Academia.eduAcademia.edu

OSMANLI DÖNEMİNDE . . ÇORUM . SEMPOZYUMU

2006, Çorum Üniversitesi ve Belediyesi

Çorumlu bilgin, müftü Ahmed Feyzi'nin hayatı eserleri ve düşünceleri üzerinde durulmuştur.

OSMANLI DÖNEMİ .ÇORUM . SEMPOZYUMU (TEBLİÖR- MÜZAKERELER) ÇORUM 01-03 EKİM Çorum,2006 2004 AHMET FEYZİ ÇORÜMİ'N "FEYZ-i RABBANt Fİ HAYATI, ESRL Rİ VE REDD-i BATIL-I İRAN' ADLI ESERi Doç. Dr. Sayın DALKIRAN* Biz bu tebliğmzd öncelikle Ahmed Feyzi ÇorGıl hakınd kısa bilgi sunaonun önemli eserlerinden bir kısmrun adirım vercğiz. Son olarak da onun önemli bir eseri olan "Feyz-i Rabbanf fi Redd-i Batıl!ran?' adlı eserini tarucğız. Son dönem Osmanlı din bilginlerinden ve yazrlınd biri olan Aluned Feyzi Çoruıl, Çorum Azap Ahmed Mahallesi'nde, 1255/1839 yılnda dünyaya gelmiştr. Onun tam adı, Ahmed feyzi b. Ali Arif b. Osman b. Mustafa el-ÇorGı 1 el Hanefi el-Halidl er-Rı1m Leblebici-zade' dir. ÇorGıl, ilmiyeye mensup bir aileden olup, bası Ali Arif Efendi ve dedesi Osman Raif Efendi müftülük görevlerinde bulnmşardı?. Derlesinin bası Mustafa Efendi'dir. Ahmed Feyzi Efendi, Çorum Elvan Çelebi köyünde medfun, ilk Osmanlı Tarihçilerinden Tilrf/ıAl-i Osman isimli eserin sahibi Aşık P aş-zde soyundan gelmektedir. Çorum e ş rafınd Leblicoğuarınd . Feyzi Efendi, eğitmn Çorum'da başlmı, farklı hocalardan ders almış ve eğitmn İstanburd tamrnluşı". H ocalrı arsınd İskilp Arap-zade Mehmed Emin Efendi Arapzade'den icazetli olan ÇorGıl, Nakşibendy (1306/1888) de bulnmaktdır. tarikıun Halidiyye koluna mensuptur. Zamnıd Çorum' da "Deli Müftü" lakbıy da bilinmekte idi. Bu lakap kenbir lakptır. Bu kelime, Türkçernizde yiğt anlmı disine mecazi anlamda verilmş da gelmektedir. Bu lakap kendisine, "çok eser yazan" (velı1d) bir zat olmasınd dolayı da verilmş olabilir. Kamil Şahin tarfınd Çeşitl kütüphanelerde yapıln arştımd, bizzat yazdığ ve kopya etiğ eserlerinin sayı 270'i bulmaktdır. Çorum Kurt-zade ve Alaybeoğu medreselerinde müderrislik görevinde bulunan Ahmed Feyzi, Çorum' da arlık müftülük görevini de yürtmş. Aynı yerde Şeriy mahkemesinde başktip l ik ve kadıl görevlerinde de bulnmştr. Müd<;İrislğ esnaıd pek çok talebeye icazet veren ÇorGıl, kendi memleketi 4 vefat etmişr • Çorum' da 1327/1909 yılnda cağız. Sonrasıd • 1 3 4 Atatürk Üniversitesi İJahiyt İ s mail Paş el-Bağd Fakültesi, İ s lam Mezhepleri Tarihi Ana Bilim Dalı , Hediyyetü'l-Arifin Esmaü ' l-Müeifın ve Asfu ' l - Mu Başknı. s anifı, istanbul 1951, L 195. Ömer Rıza KehhaJe, Mu 'cemii'l-Miiellifin Tertk imii Musanniji'l-Kiitübi'l-Arabiyye, Mektebetü' lArabiyye, Dımeşk 1376/1957, ll, 47. KehhaJe, Mu'cemii'l-Miiellifin, ll, 47. !smail Paş, Hediyyetii'l-Arifin, I, 195; Kamil Şahin, "Ahmed Feyı.i", DİA , İstanbul 1989, n, 6768; Mehmed Tahir, Osmanli Miieflijleri, İstanbul, Matbaa-i Amire, I, 250 (sad. A. Fıkri Yavuz, İstanbul I972, I, 251 ). 