Ġlkçağlardan Modern Döneme
TARĠHTEN ĠZLER
Editör
Prof. Dr. Osman KÖSE
Bu kitabın tüm hakları yazarı ve
yayıncısına aittir.
İlkçağlardan Modern Döneme
Tarihten İzler
ISBN
978-605-7501-09-7
Genel Yayın Yönetmeni
Cuma AĞCA
Baskı Öncesi Hazırlık
Berikan Yayınevi
Kapak Tasarım
Berikan Yayınevi
(Bky40)
Baskı & Cilt
Berikan – Matbaa
Çankaya / ANKARA
Berikan YAYINEVI
Kültür. Mh. Kızılırmak Cd. No:61/6
Çankaya / ANKARA
Tel: (0312) 232 62 18
ĠÇĠNDEKĠLER
A – Ġlkçağlarda Dünya Siyaseti
Ebru Mandacı - MÖ I. Binyılda Van Gölü Havzasında Tarımsal
Faaliyetler
................................................................................................................. 1
Okay PekĢen - Asur ve Babil Kralları Tarafından Ġsrail ve Yehuda
Krallıklarının Halklarına Uygulanan Sürgünler ............................................................ 21
Muhsin Haji Azeez Babila - Eski Mısır‘da Yabancı Bir Halk: Hiksoslar ....... 37
Yasemin Örnek Ay - Ġmparator I. Iustinianus‘un Reconquista Ġdeolojisi ve
Afrika‘nın Yeniden Fethi................................................................................................................. 47
Ramazan Uykur - Musul Meliki Bedreddin Lü‘lü‘nün Mardin
Müzesi‘nde Bulunan Sikkeleri ...................................................................................... 61
B – Ortaçağda Siyaset ve Din
Maksut Çetin - Ġslam‘da Ġbadet-Adalet ĠliĢkisi ................................................. 71
Emrullah FatiĢ - Mezhepleri Kutsal Paket Ġlan Etme Problemi ........................ 87
Halil Aldemir - Antalyalı Mehmed Ġbn Yûsuf ve Besmele Tefsiri ................... 99
Pınar Ülgen - Orta Çağ Avrupasında Popüler Korku-Hikâyelerle Heretik
Ġnançlar
............................................................................................................. 121
Pınar Ülgen - Orta Çağ Avrupa'sının Önemli Kadın Hekimlerinden
Biri:Trotula ............................................................................................................. 133
Abdurrahman Deveci - Akkoyunlu Dönemi Resim ÇalıĢmaları .................... 145
C – Osmanlı Döneminde Siyasi ve Sosyal Hayat
Ayten Mehdiyeva - Kiz Kalelerinin InĢaati Ile Ilgili Karakterik
Özellikler
............................................................................................................. 165
Behsat Karaca - XVI. Yüzyılda Kiğı‘da Madencilik(Demir Ve Tuz
Ġstihsâli Ġle Kullanımı) ................................................................................................. 183
Volkan Karaboğa - XVI. Asırda Mardin ġehrinde Sınâi Ve Ticaret .............. 205
Çiğdem Dumanlı - 19. Yüzyıl Göçmen Hukukuna Dair Bir Örnek: Eflak
ve Buğdan‘da ―Avusturya Kulları‖ (1848 Ve 1851 Tarihli Konvansiyon
Taslaklarının Ġncelenmesi) ......................................................................................... 221
Hamide Ulupınar - Osmanlı Sultanı Iı. Abdülhamid‘in ġeyhi:
Muhammed Zâfir El-Medenî ve Tasavvuf AnlayıĢı .................................................... 247
M. Emirhan Onhan / Zafer Yıldız / Ġsa GüneĢ - Turizm Sektörünün
GeliĢimi Üzerine Bir Değerlendirme: Ġlk Çağdan 19. Yüzyıla .................................. 263
Mehmet Ali Ünal - Evliya Çelebi ve Tatar Akıncıları .................................... 281
Mehmet Ali Yıldırım - Osmanlı Devleti‘nde Tarımsal DönüĢüm (Ziraat
Mektepleri) ............................................................................................................. 321
Merve Caydı- Ġbrahim Serbestoğlu - Ġngiliz Konsolosluk Raporlarına
Göre 19. Yüzyılın Ġkinci Yarısında Tesalya‘nın Ticari Durumu ............................... 335
Orhan Özcan - Avustralya‘nın I.Dünya SavaĢına Katılmasında
Ġngiltere Etkisi ............................................................................................................ 347
Recep Dikici - Osmanlı Dönemi Kilisli Âlim ve Edipler ................................ 375
Sinan Kahyaoğlu / Necat Çetin - TahtakuĢlar Köyü MezartaĢları ................ 391
Songül UlutaĢ - Prens Sabahaddin ve Fikirlerinin Elit Teorisi
Perspektifinde Değerlendirilmesi ................................................................................ 411
Yakup Yılmaz – Ayhan Sertkaya - Son KıĢlak: Yörüklerin Kıbrıs
Sürgünleri
............................................................................................................. 429
Mustafa Çabuk - Cihan Harbi‘nde Ġngiltere‘nin Cihat Çağrısına KarĢı
Yürüttüğü Faaliyetler................................................................................................... 445
D – Cumhuriyet Yıllarında Siyasi ve Sosyal Hayat
Ebru Ceylan - Türk Hukukunda Soybaginin Kurulmasi ve Reddiyle Ilgili
Yeni Gelismeler ........................................................................................................... 467
RaĢit ÇavuĢoğlu - Amasya Ulemâsından ġâir Ahmet Emrî Yetkin‘in
Hayatı ve Eserleri Üzerine........................................................................................... 491
Ali ÇakırbaĢ - Amerikan BarıĢ Gönüllülerinin Türkiye‘de Sağlık ve
Sosyal Hizmetler Alanındaki Faaliyetleri .................................................................... 517
Asil Tunçer - Asala Terör Örgütü .................................................................... 539
Bahriye Eseler - Asimilasyon, Ölüm ya da Göç: ―Belene Kampı‖ ................. 559
BarıĢ Ertem - Türk Siyasetinde Asker-Sivil ĠliĢkileri (1971-1980) ............... 571
Imbat Muğlu - Sykes-Picot Sürecinde Suud-Vehhabi Ittifakinin
Ortadoğu Yapilanmasindaki Rolü ............................................................................... 593
Murat KarataĢ - Türkiye‘de Çok Partili Hayata GeçiĢ Sürecinde Türkçü
Muhalefetin Örneği Olarak Kızılelma Dergisi ............................................................ 613
Mustafa Edip Çelik
Türkiye-Bağlantısızlar
ĠliĢkilerinde
UyuĢmazlıkların Nedenleri ......................................................................................... 639
Selim Osrak - ġapka Kanunun Tarihsel Arka Planı ........................................ 663
Tuğrul Özcan - Ordu Sahili ile Anadolu‘nun Ġç Kesimleri Arasındaki
UlaĢıma Dair Bir Değerlendirme (1923-1946) ............................................................ 677
Tuğrul Özcan - Cumhuriyet‘in Ġlk Yıllarında Türkiye‘de Okuryazar
Sayılarını Artırmaya Yönelik Faaliyetler .................................................................... 691
Ġshak Turan / Yusuf Bahadır Keskin - Pasifik‘te Küresel Rekabet:
Çin‘in Yükselmesi ve Abd‘nin Çin‘i Dengeleme Politikası ........................................ 707
Yusuf Bahadır Keskin / Ġshak Turan - Suudi Arabistan'da Reformların
Sosyo-Ekonomik Boyutu: Kadınlara Yönelik Ehliyet Serbestisinin Ġncelenmesi ....... 733
Muhammet Erdal Okutan / Birsen Banu Okutan - Reunderstandıng
Panoptıcon By The Help Of Relıgıous Text: From Sacred To Profane ...................... 743
Halide Aslan - Anadolu Mecmuasındaki ―Anadolu Kadın/I-Lığı‖
Makaleleri IĢığında Türk Kadını ................................................................................. 755
Hasan Bulut / Emre Dünder - Investigation Of Manifestos Of
Military Interventions In Turkey Via Text Mining And Principal Component
Analysis
............................................................................................................. 775
Mehmet Murat Payam -Murat Sezik - The Role Of Local Governments
From Crime Prevention To Community Safety/Security In Cities .............................. 791
Faruk Ali Sözbilici - Belediyelerde SiyasallaĢma Sorunu: Neden-Sonuç
Analizi
............................................................................................................. 815
Cem Yücetürk / Onur Akyol - Sosyal Medyada Pokemon Go
Oyununun Yansımaları: EkĢisözlük Örneği ................................................................ 825
Özlem Sertkaya Doğan - Coğrafi BakıĢ Açısıyla Türkiye'de Demografik
DeğiĢim ve 2075 Nüfus Projeksiyonu ......................................................................... 837
Değerli Okuyucular,
Bilindiği üzere günümüzde, bilim ve teknoloji bakımından gerçekleĢen hızlı bir yükseliĢ söz
konusudur. Bu durumun ortaya çıkardığı en önemli doğal sonuç ise disiplinler arası yaklaĢımdır.
