Istanbul University
Turkish Education Department
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi sürecinde, öğrencilerin okuma-anlama becerilerini geliştirme sürecinin temel aracı metinlerdir. Bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin Türkçe metinlere dair tutumlarını belirlemek için... more
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi sürecinde, öğrencilerin okuma-anlama becerilerini geliştirme sürecinin temel aracı metinlerdir. Bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin Türkçe metinlere dair tutumlarını belirlemek için likert tipi bir ölçek geliştirilmiştir. Çalışmaya araştırmacılar tarafından geliştirilen 90 soruluk madde havuzu ile başlanmış, sonrasında 5 uzmandan gelen değerlendirmeler ışığında Lawshe analizi ile yapılan kapsam geçerliliği işlemi sonucu 44 maddelik taslak ölçek yabancı dil olarak Türkçe öğrenen B2 ve üstü seviyede 192 öğrenciye uygulanmıştır. Açımlayıcı faktör analizi ile maddelerin toplam 4 faktörde toplandığı, açıklanan toplam varyans miktarının yaklaşık % 48,53 olduğu, faktörler arasında anlamlı korelasyonların olduğu belirlenmiştir. Madde-toplam ve madde-kalan korelasyonları anlamlı ve maddelerin ayırt edici olduğu saptanmıştır. Çalışma sonunda Cronbach’s Alpha katsayısı ölçek toplamı için alfa ,799 olarak hesaplanmıştır. Faktörler arasında ise birinci faktör için ,827; ikinci faktör için ,807; üçüncü faktör için ,659; dördüncü faktör içinse ,730 olarak bulunmuş ölçeğin Cronbach’s Alpha katsayısının faktörler arasındaα=,659-α=,827 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Ölçeğin Spearman-Brownkatsayısı,853; Guttman Split-Half katsayısı,849 ve iki form arasındaki korelasyon katsayısı ise ,744 olarak bulunmuştur.
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi sürecinde, öğrencilerin okuma-anlama becerilerini geliştirme sürecinin temel aracı metinlerdir. Bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin Türkçe metinlere dair tutumlarını belirlemek için... more
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi sürecinde, öğrencilerin okuma-anlama becerilerini geliştirme sürecinin temel aracı metinlerdir. Bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin Türkçe metinlere dair tutumlarını belirlemek için likert tipi bir ölçek geliştirilmiştir. Çalışmaya araştırmacılar tarafından geliştirilen 90 soruluk madde havuzu ile başlanmış, sonrasında 5 uzmandan gelen değerlendirmeler ışığında Lawshe analizi ile yapılan kapsam geçerliliği işlemi sonucu 44 maddelik taslak ölçek yabancı dil olarak Türkçe öğrenen B2 ve üstü seviyede 192 öğrenciye uygulanmıştır. Açımlayıcı faktör analizi ile maddelerin toplam 4 faktörde toplandığı, açıklanan toplam varyans miktarının yaklaşık % 48,53 olduğu, faktörler arasında anlamlı korelasyonların olduğu belirlenmiştir. Madde-toplam ve madde-kalan korelasyonları anlamlı ve maddelerin ayırt edici olduğu saptanmıştır. Çalışma sonunda Cronbach’s Alpha katsayısı ölçek toplamı için alfa ,799 olarak hesaplanmıştır. Faktörler arasında ise birinci faktör için ,827; ikinci faktör için ,807; üçüncü faktör için ,659; dördüncü faktör içinse ,730 olarak bulunmuş ölçeğin Cronbach’s Alpha katsayısının faktörler arasındaα=,659-α=,827 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Ölçeğin Spearman-Brownkatsayısı,853; Guttman Split-Half katsayısı,849 ve iki form arasındaki korelasyon katsayısı ise ,744 olarak bulunmuştur.
