kilo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kilo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Nisan 2016 Çarşamba

Yazmıyorum diye kimbilir kaç kişi bana kızıyorsunuz biliyorum ama beni, benden olan anlar diyeyim :) Asistan yok, bakıcı yok, iş çok, çocuk yemez-uyumazgillerden, memlekette şehit çok, bombasız tecavüzsüz gün geçmez… Söyleyin bana ben hangi ara zaman bulayım, hadi zamanı buldum diyelim hangi moralle yediğimi içtiğimi paylaşayım? Öyle bir ay geçti ki, anlatılmaz yaşanır kıvamında. Neyse bir yerden anlatmaya başlayayım…

Öncelikle İnci'nin anaokul hikayesinden başlamak istiyorum. İnci okulunu ve öğretmenlerini çok seviyor. Maşallah çok güzel uyum sağladı. Birkaç kez "bugün okula gitmicem" dese de hiç öyle tutturup ağlamadı. Okula varıp öğretmenini görünce arkasına bile bakmıyor diyebilirim. Hatta ilk gün eve gelmek istemedi :) Bütün gün kendi yaş grubu arkadaşlarıyla, eğitmenler eşliğinde oynuyor, resim yapıyor, aktiviteler yapıyor ve çok eğleniyor. Uyku saati de var. Kahvaltısını evde yedirip saat 10.00'da okula bırakıp ben de işe geliyorum. Öğle yemekleri konusunda biraz sıkıntımız var çünkü İnci'nin iştahsız ve yemek seçer özelliği devam ediyor. İkindide ufak kurabiye, poğaça öğünü ile kendini kurtarıyor :) Başlarda okulla ilgili endişelerim vardı çünkü çocuk için ev dışı sorun olur mu olmaz mı bilmiyordum ama meğerse artık 2,5 yaşını geçen bir çocuk için anaokulu harika bir olaymış! :) Siz de verin, kurtulun :) Geçen sene biraz erkendi ama 2,5 yaş sonrası evde bakıcıya hiç gerek yokmuş onu anlamış olduk. İnci zaten sosyal bir çocuk olduğu için çabuk uyum sağladı ama herkes için aynısı olmayabilir. Okula başlayınca erken uyur sanıyordum ama yine gece yarılarına kadar uyumuyor. Dün 22.40'da uyuduğunda "erken uyudu vay be"diyoruz.

Gelelim işlere… İşler yoğun çok şükür, iyi ki öyle çünkü eşim hala bir işe yazılamadı (bu da Berra'nın tabiri :) Görüşmeleri devam ediyor. Bir gelişme olunca yazarım. Ben en yoğun sezonuma girdiğim için bahar yorgunluğu ile birleşince zaman zaman tükeniyorum. Annemler Mart'ın ilk haftası Antalya'ya döndüler. Yani ev temizliği işi hariç tüm işler bana kaldı. Ne pişirsem ve hatta ne zaman pişirsem derdi başladı! Son zamanlarda biraz pratik ve hamur işi ağırlıklı beslendiğimiz için şu vermek istediğim 3 kiloyu yine veremedim :( Bir de Mart ayında alkolü biraz kaçırdım, yani çok içmedim ama biraz sık içtim diyebilirim. Ama kilo almadım tabi.

Gelelim stres konusuna… Bu ülkede kafayı yemeden yaşamayı başarabilmek için bana tek bir antidepresan yetmiyor birşeyler daha yapmak lazım. Ben de örgüye başladım. Yeni hobim tığ ve yün iplik ile birşeyler örmek. Çok da severek yapıyorum. Çocukluğumdan beri dikiş, nakış, örgü işlerini çok severim. Hedefim amigurumi bebeklerden örmek ama şimdilik başlangıç seviyesinde takılıyorum.  Artık sizinle ördüklerimi de paylaşırım. Youtube'dan videoları izleyerek örüyorum. Damla Hobi diye bir hesap var, oldukça güzel anlatıyor. Ondan çiçek, gül, yaprak, anahtarlık, kavanoz kapağı vb. şeyler öğrendim :) Tığlarımla, yünlerimle çok mutlu bir diyetisyenim artık :)




Bu arada kendime 3 günlük bir kafa tatili verdim, yarın akşam İnci'yi de alıp kız kıza Antalya'ya gidiyorum. Haftasonu bir lise arkadaşımın düğününe katılacağım (hala ne giysem diye düşünüyorum). Pazartesi öğleden sonra fabrika ayarlarına dönmüş bir şekilde İstanbul'da olacağım. Annem dolabı doldurmuştur şimdi, kilo almadan dönmek tek amacım!