Bilimsel çalıĢmalarda baĢarıyı arttıran önemli faktörlerden biri olan disiplinler arası iliĢki, etkileĢim ve
paylaĢım ile araĢtırmacılar, dünyada ve ülkemizdeki geliĢme ve değiĢmeleri yakından takip etme,
kendilerini ve çalıĢmalarını farklı bilim dalları ile besleme gibi pek çok bakımdan yarar sağlamaktadır.
Nitekim 21. yüzyıl dünyasının temel özelliği de bilim dalları arasında ortak çalıĢmalar oluĢturarak
somut anlamda insanların ve dünyanın yararına faydalar sağlayacak geliĢmeleri gün yüzüne çıkarması
ve araĢtırmacıları da her türlü yenilik ve değiĢimden haberdar etmesidir.
Disiplinler arası çalıĢmak demek, bilim insanının evrensel boyutlarda düĢünmesi ve ürünlerini
bu çerçevede ortaya koyması demektir. Metodolojik bir çalıĢma ile aklı çok yönlü çalıĢtırmak ise
araĢtırmacının bilim dallarından en az birkaç tanesi ile mülâhaza etmesi anlamına gelir. Zira bilim
insanı, ayrıntıda gizli olan evrensel yasaların iĢleyiĢini keĢfetmeyi istemeli ve vaktini buna
vakfetmelidir. Bu aĢamada ise hiçbir disiplinin birbirinden bağımsız olamayacağı da ortaya çıkan
önemli neticelerden biridir. Her bilim dalı kendi içerisinde müstakil bir yol çizerken aynı zamanda
kendisini besleyen farklı bilimlerden de yararlanarak üzerinde bulunduğu yolu geliĢtirme ve
değiĢtirme imkânına sahip olur. Dolayısıyla uluslar arası ya da ulusal ölçekte gerçekleĢtirilen her yeni
buluĢ, sadece kendi alanını değil doğrudan ya da dolaylı olarak pek çok bilim dalını da etkiler ve bilim
insanlarını yeni bakıĢ açılarına sevk edecek bir ufuk açar.
Bu kitap ise 'Tarih, Sosyoloji, Coğrafya ve Uluslararası ĠliĢkiler' gibi alanlarda özgün
çalıĢmalar yapan araĢtırmacı ve bilim insanlarının ortaya koydukları ürünleri bir araya getiren önemli
bir kaynak kitap olarak karĢınızda durmaktadır. Kendi alanında gerçekleĢtirilen yeni buluĢlardan
haberdar olmak isteyen ve farklı bilim dallarından yararlanarak yeni buluĢlar ortaya koymak isteyen
bilim insanları için bu eser, istifade edilmesi gereken önemli eserlerden biridir.
Farklı bilim dallarından yapılan katkılar ile ortaya çıkan Ġlkçağlardan Modern Döneme
Tarihten Ġzler adlı bu eser genel anlamda ilkçağlardan modern zamana kadar uzanan bir trendde tarih
çalıĢmasıdır. Tarihin çeĢitli dönemlerinde kurulan devletler ve medeniyetlerden kesitleri bu eserde
bulabileceksiniz.
Yazı ile sözün önemli farkını ortaya koymak ve unutulup giden bedenlerin yerini isim ve
eserlerle unutulmaz hâle getirmek amacıyla oluĢturulan bu kitap, kütüphanelerdeki yerini aldığı
müddetçe hem kitapta yer alan bilgiler hem de o bilgileri bilim dünyasına kazandıran isimler de
unutulmayacaktır.
Ġlkçağlardan Modern Döneme Tarihten Ġzler isimli bu eser, farklı üniversitelerden 54
bilim insanının özverili çalıĢmasının neticesinde ortaya çıkan yazılardan oluĢmaktadır. Değerli bilim
insanlarımıza teĢekkürüm sonsuzdur ve kendilerine yeni çalıĢmalarında muvaffakiyetler diliyorum.
Eserin oluĢmasında emeği geçen, tashih eden hakemlere ve değerli arkadaĢlarımıza da müteĢekkirim.
Daha nice eserlerde buluĢmak dileği ile siz değerli okuyucularımıza sevgi ve hürmetlerimi
iletiyorum.
HoĢçakalın…
Prof. Dr. Osman KÖSE
8 Haziran 2018
Ankara
ġAPKA KANUNUNUN TARĠHSEL ARKA PLANI
ArĢ. Gör. Selim OSRAK
Gaziantep Üniversitesi
ÖZET
Giyim, insanoğlunun ilk çağlardan baĢlayarak kendisini doğanın çeĢitli
etkilerinden korumak veya doğaya uyum sağlamak amacıyla benimsediği araçlardan
birisi olmuĢtur. Uygarlığın geliĢimine paralel olarak gerek ayak gerekse de baĢa takılan
nesneler iklim, meslek, etnik gurup, toplumsal sınıf ve din gibi etkilere bağlı olarak
değiĢiklik göstermiĢtir. Yüzyıllardan beridir değiĢiklik gösteren bu gereksinimde baĢa
giyilen nesne ile zihindeki düĢünce arasında bir bağlantı olmuĢtur. Bu yüzden de
ayrımlar baĢa takılan baĢlıklarla daha belirgin olmuĢtur.
Osmanlı Ġmparatorluğu da çeĢitli etnik ve dini unsuru bünyesinde barındırdığı
için imparatorlukta çeĢitli baĢlıklar kullanılmaktaydı. 18. Yüzyıldan itibaren dağılma
sürecine giren Osmanlı Devleti‘nde siyasi alanda meydana gelen bu dağınıklık
toplumda da hissediliyordu. Sınıfsal eĢitsizlik ve toplumsal sınıf ayrımı etkisini giderek
arttırıyordu. Sınıfsal eĢitsizlik ve toplumsal sınıf ayrımı, etkisini baĢa takılan nesnelere
de yansıtmıĢtı. Bu durum imparatorluk içinde bölünmelere de neden oluyordu. III.
Selim döneminde artarak giden bölünmenin önüne gitmek için çeĢitli adımlar atılmıĢ ve
askerlere batılı tarzda kıyafet giydirilmiĢ ve Ģapka takılmıĢtır. II. Mahmut döneminde
de sınıfsal ayrılığın sembolü haline gelen Ģapkalar yerine Tunus Kalyoncu Fesi takma
zorunluluğu getirildi. II. Mahmut‘un getirdiği bu yenilik ilk etapta dinciler arasında
büyük tepki çektiyse de II. Mahmut‘un yenilik yapmadaki güçlü iradesi halk tarafından
benimsemesini sağladı. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte gelen devrimler ile toplumdaki
eĢitsizliğin kaldırılması adına önemli değiĢiklikler yapılmaya baĢlandı. Sosyal sınıfları
belirten baĢlıklar kaldırılarak yerine batılı tarzda Ģapka takılması zorunluluğu getirildi.
ġapka kanununa II. Mahmut dönemindeki gibi tepkiler oldu ancak Atatürk‘ün
güçlü idari kiĢiliği bu tepkilerin önüne geçmiĢtir. ġapka kanunun tepkilerine ve
konulma amaçlarına baktığımızda bu kanunun sadece görsel bir değiĢikliğin olmadığı
aynı zamanda toplumdaki düĢünsel algıyı değiĢtirme amacının güdüldüğünü de
görebiliriz.
ABSTRACT
Clothing has been one of the vehicles that humans have adopted from the early
ages to protect themselves from various influences of nature or to adapt to nature.
Parallel to the development of civilization, both the foot and the head objects changed
depending on the effects such as climate, occupation, ethnic group, social class and
religion. In this requirement, which has changed from the centuries, there is a
Tarihten İzler
663
connection between the object being worn and the thought of the mind. Therefore, the
distinctions became more apparent with the headlines.
Since the Ottoman Empire was also home to various ethnic and religious
elements, various titles were used in the empire. In the Ottoman Empire, which entered
the process of disintegration from the 18th century onwards. Class inequality and social
class distinction were increasingly influential. This distinction reflected its impact on
the objects that were involved. This situation also caused divisions within the empire.
