TDD/JofEL
2013
Yaz/Summer
q
U f u k
T a v k u l
A N K A R A
Ü N İ V E R S İ T E S İ
KAFKASYA
VE
KIRIM
ÇEVRESİNDE
NOGAYLAR
N O G H A Y S
A R O U N D
T H E
C A U C A S IA
A N D
C R IM E A
Özet
Kazakistan’dan
Romanya’ya
kadar
uzanan
geniş
bir
coğrafyada
yaşayan
Nogayların
bir
bölümü
Kırım
civarında
yerleşirlerken
bazı
Nogay
boyları
da
18.
yüzyılda
Rusya
tarafından
Kafkasya’nın
kuzeyindeki
bozkırlara
yerleştirilmişlerdir.
Nogaylar
Kafkasya’da
yaşamakta
olan
çeşitli
Kafkas
halklarıyla
etnik
ve
kültürel
ilişkiler
kurmuşlardır.
Günümüzde
Kafkasya
ve
çevresinde
yaşamakta
olan
Nogayların
dağınık
bir
nüfus
yapısına
sahip
olmaları
onların
etnik-‐millî
meselelerinin
çözümünü
zorlaştırmaktadır.
Anahtar
Kelimeler
N o g a y l a r ,
K ı r ı m ,
K a f k a s y a
Abstract
Living
in
a
wide
area
lying
from
Kazakhstan
to
Romania
some
of
the
Noghay
tribes
settled
in
around
the
Crimea.
In
the
18th
century
some
Noghay
tribes
were
settled
on
the
northern
steppes
of
the
Caucasus
by
Russians.
Noghays
have
established
ethnic
and
cultural
relations
with
the
Caucasian
peoples.
Due
to
the
scattered
population
of
Noghays
around
the
Caucasus
it
is
difficult
to
have
a
solution
to
their
ethno-‐national
issues.
Key
Words
N o g h a y s ,
C r i m e a ,
C a u c a s u s
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
Deşt-‐i
Kıpçak’ın
eski
göçebe-‐savaşçı
halkı
Nogaylar,
Kafkasya
ve
Kırım
civarındaki
topraklarda
da
yurt
tutmaya
mecbur
kalarak
değişik
halklar
ve
kültürlerle
karşı
karşıya
geldiler
ve
günümüzde
çok
renklilik
arz
eden
sosyo-‐kültürel
bir
yapının
parçası
oldular.
Günümüzde
Nogaylarla
ilgili
araştırmaların
hemen
hepsinde
onların
Kafkasya’da
yaşayan
bir
Türk
boyu
oldukları
vurgulanır.
Oysaki
Nogaylar
uzun
göçlerle
dolu
tarihlerinde
son
olarak
Kafkasya’ya
gelmişlerdir.
Romanya’dan
Kazakistan’a
kadar
uzanan
Karadeniz’in
kuzeyindeki
eski
Kıpçak
Bozkırı
sahasının
hemen
her
karış
toprağında
atlarının
ayak
izleri
bulunan
Nogayların
Kafkasyalı
Türk
boylarından
biri
olarak
algılanmalarının
sebebi
başkadır.
Geniş
bir
coğrafyada
dağınık
olarak
yaşayan
Nogay
boylarından
bir
kısmının
Çarlık
döneminde
Kafkasların
kuzeyindeki
bozkırlara
yerleştirildikleri
ve
Sovyetler
Birliği
döneminde
bunların
bir
bölümünün
Karaçay-‐Çerkes
Özerk
Bölgesi,
Stavropol
Eyaleti
ve
Dağıstan
Özerk
Cumhuriyeti
sınırları
içine
alındıkları
malumdur.
Rusya
Federasyonu
döneminde
de
Nogayların
bir
kısmı
Kafkaslarda
Karaçay-‐Çerkes
ve
Dağıstan
cumhuriyetlerini
oluşturan
etnik
halklardan
sayıldılar
ve
bu
cumhuriyetlerin
resmi
dilleri
arasında
Nogayca
da
yer
aldı.
Dolayısıyla
Nogaylar
yalnızca
Kafkasya’daki
bu
iki
cumhuriyet
yönetimi
altında
bir
yazı
diline
sahip
olduklarından
ve
dilleriyle
ilgili
resmi
neşriyat
Karaçay-‐Çerkes
ve
Dağıstan
cumhuriyetleri
yayınevleri
tarafından
gerçekleştirildiğinden,
araştırmacılar
Nogayları
Kafkasya’da
yaşayan
bir
Türk
boyu
olarak
kabul
etme
eğilimindedirler.
Halbuki
Nogay
tarihi
ve
kültürü
eski
Kıpçak
bozkırının
hemen
her
köşesinde
izler
bırakmıştır.
Biz
burada
Kafkasya
ve
Kırım
çevresindeki
Nogaylarla
ilgili
tarihi
kaynakları
incelemekle
yetineceğiz.
Altın
Ordu
hanı
Özbek
Han’ın
İslâm’ı
1312
yılında
kabul
etmesinden
sonra
kuzeydeki
yerleşik
şehirliler
Tatar
olarak
anılmaya
başlamışlar,
doğudaki
bozkır
göçebeleri
Kazak
adı
altında
birleşirlerken
batıdakiler
de
Nogay
adıyla
tanınmışlardı
(Gumilev
2003:
374).
Nogaylar
hızla
teşkilatlanarak
1551
yılında
300
bin
atlıya
sahip
büyük
bir
güç
haline
gelmişler
ve
Rus
prensleriyle
yaptıkları
ticaret
sayesinde
giderek
zenginleşmişlerdi.
