Academia.eduAcademia.edu

ŞAPKA KANUNUNUN TARİHSEL ARKA PLANI

2019, TARİHTEN İZLER

Ġlkçağlardan Modern Döneme TARĠHTEN ĠZLER Editör Prof. Dr. Osman KÖSE Bu kitabın tüm hakları yazarı ve yayıncısına aittir. İlkçağlardan Modern Döneme Tarihten İzler ISBN 978-605-7501-09-7 Genel Yayın Yönetmeni Cuma AĞCA Baskı Öncesi Hazırlık Berikan Yayınevi Kapak Tasarım Berikan Yayınevi (Bky40) Baskı & Cilt Berikan – Matbaa Çankaya / ANKARA Berikan YAYINEVI Kültür. Mh. Kızılırmak Cd. No:61/6 Çankaya / ANKARA Tel: (0312) 232 62 18 ĠÇĠNDEKĠLER A – Ġlkçağlarda Dünya Siyaseti Ebru Mandacı - MÖ I. Binyılda Van Gölü Havzasında Tarımsal Faaliyetler ................................................................................................................. 1 Okay PekĢen - Asur ve Babil Kralları Tarafından Ġsrail ve Yehuda Krallıklarının Halklarına Uygulanan Sürgünler ............................................................ 21 Muhsin Haji Azeez Babila - Eski Mısır‘da Yabancı Bir Halk: Hiksoslar ....... 37 Yasemin Örnek Ay - Ġmparator I. Iustinianus‘un Reconquista Ġdeolojisi ve Afrika‘nın Yeniden Fethi................................................................................................................. 47 Ramazan Uykur - Musul Meliki Bedreddin Lü‘lü‘nün Mardin Müzesi‘nde Bulunan Sikkeleri ...................................................................................... 61 B – Ortaçağda Siyaset ve Din Maksut Çetin - Ġslam‘da Ġbadet-Adalet ĠliĢkisi ................................................. 71 Emrullah FatiĢ - Mezhepleri Kutsal Paket Ġlan Etme Problemi ........................ 87 Halil Aldemir - Antalyalı Mehmed Ġbn Yûsuf ve Besmele Tefsiri ................... 99 Pınar Ülgen - Orta Çağ Avrupasında Popüler Korku-Hikâyelerle Heretik Ġnançlar ............................................................................................................. 121 Pınar Ülgen - Orta Çağ Avrupa'sının Önemli Kadın Hekimlerinden Biri:Trotula ............................................................................................................. 133 Abdurrahman Deveci - Akkoyunlu Dönemi Resim ÇalıĢmaları .................... 145 C – Osmanlı Döneminde Siyasi ve Sosyal Hayat Ayten Mehdiyeva - Kiz Kalelerinin InĢaati Ile Ilgili Karakterik Özellikler ............................................................................................................. 165 Behsat Karaca - XVI. Yüzyılda Kiğı‘da Madencilik(Demir Ve Tuz Ġstihsâli Ġle Kullanımı) ................................................................................................. 183 Volkan Karaboğa - XVI. Asırda Mardin ġehrinde Sınâi Ve Ticaret .............. 205 Çiğdem Dumanlı - 19. Yüzyıl Göçmen Hukukuna Dair Bir Örnek: Eflak ve Buğdan‘da ―Avusturya Kulları‖ (1848 Ve 1851 Tarihli Konvansiyon Taslaklarının Ġncelenmesi) ......................................................................................... 221 Hamide Ulupınar - Osmanlı Sultanı Iı. Abdülhamid‘in ġeyhi: Muhammed Zâfir El-Medenî ve Tasavvuf AnlayıĢı .................................................... 247 M. Emirhan Onhan / Zafer Yıldız / Ġsa GüneĢ - Turizm Sektörünün GeliĢimi Üzerine Bir Değerlendirme: Ġlk Çağdan 19. Yüzyıla .................................. 263 Mehmet Ali Ünal - Evliya Çelebi ve Tatar Akıncıları .................................... 281 Mehmet Ali Yıldırım - Osmanlı Devleti‘nde Tarımsal DönüĢüm (Ziraat Mektepleri) ............................................................................................................. 321 Merve Caydı- Ġbrahim Serbestoğlu - Ġngiliz Konsolosluk Raporlarına Göre 19. Yüzyılın Ġkinci Yarısında Tesalya‘nın Ticari Durumu ............................... 335 Orhan Özcan - Avustralya‘nın I.Dünya SavaĢına Katılmasında Ġngiltere Etkisi ............................................................................................................ 347 Recep Dikici - Osmanlı Dönemi Kilisli Âlim ve Edipler ................................ 375 Sinan Kahyaoğlu / Necat Çetin - TahtakuĢlar Köyü MezartaĢları ................ 391 Songül UlutaĢ - Prens Sabahaddin ve Fikirlerinin Elit Teorisi Perspektifinde Değerlendirilmesi ................................................................................ 411 Yakup Yılmaz – Ayhan Sertkaya - Son KıĢlak: Yörüklerin Kıbrıs Sürgünleri ............................................................................................................. 429 Mustafa Çabuk - Cihan Harbi‘nde Ġngiltere‘nin Cihat Çağrısına KarĢı Yürüttüğü Faaliyetler................................................................................................... 445 D – Cumhuriyet Yıllarında Siyasi ve Sosyal Hayat Ebru Ceylan - Türk Hukukunda Soybaginin Kurulmasi ve Reddiyle Ilgili Yeni Gelismeler ........................................................................................................... 467 RaĢit ÇavuĢoğlu - Amasya Ulemâsından ġâir Ahmet Emrî Yetkin‘in Hayatı ve Eserleri Üzerine........................................................................................... 491 Ali ÇakırbaĢ - Amerikan BarıĢ Gönüllülerinin Türkiye‘de Sağlık ve Sosyal Hizmetler Alanındaki Faaliyetleri .................................................................... 517 Asil Tunçer - Asala Terör Örgütü .................................................................... 539 Bahriye Eseler - Asimilasyon, Ölüm ya da Göç: ―Belene Kampı‖ ................. 559 BarıĢ Ertem - Türk Siyasetinde Asker-Sivil ĠliĢkileri (1971-1980) ............... 571 Imbat Muğlu - Sykes-Picot Sürecinde Suud-Vehhabi Ittifakinin Ortadoğu Yapilanmasindaki Rolü ............................................................................... 593 Murat KarataĢ - Türkiye‘de Çok Partili Hayata GeçiĢ Sürecinde Türkçü Muhalefetin Örneği Olarak Kızılelma Dergisi ............................................................ 613 Mustafa Edip Çelik Türkiye-Bağlantısızlar ĠliĢkilerinde UyuĢmazlıkların Nedenleri ......................................................................................... 639 Selim Osrak - ġapka Kanunun Tarihsel Arka Planı ........................................ 663 Tuğrul Özcan - Ordu Sahili ile Anadolu‘nun Ġç Kesimleri Arasındaki UlaĢıma Dair Bir Değerlendirme (1923-1946) ............................................................ 677 Tuğrul Özcan - Cumhuriyet‘in Ġlk Yıllarında Türkiye‘de Okuryazar Sayılarını Artırmaya Yönelik Faaliyetler .................................................................... 