III. During the Selim period, various steps were taken to prevent this increasing
division. For this purpose, the soldiers were dressed in western style and wore hats. II.
During the reign of Mahmut, the necessity of wearing Tunisia Kalyoncu Fesi was
introduced instead of the hats, which became a symbol of class separation. II. This
innovation brought by Mahmut had a great reaction between the religious in the first
place, Mahmut allowed the people to accept the strong will to innovate. Significant
changes have begun in order to remove the inequality in society with the revolutions
that came with the declaration of the Republic. Hats in western style were brought in
instead of headings indicating social classes.
There was a reaction to hat law as in II. Mahmud. but the strong administrative
personality of Atatürk overtook these reactions. When we look at the reactions of hat
law and the purposes of putting it, we can also see that this law has not only a visual
change but also the aim of changing intellectual perception in society
GiriĢ
Türk Devrimi gerek meydana geliĢ Ģekli gerekse de içinde barındırdığı
dinamikler ve tepkileri açısından kendine has özellikleri içinde barındırmaktadır. Türk
Devriminin kendine has dinamikleri Türk Devrimini Fransız, BolĢevik ve Ġran devrimi
gibi devrimlerden farklı kılmasını sağlamıĢtır. Çünkü Türk Devrimi, Atatürk‘ün bizzat
belirttiği üzere bir ―kültür devrimidir‖.1774 Atatürk‘e göre gerçekleĢtirilen devrimin
kalıcı olması için temelinin kültür olması gerekir. Bu amaçla da gerçekleĢtirilen
devrimler sadece kurumların kaldırılıp yerine yeni kurumların getirilmesi demek
değildir. Aynı zamanda bir zihniyet dönüĢümünü ve kültür bilinci oluĢturma amacı
taĢımaktadır. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumunun kurulması, Tevhid-i Tedrisat
kanunun çıkarılması gibi çalıĢmalar gerçekleĢtirilen devrimlerin kültürel altyapısını
oluĢturma amacını taĢımıĢtır. Atatürk‘ün kültür devriminin amacı, Türk kimliğine
uygun çağdaĢ bir toplum yaratmaktır. ÇağdaĢ toplumdan kasıt, Cumhuriyet ilkesini
benimsemiĢ laik ve sosyal eĢitlik temeline dayanan bir toplum meydana getirmektir. Bu
amaçla da ilk olarak toplumda sınıfsal ayrımı oluĢturan unsurları kaldırmak olmuĢtur.
Afet ĠNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları,
Ġstanbul, 2009, s. 374.
1774
664
Arş. Gör. Selim OSRAK
ġapka Kanunu da toplumdaki sosyal eĢitliği korumak için gerçekleĢtirilen devrimlerin
baĢında gelmektedir. ġapka Kanununu anlamak için Osmanlı Devleti‘nde meydana
gelen yenileĢme hareketlerini, sosyal ve kültürel alandaki geliĢmeleri, ġapka
Kanunu‘nun bir anda ortaya çıkmadığını ve tarihsel bir sürecin ürünü olduğunu iyi
anlamak gereklidir. Özellikle 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın baĢlarında baĢlayan
yenileĢme hareketleri, giyim kuĢam alanında Osmanlı Devleti‘ndeki dönüĢümün
öncüsü ve ÇağdaĢ Türkiye Cumhuriyeti‘nin de temellerinin atılması açısından önem arz
etmektedir.
Nizam-ı Cedid‟ten Cumhuriyete BaĢlıkların Serüveni
ġapka Kanunu, sadece simgesel veya görsel bir amacı taĢımamaktadır. Bu
devrimin arkasında önemli zihinsel dönüĢüm yatmaktadır. Aynı zamanda Osmanlı
Devleti‘nden gelen çağdaĢlaĢma adına bir çaba yatmaktadır. ġapka Kanunu, bir anda ve
Türkiye Cumhuriyeti‘ne has bir çalıĢma olmayıp tarihi III. Selim‘e kadar dayanan
tarihsel çağdaĢlaĢma çabasının bir parçasıdır.
Osmanlı Devleti, 18. Yüzyıla kadar Batının üstünlüğü kabullenilmemiĢ,
devletteki bozukluklar daha çok askeri alanda yapılmaya çalıĢılan ıslahatlar ile
giderilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu ıslahatlar gerçekleĢtirilirken Kanuni Sultan Dönemindeki
ihtiĢamlı dönem hedef seçilmiĢtir. 18. yüzyılın baĢlarında Batının üstünlüğünü kabul
eden Osmanlı Devleti‘nde, içine bulunulan olumsuz durumdan bir an önce kurtulmak
için BatılılaĢma çabalarına hız verilmiĢtir. Ancak 19. yüzyıla kadar gerçekleĢen
ıslahatlarda genellikle askeri alan ile sınırlı kalınmıĢtır. III. Selim ile baĢlayan ve
yüzyıldan fazla bir süre devam edecek olan bu süreçte zamanla BatılılaĢmanın boyutları
geniĢlemiĢtir. BatılılaĢma adına geniĢleyen değiĢim eğitim, hukuk, siyaset, dıĢ görünüĢ
ve askeri kıyafete de yansımıĢtır. III. Selim döneminde artan çağdaĢlaĢma çabaları
sadece askeri alan ile sınırlı kalmamıĢ aynı zamanda kültürel alanda kendisini
göstermiĢtir. Özellikle Nizam-i Cedid ile çağdaĢ Batı normlarına uygun askeri birlikler
kurulmuĢ ve bu askerlere, yine çağdaĢ özellikler taĢıyan elbise ve baĢlıklar
giydirilmiĢtir. III. Selim (1789-1807) döneminde, önce Bostancılara ve arkasından yeni
kurulan Nizam-ı Cedit askerlerine, şubara adı verilen dar paçalı, üstü bol pantolonlar
ve uzun mintanlar giydirilmiĢtir1775. BaĢlarına da Bostancı Baratası GiydirilmiĢtir1776.
Ayrıca Müslümanların kavukları ve ayakkabıları için sarı renk, Ermenilerin Ģapka ve
ayakkabıları için kırmızı renk, Yunanlıların siyah, Yahudilerin ise mavi renk
kullanmalarına dikkat edilmiĢtir1777. Ancak, III. Selim döneminde baĢlatılan kapsamlı
Necdet AYSAL, Tanzimat‘tan Cumhuriyet‘e Giyim Ve KuĢamda ÇağdaĢlaĢma Hareketleri,
ÇağdaĢ Türkiye Tarihi AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 22, Cilt 10 Bahar Dönemi, Ġzmir, 2011, s. 7.
1776
Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Bostancı Maddesi, Cilt 6, s. 308-309.
1777
Uğur ÜNAL, Ġdari Ve Sosyal Alanlarda Nizam-I Cedit Çabaları, Ankara Üniversitesi Osmanlı
Tarihi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı 14, Ankara, 2003, s. 283.
1775
Tarihten İzler
665
yenilik hareketlerinde yeterli düzeyde baĢarı sağlanamamıĢtır. III. Selim döneminde
gerçekleĢtirilmeye çalıĢılan yenilik hareketlerinde belirli bir plan dahilinde hareket
edilememesi ve kendi döneminde yenilik yanlısı devlet adamı sayısının yetersiz olması
III. Selim‘in baĢarısız olmasının ana etkenlerini oluĢturmuĢtur. Zira bu dönemde yenilik
karĢıtı güçlü muhalefet bulunmaktaydı. Aynı zamanda III. Selim zamanında müspet
ilimlerden oldukça uzaklaĢmıĢ bulunan ulema kesiminden ise destek alınamamıĢtır.
Hatta ulema kesiminden bazıları camilerde vaaz verirlerken “... Askere setre pantolon
giydirip imanına halel getiren, önlerine muallim diye Frenkleri düşüren padişaha
elbette Allah tevkifini çok görür. Hadimü‟l – Haremeyn unvanına liyakati olmadığını
bu suretle meydana çıkarır.”1778 Bu tür söylemlere karĢı da halkta oluĢabilecek tepki
göz ardı edilmiĢti. Islahatların temel kaynağını oluĢturan Ġrad-ı Cedit Hazinesi'nin
masraflarının artmasıyla birlikte; halk yeni vergilere mükellef tutulmuĢ ve halkın
tepkisi de giderek artmıĢtır. Osmanlı Devleti‘nin en reformist padiĢahlarından olan III.
Selim 29 Mayıs 1907 tarihinde Kabakçı Mustafa Ġsyanı ile tahttan çekilmek zorunda
kalmıĢtır1779. Ancak III. Selim‘in baĢlattığı kapsamlı yenilik hareketleri Osmanlı
Devleti‘ndeki zihniyet dönüĢümünün önünü açmıĢ ve arkasından gelen yeğeni II.
