Academia.eduAcademia.edu

Anadolu'nun Arkeolojik Macerası

1999, Atlas Dergisi, Sayı 81

A n adolu 'n u n ı. m acerası zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLK Tarihinin her döneminde dünya kültürlerine açılan bir kapıydı Anadolu. Peki bu ender coğrafyada bulunan antikçağ eserlerine, kültürüne, bu topraklarda yüzyıllarca hüküm süren Osmanlılar nasıl yaklaştılar? Türkiye Cumhuriyeti, antikçağ kültürüne ve onun mirasına nasıl baktı? Yağmalanan Anadolu gerçeğinin arka planında neler vardı? Anadolu'nun, arkeolojinin gerçek anlamda bir bilim olarak doğduğu, ilk adımlarını attığı günlerden, hatta çok daha öncelerden başlayan arkeoloji macerasını Arkeolog Rüstem Aslan Atlas için yazdı. YAzı: RÜSTEMASLAN' 88gfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA Ephesos'taki Artemision'u bulma tutkusu, bu zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA yapının dünyanın yedi harikasından biri (1871) ise hiç kuşkusuz onu alh oluşundan kaynaklanıyordu. Kazıyı ziyarete gelenler yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA metrelik toprak dolgu alhndan gün yüzüne çıkaran ingiliz M ühendis John T. W ood'la aynı gururu paylaşıyordu. 89 90zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 1~t:!I-UI FEDCBA ONMLKJIHGFEDCBA gfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA K d z u a ıı O d i l ı a ı 1 1 yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVU ;Id ııııe Z d lld ll K d Z I3 iilU d , IId K , ,::tZ L . '~ :.~ Öykü, Alman yol mühendisi CarI Humann yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 1869 yılında Osmanlı hükümeti için Bergama-Dikili arasındaki yolun etüdünü yaparken işçilerinin ona getirdiği kabartınaIı taşlarla başlar. Humann, Zeus Sunağı'nın duvarının içinde bulur ve burada yedi yıl kazı yapar. parçalarını Bergama akropalisindeki bir Bizans zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA Sunağın, günümüzde gösterişli bir çam ağacının gölgesinde modern Bergama'yı seyreden temelleri ise daha sonra~i kazılarıo ortaya çıkarılır (üstte, solda). Bergama akropalisindeki kazı ve restarasyon çalışmaları Istanbul Alman Arkeolo;i Enstitüsü tarafından günümüzde de sürdürülüyor. Berlin'deki Pergamon M üzesi'nde tümüyfe yeniden kurulan muhteşem sunağın yerine, Bergama'daki eski günlerin ihtişamını, Roma imparatoru Traianus'a adanmış tapınağın zarif sütunları temsil ediyor arhk (üstte, sağda). Akropaliste, Bergama krallarının yaphrdığı önemli yapılardan biri de tiyatroydu. Yüksekliği 36 metreyi bulan seyirci bölümündeki 80 oturma basamağı 10 bin kişiyi alan bu anıtsal yapının bugün yalnız temelleri görülebilen sahne binası, muhtemelen Roma Devri'ne kadar ahşaptandı (solda). 9 nadolu ... Dünya kültür tarihine renk katan ender topraklardan biri. Her yeni arkeolojik buluşla, dünya arkeolojisi için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispatlayan bir coğrafya. Arkeolojinin, bu topraklarda başlayan ve bu ender coğrafyanın zengin, zengin olduğu kadar da ilginç kültürel değerlerini ortaya çıkaran bu bilim dalının öyküsü ise hoş anekdotlar, ilginç rastlantılarla dolu. Arkeoloji tarihi araştırtlmaya başlandığında sanki büyülü bir aynaya dönüşür, sırlarını yavaş yavaş döker; eski ihtişamını giderek kaybeder, entrikalar ve yağmalarla, siyaset ve kötü kararlarla gölgelenir bu tarih. Bugün "ferah ve aydınlık gökyüzünü" yaşadığımız arkeolojinin o günlerine bakmak, alınan yolun, yapılan hatanın anlaşılmasına bir derece yardım eder. Evet, bir "yağmalanan Anadolu" gerçeği var. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, bilinen bu örnekler arkeolojinin başlangıcına, yani gerçek anlamda korumacılığın başlamadığı döneme aittir. Bunlardan, arkeolojinin A tarihi içinde sözünü edeceğimiz bazıları, Batı'daki arkeoloji kavramının gelişmesi ile de özdeşleştirilebilir. Bu dönemi, eserlerin yerlerinde korunması kavramının geliştiği dönemden kesinlikle ayırmak gerekir. Aslında arkeolojik eserlerin yerlerinden alınıp götürülmelerine eski Mısır uygarlığı döneminden beri rastlanır. Hititlerin Assurların ve Perslerin savaşlarda yendikleri ulusların eski eserlerini, zaferlerinin bir göstergesi olarak kendi ülkelerine götürdükleri bilinir. Tarihteki en kapsamlı eski eser soygunculuğu ise Roma Devri'ne rastlar. Önce to 1. yüzyılın ilk yarısında, Romalı diktatör Sulla, daha sonra da onu izleyen birçok Romalı imparator, Anadolu ve Yunanistan'daki bir yığın eski eseri Roma'ya taşıtır. Bütün bu eser soygunculuğu o dönemlerde zor kullanılarak gerçekleştirilmişti. Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Batılı araştırmacılar ve gezginler, kimi zaman illegal yolları denediler, kimi zaman da dönemin sultanlarından sağladıkları fermanlarla eski eserleri ülkelerine götürdüler. Bu gidiş e dur diyen ve o zamanlardan 70'1i 92ONMLKJIHGFEDCBA FEDCBA J e o U Lu" H U L I ..," .a u , ii UK, i " Z L . R a z ıI a n b a ş ıa r ; ,; " ii ,~yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA X. yıllara kadar kullanılan eski eserler yasası ise yine Osmanlı İmparatorluğu'nun o en güçsüz döneminde, Osman Hamdi Bey sayesinde kabul edildi, Peki öyleyse, Anadolu'da bulunan ve önemi artık tartışılmayacak antikçağ eserlerine, kültürüne, bu topraklarda yüzyıllarca yaşamış Osmanlılar nasıl yaklaştılar? Osmanlı'nın ve gerek tarihsel, gerek mekansal anlamda onun yıkıntıları arasından yükselen Türkiye Cumhuriyeti'nin antikçağ kültürüne ve onun mirasına yaklaşımı nasıloldu? Bu soruları, kendi tarihsel mirasımızı anlamak açısından cevaplamak gerekir. Bilimsel ve kültürel alanda eski. çağlara değer vermeye, onları daha iyi tanımaya yönelik çalışmalara daha 18. yüzyılda rastlanır. Bu dönemde Taşköprülüzade'nin felsefe tarihi ansiklopedisini özellikle beliıtmekte yarar var. Antik eserlerin gerçek anlamda önemsenmesi ise Lale Devri'nde (1718-1730) ba lar. Sadrazam Damat İbrahim Paşa'nın çabalarıyla kitaplar basılır, buna bağlı olarak da birçok çeviri yapılır. Antik kültürlerin daha geniş kapsamda, başka deyişle entelektüel anlamda ciddiye alınması ise 19, yüzyıla rastlar. Bu da büyük oranda Sultan II, Mahmud'un (1808-1839) başlattığı reform hareketleriyle gerçekleşir, Tanzimat Dönemi'ndeki çalı ınalarda. yazarlar ve entelektüel kesim antik kültürlerle biraz daha yakından ilgilenmeye başlar. Antik kültürlere ilgiyi arttıran bir başka olay da 182Tden itibaren yurtdışına bursla öğrenci gönderilrnesidir. Bütün bunların sonucunda, geç dönem Osmanlı tarihçilerinin eserlerinde antik kültürler geniş bir yer tutmaya ba ladı. Bu eserlerde antikçağ tarihsel açıdan değerlendirildi ve o dönemin eserlerine önem verildi, Ayrıca antik Yunan ve Roma tarihini tanıtmak için Avrupa dillerinde yazılan bazı eserlerin çevirileri yapıldı. Anadolu'daki Yunan-Roma dönemi ara tırmaları da bunlara paralelolarak yoğunluk kazanmaya başladı. Daha 1846'da, son savunma bakanı ve Sultan Mahmud'un damadı olan Fethi Ahmed Paşa, günümüz İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin temelini oluşturacak bulurıtuları Aya İrini'de (Hagia Eirene) topladı. Sonraki yıllarda Saffet Paşa bütün il valilerine birer yazı göndererek bulunan eserlerin İstanbul'a yollamasını istedi, Böylece İs-gfedcbaZYXWVUTSRQPONML is Y a zıh n d a n ONMLKJIHGFEDCBA 1 0 0 yılın d a L yk ia P a m p h ylia E ya leti G en el V a lisi M eftiu s M o d estu s ve a ilesi a d ın a P a ta ra h a lk ı ta ra fın d a n ya p tırıld ığ ı a n la şıla n ta k k a p ı P a ta ra 'n ın g ü n ü m ü z e k a d a r a ya k ta k a la n e n ö n em li ya p ıla rın d a n {so ld a ü stte}. A n tik K a ria ve L yk ia b ö lg elerin d e A vu stu rya k a zıla rın ın b a şla d ığ ı i 8 8 2 yılın d a P a ta ra . A yn ı b ö lg ed e K sa n th o s'ta , T rysa 'd a k a zıla r ya p ıld ığ ı h a ld e P a ta ra 'ya , ilk k a zm a ya k la şık b ir a sır so n ra A k d en iz Ü n iversitesi A rk eo lo ;i K ü rsü sü B a şk a n ı P ro f. D r. F a h ri Işık ve ek ib i ta ra fın d a n vu ru ld u {so ld a }. 