Academia.eduAcademia.edu

Rusya, Suriye’den Neden Çekiliyor.pdf

2016, Rusya, Suriye’den Neden Çekiliyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 14 Mart 2016 tarihinde görevlerini büyük oranda yerine getiren Suriye’deki Rus hava güçlerinin 15 Mart 2016, Salı gününden itibaren geri çekilmesi yönünde emir verdiğini söylemiştir. Rusya’nın 30 Eylül 2015’ten bu yana düzenlediği hava saldırıları, Esed’in yeniden güçlenmesine neden olmuştur. Fakat bu süreç 15 Mart 2016 tarihi itibariyle kısmen sona ermiş gibi gözüküyor. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la, 14 Mart 2016’da bir araya gelen Putin, Suriye’deki Rus güçlerinin barış süreci için gereken koşulları oluşturduğunu belirterek “Savunma Bakanlığı ve Rus Silahlı Kuvvetleri’nin önüne koyulan görev, genel olarak tamamlandı diye düşünüyorum. Rus ordusunun katılımıyla, Suriye Silahlı Kuvvetleri ve vatansever Suriyeli kuvvetler uluslararası terörizme karşı mücadelede temel bir geri dönüş sağladı ve her açıdan inisiyatifi ellerine aldılar. Bu nedenle yarından itibaren askerî grubumuzun temel kısmının Suriye’den çekilmesini emrediyorum.” duyurusunu yapmıştır. Rus ordusunun, Suriye’den kısmi çekilmesinin bu ülkedeki siyasî güçler arasında müzakere sürecini teşvik etmesini umduğunu dile getiren Putin, “Umarım, bugünkü kararımız, çatışan taraflara iyi bir sinyal olur. Umarım, bu karar sürecin tüm katılımcılarının güvenini önemli ölçüde artırır.” ifadelerini kullanmıştır. Bunun yanında Tartus’taki donanma üssü ve Lazkiye’deki Hmeymim Hava Üssündeki Rus askerî varlığının ise devam edeceğini, bu üslerin karadan, denizden ve havadan sağlam bir şekilde korunması gerektiğinin altını çizerek, orada kalacak askerlerin, ateşkesi kontrol etmeyi sürdüreceklerini belirtmiştir. Putin, Rusya’nın askerî müdahalesinin barış görüşmeleri için gerekli koşulları oluşturduğunu da ifade etmiştir. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov da, Putin’in, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i arayarak kararı bildirdiğini söylemiştir. Rusya’nın istikrarlı olarak Suriyeli taraflar arasında diyalogun kurulmasından yana olduğunu hatırlatan Lavrov, geri çekilme konusunda şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Tekliflerimiz, ortaklarımızın isteksizliğiyle karşılaşıyordu. Ancak Uzay-Hava Kuvvetlerimiz operasyona başladıktan sonra durum değişmeye başladı. Önce tüm bu grupların tek bir masa etrafında nasıl toplanacağını anlamak lazımdır. Ama süreç başladı ve onu kalıcı yapmak hepimizin ortak çıkarınadır.”

Rusya, Suriye’den Neden Çekiliyor? Salih Yılmaz* Giriş YENİ TÜRKİYE 87/2016 306 Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 14 Mart 2016 tarihinde görevlerini büyük oranda yerine getiren Suriye’deki Rus hava güçlerinin 15 Mart 2016, Salı gününden itibaren geri çekilmesi yönünde emir verdiğini söylemiştir. Rusya’nın 30 Eylül 2015’ten bu yana düzenlediği hava saldırıları, Esed’in yeniden güçlenmesine neden olmuştur. Fakat bu süreç 15 Mart 2016 tarihi itibariyle kısmen sona ermiş gibi gözüküyor. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la, 14 Mart 2016’da bir araya gelen Putin, Suriye’deki Rus güçlerinin barış süreci için gereken koşulları oluşturduğunu belirterek “Savunma Bakanlığı ve Rus Silahlı Kuvvetleri’nin önüne koyulan görev, genel olarak tamamlandı diye düşünüyorum. Rus ordusunun katılımıyla, Suriye Silahlı Kuvvetleri ve vatansever Suriyeli kuvvetler uluslararası terörizme karşı mücadelede temel bir geri dönüş sağladı ve her açıdan inisiyatifi ellerine aldılar. Bu nedenle yarından itibaren askerî grubumuzun temel kısmının Suriye’den çekilmesini emrediyorum.”1 duyurusunu yapmıştır. Rus ordusunun, Suriye’den kısmi çekilmesinin bu ülkedeki siyasî güçler arasında müzake- re sürecini teşvik etmesini umduğunu dile getiren Putin, “Umarım, bugünkü kararımız, çatışan taraflara iyi bir sinyal olur. Umarım, bu karar sürecin tüm katılımcılarının güvenini önemli ölçüde artırır.”2 ifadelerini kullanmıştır. Bunun yanında Tartus’taki donanma üssü ve Lazkiye’deki Hmeymim Hava Üssündeki Rus askerî varlığının ise devam edeceğini, bu üslerin karadan, denizden ve havadan sağlam bir şekilde korunması gerektiğinin altını çizerek, orada kalacak askerlerin, ateşkesi kontrol etmeyi sürdüreceklerini belirtmiştir. Putin, Rusya’nın askerî müdahalesinin barış görüşmeleri için gerekli koşulları oluşturduğunu da ifade etmiştir. