Rusya, Suriye’den Neden
Çekiliyor?
Salih Yılmaz*
Giriş
YENİ TÜRKİYE 87/2016
306
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
14 Mart 2016 tarihinde görevlerini büyük
oranda yerine getiren Suriye’deki Rus hava
güçlerinin 15 Mart 2016, Salı gününden itibaren geri çekilmesi yönünde emir verdiğini
söylemiştir. Rusya’nın 30 Eylül 2015’ten bu
yana düzenlediği hava saldırıları, Esed’in yeniden güçlenmesine neden olmuştur. Fakat
bu süreç 15 Mart 2016 tarihi itibariyle kısmen sona ermiş gibi gözüküyor. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la, 14 Mart 2016’da bir
araya gelen Putin, Suriye’deki Rus güçlerinin
barış süreci için gereken koşulları oluşturduğunu belirterek “Savunma Bakanlığı ve Rus
Silahlı Kuvvetleri’nin önüne koyulan görev,
genel olarak tamamlandı diye düşünüyorum.
Rus ordusunun katılımıyla, Suriye Silahlı Kuvvetleri ve vatansever Suriyeli kuvvetler uluslararası terörizme karşı mücadelede temel bir geri
dönüş sağladı ve her açıdan inisiyatifi ellerine
aldılar. Bu nedenle yarından itibaren askerî grubumuzun temel kısmının Suriye’den çekilmesini emrediyorum.”1 duyurusunu yapmıştır. Rus
ordusunun, Suriye’den kısmi çekilmesinin
bu ülkedeki siyasî güçler arasında müzake-
re sürecini teşvik etmesini umduğunu dile
getiren Putin, “Umarım, bugünkü kararımız,
çatışan taraflara iyi bir sinyal olur. Umarım,
bu karar sürecin tüm katılımcılarının güvenini
önemli ölçüde artırır.”2 ifadelerini kullanmıştır. Bunun yanında Tartus’taki donanma üssü
ve Lazkiye’deki Hmeymim Hava Üssündeki
Rus askerî varlığının ise devam edeceğini, bu
üslerin karadan, denizden ve havadan sağlam bir şekilde korunması gerektiğinin altını
çizerek, orada kalacak askerlerin, ateşkesi
kontrol etmeyi sürdüreceklerini belirtmiştir.
Putin, Rusya’nın askerî müdahalesinin barış
görüşmeleri için gerekli koşulları oluşturduğunu da ifade etmiştir. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov da, Putin’in, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i arayarak kararı bildirdiğini
söylemiştir. Rusya’nın istikrarlı olarak Suriyeli
taraflar arasında diyalogun kurulmasından
yana olduğunu hatırlatan Lavrov, geri çekilme konusunda şu değerlendirmeyi yapmıştır:
“Tekliflerimiz, ortaklarımızın isteksizliğiyle karşılaşıyordu. Ancak Uzay-Hava Kuvvetlerimiz
operasyona başladıktan sonra durum değişmeye
başladı. Önce tüm bu grupların tek bir masa
etrafında nasıl toplanacağını anlamak lazımdır.
Ama süreç başladı ve onu kalıcı yapmak hepimizin ortak çıkarınadır.”3
Putin, yaptığı geri çekilme açıklamasından sonra ABD Başkanı Obama ile 14
Mart 2016’da telefonda görüşmüştür. Beyaz
Saray ve Kremlin, iki liderin Suriye çözümüne siyasî çözüm vurgusu yaptığını duyurmuştur. Obama, Rusya’nın olumlu hamlesine
rağmen Esed Rejiminin saldırılarının ateşkesi
sıkıntıya sokabileceğini söylemiştir. Rusya’nın
bu hamlesine ABD’den ilk tepki Beyaz Saray
Sözcüsü Josh Earnest’tan gelmiştir. Earnest
konuyla ilgili düşüncesinin ne olduğu sorusuna, “…Rusya’nın Esed Rejimine destek vermek
için gerçekleştirdiği askerî müdahalenin siyasî
(*) Prof. Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İTBF, Tarih Bölümü.
[email protected]
(1) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor
(Erişim Tarihi: 15 Mart 2016).
(2) http://tr.sputniknews.com/rusya/20160314/1021474477/putin-rusya-suriye.html (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016).
(3) http://tr.sputniknews.com/rusya/20160314/1021474477/putin-rusya-suriye.html#ixzz42uaYEz1H (Erişim Tarihi: 15 Mart 2016).
Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves
Le Drian, Fransız Le Figaro gazetesinde 14
Mart 2016, Pazartesi günü yayınlanan mülâkatında, Rusya’nın son dönemde Suriyeli
muhalifleri hedef almayı bıraktığını, Irak Şam
İslam Devleti (IŞİD) hedeflerine yoğunlaştığını söylemiştir. Fransız Bakanın açıklamaları, Putin’in kararını duyurmasından önce
yapılmıştı. Suriyeli muhalifleri Cenevre’deki
görüşmelerde temsil eden Yüksek Müzakere Heyeti’nin sözcüsü Salim Muslat ise
“Çekilmenin uygulanmasında ciddiyet varsa,
görüşmelere olumlu bir etki yaratır. Bu ciddi bir
adımsa, rejim üzerinde büyük baskı oluşturacak
bir faktör olur, zira Rus desteği rejimin ömrünü uzattı. Bunun sonucunda olaylar ciddi biçimde değişecektir.” demiştir. Muslat, “Kimse
Putin’in aklında ne olduğunu bilmiyor. Ancak
zaten ülkemizde hiçbir yeri yok. Sadece gitmeli.”5 ifadelerini kullanmıştır. Muhalif gruplardan Ceyş-ül İslâm’ın siyasî kanadının lideri
ve Cenevre’deki muhalefet heyetinin baş
müzakerecisi Muhammed Alluş da, Rusların
Suriye’den gerçekten çekilmesinin olumlu
bir gelişme olacağını, samimiyse Rusların çekilmesinin barışa etki edeceğini belirtmiştir.