Nogaylar
Ruslara
yılda
50
bin
at
satıyorlardı
(Roux
2007:
345).
Ruslarla
Nogaylar
arasındaki
ticaret
ilişkisi
siyasi
bir
ittifaka
da
dönüşmüş
ve
1554
yılında
Rus
çarı
Korkunç
İvan,
Nogay
beylerinin
yardımıyla
Astrahan
şehrini
ele
geçirmişti.
Böylece
İdil
Irmağı
ağzına
yerleşen
Rusya,
Kırım
ve
Kafkasya’nın
fethi
için
önemli
bir
mevzi
kazanmıştı
(Taymas
1988:
37).
Nogaylar
bu
suretle
ileride
kendi
kaderlerini
de
kötü
yönde
etkileyecek
bir
hareketin
içinde
yer
almışlardı.
Moğolcada
'köpek'
anlamına
gelen
Nogay
(noḥai)
kelimesinin
(Williams
2001:
28,
Temir
1986:
117)
bu
Türk
boyunun
adı
olarak
ne
zaman
tarih
sahnesine
çıktığı
konusunda
değişik
görüşler
ileri
sürülmektedir.
Bunlardan
en
yaygın
olanına
göre,
Nogay
Tatarlarının
taşıdıkları
Nogay
adı
Altın
Ordu
emirlerinden
Emir
Nogay’ın
isminden
gelmektedir
(Caferoğlu
1983:
45).
Berke
Han’dan
sonra
tahta
çıkan
ve
1266-‐1280
yılları
arasında
hüküm
süren
Mengü-‐Timur
zamanında
Altın
Ordu
devletinde
nüfuzu
artan
Nogay
şahsî
cesareti
ve
idarî
kabiliyetiyle
Altın
Ordu
devletinin
idaresini
elinde
tutmuş
ve
kırk
yıl
kadar
Altın
Ordu’nun
mukadderatı
üzerinde
önemli
rol
oynamıştı
(Kurat
1972:
129).
Han
soyundan
gelmediği
için
'Han'
unvanını
alamayan
Nogay,
'Emir'
unvanıyla
anılmıştı.
Altın
Ordu
devletinin
yönetimi
üzerinde
istediği
zaman
hanları
değiştirebilecek
kadar
etkili
olan
Emir
Nogay
1299
yılının
sonbaharında
Tokta
Han’a
karşı
verdiği
savaşta
yenilerek
öldürülmüştü.
Moğolların
Mangıt
boyuna
mensup
olan
Emir
Nogay’ın
ölümünün
ardından
Deşt-‐i
Kıpçak
sahasının
Cuci
oğullarının
hâkimiyeti
altına
geçmesiyle
birlikte
Mangıt
kabilesi
beylerinden
Edigey,
Cuci
ulusunda
söz
sahibi
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
340
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
olmuş
ve
Nogay
Ordası’nın
kurucusu
olarak
tarihe
geçmişti.
Edigey
1419
yılında
Altın
Ordu
hanı
Toktamış
Han’ın
oğlu
Kerim-‐Birdi
tarafından
mağlup
edilerek
öldürülmüştü
(Kurat
1972:
141).
14.
yüzyıl
sonları
ile
15.
yüzyıl
başlarında
Mangıt
yurdunda
ortaya
çıkan
Nogay
Ordası’nın
taşıdığı
Nogay
adının,
1299
yılında
ölen
Emir
Nogay’ın
adıyla
bağlantılı
olup
olmadığı
konusu
Nogay
tarihinde
tartışmalı
bir
mesele
olarak
yerini
korumaktadır.
Deşt-‐i
Kıpçak
sahasında
kabile
birliklerini
muhafaza
eden
Moğol
kökenli
Mangıtların
Kıpçak
Türkleriyle
karışarak
dillerini
bırakıp
Türkleştikleri,
15.
yüzyıl
sonlarında
Mangıt
adını
da
bırakarak
Nogay
adıyla
tanındıkları
bilinmektedir
(Yakubovskiy
1992:
133).
Ancak
Emir
Nogay’ın,
ölümünden
yaklaşık
iki
yüz
yıl
sonra
Mangıtların
kurduğu
Nogay
Ordası’na
adını
vermesinin
mümkün
olmadığı
tarihçiler
tarafından
ileri
sürülmektedir
(Alpargu
1996:
28).
Nogaylar
arasında
Emir
Nogay
ile
ilgili
en
küçük
bir
hatıranın
bile
yaşamamasına
karşılık,
Nogay
Ordası’nın
kurucusu
Mangıt
beyi
Edigey
hakkında
söylenen
destanlar
günümüzde
dahi
Nogaylar
arasında
canlılığını
korumaktadır.
Ayrıca
Nogay
Ordası’nın
bütün
bey
ve
mirzalarının
Edigey’in
soyundan
geldiği
bilinmektedir
(Kurat
1972:
141).
Dolayısıyla,
Nogay
adının
tarih
sahnesine
çıkışı
ve
kaynağı
konusundaki
çelişkiler
mevcudiyetini
devam
ettirmektedir.
Nogayların
göç
sahalarının
geniş
bir
coğrafyaya
yayıldığı
bilinmektedir.
Doğuda
Altay
dağları
bölgesinden
batıda
Tuna
nehri
havzasına
kadar
uzanan
geniş
bir
alan
Nogayların
göç
sahasını
oluşturmaktaydı.