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov da, Putin’in, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i arayarak kararı bildirdiğini söylemiştir. Rusya’nın istikrarlı olarak Suriyeli taraflar arasında diyalogun kurulmasından yana olduğunu hatırlatan Lavrov, geri çekilme konusunda şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Tekliflerimiz, ortaklarımızın isteksizliğiyle karşılaşıyordu. Ancak Uzay-Hava Kuvvetlerimiz operasyona başladıktan sonra durum değişmeye başladı. Önce tüm bu grupların tek bir masa etrafında nasıl toplanacağını anlamak lazımdır. Ama süreç başladı ve onu kalıcı yapmak hepimizin ortak çıkarınadır.”3 Putin, yaptığı geri çekilme açıklamasından sonra ABD Başkanı Obama ile 14 Mart 2016’da telefonda görüşmüştür. Beyaz Saray ve Kremlin, iki liderin Suriye çözümüne siyasî çözüm vurgusu yaptığını duyurmuştur. Obama, Rusya’nın olumlu hamlesine rağmen Esed Rejiminin saldırılarının ateşkesi sıkıntıya sokabileceğini söylemiştir. Rusya’nın bu hamlesine ABD’den ilk tepki Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest’tan gelmiştir. Earnest konuyla ilgili düşüncesinin ne olduğu sorusuna, “…Rusya’nın Esed Rejimine destek vermek için gerçekleştirdiği askerî müdahalenin siyasî (*) Prof. Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İTBF, Tarih Bölümü. [email protected] (1) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). (2) http://tr.sputniknews.com/rusya/20160314/1021474477/putin-rusya-suriye.html (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). (3) http://tr.sputniknews.com/rusya/20160314/1021474477/putin-rusya-suriye.html#ixzz42uaYEz1H (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, Fransız Le Figaro gazetesinde 14 Mart 2016, Pazartesi günü yayınlanan mülâkatında, Rusya’nın son dönemde Suriyeli muhalifleri hedef almayı bıraktığını, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) hedeflerine yoğunlaştığını söylemiştir. Fransız Bakanın açıklamaları, Putin’in kararını duyurmasından önce yapılmıştı. Suriyeli muhalifleri Cenevre’deki görüşmelerde temsil eden Yüksek Müzakere Heyeti’nin sözcüsü Salim Muslat ise “Çekilmenin uygulanmasında ciddiyet varsa, görüşmelere olumlu bir etki yaratır. Bu ciddi bir adımsa, rejim üzerinde büyük baskı oluşturacak bir faktör olur, zira Rus desteği rejimin ömrünü uzattı. Bunun sonucunda olaylar ciddi biçimde değişecektir.” demiştir. Muslat, “Kimse Putin’in aklında ne olduğunu bilmiyor. Ancak zaten ülkemizde hiçbir yeri yok. Sadece gitmeli.”5 ifadelerini kullanmıştır. Muhalif gruplardan Ceyş-ül İslâm’ın siyasî kanadının lideri ve Cenevre’deki muhalefet heyetinin baş müzakerecisi Muhammed Alluş da, Rusların Suriye’den gerçekten çekilmesinin olumlu bir gelişme olacağını, samimiyse Rusların çekilmesinin barışa etki edeceğini belirtmiştir. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de Rusya’nın Suriye’deki güçlerinin büyük kısmını çekmesi durumunda, Esed’in İç Savaşın sona ermesi için barışçıl bir geçiş dönemini müzakere etme konusunda baskı altına gireceğini belirtmiştir. Steinmeier “Eğer Rusya’nın birliklerini çekme açıklaması vücut bulursa, nihayet Cenevre’deki barışçıl siyasî geçiş dönemini ciddi biçimde müzakere etmesi için Esed Rejimi üzerindeki baskı artacaktır.”6 ifadelerini kullanmıştır. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, Rusya’nın çekilme kararını “Rusların hamlesi Suriyelilerin öncülüğündeki siyasî geçişe ve hasmâne tutumların durdurulmasının devamının bir parçası ya da bunlara gerçek bir bağlılıksa, olumlu olabilir.”7 biçiminde değerlendirmiştir. Rusya’nın Suriye’den Kısmi Geri Çekilme Kararı Almasının Nedenleri Rusya’nın Suriye’deki askerî varlığını sonlandırmadığını sadece azalttığını dikkate alarak değerlendirmelerde bulunmak gerekmektedir. Bu azaltma bir bakıma operasyonların başladığı 30 Eylül 2015’le kıyaslandığında çok da fazla bir nitelik taşımamaktadır. Çünkü 15 Mart 2016 tarihi itibariyle, Rusya’nın Suriye’deki askerî varlığı tahmin edilemeyecek biçimde büyük ve etkilidir. ABD’nin Rusya’ya uzun süredir Suriye’den çekilme çağrısında bulunduğunu düşündüğümüzde iki devletin bu konuda ortak çıkarlarda uzlaşması en muhtemel sonuç olacaktır. Putin’in sürpriz “Suriye’den çekilme” kararını genel olarak değerlendirecek olursak şu sonuçlara varmamız mümkündür. Peki, Rusya’nın bu çekilmesi ne uğruna yapılıyor? 