Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
6 pages
1 file
Hangi birini anlatsaydım… Hemen bütün bayram günlerinde, parke taşı döşeli, motor gürültüsünün, trafik karmaşasının çarpık yapılaşma görüntüsünün zerresinin bile uğramamış olduğu geniş caddelerde çalan davul zurnayı, oynayan gençleri mi, üç gün üç gece süren, at yarışlarının yapıldığı, müjde yastıklarının kaçırıldığı toyları mı, akşamları yayla bacalarında yakılan ateşler altında, ay ışığında el ele kol kola tutulan barları mı, çalan tulumları mı… Kaz kesimlerini mi, koç katımlarını mı, cılga çıkarmaları mı, keçe dökümlerini mi, erfeneleri mi… Yüz boyamaları mı, dodo bezetmelerini mi, yılbaşlarında bacalardan sepet sarkıtmalarını mı… Bireyi kendi aynasında bir başkasını da görmeye, bir başkasının gözünden yaşamı deneyimlemeye, bir başkasının bakış açısından yaşamı kez daha düşünmeye iten o oyunun ve oyunculuğun öne çıktığı, hayatın her ânına katılımın ana öğe olduğu şenlik havalarını mı? Tarla koşumlarından keçe dökümlerine, halı kilim dokumalara, imece ile, el birliği ile güç birliği ile iş yapmanın, yaşamanın, dayanışmanın, o içinde yaşadığı topluma ait olmanın verdiği özgüveni mi?
Özet Bir dilin daha önceki dönemlerinde yazıya geçirilmiş; fakat daha sonra kullanımdan düşerek belli bir dönem tespit edilemeyen; ancak daha sonraki dönemlerde dilin herhangi bir lehçe veya ağızında donmuş halde görülen sözcük/eke, arkaik sözcük/ek adı verilir. Eski Uygur lehçesinde "fare, sıçan; (12 hayvanlı takvim için) ilk yıl adı" anlamlarında kullanılan köskü sözcüğü, Eski Uygur lehçesinden itibaren tarihî lehçelerde görülmemektedir. Çağdaş lehçelerde ise sözcük, Hakas ve Tuva gibi arkaik sözcüklerin en fazla görüldüğü lehçelerde küske "fare"; Kaça,
Özet: Bu çalışma, adak ritüelini Anşa Bacılılar örneğinde işlevsel bir yaklaşımla ele almayı kendisine konu edinmiştir. Adak ritüelinin topluluk hayatında yerine getirdiği işlevlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışma etnografik bir yöntemle Tokat-Zile'nin ve Yozgat-Çekerek'in Anşa Bacılı topluluğuna mensup köylerinde gerçekleştirilmiştir. Etnografik alan araştırması iki ayrı zaman diliminde yürütülmüştür. İlki, Nisan 2009 ve Nisan 2012 tarihleri arasında genel olarak Anşa bacılıların gündelik hayatlarını konu alan bir saha araştırması yapılmıştır. Mayıs 2014 ve Temmuz 2015 tarihleri arasında Anşa Bacılıların adak inanç ve ritüellerine odaklanan bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Her iki alan araştırmasında da katılımcı gözlem ve derinlemesine görüşmelerle veriler oluşturulmuştur. Veriler belirlenen kategorilere göre sınıflandırılmış, betimlenmiş ve işlevselci bir bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Anşa Bacılılarda adak ve lokma sunumlarında " ben veriyorum ki karşılık olarak sen de ver " ilkesinin yer aldığı değiş-tokuş görülmekte, birey ile kutsallık arasında kutsanmış bir hediyeyle karşılıklı bir anlaşmanın olduğu anlaşılmaktadır. Bu anlaşma sonunda şükran kurbanı gerçekleşmektedir. Abstract: The main objective of this paper is to assess the ritual of vowing with a functional approach in the case of Anşa Bacılılar. The paper also aims at revealing the functions carried out by the ritual of vowing in the community life. The study has been conducted with a ethnographic method in the villages of Tokat-Zile and Yozgat-Çekerek, all of which are affiliated with the community of Anşa Bacılı. The ethnographic field survey has been performed in two separate periods of time. Having been carried out between April 2009 and April 2012, the first generally took the daily life of Anşa Bacılılar as topic. The second one between May 2014 and July 2015 mostly focused on the vowing beliefs and rituals of Anşa Bacılılar. The data was compiled with participatory observation and in-depth interviews for both the field surveys. Having been classified according to the determined categories, all the data was then characterized and assessed with a functionalist point of view. In the offerings of vow and lokma among Anşa Bacılılar, a kind of exchange the essence of which depends on the principle 'do ut des' is observed, and it is concluded that
