Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, İNSAMER
…
4 pages
1 file
Körfez ülkeleri 1960’lı ve 1970’li yıllarda bağımsızlıklarını kazandıktan sonra, orduları yeterli olmadığından, paralı askerleri ülkelerinin güvenliğini sağlamak için kullanmıştır. İlk dönemlerde Amerikan ve İngiliz askerleri, Körfez bölgesinde monarşi yönetimlerinin korunmasında ve onları sosyalist devrimlere karşı korumada önemli görevlerde bulunmuştur. Örneğin 1960’lı yıllarda Katar’ın polis şefi bir İngiliz’di. 1972 yılında Umman Sultanı Kâbus ülkede meydana gelen iç savaşta İngiliz paralı askerlerden faydalanmıştı. Bahreyn’in gizli polis teşkilatının başında Ian Henderson adında bir İngiliz bulunuyordu ki, bu general benimsediği yöntemlerle Bahreyn’de monarşiye muhalif kişilere yönelik işkenceleri sebebiyle “Bahreyn Kasabı” olarak tanınıyordu. Suudi Arabistan için ise özellikle hava kuvvetlerinin oluşumunda Pakistan asıllı askerler önemli rol oynamıştır
Yeni Türkiye Dergisi, 2015
Birinci Cihan Harbi'nin en çekişmeli mücadelelerinden birine sahne olan Gelibolu'da hem İttifak Devletleri nezdinde; Türkler-Almanlar ve Avusturyalılar, hem de müttefik devletler birçok kayıplar verdiler. Gelibolu, hatta kimilerince "üzerinde bu kadar çok insanın yitirildiği/mücadele ettiği en küçük kara parçası" olarak da nitelendirilmekte. Tabi ki bu kayıpların sebebi birçok muharebe, bu muharebelerdeki güç dengeleri, mühimmat destekleri, eldeki mühimmat ve birliklerin sayıları ve bu saydıklarıma bağlı olarak subayların geliştirdiği stratejiler. Elbette stratejinin belirlenmesi ve savaş taktiklerinin uygulanması da tamamen insan eliyle olduğundan ve de karşı tarafın mevcut durumunun kimi zaman doğru okunamamasından bu noktada yapılan askeri harekât planlarının galibiyet yerine hezimet getirdiği zamanların sadece Gelibolu'da değilbirçok harpte yaşandığı ve gelecekteki harplerde yaşanması muhtemel olduğu da bir gerçektir. Kimi zaman bu bahsettiklerim gereksiz kayıpların verilmesine de neden olmuştur. Bir komutan harp stratejilerini oluştururken öncelikle; subayın deneyimi, geçmiş savaşlardan çıkardığı dersler, birliklerinin mevcudu ve kondisyonu, eldeki mühimmatlar, cephenin konumu, coğrafi durum vs. göz önünde bulundurmaktadır. Fakat bunlardan coğrafi durum ve cephenin yapısı bazen komutanın stratejisini belirlerken temel noktalar olmuş, hatta bazen bu saydığımız etmenlere göre planlar yapmak zorunda kalmışlardır. Çanakkale Muharebelerini çalakalem anlatan kitaplarda bahsedildiği gibi bahsedersek, Gelibolu'nun bir yarımada olması, dolayısı ile üç tarafının denizle çevrili olması bunun yanında yarımadanın güney bölgesinin kuzeye nazaran daha düz arazilerden oluşması Müttefik komutanlarına planlarını oluştururken baş etmen, ilk şart olmuştur. Bu doğrultuda baktığımızda müttefikler güneyde hem kara hem de deniz topçusundan oldukça fazla yararlanabilmişler, neredeyse her taarruzdan önce aynı anda deniz ve kara topçusunu kullanmışlardı. Hatta 2. Kirte'de müttefik planının tüm ana etmenini topçu birlikleri oluşturmuştur. Fakat kuzeyde ise bölgenin dere vadilerden oluşması siper hatlarının yakın olması sonucunu doğurmuş, birlikler birbirilerine yakın mesafelerde tutunabilmişlerdi. Bunun sonucunda müttefikler özellikle deniz topçusundan yeterli desteği alamamıştı. Aldığında ise Nek taarruzu gibi bir hüsran ortaya çıkmıştı. Fakat buna karşın Türkler Kuzeyde çeşitli bataryalarını etkili bir biçimde kullanabilmişti. Hatta güneyde müttefikler kadar stratejik topçu kuvvetine sahip olmasa da Anadolu yakasındaki topçu birlikleri ile Kerevizdere'deki Fransız birlikleri üzerine etkili ve caydırıcı isabetlerde bulunmayı başarmışlardı. Kara muhareberelerinde bazı toplar düşman birliklerine hakikaten korku salmıştı. Öyle ki bunların bazılarına çeşitli adlar da takmışlardı. Bunlar şüphesiz Asiatic Annie, Beachy Bill, Anafarta Annie'den başkaları değildi.