307 Rus yetkililer, Rus savaş uçaklarının Suriye operasyonunda 9 binden fazla sorti (4) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). (5) http://tr.sputniknews.com/ortadogu/20160314/1021475498/suriye-muhalefet-rusya-geri-cekilme.html#ixzz42uax6AAw (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). (6) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). (7) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016). YENİ TÜRKİYE 87/2016 bir geçişin yapılmasını daha da zorlaştırdığını konuşmuştuk. Rusya saldırgan bir biçimde askerî ağırlığını ortaya koydukça, rejimin bu tür konularda görüşme isteğini ortadan kaldırıyorlardı. Rusya’nın niyetinin tam olarak ne olduğunu görmemiz gerekecek.”4 demiştir. ABD’li yetkililer, Rusya’nın çekilme kararı ile ilgili Washington’ın önceden bilgilendirilmediğini, Rus güçlerinin çekilmesi ile ilgili hazırlıklara dair de bir işaret görmediklerini söylemişseler de Obama ile Putin’in bu konuda önceden görüşmelerde bulunduğuna dair izlenimler mevcuttur. Pentagon yetkilisi bir uzman Rusya Devlet Başkanı Putin’in açıkladığı geri çekilme planına dair raporları gördüklerini belirtmiştir. Rusya’nın Suriye’deki güçlerini geri çekme kararından haberdar olduklarını ifade eden İngiltere Dışişleri Bakanlığı basın sözcüsü, konuya dair resmîaçıklama yapılmayacağını duyurmuştur. YENİ TÜRKİYE 87/2016 308 yaptığını, 2 binden fazla savaşçının öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Moskova’dan çekilmenin ne kadar sürede tamamlanacağı ile ilgili bir bilgi gelmese de hava unsurlarının önemli bir kısmının Rusya’ya geri döneceği tahmin edilmektedir. Rusya, Esed’i ayakta tutabilmek amacıyla yeteri kadar bombalama yaptığına kanaat getirdikten sonra geri çekilmeye karar vermiştir. Rusya’nın bölgede konuşlandırdığı 30 civarında uçağı vardır. Bunların yarısı havadan havaya görevlerde kullanılmaktadır. Ruslar, Suriye’de “Su” tipi uçakları bulundurmaktadır. Bunun dışında S-400, SA-17, SA-22 sistemleri de konuşludur. Rusya’nın bölgede elektronik harp sistemlerinden Krashuka-4, herhangi bir uçağın elektronik sistemini kör edebilmektedir. Bu sitemlerin çekilip çekilmediği Türkiye açısından önemlidir. Suriye’deki Rus güçlerinin ana bölümünün geri çekilmesi ardından Rus askerî danışman ve uzmanların da içinde olduğu ve sayıları 1000’i bulan Rus askerînin Suriye’de kalmaya devam edeceği bildirilmiştir. Rus uçaklarını koruması için Hmeymim üssüne yerleştirilen S-400 füze savunma sistemlerinin de belirli bir süre için Suriye’de kalacağı anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus silahlı kuvvetlerinin Suriye’den çekilmesi yönündeki emri, Devlet Başkanı’nın çerçeve kararıdır. Savunma Bakanlığı ve diğer kurumların ne kadar askerî birlik çekeceğine dair en son kararı yine Putin verecektir. Suriye’de Hmeymim ve Tartus’taki iki Rus üssünün çalışmaya devam edeceğini düşündüğümüzde, Rus hava savunma sistemleri S-400’lerin Suriye’de ne kadar süre kalacağı yine Putin’in emrine bağlıdır. Rusya, Suriye’deki üsler sayesinde Suriye’deki etkinliğini devam ettirmek istemektedir. Ayrıca Rus askerlerin çekilme takviminin net olmaması da Rusya’ya olan güveni azaltıcı etkendir. Rusya, Suriye’den çekilirken askerî anlamda başarılı olduğunu ve bundan sonra kendileri açısından aktif askerî operasyonlar yapılmasına gerek duyulmayacağını duyur- muştur. Rusya Savunma Bakanı Şoygu, Rus hava güçlerinin Suriye’deki Esed karşıtı grupların elinde olan alanlara Eylül 2015’ten bu yana düzenlediği bombardımanlarda 10000 kilometrekarelik bir alanı kaplayan 400 yerleşim yerinin geri alındığını söylemiştir. Fakat DAEŞ’e karşı başarısızlıktan bahsetmemiştir. Ruslara göre Lazkiye’nin alınması, Halep’le Esed güçleri arasındaki bağlantının yeniden kurulması, Hama ve Humus bölgelerinin büyük bölümünün yeniden Esed güçlerinin kontrolüne girmesi, üç yıldır abluka altında olan Halep’teki Kuveyris üssünün geri alınması, Rus hava güçlerinin verdiği destekle Esed ordusunun Palmira Antik Kenti yakınlarındaki petrol ve doğalgaz sahalarını yeniden ele geçirmesi, 209 petrol üretim tesisi ve 3000 petrol tankerinin imha edilmesi, Türkiye’ye giden ana yolların kesilmesi, Rusya’dan giden ve içlerinde 17 saha komutanının da olduğu 2000 militan öldürülmesi başarı olarak ilan edilmiştir. Rusya’nın, Suriye’de ateşkesin başladığı andan itibaren geri çekilme yönünde hazırlıklar yaptığı gözlemlenmiştir. Çünkü son dönemde Rus hava saldırıları azalmıştır. Rus savaş uçaklarının saldırılara devam edeceklerinin açıklanması, Rusya’nın uluslararası kamuoyunu etkileme amacıyla böyle bir adım attığı izlenimini doğurmaktadır. Rusya, 6 aydır Suriye’de olmasına rağmen, Esed’e mutlak bir