558 Dedesinden ve basınd kalan kitaplada kendi kitaplanrn birleştk 13 I 5/ 1897 yılnda 6112 ciltlik kitap kolleksiyonu ile Çorum'un ilk müstakil kütüphanesini kurmşt. Bu kütüphane Cumhuriyet döneminde kurulan Çorum İl 5 Halk Kütüphanesinin nüvesini teşkil etmişr • Eserleri Çon1ml'nin en önemli eseri, "Feyz-i Rabbô.nffi Redd-i Batıl!ranf'"dii. Bunun dışna, pek çok eseri daha vardı. Eserlerinden bir kısm, Çorum İl Halk Kütüphanesi Hasan Paş Bölümü'nde bulnmaktdır. Bunlardan bir kısm kayıt nu" maralanyla birlikte şunlardı: Risaletii'l-Kavaidj'l-Muamma (2166/3); Risaletü'l-Muammii (216611); 'A.dabul-Bıs (2293/3); Beyan-ı Esile (1084/3); el-Fevaidü'l-Feyziyye fi Alıvai'z ­ Zevcati 'n-Nebeviyye (3747/2); el-Fevaidü 'l-Feyziyye Şerlı Risaleti 'l-Enıfiye (438/3); el-Mcmıatu'ünhb min Kütübi'l-Muhtelife ,(3176); el-Mesaliku'lEnvar Risalesinin Zeyli (778/2); Evradu'l-Behaiyye (538/4);" Feyzu'l-Mevlafi Devri'l-A 'la (562/1 ); Feyzü'n-Nebevf Şeriz Hizbi'l-Habfb Küliyatuıdn Müntelıab Risale (625/2); Fezailu Beyti'l-Mukaddes (146411); Haşiyetü'l-Dbc (2424/2); Haşiyet ' l-İmi'Adab (2274); Hediyyetii's-Süliik (1484); Kaslde (1056/2); Makmiıtu's-SC.fye Haklanda Feyziyyet Risalesi (871/5); Manzumetu Miftahi'lKenz (2041/3); Manzumet'-Tvlıfd (2041/4); Menasik-i Hac (1464/2); Mesailü'dDfniyye (1497/4); Mesaliku'-Htı (236511); Ristıleü Feyzi Vahib fi Necati Ebı'i. Talib (3253/1); Risaletü Tertfbi'l-AyasSvı (437711); Ristıleü Beyani'l-Keyfiyeti'l-Üstad (1011/2); Risaletü fi Mesail' - Mulıteif (854/8); Ristıle Havsı Mesail'-uıtf (854/5); Risaletii İsni. Aşeriy (993/3); Risaletii Muharrerat ve İşart ve Miifre,dat (854/6); Risiiletii Rü 'yeti'n-Nebf (1 056/3); Risaletii Tehzfbi'l-Ejkar (2312/3); Risaletü'l-Beyani'l-Mukadderat (97176); Risaletü'-FırknNcy (1056/4); Risaletü'-İnıô.b ile't-Turuk (854/2); Risaletü 'l-Manzume (1759/5); Risaletü 'l-Münteıab (2087/2); Risaletü 'rRüşdiye fi's-Saı (287111); Risaletü't-Tarfka (99312); Risaletiin fi (Teklifi) Malayutak (971/5); Risaletüıf İlmiah (971/2); Sefinetii'l-Fetava (1637); Şerlıu Mesaili'l-Halas (236512); Şerhu'l-Adab (229311); Şerlıu'-Hüsyni (2308/3); Tabir-i Rü'ya (1497/3); Talıkfit (1094/2); Tahkfkat ala Mukadinıet' - Telvfı (1587); Taluir min Mantık (2557/5); Terceme-i Htıl ve Eş'ar ve Evrattcm Müntelıab Ristıle (631110); Tuhfetu Hussam (1759/4); Tulıfet Rüşdiye ji Lu'bi Satranç (3177); Uslü'-Hkinı (2213111); Vasfu.'d-Deva fi Keşfi Afati'l-Veba kitabınd Müntelıab Risale (228/6). T ebliğm bam fi Redd-i Batıl5 6 Aluned Feyzi Efendi'nin üzerinde çalışm İraıl"' eserini tanırk sürdecğim. Şahin, "Ahm~ Feyzi", ll, 68. bilgi için bkz. Dalkırn, Bu eserle ilgili enişg Jşığmda Osmanlı Devletinde Elı-i Simıet'n Şi/ Alımed 2000. 559 olduğm "Feyz-i Rab- Feyzi Çoriiml'nin el-Feyzii'r-Rabbiinlsi Akldesine Tenkit/eri, OSAV Yayınl, İstanbul - İ RABRANI Ff RE D-İ BATIL-I !RA.Nf - ı lraru adım taşıyn bu eserin el yazmsı şek ­ Feyz-i Rabbam fi Redd:-i Batıl linde üç ayn nüshaı vardı. İki nüshaı Çorum İl Halk Kütüphanesi, Hasan Paş bölümünde ikşer cilt halinde bulnmaktdır. Bunlardan birinci nüsha, 936 ve 397 numaralarda kayıtldr. Bu nüsharun birinci cildi 375 ve ikinci cildi ise 442 varak olup, toplam 817 varktı. 