Anka Enstitüsü Makaleleri, 2020
Paralı Askerlik Şirketlerine Sahadan Bir Yaklaşım
2018
Makale Koprulu ailesinin Kur’ân egitimi ve kiraatine yonelik katkilarini ele almistir. Konunun anlatiminda oncelikle Kur’ân egitimi ve kiraatiyle ilgili hizmetleri bulunan Koprulu ailesiyle alakali genel bilgiler verilip sonrasinda bahsi gecen katkilara deginilmistir. Koprulu ailesinin Kur’ân egitimi ve kiraatiyle alakali hizmetleri, tesis etmis olduklari kurumlar ile bu kurumlardaki Kur’ân egitimi ve kiraatine dair istihdam alanlari ve Koprululerden Kur’ân kiraatiyle alakali eser telifinde bulunan bireylerin telifleri olmak uzere uc ana baslikta ele alinmistir. Konunun anlatiminda istifade edilen kaynaklar daha ziyade Koprulu vakfiyeleri ile bu vakfiyelerle alakali yazilan tez, makale ve maddelerdir. Makalenin yazilis amaci Koprululer’in bahsi gecen husustaki hizmetlerini ortaya cikarmak suretiyle icinde bulunduklari donemde Kur’ân egitimi ve kiraatine yonelik Osmanli ust duzey burokratlarinin bakis acisiyla ilgili perspektif sunmaktir. Incelemeler sonucunda Koprulu ailesinin Kur’â...
doaj.org
The phytoplankton and littoral algal flora of Hirfanlı Dam Lake were studied between October 1998 and June 2000. In phytoplankton Cyclostephanos dubius was dominant and seasonal distribution rather complex.
2018
Kur’ân, Allah tarafindan hem mana hem de lafiz olarak Cebrail araciligi ile Hz. Muhammed’e Arapca olarak indirilmis bir kitaptir. Onun ilâhi kaynakli oldugunun en kuvvetli delili yine kendisidir. Bu tarihen sabit oldugu gibi, Hz. Peygamberin hayati da buna sahittir. Kur’ân’in kaynagi vahiy oldugu gibi onun lafizlarinin bazi telaffuz farkliliklarindan ibaret olan Kiraatlerin ve farkli okuyuslarin kokeni de vahiydir. Cunku Hz. Peygamber gelen vahiylerin lafizlarinin telaffuzunu Cebrail’den ogrendigi gibi sahabeye de okuyor, ogretiyor, yazdiriyor ve ezberletiyordu. Resul-i Ekrem insanlar icin kolaylik olsun diye, “Bu Kur’ân, Yedi Harf uzere nazil olmustur. Size kolay gelenini okuyunuz” buyurarak, kendisine Yedi Harf ruhsati verildigini haber vermistir. Her ne kadar musaade edildigi tarihten gunumuze kadar Yedi Harf’in ne oldugu konusunda gorus birligi saglanmamis olsa da icerik olarak temel iki husus one cikmaktadir; Birincisi, basta lehce olmak uzere, kelime ilave etme ve cikarma, mut...