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de Rusya’nın Suriye’deki güçlerinin
büyük kısmını çekmesi durumunda, Esed’in
İç Savaşın sona ermesi için barışçıl bir geçiş
dönemini müzakere etme konusunda baskı
altına gireceğini belirtmiştir. Steinmeier “Eğer
Rusya’nın birliklerini çekme açıklaması vücut
bulursa, nihayet Cenevre’deki barışçıl siyasî
geçiş dönemini ciddi biçimde müzakere etmesi
için Esed Rejimi üzerindeki baskı artacaktır.”6
ifadelerini kullanmıştır. İngiltere Dışişleri
Bakanı Philip Hammond, Rusya’nın çekilme
kararını “Rusların hamlesi Suriyelilerin öncülüğündeki siyasî geçişe ve hasmâne tutumların
durdurulmasının devamının bir parçası ya da
bunlara gerçek bir bağlılıksa, olumlu olabilir.”7
biçiminde değerlendirmiştir.
Rusya’nın Suriye’den Kısmi Geri
Çekilme Kararı Almasının Nedenleri
Rusya’nın Suriye’deki askerî varlığını
sonlandırmadığını sadece azalttığını dikkate
alarak değerlendirmelerde bulunmak gerekmektedir. Bu azaltma bir bakıma operasyonların başladığı 30 Eylül 2015’le kıyaslandığında çok da fazla bir nitelik taşımamaktadır.
Çünkü 15 Mart 2016 tarihi itibariyle, Rusya’nın Suriye’deki askerî varlığı tahmin edilemeyecek biçimde büyük ve etkilidir. ABD’nin
Rusya’ya uzun süredir Suriye’den çekilme
çağrısında bulunduğunu düşündüğümüzde
iki devletin bu konuda ortak çıkarlarda uzlaşması en muhtemel sonuç olacaktır. Putin’in
sürpriz “Suriye’den çekilme” kararını genel
olarak değerlendirecek olursak şu sonuçlara
varmamız mümkündür. Peki, Rusya’nın bu
çekilmesi ne uğruna yapılıyor?
307
Rus yetkililer, Rus savaş uçaklarının
Suriye operasyonunda 9 binden fazla sorti
(4) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor
(Erişim Tarihi: 15 Mart 2016).
(5) http://tr.sputniknews.com/ortadogu/20160314/1021475498/suriye-muhalefet-rusya-geri-cekilme.html#ixzz42uax6AAw
(Erişim
Tarihi: 15 Mart 2016).
(6) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor
(Erişim Tarihi: 15 Mart 2016).
(7) http://www.aljazeera.com.tr/haber/rus-gucleri-suriyeden-cekiliyor
(Erişim Tarihi: 15 Mart 2016).
YENİ TÜRKİYE 87/2016
bir geçişin yapılmasını daha da zorlaştırdığını
konuşmuştuk. Rusya saldırgan bir biçimde askerî ağırlığını ortaya koydukça, rejimin bu tür
konularda görüşme isteğini ortadan kaldırıyorlardı. Rusya’nın niyetinin tam olarak ne olduğunu görmemiz gerekecek.”4 demiştir. ABD’li
yetkililer, Rusya’nın çekilme kararı ile ilgili
Washington’ın önceden bilgilendirilmediğini,
Rus güçlerinin çekilmesi ile ilgili hazırlıklara
dair de bir işaret görmediklerini söylemişseler
de Obama ile Putin’in bu konuda önceden
görüşmelerde bulunduğuna dair izlenimler mevcuttur. Pentagon yetkilisi bir uzman
Rusya Devlet Başkanı Putin’in açıkladığı geri
çekilme planına dair raporları gördüklerini
belirtmiştir. Rusya’nın Suriye’deki güçlerini
geri çekme kararından haberdar olduklarını
ifade eden İngiltere Dışişleri Bakanlığı basın
sözcüsü, konuya dair resmîaçıklama yapılmayacağını duyurmuştur.
YENİ TÜRKİYE 87/2016
308
yaptığını, 2 binden fazla savaşçının öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Moskova’dan
çekilmenin ne kadar sürede tamamlanacağı
ile ilgili bir bilgi gelmese de hava unsurlarının
önemli bir kısmının Rusya’ya geri döneceği
tahmin edilmektedir. Rusya, Esed’i ayakta
tutabilmek amacıyla yeteri kadar bombalama yaptığına kanaat getirdikten sonra geri
çekilmeye karar vermiştir. Rusya’nın bölgede konuşlandırdığı 30 civarında uçağı vardır.
Bunların yarısı havadan havaya görevlerde
kullanılmaktadır. Ruslar, Suriye’de “Su” tipi
uçakları bulundurmaktadır. Bunun dışında
S-400, SA-17, SA-22 sistemleri de konuşludur. Rusya’nın bölgede elektronik harp sistemlerinden Krashuka-4, herhangi bir uçağın
elektronik sistemini kör edebilmektedir. Bu
sitemlerin çekilip çekilmediği Türkiye açısından önemlidir. Suriye’deki Rus güçlerinin
ana bölümünün geri çekilmesi ardından Rus
askerî danışman ve uzmanların da içinde olduğu ve sayıları 1000’i bulan Rus askerînin
Suriye’de kalmaya devam edeceği bildirilmiştir. Rus uçaklarını koruması için Hmeymim
üssüne yerleştirilen S-400 füze savunma sistemlerinin de belirli bir süre için Suriye’de
kalacağı anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus
silahlı kuvvetlerinin Suriye’den çekilmesi
yönündeki emri, Devlet Başkanı’nın çerçeve kararıdır. Savunma Bakanlığı ve diğer
kurumların ne kadar askerî birlik çekeceğine dair en son kararı yine Putin verecektir.