- by Emre Yazıcı and +1
- •
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi için yeni bir modelin geliştirilmesinin amaçlandığı bu çalışmada Kültür Günleri modelinin geliştirilmesine çalışılmıştır. Uygulama odaklı aksiyon araştırması modelinde tasarlanan süreçte önce... more
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi için yeni bir modelin geliştirilmesinin amaçlandığı bu çalışmada Kültür Günleri modelinin geliştirilmesine çalışılmıştır. Uygulama odaklı aksiyon araştırması modelinde tasarlanan süreçte önce 2016-2017 eğitim-öğretim yılında C1 seviyesindeki 7 öğrenci ve 5 hoca ile kültür aktarımı hakkındaki görüşlerini belirlemek için iki ayrı görüşme yapılmıştır. Aynı dönemde araştırmacılar tarafından tutulan araştırmacı günlüklerinde, görüşmelerden elde edilen verilerle örtüşecek şekilde, katılımcıların etkinlikler yönünden eğitim-öğretim sürecini zayıf bulduğu, kültür aktarımı hususunda Türk kültürünün öğretimi kadar kendi kültürlerini de tanıtmak istedikleri belirlenmiştir. Ayrıca kültür aktarımına dayalı etkinliklerin tasarlanmasının dil öğrenimi sürecini pozitif yönde etkileyebileceği sonucuna varılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda 4 dil becerisini kapsayacak ve iki yönlü kültür aktarımını temin edecek Kültür Günleri modelinin geliştirilme sürecine başlanmıştır. 2016-2017 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Dil Atölyesi bünyesinde gerçekleştirilen Kültür Günleri’ndeki gözlem kayıtları katılımcıların Türkçe öğrenmeye yönelik tutumlarını pozitif yönde geliştirdiğini göstermektedir. 2017-2018 eğitim öğretim yılında ise sürecin dil becerilerini geliştirmesi için daha uzun süreli bir uygulamaya ihtiyaç duyduğu görülmüş ve mentorluk süreci ile Kültür Günleri’ne hazırlık sürecinin de planlanması sağlanmıştır. Böylece süreç 10 haftalık bir periyoda yayılmıştır. Kültür Günleri sürecinin tamamlanmasından sonra C1 seviyesindeki 20 katılımcı öğrenci ile görüşme çalışması yapılmış ve veriler içerik analizi ile bulgulaştırılmıştır. Araştırmacı günlükleri ve gözlem verileri ile örtüşen sonuçlara göre Kültür Günleri yabancı dil olarak Türkçe öğrenen 20 katılımcının 4 dil becerisini pozitif yönde etkilemiştir. Teklif edilen modelin yabancı dil olarak Türkçe öğretimi yanında farklı dillerin ikinci dil ve yabancı dil olarak öğretiminde fayda sağlayacağı da söylenebilir.
This study aimed to develop Turkish Teacher Candidates' Self-Efficacies to Use Listening Strategies Scale. Therefore, the study was designed in sequential explanatory design, and sequential timing has been followed. First, the interview... more
This study aimed to develop Turkish Teacher Candidates' Self-Efficacies to Use Listening Strategies Scale. Therefore, the study was designed in sequential explanatory design, and sequential timing has been followed. First, the interview study was conducted with 40 participants, and the qualitative data were analyzed through content analysis. Subsequently, an item pool was designed via the findings obtained from the qualitative findings and literature review. Afterward, the draft form was applied to Turkish teacher candidates and 345 valid forms were obtained. As a result of the exploratory factor analysis conducted for the data obtained, we determined that the items were collected in four factors in total. The Cronbach's alpha coefficient was calculated as .927 for the scale. Confirmatory factor analysis was performed in the last stage, and finally, we found that all factors are statistically significant and the obtained model has a good fit. In addition, we determined that the qualitative findings have chronological categorization and the quantitative findings have thematical categorization. This means that thematic categorization to the listening strategies can be more appropriate for listening skills. Consequently, the scale can be used in determining the self-efficacy perceptions of Turkish teacher candidates to use listening strategies. Furthermore, the scale can contribute to similar studies in the literature.