Istanbul University - DergiPark, 2020
Burada kadı olan babası aynı zamanda şair olup Libya'da Şerîf İdrîs es-Senûsî'ye yardım için Hüseyin Kâmil'in emriyle gönderilen heyete başkanlık etmişti. Ahmed Fehmî ilk eğitimini dedesi Şeyh Mahmûd Halîfe Ebû Sünne'den aldı; 1931'de yüksek kısma kaydoldu. Ezher'de Şeriat, Usûlüddin ve Arap Dili fakülteleri açılınca Külliyyetü'ş-şerîa'ya geçti ve ikinci sınıftan itibaren üç yıl okuyarak mezun oldu. Buradaki hocaları arasında Hasan el-Beyyûmî, Yûsuf el-Mersafî, Muhammed Abdülfettâh el-İnânî, Muhammed Arafe ve Abdurrahman Tâc anılır. M. Zâhid Kevserî ile de yakın bir dostluk kurduğu kaydedilir. 1935'te başladığı fıkıh, fıkıh usulü ve teşrî' tarihi alanındaki lisansüstü öğrenimini Ocak 1941'de tamamladı; el-ʿÖrf fî reʾyi'l-fuḳahâʾ ve'l-uṣûliyyîn başlıklı tezle "üstâz" derecesinde âlimiyye diploması aldı. 1941'de Külliyyetü'ş-şerîa'da müderris olarak göreve başlayan Ebû Sünne, daha sonra doçent ve profesör olarak görev yaptı, 1974'te emekliye ayrıldı. Bu arada Şam (1960-1961), Libya (1962) ve Bağdat (1967) üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. 1972'de gittiği Mekke'de Cidde Melik Abdülazîz Üniversitesi'ne bağlı Külliyyetü'ş-şerîa'da (1981'den itibaren Ümmülkurâ Üniversitesi) uzun süre öğretim üyeliği yaptı; hayatının sonlarına doğru Kahire'ye döndü. 1980'de Mekke'de iken Ezher'e bağlı Mecmau'l-buhûsi'l-İslâmiyye (Kahire) ve 1983'te Dünya İslâm Birliği'ne bağlı Mecmau'l-fıkhi'l-İslâmî'ye (Mekke) üye seçildi. Aynı yıl Ezher'in bininci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla birinci dereceden bilim ve sanat nişanına (visâmü'l-ulûm ve'l-fünûn) lâyık görüldü. Öğretim üyeliği dışındaki görevlerden uzak durdu, kendisine teklif edilen Ezher'de Külliyyetü'ş-şerîa dekanlığı, Vakıflar bakanlığı gibi idarî görevleri kabul etmedi. Öğretim hayatı boyunca fıkıh ve usulü, İslâm hukuk tarihi, teşrî' siyaseti, İslâm iktisadı, hadis, tefsir ve tasavvuf dersleri verdi, birçok yüksek lisans ve doktora tezi yönetti. 20 Eylül 2003 tarihinde Kahire'de vefat etti. Eserleri. 1. el-ʿÖrf ve'l-ʿâde fî reʾyi'l-fuḳahâʾ. Doktora derecesini elde ettiği tezin yayımlanmış şeklidir 2. el-Vasîṭ fî uṣûli fıḳhi'l-Ḥanefiyye (Kahire Külliyyetü'ş-şerîa'da ikinci sınıf talebelerine okuttuğu ders kitabı olup Sadrüşşerîa'nın et-Tavżîḥ'inin ikinci bölümü esas alınarak telif edilmiştir. 3. en-Naẓariyyâtü'l-ʿâmme li'l-muʿâmelât fi'ş-şerîʿati'l-İslâmiyye, 4. Muḥâḍarât fî uṣûli'l-fıḳh, Şam Üniversitesi'nde 1961'de verdiği konferansları içerir. 