Suriye’de Hmeymim ve Tartus’taki iki Rus
üssünün çalışmaya devam edeceğini düşündüğümüzde, Rus hava savunma sistemleri
S-400’lerin Suriye’de ne kadar süre kalacağı
yine Putin’in emrine bağlıdır. Rusya, Suriye’deki üsler sayesinde Suriye’deki etkinliğini
devam ettirmek istemektedir. Ayrıca Rus askerlerin çekilme takviminin net olmaması da
Rusya’ya olan güveni azaltıcı etkendir.
Rusya, Suriye’den çekilirken askerî
anlamda başarılı olduğunu ve bundan sonra
kendileri açısından aktif askerî operasyonlar
yapılmasına gerek duyulmayacağını duyur-
muştur. Rusya Savunma Bakanı Şoygu, Rus
hava güçlerinin Suriye’deki Esed karşıtı grupların elinde olan alanlara Eylül 2015’ten bu
yana düzenlediği bombardımanlarda 10000
kilometrekarelik bir alanı kaplayan 400 yerleşim yerinin geri alındığını söylemiştir. Fakat
DAEŞ’e karşı başarısızlıktan bahsetmemiştir.
Ruslara göre Lazkiye’nin alınması, Halep’le
Esed güçleri arasındaki bağlantının yeniden
kurulması, Hama ve Humus bölgelerinin
büyük bölümünün yeniden Esed güçlerinin
kontrolüne girmesi, üç yıldır abluka altında
olan Halep’teki Kuveyris üssünün geri alınması, Rus hava güçlerinin verdiği destekle
Esed ordusunun Palmira Antik Kenti yakınlarındaki petrol ve doğalgaz sahalarını yeniden ele geçirmesi, 209 petrol üretim tesisi ve
3000 petrol tankerinin imha edilmesi, Türkiye’ye giden ana yolların kesilmesi, Rusya’dan
giden ve içlerinde 17 saha komutanının da olduğu 2000 militan öldürülmesi başarı olarak
ilan edilmiştir.
Rusya’nın, Suriye’de ateşkesin başladığı andan itibaren geri çekilme yönünde
hazırlıklar yaptığı gözlemlenmiştir. Çünkü
son dönemde Rus hava saldırıları azalmıştır.
Rus savaş uçaklarının saldırılara devam edeceklerinin açıklanması, Rusya’nın uluslararası
kamuoyunu etkileme amacıyla böyle bir adım
attığı izlenimini doğurmaktadır. Rusya, 6 aydır Suriye’de olmasına rağmen, Esed’e mutlak bir zafer kazandıramamıştır. Rusya’nın,
vekâlet savaşına asaleten girmesi de Esed
karşıtı bölgesel güçleri sahaya çekmiştir. Ortadoğu’da İslam Ordusu adıyla yeni bir oluşuma gidilmiştir. Putin’in bu kararı almasından
önce, Esed güçlerine ait bir savaş uçağının
düşürülmesi de Rusya’yı endişelendirmiştir.
Çünkü muhalif güçlerin sahada yeni silahlar
kullanmaya başlayacağına dair tespitler, Rusya’nın içinden çıkılmaz bir savaşa girdiğine
dair korkularını artırmıştır. Rusya, Suriye’de
verilen askerî kayıpları gizli tutmuşsa da Rus
kamuoyunun gün geçtikçe Suriye’ye neden
gittik anlamında sorgulamalar yapması bu çekilmeye etki etmiştir. Rus elitlerinin ve askerî
Rusya’nın kısmi geri çekilme kararının en önemli sonucu muhalefete müzakere
masasında daha fazla baskı yapma imkânı
elde etmek olacaktır. Rusya, bu davranışı
karşılığında muhtemelen ABD’den muhalefete daha fazla baskı yapmasını isteyecektir.
Muhalefet, Rusya’nın istediği formülü kabul
etmeye zorlanacaktır. Rusya’nın çekilme kararının ardından Esad’ın siyasî ömrü biraz
daha uzayacaksa, Moskova istediğini almış
sayılabilir. Fakat eğer Rus güçlerinin ardından Esad kısa sürede koltuğundan olursa bu
Moskova’nın yenilgisi anlamına gelecektir.
Ayrıca Rusya, Suriye Operasyonuyla istediğini
almış durumdadır. Çünkü Rusya, Tartus’daki
deniz üssüne ilaveten bir de hava üssünü güvenceye almış, Putin tüm dünyaya “Rusyasız
çözüm olmaz” mesajını vermiş, Rusya dünya
sahnesine “büyük güç” olarak dönüş yapmıştır. Rusya, Suriye operasyonuyla 21. yüzyılda
Ortadoğu siyasî ve jeopolitik düzeninin, Rusya hesaba katılmadan gerçekleştirilemeyeceğini kabul ettirmiştir. Bu sayede Ortadoğu ve
Doğu Akdeniz’e yerleşme stratejisini başarıyla uygulamıştır.