Köprü Dergisi , 2012
Türkiye uzunca bir süredir yeni bir anayasa yapmayı tartışıyor. Sivil toplum örgütleri, yeni anayasaya dair taleplerini sürekli kamuoyunun gündemine taşıyor, Meclis'te grubu bulunan dört partinin eşit üyelerle temsil edildiği bir "Anayasa Uzlaşma Komisyonu" ise yeni anayasa metnini oluşturmaya gayret ediyor. Toplum, yeni anayasadan ülkenin kadim sorunlarını çözmek için gerekli demokratik zemini oluşturmasını bekliyor. Yeni anayasa ile çözümü konusunda ilerleme kat edilmesi gereken konulardan biri de Kürt meselesidir. İşin doğrusu Kürt meselesi ile yeni anayasa arasında çok yakın bir irtibat bulunuyor. Zira, bir taraftan, Kürt meselesini çözmeyi gaye edinmeyen ve bunun için gerekli düzenlemeleri (anayasal vatandaşlık, âdem-i merkeziyetçi bir idari yapı, temsilde adalet, siyasal alanın genişlemesi, vb.) ihtiva etmeyen bir hukuksal metin "yeni anayasa" olarak nitelendirilemez. Beri taraftan, Kürtlerin taleplerini içeren ve garanti altına alan yeni bir anayasa yapılmadan da Kürt meselesini demokratik ve barışçı bir çözüme kavuşturmanın imkânı olamaz. Kürtlerin anayasal düzlemde güvenceye kavuşturulması gereken öncelikli talebi ise anadilinde eğitimdir. Bundan iki yıl önce bu konuya ilişkin bir çalışma yaptık. 1 Farklı Kürt siyasal çevreleri ile görüştük ve şöyle bir tabloyla karşılaştık: Kürt meselesinde kullanılan araçlar/yöntemler ve çözümün hangi idari çerçeve içinde olabileceği gibi hususlarda bu çevreler farklı düşüncelere sahiptiler. Ancak konu anadilinde eğitime gelince neredeyse ağız birliği etmişçesine hemen herkes aynı kavramlarla konuşuyor ve aynı istekleri dillendiri-Anadil ve Anayasa Vahap Coşkun
Abdals, fathers, grandfathers and dervishes have major influence in sha‐ ping of the presence Alawism. To descend from these people who are consi‐ dered as Sayyid the sheriff means to having ocakzade. In the historical term, ocaks have great impact to protect systematic nature of Alawism. In this con‐ text, to make the Anatolian Alawism clear is equal to the understanding to an‐ cestor based ocak system. In our study, historical situation and importance of ocak culture between Alawis are emphasised generally. Then, historical and contemporary structure of Alawi ocaks in Adiyaman which place of living Alawi/Bektashi culture are analysed. In this context, ocaks like " Ağu İçen, Ku‐ reyşan, Üryan Khidr, Sayyid Darwish Jamal, Darwish Gevr and Sah Memi Ha‐ ciyan " are included our study.
ORHUN'DAN ANADOLUYA TÜRK DAMGALARI
MÜZİK KÜLTÜRÜNE DAİR ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER X, 2022
Adıyaman yöresindeki geleneksel müzikli toplantılara “Harfane” denilmektedir. Harfane ritüeli, Osmanlı dönemi Ahilik Teşkilatı üyelerince, esnafların kendi aralarında yapmış oldukları toplantılar halindeyken günümüze kadar farklılaşarak gelmiştir. Harfane toplantılarının bu isimle, ne zamandan beri anıldığı bilinmemektedir. Bunun sebeplerinden birinin yazılı kaynakların yetersiz olması olduğu düşünülmektedir. Bu toplantılar sadece erkekler arasında gerçekleşmektedir. Her toplumda yapılan kültürel etkinlikler, toplumun ruhunu kültürünü benliğini yansıtır. Harfane geceleri müzikli toplantı işlevine sahiptir. Adıyaman harfane gecelerinde de ağırlıklı olarak halk müziği ezgileri kendini göstermiştir. Bu toplantılar Adıyaman yöresinin kendine has özelliklerini barındırmaktadır
Bu raporun içeriğinin telif hakları ORSAM'a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; ORSAM'ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.
