İBN TUFEYL
Hayy bin Yakzan
Arapça Aslından Çeviren
Mehmet Hakkı Suçin
İBN TUFEYL
Ebubekr Muhammed bin Tufeyl, tahminen 1105 yılında, Gırnata’nın
60 km kuzeydoğusunda yer alan Vâdi Âş (bugünkü Guadix) adlı kasabada doğdu. Eğitim hayatıyla ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olmasak da din ilimlerinin yanı sıra tıp ve felsefe eğitimi aldığı biliniyor.
Gırnata’da tabiplik ve cerrahlık yaparken devlet erkânının dikkatini
çekti. 1154’te Sebte ve Tanca valilerinin özel kâtibi oldu. Muvahhidler devletinin ikinci sultanı Ebu Yakub Yusuf’un sarayında başhekim olarak görevlendirilmesi, kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. İbn Tufeyl, sultanın himayesinde rahat bir ortamda çalışma
imkânı buldu. O sırada genç yaşta olan İbn Rüşd’ü, sultana tanıttı.
Sultan, kendisinden Aristo külliyatını şerh etmesini talep edince
İbn Tufeyl, yaşlı olduğunu gerekçe göstererek bu iş için İbn Rüşd’ü
tavsiye etti. İbn Tufeyl, 1185 yılında Marakeş’te vefat etti. Elimize
geçen en önemli eseri Hayy bin Yakzan’dır. Bu eseri, ömrünün son
on yılında yazdığı tahmin edilmektedir. Ayrıca hastalıklar, sebepleri ve tedavi yollarıyla ilgili recez vezniyle yazdığı Urcûze fî et-Tıbb
adlı manzum eseri de bulunmaktadır. Ayrıca 44 beyitten oluşan bir
manzumeyi Muvahhidler sultanının talebiyle yazdığı söylenir.
MEHMET HAKKI SUÇİN
Arap Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi ve çevirmenidir. Ankara Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalından mezun oldu.
Manchester Üniversitesinde misafir akademisyen olarak çalıştı.
Uluslararası Arap Romanı Ödülü’ne (Arabic Booker) jüri üyesi seçildi. TYB Çeviri Ödülü’nü aldı. 2012 yılından bu yana yurtiçi ve
yurtdışında yazılı ve sözlü çeviri atölyelerini yürütüyor. Çalışmaları çeviribilim, Arap edebiyatı ve yabancılara Arapça öğretimi alanlarına odaklanıyor. Bazı çevirileri: Yedi Askı Şiirleri (Muallakalar),
İbn Hazm’dan Güvercin Gerdanlığı; Halil Cibran’dan Ermiş; Adonis’ten İşte Budur Benim Adım, Belli Belirsiz Şeyler Anısına, Maddenin Haritalarında İlerleyen Şehvet; Mahmud Derviş’ten Badem
Çiçekleri Gibi yahut Daha Ötesi, Atı Neden Yalnız Bıraktın?, Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum, Mural; Nizar Kabbani’den Aşkın Kitabı;
Adeniyye Şibli’den Küçük Bir Ayrıntı, Muhammed Bennis’ten Aşkın
Kitabı; Nuri el-Cerrah’tan Midilli’ye Açılan Tekne; Hulûd el-Mualla’dan Gülün Gölgesi Yok; Ahmed Şehavi’den Benim Adıma Bir Gökyüzü; Melek Mustafa’dan İçimden Göçenler; Yahya Hakkı’dan Umm
Haşim’in Lambası; Şiir Şiir Ayetler: Amme Cüzü Çevirisi. Bazı telif
eserleri: Öteki Dilde Var Olmak; Dünden Bugüne Arapça Çevirinin
Serüveni; Arapça-Türkçe Haber Çevirisi; Aktif Arapça.