Nogayların
esas
kitlesi
İdil
ırmağının
doğusunda,
Yayık
ve
Emba
ırmaklarının
civarlarında
yaşamaktaydı
ve
bunların
bir
kısmı
daha
doğuda
Sır-‐Derya’ya
kadar
uzanırlardı.
Nogay
kabilelerinden
yedisi,
Şırın,
Arın,
Kıpçak,
Argun,
Alçın,
Katay
ve
Mangıt,
Yedisan
adıyla
biliniyorlardı.
Kazan
Hanlığı’nın
Ruslar
tarafından
ele
geçirilmesine
kadar
Nogay
kabilelerinin
göç
sahasının
kuzeyde
Kama
ırmağına
kadar
uzandığı
bilinmektedir
(Kurat
1972:
281).
16.
yüzyıl
ortalarında
Devletgerey
Han’ın
hâkimiyeti
devrinde
Nogay
kabilelerinin
Kırım
Hanlığı
içinde
göç
sahası
bulmaları
bir
mesele
halini
aldı.
Astrahan’ın
Ruslar
tarafından
alınmasıyla
Nogay
kabilelerinin
birçoğu
16.
yüzyıl
ortalarında
İdil
ırmağının
batı
tarafına
göçe
zorlandılar.
1557-‐1558
yılları
arasında
ortaya
çıkan
kıtlık
ve
açlık
bu
göç
hareketini
aşağı
İdil
sahasında
hızlandırdı
(Kurat
1972:
243).
Bu
sırada
Nogayların
başı
sayılan
Yusuf
Mirza
ile
veliahdı
İsmail
Mirza
arasında
ortaya
çıkan
siyasî
çekişme
Nogayları
ikiye
böldü.
Nogayların
Rus
himayesinde
bulunması
siyasetini
takip
eden
İsmail
Mirza’ya
karşılık
Rus
aleyhtarı
olan
Yusuf
Mirza
arasında
başlayan
mücadele
1555
yılında
Yusuf
Mirza’nın
öldürülmesiyle
sonuçlandı.
Yusuf
Mirza’nın
oğullarının
İsmail
Mirza’ya
karşı
mücadeleyi
devam
ettirmeleri
neticesinde
Nogaylar
birbirine
düşman
iki
zümreye
bölündüler.
Rus
aleyhtarı
olan
Nogay
kabileleri
1557-‐1558
yıllarında
İdil
ırmağının
batısına
göç
ederek
Kırım
Hanı
Devletgerey
Han’a
sığındılar.
Devletgerey
Han
bu
Nogaylara
Kafkasya’nın
kuzey
düzlüklerinde
hâkimiyeti
altında
bulunan
Kabardey
ülkesi
ile
Azak
kalesi
arasında
göç
sahası
tahsis
etti.
Bu
bölgeye
yerleşen
Nogaylar
'Kiçi
(Küçük)
Nogay
Ulusu'
adıyla
tanındılar
(Kurat
1972:
243).
Dnepr
Irmağı
boylarının
göçebe
Nogaylar
için
çok
uygun
bir
saha
olması
ve
Rus
Kazaklarının
Kırım
Hanlığı
arazisine
bu
yönden
saldırılarının
engellenmesi
amacıyla,
aynı
zamanda
Nogayları
Kırım’dan
uzak
tutmak
maksadıyla
Kırım
hanları
tarafından
Nogayların
Dnestr
ve
Tuna
Irmağı
civarına
göç
ettirilip
yerleştirilmeleri
kararlaştırıldı.
Yedi
Nogay
boyunun
Besarabya-‐Bucak
bölgesine
nakledilmesiyle
buralara
Yedisan
adı
verildi.
Bu
suretle
önemli
miktarda
Nogay
nüfusu
Karadeniz’in
kuzey-‐batısında
yaşamaya
başladı
(Kurat
1972:
243).
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
341
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
Hicrî
1075
(1665)
yılında
Eflak
ve
Boğdan
Eyaletleri
üzerinden
Kırım’a
gelen
Evliya
Çelebi,
yolda
karşılaştığı
Nogaylar
hakkında
şu
bilgileri
aktarır:
“Bu
Tatar
kavmi
merhametsiz
kavimdir.
Osmanlıların
önünde
gidip
cenk
ederler.
Nogay
Tatarının
yanında
helal
haram
yoktur.
Canı
olup
kanı
çıkan
ne
varsa
yerler.
Darı
yufkası
karıştırıp,
bütün
hayvanların
kanını
çorba
gibi
içerler.
Hep
yedikleri
ettir.
Hayvanların
kürkünü
giyerler.
Ekmek
yeseler,
yüreklerine
yapışıp
ölürler.
Yedikleri
darı,
giydikleri
deri,
evleri
saz,
kendileri
nâsaz
(münasebetsiz)
bir
alay
gazilerdir.
Bir
Tatar
üç
dört
günlük
yemeği
yiyip,
bir
fıçı
boza
içse,
üç
dört
gün
yemek
yemese
olur.
Tatar
vardır
ki
ömründe
su
içmemiştir.
Kımız
adında
at
sütü
içerler.
Talkan
dedikleri
darıyı
kavurup
at
ve
deve
sütüyle
karıştırıp
içerler.
Yağlı
ayran
içerler.
İlik
gibi
koyu,
lezzetli
bozaları
olur.
Ekmeğe,
suya
onun
için
rağbet
etmezler.
