Editörden

2008

Bu makalede, günümüzde daha ismi yeni yeni duyulan, sosyolojiye farklı bir bakış açısı getiren SLAVOJ ZİZEK ve sosyolojide kullandığı önemli kavramları üzerinde durulmuştur. Kullandığı bu kavramları farklı bir bakış açısı ile açıklayarak ve bunları eleştirerek bize sunmaya çalışmıştır. İdeolojiden, semptomdan, meta fetişizimden, gerçeklikten vs. bir çok kavramdan bahsetmiştir, bu kavramlara yamuk bakmak gibi bir bakış açısı geliştirerek açıklamış ve eleştirmiş. Makaleye bütün kavramları sığdırmak zor. Hepsini sığdırmak zor olduğundan, yazımda önemli kavram dile getirmeye çalıştım.

Kültür ve İletişim'in 45. sayısıyla sizlerleyiz. Böylelikle dergimiz 23. yaşına başlıyor! Geçen her yılla birlikte Türkiye akademi tarihinde azimle yol almayı sürdüren ki'nin bir parçası olmaktan daha çok gururlanıyoruz… Bu sayıyla birlikte yapmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyduğum, akademik olarak çok şey öğrendiğim editörlük görevim de sona ermiş oluyor. Bu vesileyle birkaç teşekkür etmek isterim. 45. sayımız hayatın hem durduğu hem devam ettiği, dünya genelinde milyonlarca insanın hayatı evine sığdırma mücadelesi verdiği, küresel kapitalizmin büyük bir hızla dönüşmeye başladığı pandemi günlerinde yayıma hazırlandı. Böylesine zorlu bir dönemde derginin her zamanki gibi özenli ve nitelikli çıkması için emek veren tüm kör hakemlere ve dergimizin zorlu yayım kriterleri nedeniyle kimi durumlarda metinlerini defalarca revize etmeleri gereken yazarlara verdikleri emek ve katkı için çok teşekkür ederim. Editör yardımcıları Sinem Akyön Çelik, Sıla Levent ve Vahdet Mesut Ayan her zaman olduğu gibi yürüttükleri bu işi büyük bir özen ve titizlikle yerine getirmekle kalmayıp, bu zorlu akademik faaliyeti keyifli bir dayanışmaya çevirdiler. En içten teşekkürlerimi onlara iletmek isterim. Son olarak farklı şehirlerde yaşasalar da ki için bir araya gelen, derginin köklü geçmişini kurmakla kalmayıp, geleceğe de emin adımlarla ilerlemesine her tür katkıyı sunan yayın kurulunun sevgili üyelerine, hocalarımıza teşekkür ederim. Bu sayıyı sevgili dostum ve meslektaşım Tuğba Taş ile birlikte çıkardık. Tuğba sayının "Görsel Kültür" temalı dosyasını hazırlardı ve dosyada yer alan yazıların editöryal süreçlerini takip etti. Kendisine hem bu harika dosya için hem de birlikte çalışmanın keyfini paylaştığı için çok teşekkür ederim. Sayının dosya konusu kapsamındaki yazılarını sizlere dosya editörü olarak Tuğba takdim edecek. 45. sayımızda yine dolu dolu bir içerikle sizlerleyiz. Bu sayıda kör hakemlik sürecini tamamlayan 11 bilimsel araştırma makalesinin yanı sıra bir kitap eleştirisi ve bir de değini yer alıyor. Bu yazıların altısı dosya konusu dışındaki yazılardan oluşuyor. Bunlardan ilki Nihan Bozok'un "Hastalığını Anlatmak, Dünyaya Doğru Açılmak, Dayanışmak ve Güçlenmek Üzerine: Kadınların Sözlerine Uğrayan Sağaltıcı Diyaloglar" başlıklı makalesi. Bozok, makalesinde modern tıp geleneğinin hasta

Gazi Akademik Bakış Dergisi/ Journal of Gazi Academic View

KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi

Türkiye'de kadına dair tartışmaları soykütüksel bir incelemeye tabi tuttuğumuzda modernleşme/batılılaşma tecrübesinin bu tartışmalara kaynaklık ettiğini ve söz konusu tartışmaların iki hatta şekillendiğini görürüz.

Sosyal Bilimlerde Yeni Eğilimler, Ed. Lütfi Sunar, 2015

Dünyamızda toplumsal yaşamın da ma yen den şek llend ğ ve b rb r le l nt l sorunların olanca ağırlığıyla toplumların gündem n meşgul ett ğ b r zaman d l m nde, sosyal gerçekl kler anlamak ve açıklamak peş ndek b l mler n de doğal olarak yen b ç mler alması söz konusudur. Günümüzde bu çerçevede her b r d s pl n ve araştırma alanında yen sorular, çalışma alanları, metodoloj ler gel şt r lmekte ve yen eğ l mler ortaya çıkmaktadır. Bu yen eğ l mler n tesp t ve ncelenmes de sosyal gerçekl ğ n kavranab lmes ç n önem arz etmekted r.

