Önceki yazımda doğum hikayemi anlatmıştım, bu yazımda da doğumdan sonraki günlerim nasıl geçti ondan bahsedeceğim.
|
İnci'm |
İlk olarak anneliğin ne kadar zor olduğunu söylemek istiyorum. Belki insan ilerleyen yıllarda alışıyordur ama ilk günler ve haftalar gerçekten çok zor geliyor. Çünkü hayatınız bir anda tamamen değişiyor. Özellikle de benim gibi çok sosyal, yoğun iş hayatına alışkın, evde az vakit geçiren biriyseniz durum daha da zorlaşıyor. Size muhtaç bir varlığa büyük bir özenle bakmanızın gerektiği fikri bile bir kadını yeterince sorumluluk altına sokup, duygusal durumunu değiştirmeye yeter. Yani tüm gün bebek bakma yorgunluğundan ve uykusuzluktan bahsetmiyorum bile. Bu nedenle pek çok kadının lohusalıkta bunalıma girmesini çok iyi anlayabiliyorum. Zaman zaman ben de giriyorum ama İnci'nin bir bakışını görmek anında bunalımımı atlatmama yardımcı oluyor. Ama itiraf edeyim, hastaneden eve geldiğim ilk gün ufacık bir şey yüzünden anneme bağırıp çağırıp ağlama krizine girmem tamamen paniklememle ilgilidir. Banyoya girip uzun uzun ağladım, bir anda çok mutsuz oldum. Çünkü artık evdeydim, bakımıma muhtaç bir bebeğim vardı, ameliyat bölgem açıyordu, kendimi sağlıksız hissediyordum, Gezi eylemleri sürüyordu, ülke nereye gidiyordu, batsın bu dünyaydı falan derken anneme patladım :( neyseki annem sesini çıkarmadı. 40 gün geçti hala bazı günler o kadar zor geçiyor ki gözyaşlarımı tutamıyorum. İnci bir agu deyince modum değişiveriyor. Yaşadığımız ve hissettiğimiz şeyleri ancak aynı şeyleri yaşayanlar bilir. Onlar zaten demek istediklerimi anlamışlardır. Ama
belki erkek okurlarım vardır en azından onlar bilmeli ki eşiniz zor zamanlar geçiriyor, destek olmalısınız. Çünkü biz anlatmadığımız sürece onlar bunu bilemezler. Benim eşim de çok anlayışlıdır ama bazen çabuk sıkılıyor. Örneğin emzirirken çok susuyorum ve çok su içiyorum. Su vermekten adama fenalık geldi :) ama acı bir gerçek var ki ne kadar bebeğiniz için herşeyi yapmak isteseniz de sürekli emzirmekten de kadına fenalık geliyor.
Şu an kendimi gayet iyi hissediyorum. Sağlığım yerinde maşallah ama geçen hafta ilk kez bir avm ye gittiğim gün dikişlerim ağrıdı. Demek ki ben her ne kadar iyi hissetsem de bedenim daha iyileşememiş. Doktorum iç dikişlerin 6 haftada iyileşeceğini söyledi. Benim yaralarım çabuk iyileşmez, bu farkı da göz önünde bulundurursak daha zamanım var.
|
doğumdan 40 gün sonra |
Önce en çok merak edilen konuya girelim :) Doğuma 70,5 kg görerek giden bir hamile olarak toplamda 15.5 kg almıştım. Doğumdan 10 gün sonra doktorumun muayenehanesinde ilk kez tartıldım, 8 kg vermişim. Sonra hiç tartılamadım ama şişliklerim gün gün azaldı. O nedenle kilo verdiğimin farkındaydım. İnsanın ofisinde profesyonel vücut analiz cihazı olunca evde baskül olmuyor :) malesef hiç tartılamadım. Taa ki 23 Temmuz'da ilk kez ofise gidene kadar. Tok karnına ve giysiyle
58,7 kg görünce çok mutlu oldum! Zaten 55 kg civarında hamile kalmıştım. Eee o zaman az kalmış da farkında değilmişim. 24 Temmuz'da 40'ımız çıktı. İşte son halim budur. İnci'yi ofise getirmediğim için onunla çekemedim ama en kısa zamanda onunla da aynı yerde bir poz çekeceğim.
Bu arada 23 Temmuz Salı'dan beri iş hayatım başladı. Çok yoğun olmasa da randevu veriyorum. İyi ki de başladı çünkü doğumdan sonra ilk 40 günde sadece 5 kez evden çıktım. Onlar da hep İnci'nin ve benim doktor kontrollerimizdi. Hızlıca halledip geldik.
Ofisimi özlemişim yahu :)
Gelelim nasıl beslendiğime...