25x15,5 ebadına olan bu nüshaı bir sayfınd ortalama 30 satır yazı yer almktdır . Sırt deri, ebru kağıt kaplı ve çevresi deri kuşalıdr. Aharlnmış olan sarı kağıt üzerine metin siyah; Hüsniye'den yapıln iktihaslar ise kırmz mürekkeple yazılmştr. Çorum İl Halk Kütüphanesi'nde bulunan ikinci nüsha ise, 3931 ve 3932 nubulnmaktdır. Birinci cilt 415 varak, ikinci cilt ise 449 varak maralarda kayıtl olup, toplam 864 vara1..1Jr. 25x 1'5,5 ebadın olan bu nüshada, ortalama 32 satır yazı bulnmaktdır. Bu da diğer nüsha gibi sırt deri, ebru kağıt kaplı ve çevresi deri kuşalıdr . Aharlnış olan sarı kağıt üzerine metin si),ah; Hüsniye'den yapı­ lan iktihaslar ise kırmz mürekkeple yazılmştr. Üçüncü nüsha ise, Ankara' da Şahin Ki tabevi salıib Karnil Şahin' de bulunmaktdır. Bu nüsha telhıs nitelğ arz etmekte olup, tek cilt halindedir. Dolayıs bu eseri diğer nüshalardan tamamen ayn değrlnimk daha isabetli olacktır. Zira ikşer ciltlik olan diğer nüshalarla konu birlğ bulunmakla beraber, pek çok ve bir kısm iktihaslar ise alınmştr. Bu nüsha, dıştan dışa mesele özetlnıiş 21x26, içten içe 6,5x13, şerhli ile birlikte ise 20x25,5 ebadın bulnmaktdır. Eserin son varak numarsı bakıldğn, 471 numarsı kayıtl olduğ görülmektedir. Ancak, eser inceldğ 230. varaktan, 301. varaka geçiş yapılmş­ tır. Diğer nüshalarla karşıltdğmz, eserde herhangi bir konu bölünmesi . ve adnmsı rastlmdığzn, numarldı yanlış yapıld~ğ kanaatine sahip olduk. Bu nüsha da ise, her bir sayfada ortalama 27 satır bulnmaktdır. Eser, sırt meŞin ve karton kaplıdr. . Her üç nüshada da tezhip bulnmayıp, sayfa kenarlı haşiyeldr. Aynca, bütarzda rik'a . yazı hatı -ile kaleme alınmştr. tünü de aynı ~'Feyz-i Rabbiinf fi Redd-i Batılfranf'' adlı eserin yazılş hikayesini eserin elinde bulunduran Kanıil Şahin şöyle anltmkdır: tek cilt halindeki nüshaıru "Çorum'da Matylı Müftü diye meşhur Çorum Müftüsü Tevfik Efendi, Çolakbıy bilinen ve Çorum'da Cumhuriyet sonraı ilk Kur'an rum'da Kemal Hafız Kemal Erdin Hocama anltmış, o da 27.07.1988 ve Kursunu açan Hafız 03.06.1989 tarihinde Çorum Üçdutlar mahallesindeki evinde bana anltı. Ahmed medresesinde okumş ve yetişnır. Çorum'da ünü yaıln­ Feyzi Efendi, İstanbul ca, içlerinde Hacı Zihni Efendi'nin de bulndğ İstanbul Meşihat makrınd bir Şfa'run "Hüsniye" isimli batıl kitabın bir reddiye yazılms isteheyet tarfınd, bilinen Çorum nir. Kim yazabilir diye sorulunca: Çorum'da Deli Müftü lakbıy Müftüsü Ahmed Feyzi Efendi yazabilir, diyorlar. Ahmed Feyzi Efendi'yi bu seçağınyorl. Hoca Efendi gelince, kendisine "Hüsniye" isimli esebeple İstanbul' FEYZ .,, 560 re bir reddiye yazabilir misin? Diye soruyorlar. O da, eğr bana "Savruku'IMuhıika" isimli kitapla, şu eserleri temin ederseniz, ben yazabiiirim diyor. Ona söylediğ eserleri temin ediyorlar ve Ahmed Feyzi Efendi de "Redd-i Batılİrani" isimli eserini yazıor." Ahmet Feyzi Çorı1nl'i "Feyz-i Rabhani fi Redd-i Batı l -ı İrani" adlı eserini değrlnik, şüphesiz onun yaşdığ devir ve ortam çok önemlidir. Onun yaşadığ ı 839-1909 yılar · arsınd, Osmanlı tahın sırayl Sultan Abdulmecid (1839-6ı), Sultan Abdulaziz (1861-1876), Sultan V... Murad (1876-1876) ve Sultan n. Abdulhamid (1876-1909) oturmşladı. Her ne kadar eser ı 297 /1880 7 yılnda yazılnuş ise de, bu eseri tam tahlil edebilmek için Osmanlı Devletinin yapıs ile Osmanlı-İr münasebetlerinin iyi bilinmesi gerekir. Eserin yazılmsnd n. Abdulhaıni' takip etiğ, İslam birlğ İstikamernd siyasetinin önemli rol oynadığ kanaatindeyiz8. 