691 Ġshak Turan / Yusuf Bahadır Keskin - Pasifik‘te Küresel Rekabet: Çin‘in Yükselmesi ve Abd‘nin Çin‘i Dengeleme Politikası ........................................ 707 Yusuf Bahadır Keskin / Ġshak Turan - Suudi Arabistan'da Reformların Sosyo-Ekonomik Boyutu: Kadınlara Yönelik Ehliyet Serbestisinin Ġncelenmesi ....... 733 Muhammet Erdal Okutan / Birsen Banu Okutan - Reunderstandıng Panoptıcon By The Help Of Relıgıous Text: From Sacred To Profane ...................... 743 Halide Aslan - Anadolu Mecmuasındaki ―Anadolu Kadın/I-Lığı‖ Makaleleri IĢığında Türk Kadını ................................................................................. 755 Hasan Bulut / Emre Dünder - Investigation Of Manifestos Of Military Interventions In Turkey Via Text Mining And Principal Component Analysis ............................................................................................................. 775 Mehmet Murat Payam -Murat Sezik - The Role Of Local Governments From Crime Prevention To Community Safety/Security In Cities .............................. 791 Faruk Ali Sözbilici - Belediyelerde SiyasallaĢma Sorunu: Neden-Sonuç Analizi ............................................................................................................. 815 Cem Yücetürk / Onur Akyol - Sosyal Medyada Pokemon Go Oyununun Yansımaları: EkĢisözlük Örneği ................................................................ 825 Özlem Sertkaya Doğan - Coğrafi BakıĢ Açısıyla Türkiye'de Demografik DeğiĢim ve 2075 Nüfus Projeksiyonu ......................................................................... 837 Değerli Okuyucular, Bilindiği üzere günümüzde, bilim ve teknoloji bakımından gerçekleĢen hızlı bir yükseliĢ söz konusudur. Bu durumun ortaya çıkardığı en önemli doğal sonuç ise disiplinler arası yaklaĢımdır. Bilimsel çalıĢmalarda baĢarıyı arttıran önemli faktörlerden biri olan disiplinler arası iliĢki, etkileĢim ve paylaĢım ile araĢtırmacılar, dünyada ve ülkemizdeki geliĢme ve değiĢmeleri yakından takip etme, kendilerini ve çalıĢmalarını farklı bilim dalları ile besleme gibi pek çok bakımdan yarar sağlamaktadır. Nitekim 21. yüzyıl dünyasının temel özelliği de bilim dalları arasında ortak çalıĢmalar oluĢturarak somut anlamda insanların ve dünyanın yararına faydalar sağlayacak geliĢmeleri gün yüzüne çıkarması ve araĢtırmacıları da her türlü yenilik ve değiĢimden haberdar etmesidir. Disiplinler arası çalıĢmak demek, bilim insanının evrensel boyutlarda düĢünmesi ve ürünlerini bu çerçevede ortaya koyması demektir. Metodolojik bir çalıĢma ile aklı çok yönlü çalıĢtırmak ise araĢtırmacının bilim dallarından en az birkaç tanesi ile mülâhaza etmesi anlamına gelir. Zira bilim insanı, ayrıntıda gizli olan evrensel yasaların iĢleyiĢini keĢfetmeyi istemeli ve vaktini buna vakfetmelidir. Bu aĢamada ise hiçbir disiplinin birbirinden bağımsız olamayacağı da ortaya çıkan önemli neticelerden biridir. Her bilim dalı kendi içerisinde müstakil bir yol çizerken aynı zamanda kendisini besleyen farklı bilimlerden de yararlanarak üzerinde bulunduğu yolu geliĢtirme ve değiĢtirme imkânına sahip olur. Dolayısıyla uluslar arası ya da ulusal ölçekte gerçekleĢtirilen her yeni buluĢ, sadece kendi alanını değil doğrudan ya da dolaylı olarak pek çok bilim dalını da etkiler ve bilim insanlarını yeni bakıĢ açılarına sevk edecek bir ufuk açar. Bu kitap ise 'Tarih, Sosyoloji, Coğrafya ve Uluslararası ĠliĢkiler' gibi alanlarda özgün çalıĢmalar yapan araĢtırmacı ve bilim insanlarının ortaya koydukları ürünleri bir araya getiren önemli bir kaynak kitap olarak karĢınızda durmaktadır. Kendi alanında gerçekleĢtirilen yeni buluĢlardan haberdar olmak isteyen ve farklı bilim dallarından yararlanarak yeni buluĢlar ortaya koymak isteyen bilim insanları için bu eser, istifade edilmesi gereken önemli eserlerden biridir. Farklı bilim dallarından yapılan katkılar ile ortaya çıkan Ġlkçağlardan Modern Döneme Tarihten Ġzler adlı bu eser genel anlamda ilkçağlardan modern zamana kadar uzanan bir trendde tarih çalıĢmasıdır. Tarihin çeĢitli dönemlerinde kurulan devletler ve medeniyetlerden kesitleri bu eserde bulabileceksiniz. Yazı ile sözün önemli farkını ortaya koymak ve unutulup giden bedenlerin yerini isim ve eserlerle unutulmaz hâle getirmek amacıyla oluĢturulan bu kitap, kütüphanelerdeki yerini aldığı müddetçe hem kitapta yer alan bilgiler hem de o bilgileri bilim dünyasına kazandıran isimler de unutulmayacaktır. Ġlkçağlardan Modern Döneme Tarihten Ġzler isimli bu eser, farklı üniversitelerden 54 bilim insanının özverili çalıĢmasının neticesinde ortaya çıkan yazılardan oluĢmaktadır. Değerli bilim insanlarımıza teĢekkürüm sonsuzdur ve kendilerine yeni çalıĢmalarında muvaffakiyetler diliyorum. Eserin oluĢmasında emeği geçen, tashih eden hakemlere ve değerli arkadaĢlarımıza da müteĢekkirim. Daha nice eserlerde buluĢmak dileği ile siz değerli okuyucularımıza sevgi ve hürmetlerimi iletiyorum. HoĢçakalın… Prof. Dr. Osman KÖSE 8 Haziran 2018 Ankara ġAPKA KANUNUNUN TARĠHSEL ARKA PLANI ArĢ. Gör. Selim OSRAK Gaziantep Üniversitesi ÖZET Giyim, insanoğlunun ilk çağlardan baĢlayarak kendisini doğanın çeĢitli etkilerinden korumak veya doğaya uyum sağlamak amacıyla benimsediği araçlardan birisi olmuĢtur. Uygarlığın geliĢimine paralel olarak gerek ayak gerekse de baĢa takılan nesneler iklim, meslek, etnik gurup, toplumsal sınıf ve din gibi etkilere bağlı olarak değiĢiklik göstermiĢtir. Yüzyıllardan beridir değiĢiklik gösteren bu gereksinimde baĢa giyilen nesne ile zihindeki düĢünce arasında bir bağlantı olmuĢtur. Bu yüzden de ayrımlar baĢa takılan baĢlıklarla daha belirgin olmuĢtur. Osmanlı Ġmparatorluğu da çeĢitli etnik ve dini unsuru bünyesinde barındırdığı için imparatorlukta çeĢitli baĢlıklar kullanılmaktaydı. 18. Yüzyıldan itibaren dağılma sürecine giren Osmanlı Devleti‘nde siyasi alanda meydana gelen bu dağınıklık toplumda da hissediliyordu. Sınıfsal eĢitsizlik ve toplumsal sınıf ayrımı etkisini giderek arttırıyordu. Sınıfsal eĢitsizlik ve toplumsal sınıf ayrımı, etkisini baĢa takılan nesnelere de yansıtmıĢtı. Bu durum imparatorluk içinde bölünmelere de neden oluyordu. III. Selim döneminde artarak giden bölünmenin önüne gitmek için çeĢitli adımlar atılmıĢ ve askerlere batılı tarzda kıyafet giydirilmiĢ ve Ģapka takılmıĢtır. II. Mahmut döneminde de sınıfsal ayrılığın sembolü haline gelen Ģapkalar yerine Tunus Kalyoncu Fesi takma zorunluluğu getirildi. II. Mahmut‘un getirdiği bu yenilik ilk etapta dinciler arasında büyük tepki çektiyse de II. Mahmut‘un yenilik yapmadaki güçlü iradesi halk tarafından benimsemesini sağladı. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte gelen devrimler ile toplumdaki eĢitsizliğin kaldırılması adına önemli değiĢiklikler yapılmaya baĢlandı. Sosyal sınıfları belirten baĢlıklar kaldırılarak yerine batılı tarzda Ģapka takılması zorunluluğu getirildi. ġapka kanununa II. Mahmut dönemindeki gibi tepkiler oldu ancak Atatürk‘ün güçlü idari kiĢiliği bu tepkilerin önüne geçmiĢtir. ġapka kanunun tepkilerine ve konulma amaçlarına baktığımızda bu kanunun sadece görsel bir değiĢikliğin olmadığı aynı zamanda toplumdaki düĢünsel algıyı değiĢtirme amacının güdüldüğünü de görebiliriz. ABSTRACT Clothing has been one of the vehicles that humans have adopted from the early ages to protect themselves from various influences of nature or to adapt to nature. Parallel to the development of civilization, both the foot and the head objects changed depending on the effects such as climate, occupation, ethnic group, social class and religion. In this requirement, which has changed from the centuries, there is a Tarihten İzler 663 connection between the object being worn and the thought of the mind. Therefore, the distinctions became more apparent with the headlines. Since the Ottoman Empire was also home to various ethnic and religious elements, various titles were used in the empire. In the Ottoman Empire, which entered the process of disintegration from the 18th century onwards. Class inequality and social class distinction were increasingly influential. This distinction reflected its impact on the objects that were involved. This situation also caused divisions within the empire. III. During the Selim period, various steps were taken to prevent this increasing division. For this purpose, the soldiers were dressed in western style and wore hats. II. During the reign of Mahmut, the necessity of wearing Tunisia Kalyoncu Fesi was introduced instead of the hats, which became a symbol of class separation. II. This innovation brought by Mahmut had a great reaction between the religious in the first place, Mahmut allowed the people to accept the strong will to innovate. Significant changes have begun in order to remove the inequality in society with the revolutions that came with the declaration of the Republic. Hats in western style were brought in instead of headings indicating social classes. There was a reaction to hat law as in II. Mahmud. but the strong administrative personality of Atatürk overtook these reactions. When we look at the reactions of hat law and the purposes of putting it, we can also see that this law has not only a visual change but also the aim of changing intellectual perception in society GiriĢ Türk Devrimi gerek meydana geliĢ Ģekli gerekse de içinde barındırdığı dinamikler ve tepkileri açısından kendine has özellikleri içinde barındırmaktadır. Türk Devriminin kendine has dinamikleri Türk Devrimini Fransız, BolĢevik ve Ġran devrimi gibi devrimlerden farklı kılmasını sağlamıĢtır. Çünkü Türk Devrimi, Atatürk‘ün bizzat belirttiği üzere bir ―kültür devrimidir‖.1774 Atatürk‘e göre gerçekleĢtirilen devrimin kalıcı olması için temelinin kültür olması gerekir. Bu amaçla da gerçekleĢtirilen devrimler sadece kurumların kaldırılıp yerine yeni kurumların getirilmesi demek değildir. Aynı zamanda bir zihniyet dönüĢümünü ve kültür bilinci oluĢturma amacı taĢımaktadır. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumunun kurulması, Tevhid-i Tedrisat kanunun çıkarılması gibi çalıĢmalar gerçekleĢtirilen devrimlerin kültürel altyapısını oluĢturma amacını taĢımıĢtır. Atatürk‘ün kültür devriminin amacı, Türk kimliğine uygun çağdaĢ bir toplum yaratmaktır. ÇağdaĢ toplumdan kasıt, Cumhuriyet ilkesini benimsemiĢ laik ve sosyal eĢitlik temeline dayanan bir toplum meydana getirmektir. Bu amaçla da ilk olarak toplumda sınıfsal ayrımı oluĢturan unsurları kaldırmak olmuĢtur. Afet ĠNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 374. 1774 664 Arş. Gör. Selim OSRAK ġapka Kanunu da toplumdaki sosyal eĢitliği korumak için gerçekleĢtirilen devrimlerin baĢında gelmektedir. ġapka Kanununu anlamak için Osmanlı Devleti‘nde meydana gelen yenileĢme hareketlerini, sosyal ve kültürel alandaki geliĢmeleri, ġapka Kanunu‘nun bir anda ortaya çıkmadığını ve tarihsel bir sürecin ürünü olduğunu iyi anlamak gereklidir. Özellikle 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın baĢlarında baĢlayan yenileĢme hareketleri, giyim kuĢam alanında Osmanlı Devleti‘ndeki dönüĢümün öncüsü ve ÇağdaĢ Türkiye Cumhuriyeti‘nin de temellerinin atılması açısından önem arz etmektedir. Nizam-ı Cedid‟ten Cumhuriyete BaĢlıkların Serüveni ġapka Kanunu, sadece simgesel veya görsel bir amacı taĢımamaktadır. Bu devrimin arkasında önemli zihinsel dönüĢüm yatmaktadır. Aynı zamanda Osmanlı Devleti‘nden gelen çağdaĢlaĢma adına bir çaba yatmaktadır. ġapka Kanunu, bir anda ve Türkiye Cumhuriyeti‘ne has bir çalıĢma olmayıp tarihi III. Selim‘e kadar dayanan tarihsel çağdaĢlaĢma çabasının bir parçasıdır. Osmanlı Devleti, 18. Yüzyıla kadar Batının üstünlüğü kabullenilmemiĢ, devletteki bozukluklar daha çok askeri alanda yapılmaya çalıĢılan ıslahatlar ile giderilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu ıslahatlar gerçekleĢtirilirken Kanuni Sultan Dönemindeki ihtiĢamlı dönem hedef seçilmiĢtir. 18. yüzyılın baĢlarında Batının üstünlüğünü kabul eden Osmanlı Devleti‘nde, içine bulunulan olumsuz durumdan bir an önce kurtulmak için BatılılaĢma çabalarına hız verilmiĢtir. Ancak 19. yüzyıla kadar gerçekleĢen ıslahatlarda genellikle askeri alan ile sınırlı kalınmıĢtır. III. Selim ile baĢlayan ve yüzyıldan fazla bir süre devam edecek olan bu süreçte zamanla BatılılaĢmanın boyutları geniĢlemiĢtir. BatılılaĢma adına geniĢleyen değiĢim eğitim, hukuk, siyaset, dıĢ görünüĢ ve askeri kıyafete de yansımıĢtır. III. Selim döneminde artan çağdaĢlaĢma çabaları sadece askeri alan ile sınırlı kalmamıĢ aynı zamanda kültürel alanda kendisini göstermiĢtir. Özellikle Nizam-i Cedid ile çağdaĢ Batı normlarına uygun askeri birlikler kurulmuĢ ve bu askerlere, yine çağdaĢ özellikler taĢıyan elbise ve baĢlıklar giydirilmiĢtir. III. Selim (1789-1807) döneminde, önce Bostancılara ve arkasından yeni kurulan Nizam-ı Cedit askerlerine, şubara adı verilen dar paçalı, üstü bol pantolonlar ve uzun mintanlar giydirilmiĢtir1775. BaĢlarına da Bostancı Baratası GiydirilmiĢtir1776. Ayrıca Müslümanların kavukları ve ayakkabıları için sarı renk, Ermenilerin Ģapka ve ayakkabıları için kırmızı renk, Yunanlıların siyah, Yahudilerin ise mavi renk kullanmalarına dikkat edilmiĢtir1777. Ancak, III. Selim döneminde baĢlatılan kapsamlı Necdet AYSAL, Tanzimat‘tan Cumhuriyet‘e Giyim Ve KuĢamda ÇağdaĢlaĢma Hareketleri, ÇağdaĢ Türkiye Tarihi AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 22, Cilt 10 Bahar Dönemi, Ġzmir, 2011, s. 7. 