Öncelikle
ilk 2-3 hafta eve ziyarete gelenlere ikram etmek üzere aldığımız, annemin ve kardeşimin yaptığı kekler, börekler, kurabiyeler nedeniyle çok karbonhidratlı beslendim. Gelip gidip bir kurabiye attım ağzıma. Ama dolu dolu, çok çok yemedim. Bunu da bilinçli yaptım. Yemek düzenim de annem sağolsun oldukça iyiydi. Çünkü evde devamlı yemek olduğu için
3 öğün düzenli yemeğimi yedim. Emziriyorum diye öyle kocaman porsiyonlarla yeme eğilimi yaratmadım. Çünkü gerek yok. Normalde ne kadar yiyorsam o kadar yedim (belki makarnada kendimi tutamamış olabilirim :)
İlk 2-3 hafta kırmızı et ve protein ağırlıklı beslenmeye gayret ettim çünkü ameliyat sonrası demirim çok düştü ve kanamam uzun sürdü. Ama kabızlık olmaması için
sürekli en azından 1 öğünde mutlaka sebze yemeği de yedim. İlk haftadan sonra taze meyvelerden de yemeye başladım. İlk hafta çiğ sebze, salata, meyve yemedim ki gaz yapıp dikişlerimi ağrıtmasın.
Şu an kurubaklagiller hariç herşeyi yiyorum. Onu da İnci'nin kolik sancıları nedeni ile yemiyorum çünkü bebeğim çok acı çekiyor ve ağlıyor. Bari baklagil yemeyerek destek olayım diyorum.
Konu açılmışken İnci çok gazlı bir bebek (ki bu normal her bebek gazlıdır çünkü gelişiminin bir parçası) ve de sürekli kusuyor, reflüsü var. Ama benim fikrim çok emdiği için kusuyor. Kucağımdan hiç inmek istemiyor ve haliyle de emmek istiyor. Ben de emziriyorum. Çok içiyor minik ayyaşım, çapulcum :)
Malum hiç bir şey doğal değil ve alerjiler çok arttı. Bu nedenle bebek alerjik olmasa bile süt ürünlerini tüketmeme modası var. Ama ben buna katılmıyorum.
Süt, yoğurt, peynir, ayran, cacık, sütlü tatlı, dondurma düzenli ve yeterli oranda tüketiyorum. Zaten alerjisi olan bebeklerin semptomları bir süre sonra ortaya çıkıyor. Varsa çıkar. Ama olabilir diye bunları beslenmeden çıkarmak bence son derece yanlış. Anne sütü ve emzirmeyle ilgili ayrıca bir yazı yazacağım. Şimdi kendi deneyimlerimi paylaşıyorum.
Bir de hayatıma emzirme çayları girdi. Ortalama günde 3 tane içiyorum. Evde
Humana, Milupa Still-tee ve Doğadan Lactate emzirme çayları var. Bu sıcakta hiç çekilmiyor ama içiyorum mecburen. Bir de
ben alakası olmadığını düşünsem bile annemin baskıları nedeniyle soğuk su içmiyorum. Bebeğe gaz yaparmış. Evde soğuk suyu bana yasakladı. Büyükleri de biraz dinlemek gerek.
|
Lansinoh manuel süt pompası |
Bebeğimi ilk günden beri sadece anne sütü ile besliyorum. Ve 1 Temmuz'dan bu yana fazla sütü devamlı sağıp buzlukta biriktiriyorum. Sağdıkça süt artıyor bilginiz olsun.
Sağmak için Lansinoh'un manuel süt pompasını kullanıyorum. Gerçekten kullanımı çok pratik, oldukça memnunum.
Hiç diyet yapmadan, herşeyden yiyerek (ama kocaman porsiyonlarla değil),
bol bol su içerek (sanırım günde 3-4 litreyi buluyordur),
hiç hareket etmeyerek (sürekli bir koltukta oturup emziriyorum) ilk 40 günümü atlatmış bulunuyorum. Artık balık yiyebiliyorum, midem bulanmıyor. Bir de her öğün yemeklerime
kimyon ekliyorum (gaz giderici diye)
Çok tatlı sevmem biliyorsunuz ama emziriyorum diye rastlarsa mutlaka yiyorum. O kadar şımarıklık olsun. Şekerim normale döndü ama yine de dikkat ediyorum. Endokrinoloğuma da gittim. Gebelik sonrası troid ilacımın dozu değişti.
Hipotroid hayata devam...
Belki hatırlarsınız kızkardeşim Semra uzun zaman önce bir yemek tarifi blogu açmıştı ama o kadar yoğun çalışıyor ki bir türlü blogu aktifleştirememişti. Bir yandan da doktora yapıyor. Ama şimdi hem Ramazan nedeniyle hem de benim için evde tatlılar, börekler, kurabiyeler yapmaya başladı. Bloga malzeme çıktı. Takip etmek isterseniz gerçek ve sürekli denemiş reçeteleri bulabilirsiniz.
Annesinin Kızı için tıklayınız :)
Buradan bebek sahibi olmayı düşünen, bebek bekleyen, yeni doğum yapan herkese ve tüm annelere selam gönderiyorum. Çok işimiz var çoooook...
Sonraki yazımda görüşmek üzere...
Diyetisyen Serap Orak Tufan
26 Temmuz Cuma 2013