Academia.eduAcademia.edu

İbn Tufeyl - Hayy bin Yakzan

2021, ابن طفيل - حي بن يقظان

Turkish translation of Ibn Tufail's Hayy ibn Yaqdhan/Yaqzan.

İBN TUFEYL Hayy bin Yakzan Arapça Aslından Çeviren Mehmet Hakkı Suçin İBN TUFEYL Ebubekr Muhammed bin Tufeyl, tahminen 1105 yılında, Gırnata’nın 60 km kuzeydoğusunda yer alan Vâdi Âş (bugünkü Guadix) adlı kasabada doğdu. Eğitim hayatıyla ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olmasak da din ilimlerinin yanı sıra tıp ve felsefe eğitimi aldığı biliniyor. Gırnata’da tabiplik ve cerrahlık yaparken devlet erkânının dikkatini çekti. 1154’te Sebte ve Tanca valilerinin özel kâtibi oldu. Muvahhidler devletinin ikinci sultanı Ebu Yakub Yusuf’un sarayında başhekim olarak görevlendirilmesi, kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. İbn Tufeyl, sultanın himayesinde rahat bir ortamda çalışma imkânı buldu. O sırada genç yaşta olan İbn Rüşd’ü, sultana tanıttı. Sultan, kendisinden Aristo külliyatını şerh etmesini talep edince İbn Tufeyl, yaşlı olduğunu gerekçe göstererek bu iş için İbn Rüşd’ü tavsiye etti. İbn Tufeyl, 1185 yılında Marakeş’te vefat etti. Elimize geçen en önemli eseri Hayy bin Yakzan’dır. Bu eseri, ömrünün son on yılında yazdığı tahmin edilmektedir. Ayrıca hastalıklar, sebepleri ve tedavi yollarıyla ilgili recez vezniyle yazdığı Urcûze fî et-Tıbb adlı manzum eseri de bulunmaktadır. Ayrıca 44 beyitten oluşan bir manzumeyi Muvahhidler sultanının talebiyle yazdığı söylenir. MEHMET HAKKI SUÇİN Arap Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi ve çevirmenidir. Ankara Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalından mezun oldu. Manchester Üniversitesinde misafir akademisyen olarak çalıştı. Uluslararası Arap Romanı Ödülü’ne (Arabic Booker) jüri üyesi seçildi. TYB Çeviri Ödülü’nü aldı. 2012 yılından bu yana yurtiçi ve yurtdışında yazılı ve sözlü çeviri atölyelerini yürütüyor. Çalışmaları çeviribilim, Arap edebiyatı ve yabancılara Arapça öğretimi alanlarına odaklanıyor. Bazı çevirileri: Yedi Askı Şiirleri (Muallakalar), İbn Hazm’dan Güvercin Gerdanlığı; Halil Cibran’dan Ermiş; Adonis’ten İşte Budur Benim Adım, Belli Belirsiz Şeyler Anısına, Maddenin Haritalarında İlerleyen Şehvet; Mahmud Derviş’ten Badem Çiçekleri Gibi yahut Daha Ötesi, Atı Neden Yalnız Bıraktın?, Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum, Mural; Nizar Kabbani’den Aşkın Kitabı; Adeniyye Şibli’den Küçük Bir Ayrıntı, Muhammed Bennis’ten Aşkın Kitabı; Nuri el-Cerrah’tan Midilli’ye Açılan Tekne; Hulûd el-Mualla’dan Gülün Gölgesi Yok; Ahmed Şehavi’den Benim Adıma Bir Gökyüzü; Melek Mustafa’dan İçimden Göçenler; Yahya Hakkı’dan Umm Haşim’in Lambası; Şiir Şiir Ayetler: Amme Cüzü Çevirisi. Bazı telif eserleri: Öteki Dilde Var Olmak; Dünden Bugüne Arapça Çevirinin Serüveni; Arapça-Türkçe Haber Çevirisi; Aktif Arapça. Kapı Yayınları 784 Edebiyat 320 HAYY BİN YAKZAN İbn Tufeyl Arapça Aslından Çeviren: Mehmet Hakkı Suçin 1. Basım: Eylül 2021 ISBN: 978-625-7706-62-9 Sertifika No: 43949 Editör: Hamdi Akyol Kapak Tasarımı: Füsun Turcan Elmasoğlu Sayfa Tasarımı: Ali Rıza Yati Resimleyen: Volkan Sözbir © 2021; bu kitabın yayın hakları Kapı Yayınları’na aittir. Kapı Yayınları Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul Tel: (212) 513 34 20-21 Faks: (212) 512 33 76 e-posta: [email protected] www.kapiyayinlari.com Baskı ve Cilt Melisa Matbaacılık Matbaa Sertifika No: 12088 Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa/İstanbul Tel: (212) 674 97 23 Faks: (212) 674 97 29 Genel Dağıtım Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti. Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul Tel: (212) 511 53 03 Faks: (212) 519 33 00 Kapı Yayınları, Alfa Yayın Grubu’nun tescilli markasıdır. İBN TUFEYL Hayy bin Yakzan Arapça Aslından Çeviren Mehmet Hakkı Suçin İÇİNDEKİLER Sunuş / Mehmet Hakkı Suçin........................................................7 Girizgâh ........................................................................................15 Hayy Bin Yakzan’ın Doğumu Ve Çocukluğu ...............................29 Nesne Olarak Doğayı Keşfi ..........................................................49 Tek ve Çok ....................................................................................57 Dünyadan Yaratıcıya ve Tekrar Dünyaya....................................71 Gerçek Kendilik ............................................................................83 Üç Görev .......................................................................................97 İlahi Tasavvur ............................................................................107 Salaman ve Asal .........................................................................119 Kapanış .......................................................................................133 Çevirmenin Kaynakçası .............................................................135 5 SUNUŞ Hayy bin Yakzan anlatısı, Endülüslü filozof İbn Tufeyl’in kurgu mantığıyla yazdığı bir Orta Çağ felsefe metnidir. Bilim tarihçisi George Sarton’ın tanımlamasıyla “Orta Çağ’ın en orijinal kitaplarından biri”dir. Metni hak ettiği biçimde alımlamak için onun hem felsefî hem de anlatısal karakterini dikkate almanız gerekir. İbn Tufeyl’in Hayy bin Yakzan metninin ortaya çıkışı, öncelikle felsefî bir gerekçeye dayanır. İbn Tufeyl, eserini yazdığı dönemin Endülüs’ünde zayıf karakterli, bilgisi yetersiz kişilerin ilgi gösterdiği sözde felsefî fikirlere karşı, insanları sorgulama zeminine çekerek yanlışa sapmalarını önlemek ister. Eserin kapanış bölümünde kitabı kaleme alma gerekçesini bu şekilde ifade eden İbn Tufeyl, eserin girişinde de İbn Sina’nın İşrakiyye hikmeti üzerindeki sır perdesini kaldırmaya niyetli olduğunu belirterek yazmakta olduğu metnin felsefî bir metin olduğuna işaret eder. Hayy bin Yakzan metni, Avner Ben-Zaken’in de ifade ettiği gibi dünyanın kültür tarihinde otodidaktik yani kendi kendine öğrenme yaklaşımını bir anlatı mantığıyla ele alan en saf ve en tipik metindir. Buna göre Hayy’ın boş bir levha (tabula rasa) olan zihni, dinî ya da toplumsal herhangi bir normdan yardım almadan, kendi kendine aklî bilgiye ulaşır. Sadece aklî bilgiye ulaşmakla kalmaz, Allah’ın zatını yani özünü müşahede etmeyi deneyimleme yolunu da açar. 7 Bu yönüyle Hayy bin Yakzan metni sırasıyla İbranice, Latince ve İngilizce çevirileriyle Rönesans hümanizminden Avrupa aydınlanmasına kadar Avrupa’nın entelektüel hayatına da ilham olur ve kurgusal yönüyle başta “Robinsonad”lar olmak üzere Batı’nın anlatı dünyasını ciddi anlamda etkiler. Spinoza, Leibnitz ve Rousseau felsefelerinde de Hayy bin Yakzan etkisi görülür. Metnin felsefî ve kelami çağrışımları üzerine pek çok inceleme bulunmaktadır. Bu incelemelerden Türkçeye çevrilmiş olan Taneli Kukkonen’in İbn Tufeyl: Aklın Yaşamı (Çev. Zeliha Yılmazer) ile Avner Ben-Zaken’in Hay bin Yakzan’ı Okumak (Çev. Yavuz Alogan) adlı eserlerinde anlatıyla ilgili ayrıntılı değerlendirme ve çözümlemeler yer alır. Bunlara Lenn E. Goodman’ın Hayy Ibn Yakzan: A Philosophical Tale adlı kitabı da eklenebilir. İbn Tufeyl’in eserinin girizgâhında yer verdiği görüşleri, ayrı bir öneme sahiptir. Bu kısa girişte İbn Tufeyl, İslam dünyasında felsefî düşüncenin düzeyini eleştirel bir yaklaşımla değerlendirir ve Müslüman toplumlarda felsefenin gelişememesinin nedenlerine