İstanbul şehrinden belirlediğimiz 10675 mezar taşının 420 tanesinde 423 kişinin (205 kadın-215 er... more İstanbul şehrinden belirlediğimiz 10675 mezar taşının 420 tanesinde 423 kişinin (205 kadın-215 erkek) ölüm yaşı yazılmıştır. Çoğu 19. yüzyıldan olmak üzere 1629-1923 yıllarındandır. Örneklerimizde 75 ayrı yaş belirlenmiştir: 1 yaş altı-14 yaş diliminde 94 (%22), 15 30 yaş diliminde 205 (%48), 31-50 yaş diliminde 42 (%9,9), 51-70 yaş diliminde 42 (%9,9), 71-117 yaş diliminde 26 (%6) tanedir. 30 yaşına kadar olanların %70 oranına göre, yaş belirtme çocuk ve gençlerde yaygındır. Kızı-kerimesi-duhteri, oğlu-mahdumu gibi tanımlamalar, her yaş grubunda görül mektedir. Buna karşılık ağa, bey, efendi, hanım, hatun, kadın günümüzde de çocukluk tan çıkanları tanımlarken örneklerimizde 1 yaşından itibaren görülür. Kadınlarda evlen me 15 yaşında başlar. Ciğer paresi, nevcivan, genç, fidan, gül, kuş, muradını almadan, nevreste, gülnihal, taze, tıfl gibi 46 tanımlama vardır. Çoğu 14. yüzyıldan beri divan edebiyatından bildiğimiz bu kalıpların 19.-20. yüzyıllarda mezar taşlarında görülmesi geleneğin sürekliliğini gösteriyor. Ancak Türk edebiyatında daha çok arzu edilen sevgili için (bu da 15-30 yaş dilimini düşündürür) kullanılırken mezar taşlarında özlenen bir aile üyesini tanım lamaktadırlar. Konu ölen bir yakın olduğunda ifade kalıplarında ölçüler esnetilmekte 31 yaşındakine tıfl, 50 yaşındakine bülbül denilebilmektedir. Ölenlerin yaşı yazılanları, dahiliye müsteşarı, imam, katip, maarif meclisi reisi gibi her seviyeden memurlar, vakıf görevlileri, tarikat üyeleri, öğrenciler, cariyeler ve hamamcı, tatlıcı, sucu gibi esnaf olmak üzere toplumun orta ve üst tabakalarındandır. Çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere meslek belirtilmeyenlerde ölenlerin yakınları yine her sevi yeden memur ağırlıklıdır. Berber gibi esnaf, vakıf görevlileri, doktorlar, askerler, paşalar, milletvekilleri, avukatlarla oldukça çeşitlilik göstermesi, ölenin yaşının belirtilmesinin toplumun geneline yayıldığını ortaya koymaktadır. Anahtar sözcükler: İstanbul, mezar taşı, ölüm yaşı, yaş dönemi bildiren ifadeler, top lum yapısı.
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi
With this article, it has been tried to determine what will enable a tombstone to be handled with... more With this article, it has been tried to determine what will enable a tombstone to be handled within Bektashism. In Turkey, some highly qualified assessments have been made about the tombstones in the graves of important Bektashi lodges in the Balkans. The fact that there were differences in method among them and the examination of the examples in a dervish lodge led to the inability to reach an inclusive conclusion. With this article, a general evaluation has been made for the first time according to a single method based on all the examples in the publications and theses. For the first time, general results based on the form such as the body, the headgear, the teslim stone and the expressions related to Bektashism in the inscriptions have been tried to be put forward. Bektashism-Alevism and Janissary quarry relations are so intertwined that they cannot be easily separated in any case. There are many difficulties in separating Alevi and Janissary tombstones as well as for Bektashis....
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1990
In this study, there is an article written by Celal Yardimci, Deputy Minister of Education, on th... more In this study, there is an article written by Celal Yardimci, Deputy Minister of Education, on the Ministry of Internal Affairs. It is mentioned that the municipal leaders are damaged and destroyed because of their inability to grasp the importance of ancient works.