1776 Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Bostancı Maddesi, Cilt 6, s. 308-309. 1777 Uğur ÜNAL, Ġdari Ve Sosyal Alanlarda Nizam-I Cedit Çabaları, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı 14, Ankara, 2003, s. 283. 1775 Tarihten İzler 665 yenilik hareketlerinde yeterli düzeyde baĢarı sağlanamamıĢtır. III. Selim döneminde gerçekleĢtirilmeye çalıĢılan yenilik hareketlerinde belirli bir plan dahilinde hareket edilememesi ve kendi döneminde yenilik yanlısı devlet adamı sayısının yetersiz olması III. Selim‘in baĢarısız olmasının ana etkenlerini oluĢturmuĢtur. Zira bu dönemde yenilik karĢıtı güçlü muhalefet bulunmaktaydı. Aynı zamanda III. Selim zamanında müspet ilimlerden oldukça uzaklaĢmıĢ bulunan ulema kesiminden ise destek alınamamıĢtır. Hatta ulema kesiminden bazıları camilerde vaaz verirlerken “... Askere setre pantolon giydirip imanına halel getiren, önlerine muallim diye Frenkleri düşüren padişaha elbette Allah tevkifini çok görür. Hadimü‟l – Haremeyn unvanına liyakati olmadığını bu suretle meydana çıkarır.”1778 Bu tür söylemlere karĢı da halkta oluĢabilecek tepki göz ardı edilmiĢti. Islahatların temel kaynağını oluĢturan Ġrad-ı Cedit Hazinesi'nin masraflarının artmasıyla birlikte; halk yeni vergilere mükellef tutulmuĢ ve halkın tepkisi de giderek artmıĢtır. Osmanlı Devleti‘nin en reformist padiĢahlarından olan III. Selim 29 Mayıs 1907 tarihinde Kabakçı Mustafa Ġsyanı ile tahttan çekilmek zorunda kalmıĢtır1779. Ancak III. Selim‘in baĢlattığı kapsamlı yenilik hareketleri Osmanlı Devleti‘ndeki zihniyet dönüĢümünün önünü açmıĢ ve arkasından gelen yeğeni II. Mahmut, amcasının baĢlattığı geniĢ kapsamlı yenilikleri devam ettirerek yenileĢmeyi devlet politikası haline getirmiĢtir. II. Mahmut, III. Selim döneminde gerçekleĢtirilen yenileĢme çalıĢmalarını dikkatli takip edip doğru ve yanlıĢ yönlerini analiz etmiĢtir. III. Selim‘ in tahtan indirilmesinin ardından, IV. Mustafa‘nın da tahttan indirilmesiyle 28 Temmuz 1808‘de tahta çıkmıĢtır1780. II. Mahmut dönemi, Türk batılılaĢma ve yenileĢme tarihi açısından tamamen ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Zira bu dönemde yapılan yenilikler, bu yeniliklerin etkileri ve yenilikler karĢısında verilen tepkiler ve tepkilere karĢı alınan önlemler bakımından Türk modernleĢme tarihi üzerinde derin izler bırakmıĢ, ıslahatların yönünü tayin etmiĢtir. II. Mahmut, amcası III. Selim döneminde gerçekleĢtirilen yeniliklerin ne denli etkili olduğunu görmüĢ ve bu yeniliklerin askeri kurumlar ile sınırlı kalınmaması gerektiğine inanan bir padiĢahtı. Aynı zamanda reformlar gerçekleĢtirilirken yeniliklerin önünde engel olan kurumların tamamen kaldırılması gerektiğine inanmıĢtır. Nitekim bunun en açık örneği Yeniçeri Ocağının kaldırılması olmuĢtur. II. Mahmut, amcası III. Selim ve önceki padiĢahlardan edindiği tecrübeler neticesinde ıslahatları Mehmet LALE, II. Mahmud dönemi kıyafet alanında yapılan yenilikler (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2006, s. 24. 1779 Ahmet Bedevi KURAN, Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri ve Millî Mücadele, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2012, s. 29. 1780 Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi Cilt V, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, XIII. Dizi-Sayı 16, Ankara, 2007, s. 98. 1778 666 Arş. Gör. Selim OSRAK belli bir plan dahilinde gerçekleĢtirmek için azami gayret sarf etmiĢtir. II. Mahmut‘a yeniliklerin gerçekleĢtirilmesi hususunda kendisine yardımcı olan en önemli husus Osmanlı Devlet‘inde ıslahat anlayıĢının değiĢmiĢ olmasıdır. Kendisinden önce yapılan ıslahatlarda hep Kanuni dönemi örnek alınırken kendi döneminde ise değiĢen güç dengeleri ile Batı örnek alınmaya baĢlanmıĢtır. II. Mahmut, gerçekleĢtirdiği önemli yeniliklerden olan giyim kuĢam üzerinde hassasiyetle durmuĢtur. Giyim kuĢam konusundaki yenilikleri gerçekleĢtirirken bu yenilikleri bizzat kendi yaĢam Ģekline de uydurarak halka örnek olmaya çalıĢmıĢtır. Yurt gezileri düzenleyerek halk ile daha yakın temas kurmaya çalıĢmıĢ, yapılacak yenilikleri bizzat kendisi örnek olarak halka göstermeye çalıĢmıĢ ve yenilikler karĢısında oluĢacak tepkileri azaltmaya çalıĢmıĢtır. II. Mahmut, setre ve pantolon giymeyi mecbur kıldıktan sonra serpuĢ meselesine de el attı. SerpuĢ Osmanlı Devleti‘nde ırk, din, tarikat, sınıf ve meslekleri sembolize eden önemli bir figürdü. Devlet adamları ise kavuk giyerlerdi1781. Kavukların sekli rütbe ve mesleğe göre değiĢirdi. Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla kavuk takma zorunluluğu kaldırılmıĢtır. Ancak bu sefer de herkes kafasına göre bir Ģey takmaya baĢlamıĢtır. Bu durumun, devletin otoritesini temsil eden memurları gülünç duruma düĢüreceği düĢünülmüĢtür1782. Devlet memurları arasındaki bu karıĢıklığı önlemek adına arayıĢlara gidilmiĢtir. Kaptan-ı Derya olan Koca Hüsrev Pasa, Fransız çavuĢu vasıtasıyla maiyetindeki askerler ve kölelere askeri talim yaptırdığı sırada baĢlarına Tunus‘tan getirttiği fesi giydirtmiĢti. Hüsrev PaĢa, daha sonra askerlerini Serasker kapısına nakletmiĢ ve bir Cuma selamlığında askerlerini selamlığa çıkartmıĢtı. Cuma selamlığı sırasında askerlerin baĢındaki fesleri görüp beğenen Sultan Mahmut, askere fes giydirilmesi hakkında Vezir-i Azam‘a Ģifahi talimat verdi1783. II. Mahmut‘un gerçekleĢtirdiği önemli reforma yönelik oluĢabilecek tepkileri önlemek amacıyla Bab-ı Fetva ‘da bir meclis toplanmıĢtı. Toplantıda, fesin Ģer‘i, örfi ve akli boyutları tartıĢılmıĢ ve toplumda fese karĢı oluĢabilecek reaksiyon değerlendirilmiĢtir. GerçekleĢtirilen toplantı sonucunda fes kabul olunmuĢ ve PadiĢah‘a arz edilmiĢtir1784. PadiĢah ta Asakiri Mansure‘ye Fes giydirilmesi hakkında Hatt-ı Hümayun‘u imzalamıĢ ve böylece Osmanlı kültüründe yıkılıĢına kadar sürecek fes modası serüveni baĢlamıĢtır1785. Alınan Betül ĠpĢirli ARGIT, Osmanlı Ġstanbul‘unda Giyim KuĢam, Antik Çağdan 21. yüzyıla Büyük Ġstanbul Tarihi, Editör: CoĢkun Yılmaz, Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi Kültür A.ġ Yayınları, Ġstanbul 2015, s. 232 1782 KARAL, a.g.e., s. 158. 1783 Ġsmail Hakkı UZUNÇARġILI, Asakir-i Mansure‘ye Fes Giydirilmesi Hakkında Sadr‘ı Azamın Takriri ve II. Mahmud‘un Hatt-ı Hümayunu, Belleten, Sayı 70, Cilt XVIII, s. 226. 1784 UZUNÇARġILI, a.g.m., s. 225. 