Kapı Yayınları 784
Edebiyat 320
HAYY BİN YAKZAN
İbn Tufeyl
Arapça Aslından Çeviren: Mehmet Hakkı Suçin
1. Basım: Eylül 2021
ISBN: 978-625-7706-62-9
Sertifika No: 43949
Editör: Hamdi Akyol
Kapak Tasarımı: Füsun Turcan Elmasoğlu
Sayfa Tasarımı: Ali Rıza Yati
Resimleyen: Volkan Sözbir
© 2021; bu kitabın yayın hakları Kapı Yayınları’na aittir.
Kapı Yayınları
Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul
Tel: (212) 513 34 20-21 Faks: (212) 512 33 76
e-posta:
[email protected]
www.kapiyayinlari.com
Baskı ve Cilt
Melisa Matbaacılık
Matbaa Sertifika No: 12088
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa/İstanbul
Tel: (212) 674 97 23 Faks: (212) 674 97 29
Genel Dağıtım
Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.
Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul
Tel: (212) 511 53 03 Faks: (212) 519 33 00
Kapı Yayınları, Alfa Yayın Grubu’nun tescilli markasıdır.
İBN TUFEYL
Hayy bin Yakzan
Arapça Aslından Çeviren
Mehmet Hakkı Suçin
İÇİNDEKİLER
Sunuş / Mehmet Hakkı Suçin........................................................7
Girizgâh ........................................................................................15
Hayy Bin Yakzan’ın Doğumu Ve Çocukluğu ...............................29
Nesne Olarak Doğayı Keşfi ..........................................................49
Tek ve Çok ....................................................................................57
Dünyadan Yaratıcıya ve Tekrar Dünyaya....................................71
Gerçek Kendilik ............................................................................83
Üç Görev .......................................................................................97
İlahi Tasavvur ............................................................................107
Salaman ve Asal .........................................................................119
Kapanış .......................................................................................133
Çevirmenin Kaynakçası .............................................................135
5
SUNUŞ
Hayy bin Yakzan anlatısı, Endülüslü filozof İbn Tufeyl’in kurgu mantığıyla yazdığı bir Orta Çağ felsefe metnidir. Bilim tarihçisi George Sarton’ın tanımlamasıyla
“Orta Çağ’ın en orijinal kitaplarından biri”dir. Metni hak
ettiği biçimde alımlamak için onun hem felsefî hem de
anlatısal karakterini dikkate almanız gerekir. İbn Tufeyl’in Hayy bin Yakzan metninin ortaya çıkışı, öncelikle
felsefî bir gerekçeye dayanır. İbn Tufeyl, eserini yazdığı
dönemin Endülüs’ünde zayıf karakterli, bilgisi yetersiz
kişilerin ilgi gösterdiği sözde felsefî fikirlere karşı, insanları sorgulama zeminine çekerek yanlışa sapmalarını
önlemek ister. Eserin kapanış bölümünde kitabı kaleme
alma gerekçesini bu şekilde ifade eden İbn Tufeyl, eserin
girişinde de İbn Sina’nın İşrakiyye hikmeti üzerindeki sır
perdesini kaldırmaya niyetli olduğunu belirterek yazmakta olduğu metnin felsefî bir metin olduğuna işaret eder.
Hayy bin Yakzan metni, Avner Ben-Zaken’in de ifade
ettiği gibi dünyanın kültür tarihinde otodidaktik yani
kendi kendine öğrenme yaklaşımını bir anlatı mantığıyla
ele alan en saf ve en tipik metindir. Buna göre Hayy’ın
boş bir levha (tabula rasa) olan zihni, dinî ya da toplumsal herhangi bir normdan yardım almadan, kendi kendine
aklî bilgiye ulaşır. Sadece aklî bilgiye ulaşmakla kalmaz,
Allah’ın zatını yani özünü müşahede etmeyi deneyimleme
yolunu da açar.