1 Osmanlı devletinin dini noktadan, İslaın bir kimlğe sahip olduğ görülür. Osmanlı kanunnamelerinde kulanı deyimler devletin dini kimlğn göstermektedir. Osmanlı topraklı için "Memalik-i İslam", hükümdan için "İslam Padişhı", ordulaı için "Asa"kfr-i İslam", dini liderleri için ise "Şeyhülisam tabirleri kullanılruşt. Türkler İslfuniyet' girdikten sonra Osmanlı Devleti'ne kadar kurdlaı devletler sırayl Karhnlı/ (840-1202), Gavıelir (969-1187) ve Selçuklu Devleti (1038-ı 157)'dir. Bu Türk Devletlerinde olduğ gibi, Osmanlı Devleti de 10 Sürınl-isam inacı benirısmşt • Türklerin Müslüman olduktan sonra devlet kurarak hakim olduklan coğrafy . üzerinde şüphesiz pek çok düşnce akımlr da varlığn sürdmşt. Her ne kadar Sürınl düşnce hakimiyetini her zaman devam etirmş olsa da muhalif görüşle var olmaya devam etmiş. Zaman zaman bu görüşle sadece düşnce platformunda kalmış, devletin devam ve bekasın sarsacak ihtilal hareketlerine de zemin bazır­ laruştı. Başlngıçt Sünrıl inanca sahip bulunan ancak daha sonra Şi ileşn ve İslam dünyası siyasi bir güç olarak ortaya çıkan Erdebil tekkesi bunlardan biri idi. Safevi Devleti'nin kurucusu Şah İsmail'n Anadolu'da pek çok gönüllü propagandacıs da bulnmaktydı. Şi görüşle sahip olan tarflın kendilerine insanüstü vasıflr yükleyen aşın görüşlei de vardı. Onları şeyhlri ve şahln iie ilgili 7 tarihinden bahsedilmiyor ise de, bir konunun tahlili esnaıd "hala tarih-i Eserin sonunda yazılş hicret-i nebeviye bin ikiyüz doksan yediye baiğ ve raside olduğ halde..." (Ahmed Feyzi Çorum, Redd-i Bôttl, Kamil Şahin Nüslıa, 459 b.) ifadesinden, eserin telif yıln 1297 1 1880 olduğ an- 8 Konuyla ilgili geniş bilgi için bkz. Sayın Dalkırn, Ahmed Feyzi Çoıim'n el-Feyzü'rOsmanlı Devletinde Ehl-i Sünnet'in Şi Alddesine Tenkitleri, OSAV Yayın­ Rabbaru'si ~ığnda Jan, istanbul 2000,7-18. Bemard Lewis, Modem Türkiye'nin Doğuş , çev. Metin Kıratl, TIX. Yay., Ankara 1.991, ss. 12- 9 111 laşımkdr. 13. Bkz. Mecelle (Mecelle-i Alıkam İstanbul 1978, s. 10-13. - ı Adliyye), metni ve açıklmn 561 konırl eden Ali Himmet Berki, bu yapamayacaklan fedakrlı yok gibi idi. Müôdarun, yaptıklan sürekli ve etldli propagandalar neticesinde, Anadolu'daki tarikat mensuplan çoğalruş ve qunlar nezir ve hediyelerle Erdebil'deki şeyhlrin ziyarete başlru­ lardı. Onlann Sünni olan komşulan "Bu kadar zahmet çekip, Erdebil'e gidecekleri yerde, Medine'ye gidip, Hz. Peygamber'in türbesini ziyaret etmelerini" tavsiye ettiklerinde onlar: "Biz ölüye değil, diriye gideriz" cevabı m verirlerdi 11 • anlyışd dolayı Osmanlı ülkesinde bulunan bu zümrenin halifeleri, Safeviler dönentinde, doğ­ rudan doğruya İraı1'dn gönderilmekteydi 12 • Bunlann, İran' sık sıkya bağlı ol13 duklanna dair Devlet Arşivnde birçok kayıtlr vardı • Safevilere karşı gösterilen bu yakın alaka, Osmanlı yönetiminin dikkatini çeknlş ve zaman zaman sert tedbirlere başvurmt. Özellikle İran'd gelen halifeler ile, bunlara yardım eden