AVRUPA'NIN Osmanlı Devleti'ni tasfiye planının öncüsü olarak uygulanan oryantalizm hareketinin te... more AVRUPA'NIN Osmanlı Devleti'ni tasfiye planının öncüsü olarak uygulanan oryantalizm hareketinin temellerinden birini de arkeoloji ve kazılar oluşturmuştur. Avrupa devletlerinin bu konudaki talepleri ve Osmanlı Devleti'nin buna karşı koymaya çalışması son derece ilgi çekici ve ibret alınması gereken bir süreçtir. Konunun yayınlarda ele alınışına bağlı olarak önce müzeciliğin dünyada nasıl ortaya çıktığına değineceğiz. Müze Kavramı ve Dünyada Müzeciliğin Başlaması Günümüzdeki anlam ve işleviyle müzeciliğin dünyada ne zaman başladığı konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Türkiye'de ilgili yayınlar bazıları çelişkili, yetersiz bilgiler tekrarlanıp durmuştur. Yunan mitolojisindeki her biri güzel sanat dallarının koruyucusu olan, tanrı Zeus'un dokuz kızının ortak adı olan mousa kelimesinden geldiği, Atina'daki bir tepeye veya tepedeki bir odaya müze denildiği, Helenistik dönemde İskenderiye, Bergama, Antakya, Roma'da içinde kütüphaneler ve kıymetli eşyalar olan müzeler kurulduğu belirtilmiştir. Bu bilgilere doğrudan atıf da yapılmadığı için karmaşanın ana kaynaklardaki bilgi azlığından mı yoksa yorumların yetersizliğinden mi kaynaklandığını bilmiyoruz. Bu müzelerde toplanılan kıymetli eserlerin neler olduğu, kıymetlerinin madenlerinden dolayı mı yoksa işlevlerinden mi kaynaklandığı, bunların hangi amaçla buralara konulduğu açıklanmamıştır. Aynı şekilde eski Türk devletlerinde yöneticilerin bu tür eserleri biriktirdikleri konusu da belgelere dayandırılmamıştır. Devlet kurabilmiş toplumlar döneminden itibaren eski Mısır, Asur gibi devletlerde ganimetlerin saraylarda korunmaları müzeciliğin ilk uygulamaları olarak yorumlanmıştır. Roma'da koleksiyonculuğun asiller arasında yaygınlaşması, bazı heykellerin halkın ziyaretine açıldığı bilgisinin ardından bu uygulamanın Ortaçağ'da da sürdüğü ifade edi
Akşemseddin Türbesi haziresindeki mezar taşları, sayın hocam Prof. Dr. Örcön Barışta başkanlığınd... more Akşemseddin Türbesi haziresindeki mezar taşları, sayın hocam Prof. Dr. Örcön Barışta başkanlığında. Gazi Ü. Fen-Ed. Fak. Sanat Tarihi Bölümü elemanlarının katılımıyla 2000 yılında bir yüzey araştırması olarak incelenmişti. Bunun sonucu olarak Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 21.02.2003 gün ve 8425 sayılı kararı ile 164 mezar taşı tescil edilmiştir. Bu araştırmanın ön raporunu da sayın Barışta yayımlamıştır (Barışta 2002a). Örcün Barışta, daha sonra bu mezar taşlarının içinden kadın mezar taşları hakkında bir bildiri vermiş (Barışta 2002c), XV. yy. mezar taşlarını ise bir konferansta sunmuştur. Doğal olarak bu raporlarda mezar taşlarının tamamının fotoğrafları ve metinleri verilememiştir. Biz Göynük'teki Ömer Sıkkini (Bıçakçı) Türbesi ve Salmantar sokaktaki hazirede bulunan mezar taşlarını da katıp, Göynük'teki mezar taşlarının tamamını fotoğrafları, metin okunuşları ve toplu değerlendirmesi ile vererek bu alandaki eksikliği gidermek istedik. Bu çalışmayı yapmama izin veren sayın Barışta'ya teşekkür ederim. Göynük şehir merkezindeki Osmanlı mezar taşları. Gazi Süleyman Paşa Camii-Akşemseddin Türbesi haziresinde 158, Ömer ' Kitabesi yoktur. Ayverdi, 1333'te İbn-i Batuta'nın idareci dışında Müslüman evi bulunmadığı bilgisini oktarıp Konur Alp'tan sonra bölgenin sancak beyi olan Süleymon Paşa'nın camiyi yaptırdığını söyler (Ayverdi 1966 : 145). Gazi Süleyman Paşa 1360 yılında ölmüştür. Bu camiyi de 1333 ile 1360 tarihleri arasındaki bir tarihte yaptırmış olmalıdır.