1785 BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), HAT. 1303. 50810. H-29-12-1243 1781 Tarihten İzler 667 bu karardan sonra Tunus‘tan 50.000 adet fes sipariĢ edilmiĢtir1786. Ardından, ordunun ve ülkenin fes ihtiyacını karĢılamak üzere Ġstanbul, Edirne ve Bursa baĢta olmak üzerine ülke genelinde fes üretim yerleri kurulmuĢtur1787. 1829 yılında Sultan II. Mahmut tarafından gerçekleĢtirilen kıyafet reformu resmi görevliler ile sivilleri de kapsamıĢtı. Devlet memurlarının giyeceği elbiseler ise ayrıntılı bir Ģekilde belirlenirken cüppe ve sarık ulemaya mahsus bir kıyafet olarak kalmıĢtı1788. II. Mahmut, Türk tarihinin önemli reformcularından biridir. Yenilikleri gerçekleĢtirme uğruna kimi zaman tahtını ve hayatını riske atmasına rağmen reformdan yana olan tavrından vazgeçmedi. Yenilik konusundaki güçlü tavrı yeniliklerin baĢarılı olması konusunda en önemli etkeni oluĢturmuĢtur. GerçekleĢtirdiği yeniliklerde hep karĢısında güçlü muhalefet bulmuĢtur. Fes ve kılık-kıyafet konusunda gerçekleĢtirdiği yeniliklerde de güçlü muhalefet ile karĢılaĢmıĢtır. Fes ile ilgili en büyük muhalefeti ġeyhülislam ve ulema sınıfı oluĢturmuĢtur. Yeni kıyafet değiĢikliğinin Ġslam dinine aykırı olduğunu ileri sürmüĢ ve bu değiĢimi sağlayan II. Mahmut‘a ―Gâvur Padişah‖ ismini bile vermiĢlerdir1789. Hatta vakanüvis Lütfi Efendi, Lütfi Tarihi adlı eserinde 1828‘de PadiĢahın, kıyafet değiĢikliğinin halk üzerindeki etkisini öğrenebilmek amacıyla Hüsnü ve Avni Beyleri setre ve pantolonla halkın içine soktuğunu, bir Ramazan günü halkın bu iki zamane yenilikçisinin halk tarafından bir hayli hırpaladığını yazmaktadır1790. Ancak Sultan II. Mahmut, tüm bu zorluklara rağmen yeniliklerden vazgeçmemiĢ aksine risk almaktan çekinmemiĢtir. Bu uğurda ġeyhülislam Mehmet Tahir Efendi‘yi bile görevden almaktan çekinmemiĢtir1791. Peki Sultan II. Mahmut, kılık-kıyafet konusunda neden bu kadar titiz davranıyordu? Her Ģeyden önce II. Mahmut‘un gerçekleĢtirmeye çalıĢtığı yenilik, bir moda tabiri ya da Ģekil olmaktan ziyade zihinsel bir dönüĢümü amaçlıyordu. Bu dönemde Ġstanbul‘da bulunan bir Ġngiliz gazeteci yenilikleri ile ilgili Ģu cümlelileri sarf ediyordu: “Kıyafette ıslahı meydana getirebilmek için fazla enerji sarf edildi. Çünkü kıyafet halkı Avrupalılardan ayıran büyük bir mâniaydı. II. Mahmut Batı kıyafetini önce kendisi benimseyen ve isteyenlerin de sakallarını kesebileceklerini irade eden ve yeni kurduğu ordusunu tam bir Avrupa ordusu olarak görmek isteyen bir padişahtı. Başa kavuk yerine fesin geçirilmesi, şalvar, cepken setre, pantolon giyilmesini sağlamak istemişti. 1786 LALE, a.g.e., s. 42. BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), A.} MKT.MHM. 31. 39. H-06-06-1267 1788 Bernard LEWĠS, Modern Türkiye‘nin DoğuĢu 6. Baskı, ArkadaĢ Yayınları, Ġstanbul, 2013, s. 143. 1789 AYSAL, a.g.m., s. 7 1790 LEWĠS, a.g.e., s. 142; Haluk Y. ġehsuvaroğlu, II. Mahmut ve Kıyafet Ġnkılabı, AkĢam 14 Eylül 1952. 1791 ġerafettin TURAN, Türk Devrim Tarihi Cilt 3, Bilgi Yayınları, Ankara, 1999, s. 183; AYSAL, a.g.m., s. 7 1787 668 Arş. Gör. Selim OSRAK Yenileşme hareketlerinde çok ileri gittiği için muhafazakâr çevreler tarafından gâvur padişah olarak anılmıştır.”1792 II. Sultan Mahmut‘un yenilik konusundaki güçlü tutumu yeniliklerin halk tarafından da benimsenmesini sağladı hatta Fes dinsel bir sembol olarak ta kullanıldı1793. III. Selim ve II. Mahmut döneminde hızlanan yenilik hareketlerinin hızı MeĢrutiyet Döneminde etkisini ve kapsamını arttırarak devam etmiĢtir. II. Abdülhamit döneminde de (1876-1909) askeri ve sivil alanda kılık kıyafet değiĢimi devam etmiĢtir. Özellikle bu dönemde Avrupa ile artan sosyal ve ticari iliĢkiler, toplumda da hissedilmeye baĢlanmıĢ, kılık kıyafet ile ilgili yenilikler askeri alandan devlet memurlarına ve halka kadar yansımıĢtır. Bu dönemde kılık kıyafet ile ilgili yasal bir düzenleme yapma ihtiyacı hissedilmiĢtir. Çünkü çağın gerekliliklerine uygun bir kıyafet düzeninin olması gerekiyordu ve bu ihtiyaç kendisini en çok orduda hissettiriyordu. 1879‘da askeri giysilerle ilgili kararname yayınlanmıĢ ve çağın gerekliliklerine uymayan mintan, camadan ve Ģalvardan oluĢan giysinin yerine erlerin setre ve pantolon giymesi kabul edilmiĢtir1794. Ancak bu değiĢiklikleri kabul etmeyen kesim de mevcuttu özellikle yeniliklerden korkan kesim geleneksel kıyafetlere bağlı kalmaya devam etmiĢler cübbe ve sarık giymeye devam etmiĢlerdir. Özellikle Ulema sınıfının yeniliklere karĢı olduğu söylenebilir. Hatta II. Mahmut döneminde karĢı çıkılan fesin yerine 1903 yılında topçu ve süvari askerlerine Kalpak takılmak istenmesine bile dini gerekçeleri öne sürerek karĢı çıkmıĢlardır1795. Ancak yeniliklere olan muhalefet Osmanlı Devleti‘nde yenileĢmenin önünü engelleyememiĢtir. 1909 yılında çıkarılan “Elbise-i Askeriye Nizamnamesi”1796 ile bütün askeri sınıflara Kalpak giydirilmeye baĢlanmıĢtır. 19. yüzyıl ile birlikte Osmanlı Devleti‘nin yıkılmak üzere olduğunu gören devlet adamları ve aydınları, devleti kurtarmak için askeri, siyasi, sosyal alanda birçok yeniliklere giriĢmiĢlerdir. Ancak yenilik taraftarı kadar yeniliklere karĢı olan kesim de azımsanmayacak kadar etkiliydi. Bu durum Osmanlı Devleti‘nde sınıfsal, etnik, dini ve sosyal ayrımlara neden olmaktaydı. Nitekim toplumdaki farklılıklar kendisini giyimkuĢamda ve baĢa takılan baĢlıklarda da göstermekte ve sınıfsal ayrımı da sembolize etmekteydi. Osmanlı Devleti‘ndeki bu ayrım, devlete olan aidiyet duygusunu 1792 Haluk Y. ġehsuvaroğlu, II. Mahmut ve Kıyafet Ġnkılabı, AkĢam 14 Eylül 1952; AYSAL, a.g.m., s. 7 LEWĠS, a.g.e., s. 141. Emine KOCA, Osmanlı‘da Yapılan Kılık Kıyafete ĠliĢkin Reformların Erkek Giysilerinin Biçimsel Özelliklerine Etkileri, CIEPO -20 Uluslararası Girit Osmanlı Öncesi ve Osmanlı AraĢtırmaları Uluslararası Komitesi, Girit/Yunanistan 2012, web adresi; http://www.univie.ac.at/ciepo/?page_id=46 1795 Falih Rıfkı ATAY, Çankaya, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, Ġstanbul, 1999, ss. 139-140. 1796 BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), Ġ. DUĠT. 21. 45. H-23-08-1340. 