- by Emre Yazıcı and +1
- •
- Turkish Education
Çalışmamızda MEB Ölçme ve Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Veri Analizi, İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı birimi ile yapılan yazışmalar neticesinde erişilebilen ABİDE 2016 Türkçe-A testine cevap veren... more
Çalışmamızda MEB Ölçme ve Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Veri Analizi, İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı birimi ile yapılan yazışmalar neticesinde erişilebilen ABİDE 2016 Türkçe-A testine cevap veren öğrencilerden seçilen 6000 kişilik veri analiz edilmiştir. İlgili kitapçıkta araştırmacılara 9 madde verilmiş olup araştırma boyunca ilgili maddelerin hedef kitlenin cinsiyet, kurum türü ve bölge değişkenlerinin alt gruplarında madde yanlılığına işaret eden diferansiyel madde fonksiyonunu gösterip göstermediği incelenmiştir. Parametrik veri setlerine uygunluğu ve maddelere verilen cevapların hiyerarşik yapı içermesi sebebiyle lojistik regresyon analizleri seçilmiştir. Maddelere verilen cevapların ordinal bir yapı içermesi sebebiyle de ordinal lojistik regresyon analizi ana analiz metodu olarak belirlenmiştir. İlgili metot yoluyla yapılan DMF (diferansiyel madde fonksiyonu) analizleri neticesinde madde yanlılığına işaret eden maddeler varsa bulgulaştırılarak raporda sunulmuştur. Elde edilen sonuçlar ABİDE maddelerinin alt gruplara yönelik olarak orta ve yüksek derecede diferansiyel madde fonksiyonuna sahip olmadığına işaret etmektedir. Bulgular ilgili maddelerin analiz edilen alt gruplar için geçerli olduğu şeklinde yorumlanabilir. Bununla beraber mevcut bulguların oluşmasına sebep olabilecek istikşafi analizlerin gelecek araştırmalarda yapılması milli bir izleme-değerlendirme sisteminin kurulmasında katkı sağlayacaktır. Son olarak ABİDE projesinin PISA (Program for International Student Assessment) gibi açık veri politikası izlemesi ve daha geniş veri paylaşımında bulunması projenin güvenilirliğini de artıracak ve daha derinlikli veri elde edilmesine imkân sağlayacaktır.
Okuma dil becerilerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesinde mühim bir başlığı ifade etmektedir. Okuma becerisi, ehemmiyeti sebebiyle büyük veri araştırmalarında yer bulmaktadır. Nitekim PISA araştırmalarında da okuma becerisi üzerine çok... more
Okuma dil becerilerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesinde mühim bir başlığı ifade etmektedir. Okuma becerisi, ehemmiyeti sebebiyle büyük veri araştırmalarında yer bulmaktadır. Nitekim PISA araştırmalarında da okuma becerisi üzerine çok sayıda katılımcı ülkeden veri toplanmaktadır. PISA’nın geniş bir ülke havuzundan veri toplaması araştırmanın avantajı olarak değerlendirilebilir. Bununla beraber ülkelerin farklı değişkenler barındırması PISA’nın okuma maddelerinin uygulama ülkelerinin tamamında geçerli olmasının önüne geçebilecek madde yanlılıklarını akla getirmektedir. Dolayısıyla PISA bir yandan okuma becerisi çalışmaları için bir yandan da geçerlilik araştırmaları için mühim bir potansiyele sahiptir. Madde yanlılığı araştırmalarında kullanılanılan 3. nesil diferansiyel madde fonksiyonu çalışmalarında maddenin arka planındaki ekolojik yapıya odaklanılmaktadır. Bu doğrultuda geliştirilen ekolojik model diferansiyel madde fonksiyonu analizlerinde madde yanlılığına yönelik çalışmalar için daha geniş çerçevede sonuçlar sunmaktadır. Çalışmada 2018 yılı PISA araştırmalarından seçilen okuma maddelerinde diferansiyel madde fonksiyonlarının tespit edilmesi ve elde edilen bulguların ekolojik arka planının ortaya konması araştırmanın birinci amacını oluşturmaktadır. Korelasyonel araştırma olarak tasarlanan süreç 3 aşamada yürütülmüştür. Birinci aşamada okuma maddelerinde ülke alt gruplarına göre diferansiyel madde fonksiyonu seviyesi belirlenmiştir. İkinci aşamada Türkiye evreninde gizli sınıf analizi yürütülerek diferansiyel madde fonksiyonlarının oluşmasında etkili olabilecek muhtemel sınıflar ortaya çıkarılmıştır. Üçüncü aşamada ise Türkiye evreni için gizli sınıfları açıklayıcı değişkenlerin tespitine çalışılmıştır. Sonuçlar klasik diferansiyel madde fonksiyonu analizlerinin sürecin tamamını açıklamak için yeterli olmadığını göstermektedir. Ayrıca PISA’daki okuma maddelerinin muhtemel yanlılığını ortaya koymanın yanı sıra diferansiyel madde fonksiyonu araştırmalarında ekolojik modelin yerini geliştirme potansiyelini taşımaktadır. Bulgular okuma başarısının maddelere yönelik değişkenlerin yanında öğrencinin karakterinden yaşadığı dış dünyaya kadar geniş bir değişken havuzundan etkilendiğini ortaya koymaktadır. Araştırmanın ikinci amacını ise PISA’nın etkisi ile Türkiye’de geliştirilen ABİDE projesinin okuma maddelerindeki diferansiyel madde fonksiyonlarının belirlenmesi oluşturmaktadır. Yapılan analizlerde diferansiyel madde fonksiyonuna rastlanmamıştır. Sonuçlar 3 değişkenle sınırlıdır. Böylece bulgular ilgili değişkenler için temin edilen maddelerin geçerli olduğuna işaret ederken şeffaf bir şekilde ABİDE maddelerine erişimin PISA’daki gibi şümullü bir tablo ortaya çıkaracağına işaret etmektedir. Nihayetinde çalışma hem ekolojik model için daha fazla delil sunmakta hem de PISA ve ABİDE araştırmalarına daha derinlikli gözle bakabilmeye katkı sağlamaktadır.