"Başka" Aileler Vardır Çalıştayı, 2021

Bu çalıştayın yapılış amacı aileye dair dar ve kısıtlayıcı söylemi kırmak, daha kapsayıcı tartışmaları gerçekleştirmek ve 'başka' aile tahayyüllerinin olanağı üzerine konuşmaktı. Yüksek katılımla ve oldukça zengin bir programla gerçekleştirilen çalıştayın sonunda, tüm paylaşımların bir de yazılı olarak kalıcı hale getirilmesinde karar kıldık. Böylece yaygın söylemdeki tektipleştirici aile anlayışı bazı tartışmaların gerçekleştirilmesi önünde önemli bir engel teşkil etse de aile üzerine insan hakları savunuculuğu ile dayanışma temelinde ve bilimsel alanda gerçekleşen çok değerli tartışmaları kayıt altına almak istedik. Bu kitabın, ideal aile tanımının darlığının, heteronormatif ve ataerkil değerler üstüne kurulmuş yapısının sorgulamaya açıldığı ve aileye dair alternatif tanımlar, yapılar, deneyimler ve ilişkiler üzerine düşünüldüğü bir alanın da mümkünlüğüne işaret ettiğini düşünüyoruz. Bu tür çalışmaların gelecek günlerde çoğalmasını, yaygınlaşmasını ve bizleri bir araya getirmesini umarak elinizdeki bu kitabın buna vesile olmasını dileriz.

Journal for the Study of the Historical Jesus, 2022

This article explores the historiographical consequences of depending on Markan chronology to reconstruct Jesus's mission. Mark highlights a "Galilean crisis" as well as the scene in the temple courts (Mk 11:18) as twinned moments of dramatic reversal (peripeteia) that serve to drive his story home to its conclusion, connecting Jesus's Jewish mission with his Roman death. Analyzing Jesus, the Gospels, and the Galilean Crisis with Mark's literary deployment of peripeteia in mind, the essay then raises several questions about Ferda's reconstruction of the reception of Jesus's message among his Galilean hearers. Jerusalem, not the Galilee, emerges as the true site of "crisis." Jesus's popularity among Jews, not a rejection by them, explains most directly Pilate's decision to neutralize Jesus. Were it not for the narrative shaping of Mark's story, would we have any reason to presuppose a "Galilean crisis" at all?

SOAS China Institute blog, 2024

Since the interpretive turn in the social sciences some fifty years ago, the study of conflict, and of long-running disputes in particular, has given prominence to the role of narrative and discourse in the perpetuation of antagonisms. As Peter Coleman wrote in a much-cited essay in the 1990s, conflicts of all kinds are driven and sustained by stories: once “contradictory narratives emerge for each of the disputing groups and become promoted to unquestioned fact or truth,” he wrote, those disputes “often cross a threshold into intractability”. But how do such narratives emerge? How do they relate to the original events that triggered the dispute? And how much change do these narratives undergo in their early stages? Divergent Discourses is a joint SOAS-Leipzig University project, funded by the UK and German research bodies (the AHRC and DFG), that aims to explore these questions by studying the earliest accounts of the Sino-Tibetan conflict. That conflict began with the entry of China’s People’s Liberation Army into Tibet 74 years ago. At that time, the two parties to the dispute immediately turned to public media – primarily to newspapers – to convey their interpretations of events. By collecting and studying newspapers from the late 1950s and early 1960s, the project aims to trace the early formation of these accounts, which evolved into the deeply divergent narratives that have sustained the conflict till today. Since very few Tibetans in the 1950s or 1960s would have been able to read Chinese, many of the newspapers produced by the new Chinese rulers in Tibet were published in Tibetan, among them the Bod ljongs nyin re’i gsar ’gyur, the Tibetan version of the official organ of the Chinese Communist Party in Tibet, Xizang ribao (“Tibet Daily”). Such publications were then, as now, primarily vehicles for praising the Party and its policies, often couched in difficult jargon and polemic. Unsurprisingly, historians of Tibet have not treated newspapers as important sources; their focus has been instead on the rare archival documents released by the Chinese government or on testimonies of survivors and refugees. Tibetan newspapers, however, served in effect as daily instructions to local cadres as well as providing contemporaneous accounts of events and political thinking at the time. They remain significant historical documents and a primary source for narrative analysis.

DergiPark (Istanbul University), 2020

Especially the health, social and economic developments and changes in the last century; caused a decrease in fertility rate and prolonged life expectancy at birth. These results have changed the demographic structure of the countries with significant increases in the elderly population rate in the world and brought countries to a new set of difficulties. The search for solutions has led to the development of healthy aging policies and the concept of active aging has been developed by the World Health Organization (WHO). Being aware of the fact that the policies and strategies carried out for the aging population will not be realized without planning urban spaces, WHO has launched the 'Age-Friendly Cities' project, which aims to increase the participation level and quality of life of the elderly, the disabled and all other individuals, by taking the urban design along with architecture into the agenda. The study, which deals with active aging, which is accepted worldwide, is an important need for sustainable age-friendly cities of 'accessibility' and 'design for all' principles that increase the level of participation in social, cultural and economic life as well as the access of elderly people who live in cities to urban spaces. aims to reveal that. In this context, the study has been produced from the author's doctoral dissertation to contribute to more livable, sustainable urban arrangements that aim to eliminate the obstacles and constraints faced in the participation of ages by social studies along with literature researches.

2023

The period around the mid-late Holocene transition (c. 2200 bc) saw major societal developments across the eastern Mediterranean. At the same time, the region experienced a shift to more arid climatic conditions. This included punctuated episodes of rapid climate change such as the '4.2 ka event', which has been implicated in widespread societal 'collapse' at the end of the Early Bronze Age. The ways in which societies adapted agricultural production to cope with a drying climate are poorly understood. We begin to rectify this through stable isotope analysis of archaeobotanical remains from the Aegean region of western Türkiye, conducted to reveal changes in agricultural decision making across the mid-late Holocene transition. We find that Bronze Age farmers adapted agricultural production strategies by investing in drought-tolerant cereals cultivated on drier fields with water management strategies redirected towards pulses. Despite this, we find no evidence for pronounced drought stress in cereals grown during the period of the 4.2 ka event. This raises the potential for alternative explanations for societal disruptions visible across the Anatolian Plateau during this time, such as the breakdown of long-distance trade networks.