zafer kazandıramamıştır. Rusya’nın, vekâlet savaşına asaleten girmesi de Esed karşıtı bölgesel güçleri sahaya çekmiştir. Ortadoğu’da İslam Ordusu adıyla yeni bir oluşuma gidilmiştir. Putin’in bu kararı almasından önce, Esed güçlerine ait bir savaş uçağının düşürülmesi de Rusya’yı endişelendirmiştir. Çünkü muhalif güçlerin sahada yeni silahlar kullanmaya başlayacağına dair tespitler, Rusya’nın içinden çıkılmaz bir savaşa girdiğine dair korkularını artırmıştır. Rusya, Suriye’de verilen askerî kayıpları gizli tutmuşsa da Rus kamuoyunun gün geçtikçe Suriye’ye neden gittik anlamında sorgulamalar yapması bu çekilmeye etki etmiştir. Rus elitlerinin ve askerî Rusya’nın kısmi geri çekilme kararının en önemli sonucu muhalefete müzakere masasında daha fazla baskı yapma imkânı elde etmek olacaktır. Rusya, bu davranışı karşılığında muhtemelen ABD’den muhalefete daha fazla baskı yapmasını isteyecektir. Muhalefet, Rusya’nın istediği formülü kabul etmeye zorlanacaktır. Rusya’nın çekilme kararının ardından Esad’ın siyasî ömrü biraz daha uzayacaksa, Moskova istediğini almış sayılabilir. Fakat eğer Rus güçlerinin ardından Esad kısa sürede koltuğundan olursa bu Moskova’nın yenilgisi anlamına gelecektir. Ayrıca Rusya, Suriye Operasyonuyla istediğini almış durumdadır. Çünkü Rusya, Tartus’daki deniz üssüne ilaveten bir de hava üssünü güvenceye almış, Putin tüm dünyaya “Rusyasız çözüm olmaz” mesajını vermiş, Rusya dünya sahnesine “büyük güç” olarak dönüş yapmıştır. Rusya, Suriye operasyonuyla 21. yüzyılda Ortadoğu siyasî ve jeopolitik düzeninin, Rusya hesaba katılmadan gerçekleştirilemeyeceğini kabul ettirmiştir. Bu sayede Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’e yerleşme stratejisini başarıyla uygulamıştır. Rusya, tüm askerî gücüne rağmen savaş kapasitesi, teknolojik yetenek, demokratik toplum yapısı ve siyasî sistemi itibarıyla aslında ABD ve NATO ile Suriye’de ve diğer bölgelerde boy ölçüşecek durumda olmadığını anlamıştır. Rusya bu durumu bildiğinden NATO ile doğrudan savaşa neden olabilecek hareketlerden kaçınmıştır. Bunun yerine Ukrayna ve Suriye’de olduğu gibi alternatif savaş yöntemlerini kullanmıştır. Batı’yı zor durumda bırakabilmek amacıyla çatışmalar çıkarmak, karışıklık ve karşılıklı güvensizlik oluşturmak bu yöntemlerdendir. Rusya, Suriye’de olduğu gibi ABD ile diplomatik işbirliğine giderek müttefikler arası güvensizliği etkili kılmaya çalışmıştır. Rusya’nın Türkiye ile yaşadığı krizde de görüldüğü gibi özellikle NATO’nun 5’inci maddesi kapsamına girmeyen mücadele yöntemlerini tercih etmiştir. Rusya, Suriye operasyonlarıyla ABD, Avrupa ve NATO’nun diplomatik ve askerî etkisini bölgede azaltmayı hedeflemiştir. Rusya’nın yaşadığı ekonomik sorunlar da Suriye’deki operasyon maliyetinin gittikçe dayanılmaz bir noktaya gelmesine neden olmuştur. Rusya, operasyonları en uygun bir zamanda durdurarak hem iç kamuoyunu hem de Suriye’deki kazanımlarını korumayı amaç edinmiştir. Putin’in, Cenevre’de müzakereler başlamışken geri çekilme kararını açıklaması, ayrıca Esed’e verilen “Sonsuza kadar senin için savaşamayız, masaya otur ve uzlaş” mesajıdır. Zaten Putin’in daha önce Esed’e iktidarı bırakarak Moskova’ya gelmesi mesajı ilettiği ama Suriye Liderinin bunu reddettiği biliniyordu. Rusya’nın geri çekilme kararı öncesinde Esed’in geleceğinin ne olacağına dair görüşmeler yapıldığı muhtemeldir. Çünkü Rusya’nın bunca emeği hiçbir anlaşma yapmadan boşuna terk etmesi düşünülmemelidir. Putin’in Suriye’den geri çekilme kararı, ABD’nin Ukrayna Krizi üzerine koyduğu yaptırımları kaldırması ve Kırım etrafındaki sorunun yatışması için de bir sebep olabilir. Çünkü son dönemde Ukrayna ordusunun yoğun biçimde Rusya ile savaşa hazırlandığı bilinmektedir. Rusya’nın birçok cephede sıcak çatışmayı devam ettirebilecek ekonomisi bulunmamaktadır. Rusya’nın bundan sonra enerjisini ve dikkatini başka yere yoğunlaştırarak özellikle Ukrayna’daki muhalifleri destekleyeceği tahmin edilmektedir. 