Rusya, tüm askerî gücüne rağmen savaş kapasitesi, teknolojik yetenek, demokratik toplum yapısı ve siyasî sistemi itibarıyla
aslında ABD ve NATO ile Suriye’de ve diğer
bölgelerde boy ölçüşecek durumda olmadığını anlamıştır. Rusya bu durumu bildiğinden
NATO ile doğrudan savaşa neden olabilecek hareketlerden kaçınmıştır. Bunun yerine
Ukrayna ve Suriye’de olduğu gibi alternatif
savaş yöntemlerini kullanmıştır. Batı’yı zor
durumda bırakabilmek amacıyla çatışmalar
çıkarmak, karışıklık ve karşılıklı güvensizlik
oluşturmak bu yöntemlerdendir. Rusya, Suriye’de olduğu gibi ABD ile diplomatik işbirliğine giderek müttefikler arası güvensizliği
etkili kılmaya çalışmıştır. Rusya’nın Türkiye
ile yaşadığı krizde de görüldüğü gibi özellikle
NATO’nun 5’inci maddesi kapsamına girmeyen mücadele yöntemlerini tercih etmiştir.
Rusya, Suriye operasyonlarıyla ABD, Avrupa
ve NATO’nun diplomatik ve askerî etkisini
bölgede azaltmayı hedeflemiştir.
Rusya’nın yaşadığı ekonomik sorunlar
da Suriye’deki operasyon maliyetinin gittikçe
dayanılmaz bir noktaya gelmesine neden olmuştur. Rusya, operasyonları en uygun bir zamanda durdurarak hem iç kamuoyunu hem
de Suriye’deki kazanımlarını korumayı amaç
edinmiştir. Putin’in, Cenevre’de müzakereler başlamışken geri çekilme kararını açıklaması, ayrıca Esed’e verilen “Sonsuza kadar
senin için savaşamayız, masaya otur ve uzlaş”
mesajıdır. Zaten Putin’in daha önce Esed’e
iktidarı bırakarak Moskova’ya gelmesi mesajı
ilettiği ama Suriye Liderinin bunu reddettiği
biliniyordu. Rusya’nın geri çekilme kararı öncesinde Esed’in geleceğinin ne olacağına dair
görüşmeler yapıldığı muhtemeldir. Çünkü
Rusya’nın bunca emeği hiçbir anlaşma yapmadan boşuna terk etmesi düşünülmemelidir.
Putin’in Suriye’den geri çekilme kararı, ABD’nin Ukrayna Krizi üzerine koyduğu
yaptırımları kaldırması ve Kırım etrafındaki
sorunun yatışması için de bir sebep olabilir.
Çünkü son dönemde Ukrayna ordusunun
yoğun biçimde Rusya ile savaşa hazırlandığı
bilinmektedir. Rusya’nın birçok cephede sıcak çatışmayı devam ettirebilecek ekonomisi
bulunmamaktadır. Rusya’nın bundan sonra
enerjisini ve dikkatini başka yere yoğunlaştırarak özellikle Ukrayna’daki muhalifleri destekleyeceği tahmin edilmektedir.
309
YENİ TÜRKİYE 87/2016
kanadın artan rahatsızlıkları ve Putin’e karşı
muhalefetin sokaklara çıkması da Rusya’da
bir saray darbesi ihtimalini güçlendirmiştir.
Rusya’da Putin yönetimi, Esed yanlısı tutumuyla başta kendi içerisindeki Müslümanlar
olmak üzere İslam devletlerinin desteğini ve
güvenini kaybetmiştir. Rusya, mezhep savaşlarında taraf olmuştur. Putin, Rusya’nın
güvenliği için Suriye’ye müdahale ettiği argümanını kullanmışsa da, içinden çıkılmaz
bir savaşa sürüklendiğinin farkına varmıştır.
Suriye’deki savaşın Rusya içlerine taşınma ihtimali de bu kararda etkili olmuştur.
YENİ TÜRKİYE 87/2016
310
Rusya’nın geri çekilme kararında,
Obama’ya hem içeride hem de dünya kamuoyunda duyulan tepkinin de önemli etkisi
vardır. Çünkü kamuoyu Obama’yı Suriye’de
yaşanan katliamlara seyirci kalmakla suçlamaktadır. Obama’nın bu eleştirileri dikkate
alarak Rusya’ya tavizler vermesi olağan bir sonuçtur. Rusya’nın Suriye Operasyonu, ABD
Yönetiminin Rusya karşısında zayıf kaldığını
da ortaya çıkarmıştır. Obama, 6 yıldır süren
savaşta birçok kanlı mücadeleye müdahale
etme şansı varken ve hatta Esed’in kimyasal
silah kullandığı belgelenmişken sessiz kalarak izlemiştir. Esed tam düşmeye yakınken
Rusya’nın operasyonlarıyla yeniden güç kazanmıştır. Rusya’nın binlerce sivilin ölmesine
ve yüz binlercesinin de mülteci olmasına ses
çıkarmayan Obama, günümüzde Suriye’deki
karmaşanın en büyük sebebi olarak gösterilmektedir. Obama, eleştirilere cevap olarak
Rusya’nın Suriye’de bataklığa saplanacağını
öne sürmüş ve etkisizliğini mazur göstermeye çalışmıştır. Obama Yönetimi, Suriye’de
herhangi bir siyasî çözümün askerî boyutlarıyla yüzleşmek istemeyerek ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerini kaybetme riskiyle
karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Başta Türkiye olmak üzere Suudi Arabistan’ın
ABD ile ilişkilerinin eskisi gibi olmayacağı
muhtemeldir.