değinir. O dönemin İslam dünyasında böylesi “tehlikeli” bir işe kalkışan İbn Tufeyl de eserinde, ifşa ettiği sırlar üzerine “işin ehli olanların kolayca yırtabileceği, ehil olmayanların ise geçilemeyecek kadar kalın bulacağı ince bir örtü” çektiğini belirtir. Bu amaçla İbn Tufeyl, Hayy’ın kendi kendine öğrenme (otodidaktik) sürecinde akıl ile vahiy ikiliği arasındaki derin farklılıkları anlatırken flulaştırır. Fakat bunu yaparken de hiçbir zaman aklı bir kenara atmaz. Eser bizde sadece felsefî ya da kelami çağrışımlar yapmaz, aynı zamanda fizik, astronomi, anatomi, dil 8 edinimi, metnin “genre”sı gibi pek çok hususta zihnimizi açar. Eserdeki fizik veya astronomi meseleleri yer yer sorunlu görünse de metindeki her bölüm tutarlı bir akıl yürütme çizgisini temsil eder ve sonraki bölüme zemin hazırlar. Metnin kurgusal yapısı yazara, dönemin İslam felsefesi meselelerini ele almak için muazzam bir imkân tanır. İlginçtir ki yazar, kimi zaman metinde ve kurguda “sarkmaların” farkında gibidir. Çünkü eserinde şöyle der: “Hikâyeyi anlatırken açıklamalarımda fazla cömert, yapıyı kurarken fazla hoşgörülü davranmışsam eğer, sözlerimi kavrayan kardeşlerimin beni mazur görmelerini dilerim.” Metin bir bütün olarak okunduğunda pek çok simge ve temsille örülmüş izlenimi verir. Bu simgesellik, öncelikle kahramanın adıyla başlar. Hayy Arapçada canlı, diri anlamına gelir. Yakzân ise uyanık zihin, teyakkuzda olan akıl anlamındadır. Dolayısıyla kahramanın adı “Uyanık Akıl oğlu Diri”dir. Hayy bin Yakzan, marifet denilen bilgi yoluyla nefsin ruhaniliğini ve ölümsüzlüğünü, “Vâcibu’l-vucûd”u yani Zorunlu Varlık’ı tefekkür ederek hazza erişmesini temsil eder. Asal ise bir peygamber aracılığıyla vahiy gönderilen kişiyi temsil eder. Asal, vahyi kavrayan ve onun bâtıni manasında derinleşen “burhan ehlinden” bir karakterdir. Buna göre Hayy’ın Asal’la buluşması, akıl ile naklin yani felsefeyle vahyin buluşmasıdır. Bu buluşmada, vahyin bâtıni yani içkin yüzü ile felsefe uyumludur. Vahyin zahirî yönü ise Salaman’la temsil edilir. Salaman, bir peygamber aracılığıyla vahiyle tanışan fakat gerçekte vahyi kavrayamayan “cedel ehlinden” bir karakterdir. Adanın diğer sakinleri de Salaman gibidir. Vahyi zahiriy- 9 le anlamış olan fakat bâtınına nüfuz edemeyen “hatâbet ehlinden” olan bir kitledir. Bahsettiğim burhan, cedel ve hatâbet kategorileri, klasik mantıktaki beş sanattan üçüne gönderme yapar. Hayy’ın, Asal’la birlikte Salaman ve Asal’ın adasına gitmesi, vahyin bâtınının kavranması için aklın gösterdiği çabayı temsil eder. Gerçekten de Hayy, Salaman ile onun kitlesine vahyin derin anlamlarını açıklamaya çalıştığında onu anlamazlar. Bu da metnin ima ettiği gibi, insanların alımlama yeteneklerinin aynı düzeyde olmadığını, bu yüzden de söz konusu kitlenin vahyi alımlamasının zahirî düzeyde kaldığını gösterir. İbn Tufeyl, metni bir “hikâye” olarak nitelese de bir okur ve metnin çevirmeni olarak modern anlamda “melez” bir metinle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Yazarın üçüncü kişi bakış açısıyla anlattığı metinde yer yer primitif karakterde de olsa iç monologlara yer verilir. Girizgâh bölümü ile zaman zaman araya girerek tartıştığı fizik, astronomi vb. meselelere “bilimsel” bir hava verse de metne yer yer ironik ifadeler de dâhil olur. Hikâye başladığında ise kurguya masalsı bir atmosfer hâkim olur. Metin kelami meselelere daldıkça da Kur’an’dan alıntılar verilir. Metnin bazı yerlerinde ise yoğun bir “metinler arasılık” egemendir. Yazarın ifadeleriyle ayetler, harika bir metin organizasyonuyla yan yana veya iç içedir. Öte yandan yukarıda belirtildiği gibi, İbn Tufeyl’in okuyucular için koyduğu “ince örtü”, eserin, İbn Tufeyl’in maskelenmiş bir entelektüel otobiyografisi olma ihtimalini akla getirir. Bütün bu özellikler, elimizdeki metnin kolayca sınıflandırılamayacağını gösterir. 