5. Ḳāʾidetân fıḳhiyyetân: el-ʿÂdetü muḥakkemetün ve lâ ḍarare velâ ḍırâr. Diğer başlıca eserleri de şunlardır: en-Naẓariyyâtü'l-aṣliyye li'l-aḥkâm ve edilletühâ (hak, ehliyet, akit, milk ve damân nazariyelerine dairdir), Ḥuḳūḳu'l-merʾeti's-siyâsiyye fi'l-İslâm, Maḳāṣıdü'ş-şerîʿa, el-İḳtiṣâdü'l-İslâmî,Fıḳhü'l-üsreti'l-müslime. Ayrıca el-İḫvânü'l-müslimûn gazetesi, Mecelletü'l-Ezher,Mecelletü'l-ḥaḍâreti'l-İslâmiyye (Dımaşk), Mecelletü Râbıṭati'l-ʿâlemi'l-İslâmî, Mecelletü Mecmaʿi'l-fıḳhi'l-İslâmî gibi dergilerde çeşitli yazı ve makaleleri çıkmıştır. Ebû Sünne'nin makalelerinden bazıları şunlardır: "Ḥükmü'l-ʿilâc bi-naḳli demin li'l-insân ev naḳli aʿżâʾin ev eczâʾin minhâ"; "ʿİlmü'l-iḳtiṣâdi'l-İslâmî żarûretün ḳāʾimetün ve ḥaḳīḳatün vâḳıʿatün"; "ez-Zekât ve vücûbühâ fî ecri'l-ʿaḳār"; "Ḥavle'l-meṣârif ve'şşerikâti'l-İslâmiyye".
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Semerkand Magazine, 2017
İslâm tarihinde, “biz aşk ve muhabbet ehli zahidleriz” diyerek her türlü günaha yeltenen Kalenderîler, İbahîler ve Haydârîler gibi birçok zümre mevcuttu. Bugün ise bu yaklaşım kılık değiştirmiş ve biraz daha hafifletilmiş halde karşımızda durmakta. Tasavvufun tamamıyla muhabbeti öngördüğü, kulun Rabbi için aşk ve muhabbet dışında bir his taşımaması gerektiği, zaten Allah Tealâ’nın da çok merhametli olduğu ve kul ne yaparsa yapsın nihayetinde kulunu affedeceği şeklinde bir yaklaşım bugün dünden daha fazla revaç bulmakta. Hâlbuki gerek Kur’an-ı Kerim ve Efendimiz s.a.v.’in hadisleri ve gerekse ilk devirlerden itibaren tasavvuf büyüklerinin sözlerine baktığımızda, Allah korkusunun, O’nun emir ve yasaklarına riayet etmenin ana esas olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan yine pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif Cenab-ı Mevlâ’nın rahmetini müjdeliyor, ebediyete dair ümitlerimizi daima diri tutuyor. İşte bu korku ve ümit halini ifade eden kavramlara “havf” ve “recâ” diyoruz. Gerek temel kaynaklarımıza, gerek ehl-i sünnet tasavvuf kaynaklarına baktığımızda bu kavramlardan birinin diğerine tercih edilmediğini, ikisinin de lüzumuna ve denge haline temas edildiğini görürüz. Havf ve recâ, en yalın haliyle, sırasıyla Allah’tan korkmak ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmemek manasına geliyor. Büyük rahmet ve şiddetli azap Hak Tealâ şöyle buyurur: “Ey Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber ver.” (Hicr, 49-50) Tasavvufun temel eserlerinden sayılan “el-Lüma” isimli kitabın sahibi Ebu Nasr es-Serrac k.s. hazretleri, sahabenin, havfın eşlik etmediği bir muhabbeti âdetten (alışkanlıktan) farksız gördüğünü, havfın recâ ile, recânın da havf ile dengelenmedikçe hükmünü yitireceğini belirtir.