Rusya’nın son dönemde saldırgan tutumu kendi içerisinde iç hesaplaşmaya girme
olasılığını gündeme getirmiştir. Çünkü Baltık
ülkeleri, Orta Asya, Doğu Avrupa, Güney
Kafkasya, Avrupa ülkeleri ve Türkiye, Rusya
tehlikesine karşı çok daha fazla önlem alma
yoluna gitmişlerdir. Putin’in geri çekilme takvimini açıklamaması sürecin yavaş işletilecek
göstermelik bir hareket olduğu izlenimini de
vermektedir. Rusya geri çekilme kararından
sonra özellikle ABD, Türkiye ve AB’nin tavırlarındaki değişiklikleri gözlemleyecektir. Eğer
Rusya’nın menfaatlerine yönelik bir değişim
olmazsa yeniden saldırılarını yoğunlaştıracaktır. Çünkü Rusya’nın duyurduğu bu çekilme tüm Rus kuvvetlerini kapsamamaktadır.
Rusya, “Butik Nusayri Devleti” olarak adlandırılan bölgeyi koruma altında tutmaktadır.
Rusya’nın amacı bu sınırlara ek olarak, Esed
ve Rusya adına daha çok neler kazanabileceğidir. Rusya, ayrıca Kürt Koridoru olarak adlandırılan bölgede de etkinliğini devam ettirmektedir. Rusya’nın Akdeniz’e çıkışı kontrol
etmekten vazgeçmeyeceği, Hmeymim hava
üssünü terk etmemesiyle anlaşılmaktadır.
Rusya, gelinen noktada kendi tezlerini
tüm dünyaya anlattığını ve bunların çoğunu
da kabul ettirdiğini düşünmektedir. Rusya,
ayrıca Cenevre görüşmelerinde masaya “barışı destekleyen” taraf olarak oturmak istemektedir. Çünkü Esed, bundan önceki görüşmelerde Rusya’dan aldığı güçle barışa yardımcı
olmayacak bir tutum sergilemiştir. Esed’in
bu tutumundan dolayı barış olmaması hâlinde sorumluluğunun kendisine yüklenmesini
istemeyen Putin, dünyaya barış isteyen taraf
olarak gözükmek istemiştir.
Rusya’nın 30 Eylül 2016’da başlattığı
sözde teröre karşı mücadele, aslında Kuzey
Suriye’nin PYD, DAEŞ ve El-Nusra hâkimiyetine girmesine neden olmuştur. Rusya’nın
hava bombardımanları sebebiyle ılımlı muhalifler olarak adlandırılan birçok grup etkisizleşmiştir. Bu durum Cenevre’de “ılımlı”
muhalefet olarak masaya oturacak kesimlerin
bölgede bir gücünün olmaması tehlikesini ortaya çıkarmıştır.
Rusya, Suriye’de çıkarları doğrultusunda Esed ve PYD-YPG güçleriyle birlikte hareket etmiştir. Bu durumu Washington’a da
kabul ettirmiştir. Bir süre sonra PYD/YPG
güçleri ABD-Rusya arasında denge unsuru
olarak kullanılmaya başlamıştır. Rusya’nın
bölgede bu denli etkili olması gelecekte Türkiye başta olmak üzere diğer Ortadoğu ülkeleri tarafından düşman olarak görülmesi ihtimalini doğurmuştur. Bu ülkelerin Rusya’ya
karşı sessiz kalmayacağı hesaplanarak bu
denli Suriye’ye müdahil olunması mantıklı
bulunmamıştır. Ayrıca hem Rusya hem de
ABD, Türkiye’nin kara operasyonu yapma-
Rusya, kısmi geri çekilme kararıyla
ABD ve Batı ülkelerine Esed’in anlaşma olmadan görevden alınamayacağı mesajını vermiştir. Zaten bu duruma Batı da ikna olmuş
durumdadır. Bu süreçte bir anlaşma olmaz
da Esed yeniden askerî kuvvetle yıkılacak
düzeye gelirse, Rusya’nın bölgeye müdahalesi beklenilen bir durumdur. Rusya, oluşabilecek olumsuz durumlara karşı kendisince
önlem almaktadır. Rusya’nın Esed’in hâkim
olduğu bölgeleri koruma altına alarak ABD’yi
de bir barışa veya bölünmeye ikna ettiği izlenimi vardır. Suriye’de federasyon seçeneği
daha kuvvetli hâle gelmiştir. Bu federasyon
içerisinde Kürtlere geniş bir hâkimiyet verilmesi konusunda ABD-Rusya anlaşması
vardır. Rusya’nın geri çekilmesiyle ABD/Batı
Koalisyonunun ortak bir planlamaya gittiği
anlaşmaya, Türkiye’nin itirazları olsa da bu
itirazların Türkiye’yi terörle baş başa bırakarak çözümlenmesi amaçlanmaktadır. Rusya’nın Suriye’den geri çekilme kararı askerî
olmaktan çok diplomatiktir. Bu hamlelerin
neler getireceği Cenevre görüşmelerinin başarısına bağlıdır.