Mahmut, amcasının baĢlattığı geniĢ kapsamlı yenilikleri devam ettirerek yenileĢmeyi
devlet politikası haline getirmiĢtir.
II. Mahmut, III. Selim döneminde gerçekleĢtirilen yenileĢme çalıĢmalarını
dikkatli takip edip doğru ve yanlıĢ yönlerini analiz etmiĢtir. III. Selim‘ in tahtan
indirilmesinin ardından, IV. Mustafa‘nın da tahttan indirilmesiyle 28 Temmuz 1808‘de
tahta çıkmıĢtır1780. II. Mahmut dönemi, Türk batılılaĢma ve yenileĢme tarihi açısından
tamamen ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Zira bu dönemde yapılan yenilikler, bu
yeniliklerin etkileri ve yenilikler karĢısında verilen tepkiler ve tepkilere karĢı alınan
önlemler bakımından Türk modernleĢme tarihi üzerinde derin izler bırakmıĢ,
ıslahatların yönünü tayin etmiĢtir.
II. Mahmut, amcası III. Selim döneminde gerçekleĢtirilen yeniliklerin ne denli
etkili olduğunu görmüĢ ve bu yeniliklerin askeri kurumlar ile sınırlı kalınmaması
gerektiğine inanan bir padiĢahtı. Aynı zamanda reformlar gerçekleĢtirilirken
yeniliklerin önünde engel olan kurumların tamamen kaldırılması gerektiğine inanmıĢtır.
Nitekim bunun en açık örneği Yeniçeri Ocağının kaldırılması olmuĢtur. II. Mahmut,
amcası III. Selim ve önceki padiĢahlardan edindiği tecrübeler neticesinde ıslahatları
Mehmet LALE, II. Mahmud dönemi kıyafet alanında yapılan yenilikler (YayımlanmamıĢ Yüksek
Lisans Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2006, s. 24.
1779
Ahmet Bedevi KURAN, Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri ve Millî Mücadele, ĠĢ
Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2012, s. 29.
1780
Enver Ziya KARAL, Osmanlı Tarihi Cilt V, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk
Tarih Kurumu Yayınları, XIII. Dizi-Sayı 16, Ankara, 2007, s. 98.
1778
666
Arş. Gör. Selim OSRAK
belli bir plan dahilinde gerçekleĢtirmek için azami gayret sarf etmiĢtir. II. Mahmut‘a
yeniliklerin gerçekleĢtirilmesi hususunda kendisine yardımcı olan en önemli husus
Osmanlı Devlet‘inde ıslahat anlayıĢının değiĢmiĢ olmasıdır. Kendisinden önce yapılan
ıslahatlarda hep Kanuni dönemi örnek alınırken kendi döneminde ise değiĢen güç
dengeleri ile Batı örnek alınmaya baĢlanmıĢtır.
II. Mahmut, gerçekleĢtirdiği önemli yeniliklerden olan giyim kuĢam üzerinde
hassasiyetle durmuĢtur. Giyim kuĢam konusundaki yenilikleri gerçekleĢtirirken bu
yenilikleri bizzat kendi yaĢam Ģekline de uydurarak halka örnek olmaya çalıĢmıĢtır.
Yurt gezileri düzenleyerek halk ile daha yakın temas kurmaya çalıĢmıĢ, yapılacak
yenilikleri bizzat kendisi örnek olarak halka göstermeye çalıĢmıĢ ve yenilikler
karĢısında oluĢacak tepkileri azaltmaya çalıĢmıĢtır.
II. Mahmut, setre ve pantolon giymeyi mecbur kıldıktan sonra serpuĢ meselesine
de el attı. SerpuĢ Osmanlı Devleti‘nde ırk, din, tarikat, sınıf ve meslekleri sembolize
eden önemli bir figürdü. Devlet adamları ise kavuk giyerlerdi1781. Kavukların sekli rütbe
ve mesleğe göre değiĢirdi. Yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla kavuk takma zorunluluğu
kaldırılmıĢtır. Ancak bu sefer de herkes kafasına göre bir Ģey takmaya baĢlamıĢtır. Bu
durumun, devletin otoritesini temsil eden memurları gülünç duruma düĢüreceği
düĢünülmüĢtür1782. Devlet memurları arasındaki bu karıĢıklığı önlemek adına arayıĢlara
gidilmiĢtir. Kaptan-ı Derya olan Koca Hüsrev Pasa, Fransız çavuĢu vasıtasıyla
maiyetindeki askerler ve kölelere askeri talim yaptırdığı sırada baĢlarına Tunus‘tan
getirttiği fesi giydirtmiĢti. Hüsrev PaĢa, daha sonra askerlerini Serasker kapısına
nakletmiĢ ve bir Cuma selamlığında askerlerini selamlığa çıkartmıĢtı. Cuma selamlığı
sırasında askerlerin baĢındaki fesleri görüp beğenen Sultan Mahmut, askere fes
giydirilmesi hakkında Vezir-i Azam‘a Ģifahi talimat verdi1783. II. Mahmut‘un
gerçekleĢtirdiği önemli reforma yönelik oluĢabilecek tepkileri önlemek amacıyla Bab-ı
Fetva ‘da bir meclis toplanmıĢtı. Toplantıda, fesin Ģer‘i, örfi ve akli boyutları tartıĢılmıĢ
ve toplumda fese karĢı oluĢabilecek reaksiyon değerlendirilmiĢtir. GerçekleĢtirilen
toplantı sonucunda fes kabul olunmuĢ ve PadiĢah‘a arz edilmiĢtir1784. PadiĢah ta Asakiri Mansure‘ye Fes giydirilmesi hakkında Hatt-ı Hümayun‘u imzalamıĢ ve böylece
Osmanlı kültüründe yıkılıĢına kadar sürecek fes modası serüveni baĢlamıĢtır1785. Alınan
Betül ĠpĢirli ARGIT, Osmanlı Ġstanbul‘unda Giyim KuĢam, Antik Çağdan 21. yüzyıla Büyük
Ġstanbul Tarihi, Editör: CoĢkun Yılmaz, Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi Kültür A.ġ Yayınları, Ġstanbul
2015, s. 232
1782
KARAL, a.g.e., s. 158.
1783
Ġsmail Hakkı UZUNÇARġILI, Asakir-i Mansure‘ye Fes Giydirilmesi Hakkında Sadr‘ı Azamın
Takriri ve II. Mahmud‘un Hatt-ı Hümayunu, Belleten, Sayı 70, Cilt XVIII, s. 226.
1784
UZUNÇARġILI, a.g.m., s. 225.
1785
BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), HAT. 1303. 50810. H-29-12-1243
1781
Tarihten İzler
667
bu karardan sonra Tunus‘tan 50.000 adet fes sipariĢ edilmiĢtir1786. Ardından, ordunun
ve ülkenin fes ihtiyacını karĢılamak üzere Ġstanbul, Edirne ve Bursa baĢta olmak
üzerine ülke genelinde fes üretim yerleri kurulmuĢtur1787. 1829 yılında Sultan II.
Mahmut tarafından gerçekleĢtirilen kıyafet reformu resmi görevliler ile sivilleri de
kapsamıĢtı. Devlet memurlarının giyeceği elbiseler ise ayrıntılı bir Ģekilde belirlenirken
cüppe ve sarık ulemaya mahsus bir kıyafet olarak kalmıĢtı1788.