309 YENİ TÜRKİYE 87/2016 kanadın artan rahatsızlıkları ve Putin’e karşı muhalefetin sokaklara çıkması da Rusya’da bir saray darbesi ihtimalini güçlendirmiştir. Rusya’da Putin yönetimi, Esed yanlısı tutumuyla başta kendi içerisindeki Müslümanlar olmak üzere İslam devletlerinin desteğini ve güvenini kaybetmiştir. Rusya, mezhep savaşlarında taraf olmuştur. Putin, Rusya’nın güvenliği için Suriye’ye müdahale ettiği argümanını kullanmışsa da, içinden çıkılmaz bir savaşa sürüklendiğinin farkına varmıştır. Suriye’deki savaşın Rusya içlerine taşınma ihtimali de bu kararda etkili olmuştur. YENİ TÜRKİYE 87/2016 310 Rusya’nın geri çekilme kararında, Obama’ya hem içeride hem de dünya kamuoyunda duyulan tepkinin de önemli etkisi vardır. Çünkü kamuoyu Obama’yı Suriye’de yaşanan katliamlara seyirci kalmakla suçlamaktadır. Obama’nın bu eleştirileri dikkate alarak Rusya’ya tavizler vermesi olağan bir sonuçtur. Rusya’nın Suriye Operasyonu, ABD Yönetiminin Rusya karşısında zayıf kaldığını da ortaya çıkarmıştır. Obama, 6 yıldır süren savaşta birçok kanlı mücadeleye müdahale etme şansı varken ve hatta Esed’in kimyasal silah kullandığı belgelenmişken sessiz kalarak izlemiştir. Esed tam düşmeye yakınken Rusya’nın operasyonlarıyla yeniden güç kazanmıştır. Rusya’nın binlerce sivilin ölmesine ve yüz binlercesinin de mülteci olmasına ses çıkarmayan Obama, günümüzde Suriye’deki karmaşanın en büyük sebebi olarak gösterilmektedir. Obama, eleştirilere cevap olarak Rusya’nın Suriye’de bataklığa saplanacağını öne sürmüş ve etkisizliğini mazur göstermeye çalışmıştır. Obama Yönetimi, Suriye’de herhangi bir siyasî çözümün askerî boyutlarıyla yüzleşmek istemeyerek ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Başta Türkiye olmak üzere Suudi Arabistan’ın ABD ile ilişkilerinin eskisi gibi olmayacağı muhtemeldir. Rusya’nın son dönemde saldırgan tutumu kendi içerisinde iç hesaplaşmaya girme olasılığını gündeme getirmiştir. Çünkü Baltık ülkeleri, Orta Asya, Doğu Avrupa, Güney Kafkasya, Avrupa ülkeleri ve Türkiye, Rusya tehlikesine karşı çok daha fazla önlem alma yoluna gitmişlerdir. Putin’in geri çekilme takvimini açıklamaması sürecin yavaş işletilecek göstermelik bir hareket olduğu izlenimini de vermektedir. Rusya geri çekilme kararından sonra özellikle ABD, Türkiye ve AB’nin tavırlarındaki değişiklikleri gözlemleyecektir. Eğer Rusya’nın menfaatlerine yönelik bir değişim olmazsa yeniden saldırılarını yoğunlaştıracaktır. Çünkü Rusya’nın duyurduğu bu çekilme tüm Rus kuvvetlerini kapsamamaktadır. Rusya, “Butik Nusayri Devleti” olarak adlandırılan bölgeyi koruma altında tutmaktadır. Rusya’nın amacı bu sınırlara ek olarak, Esed ve Rusya adına daha çok neler kazanabileceğidir. Rusya, ayrıca Kürt Koridoru olarak adlandırılan bölgede de etkinliğini devam ettirmektedir. Rusya’nın Akdeniz’e çıkışı kontrol etmekten vazgeçmeyeceği, Hmeymim hava üssünü terk etmemesiyle anlaşılmaktadır. Rusya, gelinen noktada kendi tezlerini tüm dünyaya anlattığını ve bunların çoğunu da kabul ettirdiğini düşünmektedir. Rusya, ayrıca Cenevre görüşmelerinde masaya “barışı destekleyen” taraf olarak oturmak istemektedir. Çünkü Esed, bundan önceki görüşmelerde Rusya’dan aldığı güçle barışa yardımcı olmayacak bir tutum sergilemiştir. Esed’in bu tutumundan dolayı barış olmaması hâlinde sorumluluğunun kendisine yüklenmesini istemeyen Putin, dünyaya barış isteyen taraf olarak gözükmek istemiştir. Rusya’nın 30 Eylül 2016’da başlattığı sözde teröre karşı mücadele, aslında Kuzey Suriye’nin PYD, DAEŞ ve El-Nusra hâkimiyetine girmesine neden olmuştur. Rusya’nın hava bombardımanları sebebiyle ılımlı muhalifler olarak adlandırılan birçok grup etkisizleşmiştir. Bu durum Cenevre’de “ılımlı” muhalefet olarak masaya oturacak kesimlerin bölgede bir gücünün olmaması tehlikesini ortaya çıkarmıştır. Rusya, Suriye’de çıkarları doğrultusunda Esed ve PYD-YPG güçleriyle birlikte hareket etmiştir. Bu durumu Washington’a da kabul ettirmiştir. Bir süre sonra PYD/YPG güçleri ABD-Rusya arasında denge unsuru olarak kullanılmaya başlamıştır. Rusya’nın bölgede bu denli etkili olması gelecekte Türkiye başta olmak üzere diğer Ortadoğu ülkeleri tarafından düşman olarak görülmesi ihtimalini doğurmuştur. Bu ülkelerin Rusya’ya karşı sessiz kalmayacağı hesaplanarak bu denli Suriye’ye müdahil olunması mantıklı bulunmamıştır. Ayrıca hem Rusya hem de ABD, Türkiye’nin kara operasyonu yapma- Rusya, kısmi geri çekilme kararıyla ABD ve Batı ülkelerine Esed’in anlaşma olmadan görevden alınamayacağı mesajını vermiştir. Zaten bu duruma Batı da ikna olmuş durumdadır. Bu süreçte bir anlaşma olmaz da Esed yeniden askerî kuvvetle yıkılacak düzeye gelirse, Rusya’nın bölgeye müdahalesi beklenilen bir durumdur. Rusya, oluşabilecek olumsuz durumlara karşı kendisince önlem almaktadır. Rusya’nın Esed’in hâkim olduğu bölgeleri koruma altına alarak ABD’yi de bir barışa veya bölünmeye ikna ettiği izlenimi vardır. Suriye’de federasyon seçeneği daha kuvvetli hâle gelmiştir. Bu federasyon içerisinde Kürtlere