Bu
Nogaylardan
başka
Kırım
adasında
insanlarla
karışan
Badrak
denilen
adamlar
vardır.
Bunların
bazıları
ebediyen
ekmek
yemez,
su
içmezler.
Niçin
su
içmezsin
diye
sorulduğu
vakit
‘Vallahi
Allah
insanı
çamura
su
katıp
yarattı.
Çamura
fazla
su
katarsan
bir
tarafı
kopar.
Biz
de
çamurdan
yaratıldığımız
için
su
içmeyiz’
derler.
Bütün
Tatarlar
at
eti
yerler.
Bu
Tatar
kavmi
dedikodu,
başkası
aleyhinde
düşünmek,
kin,
kibir
bilmezler.
Bunlardan
nefret
ederler.
Bütün
düşmanlıkları
başka
kavimlere
karşıdır.
Mezhepleri
Hanefîdir.
Şafiî
olanlar
da
vardır.
Dışarı
illerde
olanlardan
Nogay,
Şidak,
Urmit
Nogay,
Mansurlu,
Secvitli,
Şirinli,
Mangıtlı,
Çoban
illi,
Nevruz
illi…
Bunlar
hep
Şafiîdir.
Büyük
bilginleri
vardır.
Hepsi
illerde
medreseleriyle
beraber
konup
göçerler.
Bilginlerinin
izni
ile
Tatarlar
at
eti
yerler”
(Evliya
Çelebi
Seyahatnamesi,
1970:
177-‐
178).
Seyahatnamesinde
Bahçesaray
şehrini
ayrıntısıyla
anlatan
Evliya
Çelebi,
bu
şehrin
araba
tekerleği
ateşinde
pişmiş
kebabının
çok
meşhur
olduğunu
kaydedip,
onunla
ilgili
şu
hikâyeyi
nakleder:
“Heyhat
sahrasında
Kıpçak
Bozkırında
bir
Nogay
Tatarı,
konar
göçer
bir
Tatara
misafir
olur.
Tatar
misafirine
riayet
(hürmet)
etmek
ister.
Bir
koyun
boğazlar.
Fakat
koyunu
kızartmak
için
odun
yok…
Bir
arabası
var
ama
onun
üzerinde
de
canından
aziz
bir
mahbube
gelini
varmış.
Mahbubesini
sahraya
bırakıp
arabanın
tekerleğini
yakarak
koyunu
kızartır.
Sonra
Nogay
derhal
kendi
ilinden
yedi
araba
mal
getirip
ev
sahibine
verir.
O
vakitten
beri
Tatarlar
arasında
hürmet
makamında
araba
tekerleği
ile
pişmiş
koyun
kebabı
yedirirler.
Hatta
Tatar
birisi
ile
çekişse
“Neni
körgenmen,
bana
ne
minnet
kastarsın.
Yoksa
araba
tekerleği
ile
pişmiş
kebabını
mı
aşadım?”
derler”
(Evliya
Çelebi
Seyahatnamesi,
1970:
217).
Evliya
Çelebi’den
yaklaşık
yüz
yıl
sonra,
1767
yılında
Kırım’da
Fransız
konsolosu
olarak
bulunan
Baron
François
de
Tott,
Memories
sur
les
Turcs
et
les
Tartares
(Türkler
ve
Tatarlara
Dair
Hatıralar)
adlı
eserinin
ikinci
kısmında
Eflak
ve
Boğdan
üzerinden
Kırım’a
giderken
Besarabya’da
rastladığı
Nogaylarla
ilgili
epeyce
bilgi
verir.
Besarabya’yı
yöneten
Kırım
hanının
büyük
oğlu
Serasker
Sultan’ın
emrine
verdiği
Kırım
askerlerinden
oluşan
bir
birlikle
Bahçesaray’a
doğru
yola
çıkan
Baron
de
Tott,
hatıratında
Nogaylara
dair
şunları
yazar:
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
342
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
“Besarabya’yı
Yedisan’dan
ayıran
Dnester’i
aştıktan
sonra
haydut
çetelerinin
faaliyette
olduğu
bölgeye
gelindiğinde
birliği
yöneten
subay
gayet
aydın
bir
asker
gibi
tedbirler
aldı.
Yol
aldığımız
ovalar
o
kadar
düzgündü
ki,
ne
tarafa
bakarsak
bakalım
ufuk
sanki
yüz
adım
ötede
gibi
gözüküyordu,
gözümüzün
önünde
en
ufak
bir
engebe
ve
ağaç
bile
yoktu.
Yol
boyunca
yanımdaki
kırım
atlılarının
keskin
gözlerinin,
daha
külahları
görünür
görünmez
fark
ettiği
Nogaylardan
başka
kimseye
rastlamadık.
Nogaylar
tek
başlarına
dolaşıyorlardı,
içlerinden
sorguya
çektiklerimiz
bize
bahsedilen
haydut
çeteleri
hakkında
içimizi
rahatlatan
cevaplar
verdiler.
Ovayı
kuzey-‐güney
doğrultusunda
kesen,
sekiz-‐on
kulaç
derinliğinde,
yüz
yirmi
kilometre
uzunluğunda,
beş
yüz
metre
eninde,
içinde
çamurlu
bir
dere
akan
ve
güneyde
Karadeniz
ile
birleşen
küçük
göllerle
son
bulan
dere
yataklarında
yerleşmiş
olan
ve
çadırlarda
oturduklarından
göçebe
sayılan
Nogayların
böyle
tek
başlarına
gezmeleri
merakımı
çekiyordu.
