Academia.eduAcademia.edu

TANRI TASAVVURLARININ POLİTİK TASARIMLARA YANSIMASI

2021, TANRI TASAVVURLARININ POLİTİK TASARIMLARA YANSIMASI

Tanrı tasavvurunun siyasete yansıması kavramlar Tanrı’nın birçok hayal gücü ve anlayışı bulunmaktadır. Tanrı’nın farklı türde tasavvurları, her ikisi tarafından da oluşturulmuştur. Kendini bize sunması ve insanın zihinsel hayal gücü Tanrı, siyasal örgütler ve kavramlar da dahil olmak üzere, tüm toplumsal varlıkların kaynağıdır. Bu çalışmamızda ilahi güç, ilahi irade, ilahi birlik gibi siyasi dernekleri ile mukayese etmektir. Sonuç olarak çalışmamızda politik kavramların ve çabanın zorunlu olması gerektiğini ortaya koyacağız.

T.C. ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI TANRI TASAVVURLARININ POLİTİK TASARIMLARA YANSIMASI HAZIRLAYAN Abdurrahman BABAYUSUF 208314019 TEMEL KELAM KAVRAMLARI DERSİ FİNAL ÖDEVİ DANIŞMAN Dr. Öğr. Üyesi Yaşar ÜNAL ÇANKIRI, 2021 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER ............................................................................................................................................ 1 ÖZET ........................................................................................................................................................ 2 1. GİRİŞ ................................................................................................................................................ 3 2. TANRI TASAVVURLARININ POLİTİK TASARIMLARA YANSIMASI ................................................... 3 3. SONUÇ ............................................................................................................................................. 5 4. KAYNAKÇA....................................................................................................................................... 6 ÖZET Tanrı tasavvurunun siyasete yansıması kavramlar Tanrı’nın birçok hayal gücü ve anlayışı bulunmaktadır. Tanrı’nın farklı türde tasavvurları, her ikisi tarafından da oluşturulmuştur. Kendini bize sunması ve insanın zihinsel hayal gücü Tanrı, siyasal örgütler ve kavramlar da dahil olmak üzere, tüm toplumsal varlıkların kaynağıdır. Bu çalışmamızda ilahi güç, ilahi irade, ilahi birlik gibi siyasi dernekleri ile mukayese etmektir. Sonuç olarak çalışmamızda politik kavramların ve çabanın zorunlu olması gerektiğini ortaya koyacağız. Anahtar Kelimeler: Tanrı Tasavvuru, siyasi kavramlar, ilahi birlik, monoteizm, sosyal ve politik birlik. 1. GİRİŞ Her ne kadar kendisi ve anlamı hakkında hem disiplinler hem de bilim insanları arasında tam olarak bir uzlaşı ve mutabakat sağlanmamış olsa da çok ilginç bir nedenden dolayı Tanrı kavramı hala bilimsel din çalışmalarında merkezi bir konum işgal etmektedir. Çünkü bu kavram tüm tartışmalı ve problemli yönlerine karşın bilimsel din çalışmalarının ana kavramına yani din kelimesine göre çok daha açık, çok daha net ve anlaşılırdır. Hakikaten de çok geniş bir davranış ve tecrübe çeşitliliğinin din kavramı altında ifade edilmesi günümüzde özellikle bu kavramın anlamı hususunda bitmek bilmeyen tartışmalara neden olmaktadır. Tanrı’yı beşerî imkanlar çerçevesinde ve belirli bir biçimde anlama ve tasavvur etme, temelde insan tarafından gerçekleştirilen zihinsel/rasyonel ve bir ölçüye kadar da duygusal bir çabadır. Aslında Tanrı kavramının mahiyeti de O’nun tek bir şekilde algılanmasını ya da anlaşılmasını olanaksız kılmaktadır. Teologlar Tanrı hakkında konuşurken, bir yandan O’nu belli tanımlanabilir biçimlerde eylemlerde bulunan ve bireye hiçbir zaman konu olmayacak biçimde her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, ezeli