93 tanbul dışında bulunan eserler de 1869'dan itibaren Muze-i Hümayun'da toplandı. Ancak müze o sıralarda ziyarete açık değildi. Eski eserlerin yurtdışına çıkarılmasını bazı kurallara bağlayan fakat yasaklamayan ilk eski eserler yasası 1874 yılında çıkarıldı. Darülfünun'un 1870'te kurulmasıyla Avrupa tarihi, felsefesi ve din tarihinin yanı sıra antikçağ kültürleri de akademik olarak araştırılmaya başlandı. Aristoteles'in eserini çeviren Yanyalı Esat Efendi'nin yeğeni Ahmed Vefik Paşa'nın çalışmalarını buna örnek gösterebiliriz. Eski Yunancayı çok iyi bilen Vefik Paşa, Abdülhamid döneminde (1878) kültür ve dışişleri bakanı olarak görev almış, daha sonra Bursa'ya vali olarak sürülmüştü. Otuz yıllık görev süresinde çeşitli modernleşme hareketlerine öncülük etmiş, gazete, tiyatro ve okul kurdurtmuş; yaptığı çevirilerle de antik kültürleri anlamaya yönelik çalışmalara katkıda bulunmuştu. Çeviri alanındaki en büyük katkıyı ise Türkiye'de çok 94 az tanınan Lübnanlı Süleyman el-Bustani (1856-1925) yaptı. Birçok ülkeyi dolaşan Bustani, antikçağ kültürleri ve yazadarıyla ilgilendi, onların eserlerini Arapçaya çevirmek amacıyla Istanbul'a gelip buradaki Yunanlılardan ders aldı. Homeros'unqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPON Iliada'sını da işte bu dönemde çevirmeye başladı, 1904 yılında yayımladı. Bu kitabın çevirisi o dönemlerde büyük yankılar uyandırmıştı. Daha sonra 1913 yılında Said Halim Paşa sadrazamlığa getirildiğinde Bustani, Ticaret ve Ziraat Nazırı olmuş ve o dönemde birçok reforma imza atmıştı. Görüldüğü gibi, antik kültüre ve eserlere ilgi kısmen erken başlamış, ama bu çabalar yeteri kadar tanıtılıp anlatılamamıştı. Belki de bu nedenle Osmanlı döneminde birçok eski eser devlet adamlarının izniyle kazarlarına verilmiş, büyük bir çoğunluğu da bu tür tavırlardan cesaret alan Avrupalılar tarafından yurtdışına kaçırılmıştı. Yukarıda sıraladığımız bütün bu iyi niyetli çabalar Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla daha cla yoğunla- Ephesos'ta W oocI'un çalışmalarının ardından Avusturyalıların kazıları başlar zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTS (1895), Otta Benndorf başkanlığındaki bu kazıların amacı Artemision'un henüz bulunamayan sunağını aramaktı, Kazıları yürüten CarI Humann, sunağı aramak üzere tapınağın batısındaki araziyi satın alır, ama sunağı bulma çabaları sonuçsuz kalır (solda), Ephesos'ta, Avusturyalılar tarafından bugün de sürdürülen kazıların yanı sıra başarılı restorasyon çalışmaları yapılıyor, Ephesos'un yeniden ayağa kaldırılan anıtsal yapılarından biri de SRQPONMLKJIHGFEDCBA is 2, yüzyılda Roma'nın Asia Eyaleti Valisi olan Tiberius lulius Celcus adına oğlu tarafından yaphrı/an kütüphane binası (altta), Celsus Kütüphanesi'nin, kazıldığı yıl (1903) çekilen fotoğraf/arı bu görkemli yapıyı gözlerimizin önünde canlandırmaya yehniyor (en altta), 95 düşüldü. Charles Texier'nin Hitit başkenti Hattuşa'yı bulşarak devam etti. Artık, antik kültürlere ilginin politik nedenleri de vardı. Osmanlı'nın son dönemlerinde tartıduğu, W. Hamilton'ın, Alacahöyük'e dikkat çektiği, Haşılan Panislamizm (İttihad-ı İslam) akımı iflas etmişti. likarnassos Mausolleion'unda, Priene'de, Milet ve DidyMustafa Kemal ise cumhuriyetle birlikte yeni bir tarih ma'da, Bergama'da ilk kazıların yapıldığı dönemdi bu. anlayışını da yerleştirmek istedi. Bu yeni tarih anlayışınSchliemann ise böyle bir dönemde, tarihsel bir soruda, Anadolu'nun eski kültürlerine de sahip çıkılıyordu. yu arkeolojik alanda çözmeye çalışan ilk kişilerdendi; Anadolu'daki arkeolojik kazılar da bu anlayış doğrulTroia'da 1870'te başlattığı kazılarla Homeros'un dillentusunda yeni bir boyut kazandı. Türk aydınları tasarladirdiği Troia Savaşı'nı ispatlamaya çalıştı. Çalışmalarını dıkiarı güzel geleceği gerçekle tirecek özü bulmak için şöyle anlatır: "Ayın on birinde çarşamba günü sekiz işgeçmişe bakmaya başladı. İşte bu ortamda Halikarnas çiyle kazıya başladım, işçilerin sayısı ertesi gün 35'e, Balıkçısı, Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu gibi birkaç ayın 13'ünde de 74'de ulaştı. Bunlar dokuz kuruş güncumhuriyet aydını yeni bir kimlik önerisinde bulundu: lük alıyorlardı frank 80 cent). Fransa'dan yalnızca seBütün tarihiyle Anadolulu olmak. Bu bakış açısı doğruyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA kiz el arabası getirdiğimden ve benzerlerini burada bu1tusundaki çalışmalarla Anadolu arkeolojisi gelişti, zenlamadığımdan, çevrede de bu tür arabalar imal edilmeginleşti; Anadolu'nun arkeolojik önemi yıldan yıla arttı. diğinden, molozu taşımak için 52 sepet kullandım. AnBunları daha net kavrayabilmek ve Anadolu arkeolocak molozu uzak bir mesafeye taşımak gerektiğinden işjisinin neden önemli olduğunu açıklamak için, önce arler ağır ilerliyor ve çok yorucu. Bu iş için öküzler tarakeolojinin tarihine göz atmak gerekir. Günümüzde, arfından çekilen ve bana günlüğü 20 kuruşa malolan dört keolojik kazılar antik eserlere ve buluntulara ulaşmanın araba kullandım. Büyük bir enerjiyle çalışıyor, masraftan tek yolu kabul edilir. Oysa, toprağın altındaki eserlerin kaçınmıyorum; Troia olduğuna inandığım Hisarlık kalegökyüzünden düşmediği, eski çağlarda yaşamış insanlasinin büyük bilmecesini çözeceğim." rın kalıntıları olduğu RöSchliemann bilmeceyi nesans Devri'ne kadar çözmesine çözer ama ardü ünülmemişti. Hatta o dında başka birçok bildönemin önemli düşümece bırakır. Araştırmanürlerinden Petrarca biları sırasındaki tutkusu, kişiliğini de etkiler (ya le antik heykellerin, şeytanı temsil eden idoller da bu etki karşılıklı olur) olduğuna inanmıştı. İtalve affedilemez birçok ya'da in aat çalışmaları hata yapar. Bu hatalar, sırasında antik heykel .~ hem arkeolojik hem etik -c hatalardır ve o dönem bulunduğunda, tanrının il:FEDCBA in s a n la r ı c e z a la n d ır a c a :5 kazılarının hepsinde gö"" rülür. Arkeolojik hatalarğından korkulduğu için '~ kiliseterin çanları çalınır- ~ dan kısa bir bölümü z dı. Klasik arkeolojinin ,~ kendi kaleminden okukurucusu Winckelmann yalım: "Sürekli karşılaştıbile antikçağı, zamansal ğımız büyük taş bloklaL im yra 'n ın i/k fo to ğ ra f/a rı ONMLKJIHGFEDCBA 1 8 4 2 yı/ın d a b a ş/a ya n a ra şh rm a /a r rın çıkarılması ve kaldıolarak tek tek heykeller sıra sın d a çek i/d i. zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA tarafından tanımlanabirılması da büyük çaba len bir tinsel yapıya benzetiyordu. gerektiriyor, vakit kaybına neden oluyor. Çünkü büyük Türkiye'de ise eski uygarlıklara ait kalıntıların çoklubir taş bloğu yamacın kenarına kadar yuvarladıklarında, ğu ve çeşitliliği 16. yüzyıldan beri gezginlerin ilgisini adamlarımın diğerleri de işlerini bırakıp yükün dik yaçekmişti. Anadolu'daki eski Yunan ve Roma devri kalınmaçtan gümbürdeyerek yuvarlanışını ve biraz ilerleyip tılarını saptamak amacıyla Society of Dilettanti'nin paraovada durmasını seyre gidiyorlar." Bu anılar, Troia'nın sal desteğiyle 1764'te çeşitli araştırma gezileri düzenlenbüyük oranda tahrib edildiğini de gösterir. Ama bütün di. Bu yüzyılda diğer bilim dallarındaki gelişmeler eskibu olumsuzluklara rağmen Schliemann, hem Hisarlık'ırı nin bilimine yani arkeolojiye de yeni bir perspektif kaTroia olduğunu ıspatlayarak, hem ilk prehistorik kazıyı zandırdı. Winckelmann, eski eserlerle arkeolojinin meyaparak arkeolojinin gerçek anlamda bir bilim olarak kansallaşnnlması karşısına, plastik eserlerden yola çıkadoğuşuna hizmet etmiştir. Troia kazılarını, arkeolojinin rak zamansal bir gelişim modeli ortaya koymuştu. Bu doğum yeri olarak tanımlayabiliriz. Ama geride kalan bu düşüncenin arkeolojik kazılarda uygulanmasına ise anve benzeri çok kötü deneyimleri göz önüne alırsak, bicak historizm (tarihselcilik) döneminde başlandı. Arkeraz acı da olsa, bunu erken ya da sakat bir doğu ma benzetebiliriz. Evet, arkeoloji sakat doğmu tur. oloji, farklı birçok doğa bilimlerinde olduğu gibi 19. yüzyılın ikinci yarısında bakış açısını genişletti: GörüneSchliemarın'ın kazıları kadar, John T. Wood'un altı meyen, bilinemeyen çözümlemesi. metre dolgunun altındaki Artemision'u bulması da arkeÖzellikle fizik ve kimya metodları, elektrik, ışık, atooloji için önemlidir. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün mun yapısı, hücrelerin yapısı gibi normalde anlaşılama1965'ten sonra yaptığı kazılar, bir başlangıç değil, aksiyacak fenomenleri çözmeye başladı. "Derin olanın araşne Wood ve Hogaıth'ın British Museum'un desteğiyle tırılması" psikoanalitik alanda da kendisini gösterdi. O başlattıkları kazıların devamıdır. döneme kadar bilinmeyen uygarlıklar aranmaya başlanİngilizler, o dönemde kazı tekniği açısından diğer üldı; kaybolmuş kültürlerin peşine hummalı bir tutkuyla kelerden önde olmalarına rağmen, kendi ülkelerinin bi- cı -= 97 Günümüzde istanbul sergilenen, is zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 2. yüzn tanrısı heykeli, Ephe . yapılan kazılarda Museum'dan para yardımı istedi ve aldı. Bu nedenle de lim adamları tarafından eleştirilmekten kurtulamadılar. Wood'un kazıları para karşılığı başarı ilkesine dayanır. R. C. Collingwood (tarih felsefecisi ve arkeolog), otobiHatta Wood kazı masraflarını, bulduğu eserlerin parasal yografisinde ünlü arkeolog Pitt Rivers ve onun halefleri değerleriyle karşılaştırır, yaptığı işin mali bilançosunu Çıhakkında şunları yazar: "Pitt Rivers, oldukça önemli bir karır. Bulunan eserlerin değeri daha azdır. Kazılar büarkeolog ve muhteşem bir kazıcıydı, ama sorunların kayük bir hırsla devam eder. zılarla çözülmesi karşısındaki tavrı, her zaman olmasa Tapınağın bulunuşunu ise şöyle anlatır: "1869'un son da çoğu kez Bacon dönemininkinden daha eski bir tarzdaydı. O, ne bulunacağını görmek amacıyla kazılar yapgününde, uzun zaman öncesinde izi kaybedilen ve çok tı. Lord Acton'un 'problemleri araştır, dönemleri değil' uzun zamandır tekrar aranan, bazen olup olmadığı koöğüdünü arkeolojide uygulamadı. c...) Sonuçta müzeler nusunda bizi bile şüpheye düşüren tapınağın mermer bulurıtularla dolmuştu, ama buluntu yerlerinin tarihleriytemelleri, yaklaşık yirmi feet (altı metre) derinlikteki le ilgili pek bir şeyortaya çıkmamıştı." toprağın altında bulundu. Derin çukurlar kazmakla göEski arkeolojik kazıların amacı, heykelleri ve mimarirevli işçilerden biri, beyaz mermerden büyük ve kalın bir temele rastladı. Aklıma hemen bunun tapınağa ait yi açığa çıkartıp yerinden kaldırıp başka bir yere götürolabileceği geldi. Bir sonraki gün ise bayramdı. Temeli mekti. Ne Schliemann ne de Wood, höyük profilini iyi yorumlayabilmişti. Schliemann'ın çalışmalarını desteklebulan adamı, üç günlük bayram tatiline başlamadan önce iki üç saat daha çalışmaya ikna ettim. 1870'in ilk günyen ve bir süre de Troia kazılarını tek başına yöneten lerinde çalışmalar, bu temelin Yunan dönemine ait olduDörpfeld ise ikisine kıyasla daha iyiydi. Ama o da ortağunu ve belki de sondan bir önceki tapınağa ait olabiya çıkan tarihsel nesneleri kendi seçimine uygun bir şeleceğini gösterdi." kilde sunuyordu. Yine de arkeoloji Akdeniz'de onun saArtemision buluntuları, 19. yüzyılın sonlarında Anayesinde bir çıkış noktası yakaladı. dolu'da kazılarla ortaya Ephesos'taki Artemiçıkartılan eserler arasınsion'u kazma tutkusu, da özel bir yere sahiptir. hiç kuşkusuz dünyanın W ood'un kazıları soyedi harikasından biri oluşundan kaynaklanınunda, Artemision'un bir fantezi olan dünya yordu. Wood, kazılara harikası özelliği gerçekbaşladığı günleri şöyle lik kazanmaya başlar. anlatır: "1863 yılında başlattığım kazılardayxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA Antikçağın dünya hari, kalarına duyulan ilgi, o amacım, uzun zaman B~ z « yıllarda açılan dünya toprağın altında kalan il:ONMLKJIHGFEDCBA :2 sergisi ile doruğa çıkar. büyük Diana Tapına- '~ ğı'nın kalıntılarını ortaya ,:j Yine o dönemde yapız çıkarmak. Toprak üze- (j lan Londra'daki Kristal z Saray ve Paris'teki Eiffel rinde hiçbir kalıntı yok. ,~ Kulesi de "dünya hariBu nedenle de birçok kas ı yapılar" arasında kişi böyle bir yapının olA vu stu rya lıla rm A rtem isio n ' d a 1 8 9 5 'te b a şla ttığ ı k a zıla rm b eşin ci yılı. sayılmaktadır. duğundan bile kuşku Ç a lışm a la r d ö n em in tek n ik o la n a k la rıyla sü rü yo r. zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJI Avusturyalılar 1895'te duyuyor!" Ephesos'ta kazılara başladıklarında, Wood'un önceki çaHalikarnassos'ta Mausollos için yapılan anıtmezarın lışmaları, onları Artemision'da kazı yapmaktan vazgeçikabartmaları ve heykelleri, Londra'daki British Muserernez; çünkü tapınağın sunağı henüz bulunamamıştır. um'un iştahını kabartmış olacak ki, Artemision'un aranProf. Dr. Otto Benndorf, Ephesos kazılarının sorumlu kiması için büyük paralar harcanır. Wood, söz konusu yaşisi olur. O, bazı eserlerin Viyana'ya götürülmesinde olpıyı bulur, ama gerçekte burayı ilk keşfeden bir başka dukça usta organizasyonlar yapan biriydi. August İngiliz, 1845 yılında Ephesos'u kazan E. Faikner'dı. Wood'un yayınlarından, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Schönborn'un Lykia bölgesinde, Trysa'da bulduğu he rohangi koşullarla kazı izni aldığını öğrenebiliyoruz. "Brionun Viyana'ya götürülmesini ustalıkla sağlaınıştı. Bu eserin Türkiye dışına çıkartılması o dönemler bazı entish Museum'dan Bay Trustees'in yardımlarıyla kazı izni gellere takılrnıştı. İlk A.sar-ı Atika Nizamnamesi 1874'ten aldıktan sonra 1863 mayısında, uzun zamandır bulunaberi yürürlükteydi. Maarif Nezareti'ne bağlı olarak kurumayan Artemis Tapınağı'nı aramak için kazılara başlalan bir müze komisyonu 1877 yılından beri müze ve esdım. Ephesos ve Kolophon'da antik eserleri aramak için 12 aylık bir sürem vardı. Bulduğum eserleri yurtdışına ki eser konularıyla ilgileniyordu; Osman Hamdi Bey de 1878'den beri bu komisyonun üyesiydi. Osman Hamdi çıkarabilecektim, ama hepsinin birer kopyasını OsmanBey, ciddi hiçbir yasanın olmadığı bir dönemde rnüze lılara vermek zorundaydım. Kazılara başlamak için kazı müdürü olmuş (1881), bu tür konulara ağırlığını koyyapılacak yerlerin sahipleriyle anlaşmak zorunluydu, bu muş, 1884 yılında kabul edilen yeni A.sar-ı Atika Nizamda birçok engelin çıkmasına neden oluyordu." namesi'ni hazırlarnıştı. Wood, başlangıçta kazılarını kendi finanse ediyordu. Osman Hamdi Bey, 1894'te Benndorf'a yazdığı bir O dönemler, kazıyı kendi parasıyla yapmak, bulunan mektupta eski eserleri yurtdışına çıkarmasının mümkün eserleri British Musuern'a ya da başka müzelere satmak olmadığını sert bir şekilde belirtmiş, buna rağmen Bennbir gelenek halini almıştı. Ancak bu şartlarla kazıları dadorf eserleri Ephesos'tan Viyana'ya götürmeyi başarmışha fazla finanse edemeyen Wood, bir süre sonra British 