Bu
derelerin
kıyılarında
kışın
çobanlıkla
geçinen
halkın
sürülerini
korumak
için
sundurmalar
yapılmıştı.
Atların,
sığırların
ve
develerin
sağrılarına
kızgın
demirle
ve
koyunların
postlarına
boya
ile
resmedilen
özel
bir
işaret
sahibinin
kim
olduğunu
belirliyordu.
İlkbahar
gelince
bütün
bu
hayvanlar
toplu
olarak
ovalara
çıkarılıyor,
yaz
sonuna
kadar
oralarda
kalıyordu.
Yeni
mevsim
gelince
Nogaylar
ovalara
çıkarak
hayvanlarını
topluyorlar
ve
sundurmalara
kapatıyorlardı.
Karşılaştığımız
Nogaylar
işte
hayvanlarını
arayan
göçebelerdi,
fakat
işin
ilgi
çekici
tarafı,
bu
işle
meşgul
olan
Nogay’ın,
iki
vadi
arasında
en
az
kırk-‐elli
kilometre
genişlik
ve
yüz
yirmi
kilometre
uzunluk
olan
geniş
bir
ovada
nereye
gideceğini
düşünmeden
atını
sürmesidir.
Kendisine
otuz
gün
yetecek
kadar,
yani
üç-‐dört
kilo
darı
ununu
küçük
torbasına
doldurup
yola
koyulur.
Erzakını
yanına
alan
Nogay
atına
atlar,
gün
batımında
konaklar,
atını
köstekler,
otlatır,
akşam
yemeğini
yer,
uyur,
gün
doğarken
kalkar
ve
yeniden
yola
koyulur.
Bu
arada
yolda
rastladığı
sürülerin
işaretlerine
dikkat
eder,
yolda
karşılaştığı
diğer
Nogaylara
bilgileri
aktarır,
onlardan
kendi
işine
yarayan
bilgileri
alır,
işini
tamamlar.
Böylesine
sabırlı
bir
halkın
günün
birinde
korkunç
bir
askeri
güç
çıkaracağını
tasavvur
etmek
güçtür”
(De
Tott
1978:
143-‐145).
“Hiçbir
millet
onlar
kadar
kanaatkârane
yaşamaz.
Darı
ve
kımız
geleneksel
gıda
maddeleridir.
Buna
karşılık
Kırımlılar
et
yemesini
de
çok
severler.
Bir
Nogay
bütün
bir
koyunu
yiyeceğine
dair
bahse
girer
ve
hazımsızlığa
uğramadan
bahsi
kazanır.
Ancak
bu
konudaki
iştahlarını
tasarruf
yapmak
maksadıyla
bastırırlar.
Kısacası
satabilecekleri
her
türlü
şeyi
kendilerinden
esirgerler.
Hayvanlarından
biri
kaza
ile
öldüğü
zaman
ve
ancak
hayvanın
kanını
akıtacak
kadar
vakit
buldukları
takdirde
etiyle
kendilerine
bir
ziyafet
çekerler.
İslâmiyet’in
bu
kuralını
hasta
hayvanlara
da
uygularlar.
Bu
yüzden
Nogaylar
hastalığın
bütün
devrelerini
dikkatle
izlerler,
satmaktan
mahrum
kaldıkları
hayvanın
hiç
olmazsa
etinden
yararlanmak
için
tabii
ölümünden
hemen
önce
keserler.
Balta
ve
Nogay
sınırlarına
yakın
yerlerin
panayırları
onlara
sahip
oldukları
muazzam
sürülerin
satışını
yapma
imkânını
verir.
Bol
miktarda
ürettikleri
buğday
Karadeniz
üzerinden
pazarlara
sevk
edilir.
Ticaret
maddeleri
arasına
iyi
ve
kaba
cins
yün
ile
ham
deri
ve
tavşan
kürkü
de
girer.
Kıt
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
343
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
kanaat
geçindiklerinden
ellerine
geçen
servet
giderek
büyür,
gözleri
hırs
bürüyünce
hasislik
büsbütün
artar
ve
paraları
toprağa
gömerler.
Paralarını
sakladıkları
yeri
açıklayamadan
ölen
Nogayların
boşa
giden
servetleri
muazzam
meblağları
bulur”
(De
Tott
1978:
153-‐154).
“Nogaylarda
toprak
mülkiyeti
farklılıklarına
rastlamak
mümkün
değildir,
sadece
kendi
sürüleri
ile
ilgilenen
bu
çoban
topluluklar,
toprakları
tımar
sahiplerine
bırakırlar
ve
komşu
aşiretlerin
otlaklarına
geçmemeye
çalışırlar.
Ancak
Nogay
mirzaları
tebaaları
ile
toprak
mülkiyetini
paylaşıyorlar
ve
tarımla
uğraşmayı
bir
nevi
zül
sayıyorlarsa
da
tarım
işiyle
uğraşmaz
değillerdir.
Aşiretleri
ile
birlikte
kışın
vadilerden
birine
çekilen
mirzalar,
aşiretlerin
kendilerine
vermek
zorunda
oldukları
hayvanlar
ve
yiyecek
maddelerini
alırlar,
ekim
mevsimi
geldiğinde
tarımcıları
ile
ovalara
çıkarlar,
tarım
için
uygun
bir
yer
seçerler
ve
elde
ettikleri
ürünü
tebaaları
ile
paylaşırlar.