7
Bu yönüyle Hayy bin Yakzan metni sırasıyla İbranice,
Latince ve İngilizce çevirileriyle Rönesans hümanizminden Avrupa aydınlanmasına kadar Avrupa’nın entelektüel
hayatına da ilham olur ve kurgusal yönüyle başta “Robinsonad”lar olmak üzere Batı’nın anlatı dünyasını ciddi
anlamda etkiler. Spinoza, Leibnitz ve Rousseau felsefelerinde de Hayy bin Yakzan etkisi görülür.
Metnin felsefî ve kelami çağrışımları üzerine pek çok
inceleme bulunmaktadır. Bu incelemelerden Türkçeye
çevrilmiş olan Taneli Kukkonen’in İbn Tufeyl: Aklın Yaşamı (Çev. Zeliha Yılmazer) ile Avner Ben-Zaken’in Hay bin
Yakzan’ı Okumak (Çev. Yavuz Alogan) adlı eserlerinde
anlatıyla ilgili ayrıntılı değerlendirme ve çözümlemeler
yer alır. Bunlara Lenn E. Goodman’ın Hayy Ibn Yakzan: A
Philosophical Tale adlı kitabı da eklenebilir.
İbn Tufeyl’in eserinin girizgâhında yer verdiği görüşleri, ayrı bir öneme sahiptir. Bu kısa girişte İbn Tufeyl,
İslam dünyasında felsefî düşüncenin düzeyini eleştirel
bir yaklaşımla değerlendirir ve Müslüman toplumlarda
felsefenin gelişememesinin nedenlerine değinir. O dönemin İslam dünyasında böylesi “tehlikeli” bir işe kalkışan
İbn Tufeyl de eserinde, ifşa ettiği sırlar üzerine “işin ehli
olanların kolayca yırtabileceği, ehil olmayanların ise geçilemeyecek kadar kalın bulacağı ince bir örtü” çektiğini
belirtir. Bu amaçla İbn Tufeyl, Hayy’ın kendi kendine öğrenme (otodidaktik) sürecinde akıl ile vahiy ikiliği arasındaki derin farklılıkları anlatırken flulaştırır. Fakat bunu
yaparken de hiçbir zaman aklı bir kenara atmaz.
Eser bizde sadece felsefî ya da kelami çağrışımlar
yapmaz, aynı zamanda fizik, astronomi, anatomi, dil
8
edinimi, metnin “genre”sı gibi pek çok hususta zihnimizi açar. Eserdeki fizik veya astronomi meseleleri yer yer
sorunlu görünse de metindeki her bölüm tutarlı bir akıl
yürütme çizgisini temsil eder ve sonraki bölüme zemin
hazırlar. Metnin kurgusal yapısı yazara, dönemin İslam
felsefesi meselelerini ele almak için muazzam bir imkân
tanır. İlginçtir ki yazar, kimi zaman metinde ve kurguda “sarkmaların” farkında gibidir. Çünkü eserinde şöyle
der: “Hikâyeyi anlatırken açıklamalarımda fazla cömert,
yapıyı kurarken fazla hoşgörülü davranmışsam eğer,
sözlerimi kavrayan kardeşlerimin beni mazur görmelerini dilerim.”
Metin bir bütün olarak okunduğunda pek çok simge
ve temsille örülmüş izlenimi verir. Bu simgesellik, öncelikle kahramanın adıyla başlar. Hayy Arapçada canlı, diri
anlamına gelir. Yakzân ise uyanık zihin, teyakkuzda olan
akıl anlamındadır. Dolayısıyla kahramanın adı “Uyanık
Akıl oğlu Diri”dir. Hayy bin Yakzan, marifet denilen bilgi yoluyla nefsin ruhaniliğini ve ölümsüzlüğünü, “Vâcibu’l-vucûd”u yani Zorunlu Varlık’ı tefekkür ederek hazza
erişmesini temsil eder. Asal ise bir peygamber aracılığıyla
vahiy gönderilen kişiyi temsil eder. Asal, vahyi kavrayan
ve onun bâtıni manasında derinleşen “burhan ehlinden”
bir karakterdir. Buna göre Hayy’ın Asal’la buluşması, akıl
ile naklin yani felsefeyle vahyin buluşmasıdır. Bu buluşmada, vahyin bâtıni yani içkin yüzü ile felsefe uyumludur.