II. Mahmut, Türk tarihinin önemli reformcularından biridir. Yenilikleri
gerçekleĢtirme uğruna kimi zaman tahtını ve hayatını riske atmasına rağmen reformdan
yana olan tavrından vazgeçmedi. Yenilik konusundaki güçlü tavrı yeniliklerin baĢarılı
olması konusunda en önemli etkeni oluĢturmuĢtur. GerçekleĢtirdiği yeniliklerde hep
karĢısında güçlü muhalefet bulmuĢtur. Fes ve kılık-kıyafet konusunda gerçekleĢtirdiği
yeniliklerde de güçlü muhalefet ile karĢılaĢmıĢtır. Fes ile ilgili en büyük muhalefeti
ġeyhülislam ve ulema sınıfı oluĢturmuĢtur. Yeni kıyafet değiĢikliğinin Ġslam dinine
aykırı olduğunu ileri sürmüĢ ve bu değiĢimi sağlayan II. Mahmut‘a ―Gâvur Padişah‖
ismini bile vermiĢlerdir1789. Hatta vakanüvis Lütfi Efendi, Lütfi Tarihi adlı eserinde
1828‘de PadiĢahın, kıyafet değiĢikliğinin halk üzerindeki etkisini öğrenebilmek
amacıyla Hüsnü ve Avni Beyleri setre ve pantolonla halkın içine soktuğunu, bir
Ramazan günü halkın bu iki zamane yenilikçisinin halk tarafından bir hayli
hırpaladığını yazmaktadır1790. Ancak Sultan II. Mahmut, tüm bu zorluklara rağmen
yeniliklerden vazgeçmemiĢ aksine risk almaktan çekinmemiĢtir. Bu uğurda
ġeyhülislam Mehmet Tahir Efendi‘yi bile görevden almaktan çekinmemiĢtir1791. Peki
Sultan II. Mahmut, kılık-kıyafet konusunda neden bu kadar titiz davranıyordu? Her
Ģeyden önce II. Mahmut‘un gerçekleĢtirmeye çalıĢtığı yenilik, bir moda tabiri ya da
Ģekil olmaktan ziyade zihinsel bir dönüĢümü amaçlıyordu. Bu dönemde Ġstanbul‘da
bulunan bir Ġngiliz gazeteci yenilikleri ile ilgili Ģu cümlelileri sarf ediyordu: “Kıyafette
ıslahı meydana getirebilmek için fazla enerji sarf edildi. Çünkü kıyafet halkı
Avrupalılardan ayıran büyük bir mâniaydı. II. Mahmut Batı kıyafetini önce kendisi
benimseyen ve isteyenlerin de sakallarını kesebileceklerini irade eden ve yeni kurduğu
ordusunu tam bir Avrupa ordusu olarak görmek isteyen bir padişahtı. Başa kavuk
yerine fesin geçirilmesi, şalvar, cepken setre, pantolon giyilmesini sağlamak istemişti.
1786
LALE, a.g.e., s. 42.
BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), A.} MKT.MHM. 31. 39. H-06-06-1267
1788
Bernard LEWĠS, Modern Türkiye‘nin DoğuĢu 6. Baskı, ArkadaĢ Yayınları, Ġstanbul, 2013, s. 143.
1789
AYSAL, a.g.m., s. 7
1790
LEWĠS, a.g.e., s. 142; Haluk Y. ġehsuvaroğlu, II. Mahmut ve Kıyafet Ġnkılabı, AkĢam 14 Eylül
1952.
1791
ġerafettin TURAN, Türk Devrim Tarihi Cilt 3, Bilgi Yayınları, Ankara, 1999, s. 183; AYSAL,
a.g.m., s. 7
1787
668
Arş. Gör. Selim OSRAK
Yenileşme hareketlerinde çok ileri gittiği için muhafazakâr çevreler tarafından gâvur
padişah olarak anılmıştır.”1792 II. Sultan Mahmut‘un yenilik konusundaki güçlü tutumu
yeniliklerin halk tarafından da benimsenmesini sağladı hatta Fes dinsel bir sembol
olarak ta kullanıldı1793.
III. Selim ve II. Mahmut döneminde hızlanan yenilik hareketlerinin hızı
MeĢrutiyet Döneminde etkisini ve kapsamını arttırarak devam etmiĢtir. II. Abdülhamit
döneminde de (1876-1909) askeri ve sivil alanda kılık kıyafet değiĢimi devam etmiĢtir.
Özellikle bu dönemde Avrupa ile artan sosyal ve ticari iliĢkiler, toplumda da
hissedilmeye baĢlanmıĢ, kılık kıyafet ile ilgili yenilikler askeri alandan devlet
memurlarına ve halka kadar yansımıĢtır. Bu dönemde kılık kıyafet ile ilgili yasal bir
düzenleme yapma ihtiyacı hissedilmiĢtir. Çünkü çağın gerekliliklerine uygun bir kıyafet
düzeninin olması gerekiyordu ve bu ihtiyaç kendisini en çok orduda hissettiriyordu.
1879‘da askeri giysilerle ilgili kararname yayınlanmıĢ ve çağın gerekliliklerine
uymayan mintan, camadan ve Ģalvardan oluĢan giysinin yerine erlerin setre ve pantolon
giymesi kabul edilmiĢtir1794. Ancak bu değiĢiklikleri kabul etmeyen kesim de mevcuttu
özellikle yeniliklerden korkan kesim geleneksel kıyafetlere bağlı kalmaya devam
etmiĢler cübbe ve sarık giymeye devam etmiĢlerdir. Özellikle Ulema sınıfının
yeniliklere karĢı olduğu söylenebilir. Hatta II. Mahmut döneminde karĢı çıkılan fesin
yerine 1903 yılında topçu ve süvari askerlerine Kalpak takılmak istenmesine bile dini
gerekçeleri öne sürerek karĢı çıkmıĢlardır1795. Ancak yeniliklere olan muhalefet
Osmanlı Devleti‘nde yenileĢmenin önünü engelleyememiĢtir. 1909 yılında çıkarılan
“Elbise-i Askeriye Nizamnamesi”1796 ile bütün askeri sınıflara Kalpak giydirilmeye
baĢlanmıĢtır.
19. yüzyıl ile birlikte Osmanlı Devleti‘nin yıkılmak üzere olduğunu gören devlet
adamları ve aydınları, devleti kurtarmak için askeri, siyasi, sosyal alanda birçok
yeniliklere giriĢmiĢlerdir. Ancak yenilik taraftarı kadar yeniliklere karĢı olan kesim de
azımsanmayacak kadar etkiliydi. Bu durum Osmanlı Devleti‘nde sınıfsal, etnik, dini ve
sosyal ayrımlara neden olmaktaydı. Nitekim toplumdaki farklılıklar kendisini giyimkuĢamda ve baĢa takılan baĢlıklarda da göstermekte ve sınıfsal ayrımı da sembolize
etmekteydi. Osmanlı Devleti‘ndeki bu ayrım, devlete olan aidiyet duygusunu
1792
Haluk Y. ġehsuvaroğlu, II. Mahmut ve Kıyafet Ġnkılabı, AkĢam 14 Eylül 1952; AYSAL, a.g.m., s.
7
LEWĠS, a.g.e., s. 141.
Emine KOCA, Osmanlı‘da Yapılan Kılık Kıyafete ĠliĢkin Reformların Erkek Giysilerinin
Biçimsel Özelliklerine Etkileri, CIEPO -20 Uluslararası Girit Osmanlı Öncesi ve Osmanlı
AraĢtırmaları
Uluslararası
Komitesi,
Girit/Yunanistan
2012,
web
adresi;
http://www.univie.ac.at/ciepo/?page_id=46
1795
Falih Rıfkı ATAY, Çankaya, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, Ġstanbul, 1999, ss. 139-140.
1796
BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), Ġ. DUĠT. 21. 45. H-23-08-1340.
1793
1794
Tarihten İzler
669
zayıflatmaktaydı. Mustafa Kemal Atatürk, genç subay olduğu dönemlerde bu ayrımı
görmüĢtür. Ulus Devlet modeliyle kurulan yeni Türk devletinde sınıfsal ayrımı
kaldıracak ve devlete olan bağlılığı arttıracak bir dizi devrim atılımları içine girecektir.
Bu devrimlerin en önemlilerinde biri de Şapka Kanunu olacaktır.