ve 14 mail destekte bulunan halk sık t.akibata tabi tulmş • mezhebini iktidara taşıyn Safaviyye, Osmanlı Devleti için asırlc ciddi bir sorun olmuşt. Daha önce İran'd iktidar yüzü göremeyen ve bunun özlemi içinde yanan Şia, bu hayruini Şah İsmail'n baş geçiş ile (907-93111501-1524) 15 gerçklştim . Bu dönemden sonra Osmanlı-İr münasebetleri genellikle gergin bir şekild sürmşt. Ayru durum Ahmet Feyzi Çarilmi'nin yaşdığ dönemde de devam etmişr. Özellikle Şi propagandistlerce halk hedef olarak görülmüş ve onlara yönelik ve propaganda amçlı, bir takım kitaplar yazılrk dağıtl­ ruştı. Bu kitaplardan biri de Hüsniye'dir16 • Bu hususu Ahmed Feyzi Efendi şu ifadeleri ile dile getirir: "Me'liesef (maalesef) iştma üzere şu yakınlrd Hüsniye narrunda bir ri silleibtida-i Rafaza'dan saha-i nüma-yı zuhôr olarak işa ve intşar i kabilla dahi erba-ı ile usı1rab-ı İslam'ı kadh ve takblh ve levm ü zemme ve tevbiha ictisar olurunasıyla bunun redd ve cerhine teveccüh ve azimet dahl yine erba-ı hill ü akde ve dirayetten bir hayli zamandan beri üntid ve intizar olunreviyyet ve ehl-i daniş muş ise de; her ne hal ise şimdye kadar bu babda bir güna asr-ı teşbüs ve gayret zuhı1r etmdiğ çeşm-i teessüfle görülmş. Ve bausı1 ol risrue-i muzıran aleyhinde bir gı1na cevab-ı savab i'tasın ibraz-ı harniyyet ve gayret olunmayarak, bir müddet mütareke halinde ihrnai olunursa ezhan-ı daife-i avam dOçar-ı vehn-ü evhfu}i veri b, ilel-i evram olması mucib ve hüsn ü ku bu h meşru ı gayr-ı arif ve camllerin tağfır-i akldelerinin hiras ve havfıru müstevcib olduğna <1 b> gerçi bu abd-i aciz-i bivaye bu hizmetin lfasın nakabil ve blliyaka idğn ntikdar-ı tenşi-ı Şia 11 12 13 1 ~ lj 16 Faruk Sümer, Safevi Devletinin Kımtluş ve Gelişmsnd Anadolu Türklerinin Ro/ii, Ankara ı 992, s. 5-8. Abdülbaki Gölpınarl, "Kızlbaş Md., İA, VI, 792. Ahmed Refik, XVI. Astrda Rajizilik ve Bektô.şil, İstanbul 1932, s. 5-13, 20 vd, 26, 30-32 .vd, 34 vd, 37, 39 vd. Gölpınar, a.g.m., s. 790. Ethem Ruhi Fığla, Çağtml'zd irikadi isllim Mezhep/eri, Ankara 1996, s. 125. Hüsniye ile ilgili geniş bilgi için bkz. ilyas ÜZÜm, "Hüsniyye", DlA, XIX, 34 vd.. 562 zaman ile ma'lum ve meczilm ise de, "ma la yüdrakü küllehu la yütrakü küllehU 17" hadis-i şenfi mazun-ı münifi mu'cebince bu babda elden ve dilden gelen sa'y ve gayreti fanza-i dlrüyeyi !fa ve icra addederek e r ba-ı havınş ve talabete ve aslıbrağbet ve millete vukU-ı hilli bildirmek ve Deylerni Hazretleri'nin Kitab-ı Müsteabınd Cenab-ı Enes Hazretleri'nden rivayet ey l ediğ üzere; "ma min raculin yemutu ve yütrakü varakaten mine'l-ı illa tekUmü tilke'l-varakatu sitren beynehu ve beyne'n-nan ve benellahu lehu bi küUi harfin . mektUbin fi tilke'lvarakati medineten fi'l-cenneti evseu mine'd-dünya seba merratin 18"hadls-i şenfi mazrnı1beşart makrünuna mazhar olmak arzusuyla ol risille-i sahlfenin şurı1' olunmşt. <2a>" ecvibesine bikadri't- taki'l-beşry Çorı1ni, reddiyesim yaptığ Hüsniye'nin bir şahıs tarfınd değil, özel olarak bir cemiyet tarfınd sırfitne ve fesatçıkrm için kaleme alındğ ve tamamen ifade eder19 • Onun n. Abdulharıi Han ile göEhl-i Sünnet aleyhinde