Tarım
çalışmalarını
devamlı
değiştiren
Nogaylar
böylece
gayet
zengin
ürün
almak
imkânına
kavuşurlar”
(De
Tott
1978:
180).
Nogayların
bir
kısmının
Kafkasya
ve
çevresindeki
topraklara
Ruslar
tarafından
yerleştirilmeleri
18.
yüzyılın
ikinci
yarısında
gelişen
siyasî
olaylar
neticesinde
gerçekleşti.
1768
yılında
başlayan
Rus-‐Türk
savaşı
sırasında
İkinci
Katerina,
Yedisan
ve
Bucak
Nogaylarının
mirzaları
ile
bir
anlaşma
yaparak
Osmanlı
devleti
ve
Kırım
hanlığına
karşı
Nogayları
kendi
tarafına
çekti.
6
Temmuz
1770
tarihinde
yapılan
anlaşma
gereğince
Nogay
Tatarlarının
Ruslara
karşı
savaşmayacakları
kararlaştırıldı.
Yedisan
ve
Bucak
Nogay
Tatarlarının
beyleri
Can
Membet
bey
bu
ihanetin
karşılığında
Ruslardan
3000
ruble
mükafat
aldı
ve
Nogaylar
Osmanlı
devleti
ve
Kırım
hanlığına
karşı
Rusya’nın
hizmetine
girdiler
(Kurat
1972:
286).
1771
yılı
başında
St.
Petersburg’a
gelen
bir
Nogay
heyeti,
Çariçe
İkinci
Katerina’dan
Nogay
Hanlığının
yeniden
kurulmasını
ve
Rusya’nın
himayesi
altına
girmesini
talep
ettiler.
Rusya
kendi
siyasetine
uygun
bulduğu
bu
talebi
kabul
etti
ve
Can
Membet
beyin
idaresinde
bir
Nogay
Hanlığı
kurulması
için
Nogay
mirzaları
ile
görüşmeler
yaptı.
Ancak
bazı
Nogay
kabilelerinin
Can
Membet
beyin
hanlığını
kabul
edecekleri
şüpheli
görüldüğünden,
Rus
hükümeti
dört
Nogay
kabilesinin
Kafkasya’daki
Kuban
Irmağı
boylarına
nakledilerek
başlarına
Kırım
hanlarının
soyundan,
yani
‛gereylerden’
bir
sultanın
getirilmesi
için
harekete
geçti.
1771
yılı
sonlarında
dört
Nogay
kabilesi
Ruslar
tarafından
Tuna
havzasından
alınarak
Kafkasya
çevresinde,
Kuban
ırmağı
boylarında
yerleştirilip
yaşamaya
başladılar
(Kurat
1972:
287).
1782
yılında
General
Suvarov
komutasındaki
Rus
ordusunun
katliamına
uğrayan
Kuban
çevresindeki
Nogaylar
Kafkasya’nın
Karadeniz
sahillerinden
Kabardey
topraklarına
kadar
uzanan
Osmanlı
hâkimiyetindeki
bölgenin
idarecisi
Ferah
Ali
Paşa’ya
sığınarak,
Osmanlı
arazisine
yerleşmek
istediklerini
bildirdiler.
Ferah
Ali
Paşa
Nogayların
hem
Ruslar,
hem
de
Çerkesler
ile
aralarında
düşmanlık
olduğundan,
onların
Ruslarla
Çerkesler
arasına
yerleştirilmelerinin
Osmanlı
devletinin
menfaatleri
açısından
uygun
olacağını
düşünerek
bu
talebi
olumlu
karşıladı.
Çerkesistan
bölgesinin
kuzeyine
yerleştirilecek
olan
Nogay
kabileleri
dört
gruba
ayrıldı
ve
on
bin
kadarı
Kabardey
bölgesinin
batısında,
Abzeh
ve
Besleney
Çerkeslerinin
arasına
yerleştirildi
(Barut
1998:
23).
On
bin
kadar
Nogay
Temirgoy
(Kemirguey)
Çerkeslerinin
bölgesine,
on
bin
kadar
Nogay
Hatukay
Çerkeslerinin
bölgesine,
on
bin
kadarı
da
Anapa
limanına
yakın
bir
bölgeye
yerleştirildi.
Nogaylara
bu
bölgelerde
yaşayabilmeleri
için
yerleşik
hayata
geçmeleri
ve
ziraatla
meşgul
olmaları,
Çerkeslere
ve
Ruslara
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
344
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
saldırmamaları
şart
koşuldu
(Kurat
1972:
287).
Böylece
Kafkasya
çevresinde
yer
alan
Nogay
Tatarlarının
yerleşik
hayatları
başlamış
oldu.
19.
yüzyıl
başlarında
Kafkasya’da
bulunan
Alman
bilimadamı
J.
Klaproth,
“Kafkasya
ve
Gürcistan’a
Yolculuk”
adlı
seyahatnamesinde
Kafkasya’nın
kuzey
bozkırlarına
yerleştirilen
Nogaylarla
ilgili
şu
bilgileri
aktarır:
“Stavropol,
Kuban
ve
Yukarı
Kuma
Irmağı
arasındaki
bölgede
Kasbulat,
Kıpçak,
Mangıt,
Yedisan,
Cambulat,
Yedişkul
ve
Navruz
adlı
Tatar
kabileleri
göçebe
olarak
yaşarlar.
Toplam
5849
çadırdan
oluşurlar.