Nobel Yayınları, 2021
Editörden… Bir Misyon Tasviri… Bilimsel çalışmalar, bilimsel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak herhangi bir konu, mesele veya sorunun incelenmesi ve araştırılması ile elde edilen analitik ve sistematik bilgilerdir. Burada temel amaç, bir meramın bir başkasına aktarılması, duyurulması; O’nun veya Onlar’ın dikkatinin çekilmesidir. Bu perspektiften bakıldığında, yenisini üretmek üzere öncekinden faydalanan bilim adamlarının gayretleri dışında, mevzuyu politika ve uygulamaya dönüştürecek kesimlerin bilimsel yayınlara kulak kesilmediği, bilimsel yayınlara itibar göstermediği toplumlarda, bilimsel çalışmalar bir bütün olarak amaçlarına hizmet edememiştir, demektir. Bu bağlamda yerel yöneticilerinden siyasetçilere, vatandaştan girişimcisine kadar her kesim, bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu raporlardan, sonuçlardan, tespitlerden ve önerilerden ziyadesiyle faydalanmalıdır. Bir kültür, bir varlık erdemi ve bir anlayış olarak bu yaklaşımın içselleştirilmediği toplumlarda, ilerlemeci ve gelişmeci bir perspektif yakalanamaz. … doğruysa bu yargı/ bu sonuç/ bu çıkarsama/ ülkemizdeki bilimin içinde bulunduğu en önemli çıkmazlarından biri, bu demektir. Zira Ülkemizde başta sosyal bilimler alanında olmak üzere bilimsel çalışmalar, kendi varsıllarımızdan, gerçeklerimizden ve örneklerimizden yola çıkılarak yapılmasına rağmen, stratejik reel politikaları tam manasıyla etkileyememekte ve şekillendirememektedir. Sosyal ve siyasal politika, Teknoloji, altyapı, inovasyon, girişimcilik, üretim ve pazarlama stratejileri gibi konulardaki mantık, ekseriyetle batı toplumlarında yapılanı yapmaya çalışmak üzerine konuşlandırılmıştır. Böylelikle Ülkemizde milletimizin öz kaynaklarıyla yapılan bilimsel çalışmaların standardı ve kriteri; bir bilimsel çalışmanın yurt dışındaki bir dergide yayınlanıp yayınlanmadığı gibi göreli başarı ölçütü olabilmektedir. … doğruysa bu yargı/ bu sonuç/ bu çıkarsama/ gövdesi bu topraklarda olan büyük ve yetişmiş bir kitlenin, milletimizin öz kaynaklarıyla finanse ettiği kıymetli bilgileri, fikirleri ve emekleri, doğrudan başka toplumların kullanımına sunuluyor demektir. Elbette, bilim evrenseldir ve bilimsel bilginin faydası indirgenemez. Burada ifade etmek istediğim şey; Zizek’in ifadesiyle konuya “yamuk bakabilmek”, mevzuya bir nebze de bu perspektiften yaklaşabilmektedir. Bununla birlikte, bütün dünyada gittikçe yerleşik olmaya başlayan böyle bir anlayışın, bilimin küresel eşitsizliğine hizmet ettiği de aşikardır. Bilimsel bilgiye sahip olma ve onun nimetlerinden faydalanma açısından bütün dünyada büyük ve kesif bir eşitsizlik söz konusudur. Daha da vahim olanı, oluşturulan sitemle kıt kanaat bilim üreten toplumların kaynakları bu zengin coğrafyaya akacak şekilde dizayn edilmiştir. Bu bağlamda Ülkemizde üretilen ve milli bir kaynak olarak görülmesi gereken bilimsel çalışmaların, evvela öz yarara dönüşmesi yönünde yapısal politikaların hayata geçirilmesi faydalı olabilir. Ancak bu sürecin a priori hali; üretilen bilimsel çalışmaların evrensel kriterlere ve standartlara uygun olduğu yayın politikası, yayın ilkeleri, değerler ve değerlendirme sisteminin koşullarının ulusal sınırlar içinde hazırlanmış olmasıdır. Bu çerçevede Ardahan Değerlemeleri adlı projenin meramı Ülkemizin cevher noktalarından biri olan Ardahan ili; hedefi ise ortaya konulan bilimsel çalışmaların, ilin politika yapıcıları, karar alıcıları ve uygulayıcıları tarafından dikkate alınarak, yörenin geleceğini şekillendirecek kaynaklardan biri olarak değer görmesidir. Bu bağlamda amacımız, evvela ve doğrudan ilimize ve ülkemize somut fayda sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak olup kitabın açık misyonları şunlardır: Ardahan ilinin, Ülkemizin kalkınmış mekanlarından biri olmasına vesile teşkil edecek, öncül akademik, bilimsel çalışmaları yapmak ve projenin her çalışmayla