ve ebedi bir varlık olarak tanımlamaktadırlar. İnsanların bir kısmı Tanrı’yı her yönüyle tasavvur etmektedirler. Bu düşünceye sahip olanlar genellikle Tanrı’yı tamamen veya kısmen fiziki niteliklere sahip bir varlık olarak tasavvur etmişlerdir. Diğer bir kısım, Tanrı’yı tamamen insan algı ve anlayışının dışında görmektedir. Bazıları ise Tanrı’yı bütünüyle aşkın dünyadan uzak kabul ederken, bir kısmı da Tanrı ile alemin birbirinden ayrılmasının neredeyse yok sayıldığı bir panteizm ve içkinliği savunur. Bu durumda biraz da insanın içerisinde bulunduğu soyut ve somut düşünme evrelerinin Tanrı tasavvuruna uyarlanışı noktasında ortaya çıkmaktadır. Biz de bu çalışmamızda Tanrı tasavvurlarının politik tasarımlara yansıması üzerinde bir araştırma ele aldık. 2. TANRI TASAVVURLARININ POLİTİK TASARIMLARA YANSIMASI Genel anlamıyla din, yeni birtakım fikirlerle mevcut organizasyonu temelinden sarmaktadır. Her çeşidi ile kişinin toplum karşısındaki tutumu ve dinin toplumsal ilişkiler ve kurumlar üzerindeki etkisi, büyük bir bölümüyle dini grubun akideleri, ibadetleri ve teşkilatına nüfuz etmiş bulunan zihniyete bağlıdır. Evlenme, aile, akrabalık ve devlet gibi kurumlar ve bu kurumlar nezdinde ortaya çıkan semboller dini tecrübenin ışığı altında anlaşılmakta ve bir toplumun ideali ona göre şekillenmektedir.1 İnsanın bütün toplumsal ilişki ve davranışlarında olduğu gibi siyasal tasarımlarında da şu ya da bu şekilde söz konusu semboller önemli bir role sahiptir. Tanrı’yı tasavvur etme ve anlama biçimleri tüm bu sembollere anlam kazandırmakta ve kaynaklık etmektedir. Tanrı tasavvurları, siyasi ilişkilerin ve yapıların da dahil olduğu tüm toplumsal ilişkilerin meşrutiyet sorunu ile karşı karşıyadır. Aynı durum politik tasarımlar için de söz konusudur. Tanrı tasavvurları politik tasarımların karşı karşıya kaldığı istikrarsızlığı gidermede ve gereksinim duyduğu meşrutiyeti sağlamada merkezi bir tol oynar. Mitolojideki sosyopolitik tasarımların Tanrı ya da yarı-tanrıların eseri olduğu yönündeki modern mutlakiyetçi politik tasarımlarda karşımıza çıkan kralların tanrısal yetkisi kuramları; hatta son derece yeni demokratik tasarımlarda, kavramların Tanrı vergisi tabii haklardan kaynaklandığı yönündeki düşünceler, Tanrı tasavvurlarının birer meşrulaştırma aracı olarak politik tasarımlara yansımasının örneklerini oluşturur.2 İslam düşünce ve kültür geleneğinde ortaya konan yönetimin meşrutiyeti meselesinde, yöneten-yönetilen ilişkisinde, imamet/hilafet teorilerinde, siyasal birlik kaygısında, siyasal irade, egemenlik ve kudret, ilahi irade, ilahi egemenlik, Tanrı’ya itaat gibi ilkelerin yansımalarını bulmak mümkündür. Halife ya da imam ile ümmet arasındaki ilişkinin zihinsel alt yapısını Tanrı ile insan arasında tasarlanan ilişkide bulmak mümkündür. Bu ilişki biçiminde Tanrı’ya mutlak irade, mutlak üstünlük ve güç gibi nitelikler devlet başkanına transfer edilirken, insana ait korku, acizlik ve itaat yönetilenlere transfer edilmiştir. Teolojik kavram ve olguların politik tasarımlara yansımasının en güzel misallerinden biri olarak itaat kavramının karşımıza çıkarken yukarıda sözü geçen kavramların sıklıkla kullanılması bu gerçeğin en açık ifadesidir.3 Ahlak ve eylem gibi vazgeçilmez değerlerin üzerine bina edildiği İslam dininin insanlığa sunmuş olduğu en temel öğretisi olan Tevhid’in, Allah’ı bir olarak kabul etmekten daha fazla bir mana taşıdığı yönündeki anlayış, Müslümanların zihinde tarih boyunca canlılığını korumuştur. Genellikle bütün bir kültür, bir medeniyet veya tüm bir tarih bu Ocak, Hasan, “Klasik İslam Düşüncesinde İki Farklı Tanrı Tasavvuru” Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı: 6, (2018), s. 136. 