99 tı. Bunda, o dönemin Avusturya-Osmanlı siyasi ilişkileri ve yine dönemin önemli devlet adamları roloynamış, eserler bir hediye olarak sunulmuştu. Benndorf sonunda Artemison'da deneme kazılan yapacak birini buldu: Car! Humann. Bergama Zeus Sunağı'nı keşfeden araştırmacı. Humann'ın Artemison çalışmalarını gözler önünde canlandırmayı kolaylaştıracak günlüğüne bir göz gezdirelim: Yer, İzmir, 1895'in Mayıs ayı. Humann Ephesos'taki deneme kazıları için Viyana'dan 15 bin frank ya da 660 Türk Lirası alır. ilk önce bu paranın 51 lirası, satın alınan 6 dönümlük arazi için harcanır. Belediye başkanına, çabaları için 5 lira, bir miktar da katibe ödenir. Humann, özellikle Viyana'daki Benndorf, İstanbul'daki Halil Bey ve Pera'daki Avusturya Başkonsolosu von Jankos ile ilişkisini sürdürür. Humann 17 Mayıs 1895'te Kekul'e şunları yazar: "Bir önceki gün Ephesos'taydım. Tapınağın güneyindeki yamacı, sütunların ve frizlerin oraya yıkılmış olabileceğini düşünerek satın aldım. Batıda da sunak yerini aramak için arazi aldım. Ama korkarım burası İngilizlerin atık 100 toprakları altında." Sunağı bulma çabaları bir sonuç vermez. O dönemin mektuplarından çıkan sonuca göre, herhangi bir yerde kazı yapabilme önceliği, söz konusu alanın kimin mülkiyeti altında olduğuna bağlıydı. Ephesos'ta 1965'te başlayan kazılar ise Türk hükümetinin bütün alanı kamulaştırması sonucunda gerçekleşti. Burada İngilizler ve Almanlar arasındaki çeki meden (yarışmadan) söz etmek gerekiyor. İngilizlerin kazdığı Karkamış'ın hemen yanından, Fırat üzerinden, geçen İstanbul-Bağdat Demiryolu projesi aslında Almanlara aitti. Arkeolojik kazılar ve Yakındoğu'daki demiryolu yapımı arasındaki ilişki, arkeoloji tarihi bağlamında şimdiye kadar neredeyse hiç konuşulmadı, tartışılmadı. ilk demiryolu, İzmir-Aydın arasında, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1856'da bir İngiliz firmasına verdiği izinle yapıldı. ]. T. Wood 1863'te Ephesos'ta kazılara başladığında demiryolu Ayasoluk'a kadar açılmıştı. Bundan yararlanmasını bilen Wood, araştırmalarına, demiıyolu yapımı sırasında işten atılan işçilerle başladığını yazar. Sardeis Artemis Tapınağı'nın günümüzdeki (üstte) ve ilk kazılar sırasındaki (sağdo, üstte) görüntüleri. Ege Bölgesi'nde, izmir-Aydın 1856 yılında başlanan arasında, yapımına zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA demiryolu bölgede kazı yapan arkeologların da işine yaradı. Arkeologlar gerek ulaşım kolaylığından ve bölgeye getirdiği teknik olanaklardan, gerekse burada çalışan mühendislerin bilgi birikiminden yarar/andılar. Sar~eis de 1882'de kazılar yapan, izmir' deki Ingiliz Konsolosu Georg Dennis bunlardan biriydi. Tabii aynı olanaklar Sardeis'te 1910 yılından itibaren kazı ve restorasyon çalışmaları yapan Amerikalılar için de geçer/iydi. iç Anadolu Bölgesi, 30'Iu yıllar: Anadolu halkı çoğu zaman iç içe yaşadığı antikçağ kalıntılarıyla doğal bir ilişki içindeydi (sağda). 101 ma hakkına bile sahip olacaktı. Başlangıçtaki büyük çekişmeler yerini kısa sürede anBağdat Demiryolu hattında ya da yakınlarında Niplaşmalara bırakır. Aydın Demiryol Şirketi (ingiliz) ile pur, Ur, Eridu, Babylon, Samarra, Assur, Nirnrud, NiniAnadolu Demiryolları (Alman) arasında bu tür bir anlaşve, Horsabad, Tell Halaf, Karkamış, Zincirli gibi önemli ma olmasa da aradan çekilen İngiltere'nin yerine geçen kazı yerler vardı. Aslında buraların hepsi de zamansal ve Fransızlar ve Almanlar, "Osmanlı Asyası"nın demiryolu topografik olarak Bağdat Demiryolu'yla bağlantılı değilşebekesini nasıl kuracakları konusunda anlaşır. di. Sadece Almanlar (Samarra, Assur, Tell Halaf, ZincirO dönemde arkeoloji için çok önemi olmayan Haydarpaşa-Ankara hattı, 1888'den itibaren, Eskişehir-Konya li) ve İngilizler (Karkarnış), Bağdat Demiryolu'nun planı hattı ise 1899'dan itibaren Almanların, özellikle de Deve yapımı sırasında arkeolojik kazılara başladılar. Söz utsche Bank'ın başkanı ve Theodor Wiegand'ın kayınkonusu alandaki kazıların demiryolu yapımıyla doğrupederi olan Georg von Siemens'ın kontrolündeydi, Bir dan ilişkili olduğu söylenemezse de birbiri ardından geİngiliz-Fransız şirketi tarafından 1886'dan itibaren açılan len, birbiriyle bağlantılı arkeolojik kazılardan ve araştırmalardan söz edebiliriz. Mersin-Tarsus-Adana hattı ise arkeoloji tarihi açısından Kazı yerinin demiryoluna yakınlığı büyük bir avantajönemliydi. Hattın 1899'da Konya'dan Bağdat-Basra'ya dı. Sadece aletlerin, işçilerin, buluntuların taşınması kouzatılması Heyet-i Vükela tarafından kabul edilmişti. Bu lay ve çabuk olmuyor, demiryolu mühendislerinin tecbüyük projeyi Almanlar gerçekleştirecekti. "Osmanlırübe/erinden de yararlanılıyordu. Demiıyolu yapımdaki Anadolu Demiryolu Kumpanyası"nın kesin imtiyaz antteknoloji, eserlerin daha rahat götürülmesine de yarıyorlaşmasını padişah 16 Ocak 1902'de imzaladı. Yaklaşık bir yıl sonra da 15 milyon frank sermayeli Bağdat Dedu. Wiegand, Miletos agorasının anıtsal kapısının nasıl miryolu Kumpanyası kuruldu, Antlaşma şartlarına göre taşındığını, 1907'de karısına yazdığı mektupta şöyle anhükümet, inşaatın finansmanına katılacak, her kilometre latır: "Milet'te altı tane marangoz günde 4-10 kadar büyük sandık yapıyor. Meydan kapısı onların ellerinin alyol için belirli değerdeki Osmanlı tahvillerini çıkartacaktı. Bu tahviller karşılığında, demiryolu işletmesinin gaytında sanki kaybolup gidiyor. Aydın'dan 15 çift öküz ısmarladım ve limana giden yolu tamir ettirdim. Yağmur rimenkulleri ipotek edilecekti. Hattın geçeceği min arayağmaması için tanrıya dua ediyoruz, yoksa bütün planzi de şirkete bedelsiz devrediliyordu. Şirket hat boyunlarımız mahvolur. Hazineyi götürecek gemiyle ilgili de ca miri ormanıarın kerestesini kullanabilecek, madenIekuşkularım var; geminin altı tonluk yükü taşıyacak bir ri, taşocaklarını işletecek ve hatta arkeolojik kazılar yap-FEDCBA 102 S -e Prusya Kraliyet M üzesi'nin Didyma'da görevlendirdiği W iegand, 1904 yılında yazdığı mektupta, arabasının M enderes Ovası'nda bataklığa saplanışını, dizkapaklarına kadar gömüldüğü zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA su birikintilerini anlatıyor. M iletos harabelerinin bulunduğu bu ovanın durumu bazı mevsimlerde günümüzde de neredeyse aynı (solda). W iegand bu ilk deneyimden ders almış olmalı ki M iletos'a sandalla gelir (en altta). W iegand'ı M iletos'taki tiyatroyu fotoğraflarken gösteren karelere bakarken Didyma kazıları sırasında karısına yazdığı mektubu hahrlamamak mümkün değil: "Senin için bir araba ısmarlayacağım: Hüseyin, silahlı ve atlı olarak sana refakat edecek" (altta). 