oluşturacağı bilgi havuzunu kullanıcısının faydalanabileceği bir platforma dönüştürmektir. Böylelikle Üniversite-Şehir iş birliğinin yanında ve ötesinde üniversite-politika koordinasyonu tesis edebilmek İle ve bölgeye odaklanmak suretiyle şehrin dinamiklerini sürekli ve istikrarlı bir şekilde canlı tutmak Düzenli olarak yapılan bilimsel çalışmalarla elde edilen sistematik ve analitik bilgileri, ille ilgili karar alıcı ve uygulayıcı konumunda olan aktörlerin dikkatine ve kullanımına sunmak İlin sorunlarını tespit etmek ve bu sorunlara ilişkin doğru, ekonomik ve sürdürülebilir çözüm önerileri ortaya koymak İlin ekonomik, ticari, sosyal, kültürel ve siyasi kaynaklarını, imkanlarını ve potansiyellerini gün yüzüne çıkarmak İlin yer altı ve yerüstü zenginlikleri ile somut ve soyut değerlerini akademik ve bilimsel açıdan işlenmek İlin farklı yönlerini çeşitli boyutlarıyla ele alıp irdeleyerek zayıf ve güçlü yönlerini ortaya koymak, böylelikle ilin nevi şahsına münhasır özelliklerini ortaya çıkarmak, belirginleştirmek ve diri tutmaktır. İlle ilgili bilimsel bir envanter oluşturmak ve son kertede bu çalışmaları bir külliyata dönüştürmek İlde Üniversitemizin kuruluşundan itibaren bir hafıza oluşturmak ve sonrasında ille ilgili yapılacak her türlü çalışmaya karşılaştırma imkânı da sunabilecek kaynak oluşturmaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, her sene aynı titizlik ve hassasiyetle hazırlanan Ardahan Değerlemeleri, bu sene 3. sayısını yayımladı. Şunu ifade etmek isterim ki; Ardahan Değerlemeleri’nin tüm sayılarında yer alan makalelerin tamamı kör hakemlik uygulamasına tabi tutuldu. Bu bağlamda kitaplarda yer alan makaleler, alanında uzman en az iki yazardan olumlu görüş alan çalışmalardır. Projede bir insicam sağlayabilmek adına her sayıda 21 bilimsel makale yayımlanmaktadır. Bu sayıda Ülkemizin değişik üniversitelerinden 35 farklı yazarın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış 21 özgün çalışması yer aldı. Ayrıca kitaba, yine Ülkemizin değişik üniversitelerinden 47 farklı akademisyen hakemlik yaparak katkıda bulundu. Öncelikle bu projeye değerli çalışmalarıyla destek veren yazarlarımıza, hakemlik yapmak suretiyle kıymetli katkılarını sunan hocalarımıza çok teşekkür ederiz. Bu sayı için yöremizin güzide değerlerinden biri olan; akademik kişiliği ile örnek aldığımız Prof. Dr. Esfender Korkmaz hocam Önsöz yazma nezaketinde bulundu; kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ardahan ili söz konusu olduğunda her türlü desteği verebileceğini söyleyerek bu sayının baskısı için katkı sağlayan Başkan Faruk Demir Bey’e ve Sayın Başkanın şahsında Ardahan Belediyesine teşekkürlerimizi sunarız. Hassaten Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mehmet BİBER hocamıza, teşekkürlerimizi arz ediyorum. Sayın Rektörümüz, meramı Ardahan olan proje ve çalışmalara özel bir değer verdiğini her koşulda vurgulayarak bizleri cesaretlendirdi, bilgi ve tecrübeleriyle yol gösterdi. Daha önce ifade ettiğim üzere, sizler bu sayıyı okurken, bizler bir sonraki sayı için yollarda olacağız. Kitabın ilimize, Ülkemize ve tüm insanlığa fayda getirmesini dilerim. Doç. Dr. İhsan KURTBAŞ
2021
LGBTQI Inclusivity, Homosexuality, and Same-Sex Marriage in the Catholic Church: Pope Francis’s Synodal Theology, Sociology, and Moral Issues, 2024
Le Coq héron, 2002
The Handbook of Information and Computer Ethics
Acta Musei Napocensis. I Prehistory-Ancient History-Archaeology, 2023
The Art Direction Handbook for Film, 2005
PhD Colloquium #2, TUM Chair of History of Architecture and Curatorial Practice, Summer Semester, 2022
Safety Engineering, 2021
Geological Society of America Special Paper 262, 1991
Frontiers in Marine Science, 2020
Information and Knowledge Management, 2014
2012
Fisheries and Aquatic Sciences
The Journal of General and Applied Microbiology, 2021
TAFHIM IKIM Journal of Islam and the Contemporary World, 2023