10 Hayy bin Yakzan metninin, Avrupa’da ilginç bir dolaşım seyri var. Katalan Yahudisi filozof Moses Ben Joshua 1348’de gittiği Barselona’da dolaşımda olan Hayy bin Yakzan metninin, çevirmeni bilinmeyen İbranice çevirisine şerh yazmaya başlar. Moses Ben Joshua’nın şerhi, bölgede İbranice konuşan Yahudiler arasında rağbet görür. Rönesans filozoflarından Giovanni Pico della Mirandola, eline geçen bir nüshayı 1493’te Latinceye çevirtir. Oxford Üniversitesinin ilk Arapça profesörü Edward Pococke, 1630’larda gittiği Halep’te Hayy bin Yakzan’ın Arapça bir nüshasını Oxford’a getirir. 1671’lerin başında Arapça metni, Latince çevirisiyle birlikte Otodidaktik Filozof alt başlığıyla yayımlar. Daha sonraki dönemlerde bu çeviriden başka İngilizcede iki ayrı Hayy bin Yakzan çevirisi yayımlanır. Bunları Hollandacaya yapılan iki ayrı çeviri izler. Böylece Hayy bin Yakzan’ın Avrupa’da dolaşımı daha da hızlanır. Cambridge Üniversitesi Arapça ve ilahiyat profesörü Simon Ockley’in 1708’de eseri doğrudan Arapçadan İngilizceye çevirmesiyle Hayy bin Yakzan Avrupa’nın her tarafında ilgi görmeye başlar. Buna karşın Hayy bin Yakzan’ın Osmanlı Türkçesiyle yayımlanması için 1923 yılını beklemek gerekmiştir. 1923’te Mihrab dergisinde tefrika hâlinde yayımlanan Hayy bin Yakzan’ın çevirmeni, Süleymaniyeli bir Osmanlı-Kürt entelektüeli olan Babanzâde Reşid’dir. Ancak bu Osmanlıca çeviri, adeta derginin sayfalarında terk edilir. Eserin anlaşılabilir bir Türkçeyle kitap formatında okunabilmesi ise 1985 yılında mümkün olur. Kültür emekçisi N. Ahmet Özalp, Osmanlıca metni sadeleştirerek günümüz Türkçesine aktarır. Hayy bin Yakzan’a olan aşinalığımı- 11 zı, Özalp’in bu çalışmasına borçluyuz. Bugün Türkçedeki mevcut tüm çeviriler, Babanzâde Reşid tarafından Arapçadan Osmanlıcaya yapılan çevirinin, günümüz Türkçesine yapılan uyarlamalarıdır. Bu bakımdan elinizdeki çeviri, Babanzâde Reşid’in Osmanlıca çevirisinden sonra doğrudan Arapça aslından Türkçeye yapılan ilk çeviridir. Bu çeviride Léon Gauthier’nin 1936’da, Albîr Nasrî Nâdir’in 1986’da Beyrut’ta yayımladıkları nüshaları esas aldım. İbarelerin kulağımı tırmaladığı yerlerde ise Abdulaziz Nebevi’nin 2013’te Kahire’de yayımladığı nüshaya müracaat ettim. Terimleştirmede genel okuyucuyu göz ardı etmeden İslam felsefesiyle ilgili terimleri metne kısmen dâhil ederek orta bir yol izlemeye çalıştım. Terimleri Türkçeleştirdiğim durumlarda ise metne aşina okuyucuları düşünerek terimlerin orijinallerini, köşeli parantez içinde verdim. Ancak bu yaklaşımı, okumayı sekteye uğratacak düzeye ulaşacak kadar abartmamaya özen gösterdim. Öte yandan başta ayet ve hadisler olmak üzere İbn Tufeyl’in alıntıladığı bütün metinlerin çevirisi bana aittir. Metni bölümlerken Arapça tahkiklerde rastlandığı gibi çok fazla başlık kullanmadım. Bunun yerine Taneli Kukkonen’in yukarıda bahsettiğim eserde önerdiği ana başlıkları esas alıp numaralandırdım. Fakat metnin kurgusal akışını bozmamak için daha fazla ara başlık girmedim. Çeviriyi okuyarak kıymetli önerilerde bulunmak suretiyle katkı veren değerli eşim Elçin Sevgi Suçin’e ve kültür emekçisi N. Ahmet Özalp’a, kitabın en iyi şekilde çıkması için emek veren sevgili şair Ömer Erdem ve değerli editörüm Hamdi Akyol’a teşekkür borçluyum. Bu çeviriyle, 12 düşünce ve kültür tarihimizde önemli bir yere sahip olan fakat pek de tanımadığımız Hayy bin Yakzan metnine bir parça dikkat çekebilir ve okuruyla buluşturabilirsem kendimi şanslı sayacağım. Mehmet Hakkı Suçin Ankara, Ağustos 2021 13