yazıldğn rüştğn şu ifadelerinden çıkarm mümkündür: ' "Bu abd-i aciz-i bivaye Peyaz-ı Mutlak'ın ilisan ve inaye-i binihayelerinden bizzat Hazret-i olarakmabeyn-i Humayün'da asr- ı mearif-i Hazret-i Harnid Han'ı Osman radıylhu anh'ı kendi dest-i keramet peyvestleriyle tahrir huyurduklan mushaf-ı şeriftn tilavet-i Kur'an-ı Aztmü'ş-Şanl olduğ meşk halde, mazluolub hfin-ı saadetleri; "fese yekfike hümüllah" ayet-i kenmesi 20 üzere men şehid olduğ vecih üzere musbaf-ı şerif ile dem-i saadetlerin ziyaret eylemek şerfiy le 21 teşrüf eylemek naslb olmuştr. " n. Abdulharnid'e hayır duadan sonra eserine "Redd-i Batıl" adın verdiğn di"Hüsniye" adlı reddiyesini yaptığ eserin, konulan sık sık tektarle getiren Çorı1ni, ladığn, onun için de mevzulan tekrar tekrar ele almak ihtyacın hisetğn, bu sebepten okuyucu yu sıkn ş olabiecğn söyler ve daha işn başınd öZÜr di ler. yöntem oldukça önemlidir ve içinde buAlunet Feyzi'nin eserinde takip etiğ lundğ bilim dünyası için orijinal sayılbieck mahiyettedir. Zira o, öncelikle reddiyesini yaptığ eserden bir paragraf, bir cümle bazen da bir kelimeyi alır ve için bu kısm kırmz mürekkeple kaydeder. Daha kendi ifadeleri ile kanşmsı sonra onunla ilgili kendi fikirlerini Osmanlı Türkçesi ile verir. Düşncelri tamaldıktn sonra, genellikle konu ile alkı Farsça birkaç beyt sunar. Bundan sonra da önemli Arapça kaynaklardan iktihaslar yapar. Ancak, "kille fulanun 1filan bir girş yapmksızn direkt olarak metni verir ve metnin soböyle der" şeklind 17 1 ~ 19 20 2 ı "Tamıyl anişılmy bir şey, bütünüyle terk edilmez." Bu hadisin kaynğı ulaşmdık. "Öldükten sonra geride bir sahife ilim bıraki herkes için, geride bıraktğ bu sahife (kıyamet gününde) cehennemle o kimse arsınd bir perde olur. Allah o kimseye o sayfada yazıl her bir harf için cennette büyklğ dünyaı yedi kanndan daha geniş olan bir şehir 1-.'UraL." Deylır, Müsnedü'l-Firdevs, Beyrull986,1V, 22 (6062). Redd-i Bftul, 13b. "Allah sana yeter." Bakara (2), 137. Redd-i Batı/, 133a-133b. 563 nundakimin hangi eserinden almış ise onu belirtir. Mesela, ''Min Tefslr-i Keblr lişartli değrlni, onun eserinin en Fahreddin er-Razi" gibi. Zamnı çarpıc taraflanndan biri ikiyüZÜn üzerinde önemli kaynaklardan alıntr yapmsı ve onlara metin içinde göndennelerde bulnrasıd. Aynca şurası da büyük önem değil, elştirdğ Şi görüşle arzetmektedir. O, sadece Ehl-i Sünnet kaynlrı ait, Şla'y ait kaynaklan da kulanmıştr. Eser bir reddiye olarak kaleme alınmş ve ''Hüsniye" ad lı eserde işlen konudoğru ve yanlış tarflın işaret edilmştr. Bunları lar teker teker ele alınrk başınd Ketarn ilminde en çok tarışln konuları başınd gelen Alah'ın sıfatlr yer alır. Sıfatlr konusunda Hüsniye'de tamamen Şi görüşlei olarak Mu'tezile'nin düşncelri yer verilir. Zaten, siyasi olarak zuhur eden ve gelişn Şüliğn itikadf sahadaki düşncelri imarnet teorisi hariç, pek çoğu Mutezili görüşle şekil­ lenmiştr. Bu bakımdn Hüsniye'de verilen inaçlrı Ahmet Feyzi Çoruıl tarafında tek tek ele alınrk elştirdğn gönnekteyiz. O, Alah'ın sıfatlr konusuve Kur'an ayetlerinden delil getirdğ gibi ak11 bir kısm na fazlaca temas etmiş deliliere