1793 1794 Tarihten İzler 669 zayıflatmaktaydı. Mustafa Kemal Atatürk, genç subay olduğu dönemlerde bu ayrımı görmüĢtür. Ulus Devlet modeliyle kurulan yeni Türk devletinde sınıfsal ayrımı kaldıracak ve devlete olan bağlılığı arttıracak bir dizi devrim atılımları içine girecektir. Bu devrimlerin en önemlilerinde biri de Şapka Kanunu olacaktır. ġapka Kanunu ve Kanuna Tepkiler Osmanlı Devleti‘nin son döneminde baĢa takılan baĢlıklar çok çeĢitlilik arz etmekteydi. Bu durum aynı zamanda Osmanlı toplumunda sosyal sınıfın çeĢitliliğini de ortaya koyan önemli simgelerden bir tanesiydi. Osmanlı Devleti‘nin I. Dünya SavaĢı‘ndan yenik çıkmasından ve topraklarının iĢgal edilmesinden sonra Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde baĢlayan KurtuluĢ SavaĢı sırasında baĢlıklarda çok çeĢitlilik yine hâkim idi. Nitekim Samsun‘da Atatürk‘ü karĢılamaya gelen kalabalıkta baĢında fes olan da kalpak olan da sarık ve baĢına bir bez parçası bağlamıĢ olan da vardı.1797 Atatürk‘ün KurtuluĢ SavaĢında ve sonrasında aklında yatan devlet modeli Ulus Devlet modeli olmuĢtur. Atatürk‘ün gerçekleĢtirmeyi amaçladığı Ulus Devlet modeli, sosyal ve sınıfsal ayrımı olmayan, dini, etnik, aĢirete dayanmak yerine sadece bağlılığın devlete olduğu ve herkesin kanun önünde eĢit haklara sahip olduğu bir devlet modelidir. Bu amaçla da Atatürk, sosyal reformlara hız vermiĢtir. Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleĢtirilen reformların baĢında da Ģüphesiz ġapka Kanunu gelmektedir. Ayrıca Atatürk‘ün ġapka Kanunu gerçekleĢtirmesinin arkasında geçmiĢe dayanan tecrübeleri de yatmaktadır. Atatürk ve Selahattin Bey, 1910 yılında, Fransa'daki Picardi manevralarında Osmanlı ordusu adına bulunmak üzere Paris'e doğru yola çıkmıĢlardı. Bindikleri ġark Ekspresi daha Türk sınırlarından çıkar çıkmaz Atatürk, baĢındaki fesi çıkardı. Yol arkadaĢı BinbaĢı Selahattin Bey ise çıkarmamayı tercih etti. Tren Belgrat Ġstasyonu'na vardığında Selahattin Bey satıcı çocuklardan bir Ģeyler almak istedi. Satıcı Sırp çocukları ilk önce Selahattin Bey‘in fesi ile alay etmeye baĢladılar. Sonra daha da ileri giderek, ―Tuh Türk‖ diyerek kaçıp gittiler1798. Bu olay, Atatürk üzerinde önemli etki bırakmıĢtır. Atatürk, yeni kurulacak devlette geçmiĢi belli olmayan; II. Mahmut‘un zorla giydirttiği Fes yerine Modern giyim kuĢama uyumlu ve dünya gözünde Türk Toplumunu modern gösterecek kılık kıyafet giymesinin hayalini kuruyordu. Nitekim bu hayalini Erzurum Kongresi bitiminden hemen sonra Mazhar Müfit Bey‘e not ettirecektir1799. 1797 AYSAL, a.g.m., s. 12. Seçil AKGÜN, ġapka Kanunu, Tarih AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 25, Cilt 14, Ankara, 1981, s. 72. 1799 Atatürk, daha KurtuluĢ SavaĢı‘nın kongreler döneminde bu konu hakkında Mazhar Müfit Kansu‘ya Ģu notları aldırmıĢtır: “- Zaferden sonra şekli hükümet Cumhuriyet olacaktır. Bunu size daha önce de bir sualiniz münasebetiyle söylemiştim. Bu bir. İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince icap eden muamele yapılacaktır. Üç: Tesettür kalkacaktır. Dört: Fes kalkacak, medeni 1798 670 Arş. Gör. Selim OSRAK KurtuluĢ SavaĢı zaferle sonuçlanmıĢ, sıra gerçekleĢtirilecek devrimlere gelmiĢti. Atatürk, aklında yatan devrimleri gerçekleĢtirirken her zaman en uygun zamanı beklemiĢti. Bu özelliği siyasi dehasını da göstermekteydi. GerçekleĢtirmeyi hedeflediği sosyal devrimlerin önündeki en büyük engelin Halifelik kurumu olduğunu biliyordu. Çünkü devlet baĢkanının yanında dinsel bir liderin bulunması iki baĢlılık ortamını yaratmaktaydı ve Halifelik Kurumunun gerçekleĢtirilecek devrimlere karĢı koyacağı tepki toplumu kutuplaĢtırabilirdi. Çünkü yapılacak yeniliklere dini kullanarak karĢı durabilirdi. Nitekim Ģapka meselesi de bu konu içinde ele alınabilir ve ġapka Kanunu baĢa giyilen bir nesneden öte dinsel bir malzeme olarak kullanılabilirdi. Bu nedenle Halifelik kurumu kaldırılana dek Ģapka meselesi ele alınamayacaktı. Bu riski gören Atatürk, 3 Mart 1924 tarihinde Halifeliği kaldırmıĢtır1800. Halifeliğin kaldırılması Atatürk‘e devrimlerin hızlı bir Ģekilde yapma imkanı verdi. Ġlk olarak Muhafız Alayındaki askerlere Ģapkaya benzer kenarları olan bir baĢlık giydirildi ve eve de bu baĢlıkların takılı olarak eve gitmeleri istendi. Daha sonra Adana ve Ġzmir‘de Ģapkaya benzer baĢlıklar kullanılmaya baĢlandı. Aynı zamanda gençler arasında az da olsa Ģapkalar giyilmeye baĢlandı. Bu uygulamalar kamuoyunda olumluolumsuz tartıĢmalara neden oldu1801. Atatürk, tasarladığı herhangi bir uygulamayı gerçekleĢtirmeden önce çıktığı bir yurt gezisinde konuyu dile getirir, bununla kamuoyunun tepkilerini ölçer ve daha sonra kabul ettirme yoluna giderdi. Bu yöntem, devrim hareketini hazırlama, araĢtırma, yoklama ve altyapısını oluĢturma davranıĢıydı1802. Atatürk, bu davranıĢını Ģu sözleriyle ifade etmiĢti; “Ben şimdiye kadar millet ve memleket hayrına ne gibi inkılâplar, hamleler yapmış isem hep böyle halkımızla temas ederek, onların alaka ve muhabbetlerinden gösterdikleri samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım.”1803 Bu hareketi yapmaktaki amacını ise; “Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya mesut ve müreffeh kılmak” Ģeklinde belirtiyordu1804. Bu konuda en uygun fırsat ise Kastamonu gezisi olacaktır. milletler gibi şapka giyilecektir. Bu anda gayri ihtiyari kalem elimden düştü. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme baktı. Bu gözlerin bir takılışta birbirine çok şey anlatan konuşuşuydu. Paşa ile zaman zaman senli benli konuşmaktan çekinmezdim. - Neden durakladın? Deyince: - Darılma amma Paşam, sizin de hayalperest taraflarınız Dedim, gülerek : - Bunu zaman tayin eder. Sen yaz. Dedi. Yazmaya devam ettim: - Beş : Latin hurufu kabul edilecek.” Bkz: Mazhar Müfit KANSU, Erzurum‘dan Ölümüne Atatürk ile Beraber, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1997, s. 131. 1800 TBMM Zabıt Ceridesi, 2 BirleĢim, Cilt 7, s. 19, 29, 78. 1801 AKGÜN, a.g.m., s. 73. 1802 Kamuran ÖZDEMĠR, Cumhuriyet Döneminde ġapka Devrimi ve Tepkiler (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), EskiĢehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, EskiĢehir, 2007, s. 43. 1803 Mustafa Selim ĠMECE, Atatürk‘ün ġapka Devriminde Kastamonu ve Ġnebolu Seyahatleri, Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul, 1975, s. 38., a.g.e., ss. 43-44. 1804 ĠMECE, a.g.e., s. 38. Tarihten İzler 671 Meclis, 1925 yılında erkenden tatile girdi. Bu dönemde kendisini Kastamonu‘ya davet etmek üzere bir heyet ziyaret etmesi üzerine Atatürk, ġapkayı Kastamonu‘da tanıtmaya karar verdi. Sosyal alandaki değiĢikliğin en önemli sembollerinden biri olan ―ġapka‖ Kastamonu‘da tanıtılmıĢtır. Atatürk, Kastamonu‘nun Ġnebolu ilçesinde Ģapkayı tanıtırken Ģu sözleri sarf etmiĢtir: "Ey memleketini seven ve memleketi, milleti için hayatını fedadan çekinmemiş bulunan kıymetli vatandaşlar! Hep beraber bütün cihana sarih ifade edelim ki, bunca inkılâbâtın şuurlu kahramanı olan bu millet, medeniyet güneşinin bütün hararetini almıştır. Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti'ni tesis eden Türk halkı medenîdir. Tarihte medenîdir, hakikatte medenîdir. Fakat medenîyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı fikriyle, zihniyetiyle medenî olduğunu isbât ve izhâr etmek mecburiyetindedir. Ve-1, hâsıl medenîyim diyen, Türkiye'nin, hakikaten medenî olan halkı başından aşağıya vaz'ı haricisiyle dahi medenî ve mütekâmil insanlar olduğunu fiilen göstermeye mecburdurlar. Bu son sözlerimi vâzıh ifade etmeliyim ki, bütün memleket ve cihân ne demek istediğimi suhûletle anlasın. Bu izâhâtımı hey'et-i âlinize, hey'et-i umûmiyeye bir sualle tevcih etmek istiyorum, soruyorum: "Bizim kıyafetimiz millî midir? (hayır sadâları). "Bizim kıyafetimiz medenî ve beynelmilel midir? (hayır, hayır sadâları). "Size iştirak ediyorum. Tabirimi ma'zûr görünüz. Altı kaval üstü şişhâne diye ifade olunabilecek bir kıyafet ne millîdir ve ne de beynelmileldir. O halde kifayetsiz bir millet olur mu arkadaşlar? Böyle tavsif olunmaya razı mısınız arkadaşlar? (hayır hayır kat'iyyen sesleri). Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvayarak enzâr-ı âleme göstermekte ma'nâ var mıdır? Ve bu çamurun içinde cevher gizlidir, fakat anlayamıyorsunuz demek musip midir? Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak elzemdir; tabiîdir... Arkadaşlar, Turan kıyafetini abraştıp ihyâ' eylemeye mahal yoktur. Medenî ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli, milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Onu iktisâ' edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve bittab' bunların mütemmimi olmak üzere başta siperi şemsli serpuş, bunu açık söylemek isterim. Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi, bonjur, smokin gibi, işte şapkanız! "Buna câiz değil, diyenler vardır. Onlara diyeyim ki, çok gafilsiniz ve çok cahilsiniz ve onlara sormak isterim: "Yunan serpuşu olan fesi giymek câiz olur da şapkayı giymek neden olmaz ve yine onlara, bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının kisve-i mahsûsası olan cübbeyi ne vakit ne için ve nasıl giydiler?”1805 Yukarıdaki cümlelerinden de anlaĢılacağı üzere Atatürk, fesin din ile herhangi bir bağının olmadığını tarihten örnekler vererek milli olmadığını aynı zamanda parçalarının ithal edildiği için de ekonomiye olan zararını da anlatmıĢtır. Aynı zamanda medeni Atatürk‘ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk AraĢtırma Merkezi Yayınları, Ankara, ss. 349-350. 1805 672 Arş. Gör. Selim OSRAK giyinmenin dine aykırı olmadığını anlatarak fesi savunanların maksadının din olmadığı, bu gerici zihniyetin etkisinden kurtulmak gerektiğini ifade etmiĢtir. Kastamonu gezisi dönüĢü Bakanlar Kurulu, 2 Eylül 1925‘te CumhurbaĢkanı Atatürk‘ün baĢkanlığında toplandı. Bu toplantıda, üç kararname çıkarıldı. Bu kararname ile tekke ve zaviyeler kapatılmıĢ, din adamlarının giyeceği kıyafet belirlenmiĢ ve devlet memurlarının halkla aynı biçimde giyileceği kararı alınmıĢtır1806. Bu üç kararname ile devlet memurlarının Ģapka giymeleri zorunlu kılınmıĢtır. Ardından Konya mebusu Refik Koraltan ve arkadaĢları 5 Kasım 1925‘te Ģapkanın milli serpuĢ olması için bir kanun teklifi sundular. Bu tasarıya göre: “Millet Meclisi azalarıyla umumi ve hususi idarelere mensup olanlar, hulasa resmi sıfata sahip olan herkes milletin giymiş olduğu şapkayı giymeye mecbur olacaklardır.”1807 Bu cümleden milletin zaten Ģapka giymeye baĢladığı ve devlet memurlarının da giyme zorunluluğu olduğu anlamını çıkarabiliriz1808. Atatürk‘ün gerçekleĢtirdiği devrimler arasında en güçlü muhalefetin olduğu devrimlerden biri ġapka Devrimi olmuĢtur. Çünkü dini alet ederek halkı sömürmeye çalıĢan ve güçleri giderek azalan gericiler için Ģapka kanunu iyi bir malzeme idi. ġapka kanununa ilk tepki kanun meclis gündemine gelmeden önce Ġsmet Ġnönü tarafından illere gönderilen kararname ile devlet memurlarının Ģapka giymesinin zorunlu tutulmasına geldi. Konu meclis gündeminde tartıĢılırken ilk tepki Bursa Milletvekili Nurettin PaĢa‘dan GelmiĢtir1809. Mecliste Ģapkaya karĢı tepkiler olurken II. Mahmut döneminde fese karĢı oluĢan tepkinin benzerini bu sefer de Ģapkaya geldiğini görmekteyiz. Bu tepkilerin baĢında ise yine gerici din adamları gelmektedir. Bu din adamları, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi‘yi ziyaret ederek: ―Seninkini gördün mü? Bize sonunda şapkayı giydirdi!” diyerek yakınmalarını dile getirirken Rıfat Börekçi ise: ―Efendiler, O‟nun her yaptığı doğrudur. Eğer dininizi değiştirin derse tereddüt etmeyin, onda da bir hikmet vardır.” Diyerek Atatürk‘ü savundu ve Ģikayetlerini dinlemedi1810. ġapka Kanununun üzerine Tekke ve Zaviyelerin kapatılması gerici din adamlarının büyük tepkisini çekmiĢ ve ülkenin birçok yerinde “din elden gidiyor” propagandası yaparak halkı ayaklandırmaya çalıĢmıĢlardır. Bunlardan ilki 15 Eylül‘1925‘te Sivas‘ta hükümete hakaret dolu beyannamelerin duvarlara yazılmasıyla Resmî Gazete 5 Eylül 1925; ġevket Süreyya AYDEMĠR, Tek Adam 1922–1938, Cilt 3, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 2011, ss. 234-235. 1807 Kanun No: 671: ―ġapka iktisası hakkında Kanun‖, Kabul Tarihi: 25/11/1341(1925); Resmî Gazete 22.12.1341 No: 230. 1808 AYDEMĠR, a.g.e., s. 235; 1809 TBMM Zabıt Ceridesi, 2. Dönem, 14. BirleĢim, Cilt 14, ss. 222-223. 1810 AKGÜN, a.g.m., s. 76. 1806 Tarihten İzler 673 meydana gelmiĢtir1811. Sivas‘taki olayları Erzurum, Kayseri, Rize, Urfa, Nizip, MaraĢ ve Giresun izledi. Ülkenin çeĢitli illerinde meydana gelen olaylara karĢı bir dizi askeri ve yasal önlemler alındı. Erzurum ve çevresinde çıkan ayaklanma, valinin tutumu ve Müstahkem Mevki Komutanı Hasan PaĢa‘nın askeri müdahalede bulunması üzerine bastırıldı. Ardından Erzurum ilinin tamamında BaĢvekâlet Tezkeresi ile 24 Kasım 1925 tarihinde bir aylık sıkıyönetim ilan edildi1812. Ayrıca olayların çıktığı bölgelere Ġstiklal Mahkemeleri gönderildi ve isyanın elebaĢları yakalanarak yargılandılar1813. ġapka konusunda üzerinde en fazla tartıĢılan kiĢi, Ģapka devrimine karĢı çıktığı ve halkı ayaklandırdığı gerekçesiyle Ankara Ġstiklal Mahkemesi kararı ile asılan Ġskilipli Atıf Hoca olmuĢtur. Ġskilipli Atıf Hoca, Ģapka kanununun çıkarılıĢından yaklaĢık bir yıl önce, 1924 yılı Temmuz‘unda “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adında yayımladığı 32 sayfalık bu kitapçıkta hükümetin Ģapkayı kullanarak hükümetin dinsiz olduğunu iddia etmiĢ ve hükümete karĢı bir gurup oluĢturmaya çalıĢmıĢtır. Ġskilifli Atıf Hoca‘ya en büyük tepkiyi Süleyman Nazif göstermiĢtir. Son Telgraf Gazetesin