Hurufat defterleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunmaktadır. Vakıflara yapılan imam, hat... more Hurufat defterleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunmaktadır. Vakıflara yapılan imam, hatip, cüzhan, mütevelli, nazır, ferraş gibi görevlilerin yanı sıra çok az da olsa Bosna Hersek'teki Hristiyanlar için knez (yönetici), basmacılar reisi, süvaribaşı gibi atamalarının kaydedildiği defterlerdir. 17. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar olan süreyi kapsarlar. 81 sayfalık defterde 1833 adet kayıt vardır. Kayıtlarda 122 merkez ve bağlı köylerindeki vakıf eserler hakkında bilgiler vardır. Bunların çoğu Balkanlardaki Osmanlı şehir ve köyleriyle ilgilidir. Edirne, İstanbul, Gelibolu, Tekirdağ, Kıbrıs gibi merkezlerle ilgili kayıtlar da görülebilmektedir. 1833 kaydın 968 tanesi günümüz Yunanistan'ındaki Osmanlı şehirleri hakkındadır. Toplam 122 merkezin 24 tanesi bugünkü Yunanistan sınırları içindedir. Yapılar bakımından incelediğimizde kayıtlarda 18 yapı türünde 519 yapı belirledik. Kayıtlarda ağırlık % 77 oran ile cami-mescitlerdedir. Tekkeler % 7 ve okullar %...
ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in... more ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in 2011-2012. While 59 of the sea refully intact others were damaged to varying extents. The cemetery was ruined following the years of 2nd World War. The information that 52 of the gravestones’ are dated and some of them are from early Islamic period is not true. 17 are dated between 1308-1391, 1 is from 15th century out of 19 dated samples. Considering the style features we are concluding that the remaining samples are from 14-15th century. Out of 312 tombs, 14 are framed (with two subtypes), 84 are lidded, and 190 are sarcophaguses. It was not comprehensible what the remaining ones were. All of these types have been used to varying degrees until the end of the Ottoman period. 16 samples are 8 subtypes of sarcophaguses. Sarcophaguses are more common in the Principalities period. In Ottomans, especially the two way stilted top surface dones are gradually lessens after 17th century. 80 head and footstones have been unearthed in these tombs. The only sample of the first type with a square cross-section and vertically rectangular front, is dated 1767. The same type with a headstone is common in Turkey in 15-16th centuries. 77 of the head-foot Stones have rectangular cross-sections. Since 49 of these are broken, how their top surfaces were unknown. There are 28 with their top shapes are clear, 21 of these have vertical rectangular fronts. Even though it can be seen in a couple of centers such as Ahlat, Selçuk, this type is not common in Turkey in general. The remaining 7 samples have three sliced tops which has three subtypes. This type gradually lessens in Ottomans after 16th century. There isn’t good workmanship at the parts of the tombs remaining under the soil. Keywords Malatya, tomb, tombstone, sarcophagus, excavation
ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in... more ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in 2011-2012. While 59 of the sea refully intact others were damaged to varying extents. The cemetery was ruined following the years of 2nd World War. The information that 52 of the gravestones’ are dated and some of them are from early Islamic period is not true. 17 are dated between 1308-1391, 1 is from 15th century out of 19 dated samples. Considering the style features we are concluding that the remaining samples are from 14-15th century. Out of 312 tombs, 14 are framed (with two subtypes), 84 are lidded, and 190 are sarcophaguses. It was not comprehensible what the remaining ones were. All of these types have been used to varying degrees until the end of the Ottoman period. 16 samples are 8 subtypes of sarcophaguses. Sarcophaguses are more common in the Principalities period. In Ottomans, especially the two way stilted top surface dones are gradually lessens after 17th century. 