ġapka Kanunu ve Kanuna Tepkiler
Osmanlı Devleti‘nin son döneminde baĢa takılan baĢlıklar çok çeĢitlilik arz
etmekteydi. Bu durum aynı zamanda Osmanlı toplumunda sosyal sınıfın çeĢitliliğini de
ortaya koyan önemli simgelerden bir tanesiydi. Osmanlı Devleti‘nin I. Dünya
SavaĢı‘ndan yenik çıkmasından ve topraklarının iĢgal edilmesinden sonra Mustafa
Kemal Atatürk önderliğinde baĢlayan KurtuluĢ SavaĢı sırasında baĢlıklarda çok
çeĢitlilik yine hâkim idi. Nitekim Samsun‘da Atatürk‘ü karĢılamaya gelen kalabalıkta
baĢında fes olan da kalpak olan da sarık ve baĢına bir bez parçası bağlamıĢ olan da
vardı.1797
Atatürk‘ün KurtuluĢ SavaĢında ve sonrasında aklında yatan devlet modeli Ulus
Devlet modeli olmuĢtur. Atatürk‘ün gerçekleĢtirmeyi amaçladığı Ulus Devlet modeli,
sosyal ve sınıfsal ayrımı olmayan, dini, etnik, aĢirete dayanmak yerine sadece bağlılığın
devlete olduğu ve herkesin kanun önünde eĢit haklara sahip olduğu bir devlet
modelidir. Bu amaçla da Atatürk, sosyal reformlara hız vermiĢtir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleĢtirilen reformların baĢında da Ģüphesiz
ġapka Kanunu gelmektedir. Ayrıca Atatürk‘ün ġapka Kanunu gerçekleĢtirmesinin
arkasında geçmiĢe dayanan tecrübeleri de yatmaktadır. Atatürk ve Selahattin Bey, 1910
yılında, Fransa'daki Picardi manevralarında Osmanlı ordusu adına bulunmak üzere
Paris'e doğru yola çıkmıĢlardı. Bindikleri ġark Ekspresi daha Türk sınırlarından çıkar
çıkmaz Atatürk, baĢındaki fesi çıkardı. Yol arkadaĢı BinbaĢı Selahattin Bey ise
çıkarmamayı tercih etti. Tren Belgrat Ġstasyonu'na vardığında Selahattin Bey satıcı
çocuklardan bir Ģeyler almak istedi. Satıcı Sırp çocukları ilk önce Selahattin Bey‘in fesi
ile alay etmeye baĢladılar. Sonra daha da ileri giderek, ―Tuh Türk‖ diyerek kaçıp
gittiler1798. Bu olay, Atatürk üzerinde önemli etki bırakmıĢtır. Atatürk, yeni kurulacak
devlette geçmiĢi belli olmayan; II. Mahmut‘un zorla giydirttiği Fes yerine Modern
giyim kuĢama uyumlu ve dünya gözünde Türk Toplumunu modern gösterecek kılık
kıyafet giymesinin hayalini kuruyordu. Nitekim bu hayalini Erzurum Kongresi
bitiminden hemen sonra Mazhar Müfit Bey‘e not ettirecektir1799.
1797
AYSAL, a.g.m., s. 12.
Seçil AKGÜN, ġapka Kanunu, Tarih AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 25, Cilt 14, Ankara, 1981, s. 72.
1799
Atatürk, daha KurtuluĢ SavaĢı‘nın kongreler döneminde bu konu hakkında Mazhar Müfit
Kansu‘ya Ģu notları aldırmıĢtır: “- Zaferden sonra şekli hükümet Cumhuriyet olacaktır. Bunu size
daha önce de bir sualiniz münasebetiyle söylemiştim. Bu bir. İki: Padişah ve hanedan hakkında
zamanı gelince icap eden muamele yapılacaktır. Üç: Tesettür kalkacaktır. Dört: Fes kalkacak, medeni
1798
670
Arş. Gör. Selim OSRAK
KurtuluĢ SavaĢı zaferle sonuçlanmıĢ, sıra gerçekleĢtirilecek devrimlere gelmiĢti.
Atatürk, aklında yatan devrimleri gerçekleĢtirirken her zaman en uygun zamanı beklemiĢti.
Bu özelliği siyasi dehasını da göstermekteydi. GerçekleĢtirmeyi hedeflediği sosyal
devrimlerin önündeki en büyük engelin Halifelik kurumu olduğunu biliyordu. Çünkü devlet
baĢkanının yanında dinsel bir liderin bulunması iki baĢlılık ortamını yaratmaktaydı ve
Halifelik Kurumunun gerçekleĢtirilecek devrimlere karĢı koyacağı tepki toplumu
kutuplaĢtırabilirdi. Çünkü yapılacak yeniliklere dini kullanarak karĢı durabilirdi. Nitekim
Ģapka meselesi de bu konu içinde ele alınabilir ve ġapka Kanunu baĢa giyilen bir nesneden
öte dinsel bir malzeme olarak kullanılabilirdi. Bu nedenle Halifelik kurumu kaldırılana dek
Ģapka meselesi ele alınamayacaktı. Bu riski gören Atatürk, 3 Mart 1924 tarihinde Halifeliği
kaldırmıĢtır1800. Halifeliğin kaldırılması Atatürk‘e devrimlerin hızlı bir Ģekilde yapma
imkanı verdi. Ġlk olarak Muhafız Alayındaki askerlere Ģapkaya benzer kenarları olan bir
baĢlık giydirildi ve eve de bu baĢlıkların takılı olarak eve gitmeleri istendi. Daha sonra
Adana ve Ġzmir‘de Ģapkaya benzer baĢlıklar kullanılmaya baĢlandı. Aynı zamanda gençler
arasında az da olsa Ģapkalar giyilmeye baĢlandı. Bu uygulamalar kamuoyunda olumluolumsuz tartıĢmalara neden oldu1801.
Atatürk, tasarladığı herhangi bir uygulamayı gerçekleĢtirmeden önce çıktığı bir
yurt gezisinde konuyu dile getirir, bununla kamuoyunun tepkilerini ölçer ve daha sonra
kabul ettirme yoluna giderdi. Bu yöntem, devrim hareketini hazırlama, araĢtırma,
yoklama ve altyapısını oluĢturma davranıĢıydı1802. Atatürk, bu davranıĢını Ģu sözleriyle
ifade etmiĢti; “Ben şimdiye kadar millet ve memleket hayrına ne gibi inkılâplar,
hamleler yapmış isem hep böyle halkımızla temas ederek, onların alaka ve
muhabbetlerinden gösterdikleri samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım.”1803 Bu
hareketi yapmaktaki amacını ise; “Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine
kavuşturmaya mesut ve müreffeh kılmak” Ģeklinde belirtiyordu1804. Bu konuda en
uygun fırsat ise Kastamonu gezisi olacaktır.
milletler gibi şapka giyilecektir. Bu anda gayri ihtiyari kalem elimden düştü. Yüzüne baktım. O da
benim yüzüme baktı. Bu gözlerin bir takılışta birbirine çok şey anlatan konuşuşuydu. Paşa ile zaman
zaman senli benli konuşmaktan çekinmezdim. - Neden durakladın? Deyince: - Darılma amma Paşam,
sizin de hayalperest taraflarınız Dedim, gülerek : - Bunu zaman tayin eder. Sen yaz. Dedi. Yazmaya
devam ettim: - Beş : Latin hurufu kabul edilecek.” Bkz: Mazhar Müfit KANSU, Erzurum‘dan
Ölümüne Atatürk ile Beraber, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1997, s. 131.
1800
TBMM Zabıt Ceridesi, 2 BirleĢim, Cilt 7, s. 19, 29, 78.
1801
AKGÜN, a.g.m., s. 73.
1802
Kamuran ÖZDEMĠR, Cumhuriyet Döneminde ġapka Devrimi ve Tepkiler (YayımlanmamıĢ
Yüksek Lisans Tezi), EskiĢehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, EskiĢehir, 2007, s. 43.
1803
Mustafa Selim ĠMECE, Atatürk‘ün ġapka Devriminde Kastamonu ve Ġnebolu Seyahatleri, Türkiye
ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul, 1975, s. 38., a.g.e., ss. 43-44.
1804
ĠMECE, a.g.e., s. 38.
Tarihten İzler
671
Meclis, 1925 yılında erkenden tatile girdi. Bu dönemde kendisini Kastamonu‘ya
davet etmek üzere bir heyet ziyaret etmesi üzerine Atatürk, ġapkayı Kastamonu‘da
tanıtmaya karar verdi. Sosyal alandaki değiĢikliğin en önemli sembollerinden biri olan
―ġapka‖ Kastamonu‘da tanıtılmıĢtır. Atatürk, Kastamonu‘nun Ġnebolu ilçesinde Ģapkayı
tanıtırken Ģu sözleri sarf etmiĢtir: "Ey memleketini seven ve memleketi, milleti için
hayatını fedadan çekinmemiş bulunan kıymetli vatandaşlar! Hep beraber bütün cihana
sarih ifade edelim ki, bunca inkılâbâtın şuurlu kahramanı olan bu millet, medeniyet
güneşinin bütün hararetini almıştır. Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti'ni tesis eden Türk
halkı medenîdir. Tarihte medenîdir, hakikatte medenîdir. Fakat medenîyim diyen
Türkiye Cumhuriyeti halkı fikriyle, zihniyetiyle medenî olduğunu isbât ve izhâr etmek
mecburiyetindedir. Ve-1, hâsıl medenîyim diyen, Türkiye'nin, hakikaten medenî olan
halkı başından aşağıya vaz'ı haricisiyle dahi medenî ve mütekâmil insanlar olduğunu
fiilen göstermeye mecburdurlar. Bu son sözlerimi vâzıh ifade etmeliyim ki, bütün
memleket ve cihân ne demek istediğimi suhûletle anlasın. Bu izâhâtımı hey'et-i âlinize,
hey'et-i umûmiyeye bir sualle tevcih etmek istiyorum, soruyorum: "Bizim kıyafetimiz
millî midir? (hayır sadâları). "Bizim kıyafetimiz medenî ve beynelmilel midir? (hayır,
hayır sadâları). "Size iştirak ediyorum. Tabirimi ma'zûr görünüz. Altı kaval üstü
şişhâne diye ifade olunabilecek bir kıyafet ne millîdir ve ne de beynelmileldir. O halde
kifayetsiz bir millet olur mu arkadaşlar? Böyle tavsif olunmaya razı mısınız
arkadaşlar? (hayır hayır kat'iyyen sesleri). Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvayarak
enzâr-ı âleme göstermekte ma'nâ var mıdır? Ve bu çamurun içinde cevher gizlidir,
fakat anlayamıyorsunuz demek musip midir? Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak
elzemdir; tabiîdir... Arkadaşlar, Turan kıyafetini abraştıp ihyâ' eylemeye mahal yoktur.