yayınladığı “İmana Tasallut” adlı yazılarında Atıf hocayı “Hiçbir kazmanın İslâm dinine, bu risaleyi yazan kalemden daha derin bir mezar kazamayacağını” söyleyerek sert Ģekilde eleĢtirmiĢtir1814. Ayrıca, Atıf Hoca‘nın, ―dinimize feslerimizin sarığı ve püskülü ile de bağlıyız.” düĢüncesini eleĢtirerek ilerlemenin önündeki en önemli engeli, fesi ve sarığı dinin sembolü olarak görenlerin oluĢturduğunu ifade etmiĢtir1815. Ġskilifli Atıf Hoca, Ģapka konusundan beraat etmiĢtir. Ancak, devrimlere karĢı tutumu nedeniyle Ġstiklal Mahkemesince mahkûm olmuĢ ve idam edilmiĢtir. Atıf Hoca‘nın bu dönemde yayımlamıĢ olduğu kitapçık, Ģapka devriminin hazırlanıĢ ve uygulanıĢ günlerinde son derece olumsuz etkilere neden olup, çeĢitli illerde Ģapka aleyhine meydana gelen ayaklanmaların tetikçisi olarak görülmesine neden olmuĢtur1816. Sonuç Giyim kuĢam, bir toplumun yapısını yansıtan en doğal ve önemli simgelerinden biridir. Aynı Ģekilde baĢa takılan baĢlıklar da o toplumun sınıfsal yapısı hakkında bilgi verir. Cumhuriyetin ilanından önce Osmanlı‘da kullanılan baĢlıklar çeĢitlilik arz etmiĢ ve Osmanlı toplumundaki sınıfsal ayrımı da belirginleĢtirmiĢti. Din adamlarının, Müslüman Türklerin ve çeĢitli etnik unsura sahip milletlerin, hatta zengin ve fakirlerin baĢlıkları da farklı olmuĢtur. Bu durum toplumdaki ayrıĢmayı gösteren önemli Ergün AYBARS, Ġstiklal Mahkemeleri; ÖZDEMĠR, a.g.e., s. 106-108. Selami KILIÇ, ġapka Meselesi ve Kılık Kıyafet Ġnkılabı, Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 16, Ankara, 1995, s. 544. 1813 AKGÜN, a.g.m., s. 77. 1814 Mustafa BAYDAR, ġapka Konusunda Atıf Hoca - Süleyman Nazif ÇatıĢması, Sayı 230, Cilt 23, Ankara, Kasım 1970, s. 134. 1815 BAYDAR, s. 134. 1816 ÖZDEMĠR, a.g.e., s. 90. 1811 1812 674 Arş. Gör. Selim OSRAK simgelerden birini oluĢturmuĢtur. Osmanlı devlet adamları ülkedeki bu ayrıĢmayı ortadan kaldırmak için çeĢitli ıslahatlara giriĢmiĢlerdir. Ancak eski ve yeninin bir arada olması ve yeniliklere karĢı gelenekçilerin güçlü muhalefeti gerçekleĢtirilen ıslahat hareketlerinin baĢarısındaki öneli önemli engellerdendi. Yenilikler konusundaki güçlü muhalefet, Osmanlı toplumunun çağdaĢlaĢma çabalarını baltalamıĢtır. Cumhuriyetin ilanından sonra bağımsızlığının sadece askeri alanda olamayacağını bilen Atatürk ve arkadaĢları bir milletin ve devletin ayakta kalabilmesi için çağın gerekliliğine uygun kendini yenileyebilen çağdaĢ bir toplum yaratma çabalarına giriĢmiĢlerdir. Aksi halde sömürülmeye ve yok olmaya nasıl mahkûm olduklarını yaĢadıkları dönemde tanık olmuĢlardır. Bu amaçla gerçekleĢtirilen devrimler çağdaĢ bir toplum yaratmak için birer araç olmuĢtur. ġapka Kanunu da Osmanlı toplumunda ayrıĢmayı ve geri kalmıĢlığı simgeleyen sembollerin ortadan kaldırılması için gerçekleĢtirilen bir devrimdir. Bu devrimin amacı insanların toplumdaki statülerini simgeleyen baĢlıkların kaldırılması kiĢilerin baĢlıklarına göre yargılanmasının önüne geçmektir. Cumhuriyet döneminde gerçekleĢtirilen ġapka Kanunu Osmanlı dönemine göre daha baĢarılı olmuĢtur. Çünkü, Osmanlı dönemindeki gibi eski ve yeni bir arada bulundurulmamıĢ ve eski uygulamalar tamamen kaldırılmıĢtır. ġapka Kanunu gerçekleĢtirilirken bu kanuna baĢta devletin en üst makamındaki Reis-i Cumhur Atatürk ve devlet memurlarının da Ģapka giymesi halkın ġapka Devrimini kabullenmesini kolaylaĢtırmıĢtır. KAYNAKÇA AKGÜN Seçil, ġapka Kanunu, Tarih AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 25, Cilt 14, Ankara, 1981. ARGIT Betül ĠpĢirli, Osmanlı Ġstanbul‟unda Giyim KuĢam, Antik Çağdan 21. yüzyıla Büyük Ġstanbul Tarihi, Editör: CoĢkun Yılmaz, Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi Kültür A.ġ Yayınları, Ġstanbul, 2015. Atatürk‟ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk AraĢtırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2006. AYDEMĠR ġevket Süreyya, Tek Adam 1922–1938, Cilt 3, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 2011. AYSAL Necdet, Tanzimat‘tan Cumhuriyet‘e Giyim Ve KuĢamda ÇağdaĢlaĢma Hareketleri, ÇağdaĢ Türkiye Tarihi AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 22, Cilt 10 Bahar Dönemi, Ġzmir, 2011. Falih Rıfkı ATAY, Çankaya, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, Ġstanbul, 1999. ĠMECE Mustafa Selim, Atatürk‟ün ġapka Devriminde Kastamonu ve Ġnebolu Seyahatleri, Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul, 1975. Tarihten İzler 675 ĠNAN Afet, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2009. KANSU Mazhar Müfit, Erzurum‟dan Ölümüne Atatürk ile Beraber, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1997. KARAL Enver Ziya, Osmanlı Tarihi Cilt V, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, XIII. Dizi-Sayı 16, Ankara, 2007. KOCA Emine, Osmanlı‘da Yapılan Kılık Kıyafete ĠliĢkin Reformların Erkek Giysilerinin Biçimsel Özelliklerine Etkileri, CIEPO -20 Uluslararası Girit Osmanlı Öncesi ve Osmanlı AraĢtırmaları Uluslararası Komitesi, Girit/Yunanistan 2012, web adresi; http://www.univie.ac.at/ciepo/?page_id=46 KURAN Ahmet Bedevi, Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri ve Millî Mücadele, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2012. LALE Mehmet, II. Mahmud dönemi kıyafet alanında yapılan yenilikler (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2006. LEWĠS Bernard, Modern Türkiye‟nin DoğuĢu 6. Baskı, ArkadaĢ Yayınları, Ġstanbul, 2013. ÖZCAN, Abdülkadir, Bostancı Maddesi, Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Cilt 6, Ankara, 1996. ÖZDEMĠR Kamuran, Cumhuriyet Döneminde ġapka Devrimi ve Tepkiler (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), EskiĢehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, EskiĢehir, 2007. ġEHSUVAROĞLU Haluk Y., II. Mahmut ve Kıyafet Ġnkılabı, AkĢam 14 Eylül 1952. TURAN ġerafettin, Türk Devrim Tarihi Cilt 3, Bilgi Yayınları, Ankara, 1999. UZUNÇARġILI Ġsmail Hakkı, Asakir-i Mansure‘ye Fes Giydirilmesi Hakkında Sadr‘ı Azamın Takriri ve II. Mahmud‘un Hatt-ı Hümayunu, Belleten, Sayı 70, Cilt XVIII, ÜNAL Uğur, Ġdari Ve Sosyal Alanlarda Nizam-I Cedit Çabaları, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı 14, Ankara, 2003, s. 283. BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), A.} MKT.MHM. 31. 39. H-06-06-1267. BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), Ġ. DUĠT. 21. 45. H-23-08-1340. Resmî Gazete 5 Eylül 1925. Resmî Gazete 22.12.1341 No: 230. TBMM Zabıt Ceridesi, 2 BirleĢim, Cilt 7, s. 19, 29, 78. Kanun No: 671: ―ġapka iktisası hakkında Kanun‖, Kabul Tarihi: 25/11/1341(1925); 676 Arş. Gör. Selim OSRAK