Hemen görsellerimi de ekleyip bu postu yayına koyacağım ki daha fazla kızmayın :) kendinize de iyi bakın :)

Diyetisyen Serap Orak Tufan

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN


19 Şubat 2011

MERHABA,

Ben Serap, Diyetisyen Serap :)
Bugünlerde 31 yaşında olan bir diyetisyenim. 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nü bitirdim. O günden beri her türlü yeme ve içme konularıyla daha da yakından ilgiliyim.

"Bir diyetisyen ne yer acaba?"
"Siz sürekli diyet mi yapıyorsunuz?"
"Hiç tatlı yemez misiniz?"
"Geliyorum gidiyorum siz hep aynısınız, nasıl besleniyorsunuz Allah aşkına!"
"Ya Serap bu işin sırrı ne? Biz ne zaman senin gibi kilomuzu koruyabileceğiz?"
"Gizli bilgileriniz var ve siz diyetisyenler sadece kendiniz için bunları uyguluyorsunuz değil mi?:)"
"Sizin için üzülüyorum, siz şimdi kalorili, lezzetli ve güzel yiyeceklerden yiyemiyorsunuzdur :)"
...
bu cümleleri sık sık duyan bir diyetisyen olarak sonunda düşündüm ve bir blog oluşturmaya karar verdim. Artık gizli saklı birşey kalmayacak! Ne yiyorsam ne içiyorsam not alacağım ve herşeyi bir gün sonra yazacağım. Haftada 1 gün tartılıp kilomu da belirteceğim. Artık bundan sonrasını beraber yaşayıp, okuyup göreceğiz.

Aslında başlangıcı 1 Mart Salı günü yapmayı planlamıştım. Çünkü o gün 32. doğumgünüm olacak. Ama planları bozmayı seven ve aklına koyduğunu hemen yapan biri olarak dayanamadım ve bugün başladım.

Yaklaşık 15 senedir aynı kilolardayım (50-55 kg). Tabi ki aralarda birkaç kilo alıp verme dönemlerim olmuştur. Ama istikrarlı olmayı severim, zaten işim de bunu gerektiriyor :)

Ne yalan söyleyeyim diyetisyen olup bu işlere bulaşmadan önce pek tartılma huyum yoktu. Kilo kontrolümü giysilerimdeki darlık-bolluk derecesine göre ayarlardım.Bildiğim en düşük kilom 2000 yılında 49'dur. Ehliyet sınavına girerken stresten yemeden içmeden kesilmiştim :) Bildiğim en yüksek kilom da 63'dür. Bazı sağlık sorunlarım nedeniyle bir dönem tam 10 kg almıştım ve diyet yaparak bu sorundan kurtuldum (2004 yılı). Sanırım 1-2 kg oynamalarla beraber yıllardır 53-55 kg civarında yaşıyorum.

Bunu nasıl başarıyorum? Herşeyi burada yazıp paylaşacağım. Etik mi değil mi düşünmedim açıkcası..Eee herkes blog yapıyor :)
Takip edenlerin hergün benim yediklerimi yemesini öğütlemem veya istemem. Herkesin metabolizma hızı ve sağlık durumu farklıdır. Beslenme ihtiyaçları yaşa, boya, cinsiyete ve fiziksel aktiviteye göre değişkenlik gösterir...

Demek istediğim :

Bu bir diyet programı değildir. Bu bir YAŞAM ŞEKLİ' dir...


Diyetisyen Serap Orak Tufan


19.02.2011

Twitter'dan takip etmek için DiyetisyenSerap

www.kendinizeiyibakin.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...