103 kaldıracı olması gerekiyor." Demiryolu arkeoloji ilişkisine değindikten sonra Benndorf'un araştırmalarını anlatmaya devam edelim. Artemision'da deneme kazılarını başlatan Benndorf, daha sonra Lykia ve Karia bölgelerini kapsayan geziler yaptı. Bu bölgelerin dağlık oluşu, gezginlerin rahatça dolaşmalarını engelliyordu. Bölgede ilk ara tırmaları 19. yüzyılın ilk yarısında İngilizler yaptılar; Patara. Ksanthos gibi antik kentleri ziyaret ettiler, gördükleri her kalıntıyı çizip tanımladılar. İngiliz Charles Fellows 1838-40 yılları arasında araştırmalar yaptı, Ksanthos'un ünlü ereidIer Anıti'nı buldu. Spratt, E. T. Daniel ve Edward Forbes ise 1842'de bölgenin haritasını çıkarttılar. İngiliz dona nmasından Spratt çalışmalarını şöyle anlatır: "Bizler oradayken yapılan kazılarla topraktan her gün yeni heykeller gün ışığına çıkıyordu. Onları aramak büyük heyecan veriyordu ve sanat eserleri karşında duyduğumuz o heyecan anları oldukça fazlaydı. Büyük bir blok kaldınlıp temizlendiğinde, ortaya çok güzel bir Amazon ya da çok ender rastlanan bir savaşçı, Doğulu bir kral ya da kuşatılmış bir kale çıkıyor, böylece eski Ksanthos heykel traşıarının sanatı üzerine sohbet edecek yeni malzeme geçiyordu elimize. Bunlar öylesine güzel sohbetlerdi ki, o anı yaşayanların hayatlarındaki en güzel anılar olarak kabul edilebilirler. Günlük işimizi bitirdikten sonra, karanlık basmaya başlayınca herkes rahat Türk kulübelerinde toplanıyor, elinde bir meşale olan Charles Fellow'un rehberliğinde, o günkü çalışmanın sonucuna, güzel bir savaş sahnesi kabartmasına ya da başsız bir Venüs heykeline göz gezdiriyorduk." Bu çalışmalar verinıli olmuş; tıka basa doldurulan 87 sandık, büyük bir zorlukla uzaktaki kıyıya taşınıp orada bekleyen savaş gemisine yüklenip Londra'ya görürülmüştü. Benndorf, 1881'den itibaren mimarlar ve fotoğrafçılarla birlikte Halikarnassos, Knidos, Gölbaşı (Trysa), Telmessos, Pınara, Sidyma, Ksanthos ve Patara'yı ziyaret etti. Sonra da Myra'daki kayamezarlarını araştırdı. Araştırmalarını 1882'de yeniden başlatan Benndorf, bu aşamada daha çok epigrafik belgeler aradı. Batı Anadolu'nun bir başka önemli merkezi Didyma ise Society of Dilettanti'nin parasal desteğiyle 1764'te başlatılan araştırma gezilerinde bulundu. Didyma üzerine konuşulduğunda. aslında Apolion Tapınağı'ndan söz edildiğini birçok kişi bilir. Bu kutsal alandaki araştırmaların iki yüzyıldır sürmesinin nedeni kalıntılarının büyüklüğü ve yüzlerce yıl iyi korunabilmiş olmasıydı. Dilettanti araştırmalarının amacı Ionia yapı sanatını, ortaya çıktığı yerde araştırmak ve sonuçları o dönemin yapı sanatı ara tırmalarının hizmetine sunmaktı. Athen James Stuart ve icholas Revett (1751-53) başlattığı ilk dönem araştırmalar sırasında yüzyıllarca hiç yerle ilmemiş bu bölgede yerleşmeler yeniden başladı. Bölgedeki kalıntılar da yeni yerleşimiere hazır yapı taşı sağlayan ocaklar haline geldi. Araştırmaların ilk döneminde (Fransız kazıları) DidyD id ym a 'd a k a zıla r ya p a n W ieg a n d , b ir m ek tu b u n d a ta p ın a k çevresin d ek i a ra zileri ma'daki tapınak tarihsiz bir yapı olarak değerlendirilmişsa tın a lışın ı ya za r. M ek tu p şö yle d eva m ed er: " A rtık b en im , D id ym a 'd a o n ik i ta n e ti. Yunan mimarisinin 18. yüzyılda yeniden keşfiyle bu evim , ya k la şık o n ta n e a ğ ılım , ü ç ça yh a n em , b ir a ya k k a b ı d ü k k ô n ım , b irço k FEDCBA yapı da mimarlık tarihinin vazgeçilmez anıtıolarak kaf ı r ı n ı m , ik i ta n e çö k m ek te o la n d ü k k ô n ım ve yık ık b ir ca m im va r, a m a h er şeyd en ö n ce rü zg ô r d eğ irm en im le g u ru r d u yu yo ru m " (en ü stte). A p o lio n T a p ın a ğ ı'n ın d ev bul edilmeye başlandı. Burada 1765'te başlayan ilk döb o yu tla rd a k i m im a ri p a rça la rı ziya retçi/eri k u şk u su z etk iliyo r. Y a p ın ın 1 9 0 0 nem araştırmaların sonuçları 1769'da Londra'daqponmlkjihgfe lonian yılın d a k i g ö rü n tü sü n e ro m a n tik b o yu t k a ta n yel d eğ irm en i ise a rtık yo k (ü stte). antiquities adıyla yayımlandı. Çalışmalar ise bazı kesintilerle 19. yüzyılın ortalarına kadar devam etti.ONMLKJIHGF 104 zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA _ ._ • -/ __ .- .- ; .,I'f B a tı A n a d o lu 'd a 1 7 6 4 'te ilk a ra ştırm a la r b a şla d ığ ın d a b ö lg ed e h em en h em en h iç yerleşim m erk ezi b u lu n m u yo rd u . M ileto s'fa k i k a zı tö ren lerin i b elg eleyen fo to ğ ra fla r ise 1 9 0 0 'lerin b a şın d a d u ru m u n a rtık ço k fa rk lı o ld u ğ u n u g ö steriyo r (so ld a ). M ileto s'u k ısm en su la r a ltın d a g ö rm ek isteyen ler için e n u yg u n m evsim ilk b a h a r (a ltta ). Araştırmaların ikinci bölümü 1873 ve 1895-96 yıllarına rastlıyordu: Apollan Tapınağı'nda yine çalı malar yapıldı. Ephesos'ta John Turtle Wood'un üç yıllık araştırma sonucunda (1869) Artemision'u buluşu ve Samos Adası'ndaki Heraion'da da bazı zorluklara rağmen kazılara ba Ianması (1879) bu sıralara rastlar. Açıkça görüldüğü gibi aynı yıllarda (829) Edirne Andıaşması ile bağımsızlığını kazanan Yunanistan'da. Anadolu ve Yakındoğu'da hummalı kazı çalı maları Avrupalılar tarafından yürütülmü ve ülkelerindeki müzeler ve depolar ağızlaıma kadar deldurulmuştu. O dönemlerde Apollan Tapınağı'nı tümüyle açığa Çıkarma çalışmaları başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Kısa bir süre sonra Prusya Kraliyet Müzesi'nin görevlendirdiği Wiegand, tapınak alanında çalışmalara başladı. Wiegarıdın karısına 1904'te yazdığı mektuptan, hem oranın ko ullarını hem Didyma 'daki bazı yerleri satın alma çalı malarını öğrenebiliriz: "Menderes Ovası geçen zaman süresinde kurudu. Ben büyük aptallık yaptım. Arabam bataklığa saplandığında yürüyerek geçmeyi denedim. İki kilometre yol, bir sürü su birikintisi vardı, su dizkapaklarıma kadar çıkıyordu ve oldukça sıcaktı. Her adım yüzlerce sivrisineğın uçmasına neden oluyordu. Çok büyük, kahverenkli ve güzel bir su kuşunun yanından geçtim, yaralı gibiydi, ama sonra uçup gitti. Leylekler de yaralıydılar. Sonunda çok dar bir yere geldim, ama epey derindi; bclime kadar suyun içine görnülmü tüm. e ileri ne geri gidebiliyordum ve daha önce yapılması gerekeni yaptım: Bir koşum atına asılıp çıktım. Kawerau ve Knackfuıs'un benim ıslak ve yosun kokan bacaklarıma bakıp ne kadar güldüklerini tahmin edebilirsin herhalde. "Geleli bir gün olmuştu ki, Didyma'dan satın almak istediğim yerler için İtalyan Konsolosu Aydınlı Hacı Dimu ile beraber Yeranda'ya gittik. Üç günlük sıkı bir pazarlıktan sonra bin lira karşılığında, tapınağın doğu cephesini -Fransızların verdiği paranın çok daha azına- satın aldım. Yapuğuniz hararetli konuşmalardan başım hala ağrıyor. Geriye tapınağın doğusundaki küçük bir alan kaldı. Kuzeyden oldukça fazla yer satın aldım, güney ve batıda ise çok küçük önemsiz bir alan kaldı. "Didyma'daki kazılar, başından itibaren konservas- yon ilkelerine bağlı kalınsa, tapınak dinamitlenmemiş olsa, a lında o kadar zor değil. Fransızların açtıkları dinamit çukurlarını gördükçe yüreğim sızlıyor, hem Rayet hem Haussoullier, sütunları dinamitle patlatıp kaldırmayı deneyeceklerine yerinde ayağa dikebilirlerdi ..." , Mimar H. Knackfuıs'un yardımıyla topografya çalışmaları yapıldı ve 1906'dan 1913'e kadar tapınak alanı açığa çıkaıtıldı. Ayrıca restorasyon çalışmalarına başlandı ve bu çalışmalar 1941'de yayınlandı. Yıllar süren aradan sonra, 1962'de Alman Arkeoloji Enstitüsü, Rudolf aumann denetiminde çalışmalara başladı ve Didyma günümüzdeki görünümüne kavuştu. Anadolu arkeolojisinde yeri tartışılmaz kazılardan biri de Pergamon (Bergama) kazısıydı. Alman mühendis Carl Humann'ın Heroon ve Yukarı Agora arasında kalan Bizans duvarının içinden Zeus Sunağı'nın parçalarını bulması burada ilk kazıların (1878-1886) başlamasına vesile oldu. Humann çalışmalarını şöyle anlatır: "Pergamon'da ziyaretçilerini vardı: Karım İzmir'den. Berlinli Dr. Boretius ise yaptığı Doğu gezisi sırasında İzmir'den geçerken uğramıştı. Ziyaretçileri, arka kısmı dıarıda, i lenmiş yüzü ise molozlara bakan platform duvarını görmeleri için kaleye davet ettiğim gün 21 temmuzdu (1879). Bizler yukarı çıktığımız sırada, gökyüzünde yedi tane karta i bir daire oluşturmuşlardı, büyük bir şansa işaretti bu. LLkplatform yıkıldı. Kıvnlmış bacaklarıyla duran bir gigant sırtını bize gösteriyordu, sola doğru yöneliyordu, sol elinde bir aslan postu vardı. ~ 106ONMLKJIHGFEDCBA ., W o o l e y le r r k r a l m e z a r la r ı k a z ıs ın d a , Ir a k , j . 