Rusya’nın aldığı askerî güçleri azaltma
kararına şüpheyle yaklaşmak gereklidir. Çünkü Rusya, Suriye’den çekileceğini ilan ederken, Esed’e olan desteğini durdurmaktan
bahsetmemektedir. Putin’in daha önce de bu
şekilde açıklamalarda bulunduğu unutulmamalıdır. Putin’in kendince gizli gündeminin
olması güçlü bir ihtimaldir. Putin, Ukrayna’daki çatışmayı sonlandırmak için mutabakata varılan birinci Minsk ateşkes anlaşmasını
sonuca ulaştırmak için 2014 Haziran’da başlatılan görüşmeler sırasında da benzer yöntemi kullanmıştır. Ukrayna’da 2015 Şubat ayında varılan ikinci Minsk ateşkesinin ardından,
Rusya tarafından çok sayıda geri çekilme duyurusu yapılmıştır. Rusya’nın Suriye’de kısmi
geri çekilme kararı almasına rağmen operasyonlarını devam ettireceğini duyurması da
geri çekilmenin derecesini ölçmeyi zorlaştırmaktadır. Rusya’nın hangi birliklerin ayrılacağını söylememesi de Suriye’de kimlerin ya
da nelerin gönderildiği konusunda şeffaflık
sağlamamaktadır. Rusya, Suriye’de kısmi geri
çekilme politikasıyla Ukrayna’daki taktiklerini uygulamaktadır. Rusya, tıpkı Ukrayna’da
olduğu gibi barışçıl görüntü verip, Esed’i bahane ederek barış masasında avantajlarla yer
almayı garantilemiştir. Ukrayna’daki durumda da benzer biçimde Rus yanlısı yerel milis
güçlerinin isteği bahane edilerek barış masasında yer alınmıştır.
Putin, Suriye’ye dair barış görüşmelerinde, Esed’i masada yalnız bırakmaya niyetli değildir. Rusya’nın savunduğu fikirler ve
söylemleriyle uygulamaları arasında oldukça
farklar bulunmaktadır. Örneğin Putin, hiçbir
zaman Rusya birliklerinin Ukrayna’da çatışmaya dâhil olduğunu kabul etmemiştir. Fakat
Rus birliklerinin savaşta yer aldığı delilleriyle
ortaya konulmuştur. Yine Putin, Suriye müdahalesinde Rusya’nın amacının DAEŞ ile
mücadele etmek olduğunu açıklamışsa da
Rus uçakları DAEŞ’e göstermelik operasyonlar dışında muhalif grupları bombalamıştır.
Dünya kamuoyunda Rusya ve ABD’nin DAEŞ’i bahane ederek Suriye ve Irak’ın bölünmesi konusunda ortak politikalar yürüttüğüne dair izlenim vardır.
Rusya’nın Suriye’den çekilmesinde,
Esed güçlerinin kara operasyonlarındaki
başarısızlığı da etkili olmuştur. Rusya, en
kazançlı olduğu dönemde geri çekilmeyi
bir silah olarak kullanmak istemiştir. Rusya,
Suriye’de ulaşmak istediği asgari hedeflere
vardığından daha fazla risk almak istememiştir. Rusya, Suriye’ye girdiğinde elinde sadece
Tartus donanma üssü varken, çıkarken Esed
Rejimiyle yaptığı petrolü de içeren ekonomik
anlaşmalar, Lazkiye’de hava üssü vb. kazanımları güvence altına almıştır. Rusya, bu çıkarlarını barış masasında müzakeresiz kabul
ettirmek istemektedir.
311
YENİ TÜRKİYE 87/2016
yacağına kanaat getirmişlerdir. Rusya tam da
ateşkesin devam ettiği ve görüşmelerin bütünüyle krize girmediği bir zamanda kısmi geri
çekilme kararını açıklayarak sorumluluktan
kaçmak istemiştir.
Rusya, Suriye müdahalesiyle aslında
ülkeyi bölme doğrultusunda adımlar atmıştır.
Rusya, daha çok Lazkiye ve Tartus çevresinde
Nusayri bir bölge oluşturmaya gayret göstermiştir. Esed’in kaybetmesi hâlinde bu bölgede kendisine bağlı bir uydu devlet kurmayı
amaçlamıştır. Rusya’nın başarı hikâyesine
rağmen ülkenin büyük bir bölümünün halen
DAEŞ’in kontrolünde olduğunu düşündüğümüzde, uluslararası camia açısından bir
başarıdan bahsetmek mümkün değildir. Hatta Rusya’nın Suriye’ye müdahale sebebinin
terörle mücadele olmayıp, Esed’i korumaya
yönelik bir askerî strateji olduğu da ortaya
çıkmıştır. Rusya bu strateji sayesinde kendisine bağlı küçük bir uydu devleti olacak Nusayri Devleti’nin kurulmasını garanti altına
almıştır. Rusya’nın geri çekilme sonrası öne
süreceği iki şart vardır. Suriye’deki taraflar ya
Rusya’nın çıkarlarını gözeterek deniz ve hava
üssünü kullanmasına izin verecekler yahut
yeni devletin kurulmasını kabul edeceklerdir.
YENİ TÜRKİYE 87/2016
312
Putin aslında geri çekilme kararını
verirken uluslararası ve Arap toplumlarının
tepkilerini azaltmak ve barış sürecini desteklemek adına bu kararı vermiştir. Putin’in
ordusunu Suriye’den bir anlaşma olmadan
çıkarması muhtemel değildir. Rusya’nın Suriye’nin geleceği konusunda ABD ile anlaşma
yaptığına dair veriler vardır. ABD ile Rusya
arasında Suriye konusunda varılan anlaşmanın temellerinin 4 Şubat 2016 tarihinde Henry Kissinger’in Moskova’da Putin ile yaptığı
görüşmeyle atıldığı söylenebilir. Kissinger bu
görüşmeden sonra da Putin ile müzakerelerini sürdürmüştür. Hatta Mart ayı başında Kissinger’in Putin ile Obama arasında bu konuda arabuluculuk yaptığı dile getirilmektedir.