Önsöz: Mihály Babits: Leylek Halife, 2024
macarca aslından ÇEVİREN: Figen Uç leylek halıfe mihály babits Mihály Babits (1883-1941) Szekszárd' da doğdu. 20. yüzyıl başı Macar edebiyatının şair, yazar, çevirmen, edebiyat tarihçisi, eleştirmen olarak pek çok alanında eserler veren en önemli kişilerinden biri. Üniversite eğitimini Budapeşte' de Macar Kraliyet Bilimler Üniversitesinde Macar ve Latin dili ve edebiyatı bölümlerinde tamamladı. 1905'te Baja' da başladığı öğretmenlik kariyerini sırayla Szeged, Fogaras ve Budapeşte' de sürdürdü. I. Dünya Savaşı yıllarında yazdığı bir şiirinden dolayı vatansever olmamakla suçlanıp 1916' da öğretmenlikten uzaklaştırılınca kendini tamamen yazarlığa adadı. Savaştan sonraki kısa devrim yılında çeşitli görevler üstlendi, üniversitede Dünya Edebiyatı ve Modern Macar Edebiyatı dersleri de verdi. 1917' de Sándor Petőfi'nin anısını yaşatmak ve Macar edebiyatını desteklemek amacıyla kurulmuş olan Petőfi Topluluğu'nun üyesi oldu. 1908 yılından beri yazarları arasında yer aldığı döneminin en önemli edebiyat dergisi Nyugat'ın 1918' da editörü, 1929' da ise başeditörü oldu. Nyugat'ın editörlüğü, prestijli edebiyat ödülü veren Baumgarten Vakfı'nın başkanlığı (1927) Babits'in Macar edebiyatı üzerindeki etkisini arttırdı. 1930' da edebiyatın hemen her alanında önemli ve etkili olan Kisfaludy Topluluğu'nun üyeliğine de seçildi. 1937' de gırtlak kanseri teşhisi kondu, ertesi yıl ameliyat oldu, ama sesini kaybetti. 1940'ta Dante'nin İlahi Komedya çevirisi nedeniyle İtalya Devleti tarafından San Remo Ödülü'yle onurlandırıldı. 1941' de Macar Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi. Beş şiirinin A Holnap (1908) adlı antolojide yer almasıyla adı ülke çapında tanınan Babits'in Levelek Iris koszorújából [İris'in tacından yapraklar] adlı ilk şiir kitabı 1909' da yayımlandı. Bunu sekiz şiir kitabı, 1913'te tefrika olarak yayımlanmaya başlanan ilk romanı Leylek Halife'yi ise dört romanı izleyecekti. Şiir ve romanlarının yanı sıra Latince, Fransızca, Almanca, İngilizceden yaptığı çevirileri Macar çeviri tarihinde seçkin bir yere sahiptir. Ayrıca Az európai irodalom története [Avrupa Edebiyat Tarihi] incelemesi kültürlü bir insanın okuma deneyimi gibidir. 20. yüzyılın en önemli edebiyat bilimcilerinden biri olan, romanlarıyla da tanınan Antal Szerb, Macar Edebiyat Tarihi kitabında Babits'le ilgili şöyle yazar: "Macar ruhunun Avrupa'yla yeni bir sentezi. "
Actes des 43es rencontres internationales d’archéologie et d’histoire, 2024
tesserae iuris , 2023
IJRAME PUBLICATIONS, 2024
Altorientalische Forschungen, 1999
Λεσβιακό Ημερολόγιο 2011 Γράμματα Τέχνες Πολιτισμός, επιμέλεια Παναγιώτη Σκορδά, 2010
ENVIRONMENTAL EDUCATION RESEARCH, 2024
Department of Linguistics, Bharathiar University, 2022
Meat science, 2018
IntechOpen eBooks, 2023
Journal of Materials Science Research, 2014
Soil Carbon, 2014
Educar, 1999
Journal of Physical Therapy Science, 2021
Revista Dobra, 2022
International Journal of Research Publication and Reviews,, 2024
Journal of Molecular Evolution, 1999
Composite Structures, 2014