Vahyin zahirî yönü ise Salaman’la temsil edilir. Salaman,
bir peygamber aracılığıyla vahiyle tanışan fakat gerçekte vahyi kavrayamayan “cedel ehlinden” bir karakterdir.
Adanın diğer sakinleri de Salaman gibidir. Vahyi zahiriy-
9
le anlamış olan fakat bâtınına nüfuz edemeyen “hatâbet
ehlinden” olan bir kitledir. Bahsettiğim burhan, cedel ve
hatâbet kategorileri, klasik mantıktaki beş sanattan üçüne gönderme yapar.
Hayy’ın, Asal’la birlikte Salaman ve Asal’ın adasına
gitmesi, vahyin bâtınının kavranması için aklın gösterdiği çabayı temsil eder. Gerçekten de Hayy, Salaman ile
onun kitlesine vahyin derin anlamlarını açıklamaya çalıştığında onu anlamazlar. Bu da metnin ima ettiği gibi,
insanların alımlama yeteneklerinin aynı düzeyde olmadığını, bu yüzden de söz konusu kitlenin vahyi alımlamasının zahirî düzeyde kaldığını gösterir.
İbn Tufeyl, metni bir “hikâye” olarak nitelese de bir
okur ve metnin çevirmeni olarak modern anlamda “melez” bir metinle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.
Yazarın üçüncü kişi bakış açısıyla anlattığı metinde yer
yer primitif karakterde de olsa iç monologlara yer verilir.
Girizgâh bölümü ile zaman zaman araya girerek tartıştığı
fizik, astronomi vb. meselelere “bilimsel” bir hava verse
de metne yer yer ironik ifadeler de dâhil olur. Hikâye başladığında ise kurguya masalsı bir atmosfer hâkim olur.
Metin kelami meselelere daldıkça da Kur’an’dan alıntılar verilir. Metnin bazı yerlerinde ise yoğun bir “metinler
arasılık” egemendir. Yazarın ifadeleriyle ayetler, harika
bir metin organizasyonuyla yan yana veya iç içedir. Öte
yandan yukarıda belirtildiği gibi, İbn Tufeyl’in okuyucular için koyduğu “ince örtü”, eserin, İbn Tufeyl’in maskelenmiş bir entelektüel otobiyografisi olma ihtimalini akla
getirir. Bütün bu özellikler, elimizdeki metnin kolayca sınıflandırılamayacağını gösterir.
10
Hayy bin Yakzan metninin, Avrupa’da ilginç bir dolaşım seyri var. Katalan Yahudisi filozof Moses Ben Joshua
1348’de gittiği Barselona’da dolaşımda olan Hayy bin
Yakzan metninin, çevirmeni bilinmeyen İbranice çevirisine şerh yazmaya başlar. Moses Ben Joshua’nın şerhi, bölgede İbranice konuşan Yahudiler arasında rağbet
görür. Rönesans filozoflarından Giovanni Pico della Mirandola, eline geçen bir nüshayı 1493’te Latinceye çevirtir. Oxford Üniversitesinin ilk Arapça profesörü Edward
Pococke, 1630’larda gittiği Halep’te Hayy bin Yakzan’ın
Arapça bir nüshasını Oxford’a getirir. 1671’lerin başında Arapça metni, Latince çevirisiyle birlikte Otodidaktik
Filozof alt başlığıyla yayımlar. Daha sonraki dönemlerde
bu çeviriden başka İngilizcede iki ayrı Hayy bin Yakzan
çevirisi yayımlanır. Bunları Hollandacaya yapılan iki ayrı
çeviri izler. Böylece Hayy bin Yakzan’ın Avrupa’da dolaşımı daha da hızlanır. Cambridge Üniversitesi Arapça ve
ilahiyat profesörü Simon Ockley’in 1708’de eseri doğrudan Arapçadan İngilizceye çevirmesiyle Hayy bin Yakzan
Avrupa’nın her tarafında ilgi görmeye başlar.