80 head and footstones have been unearthed in these tombs. The only sample of the first type with a square cross-section and vertically rectangular front, is dated 1767. The same type with a headstone is common in Turkey in 15-16th centuries. 77 of the head-foot Stones have rectangular cross-sections. Since 49 of these are broken, how their top surfaces were unknown. There are 28 with their top shapes are clear, 21 of these have vertical rectangular fronts. Even though it can be seen in a couple of centers such as Ahlat, Selçuk, this type is not common in Turkey in general. The remaining 7 samples have three sliced tops which has three subtypes. This type gradually lessens in Ottomans after 16th century. There isn’t good workmanship at the parts of the tombs remaining under the soil. Keywords Malatya, tomb, tombstone, sarcophagus, excavation
Osmanli Devleti’nin yikilisiyla sonuclanan surec buyuk olcude 19. yuzyilda bicimlenmistir. Bu gid... more Osmanli Devleti’nin yikilisiyla sonuclanan surec buyuk olcude 19. yuzyilda bicimlenmistir. Bu gidisi durdurma cabalarinin sonuclarindan biri de Turk toplumunun kazilar ve muzelerle tanismasidir. Muze rehberlerinin giris bolumlerindeki kisa bilgiler disinda muzelerin kurulus donemi hakkinda Osmanli devrinde fazla arastirma yoktur. Yayinlarin cogu Cumhuriyet’in ilk devrine aittir. Bu yayinlarin cogunda da benzer bilgiler tekrar edilmistir. Osmanli arsivlerinin tasnifi ve arastiricilarin kullanimina daha hizli ve kolay sunulmasiyla son zamanlarda bu alanda da nitelikli yayinlarda artis olmustur. Cumhuriyet’in kurulusunda topluma yeni bir bicim vermenin araclarindan biri olarak kullanildigi icin muzelere ve kazilara ozel bir onem verilmisti. Turkiye Ataturk’un olumuyle Bati dunyasi ile butunlesmeyi tercih etmistir. Bu yuzden muzeler bir daha o seviyede bir ilgi gormedi. Ozel muzelerin artisi olumlu bir gelisme olmakla birlikte kamu muzelerinin durumu oldukca kotudur. Bu durum muzelerle ...
İstanbul şehrinden belirlediğimiz 10675 mezar taşının 420 tanesinde 423 kişinin (205 kadın-215 er... more İstanbul şehrinden belirlediğimiz 10675 mezar taşının 420 tanesinde 423 kişinin (205 kadın-215 erkek) ölüm yaşı yazılmıştır. Çoğu 19. yüzyıldan olmak üzere 1629-1923 yıllarındandır. Örneklerimizde 75 ayrı yaş belirlenmiştir: 1 yaş altı-14 yaş diliminde 94 (%22), 15 30 yaş diliminde 205 (%48), 31-50 yaş diliminde 42 (%9,9), 51-70 yaş diliminde 42 (%9,9), 71-117 yaş diliminde 26 (%6) tanedir. 30 yaşına kadar olanların %70 oranına göre, yaş belirtme çocuk ve gençlerde yaygındır. Kızı-kerimesi-duhteri, oğlu-mahdumu gibi tanımlamalar, her yaş grubunda görül mektedir. Buna karşılık ağa, bey, efendi, hanım, hatun, kadın günümüzde de çocukluk tan çıkanları tanımlarken örneklerimizde 1 yaşından itibaren görülür. Kadınlarda evlen me 15 yaşında başlar. Ciğer paresi, nevcivan, genç, fidan, gül, kuş, muradını almadan, nevreste, gülnihal, taze, tıfl gibi 46 tanımlama vardır. Çoğu 14. yüzyıldan beri divan edebiyatından bildiğimiz bu kalıpların 19.-20. yüzyıllarda mezar taşlarında görülmesi geleneğin sürekliliğini gösteriyor. Ancak Türk edebiyatında daha çok arzu edilen sevgili için (bu da 15-30 yaş dilimini düşündürür) kullanılırken mezar taşlarında özlenen bir aile üyesini tanım lamaktadırlar. Konu ölen bir yakın olduğunda ifade kalıplarında ölçüler esnetilmekte 31 yaşındakine tıfl, 50 yaşındakine bülbül denilebilmektedir. Ölenlerin yaşı yazılanları, dahiliye müsteşarı, imam, katip, maarif meclisi reisi gibi her seviyeden memurlar, vakıf görevlileri, tarikat üyeleri, öğrenciler, cariyeler ve hamamcı, tatlıcı, sucu gibi esnaf olmak üzere toplumun orta ve üst tabakalarındandır. Çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere meslek belirtilmeyenlerde ölenlerin yakınları yine her sevi yeden memur ağırlıklıdır. Berber gibi esnaf, vakıf görevlileri, doktorlar, askerler, paşalar, milletvekilleri, avukatlarla oldukça çeşitlilik göstermesi, ölenin yaşının belirtilmesinin toplumun geneline yayıldığını ortaya koymaktadır. Anahtar sözcükler: İstanbul, mezar taşı, ölüm yaşı, yaş dönemi bildiren ifadeler, top lum yapısı.