Research with models on attitudes for new language learners has been underrepresented and has drawn little attention in studies on teaching Turkish as a foreign language (LTFL) thus far. The development of new models has the potential to... more
Research with models on attitudes for new language learners has been underrepresented and has drawn little attention in studies on teaching Turkish as a foreign language (LTFL) thus far. The development of new models has the potential to improve the effectiveness of learning and teaching processes. In teaching Turkish as a foreign language, the model development studies are less focused. The application of models helps the teaching of learning objectives in many ways. Therefore, the study's aim is to explore the Idea Workshop model's (IWM) effect on the attitudes of LTFL. The participants were C1 level foreign students in Yıldız TÖMER (experimental group, n= 12) and AİBÜ TÖMER (control group, n= 14) in June 2018. The data was collected in the same period. The participants' attitudes towards LTFL were analyzed by using the quasi-experimental method with pre-test and post-test scores. Additionally, qualitative data was acquired using a semi-structured interview form in order to better understand the model's other probable impacts as the process progressed. The findings show that students in the experimental group improved their scores significantly over the activities of the model. Additionally, the effect size results show that the Idea Workshop Model (DAM) has a greater effect on the attitude toward learning Turkish as a foreign language. Besides, the qualitative evidence indicates that the model helps in the development of language, communication, and critical thinking abilities. In conclusion, the Idea Workshop model is a beneficial and relevant tool for improving the LTFL process. * Araştırma verileri 2018 Haziran ayı içinde toplanmıştır.
Occupational anxiety has an important place in the careers of teacher candidates. However, there is a lack of studies that wi ll reveal the variables that will predict the studied variable. Studies to reveal the predictive variables can... more
Occupational anxiety has an important place in the careers of teacher candidates. However, there is a lack of studies that wi ll reveal the variables that will predict the studied variable. Studies to reveal the predictive variables can contribute to the improvement of the education process of teacher candidates on the one hand. Additionally, these variables have the potential to create a data pool for steps that will make teaching processes more efficient. In order to contribute to the elimination of the current deficiency, the explanatory correlational research method was chosen and the explanatory power of speaking anxiety as a possible variable that could affect professional anxiety was analyzed through simple linear regression analysis. The research hypothesis was formed in line with the positivist paradigm and acted on the principle of simple reality. The results indicate that speaking anxiety can explain professional anxiety at a significant level. Therefore, it will be beneficial to examine the sub-dimensions of speaking anxiety more deeply in future research and to study new quantitative models that can explain the sources of occupational anxiety. Carrying out activities to reduce speech anxiety is also among the steps that can be beneficial in reducing professional anxiety. Conducting research in which different language skills are used will also contribute to revealing a more complex pattern. In this respect, although the research was conducted with a hypothesis formed with a positivist world view, it opens the door to new problem sentences to be constructed with a post-positivist paradigm in which reality is complex. In future research, it will be beneficial to carry out studies to clarify other parts of occupational anxiety's background.
There is a shifting paradigm in gifted education from person-based approaches (i.e., identifying giftedness) to process-based approaches (i.e., transacting giftedness). This new framework is centered on enriching educational opportunities... more
There is a shifting paradigm in gifted education from person-based approaches (i.e., identifying giftedness) to process-based approaches (i.e., transacting giftedness). This new framework is centered on enriching educational opportunities that will make the process meaningful (i.e., gifted) to everyone in a setting. However, little is known about how this renewed perspective can be applied in teacher professional development. In line with the socio-ecological models, our study aims to identify the best appropriate model to describe teacher self-efficacy (i.e., the de-pendent variable in the study) as professional development from an ecological perspective and to propose an ecologically intelligent school (EIS) for the advancement of self-efficacy. Structural equation modeling (SEM) was performed to create a model using TALIS 2018 dataset. Afterward, indices of goodness-of-fit criteria were examined for each model. The results indicate that there is a complex ecological background, in that various factors affect the dependent variable. Model 3 was determined as the most suitable model that can be proposed as an ecologically intelligent school (EIS) for the advancement of self-efficacy. The factors within the three layers of the so-cio-ecological model—communication with teachers, communication with students, school cli-mate, and feeling valued by the national level—altogether created an appropriate model ex-plaining teacher professional development, regarding self-efficacy.