Medenî ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli, milletimiz için lâyık bir kıyafettir.
Onu iktisâ' edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek,
kravat, yakalık, ceket ve bittab' bunların mütemmimi olmak üzere başta siperi şemsli
serpuş, bunu açık söylemek isterim. Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi,
bonjur, smokin gibi, işte şapkanız! "Buna câiz değil, diyenler vardır. Onlara diyeyim ki,
çok gafilsiniz ve çok cahilsiniz ve onlara sormak isterim: "Yunan serpuşu olan fesi
giymek câiz olur da şapkayı giymek neden olmaz ve yine onlara, bütün millete
hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının kisve-i mahsûsası
olan cübbeyi ne vakit ne için ve nasıl giydiler?”1805
Yukarıdaki cümlelerinden de anlaĢılacağı üzere Atatürk, fesin din ile herhangi bir
bağının olmadığını tarihten örnekler vererek milli olmadığını aynı zamanda parçalarının
ithal edildiği için de ekonomiye olan zararını da anlatmıĢtır. Aynı zamanda medeni
Atatürk‘ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk
AraĢtırma Merkezi Yayınları, Ankara, ss. 349-350.
1805
672
Arş. Gör. Selim OSRAK
giyinmenin dine aykırı olmadığını anlatarak fesi savunanların maksadının din olmadığı, bu
gerici zihniyetin etkisinden kurtulmak gerektiğini ifade etmiĢtir.
Kastamonu gezisi dönüĢü Bakanlar Kurulu, 2 Eylül 1925‘te CumhurbaĢkanı
Atatürk‘ün baĢkanlığında toplandı. Bu toplantıda, üç kararname çıkarıldı. Bu
kararname ile tekke ve zaviyeler kapatılmıĢ, din adamlarının giyeceği kıyafet
belirlenmiĢ ve devlet memurlarının halkla aynı biçimde giyileceği kararı alınmıĢtır1806.
Bu üç kararname ile devlet memurlarının Ģapka giymeleri zorunlu kılınmıĢtır. Ardından
Konya mebusu Refik Koraltan ve arkadaĢları 5 Kasım 1925‘te Ģapkanın milli serpuĢ
olması için bir kanun teklifi sundular. Bu tasarıya göre: “Millet Meclisi azalarıyla
umumi ve hususi idarelere mensup olanlar, hulasa resmi sıfata sahip olan herkes
milletin giymiş olduğu şapkayı giymeye mecbur olacaklardır.”1807 Bu cümleden
milletin zaten Ģapka giymeye baĢladığı ve devlet memurlarının da giyme zorunluluğu
olduğu anlamını çıkarabiliriz1808.
Atatürk‘ün gerçekleĢtirdiği devrimler arasında en güçlü muhalefetin olduğu
devrimlerden biri ġapka Devrimi olmuĢtur. Çünkü dini alet ederek halkı sömürmeye
çalıĢan ve güçleri giderek azalan gericiler için Ģapka kanunu iyi bir malzeme idi. ġapka
kanununa ilk tepki kanun meclis gündemine gelmeden önce Ġsmet Ġnönü tarafından
illere gönderilen kararname ile devlet memurlarının Ģapka giymesinin zorunlu
tutulmasına geldi. Konu meclis gündeminde tartıĢılırken ilk tepki Bursa Milletvekili
Nurettin PaĢa‘dan GelmiĢtir1809. Mecliste Ģapkaya karĢı tepkiler olurken II. Mahmut
döneminde fese karĢı oluĢan tepkinin benzerini bu sefer de Ģapkaya geldiğini
görmekteyiz. Bu tepkilerin baĢında ise yine gerici din adamları gelmektedir. Bu din
adamları, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi‘yi ziyaret ederek: ―Seninkini gördün mü? Bize
sonunda şapkayı giydirdi!” diyerek yakınmalarını dile getirirken Rıfat Börekçi ise:
―Efendiler, O‟nun her yaptığı doğrudur. Eğer dininizi değiştirin derse tereddüt etmeyin,
onda da bir hikmet vardır.” Diyerek Atatürk‘ü savundu ve Ģikayetlerini dinlemedi1810.
ġapka Kanununun üzerine Tekke ve Zaviyelerin kapatılması gerici din
adamlarının büyük tepkisini çekmiĢ ve ülkenin birçok yerinde “din elden gidiyor”
propagandası yaparak halkı ayaklandırmaya çalıĢmıĢlardır. Bunlardan ilki 15
Eylül‘1925‘te Sivas‘ta hükümete hakaret dolu beyannamelerin duvarlara yazılmasıyla
Resmî Gazete 5 Eylül 1925; ġevket Süreyya AYDEMĠR, Tek Adam 1922–1938, Cilt 3, Remzi
Kitabevi, Ġstanbul, 2011, ss. 234-235.
1807
Kanun No: 671: ―ġapka iktisası hakkında Kanun‖, Kabul Tarihi: 25/11/1341(1925); Resmî Gazete
22.12.1341 No: 230.
1808
AYDEMĠR, a.g.e., s. 235;
1809
TBMM Zabıt Ceridesi, 2. Dönem, 14. BirleĢim, Cilt 14, ss. 222-223.
1810
AKGÜN, a.g.m., s. 76.
1806
Tarihten İzler
673
meydana gelmiĢtir1811. Sivas‘taki olayları Erzurum, Kayseri, Rize, Urfa, Nizip, MaraĢ
ve Giresun izledi. Ülkenin çeĢitli illerinde meydana gelen olaylara karĢı bir dizi askeri
ve yasal önlemler alındı. Erzurum ve çevresinde çıkan ayaklanma, valinin tutumu ve
Müstahkem Mevki Komutanı Hasan PaĢa‘nın askeri müdahalede bulunması üzerine
bastırıldı. Ardından Erzurum ilinin tamamında BaĢvekâlet Tezkeresi ile 24 Kasım 1925
tarihinde bir aylık sıkıyönetim ilan edildi1812. Ayrıca olayların çıktığı bölgelere Ġstiklal
Mahkemeleri gönderildi ve isyanın elebaĢları yakalanarak yargılandılar1813.
ġapka konusunda üzerinde en fazla tartıĢılan kiĢi, Ģapka devrimine karĢı çıktığı
ve halkı ayaklandırdığı gerekçesiyle Ankara Ġstiklal Mahkemesi kararı ile asılan
Ġskilipli Atıf Hoca olmuĢtur. Ġskilipli Atıf Hoca, Ģapka kanununun çıkarılıĢından
yaklaĢık bir yıl önce, 1924 yılı Temmuz‘unda “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adında
yayımladığı 32 sayfalık bu kitapçıkta hükümetin Ģapkayı kullanarak hükümetin dinsiz
olduğunu iddia etmiĢ ve hükümete karĢı bir gurup oluĢturmaya çalıĢmıĢtır. Ġskilifli Atıf
Hoca‘ya en büyük tepkiyi Süleyman Nazif göstermiĢtir. Son Telgraf Gazetesin
yayınladığı “İmana Tasallut” adlı yazılarında Atıf hocayı “Hiçbir kazmanın İslâm
dinine, bu risaleyi yazan kalemden daha derin bir mezar kazamayacağını” söyleyerek
sert Ģekilde eleĢtirmiĢtir1814. Ayrıca, Atıf Hoca‘nın, ―dinimize feslerimizin sarığı ve
püskülü ile de bağlıyız.” düĢüncesini eleĢtirerek ilerlemenin önündeki en önemli engeli,
fesi ve sarığı dinin sembolü olarak görenlerin oluĢturduğunu ifade etmiĢtir1815. Ġskilifli
Atıf Hoca, Ģapka konusundan beraat etmiĢtir. Ancak, devrimlere karĢı tutumu nedeniyle
Ġstiklal Mahkemesince mahkûm olmuĢ ve idam edilmiĢtir. Atıf Hoca‘nın bu dönemde
yayımlamıĢ olduğu kitapçık, Ģapka devriminin hazırlanıĢ ve uygulanıĢ günlerinde son
derece olumsuz etkilere neden olup, çeĢitli illerde Ģapka aleyhine meydana gelen
ayaklanmaların tetikçisi olarak görülmesine neden olmuĢtur1816.