geniş bir hâkimiyet verilmesi konusunda ABD-Rusya anlaşması vardır. Rusya’nın geri çekilmesiyle ABD/Batı Koalisyonunun ortak bir planlamaya gittiği anlaşmaya, Türkiye’nin itirazları olsa da bu itirazların Türkiye’yi terörle baş başa bırakarak çözümlenmesi amaçlanmaktadır. Rusya’nın Suriye’den geri çekilme kararı askerî olmaktan çok diplomatiktir. Bu hamlelerin neler getireceği Cenevre görüşmelerinin başarısına bağlıdır. Rusya’nın aldığı askerî güçleri azaltma kararına şüpheyle yaklaşmak gereklidir. Çünkü Rusya, Suriye’den çekileceğini ilan ederken, Esed’e olan desteğini durdurmaktan bahsetmemektedir. Putin’in daha önce de bu şekilde açıklamalarda bulunduğu unutulmamalıdır. Putin’in kendince gizli gündeminin olması güçlü bir ihtimaldir. Putin, Ukrayna’daki çatışmayı sonlandırmak için mutabakata varılan birinci Minsk ateşkes anlaşmasını sonuca ulaştırmak için 2014 Haziran’da başlatılan görüşmeler sırasında da benzer yöntemi kullanmıştır. Ukrayna’da 2015 Şubat ayında varılan ikinci Minsk ateşkesinin ardından, Rusya tarafından çok sayıda geri çekilme duyurusu yapılmıştır. Rusya’nın Suriye’de kısmi geri çekilme kararı almasına rağmen operasyonlarını devam ettireceğini duyurması da geri çekilmenin derecesini ölçmeyi zorlaştırmaktadır. Rusya’nın hangi birliklerin ayrılacağını söylememesi de Suriye’de kimlerin ya da nelerin gönderildiği konusunda şeffaflık sağlamamaktadır. Rusya, Suriye’de kısmi geri çekilme politikasıyla Ukrayna’daki taktiklerini uygulamaktadır. Rusya, tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi barışçıl görüntü verip, Esed’i bahane ederek barış masasında avantajlarla yer almayı garantilemiştir. Ukrayna’daki durumda da benzer biçimde Rus yanlısı yerel milis güçlerinin isteği bahane edilerek barış masasında yer alınmıştır. Putin, Suriye’ye dair barış görüşmelerinde, Esed’i masada yalnız bırakmaya niyetli değildir. Rusya’nın savunduğu fikirler ve söylemleriyle uygulamaları arasında oldukça farklar bulunmaktadır. Örneğin Putin, hiçbir zaman Rusya birliklerinin Ukrayna’da çatışmaya dâhil olduğunu kabul etmemiştir. Fakat Rus birliklerinin savaşta yer aldığı delilleriyle ortaya konulmuştur. Yine Putin, Suriye müdahalesinde Rusya’nın amacının DAEŞ ile mücadele etmek olduğunu açıklamışsa da Rus uçakları DAEŞ’e göstermelik operasyonlar dışında muhalif grupları bombalamıştır. Dünya kamuoyunda Rusya ve ABD’nin DAEŞ’i bahane ederek Suriye ve Irak’ın bölünmesi konusunda ortak politikalar yürüttüğüne dair izlenim vardır. Rusya’nın Suriye’den çekilmesinde, Esed güçlerinin kara operasyonlarındaki başarısızlığı da etkili olmuştur. Rusya, en kazançlı olduğu dönemde geri çekilmeyi bir silah olarak kullanmak istemiştir. Rusya, Suriye’de ulaşmak istediği asgari hedeflere vardığından daha fazla risk almak istememiştir. Rusya, Suriye’ye girdiğinde elinde sadece Tartus donanma üssü varken, çıkarken Esed Rejimiyle yaptığı petrolü de içeren ekonomik anlaşmalar, Lazkiye’de hava üssü vb. kazanımları güvence altına almıştır. Rusya, bu çıkarlarını barış masasında müzakeresiz kabul ettirmek istemektedir. 311 YENİ TÜRKİYE 87/2016 yacağına kanaat getirmişlerdir. Rusya tam da ateşkesin devam ettiği ve görüşmelerin bütünüyle krize girmediği bir zamanda kısmi geri çekilme kararını açıklayarak sorumluluktan kaçmak istemiştir. Rusya, Suriye müdahalesiyle aslında ülkeyi bölme doğrultusunda adımlar atmıştır. Rusya, daha çok Lazkiye ve Tartus çevresinde Nusayri bir bölge oluşturmaya gayret göstermiştir. Esed’in kaybetmesi hâlinde bu bölgede kendisine bağlı bir uydu devlet kurmayı amaçlamıştır. Rusya’nın başarı hikâyesine rağmen ülkenin büyük bir bölümünün halen DAEŞ’in kontrolünde olduğunu düşündüğümüzde, uluslararası camia açısından bir başarıdan bahsetmek mümkün değildir. Hatta Rusya’nın Suriye’ye müdahale sebebinin terörle mücadele olmayıp, Esed’i korumaya yönelik bir askerî strateji olduğu da ortaya çıkmıştır. Rusya bu strateji sayesinde kendisine bağlı küçük bir uydu devleti olacak Nusayri Devleti’nin kurulmasını garanti altına almıştır. Rusya’nın geri çekilme sonrası öne süreceği iki şart vardır. Suriye’deki taraflar ya Rusya’nın çıkarlarını gözeterek deniz ve hava üssünü kullanmasına izin verecekler yahut yeni devletin kurulmasını kabul edeceklerdir. YENİ TÜRKİYE 87/2016 312 Putin aslında geri çekilme kararını verirken uluslararası ve Arap toplumlarının tepkilerini azaltmak ve barış sürecini desteklemek adına bu kararı vermiştir. Putin’in ordusunu Suriye’den bir anlaşma