This study aims to discover the best appropriate model to explain reading success of academically gifted students through the ecological model. Three models (i.e., Model 1, Model 2, and Model 3) were created by using three layers of the... more
This study aims to discover the best appropriate model to explain reading success of academically gifted students through the ecological model. Three models (i.e., Model 1, Model 2, and Model 3) were created by using three layers of the ecological model to investigate the ecological background of reading success. In line with the literature, seven explanatory factors were examined among the items in the student questionnaire of PISA 2018. Exploratory factor analysis to detect factors and confirmatory factor analysis to validate them were used respectively. Cronbach's Alpha values of each factor (internal consistency) were also calculated. Structural equation modeling was performed to create a model explaining reading success. Afterward, indices of goodness-fit-criteria were examined. The findings indicated that there is a complex background for reading. All factors (i.e., perception of difficulties, perception of competence in reading, enjoyment of reading, teacher support, teacher feedback, value of school and disciplinary climate in the classroom) have a significant effect on reading. According to the results, Model 3 has the best model fit indices among other models. This model, having more complexity and interaction among latent variables, was found as the most comprehensive and appropriate model due to being coherent with the ecological model.
The measurement and evaluation of the Turkish language continue with an approach focused on the item and participant responses. In the 21st century, the measurement of Turkish is being made new framework on the ecological background of... more
The measurement and evaluation of the Turkish language continue with an approach focused on the item and participant responses. In the 21st century, the measurement of Turkish is being made new framework on the ecological background of the item-responding process is increasingly
Writing is an important part of creative thinking as it is the reflection of a person's thoughts and reasoning. The aim with this study was to create a comprehensive and effective educational model that combines the teaching and practice... more
Writing is an important part of creative thinking as it is the reflection of a person's thoughts and reasoning. The aim with this study was to create a comprehensive and effective educational model that combines the teaching and practice of writing as a process and creative writing in a collaborative environment in the education of prospective language teachers. The study was designed with the convergent mixed method design. Quantitative data were obtained from the scoring of the first and final texts that the students were asked to write as part of the action plan implemented to improve the students' writing skills. Qualitative data consisted of the opinions of the participating students and the observations of the teachers who implemented the model. Through the aggregated analyses of these 2 types of data, the effect of the 4 + 1 planned writing and evaluation model (PWEM) on developing students' writing skills was determined. The results indicate that the model was useful, functional and improved the participating prospective language teachers' creative and process writing skills. The model enabled inexperienced writers to acquire metacognitive strategies, self-regulation, and self-efficacy that they would need in the writing process. This was supported by the opinions of the participating students and the observations of the teachers who implemented the model. The model may be used with any student population to help them to become self-sufficient in writing.
- by Halit Karatay and +1
- •
- Creative Writing, Turkish Education
This study investigated how motivational factors contribute to math performance through the ecological model within exceptionally high and low achieving student populations. Using PISA 2018 data, a model including three layers of the... more
This study investigated how motivational factors contribute to math performance through the ecological model within exceptionally high and low achieving student populations. Using PISA 2018 data, a model including three layers of the ecological model were constructed to examine the ecological background of math performance for each group: exceptionally low & high achievers. Employing structural equation modeling, the results revealed that high math performance was ecologically associated with factors: attitudes towards competition, growth mindset, motivation to master tasks, self-efficacy, teacher enthusiasm, teacher feedback, teacher support, value of school, and parents' emotional support. However, low math performance was related to a wider range of factors, including the aforementioned variables, as well as enjoyment of reading and learning goals. This research emphasizes a practical viewpoint that suggests using different interventions to maximize the potential of students in various positions on the math ability spectrum since the factors differ in explaining mathematically high and low performance. Educational relevance and implications statement: In this study, we investigated motivation related factors that affect students with both high and low achievements in mathematics. Our results indicate that the factors associated with math performance differ between high and low achievers. This highlights the significance of need for differentiated educational strategies to maximize the potential of students across the math ability spectrum. This differentiation between the two groups may help in developing a tailored approach, enabling educators to promote a learning environment that is both inclusive and effective.