1922.yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSR gfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA B e r g a m a 'd a k a z ı y a p a n a r k e o lo g la r FEDCBA o g ü n le r d e k i k a z ı e v in in ONMLKJIHGFEDCBA ö n ü n d e , b ir m o la a n ın d a (s a ğ d a ). M ıs ır k ö k e n li ta n r ı S e r a p is 'e a d a n m ış k u ts a l a la n ın o r ta s ın d a b u lu n a n ta p ın a k , t a m a m e n k ır m ız ı tu ğ la la r la in ş a e d ild iğ in d e n " K ız ıl A v lu " o la r a k a d la n d ır ılıy o r . G ü n ü m ü z d e m o d e r n y e r le ş im in ç e v r e le d iğ i b u a m ts a l y a p ın ın a v lu s u is e b ü y ü k b ö lü m ü y le B e r g a m a e v le r in in a ltın d a (a ltta ). zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 'Maalesef bildiğimiz platformların hiçbirisine uymuyor' dedim. İkincisi de devrildi. Göğsünü gösteren muhteşem bir tanrı, öylesine güçlü ve öylesine güzel, sanki hiç kimsenin daha önce görmediği gibi. Omuzlarında bir manto asılıydı, genişçe açılmış bacaklarının üstüne kadar iniyordu bu manto. 'Bu platform da bildiklerimizden hiçbirine uymuyor!' Üçüncü platformda ise ayakta duran zayıf bir gigant vardı, sol eli sağ omuzunu tutuyordu, sağ eli ise sanki felçli gibi duruyordu. Toprakları temizlerken dördüncü platform düştü: Bir gigant sırtını kayalara yaslamış, şimşek baldırını delip geçmiş. Seni yakınımda hissediyorum, Zeus! Heyecanla dördüncü platformu incelemeye koyuldum. Üçüncü bulunan ilk bulunana uyuyordu: Büyük gigantın kivrık yılanı, diz çökmüş gigantın bulunduğu platforma kadar gidiyordu. Bu platformun üst kısmı ise yoktu. Ama devriimiş olanın üstünde savaştığı açıkça görülüyordu. Büyük tannya karşı mı savaşıyordu? Gerçekten öyle; elbisenin altındaki sol ayağı, diz çökmüş gigantın arkasında kayboluyordu. 'Üçü de birbirine uyuyor' diye bağırdım. Dördüncüsü de diğerlerine uyuyor; şimşeğin çarptığı gigant yere doğru düşüyordu. Sevinçten titriyordum. Bir parça daha geliyor. Çivilerle toprağı kazıdım. Aslan postu, büyük bir gigantın kolu, karşısı ise karma karışık; yılanlar -egis! Zeus bu! Öyle büyük, öyle güzel bir eser ki, sanki dünyaya bir kez daha hediye edilmişti, böylece çalışmalarımız doru k noktasına ulaştı. Athena grubu, kendisini tamamlayan parçalara kavuştu. Bizler, derinden etkilenmiş üç mutlu insan, muhteşem buluntunun önünde kalakaldık, taa ki ben Zeus'tan (Zeus Sunağı) aşağı inip mutluluk 108 gözyaşları döküneeye dek." İşte böyle gözyaşlarıyla bulunan tapınak iki senelik çalışma sonunda tümüyle açığa çıkarıldı ve Berlin'deki Pergamon Müzesi'nde yeniden birleştirildi. Batı Anadolu'daki antik yerleşmeler daha yoğun şekilde araştırılmıştı. Ama Anadolu'nun doğusunda da yabancı araştırmacılar cirit atıyordu; çıkmadık tepe, bakmadık taş bırakmamışlardı. Nemrud Dağ da 19. yüzyılın önemli arkeolojik keşiflerinden biriydi; mühendis Karl' Sester tarafından lSSl'de keşfedilmişti. Daha sonra Berlin Akademisi tarafından araştırıldı. Kommagene kralı i. Antiokhos'un yaklaşık İÖ ı. yüzyılın başlangıcında Nemrud Dağ'da yaptırdığı mezar tümülüsünde araştırmalar ikinci kez lSS3'ün Mayıs ayında Osman Hamdi Bey tarafından başlatıldı; daha sorıra da Berlin Akademisi adına Karl Humann ve Otto Puchstein incelemeler yaptı. Tümülüsteki ilk çalışmaları HU111111an'ınnotlarından izleyelim: "İlk izlenimimiz gerçekten çarpıcıydı. Kayalık zirvedeki mezar tepesi, dağın üstündeki bir başka dağ gibi yükseliyordu. Zirvesine kadar çıktığımız mezar tepesi 40 metre yüksekliğindeydi. Arka kısmında, bir yükseltinin üzerinde dev boyutlarda beş tanrı heykeli vardı. Bunlardan biri hiç tahrip olmamıştı. Gözlerimiz uzaklara bakıyordu. Fırtınalı bir denizde, çarprazlama gelen dalgaların arasından geçerken, yükselen bu dev dalgaların birdenbire üstünüzde durduğunu düşünün; doğuda, kuzeyde ve batıda gözlerinizin görebildiği uzaklıkta ve güneyde, kilometrelerce böyle bir man.zara vardı. Toros Dağları'nın zirvelerinde parlayan karlar ise dalgaların ~ ilk a rk eo lo ;ik k a zısın ı ONMLKJIHGFEDCBA 1 8 8 3 yılı M a yıs a yın d a N em ru d D a ğ ' d a Anadolu Paleolitik Çağ'dan günümüze kadar yaşanl . A n tio k h o s'u n ta svir ed ild iğ i g erçek leştiren O sm a n H a m d i B ey, SRQPONMLKJIHGFEDCBA mış binlerce yıllık kültür sürecinde hep ön sırada yer alk a b a rlm a n ın k a lıb ın ı k en d i elleriyle a lır. mış ve birçok uygarlığa beşiklik yapmıştı. İÖ 14. yüzyılköpükleriydi sanki. c...) Güneye doğru kayalar denizi da, Mısır'la birlikte döneminin süper gücü sayılan Hitituzanıyor, Fırat'ın yansımaları gözüküyor, sonra da ufuklerin kültürü bu topraklarda boyattı. Yunanlılar. İÖ 8. taki sonsuzlukta Mezopotamya'ya doğru kayboluyordu." yüzyılda Mezopotamya 'nın iki bin yıllık bilgi ve kültür İşte böyle şiirsel ve bazen de dramatik anlatımlar 19. birikimini, Anadolu'nun güneydoğusunda yaşayan Geç yüzyıl gezginlerinin, araştırmaHitit beyliklerinden öğrendi. Hocıların genel özelliğiydi. Tutku. meros'a, Hesiodos'a kaynaklık Ölesiye çalışma. Her şeyini bu eden mitolojinin kökeni de bu uğurda verme. Peki niçin yapıtopraklardaydı. yorlardı bütün bunları? Anadolu Anadolu İÖ 600-545 yılları aratoprağında onları çeken ne varsında, o dönem dünyasının kültür dı? eden her şeyi göze alıp büO' dönemde yaşayan merkeziydi,yxwvutsrqponmlkjihgf yük masraflar yapıyorlardı? doğa filozofları bugünkü Batı uyBu soruların cevabı, Anadolu garlığının temellerini atmışlardı. arkeolojisinin önemini de açıkTarihin bazı dönemlerinde kültülayabilir. edir Anadolu arke-O rel alanda başat olma durumunu olojisinin önemi? Anadolu'nun yitirmiş olsa da Hellenistik Dearkeoloji tarihinde siyasal gelişvir'de yine dünyanın başlıca kültür meler, teknik ilerlemeler, kültür merkezi olmuştu. Bu özelliğini, tarihi araştırmaları, arkeoloji Roma ve Bizans devirlerinde de tekniğinin ciddi anlamda başladevam ettirdi. Selçuklu ve Osmanması gibi 19. yüzyılın belli başlı lı uygarlıkları ise bütün bu kültürbütün olayları birbirine geçmiş, lerin bir senteziydi. A lm a n M ü h en d is K a rl S esfer ta ra fın d a n 1 8 8 1 birbirlerini olumlu ya da olumAnadolu'nun bütün bu özellikyılın d a k eşfecJ ilen tü m ü lü sfek i d ev h eyk eller suz yönden etkilemişti. leri onu "uygarlıklar potası" olad o ğ a n ın yık ıcı etk isin e yılla rd ır d a ya n ıyo r. Osmanlı'nın gittikçe zayıflarak tanımlamamızı sağlıyor ve ması, toprağında bulunan eserlere sahip çıkamamasına, Anadolu arkeolojisinin önemini açıklıyor. Anadolu topbunları ülkesinde tutamamasına neden olmuştu. Başlanraklarının ve Anadolu arkeolojisinin bu önemini önügıçta bir kolon i ruhu, bir fetih sevdasıyla başlayan gezimüzdeki binyılda daha da artıracağı kuşkusuz. Çünkü ler, araştırmalar, son günlerini yaşadığımız yüzyılın ortak a p ı . gfedcbaZYXWVUTSRQP Anadolu, dünya kültürlerine açılanFEDCBA larında, yerlerini ciddi araştırmalara bıraktı. Anadolu'daki kazıların, araştırmaların sayısı gittikçe arttı. (') ARKEOLOG RÜSTEM ASLAN. TÜBINGEN ÜNiVERSiTESi TROIA PROJESINDE GÖREVLi 110 fiIUC~~~~~~~~----~~~----------~~~---------------------------------~ /' _ . yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 1883 Humann ve Puchstein'ın, Nemrud Dağ'da araştırmaları. Osman Hamdi Bey ilk arkeolojik kazısını Nemrud Dağ'da yapar. 1884 Osman Hamdi Bey'in hazırladığı yeni Asar-ı Atika Nizamnamesi kabul edilir. 1884-86 1887 -5 .~ -c Schliemann, Tiryns'teki çalışmalarına başlar. Girit Adası'ndaki Zeus Tapınağı'nda İtalyanlar kazılara başlar. -c;; ~ w .