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi
With this article, it has been tried to determine what will enable a tombstone to be handled with... more With this article, it has been tried to determine what will enable a tombstone to be handled within Bektashism. In Turkey, some highly qualified assessments have been made about the tombstones in the graves of important Bektashi lodges in the Balkans. The fact that there were differences in method among them and the examination of the examples in a dervish lodge led to the inability to reach an inclusive conclusion. With this article, a general evaluation has been made for the first time according to a single method based on all the examples in the publications and theses. For the first time, general results based on the form such as the body, the headgear, the teslim stone and the expressions related to Bektashism in the inscriptions have been tried to be put forward. Bektashism-Alevism and Janissary quarry relations are so intertwined that they cannot be easily separated in any case. There are many difficulties in separating Alevi and Janissary tombstones as well as for Bektashis....
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1990
In this study, there is an article written by Celal Yardimci, Deputy Minister of Education, on th... more In this study, there is an article written by Celal Yardimci, Deputy Minister of Education, on the Ministry of Internal Affairs. It is mentioned that the municipal leaders are damaged and destroyed because of their inability to grasp the importance of ancient works.
AVRUPA'NIN Osmanlı Devleti'ni tasfiye planının öncüsü olarak uygulanan oryantalizm hareketinin te... more AVRUPA'NIN Osmanlı Devleti'ni tasfiye planının öncüsü olarak uygulanan oryantalizm hareketinin temellerinden birini de arkeoloji ve kazılar oluşturmuştur. Avrupa devletlerinin bu konudaki talepleri ve Osmanlı Devleti'nin buna karşı koymaya çalışması son derece ilgi çekici ve ibret alınması gereken bir süreçtir. Konunun yayınlarda ele alınışına bağlı olarak önce müzeciliğin dünyada nasıl ortaya çıktığına değineceğiz. Müze Kavramı ve Dünyada Müzeciliğin Başlaması Günümüzdeki anlam ve işleviyle müzeciliğin dünyada ne zaman başladığı konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Türkiye'de ilgili yayınlar bazıları çelişkili, yetersiz bilgiler tekrarlanıp durmuştur. Yunan mitolojisindeki her biri güzel sanat dallarının koruyucusu olan, tanrı Zeus'un dokuz kızının ortak adı olan mousa kelimesinden geldiği, Atina'daki bir tepeye veya tepedeki bir odaya müze denildiği, Helenistik dönemde İskenderiye, Bergama, Antakya, Roma'da içinde kütüphaneler ve kıymetli eşyalar olan müzeler kurulduğu belirtilmiştir. Bu bilgilere doğrudan atıf da yapılmadığı için karmaşanın ana kaynaklardaki bilgi azlığından mı yoksa yorumların yetersizliğinden mi kaynaklandığını bilmiyoruz. Bu müzelerde toplanılan kıymetli eserlerin neler olduğu, kıymetlerinin madenlerinden dolayı mı yoksa işlevlerinden mi kaynaklandığı, bunların hangi amaçla buralara konulduğu açıklanmamıştır. Aynı şekilde eski Türk devletlerinde yöneticilerin bu tür eserleri biriktirdikleri konusu da belgelere dayandırılmamıştır. Devlet kurabilmiş toplumlar döneminden itibaren eski Mısır, Asur gibi devletlerde ganimetlerin saraylarda korunmaları müzeciliğin ilk uygulamaları olarak yorumlanmıştır. Roma'da koleksiyonculuğun asiller arasında yaygınlaşması, bazı heykellerin halkın ziyaretine açıldığı bilgisinin ardından bu uygulamanın Ortaçağ'da da sürdüğü ifade edi