de müracaat etmişr. Ahmet Feyzi'nin Feyz-i Rabbanl'sinde üzerinde durğ bir diğer husus da yine İ slam Düşnce Tarihi'nde tarışm konularıd biri olan Rü'yetullah konuişlendğ Hüsniye'nin gösudur. O, Rüyetullah konusunda da Mutezill görüşlein rüşlein akll ve mantıkl delillerle redde çalışr. Onun üzerinde çok ciddi olarak durğ bir diğer husus da, ''Halku'l-Kur'an" meselesidir. Halku'l-Kur'an meseledurolan bir konudur. Özellikle de Vasık, si, Abbasiler döneminde üzerinde ısral Mu 'tasım ve Me'mun dönemlerinde, çok yanlış olarak devletin de karıştğ ve pek çok kişn kanı akıtlmsn ve işgenc gönnesine neden olan bir konudur. Bu görüş kabul etmeyen kimi insanlar, işgency tabi tutulup adeta ölüme mahkum alimler Halku'l-Kur'an'a inalrı dinden çıkmş edilirken, mukabilinde bir kısm mürtedler olarak gördüler. Şüphesiz her iki tarfın tutumu da oldukça yanlışt. Ahmed Feyzi Efendi de problemi çok ciddi olarak işlem ve kendisi Kur'anı mahlfik olmadığ tezini savunrnakla birlikte, doğru olarak bu görüşe inananlan da teldir yönüne gitmemi ştir . Düşnce Ekolleri arsınd tarışm konusu olan bir diğer problem de . · İslam Kaza-Kader ve bu paralelde Efal-i İbad yani kuların fiilieri dir. Hüsniye'de ısral, kuların fiilierini bizzat kuların kendilerinin yartığ hususu işlenrktd. Ahmed oranda bu konuyu ele almakta ve Muteziü olan bu görüşlei Feyzi Çorumf de, aynı reddetmektedir. O, bu konuda Ehl-i Sünnet'in "Kul irade-i cüziyyesi ile bir şeyi kesbeder, Allah da yartı" düşncesi işler ısa ve kulun kesbinden dolayı fiilda sürekli vurgular. Onun bu noktada muhatbı sadece Ierinden sorumlu olduğn değil, aynı zaman da o Cebriyye'nin düşncelri­ Mu'tezile ve ondan etkilenen Şla ni de şidetl tenkit eder. Feyz-i Rabbaru' de lesi teşkil sus İmaet'ir. işlen konuları en önemlisini eder. Zira, reddiyesi yapıln İmaetl şüphesiz "imamet" mese- Hüsniye'nin en fazla üzerinde durğ huilgili Ahmed Feyzi Efendi, Hz. Peygamber'den hemen 564 sonra gelişn olaylan tarihi seyri içinde ve genellikle de klasik ve ilk elden kaynaklara dayanarak doğru bir şekild verir. Ancak, birkaç yerde genel kabul gören bilgiçıktğ da görülebilmektedir. · lerin dışna olmak üzere hiçbir şahısn. imameti ile ilgili Feyzi Efendi, Hz. Ebubekir datıil herhangi bir nası olmadığn dile getirir. Dolayıs Hz. Ali'nin nassla tayin edilmş meşru imam olup; diğerln onun hakın elinden zorla alan gasıblr olduklan yolundaki Şi görüşlei çürük ve mesnedsiz bulur. · Diğer halifeleri n seçimlerine de tarihi verileri göz önünde bulundurarak izah eder. Onun imarnet konusu ile ilgili üzerinde hassasiyetle durğ bir diğer husus: imalrın masum oldukIanna ilşkn idalrı. İmalrın masum olmadıkn ilşkn düşncelri nasslarla ve mantıkl deliller ile açıklr. Ona göre, masumiyet sadece peygamberlere sıfatn asla sahip olamazlar. aittir ve imamlar isınet Ahmet Feyzi Çoruınl, İslam Mezhepleri Tarihi içinde taıpşm konusu olan 73 hadisi ile ilgili değrlnim de bulunur. Ona göre, bu hadiste verilen ve sayı giren mezhepler de bellidir. Ancak, bu mezhepleri yedi ana rakam asıldr gruba ayınrke alt gruplanndan söz etmez. . fırka Eserin bir başk onemli tarfı da