=> N -(3 - Osman Hamdi Bey, Sidon'daki nekropoliste İskender Lahti'ni bulur. Humann, Ciohorius ve Genossen'in Hierapolis'teki çalışmaları. Tell el Amarna'da tablet arşivi bulunur. Delphi'de, Pomtow araştırma yapar. O/ W "" ~ ---' => CD Z ~ ONMLKJIHGFEDCBA ~~ ~~ ."-'.'-"-- ~ ~I'~'~'~'\~ .- ••• ---_. ~'\~ __ •••••••• _- ~'~ __ o - • :2 ...••••••••• O. Hamdi, ~ --.ııi!iir iJ II Lagina kazısında, 1892. _ Petrie, Tell el Amarna kazılarına başlar. Osman Hamdi Bey'in Çinili Köşk'ün karşısına yaptırdığı yeni müze binası (Asar-ı Atika Müzesi) açılır. Osman Hamdi Bey, Lagina'da kazılar yapar. Humann, Magnesia'da kazılara başlar. Artemis Tapınağı kabartmalarının bir kısmı Berlin'e bir kısmı İstanbul' a gönderilir. KıRıM YARıMADASı ,I , KNOSSOS ı.(,"~"/ _( Girıt 7rn:' ~;;.SRQPONMLKJIHGFEDCBA '. 'J . ; " ~ I D E z 'f 1888 Mısır' daki İngiliz kazıları. Şamal' da (Zincirli) ilk Alınan kazıları. Babylon'da (Nippur) Amerikan kazıları başlar. 1889 Neandreia'da Robert Koldewey araştırma yapar. Bağdat Demiryolu'nun yapımına başlanır. lskerıdenve e MEMPHIS z -=ı ce w CD Z w w MISIR u) => Schliemann, üçüncü kez Troia'daki :2 w kazılarına başlar. Zincirli' de Alınan i Teli el Amorna ~kazıları tekrar başlar. Karl Grafen ~ j Lanckoronski, George Niemann, ~ i Eugen Petersen, von Luschan ekibinin çalışmalarını yayımlar:qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA Assur Kralı Pışarhaddon'un u) Stiidte P am phyliens und P isidiens. •••••• steli, Şamaı, LO 671. .. '.j r .,1 o, • i .i" , i t .. ~/. qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA .:«. ~ {i ..,;--,1 ~. ·-ı~:·~,; . ;;,- :r:~~/ ~ ~_ 1830-33SRQPONMLKJIHGFEDCBA Berlin ve Münih'teki müzeler Kaz ılar kronolojisi "r / Herkulaneum' da ilk buluntular. 1709-11 açılır. Fransızlar Cezayir'i sömürgeleştirmeye başlar. -.:.~ ~ ; i ' ~ -~'- ~ ' " ;'/;0/_ yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIH _ Charles Texier, Fransız hükümeti adına tüm 1833 Anadolu' da ve İran' da araştırma yapar. ,,,I) ».': , 1733 Londra'da Society of Dilettan~i kurulut;: 1755 Herkulaneum Akademisi açılır,> -. 1759 Londra'da British Museum açılır. 1763 Pornpeii bir yazıtla kesin olarak lokalize edilir.).! 1771 Pompeii'de Arrius Diomedes V ıllas -kazılır, 1790 A ntiquities of A thens '<;l9'gisinınikinci sayısı. 1793 Paris'te Louvre Müzesi'açılır. 1798 Fransız Devrimi. Napoleon'un Mısır seferi. Yeniçeri isyanı. Osmanlı' da idari ve askeri reform. Nizam-ı Cedid'in kurulması. Mısır'da Kavalalı Mehmed Ali Paşa isyanı. Sırp isyanı. Türklere karşı Hellenizm hareketleri. Yeniçeri isyanı. Bektaşiliğin yasaklanması. »ı r, ' 1834 Texier, Boğazköy'ü (Hattuşa) bulur. 1835 W. Hamilton, Alacahöyük'ün önemine dikkat çeker. 1836 Texier, Lykia kıyılarını gezer. ..~.f ./ "~ :r ,- .1 '" 1838-40 Sir Charles Fellows, Anadolu'ya gelir, Ksanthos'ta Nereidler Anıtı'nı bulur. Yazılıkaya, Boğ~zk~y, , /' Münih • Nil Deltası'nda, Rosetta'da üç dille yazılmış taş (Rosetta Taşı) bulunur. 1799 İngiltere'nin Osmanlı Büyükelçisi Lord EIgin'in Atina'daki çalışmaları; bulunan eserler Londra'ya taşınır. 00-03 1801 Mısır'dan birçok buluntu Londra'ya getirilir. Napoleon Müzesi açılır. 1804 Pompeii üstüne önenıli kitaplar yayınılanır. D. Vivanti, D escription de I'E gypte: Napolyon'un Mısır seferini anlatan 26 cilt)i)<kitap. Kraliçe Caroline'ın Pompeü'cİe'fıf\!'ı.rdı$! kazılar. 1800-26 .. ' .. ~>";~:';':~~~:{:'j!:ıır?tp't:; " t~ ~ ~ \ Johanı;ı Ludwig ~urckh~~.dt, Pe~t~"'ı: Abu Sımbel'deki tapınağa, 1tışan_ Avrupalı olur~/ı 1812 < .-;1': " ? i~ / ' , . ': " ~ ol i ,!J ,:.t,f, • _. i;: . ıaıiliili, .",\ i' .lı .' I l'I ~ ' RamQ santhos. to , ,,~ ,i' HER 1820 Melos Adası'nda ünlü Aphrodite heykeli bulunur. 1822-24 Jean-François Champollion, Rosette Taşı sayesinde Mısır hiyerogliflerini çözer. 1824-47 Pompeii üzerine 16 ciltlik R eal M usco , B orbonico yayıml.:nı;.;i{lt.,-i ..•.. I i -,-' y. 1829 / , ./ j Roma' da Alman' ',,~ E ..... . <Lig] A r k eo I·· oJı nstıtusu:;.;. ~,,,g' kurulur. Yunanisearı "'y'l:; ) bağımsızlığı. . ~ ~ ı "t i;' ~ Olympia'da ilk ~ ar -,, 9 '2., ıÇ ~ z l') o Ü D Osmanlı en geniş topraklarının sınırları, ..J Arkeolojinin başlangıçt1n,1 bLı~üne Üç yüzyıllık mc çerçevesi içinde atıları l~r!<,eolÇ\>j\rıJn' kilometre taşlı ,," J ' ,.( . 'ıL ..; i i J. F. Champollion (1790-1832). . I . J ,1." Jjt ,. . J ı,." 1 .J , • ,II • f' ~ f, • ~ i 1· ,.,.J r i f /1 .2.1" / 1839 1841 Gülhane Hatt-ı Hümayunu (Tanzimat Fermanı) okunur; Tanzimat Dönemi başlar. Mısır özgürlüğünü kazanır. İngiliz ordusu Suriye'ye girer. August Botta, Dur Şarrukin'de (Horasabad) kazılar 1843-46yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFED yapar. Buradan gönderdiği eserler Louvre Müzesi'nın Doğu Uygarlıklan Bölümü'nün temelini oluşturur. J. Schönborn Trysa'yı keşfeder. Halikarnassos'ta çalışan İngiliz elçisi Lord 1844zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJ Stratford Canning, surlar içinde Mausolleion'un kabartmalannı bulur ve Londra'ya gönderir. Trysa Heroonu'ndan detay, i iö 380 civarı. qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA l841-42 'i Yunanlılarla Amazonlar savaşı, Mausolleion, ' iö 4. yy. 1 KıRıM YARıMADASı .' Roma KNOSSOS GiHr <1 /( D E J , tl:·,SRQPONMLKJIHGFEDCBA ,I ~ ,"'J N İ s .-: SIOON Z iskenderiyee GONMLKJIHGFEDCBA " v' , PEfRA ın U Z i a rı MEMPHIS FEDCBA MISIR Teli el Amarna macerası ve geri planı. Temelleri Osmanlı topraklarının geniş taşlen:Büyük keşifler, ilk buluntular, ilk müzeler, ilk yayınlar ... '., ) ...J " Lepsius, Mısır'daki çalışmalarını 12 ciltlik 1849-59 D enlem aler aus A egypten und A ethiopien' de toplar. n'unyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 1851 1853 Johann J. Bachofen, Yunanistan'ı gezer. 1843 Yarbay Spratt, İngilizler için bölgenin topografik haritalarını yaparken Smintheion'u keşfeder. 1854 Spieglthal, Sardeis'te Alyattes'in tümülüsünde araştırmalara başlar. Kırım Savaşı başlar. Lord Seymour'la Çar Osmanlıları parçalama planları yapar. ı. Nikolay 1856 Düsseldorf yakınında, Neanderthal' de fosiIleri bulunur. Islahat Fermanı imzalanır. Osmanlı tebası Hıristiyanların korunması, askerlik, dil özgürlüğü, mülk edinme hakkı. H om o neanderthalensis Layard, Assur sarayında kanatlı aslan heykelleri bulur, Nimrud kazısı, 1845. 1845-47 Austen başlar, British Ninive r Henry Layard, Nimrud' da kazılara bulduğu dev heyket ve kabartmaları Museum' a gönderir. Ancak burayı olarak yanlış lokalize etmiştir. 1857-58 Osmanlı'da reformlara direniş. Sir Charles Newton, Halikarnassos'ta Mausolleion'u bulur; çıkan parçaları Londra'ya götürür, Knidos ve Didyma'yı ziyaret eder. Charles Darwin, Türlerin yayımlar. 1859 K ökeni'ni Tophane-i Amire Müşiri Fethi Ahmed Paşa, 1846qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 1861 Osmanlı'da Batı etkisi hızla artar. G alatien und <{ B ithynien: Perrot ve 15 GuiIlaume'nin iS çalışmaları. ~ eski eserleri Aya İrini'de (Hagia Eirene) toplatmaya başlar. r 1847 Layard, Ninive'de Assur Kralı Sanherib'in sarayını ve çiviyazılı 30 bin tablet bulunan ::o Assurbanipal Kütüphanesi'ni ortaya çıkarır.SRQPONMLKJIHGFEDCBA İngiliz mühendis John ~ 1863 i T. Wood, Artemis Tapınağı'nı bulmak E için Ephesos'ta ~ kazılara başlar. 1865 Carl Humann, Bergama'yı ilk kez ziyaret eder. Mekteb-i Sultani açılır. 1869 Wood, Ephesos'ta Artemision'u bulur. _ Süveyş Kanalı açılır. •'~/" Darü'l-Muallimat açılır. -"'"' 'Id$,inrich Schliemann, ...•. ).,·T.;r", rOla'yı ı'lk k ez ~/ t! zi p;i4~er. İlk klasik :?"'~""'wJie.q!oli k~süsü i '"t7iyanaı.şflkut:' {~t:.Maarif NazlI;ı ~uphi:laşaj Aya Irini'de toplanan eserlerle ...