Akşemseddin Türbesi haziresindeki mezar taşları, sayın hocam Prof. Dr. Örcön Barışta başkanlığınd... more Akşemseddin Türbesi haziresindeki mezar taşları, sayın hocam Prof. Dr. Örcön Barışta başkanlığında. Gazi Ü. Fen-Ed. Fak. Sanat Tarihi Bölümü elemanlarının katılımıyla 2000 yılında bir yüzey araştırması olarak incelenmişti. Bunun sonucu olarak Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 21.02.2003 gün ve 8425 sayılı kararı ile 164 mezar taşı tescil edilmiştir. Bu araştırmanın ön raporunu da sayın Barışta yayımlamıştır (Barışta 2002a). Örcün Barışta, daha sonra bu mezar taşlarının içinden kadın mezar taşları hakkında bir bildiri vermiş (Barışta 2002c), XV. yy. mezar taşlarını ise bir konferansta sunmuştur. Doğal olarak bu raporlarda mezar taşlarının tamamının fotoğrafları ve metinleri verilememiştir. Biz Göynük'teki Ömer Sıkkini (Bıçakçı) Türbesi ve Salmantar sokaktaki hazirede bulunan mezar taşlarını da katıp, Göynük'teki mezar taşlarının tamamını fotoğrafları, metin okunuşları ve toplu değerlendirmesi ile vererek bu alandaki eksikliği gidermek istedik. Bu çalışmayı yapmama izin veren sayın Barışta'ya teşekkür ederim. Göynük şehir merkezindeki Osmanlı mezar taşları. Gazi Süleyman Paşa Camii-Akşemseddin Türbesi haziresinde 158, Ömer ' Kitabesi yoktur. Ayverdi, 1333'te İbn-i Batuta'nın idareci dışında Müslüman evi bulunmadığı bilgisini oktarıp Konur Alp'tan sonra bölgenin sancak beyi olan Süleymon Paşa'nın camiyi yaptırdığını söyler (Ayverdi 1966 : 145). Gazi Süleyman Paşa 1360 yılında ölmüştür. Bu camiyi de 1333 ile 1360 tarihleri arasındaki bir tarihte yaptırmış olmalıdır.
Hurufat defterleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunmaktadır. Vakıflara yapılan imam, hat... more Hurufat defterleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde bulunmaktadır. Vakıflara yapılan imam, hatip, cüzhan, mütevelli, nazır, ferraş gibi görevlilerin yanı sıra çok az da olsa Bosna Hersek'teki Hristiyanlar için knez (yönetici), basmacılar reisi, süvaribaşı gibi atamalarının kaydedildiği defterlerdir. 17. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar olan süreyi kapsarlar. 81 sayfalık defterde 1833 adet kayıt vardır. Kayıtlarda 122 merkez ve bağlı köylerindeki vakıf eserler hakkında bilgiler vardır. Bunların çoğu Balkanlardaki Osmanlı şehir ve köyleriyle ilgilidir. Edirne, İstanbul, Gelibolu, Tekirdağ, Kıbrıs gibi merkezlerle ilgili kayıtlar da görülebilmektedir. 1833 kaydın 968 tanesi günümüz Yunanistan'ındaki Osmanlı şehirleri hakkındadır. Toplam 122 merkezin 24 tanesi bugünkü Yunanistan sınırları içindedir. Yapılar bakımından incelediğimizde kayıtlarda 18 yapı türünde 519 yapı belirledik. Kayıtlarda ağırlık % 77 oran ile cami-mescitlerdedir. Tekkeler % 7 ve okullar %...
ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in... more ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in 2011-2012. While 59 of the sea refully intact others were damaged to varying extents. The cemetery was ruined following the years of 2nd World War. The information that 52 of the gravestones’ are dated and some of them are from early Islamic period is not true. 17 are dated between 1308-1391, 1 is from 15th century out of 19 dated samples. Considering the style features we are concluding that the remaining samples are from 14-15th century. Out of 312 tombs, 14 are framed (with two subtypes), 84 are lidded, and 190 are sarcophaguses. It was not comprehensible what the remaining ones were. All of these types have been used to varying degrees until the end of the Ottoman period. 16 samples are 8 subtypes of sarcophaguses. Sarcophaguses are more common in the Principalities period. In Ottomans, especially the two way stilted top surface dones are gradually lessens after 17th century. 80 head and footstones have been unearthed in these tombs. The only sample of the first type with a square cross-section and vertically rectangular front, is dated 1767. The same type with a headstone is common in Turkey in 15-16th centuries. 