Kissenger’in Putin ile görüşmesinden sonra
14 Şubat 2016’da Putin ve Obama arasında
Suriye ile ilgili telefon görüşmesi yapıldığı
duyurulmuştur. Bu görüşme sonrasında da
Rusya ve ABD Dışişleri Bakanları arasında
bir dizi görüşmeler yapılmıştır. ABD Dışişleri
Bakanı Kerry’nin Suriye’de “B planı” söylemi
de işte bu görüşmelerin ertesine rastlamak-
tadır. John Kerry’nin “Suriye’de ateşkes işe
yaramazsa B planı ülkenin bölünmesi olabilir.”
açıklaması aslında Putin-Obama mutabakatının bir sonucudur. Çünkü Kerry, yaptığı
açıklamada bu plana Rusya’nın da olumlu
baktığını duyurmuştur. Rusya’nın Suriye’den
kısmi geri çekilmesi Şubat ayı başında Kissenger’in ziyareti ile başlayan ve Mart başında uzlaşmayla neticelenen görüşmelerin bir
sonucudur diyebiliriz. ABD-Rusya arasında
uzlaşılan plana göre Suriye’de tüm tarafların
geçiş sürecine dâhil edilmesi öngörülmektedir. Cenevre görüşmelerinden bir sonuç çıkmaması hâlinde Suriye’nin bölünmesi hedeflenmektedir.
Rusya’nın savunduğu Suriye’de, bölünme tezine PYD’den de destek gelmiştir.
Kuzey Suriye Federasyonu adı altında Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK)’nin de dâhil
olduğu federatif yapı, PYD tarafından kabul
görmektedir. PYD/KCK Eşbaşkanı Bese Hozat’ın federatif bir Suriye’nin daha gerçekçi
bir model olduğu, Rojava’nın Kuzey Suriye
Federasyonu içinde özerk bir bölge olabileceği yönündeki açıklamaları da anlaşmanın
PYD’ye de kabul ettirildiği izlenimini vermektedir. ABD ve Rusya’nın planına göre
Kuzey Suriye Federasyonu içinde Arap, Kürt,
Türkmen ve diğer halkların temsilcileri yer
alacaktır. Hatta Türkiye’nin itirazlarını gidermek için Bayırbucak Türkmenlerinin de kendilerine ait özerk bir yönetimle Kuzey Suriye
Federasyonu içinde yer alması hedeflenmiştir. Bu plan doğrultusunda Kuzey Suriye’de
kurulan kantonların dağıtılarak federasyona
dönüştürülmesi çalışmaları başlatılmıştır.
Rusya’nın Suriye’den kısmi çekilme
kararı vermesinde aslında derinleşen krizin
Türkiye ile savaşa götürecek bir hâl alması da
etkili olmuştur. Böyle bir durumun Üçüncü
Dünya Savaşına sebep olma ihtimali, Rusya’nın kriz derinleşmeden geri çekilme kararı
vermesine neden olmuştur. Ayrıca Putin’in
bu kararı almasında Ankara’da 13 Mart
2016’da gerçekleşen terör saldırısı sonrası
Türkiye’nin kararlı adımlar atabileceği kor-
Rusya ve İran, Suriye’de sahadaki askerî dengeleri değiştirmişlerdir. Bu iki devlet
menfaatlerine hizmet eden bir siyasî çözümü
dayatmak adına, sahadaki dengeleri lehlerine
çevirmişlerdir. Bu durum Suriye’deki krizin
daha da derinleşmesine, DAEŞ’in güçlenmesine ve mülteci akınlarının daha da artmasına yol açmıştır. Rusya’da genel kanaate göre
İran, Rusya’yı ABD ile ambargo pazarlığında
kullanmıştır. İran, Rusya’yı Suriye’de savaş
alanına çekerek siyasî ve ekonomik çıkarlar
elde etmiştir. Hatta Rusya’nın çekilme kararını açıklamasından önce Lübnan Hizbullahı’nın Suriye’den çekilmesi, İran’ın Rusya’ya
karşı yaptığı bir hamle olarak değerlendirilmiştir. Rusya’nın İran’a S-300 hava savunma
sistemini teslim etmekte tereddüt etmesi iki
ülke arasındaki anlaşmazlıkları derinleştirmiştir. Rusya, İran ile birlikte Suriye’de mücadele ederken İran’ın ABD ile ambargoların
kaldırılması konusunda anlaşmasını sindirememiştir. İran ise Rusya’nın İsrail’in güvenlik
endişelerini dikkate alarak hareket etmesini
unutmamıştır. İsrail, Hizbullahın Suriye’de
güç kazanarak kendisini tehdit etmesinden
korkmuştur. Bu endişelerini başta ABD olmak üzere Rusya’ya güçlü biçimde iletmiştir.
Rusya, Suriye’de Hizbullahın etkin olmasını
zamanla kendi politikaları açısından olumlu
bulmamıştır. Rus askerî güçleri ile Hizbullah
arasında son aylarda yapılan operasyonlarda çıkan anlaşmazlıklar da Rusya’nın Suriye
operasyonlarını erken bitirmesine sebep olmuştur. Yerel kaynaklardan edinilen bilgilere
göre Hizbullah, Suriye’den yüzlerce savaşçısını çekmiştir. Suriye’den dönen savaşçılar
Lübnan’daki evlerine ve köylerine ulaşmıştır.
Hizbullah’ın bu hamlesi Rusya’nın Suriye’den
çekilmesinde olduğu gibi ABD-İran arasındaki anlaşma sonucunda olması da muhtemeldir. Lübnan Hizbullahı’nın Suriye’den
çekilmesi hamlesiyle Cenevre’de başlayacak
yeni siyasî çözüm arayışlarını güçlendirme ve
ateşkesin sürdürülmesi olumlu yönde ilerleyecektir. Lübnan Hizbullahı, Halep gibi bölgelerden çekilmesine rağmen Şam, Lübnan
sınırındaki Kalamun ve Zebedani gibi bölgeleri terk etmemiştir.
