istanbul istanbul olalı blog

İstanbul’dan kısa bir süreliğine ayrıldığımızı yazmıştım. Nihayet döndük hepi dopu 4-5 gün. Çok çabuk geçti. İstanbul hızla betonlaşıyor derken Anadoluyu es geçmişiz, millet daire delisi olmuş Merzifon, Gümüşhacıköy, Suluova betonlaşmış, Hamamözü kendi halinde bir ilçe. TOKİ İstanbulda gördüğünüz o binaları minicik ilçelere de dikmiş. Aferin, bravo, Allah nazarlardan saklasın. Amasya Mumyaları Amasya aynı Amasya, yine Şirin kadar şirin yine Ferhat kadar aşk şehri. Şunu öğrendim Amasya turizmi öğrenmiş darısı diğer illerimizin başına. Amasya müzesini mutlaka not alın görülmesi gereken en önemli müzelerden biri. Mumya görmek için Mısır’a gitmeye gerek yok Amasya mumyaları insanı hayretler içinde bırakmaya yeter! Amasya'nın Meşhurları Doğduğum toprakları görmenin huzuru içindeyim. Gerçekten her şeyi çok farklı, elmanın en az 5 türünü armudun en az yedi sekiz çeşidini tattık. Avluda ızgara yaptık, hamamda kaplıca keyfi yaptık. II. Beyazıt külliyesinde dinlendik. Strabon...

Uzun zaman önceydi. Ben bir küçük kara balıktım. Doğduğum topraklardan denize ulaşmak için ayrıldım. Tanrı nasip etti denizi de gördük, okyanusu da. Şimdi yine bir sabah tam saat altıda İstanbul'u  bir süreliğine terk ediyoruz . Belki bu ayrılık aşkımızı tazeler kim bilir. Eşim kayın validesine gidiyor. Oğlum babanesine gidiyor. Ben anneme gidiyorum. İstanbul’un keşmekeşinden, betonundan, dikey büyüyen inşaatlarından uzağa gidiyoruz. Çeşmesinden akan suların içildiği, bahçelerinde domatesi, biberi olan, ağustos böceklerinin bedava konser verdiği, hasat mevsiminde tarlaları halı gibi duran. Dallarında meyveleri sebil olan bir memlekete gidiyoruz. 17 yıl önce gördüğüm Merzifon acaba nasıldır? Garajdaki köfteciler hala aynı tadı yaşatabiliyor mu? Yiyeceğiz göreceğiz kısmetimiz de var ise. Fotograf Kaynak:geograph.org