Buna karşın Hayy bin Yakzan’ın Osmanlı Türkçesiyle yayımlanması için 1923 yılını beklemek gerekmiştir.
1923’te Mihrab dergisinde tefrika hâlinde yayımlanan
Hayy bin Yakzan’ın çevirmeni, Süleymaniyeli bir Osmanlı-Kürt entelektüeli olan Babanzâde Reşid’dir. Ancak bu
Osmanlıca çeviri, adeta derginin sayfalarında terk edilir.
Eserin anlaşılabilir bir Türkçeyle kitap formatında okunabilmesi ise 1985 yılında mümkün olur. Kültür emekçisi
N. Ahmet Özalp, Osmanlıca metni sadeleştirerek günümüz
Türkçesine aktarır. Hayy bin Yakzan’a olan aşinalığımı-
11
zı, Özalp’in bu çalışmasına borçluyuz. Bugün Türkçedeki
mevcut tüm çeviriler, Babanzâde Reşid tarafından Arapçadan Osmanlıcaya yapılan çevirinin, günümüz Türkçesine yapılan uyarlamalarıdır. Bu bakımdan elinizdeki
çeviri, Babanzâde Reşid’in Osmanlıca çevirisinden sonra
doğrudan Arapça aslından Türkçeye yapılan ilk çeviridir.
Bu çeviride Léon Gauthier’nin 1936’da, Albîr Nasrî
Nâdir’in 1986’da Beyrut’ta yayımladıkları nüshaları esas
aldım. İbarelerin kulağımı tırmaladığı yerlerde ise Abdulaziz Nebevi’nin 2013’te Kahire’de yayımladığı nüshaya
müracaat ettim.
Terimleştirmede genel okuyucuyu göz ardı etmeden
İslam felsefesiyle ilgili terimleri metne kısmen dâhil
ederek orta bir yol izlemeye çalıştım. Terimleri Türkçeleştirdiğim durumlarda ise metne aşina okuyucuları düşünerek terimlerin orijinallerini, köşeli parantez içinde
verdim. Ancak bu yaklaşımı, okumayı sekteye uğratacak
düzeye ulaşacak kadar abartmamaya özen gösterdim. Öte
yandan başta ayet ve hadisler olmak üzere İbn Tufeyl’in
alıntıladığı bütün metinlerin çevirisi bana aittir.
Metni bölümlerken Arapça tahkiklerde rastlandığı gibi
çok fazla başlık kullanmadım. Bunun yerine Taneli Kukkonen’in yukarıda bahsettiğim eserde önerdiği ana başlıkları esas alıp numaralandırdım. Fakat metnin kurgusal
akışını bozmamak için daha fazla ara başlık girmedim.
Çeviriyi okuyarak kıymetli önerilerde bulunmak suretiyle katkı veren değerli eşim Elçin Sevgi Suçin’e ve kültür
emekçisi N. Ahmet Özalp’a, kitabın en iyi şekilde çıkması
için emek veren sevgili şair Ömer Erdem ve değerli editörüm Hamdi Akyol’a teşekkür borçluyum. Bu çeviriyle,
12
düşünce ve kültür tarihimizde önemli bir yere sahip olan
fakat pek de tanımadığımız Hayy bin Yakzan metnine
bir parça dikkat çekebilir ve okuruyla buluşturabilirsem
kendimi şanslı sayacağım.
Mehmet Hakkı Suçin
Ankara, Ağustos 2021
13