olmadan çıkarması muhtemel değildir. Rusya’nın Suriye’nin geleceği konusunda ABD ile anlaşma yaptığına dair veriler vardır. ABD ile Rusya arasında Suriye konusunda varılan anlaşmanın temellerinin 4 Şubat 2016 tarihinde Henry Kissinger’in Moskova’da Putin ile yaptığı görüşmeyle atıldığı söylenebilir. Kissinger bu görüşmeden sonra da Putin ile müzakerelerini sürdürmüştür. Hatta Mart ayı başında Kissinger’in Putin ile Obama arasında bu konuda arabuluculuk yaptığı dile getirilmektedir. Kissenger’in Putin ile görüşmesinden sonra 14 Şubat 2016’da Putin ve Obama arasında Suriye ile ilgili telefon görüşmesi yapıldığı duyurulmuştur. Bu görüşme sonrasında da Rusya ve ABD Dışişleri Bakanları arasında bir dizi görüşmeler yapılmıştır. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Suriye’de “B planı” söylemi de işte bu görüşmelerin ertesine rastlamak- tadır. John Kerry’nin “Suriye’de ateşkes işe yaramazsa B planı ülkenin bölünmesi olabilir.” açıklaması aslında Putin-Obama mutabakatının bir sonucudur. Çünkü Kerry, yaptığı açıklamada bu plana Rusya’nın da olumlu baktığını duyurmuştur. Rusya’nın Suriye’den kısmi geri çekilmesi Şubat ayı başında Kissenger’in ziyareti ile başlayan ve Mart başında uzlaşmayla neticelenen görüşmelerin bir sonucudur diyebiliriz. ABD-Rusya arasında uzlaşılan plana göre Suriye’de tüm tarafların geçiş sürecine dâhil edilmesi öngörülmektedir. Cenevre görüşmelerinden bir sonuç çıkmaması hâlinde Suriye’nin bölünmesi hedeflenmektedir. Rusya’nın savunduğu Suriye’de, bölünme tezine PYD’den de destek gelmiştir. Kuzey Suriye Federasyonu adı altında Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK)’nin de dâhil olduğu federatif yapı, PYD tarafından kabul görmektedir. PYD/KCK Eşbaşkanı Bese Hozat’ın federatif bir Suriye’nin daha gerçekçi bir model olduğu, Rojava’nın Kuzey Suriye Federasyonu içinde özerk bir bölge olabileceği yönündeki açıklamaları da anlaşmanın PYD’ye de kabul ettirildiği izlenimini vermektedir. ABD ve Rusya’nın planına göre Kuzey Suriye Federasyonu içinde Arap, Kürt, Türkmen ve diğer halkların temsilcileri yer alacaktır. Hatta Türkiye’nin itirazlarını gidermek için Bayırbucak Türkmenlerinin de kendilerine ait özerk bir yönetimle Kuzey Suriye Federasyonu içinde yer alması hedeflenmiştir. Bu plan doğrultusunda Kuzey Suriye’de kurulan kantonların dağıtılarak federasyona dönüştürülmesi çalışmaları başlatılmıştır. Rusya’nın Suriye’den kısmi çekilme kararı vermesinde aslında derinleşen krizin Türkiye ile savaşa götürecek bir hâl alması da etkili olmuştur. Böyle bir durumun Üçüncü Dünya Savaşına sebep olma ihtimali, Rusya’nın kriz derinleşmeden geri çekilme kararı vermesine neden olmuştur. Ayrıca Putin’in bu kararı almasında Ankara’da 13 Mart 2016’da gerçekleşen terör saldırısı sonrası Türkiye’nin kararlı adımlar atabileceği kor- Rusya ve İran, Suriye’de sahadaki askerî dengeleri değiştirmişlerdir. Bu iki devlet menfaatlerine hizmet eden bir siyasî çözümü dayatmak adına, sahadaki dengeleri lehlerine çevirmişlerdir. Bu durum Suriye’deki krizin daha da derinleşmesine, DAEŞ’in güçlenmesine ve mülteci akınlarının daha da artmasına yol açmıştır. Rusya’da genel kanaate göre İran, Rusya’yı ABD ile ambargo pazarlığında kullanmıştır. İran, Rusya’yı Suriye’de savaş alanına çekerek siyasî ve ekonomik çıkarlar elde etmiştir. Hatta Rusya’nın çekilme kararını açıklamasından önce Lübnan Hizbullahı’nın Suriye’den çekilmesi, İran’ın Rusya’ya karşı yaptığı bir hamle olarak değerlendirilmiştir. Rusya’nın İran’a S-300 hava savunma sistemini teslim etmekte tereddüt etmesi iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları derinleştirmiştir. Rusya, İran ile birlikte Suriye’de mücadele ederken İran’ın ABD ile ambargoların kaldırılması konusunda anlaşmasını sindirememiştir. İran ise Rusya’nın İsrail’in güvenlik endişelerini dikkate alarak hareket etmesini unutmamıştır. İsrail, Hizbullahın Suriye’de güç kazanarak kendisini tehdit etmesinden korkmuştur. Bu endişelerini başta ABD olmak üzere Rusya’ya güçlü biçimde iletmiştir. Rusya, Suriye’de Hizbullahın etkin olmasını zamanla kendi politikaları açısından olumlu bulmamıştır. Rus askerî güçleri ile Hizbullah arasında son aylarda yapılan operasyonlarda çıkan anlaşmazlıklar da Rusya’nın Suriye operasyonlarını erken bitirmesine sebep olmuştur. Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre Hizbullah, Suriye’den yüzlerce savaşçısını çekmiştir. Suriye’den dönen savaşçılar Lübnan’daki evlerine ve köylerine ulaşmıştır. Hizbullah’ın bu hamlesi Rusya’nın Suriye’den çekilmesinde olduğu gibi ABD-İran arasındaki anlaşma sonucunda olması da muhtemeldir. Lübnan Hizbullahı’nın Suriye’den çekilmesi hamlesiyle Cenevre’de başlayacak yeni siyasî çözüm arayışlarını güçlendirme ve ateşkesin sürdürülmesi olumlu yönde ilerleyecektir. Lübnan Hizbullahı, Halep gibi bölgelerden çekilmesine rağmen Şam, Lübnan sınırındaki Kalamun ve Zebedani gibi bölgeleri terk etmemiştir. Rusya, İran ile yakınlaşmasına bağlı olarak, Türkiye-İsrail yakınlaşmasından da rahatsızlık duymuştur. Rusya, Suriye’ye müdahale ederken İran ile karşılıklı anlaşarak hareket etmiştir. Fakat zamanla İran ile anlaşmazlıklar artmıştır. Öncelikle Rusya, genel karakteri itibariyle kendi alacağı kararlarda ortak kabul etmemektedir. İran’ın, Esed nezdinde etkisi Rusya’yı rahatsız etmiştir. Ayrıca İran’a uygulanan ambargoların kalmasından sonra Rusya’nın petrol üretimini kısıtlama teklifine İran’ın şiddetle karşı çıkması da Rusya’yı kızdırmıştır. Rusya ve İran son dönemde Suriye’de ihtilaf yaşamaya başlamıştır. Rusya, İran’ın Suriye’deki rolünü sonlandıra- 313 YENİ TÜRKİYE 87/2016 kusudur. Türkiye’nin terör olaylarını gerekçe göstererek Suriye’ye müdahale etmesi durumunda, Rusya’nın uluslararası arenada çaresiz kalacağı gündeme gelmiştir. Türkiye’nin Suriye’de etkin bir operasyona kalkışması hâlinde Rusya’nın kazanımlarının tehlikeye gireceği endişesi duyulmuştur. Rusya, bölgede gün geçtikçe karmaşıklaşan krizden elindeki kazanımları kaybetmeden kurtulmak istemiştir. Çünkü ABD’li yetkililer, Türkiye’nin kararlılığını Rusya’ya bildirmişlerdir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, “Suriye topraklarında Türk askerî olduğu konusunda kanıtımız var.” sözleri, Türk ordusunun kararlılığını göstermesi açısından örnekler olmuştur. Rusya’nın geri çekilme sonrasında ABD’den kendi üslerine saldırı yapılmamasına yönelik Türkiye’den talepte bulunulmasını istediğine dair bilgiler mevcuttur. Rusya’nın bu hareketi Türkiye’nin Suriye’de güç kazanması anlamına gelmemektedir. Çünkü Rusya, Suriye’de hâlâ hava kuvveti bulunduracaktır. Fakat Türkiye’nin Rus hava desteği ile rejim ve YPG kuvvetlerinin Kuzey Suriye’de ilerlemesi karşısındaki itirazları sonuçsuz kalacaktır. Çünkü YPG ve Esed güçlerinin belli bir toprak kaybına uğrayacağı veya ellerindeki toprakları koruma adına gayret gösterecekleri tahmin edilmektedir. rak ülkeden çekilmesinden endişe duymuştur. Suriye’de tek başına Esed’i koruyan bir Rusya olarak anılmak istememiştir. Rusya’nın İran ile birlikte hareket ederek Esed’i desteklemesi sonucunda Arap ve Suriye halkının da nefretini kazandığı bilinmektedir. Rusya, tüm İslam âleminin nefretini kazanarak İran’la birlikte hareket eden ülke olarak anılmayı kendi geleceği açısından tehlikeli görmüştür. Suudi Arabistan’ın “Dış güçler Suriye’ye müdahil olmaya devam ederse, biz de müdahil oluruz” şeklindeki açıklamalarının da bu çekilmede bir etkisi vardır. Çünkü böyle bir müdahale Suriye’deki durumu daha da karmaşıklaştıracaktır. Sonuç YENİ TÜRKİYE 87/2016 314 Rusya ile ABD arasında son dönemde Suriye’de çözüm konusunda yürütülen yoğun temasların bu son kararda etkili olduğu düşünülebilir. Rusya ile ABD, perde arkasında bir anlaşmaya varmış gibi gözükmektedir. Rusya’nın geri çekilme kararı sürpriz gibi görünse de aslında ABD’nin bunu bilmemesi mümkün değildir. Zaten ABD, böyle bir sonuca uzun süredir hazırlanıyordu. Rusya, Suriye operasyonları sonucunda ABD ve Batı tarafından muhatap kabul edilmiştir. Müdahale öncesinde Ortadoğu konusunda Rusya’nın sözü geçmezken yeni durumda anlaşmanın tarafı konumuna yükselmiştir. Rusya bu yeni durumu Ukrayna krizinde avantaj olarak kullanmaya çalışacaktır. Rusya, Türkiye ile yaşadığı uçak krizi sonrasında başta kendi kamuoyu olmak üzere dünya kamuoyunda olumsuz bir hava oluştuğunun farkına varmıştır. Türkiye’nin Ukrayna ile iyi ilişkiler kurarak birçok alanda işbirliğine gitmesi, Putin ve çevresini rahatsız etmiştir. Türkiye’nin politikaları sayesinde Kırım konusunun tüm Batı dünyasında gündem olması, Rusya’yı endişelendirmiştir. Hatta Rusya bu endişesini Kırım’a yeni askerî birlikler göndererek gidermeye çalışmıştır. Rusya’nın 30 Eylül 2015 tarihinde başladığı Suriye müdahalesini 15 Mart 2016 tarihi itibariyle kısmi olarak sona erdirmesi birçokları tarafından sürpriz bir karar olarak görülüyorsa da Rusya’nın bu tür kararlarla tüm dengeleri altüst etmesi tarihte daha önce de sık sık yaşanılan bir durumdur.