Sonuç
Giyim kuĢam, bir toplumun yapısını yansıtan en doğal ve önemli simgelerinden
biridir. Aynı Ģekilde baĢa takılan baĢlıklar da o toplumun sınıfsal yapısı hakkında bilgi
verir. Cumhuriyetin ilanından önce Osmanlı‘da kullanılan baĢlıklar çeĢitlilik arz etmiĢ
ve Osmanlı toplumundaki sınıfsal ayrımı da belirginleĢtirmiĢti. Din adamlarının,
Müslüman Türklerin ve çeĢitli etnik unsura sahip milletlerin, hatta zengin ve fakirlerin
baĢlıkları da farklı olmuĢtur. Bu durum toplumdaki ayrıĢmayı gösteren önemli
Ergün AYBARS, Ġstiklal Mahkemeleri; ÖZDEMĠR, a.g.e., s. 106-108.
Selami KILIÇ, ġapka Meselesi ve Kılık Kıyafet Ġnkılabı, Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılap Tarihi
Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı 16, Ankara, 1995, s. 544.
1813
AKGÜN, a.g.m., s. 77.
1814
Mustafa BAYDAR, ġapka Konusunda Atıf Hoca - Süleyman Nazif ÇatıĢması, Sayı 230, Cilt 23,
Ankara, Kasım 1970, s. 134.
1815
BAYDAR, s. 134.
1816
ÖZDEMĠR, a.g.e., s. 90.
1811
1812
674
Arş. Gör. Selim OSRAK
simgelerden birini oluĢturmuĢtur. Osmanlı devlet adamları ülkedeki bu ayrıĢmayı
ortadan kaldırmak için çeĢitli ıslahatlara giriĢmiĢlerdir. Ancak eski ve yeninin bir arada
olması ve yeniliklere karĢı gelenekçilerin güçlü muhalefeti gerçekleĢtirilen ıslahat
hareketlerinin baĢarısındaki öneli önemli engellerdendi. Yenilikler konusundaki güçlü
muhalefet, Osmanlı toplumunun çağdaĢlaĢma çabalarını baltalamıĢtır.
Cumhuriyetin ilanından sonra bağımsızlığının sadece askeri alanda
olamayacağını bilen Atatürk ve arkadaĢları bir milletin ve devletin ayakta kalabilmesi
için çağın gerekliliğine uygun kendini yenileyebilen çağdaĢ bir toplum yaratma
çabalarına giriĢmiĢlerdir. Aksi halde sömürülmeye ve yok olmaya nasıl mahkûm
olduklarını yaĢadıkları dönemde tanık olmuĢlardır. Bu amaçla gerçekleĢtirilen
devrimler çağdaĢ bir toplum yaratmak için birer araç olmuĢtur. ġapka Kanunu da
Osmanlı toplumunda ayrıĢmayı ve geri kalmıĢlığı simgeleyen sembollerin ortadan
kaldırılması için gerçekleĢtirilen bir devrimdir. Bu devrimin amacı insanların
toplumdaki statülerini simgeleyen baĢlıkların kaldırılması kiĢilerin baĢlıklarına göre
yargılanmasının önüne geçmektir.
Cumhuriyet döneminde gerçekleĢtirilen ġapka Kanunu Osmanlı dönemine göre
daha baĢarılı olmuĢtur. Çünkü, Osmanlı dönemindeki gibi eski ve yeni bir arada
bulundurulmamıĢ ve eski uygulamalar tamamen kaldırılmıĢtır. ġapka Kanunu
gerçekleĢtirilirken bu kanuna baĢta devletin en üst makamındaki Reis-i Cumhur Atatürk
ve devlet memurlarının da Ģapka giymesi halkın ġapka Devrimini kabullenmesini
kolaylaĢtırmıĢtır.
KAYNAKÇA
AKGÜN Seçil, ġapka Kanunu, Tarih AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 25, Cilt 14,
Ankara, 1981.
ARGIT Betül ĠpĢirli, Osmanlı Ġstanbul‟unda Giyim KuĢam, Antik Çağdan 21.
yüzyıla Büyük Ġstanbul Tarihi, Editör: CoĢkun Yılmaz, Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi
Kültür A.ġ Yayınları, Ġstanbul, 2015.
Atatürk‟ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Atatürk AraĢtırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2006.
AYDEMĠR ġevket Süreyya, Tek Adam 1922–1938, Cilt 3, Remzi Kitabevi,
Ġstanbul, 2011.
AYSAL Necdet, Tanzimat‘tan Cumhuriyet‘e Giyim Ve KuĢamda ÇağdaĢlaĢma
Hareketleri, ÇağdaĢ Türkiye Tarihi AraĢtırmaları Dergisi, Sayı 22, Cilt 10 Bahar
Dönemi, Ġzmir, 2011.
Falih Rıfkı ATAY, Çankaya, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık,
Ġstanbul, 1999.
ĠMECE Mustafa Selim, Atatürk‟ün ġapka Devriminde Kastamonu ve
Ġnebolu Seyahatleri, Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul, 1975.
Tarihten İzler
675
ĠNAN Afet, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye ĠĢ Bankası
Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2009.
KANSU Mazhar Müfit, Erzurum‟dan Ölümüne Atatürk ile Beraber, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1997.
KARAL Enver Ziya, Osmanlı Tarihi Cilt V, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, XIII. Dizi-Sayı 16, Ankara, 2007.
KOCA Emine, Osmanlı‘da Yapılan Kılık Kıyafete ĠliĢkin Reformların Erkek
Giysilerinin Biçimsel Özelliklerine Etkileri, CIEPO -20 Uluslararası Girit Osmanlı
Öncesi ve Osmanlı AraĢtırmaları Uluslararası Komitesi, Girit/Yunanistan 2012,
web adresi; http://www.univie.ac.at/ciepo/?page_id=46
KURAN Ahmet Bedevi, Osmanlı Ġmparatorluğunda YenileĢme Hareketleri
ve Millî Mücadele, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul, 2012.
LALE Mehmet, II. Mahmud dönemi kıyafet alanında yapılan yenilikler
(YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2006.
LEWĠS Bernard, Modern Türkiye‟nin DoğuĢu 6. Baskı, ArkadaĢ Yayınları,
Ġstanbul, 2013.
ÖZCAN, Abdülkadir, Bostancı Maddesi, Diyanet Ġslam Ansiklopedisi, Cilt 6,
Ankara, 1996.
ÖZDEMĠR Kamuran, Cumhuriyet Döneminde ġapka Devrimi ve Tepkiler
(YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), EskiĢehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, EskiĢehir, 2007.
ġEHSUVAROĞLU Haluk Y., II. Mahmut ve Kıyafet Ġnkılabı, AkĢam 14
Eylül 1952.
TURAN ġerafettin, Türk Devrim Tarihi Cilt 3, Bilgi Yayınları, Ankara, 1999.
UZUNÇARġILI Ġsmail Hakkı, Asakir-i Mansure‘ye Fes Giydirilmesi Hakkında
Sadr‘ı Azamın Takriri ve II. Mahmud‘un Hatt-ı Hümayunu, Belleten, Sayı 70, Cilt
XVIII,
ÜNAL Uğur, Ġdari Ve Sosyal Alanlarda Nizam-I Cedit Çabaları, Ankara
Üniversitesi Osmanlı Tarihi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı 14,
Ankara, 2003, s. 283.
BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), A.} MKT.MHM. 31. 39. H-06-06-1267.
BaĢbakanlı Osmanlı ArĢivi (BOA), Ġ. DUĠT. 21. 45. H-23-08-1340.
Resmî Gazete 5 Eylül 1925.
Resmî Gazete 22.12.1341 No: 230.
TBMM Zabıt Ceridesi, 2 BirleĢim, Cilt 7, s. 19, 29, 78.
Kanun No: 671: ―ġapka iktisası hakkında Kanun‖, Kabul Tarihi:
25/11/1341(1925);
676
Arş. Gör. Selim OSRAK