumda uzlaşmazlık, apartman, işyeri ve yolların belirlediği sıradan şehir mekânı içinde, câminin sıradışılığını gösterecek biçimlerin tercihinden kaynaklanır. Halbuki mescidi ilgilendiren asıl sorun, onu toplumsal hayatın merkezinden uzaklaştıran ve şehir içinde mekânını “öteki”leştiren sosyal ve kültürel gelişmelerdir. Bu durumda mescidin gerçek konumunu biçimsel özellikleriyle değil, mekânının toplumla kurduğu işlevsel ilişkide görmek gerekir. Cemâatlerin sadece câmiyle sınırlı kalması, mescid tasarımında yeni yaklaşımların içinde düşünülmesi gereken sorunlar arasındadır. Çağdaş mescid mimârisinde önemli bir eksiklik, ferdleri ibâdetin dışında, günlük hayatın diğer kolektif birlikteliklerinde buluşturacak olan işlevlerin eksikliğidir. Modern bir cemâatin ihtiyaç duyduğu, günlük hayatın ferdî ihtiraslarını kolektif bir iyiliğe yönlendirebilecek yeni işlevsel programlara câmiyle birlikte anlamlı bir mekân ve biçim vermek, bu çağda ancak ehil mimarlar tarafından yapılabilir. Kısacası, mimarlar için çok önemli bir hâle gelmiş olan ferdî yaratıcılık, tarihî, felsefî ve sosyolojik hususların hakkı iyi verilerek kullanılırsa, mescid mimârisinin önünü açabilir. Ancak, sanatçı-mimarların ve cemaâatleri oluşturan insanların mâbedlere kaybolan güzellikleri ve işlevleri yeniden kazandırabilmelerinin yolu, belki de Nurettin Topçu’nun çeşitli yazılarında tarif ettiği, o çokluk içinde birliği arayan ferd olmaktan geçecektir. Anahtar Kelimeler: neo-klasik câmiler, mescidler, mimâri, “öteki mekânlar”, Nurettin Topçu
Müzayede Kitabı, 2020
Kufllar, tarih boyunca insanlar›n ilgisini çeken hayvan grup-lar› aras›nda ön s›ralarda yer alm›flt›r. 1 ‹nsan›n kufllara olan ilgisi, sevgisi ve merak› sonucunda ortaya ç›kan kuflbazl›k (kuflçuluk), çeflitli kufl türlerinin yetifltirilmesini kapsamakla birlikte, yo¤un olarak güvercin yetifltirme ve uçurma merak› etraf›nda flekillenmifltir. 2 Kufl yetifltiricili¤i hakk›ndaki baz› terimler, bölgeden bölgeye farkl› isimlerle karfl›m›za ç›ksa da bu iflle u¤raflanlar için yayg›n olarak "kuflbaz" veya "kuflçu" isimleri kullan›lmakta-d›r.
İran'ın yumuşak güç aygıtları olarak Takrib ve Ehl-i Beyt Konseyleri üzerinden yürüttüğü politikaların geçmişi ve bugünü...
2014
Bu arastirmada Osmanli devletinin onemli bilim adamlarindan (17. yuzyil) Katip Celebi’ye yeni bir mezar yapilmasi ve eski mezarina ne oldugu konusu ele alinmistir. Cumhuriyet donemi devlet adamlarindan bir kisminin Katip Celebi’nin mevcut mezarini once yerinde korumak, sonra baska bir yere nakletmek ve son olarak da yeni bir anit mezar yapmaya niyetlendigi anlasiliyor. Erken Cumhuriyet donemindeki Osmanliya mesafeli durusun artik birakilmaya baslandigi bir donemde meydana gelmesi de bu bakimdan onem verilmis olabilecegini dusunduruyor. Konu hakkinda ulasabildigimiz en eski belge 1939 tarihlidir. Antikiteler ve Muzeler Mudurlugu, Topkapi Sarayi Muzesi Mudurlugu, Istanbul Arkeoloji Muzesi Mudurlugu, Istanbul Belediyesi, Turk Tarih Kurumu Baskanligi bu surecin icindeki kurumlardir. Kisisel cekismeler, kurumlarin birbirleriyle gerekli isbirligini yeterince saglayamamalari gibi sebeplerle is bir hayli uzar. Bu arada asil mezarin harap durumdaki bas ve ayak taslari ortadan kaybolur. 1952 ...
İlahiyat Akademi, 2017
Bu çalışma Diyanet İşleri Başkanlığı'nın " Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet " başlığıyla 15-17 Nisan 2016 tarihinde Samsun'da (Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi, Atakum) düzenlediği sempozyumda tebliğ olarak sunulmuştur. Yayınlanmış hali: "Mezhep ve Mezhepçilik", İlahiyat Akademi, 5 (2017), s. 1-9.
Revista de Historia Militar, 2022
Revista Euro latinoamericana de Análisis Social y Político (RELASP)
MAAT- Nachrichten aus dem Staatlichen Museum Ägyptischer Kunst München, Ausgabe 22/2022, 24 - 27.
Sustainable Environmental and Optimizing Industry Journal
Indonesian journal of EFL and linguistics, 2022
LÉLEKELEMZÉS, 14(2) pp 264-293, 2019
Doğal ve Beşeri Özellikleriyle YEŞİLOVA, 2023
Andragoška spoznanja, 2022
Alzheimer's & Dementia, 2010
Journal of small …, 2002
Biophysical Journal, 1999
Asian Journal of Pharmaceutics, 2011
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2023
MATERIALS TRANSACTIONS, 2014