77 of the head-foot Stones have rectangular cross-sections. Since 49 of these are broken, how their top surfaces were unknown. There are 28 with their top shapes are clear, 21 of these have vertical rectangular fronts. Even though it can be seen in a couple of centers such as Ahlat, Selçuk, this type is not common in Turkey in general. The remaining 7 samples have three sliced tops which has three subtypes. This type gradually lessens in Ottomans after 16th century. There isn’t good workmanship at the parts of the tombs remaining under the soil. Keywords Malatya, tomb, tombstone, sarcophagus, excavation
ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in... more ABSTRACT We have located 312 tombstones during the excavations at the Malatya Kırklar cemetery in 2011-2012. While 59 of the sea refully intact others were damaged to varying extents. The cemetery was ruined following the years of 2nd World War. The information that 52 of the gravestones’ are dated and some of them are from early Islamic period is not true. 17 are dated between 1308-1391, 1 is from 15th century out of 19 dated samples. Considering the style features we are concluding that the remaining samples are from 14-15th century. Out of 312 tombs, 14 are framed (with two subtypes), 84 are lidded, and 190 are sarcophaguses. It was not comprehensible what the remaining ones were. All of these types have been used to varying degrees until the end of the Ottoman period. 16 samples are 8 subtypes of sarcophaguses. Sarcophaguses are more common in the Principalities period. In Ottomans, especially the two way stilted top surface dones are gradually lessens after 17th century. 80 head and footstones have been unearthed in these tombs. The only sample of the first type with a square cross-section and vertically rectangular front, is dated 1767. The same type with a headstone is common in Turkey in 15-16th centuries. 77 of the head-foot Stones have rectangular cross-sections. Since 49 of these are broken, how their top surfaces were unknown. There are 28 with their top shapes are clear, 21 of these have vertical rectangular fronts. Even though it can be seen in a couple of centers such as Ahlat, Selçuk, this type is not common in Turkey in general. The remaining 7 samples have three sliced tops which has three subtypes. This type gradually lessens in Ottomans after 16th century. There isn’t good workmanship at the parts of the tombs remaining under the soil. Keywords Malatya, tomb, tombstone, sarcophagus, excavation
Osmanli Devleti’nin yikilisiyla sonuclanan surec buyuk olcude 19. yuzyilda bicimlenmistir. Bu gid... more Osmanli Devleti’nin yikilisiyla sonuclanan surec buyuk olcude 19. yuzyilda bicimlenmistir. Bu gidisi durdurma cabalarinin sonuclarindan biri de Turk toplumunun kazilar ve muzelerle tanismasidir. Muze rehberlerinin giris bolumlerindeki kisa bilgiler disinda muzelerin kurulus donemi hakkinda Osmanli devrinde fazla arastirma yoktur. Yayinlarin cogu Cumhuriyet’in ilk devrine aittir. Bu yayinlarin cogunda da benzer bilgiler tekrar edilmistir. Osmanli arsivlerinin tasnifi ve arastiricilarin kullanimina daha hizli ve kolay sunulmasiyla son zamanlarda bu alanda da nitelikli yayinlarda artis olmustur. Cumhuriyet’in kurulusunda topluma yeni bir bicim vermenin araclarindan biri olarak kullanildigi icin muzelere ve kazilara ozel bir onem verilmisti. Turkiye Ataturk’un olumuyle Bati dunyasi ile butunlesmeyi tercih etmistir. Bu yuzden muzeler bir daha o seviyede bir ilgi gormedi. Ozel muzelerin artisi olumlu bir gelisme olmakla birlikte kamu muzelerinin durumu oldukca kotudur. Bu durum muzelerle ...