2 Ay, Mahmut, “Tanrı Tasavvurlarının Politik Tasarımlara Yansıması” Kelam Araştırmaları, Sayı: 6:2, (2008), ss.47- 68. 3 Ocak, a.g.e., s. 137. 1 kavram içerisine sıkıştırılmıştır. Tevhid ilkesi, gerçekliğe, dünyaya, mekâna ve zamana, soyut bir metafizik anlam taşımadığı, bunun da ötesinde sosyal, siyasal ve ekonomik boyutlarının olduğu tarihin her döneminde ortaya çıkan bir gerçeklik olmuştur. Kur’an’ın Tanrı’yı birlemeye dayalı ayetleri, sürekli olarak bu yönde yorumlanmaya çalışılmış, bundan dolayı İslam siyasi geleneğinde toplumun birlik ve bütünlüğünü koruma teması, ortaya dönüştüğü Emevi ve Abbasi devletlerinde, ortaya çıkan herhangi bir muhalefet, kaynağı Kur’an’a dayanan bu ilkeyi karşı çıkış olarak değerlendirilerek Tevhid ilkesini siyasal bir manaya büründürmek suretiyle, gayri meşru ilan edilebilmiştir. İtikadi içeriğe sahip ilke olan Tevhid kavramı arasında sıkı bir ilişki kurulmuştur.4 Tanrı’ya ait niteliklerin sosyo-politik alana aktarımı, İslam Düşüncesinde, özellikle Kelam biliminde “Kıyasu’l-ğaib ale’ş-şahid” yöntemi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu yöntem Tanrı’nın kendini beşerî düzlemde anlaşılır hale gelmesini ifade etmektedir. Bu yöntemde tanrısal niteliklerin beşerî düzleme aktarımı delalette, illette, illet yerine geçen konularda birleşme ve bilinmeyen alandaki yargıdan daha güçlü olması gibi yollarla olmaktadır. Söz gelimi insanın kudret sahibi olması, bu niteliği yüklenen Tanrı’nın da kadir-i mutlak olmasını, bir şeyin kötü olduğunu bildiği halde insanın onu yapması çirkin ise, bu durumun Tanrı için de çirkin olmasını gerektirir. İnsanın iradeye dayalı olarak bir eylemde bulunabileceği bilindiği gibi, bunun Tanrı için de söz konu olduğu kaçınılmazdır. Zararlı olduğu kesin olarak bilinen bir şeyin uzaklaştırılmasına yönelik yargı, zararlı olduğu hususunda kuşku duyulan bir şeyin yargısından daha güçlüdür. Çok az sayıda eleştiri haricinde tutulacak olursa, kelamcıların çoğunlukla başvurdukları ve en gözde yöntemleri olan, bilinmeyeni bilinene kıyaslama yöntemi, politik tasarımlar da dahil her türlü toplumsal tasarımın biçimlendiği ve belirlendiği kaynak konumundadır. Bu yöntem epistemolojik düzlemde Tanrı hakkındaki tasavvurlarımıza kaynaklık ederken, politik düzlemde Tanrısal nitelikleri tasarımlara aktarmamıza yardım eder.5 3. SONUÇ Tanrı tasavvuru insanın yaşama bakış açısının, her türlü varlıkla girdiği ilişkideki konumunun, dünya görüşlerinin, beşerî düzlemde meydana getirdiği kırımlarının ve daha birçok insani faaliyetlerin inşasında Tanrı tasavvurlarının belirleyici rolü bulunur. Aynı şekilde ekonomik sistemlerin şekillenmesine, Tanrı’yı algılama şekillerinin bir şekilde etki 4 5 Ocak, a.g.e., s. 138. Ocak, a.g.e., s. 138-139. ettiği ifade edilebilir. Beşerî düzlemde tasarlanan her türlü kurum ve faaliyetin, meşrutiyet ve istikrarını büyük ölçüde dinden ya da dinsel anlayışlardan aldığı söylenebilir. Bu durumu özellikle modernite öncesi durumda görmek olanaklıdır. Zira bu dönemler, dinin veya Tanrı tasavvurlarının merkezi bir konuma sahip olduğu, politik tasarımlar da dahil yaşamın her alanının Tanrı tasavvurları aracılığıyla biçimlendiği zamanlardır. Metafiziksel dünya görüşünün belirleyici olduğu bu dönemlerde, ontolojik egemenlikle siyasal egemenlik iç içe ve özdeş olarak görülmüştür. 4. KAYNAKÇA Ay, Mahmut, “Tanrı Tasavvurlarının Politik Tasarımlara Yansıması” Kelam Araştırmaları, Sayı: 6:2, (2008), ss.47- 68. Ocak, Hasan, “Klasik İslam Düşüncesinde İki Farklı Tanrı Tasavvuru” Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı: 6, (2018), s. 136.