Bunlar
bir
zamanlar
Kırım
hanları
tarafından
Dnepr
ve
Dnester
nehirleri
arasındaki
bozkırlara
yerleştirilen,
daha
sonra
da
Ruslar
tarafından
Kuban
Irmağı
ötesindeki
otlaklara
nakledilen
Nogayların
kalıntılarıdırlar.
Nogayların
çıkardığı
ardı
arkası
kesilmeyen
karışıklıklar
ve
yaptıkları
yağmacılık
ve
soygunlar,
1788
yılında
Rus
hükümetini
Nogaylara
boyun
eğdirmek
için
onların
nüfuslarını
azaltma
yoluna
gitmeye
mecbur
bıraktı.
Nogayların
büyük
bölümü
Kuban
ötesine
sürülürken
kalanları
da
hemen
hemen
yok
edildi.
Kuma
Irmağı
ve
Hazar
Denizi
arasında
uzanan
Kafkas
bozkırlarının
doğu
bölümü
kısmen
Yedisan
ve
Cambulat
boylarına
mensup
Nogay
aileleriyle,
kısmen
de
Kara
Nogay
ve
Yedişkul
kabileleriyle
meskûndur.
Kuzeye
ve
Hazar
Denizine
doğru
uzanan
bölgelerde
de
Türkmenler
bulunur.
Toplam
çadır
sayıları
4286’dır.
Burada
yaşayan
bütün
Nogay
kabileleri
koyun,
sığır,
at
ve
deve
sürüleriyle
göçebe
yaşam
tarzını
sürdürürler.
Fakat
her
kabilenin
düzenli
olarak
kullandığı
yaylak
ve
kışlağı
vardır.
Artık
uysal
bir
tebaa
olarak
davranmaktadırlar
ve
soyguncu
yaşam
tarzlarını
bırakmışlardır.
Misafirperver
ve
arkadaş
canlısıdırlar
ve
Müslümanlığı
kabul
etmişlerdir”
(Klaproth
1814:
159-‐160).
Nogayların
yaşam
tarzları
hakkında
Klaproth
şu
bilgileri
verir:
“Nogaylar
çeşitli
ailelerin
bir
araya
gelerek
oluşturdukları
avul
adı
verilen
topluluklarda
yaşarlar.
Eskiden
bu
halklar
arasında
yaygın
olan
arabalar
üzerinde
yaşama
geleneği
hemen
hemen
tamamen
terk
edilmiş
olsa
da
Nogayların
hala
arba
adını
verdikleri
ve
öküzler
tarafından
çekilen
iki
tekerlekli
arabaları
vardır.
Yağlanmamış
tekerlekleriyle
dayanılmaz
bir
gürültü
çıkararak
ilerleyen
bu
arabalarıyla
Nogaylar
gurur
duyarlar
ve
kendilerinin
hırsızlar
gibi
sessizce
yaklaşmadıklarını
aksine
dürüst
insanlar
gibi,
onları
duyan
başkalarının
dikkatini
çekerek
geldiklerini
söylerler.
Ana
yiyecekleri
kısmen
taze,
kısmen
kesilmiş
süt
ürünlerine
ve
değişik
tarzda
yaptıkları
peynire
dayanır.
Kısrak
sütüne
çok
düşkün
oldukları
için
büyük
miktarlarda
kısrak
yetiştirirler
ve
Kalmuklar
gibi
kısrak
sütünden
kımız
adını
verdikleri
meşhur
içkiyi
yaparlar
ki,
bununla
sık
sık
ve
kolayca
sarhoş
olurlar”
(Klaproth
1814:
162).
J.
Klaproth,
Ak
Nogay
olarak
adlandırılan
ve
Kuban
Irmağı
havzasında
Çerkesler
ve
Abazalar
arasına
ve
Karaçaylıların
kuzeyine
yerleştirilen
Nogaylar
hakkında
şunları
nakleder:
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
345
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
“Kuban
ötesine
yerleşen
Nogaylar
Mansur
ve
Navruz
kabilelerinden
oluşurlar.
Bunlar
bir
taraftan
göçebe
hayat
tarzını
devam
ettirirken
diğer
taraftan
Çerkesler
gibi
ağaç
dallarından
örülüp
killi
toprakla
sıvanmış
evlerden
oluşan
daimi
köyler
de
kurup
yerleşmişlerdir”
(Klaproth
1814:
161).
Klaproth’un
bu
sözleri
Kuban
bölgesine
yerleştirilen
Nogayların
artık
bölgenin
yerli
halkı
Çerkeslerin
yaşam
biçimini
ve
kültürünü
benimsemeye
başladıklarını
ifade
etmektedir.
Klaproth’un
aşağıda
verdiğimiz
notlarında
ise
Nogay
toplumsal
yapısının
en
üstünde
bulunan
Nogay
beylerinin,
komşu
yaşadıkları
Kabardey
ve
Besleney
Çerkes
prensleriyle
akrabalık
ilişkisi
kurmaya
başladıklarını,
birbirlerinden
kız
alıp
verdiklerini
de
belgelemektedir.
“Kuban
Nogayları:
Bir
zamanlar
Büyük
Zelençuk
Irmağı’na
bitişik
olan
topraklarda,
Rus
sınır
hattına
25
verst
uzaklıkta
yaşayan
ve
450
aileden
oluşan
Nogaylar,
şimdi
Laba
Irmağı’na
dökülen
Hodz
nehrinin
kıyılarına
göç
ettirildiler.