•. ~ ,. .) "ilk Türk müzô ini (Nümunehane-i Osmaıi~(,;11' )~• • -- :~"""""Mü;;;ehane-j,($)smahil ~iıize-'i.Hümayuwı!~ :(1, ~ i; 'J "'•. ~ ku~a~•..:0fı{~1tinaJ>~lurı.an antik ~ i f f j F ' " f . •i\\\1 ' 1 1 ! ~rı!: , · ·ye, , gon ..d eruır. !>L1' ,.. ••• ı ~ . '. f & " ·(Il' Aya ırr,n ~ . " \ .J.' i . , ' \< ,.:, : . . t . f . " '} < '''''' "-':·".?h,;ıIT' Sch e an") •Troiaida deneme Ka 00 !p'şlaf'((~~~'1" 1870 v'i?! 1 )', ASSUR. lA • ,. .;;ı \' E buE bı • of' ..''''''.... -' M ilh , ONMLKJIHGFEDCBA .' .. i ~ - , ..- i ( : ' i ıı ' ),i~ ){,41 .• ·"" ",' ....,ıı:.)/,;.,~ )i LI \ • \\ . \ /.~!' i~ v , "~,, "1-: ~_· 1' :t·· ıJ , '~Y:..~ ;? i~ > ~ I'r i BABYLON '1/ So'),;./ ili r,.,ıtı~ı iJ..,r.~tS ,1.1; ,:~ ı) i E ditör \AT~AS © Her hakkı saklı4ır. Aralık 1999 Füsun Arman G örsel Y önetm en Ferit Avcı A raştırm a ve D anışnıanlık Rüstem Aslan H arita Atlas Kartografya • Servisi .- ,,, Tunus, Fransa'ya verilir. Osman Hamdi Bey, Müze-i Hümayun müdürlüğüne tayin edilir. Otto Benndorf, Lykia'da araştırmalara başlar. Assos'ta Amerikan kazılan yapılır. 1881-88' Ramsay, Lydia ve Phrygia'yı dolaşır. /! -' ~J__ i Sanayi-i Nefise Mektebi kurulur; Osman Hamdi Bey müdür tayin edilir. "t;1 8 8 2 ,I , 1872 O. Rayet ve A. Thom~S':~Miletos',Magnesia ve Priene'yi araştırmaya başlar. 1873 Sehliemann "Priamos Hazineleri"ni bulur. Humann, Bergama'dan Berlin Müzesi'ne ilk kabartmaları gönderir. 1874 İlk Asar-ı Atika Nizamnamesi xürürlüğe girer. 1882-84 Karia ve Lykia'da Avusturya kazıları. Benndorf, Trysa'daki heroonun kabartmalarını Viyana'daki Kunsthistorisehe Museum' a taşır. Osman Dennis, Sardeis'te bir tümülüs kazar. Klazomenai' da boyalı terrakotta lahitIer bulunur. zyxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA 18Müze-i Hümayun bünyesinde Asar-ı Atika ( '" Mektebi kurulması kararlaştırılır. Atina'da Alman Arkeoloji Enstitüsü kurulur. Sehliemann, Mykenai' da çalışmalara başlar. 1875-81 1876 1876-82 1877 Ernst Curtius, Olympia'da kazılar yapar. Sehliemann, Mykenai' da kral mezarlannı bulur. Karkamış'ta İngilizler ilk kazıları yapar. Müzehane-i Osmani, Aya İrini'den Çinili Köşk'e taşınır. 1. Meşrutiyet ilan edilir. Harndi !:;J ..:;' ey ,(1'842-1910). ,,: Mısır' da İngiliz egemenliği. Fransa'nın Bağdat Konsolosu Emst de Sarsee, Sümer başkenti Lagaş'ta kazılara başlar. t . ( ı(. "'.6' J '. j, : ~ - .~";ti;j~:~~*~: • &,-,-;'i'·' HERCULP I":~ i i " .' .,qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPON ~i ,• ,', 'ı \,:,,' i /!" • 1- ~) SRQPONMLKJIHGFEDCBA I-L ,. f ('1 i # ftf1 .~ i (~ .~ -.k ~V f t i . ~ ·'. . ~ .• 1 .f'" ;':':r.i "'J 'I f . ~ .' '~ ~ -s: -rp·" ,l; "jr.") . i 1 . ~ I ~ , · "i.) •..~ .0 '/ 1 ! p " '1 J' .:Ii ••. 1877-78 r -.~.• ~ '....,r:#/~"'. ,1 1 (.(,' --: ,~ .• ~ ~I' fj /1 ......• ,i ~ .-'. 1 J .•• Osmanlı-Rus Savaşı! 93 Harbi. Osmanlt~t!;'.b~.ı..; / dağılma süreci hızlanır. Ayastefanos '~ ! , 1 ~ . , . . . Antlaşması imzalanır. Balkanlar' dan veKafkaslar'dan büyük göçler. Bulgarlan',:" bağımsızhğı. Kıbns'ın İngilizlere ve"'l~~\S ";"M'~' ~ ~ ~~:./.ı;.ı.'7.- u -J J /rJ ,'~ ( .L~1 1878-86 7. • i"~ ~... .- .'1 'M.; ..... , . ..u!., ".' "~ 1880 Sir William Matthew Flinders Petrie}~~~ııj ~,,'" kazılara başlar. ,• ./: ~ . r Y ; Z ~ - v " '"- ~ ....ı ' - - ' ~ ~ "rfi " ' ' '~ ~ , ; , . - . ~ ; ~. •~ ~ _; / 'l ;,/ r); i/·? , 'p t ) .:i:i. ~ . ~ "ı i i ATEtAS, © Her h.akkı saklıdır. Aralık 1999 J" " i; " ~ '( ;# t 1,/ ', j i ' ;:.~ ',1ufi.u~ ~ .id ~ .'Y1'.( -/ ;' '~" ::;ııııır,~... ~I. ',' 1 ;-/,7 .; .•••• I.~•.~ ':) TIR -- ':' . , '" ',A I" _ '- ; , . J " ••• ,. '; . i taşla: . .1•..•. ',.. , '/ '- - iI i' ". ) t mae. J' " --- i .. ' , 'ı > • .: _. ' , : . ~ ; ' ~'eEZ : • _.' _.'"'' '. i '/.' /;.:' 'p;.' - ' i r ~ • • • • • .• , J t ; . ı r- = : .,~'PJ., ·'V-!:•.f!'~j'2,~}.'""'),~>'" .Y:;' - - l/· .j,,: .... ' J , );! 1"./ r/ .~ .I~ , J ; - c X : '; H. Rassam, Van Toprakkale'de İn&~2(,~.Çr :/t}.i/ adına kazılara başlar. ) " -' 9' . i ! ı 1 I ;,(f r,,' .Y ."''''. Humann, Bergama'da kazılar yapar. Ze1lş~t:~'~:, ...,,~ I j ~ . i ~ · · , / . : S B li MU ., .. d riIir r J ! ! ) ', .• unagı, er n uzesı ne gon e . '.'1 /-" . ~ ' - t / , " , ' : ' " ' v 1879 .' 'y . . . 1 J . - : ; < ; i; ~ .' '- ii l' ./ 1 " ',' •.•.. :.r. -!:" .--:,:;.' 1883 Humann ve Puchsteirı'ın, Nemrud Dağ'da araştırmaları. Osman Hamdi Bey ilk arkeolojik kazısını Nemrud Dağ'da yapar. 1884 Osman Hamdi Bey'in hazırladığı yeni Asar-ı Atika Nizamnamesi kabul edilir. 1884-86 Schliemanrı, Tiryns'teki çalışmalarına başlar. Girit Adası'ndaki Zeus Tapınağı'nda İtalyanlar kazılara başlar. 1887qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA Osman Hamdi Bey, Sidon' daki nekropoliste ıskender Lahti'ni bulur. Humann, Ciohorius ve Genossen'in Hierapolis'teki çalışmaları. Tell el Arnama'da tablet arşivi bulunur. Delphi'de. Pomtow araştırma yapar. ..._ e~ ~ ~ O. Hamdi, Lagina kazısında, 1892. _ _ ._ _ ._ . ~'\~'~ _ _ -- - ~-- ~FEDCBA ~;~I"~'~'~'\~ Petrie, Tell el Amarna kazılarına başlar. Osman Hamdi Bey'in Çinili Köşk'ün karşısına yaptırdığı yeni müze binası (Asar-ı Atika Müzesi) açılır. Osman Hamdi Bey, Lagina'da kazılar yapar. Humann, Magnesia'da kazılara başlar. Artemis Tapınağı kabartınalarının bir kısmı Berlin'e bir kısmı İstanbul' a gönderilir. KıRıM YARıMADASı -v., i. SRQPONMLKJIHGFEDCBA ,\ • KNOSSOS ~,.,,~, 1"~1' Girıt 71:11:')1"" ~, <~ .~oiJ."'.;JI D I: J • LV İ z yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA iskenderiyee Mısır' daki İngiliz kazıları. Şamar da (Zincirli) ilk Alman kazıları. Babylon'da (Nippur) Amerikan kazıları başlar. Neandreia'da Robert Koldewey araştırma yapar. Bağdat Demiryolu'nun yapımına başlanır. Schliemann, üçüncü kez Troia'daki kazılarına başlar. Zincirli'de Alman kazıları tekrar başlar. Karl Grafen Lanckoronski, George Niemann, Eugen Petersen, von Luschan ekibinin çalışmalarını yayımlar: Stddte P am phyliens und P isidiens. MEMPHIS z w w v) :::ı MISIR :::; w i Teliel Amorna. ~- ! ) Assur Kralı ~ş.arhaddon'un steli, Şamaı, LO 671. . .. ı : -~.,,,/ 1~.~ 1893-94 1895 Wilhelm Dörpfeld, Troia'daki kazılanna başlar. "Homeros'un Troia'sı" bulunur. Ephesos'ta, Benndorf yönetimindeki Avusturya :~ kazılan başlar. Fransızlar Didy~a Apollon r:;, Tapınağı'nda ilk kazılan yapar. ıstanbul'da R~~ ': /~ Arkeoloji Enstitüsü kurulur.SRQPONMLKJIHGFEDCBA .1 - ,.;~ ~ ~ . -,' qponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA ı·(rfi Q Li jf~ ( [i1 '.' , (!) o \ 1897 Türk-Yunan Savaşı. Girit'e özerklik. 1899 Koldewey, Babylon'daki (Babil) çalışmalanna başlar. Berlin Müzesi'nin Miletos'taki kazılarıbaşlar. Eselerin bir kısmı Sultan Abdülhamid'in emriyle Almanlara hediye edilir. f Arthur J. Evans (1851-1941) Knossos'ta. Sırlı duvar .~.abartmaları, lştar Kapısı'na giden kutsal yol, Babil, LO6. yy başı. 1900-01 Sir Arthur J. Evans'ın, Girit'te Knossos kalıntılannda çalışması. Alfred ve Gustav Körte Kardeşlerin Gordion' daki kazıları. 1903-14 Assur'da (Kal'at Şarkat) Alman kazıları. Jericho'da Avusturya kazılan başlar. 1904-13 Theodor Wiegand'ın, Didyma'da Berlin Müzesi adına kazılan. 1907-12 Hugo WinckIer'in Hattuşa (Boğazköy) kazılan. ' 1908 John Garstang, Sakçagözü'nde (Coba Höyük) ilk kazılan yapar. 1911-14 Karkamış'ta Champbell, R. C. Thomsen, David G. Hogarth, T. E. Lawrence (Arabistan1ı) ve Leonard Woolley'nin kazılan. 1914-18 Birinci Dünya Savaşı. 1915 Hronzy, Hitit dilinin ilkelerini yayımlar. 1~2 yxwvutsrqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA Hovard Carter, •..•.Tutankhamon'un mezar.kentlerini ke}~ıidet. ._ ,.. ~ , Leônjird ve" 1922-34 ASSUR BABYLON i TELLO 1~