Rusya, İran ile yakınlaşmasına bağlı
olarak, Türkiye-İsrail yakınlaşmasından da
rahatsızlık duymuştur. Rusya, Suriye’ye müdahale ederken İran ile karşılıklı anlaşarak
hareket etmiştir. Fakat zamanla İran ile anlaşmazlıklar artmıştır. Öncelikle Rusya, genel
karakteri itibariyle kendi alacağı kararlarda
ortak kabul etmemektedir. İran’ın, Esed nezdinde etkisi Rusya’yı rahatsız etmiştir. Ayrıca
İran’a uygulanan ambargoların kalmasından
sonra Rusya’nın petrol üretimini kısıtlama
teklifine İran’ın şiddetle karşı çıkması da
Rusya’yı kızdırmıştır. Rusya ve İran son dönemde Suriye’de ihtilaf yaşamaya başlamıştır.
Rusya, İran’ın Suriye’deki rolünü sonlandıra-
313
YENİ TÜRKİYE 87/2016
kusudur. Türkiye’nin terör olaylarını gerekçe
göstererek Suriye’ye müdahale etmesi durumunda, Rusya’nın uluslararası arenada çaresiz kalacağı gündeme gelmiştir. Türkiye’nin
Suriye’de etkin bir operasyona kalkışması hâlinde Rusya’nın kazanımlarının tehlikeye gireceği endişesi duyulmuştur. Rusya, bölgede
gün geçtikçe karmaşıklaşan krizden elindeki
kazanımları kaybetmeden kurtulmak istemiştir. Çünkü ABD’li yetkililer, Türkiye’nin
kararlılığını Rusya’ya bildirmişlerdir. Rusya
Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, “Suriye
topraklarında Türk askerî olduğu konusunda
kanıtımız var.” sözleri, Türk ordusunun kararlılığını göstermesi açısından örnekler olmuştur. Rusya’nın geri çekilme sonrasında
ABD’den kendi üslerine saldırı yapılmamasına yönelik Türkiye’den talepte bulunulmasını
istediğine dair bilgiler mevcuttur. Rusya’nın
bu hareketi Türkiye’nin Suriye’de güç kazanması anlamına gelmemektedir. Çünkü Rusya,
Suriye’de hâlâ hava kuvveti bulunduracaktır.
Fakat Türkiye’nin Rus hava desteği ile rejim
ve YPG kuvvetlerinin Kuzey Suriye’de ilerlemesi karşısındaki itirazları sonuçsuz kalacaktır. Çünkü YPG ve Esed güçlerinin belli bir
toprak kaybına uğrayacağı veya ellerindeki
toprakları koruma adına gayret gösterecekleri tahmin edilmektedir.
rak ülkeden çekilmesinden endişe duymuştur. Suriye’de tek başına Esed’i koruyan bir
Rusya olarak anılmak istememiştir. Rusya’nın
İran ile birlikte hareket ederek Esed’i desteklemesi sonucunda Arap ve Suriye halkının da
nefretini kazandığı bilinmektedir. Rusya, tüm
İslam âleminin nefretini kazanarak İran’la
birlikte hareket eden ülke olarak anılmayı
kendi geleceği açısından tehlikeli görmüştür. Suudi Arabistan’ın “Dış güçler Suriye’ye
müdahil olmaya devam ederse, biz de müdahil oluruz” şeklindeki açıklamalarının da bu
çekilmede bir etkisi vardır. Çünkü böyle bir
müdahale Suriye’deki durumu daha da karmaşıklaştıracaktır.
Sonuç
YENİ TÜRKİYE 87/2016
314
Rusya ile ABD arasında son dönemde
Suriye’de çözüm konusunda yürütülen yoğun
temasların bu son kararda etkili olduğu düşünülebilir. Rusya ile ABD, perde arkasında bir
anlaşmaya varmış gibi gözükmektedir. Rusya’nın geri çekilme kararı sürpriz gibi görünse
de aslında ABD’nin bunu bilmemesi mümkün değildir. Zaten ABD, böyle bir sonuca
uzun süredir hazırlanıyordu. Rusya, Suriye
operasyonları sonucunda ABD ve Batı tarafından muhatap kabul edilmiştir. Müdahale
öncesinde Ortadoğu konusunda Rusya’nın
sözü geçmezken yeni durumda anlaşmanın
tarafı konumuna yükselmiştir. Rusya bu yeni
durumu Ukrayna krizinde avantaj olarak
kullanmaya çalışacaktır. Rusya, Türkiye ile
yaşadığı uçak krizi sonrasında başta kendi
kamuoyu olmak üzere dünya kamuoyunda
olumsuz bir hava oluştuğunun farkına varmıştır. Türkiye’nin Ukrayna ile iyi ilişkiler
kurarak birçok alanda işbirliğine gitmesi, Putin ve çevresini rahatsız etmiştir. Türkiye’nin
politikaları sayesinde Kırım konusunun tüm
Batı dünyasında gündem olması, Rusya’yı
endişelendirmiştir. Hatta Rusya bu endişesini Kırım’a yeni askerî birlikler göndererek
gidermeye çalışmıştır.
Rusya’nın 30 Eylül 2015 tarihinde
başladığı Suriye müdahalesini 15 Mart 2016
tarihi itibariyle kısmi olarak sona erdirmesi
birçokları tarafından sürpriz bir karar olarak
görülüyorsa da Rusya’nın bu tür kararlarla
tüm dengeleri altüst etmesi tarihte daha önce
de sık sık yaşanılan bir durumdur.