Allah ve Allah’ın isimleri ile ilgili, insanlar adedince kitaplar, makaleler, dersler ve yaşanmış vakalar var. Yalnız bu kardeşinizin dahi 10-15 çalışması var. Biz şimdi o sonsuz okyanusa giremeyiz. Sadece sözlük tarzında bir kısım notlar...
moreAllah ve Allah’ın isimleri ile ilgili, insanlar adedince kitaplar, makaleler, dersler ve yaşanmış vakalar var. Yalnız bu kardeşinizin dahi 10-15 çalışması var. Biz şimdi o sonsuz okyanusa giremeyiz. Sadece sözlük tarzında bir kısım notlar tutacağız. Ki bu sahada boğulanlara bir nefes olsun. Ve Kur’anın, yanlışın tashihinde dahi mucize olduğu görünsün.*
* Bu yazı içinde göreceğiniz gibi; insanların çoğu, Allah’ı ve yaradılışı yanlış biliyorlar.
İnsanlar ilk dönemlerde çocuksu bir anlayışa sahip olduklarından her şeyi canlı ve tapınmaya layık görüyorlardı. Özellikle kelimelerin başına tanrı manasına gelen The ve El takılarını koyuyorlardı. Ve sığır gibi çok faydalı canlıları putlar (tapılmaya layık şeyler) olarak kabul ediyorlardı. Fakat bu durum, başta ibadet etme ve düşman şeylere karşı dayanma duygusu olmak üzere insanın derin duygularına ve sonsuz ebedilik isteklerine ters geliyordu. İnsanın putlara dayanması, eksik ve yanlış ibadeti, dengesizliğe (zulme) sebep oluyordu.
İşte Bakara, ayet 54, bu dokuz düzenekli duygu zincirini ve neticesini şöyle anlatır:
Bir vakit (eski dönemde) Musa (inanç ve düzen adamı) size dedi ki:
‘Ey kavmim (ey toplumsallaşmış ve soyut değerleri öğrenebilecek millet) siz, buzağıyı (canlı, faydalı fakat fani ve sınırlı şeyi) mabud edinmekle nefsinize (yapınıza, duygularınıza) zulmettiniz: (Dengesizlik yaptınız.) Sizi çok güzel olarak yaratan Rabbinize dönün. O somutçu nefsi duygularınızı öldürün; bu, sizi yaratan Rabbiniz katında (beka ve ebediyetiniz açısından) daha iyi ve daha yararlıdır.’ Bunun üzerine Rabbiniz sizin soyuta ve sonsuzluğa olan dönüşünüzü kabul etti. O çokça bağışlayan ve esirgeyendir.
Sonra diyalektik zıtlar dünyasına yükseldiniz; imtihan ve gelişme sürecini öğrendiniz. Fakat yine de birliğe, soyuta ve sonsuzluğa çıkamadınız. Bu sefer katı materyalistler gibi Biz açıkça Allah’ı görmeden inanmayacağız, dediniz; sonsuz ve soyut bir gerçeğin gözle görülemeyeceğini anlamadınız. Bu ikinci aşamayı, numarasında dahi dualite ve diyalektiklik bulunan Bakara, 55. ayet şöyle özetliyor:
Yine bir vakit dediniz: Ey Musa! Biz Allah’ı gözlerimizle görmeden inanmayacağız. Bunun üzerine yıldırım (akımı) sizi yakaladı. Siz de bakıp duruyordunuz.
Yani negatif-pozitif, hayır-şer diyalektiği birleşince, soyut ve sonsuz olan birlik ve bilinç akımı gözle dahi görünür. Fakat insanı sarsar. En azından somutçu olan insanın nefsini öldürür. İşte eğer bu ölümden sonra, insan soyut manevi değerlerle dirilebilse, gerçek birliğe ve zirveye ulaşmış olur.