Özet
Karadeniz bölgesinde 13 ilde belirleyebildiğimiz 5849 mezar taşının 878 tanesi 18. yüzyıldan... more Özet Karadeniz bölgesinde 13 ilde belirleyebildiğimiz 5849 mezar taşının 878 tanesi 18. yüzyıldan olup bunların da 218 baş ve 25 ayak taşı olmak üzere 243 tanesi (%28) kadınlara aittir. Karadeniz, kadın mezar taşları oranının yüksek olduğu bölgelerdendir. Bölgede, erkek mezar taşlarında olduğu gibi kadın mezar taşlarında da yığılma, 18. yüzyılın ikinci yarı- sındadır (% 84). Dikdörtgen (D), kare (K) ve yuvarlak (Y) olmak üzere yatay kesite göre üç ana tipin, başlık ve tepeliklerine göre 11 alt tipi vardır. Başlıklıların oranı % 48'dir. Aynı yüzyılda diğer bölgelerde başlık oranı çok düşüktür. Bölgemiz, bu bakımdan İstanbul uygulamasına yakındır. Türkiye genelinde 19. yüzyılda başlığın giderek azaldığını biliyoruz. Başlıksız, değişik biçimde tepelikli olanların genele oranı ise % 46'dır. Tepelikliler içinde ise üçgen tepelikliler % 63, sivri kemerliler % 23, bitkisel tepelikliler % 8 oran ile üç ana grubu oluşturur. Kare (K) ve yuvarlak (Y) yatay kesitli toplam 4 örneğimizin bölgemizdeki azlığı, karşılaştırma örneği olarak seçtiğimiz diğer bölgelerdeki sayı azlığı ile uyumludur. Başlıklı mezar taşlarında B1 (% 75), B2 % 23) olmak üzere iki tip yaygındır. Bunlardan birincisi İstanbul örnekleriyle eştir, ikincisi ise Giresun kırsalında yerel bir biçimi sunar. Mezar taşının ölçüsü, bezemesi kadar yazıları da kadının toplum içindeki konumunu gösterir niteliktedir. Ölenin adından başka kimin anası, eşi, kızı, nişanlısı, hizmetlisi olduğu yazılara geçirilmiştir. Bunlardan kızı (95 tane), anası (89 tane), eşi (25 tane) tanımlamaları, ölenin konumunu bir ölçüde ortaya koymaktadır. Ancak yalnızca ölenin adının yazıldığı 74 örnek, bunların cariye/köle kökenli oldukları için ana - baba - eş adı yazılmadığını akla getirmektedir. Bölgede, özellikle kıyı şehirlerindekilerin işçiliğinin İstanbul örnekleriyle yakınlığı, bunların İstanbul'dan getirilmiş olabileceğini düşündürmektedir.
Uploads
Papers by Halit Çal
Karadeniz bölgesinde 13 ilde belirleyebildiğimiz 5849 mezar taşının 878 tanesi 18. yüzyıldan olup bunların da 218 baş ve 25 ayak taşı olmak üzere 243 tanesi (%28) kadınlara aittir. Karadeniz, kadın mezar taşları oranının yüksek olduğu bölgelerdendir. Bölgede, erkek mezar taşlarında olduğu gibi kadın mezar taşlarında da yığılma, 18. yüzyılın ikinci yarı- sındadır (% 84). Dikdörtgen (D), kare (K) ve yuvarlak (Y) olmak üzere yatay kesite göre üç ana tipin, başlık ve tepeliklerine göre 11 alt tipi vardır. Başlıklıların oranı % 48'dir. Aynı yüzyılda diğer bölgelerde başlık oranı çok düşüktür. Bölgemiz, bu bakımdan İstanbul uygulamasına yakındır. Türkiye genelinde 19. yüzyılda başlığın giderek azaldığını biliyoruz. Başlıksız, değişik biçimde tepelikli olanların genele oranı ise % 46'dır. Tepelikliler içinde ise üçgen tepelikliler % 63, sivri kemerliler % 23, bitkisel tepelikliler % 8 oran ile üç ana grubu oluşturur. Kare (K) ve yuvarlak (Y) yatay kesitli toplam 4 örneğimizin bölgemizdeki azlığı, karşılaştırma örneği olarak seçtiğimiz diğer bölgelerdeki sayı azlığı ile uyumludur. Başlıklı mezar taşlarında B1 (% 75), B2 % 23) olmak üzere iki tip yaygındır. Bunlardan birincisi İstanbul örnekleriyle eştir, ikincisi ise Giresun kırsalında yerel bir biçimi sunar. Mezar taşının ölçüsü, bezemesi kadar yazıları da kadının toplum içindeki konumunu gösterir niteliktedir. Ölenin adından başka kimin anası, eşi, kızı, nişanlısı, hizmetlisi olduğu yazılara geçirilmiştir. Bunlardan kızı (95 tane), anası (89 tane), eşi (25 tane) tanımlamaları, ölenin konumunu bir ölçüde ortaya koymaktadır. Ancak yalnızca ölenin adının yazıldığı 74 örnek, bunların cariye/köle kökenli oldukları için ana - baba - eş adı yazılmadığını akla getirmektedir. Bölgede, özellikle kıyı şehirlerindekilerin işçiliğinin İstanbul örnekleriyle yakınlığı, bunların İstanbul'dan getirilmiş olabileceğini düşündürmektedir.