Academia.eduAcademia.edu

AçıkYeşil Fulya Karabacak

Bu iki birbirinden farklı duygu, onu daha da anlaşılır ve kendisi gibi kılarken, biz daha fazla yakınlaşıyorduk. Tıpkı aynı kara parçasının farklı iki tarafı gibiydik. Birimiz denize bakıyor, dolayısıyla sıcak esintilerle tatil havasındaydı. Ve bu kişi çoğunlukla bendim. O ise soğuk ve serin zamanlarında tavrındaki ciddiyetle tir tir titretirdi. Çok yüksekte ve rüzgar içinde gibi hissederdiniz.

Açık Yeşil Fulya KARABACAK Öyle biriydi mahallede kendiliğinden tanınmış. Aşık olunmaması imkansız biriydi de ayrıca. Sizinle hiç ilgilenmezdi. Aslında kimseyle ilgilenmez, yani ilgiyle sorgulayarak konuşmazdı. Varsın muhabbet olsun belki, gönüller olsun diye düşünerek ayaküstü konuşmaları uzun tuttuğunu söylemişti bir keresinde. Sorgulamadan konuşurken, sizin içinizde dolaşır dolaşır sonunda sizin kim olduğunuzu bulurdu. Böylece siz de biri tarafından bulunmuş olurdunuz. Öylesine konuşmaların sıkça yapıldığı günümüzde biri tarafından tanınmak oldukça ilginç olsa gerek. Üstelik tanışmayı istemeden tanışan birisiyle bu ilginçliği paylaşmak… Böyleydi işte. Tanıdığı anda o kişiye anladıklarını söylerse o kişi tarafından bazen duyulur bazense duyulmazdı. Duyulmazsa sesi, havada dağılıp gitmiş hava parçacıklarından ibaret oluyordu. Duyulduğundaysa bahsediyor olduğumuz ilginçlik kavram olmaktan çıkıp hayatta yaşanmışlık olmaya dönüşüyordu. Tanınan kişi eğer ilk defa tanınıyorsa, genellikle, kendine hayatta yer edinmiş olur ve bu, dünyada toprak parçası edinmekten farklıdır. Öfkesi ile merhameti ise çok güzel anlaşılırdı. Bu iki birbirinden farklı duygu, onu daha da anlaşılır ve kendisi gibi kılarken, biz daha fazla yakınlaşıyorduk. Tıpkı aynı kara parçasının farklı iki tarafı gibiydik. Birimiz denize bakıyor, dolayısıyla sıcak esintilerle tatil havasındaydı. Ve bu kişi çoğunlukla bendim. O ise soğuk ve serin zamanlarında tavrındaki ciddiyetle tir tir titretirdi. Çok yüksekte ve rüzgar içinde gibi hissederdiniz. Kalbi birine ısındığındaysa muhabbetiyle yaşam alanlarını sımsıcak yapardı, kuru sıcakta yakarcasına. Daha uyumlu olduğu, belki bazen uyumdan ibaret olduğu zamanları… İnsanı şaşırtan iklim özellikleriyle belli ki dünyada topraksal yeri olsaydı, o yer Yengeç ve Oğlak dönencelerinin dışındaydı. Bana sorarsanız kendisi bizzat o yer olabilir, mekan olarak. Belki toprak da olarak. Şöyle, kendine yer araması gerekmiyordu hayattayken, benim hayatımdayken. Kendiliğinden bir yer, mesela bir kitapçı, sahaf veya kafe olabilirdi. Üç boyutlu, dört boyutlu, beş boyutlu hayatın içinde birilerinin gelip gittiği mekanın kendisiydi. Alsak onu götürsek, mekanı taşımış olurduk. Buluşsak bir yerlerde, bir mekanla buluşmuş olurduk. Sarıp onu sevsek, koca bir mekan dolusu eşyayı, insanı, anıyı da sevmiş ve sevecek olurduk. Böyle bir yerle tanışık olmaktı, onunla haberleşmekten ziyade tanışık olmak. Bazı arkadaşlıklar, tanışmaktan ibarettir aslında haberleşmekken. Sabahın erken saatlerinde daha ciddi olurdu. İsyan ciddiyeti benzinden yansırken hayatın bütün olumsuzluklarını akıllara düşürürdü. Derken öğlen, derken akşam… Hepimiz, derken, sen ben, sonra yine hepimiz. Akşama doğru isyanını bastırırcasına, dünyanın derdine uyum sağlardı. Harmoni ile bütünleşmesi ise geceyi bulurdu. Ona katılıp, sarılıp sarmalayıp, dolanıp dolaşıp geceyi karanlığında gündüzcesine yaşardı. Geceleri aydınlıktı onun gibiler için. Günü bilir, sabahın ışıklarla doluşacağını ve karanlığı yırtacağını tahmin edercesine sabırla beklemesi gerekmezdi. Vakti yaşardı sakince. Herkes’den sonra yine herkes olurdu. Herkes’den önce yine her defasında herkes idi. Gün gibi o da döner dururdu. Dünyayı dert edinmemişti ama dert edindiği meseleleri vardı. Dönüp durması da bundandı ya. Kimi zaman yatakta dönüp durur ya hani insan, bunun gibi. Bacak bacak üstüne atardı, gazete okurken. Bir sağ bacağını üste atar, bir sol bacağını. Gazetenin sayfaları çevrildikçe bacakları da üst alt yer değiştirirdi. Bizim için günler ve geceler birlikte akıp giderken, bir gün ansızın dünyamızdan olmayan biri geldi. Ona geçmişini, geçmişinde kalan sorumluluklarını hatırlattı. Ilık esintili benden uyandı sanki. O uyanırken etim etimden koptu ama oldu. Bütün soğuk rüzgarlı mesafesini de alıp gitti.