Ahmet Feyzi Efendi'nin yaşdığ zamandaki toplum içinde gözlediğ bir kısm olumsuzluklara işaret etmesidir. Özellikle kendisi 2 bir tarikat mensubu olmasın rağmen: , bir takım tariklın içinde gördüğ olumsuzluklara da değinmş ve bunları düzeltilmesi için gerekli teşbüslrd bulunmuştr. Konu ile ilgili, Ahmed Feyzi Efendi, mahkeme katiplğ yaptığ esnada karşıltğ bir takım canlı örnekleri eserinde sunar. Bu örnekler içinde en fa,zla Şeyhtrin ö~like müritlerin elindeki maddi üzerinde durulan husus, bir takım imkanlardan yararlanma isteğ ile, .aile efradın yapıln haksız muamelelerdir. Tatarikat şeyhlrind görülen bu yanlış asla bütüne yansıtmş bii ki, bir kısm ve yapı genel olarak tenkit etmekten kaçınmştr. Bu itibarla eser, içinde bulunduğ toplumun yapısn çok iyi yansıtmkdr. Sonuç olarak rahtlık şun ifade edebiliriz: Ahmet Feyzi, kaleme aldığ ikiyüz küsur eseri ile içinde yaşdığ asnn önemli bir bilginidir. Onun yazdığ "Feyz-i Rabbam fi Redd-i Batılİraıl" adlı eseri de reddiye olması hasebiyle bir kısm olumsuzluklanna rağmen içinde bulndğ toplum yapısn, zamnı siyasi ahvalini ve bilimsel seviyesini tesbit için son derece önemli.bir kaynak eser hüiçinde yukanqa dile getirmdğz, pek çok konu da ele viyetindedir. Ayrıca, alındğ ansiklopedik bir görünüm arzetmektedir. Böylesi önemli bir eserin mutlaka bilim dünyası kazndırlms gerktiğ kantı taşırnky. Bu itikaynakça, sözlük ve bir de barla da eseri latinize edip, dipnotlarla zengilştrp, index ilave ederek yayma hazır hale getirmş bulnıaktym. · Doç. Dr. Sayın DALKIRAN: Bunlarıebt vesairesi var. Bımlar sizi Bir üçüncü nüsha veya müstakil bir eser diye de bayormak istemiyorum şahsen. 22 Kamil Şahin, "Ahmed Feyzi", DİA, ll, 68. 565 kabiliriz. Çünkü, Kamil Şahin Bey'in elinde olan tek kitap halinde diğerl, buradakiler ikşer cilt halinde Hasan Paş' da bulunanlar. Tabi oldukça kabank 817 varak birisi diğer de 864 varak. Bunlan artık yaprak olarak ele alcksınz sayfa olarak hesap edecekseniz çarpı iki olarak değrlnimz gerekiyor. Yani ikibin hacmi var. Tabi iki bin sayfaya yakın hacmi çalışnr biraz zordu. sayfaya yakın zorundayım. Çünkü, kendisini de hem hayırl yad ediyor, Ama, bu zoru başrmk ediyorum buradan. hem de teşkür Sayın hocam Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığla Bey, bu kitabı bana tavsiye etmiş . illa bana bu kitabı bul çalış ve onu mutlaka, ama mutlaka bastır, bastırlm demişt. O günün şartlnd tabi biz, ben geldim eseri bana yanlış olarak onu da ifade edeyim tek cilt olarak belirttiler. Zannettim ki, 414 varak dediler hepsi budur. Geldim ki çektirdirn fotğraın, fakat dedim ki, daha ne var ne yok, Hasan Paş kütüphaolarak çalışbiecğm kitap. Baktım ki, ikinci cildi karşım nesinde el yazmsı çıkt . Ben açık konuşayım bir noktada şok oldum. Yani 41varkı çalışmk farklı 850 varkı çalışmk çok daha farklıyd. Dedim ki, herhalde on şend ben bu iş zor bitiririm. Kaldı ki, bir cilt bile altı senemi aldı. Altı senedir fiilen bu kitabın üzerinde çalışyoruz. Arkadşlım birlikte sürekli olarak üzerinde durduk. Gerçekten üzerinde durolmaya değr, çünkü tam ansiklopedik bir eser içinde çok konu var. 566