Göçebe
bir
hayat
tarzı
sürdürmelerine
rağmen
burada
onlar
için
yeterli
toprak
olmadığı
halde
artık
eski
otlaklarına
dönmeleri
de
ihtimal
dışı
olarak
görünmektedir.
Prensleri
(beyleri)
Ahmet
Gerey
Mansur
Oğlu
ve
Albay
Hatohşuk
Hamurzin’in
kızkardeşinden
doğan
iki
yeğeni
Mussa
ve
Murzabek
Mansur
Oğlu,
tebaalarıyla
birlikte
huzur
içinde
yaşamaktadırlar.
Bütün
prensler
Mansur
Oğlu
kabilesine
mensupturlar
ve
Ruslar
tarafından
Mansurovtsı,
Çerkesler
tarafından
da
Mamsuruko
olarak
adlandırılırlar”
(Klaproth
1814:
252).
Bu
ifadelerden,
Kabardey
prensi
Hatohşuk
Hamurzin’in
kızkardeşinin
Nogay
beyi
Ahmet
Gerey
Mansur
Oğlu’nun
kardeşi
ile
evlendiği
ve
bu
evlilikten
doğan
Mussa
ve
Murzabek
Mansuroğlu
adlı
Nogay
beylerinin
annelerinin
Kabardey
prens
soyundan
geldiği
anlaşılmaktadır.
Nogayların
Abaza
kabileleriyle
de
iyi
ilişkiler
içinde
oldukları
Klaproth’un
şu
sözlerinde
görülmektedir:
“Kuban
ötesinde,
Büyük
ve
Küçük
Zelençuk
ırmakları
kıyılarında
yaşayan
Nogaylar,
Hodz
Irmağı
kıyılarına
göç
etmeden
önce
Rus
sınır
hattının
gerisine
dönmeleri
konusunda
kolaylıkla
ikna
edilebilirlerdi.
Fakat
sınırdaki
Rus
görevlilerin
kabiliyetsizlikleri
ve
hırsları
onlar
için
sürekli
engel
çıkardı.
İlkbahar
ve
sonbaharda
onlara
ulaşan
yollar
son
derece
iyi
durumdaydı
ve
Küçük
Zelençuk’ta
otlayan
sığır
sürüleri
sınır
hattından
yalnızca
7
verst
uzaklıktaydı.
Yazın
sürülerini
Kara
Dağlar’da
otlatıyorlar,
kışın
avullarına
getiriyorlardı.
Keçe
çadırlarda
yaşıyorlar
ve
yerlerini
sık
sık
değiştiriyorlardı.
Abazaların
Lov,
Dudaruk
ve
Başilbay
kabileleriyle
iyi
ilişkiler
kurmuşlardı”
(Klaproth
1814:
253).
Kuban
Nogaylarının
bir
diğer
büyük
kabilesi
olan
Navruzlar
hakkında
Klaproth
şunları
yazar:
“Navruz
Avul:
Bunlar
Akkirman
Ordası’na
mensup
650
Nogay
ailesinden
oluşurlar.
Kavkazkaya
ve
Ust-‐Labinskaya
kalelerinin
karşısında,
Aşağı
Laba
Irmağı
kıyılarında
yaşarlar
ve
Rus
tarafındaki
Navruzlarla
akrabadırlar.
Baş
prensleri
Karamurza
İbaş
Oğlu,
Bahatır
Şah
Kasay
Oğlu,
Roslanbek
Ahmat
Oğlu
ve
Kelmik
Aci
(Hacı)
Oğludur.
Aralarındaki
bazı
anlaşmazlıklardan
sonra
Roslanbek
ve
Bahatır
Şah
Besleney
Çerkeslerinin
hâkimiyeti
altına
girerlerken
diğerleri
de
Temirgoy
Çerkeslerinin
otoritesini
kabul
etmişlerdir.
Aşırı
derecede
yağmacılık
ve
soyguna
düşkündürler
ve
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
346
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
en
cesur
liderleri
Aslan
Gerey
Urus
Oğludur.
Laba
Irmağı’nın
iki
tarafında
da
otlakları
vardır
ve
sığır
sürülerini
çitlerin
içinde
muhafaza
ederler.
Sonbahar
ve
ilkbaharda
Laba’yı
terk
ederler
ve
hayvan
sürülerini
Çalmik
ve
Çelbok’a
sürerler”
(Klaproth
1814:
256).
Karadeniz’in
kuzeyinde
geniş
bir
coğrafyaya
yayılmış
olarak
yaşayan
Nogayların
bir
bölümünün,
Kafkas-‐Rus
savaşları
sırasında
Rusya’nın
politikası
gereği
Kafkasya’nın
kuzey
düzlüklerine
yerleştirildikleri,
zamanla
Kafkasya
halkları
ile
etnik
ve
kültürel
ilişkiye
geçen
Nogaylardan
bazı
etnik
unsurların
asimile
olarak
değişik
Kafkas
halklarına
karıştıkları
görülmektedir.
Ancak
geç
bir
dönemde
Kafkasya’ya
gelen
Nogaylar,
Kafkas
kültürünün
doğuşu
ve
gelişmesi
sürecinde
rol
oynamadıkları
gibi,
farklı
fizyonomileri
dolayısıyla
da
Kafkasya
halkları
arasında
yabancı
bir
unsur
olarak
göze
çarpmışlardır.
Buna
bir
örnek
olarak,
19.
yüzyıl
başlarında
Kafkasya’da
bulunan
Alman
gezgin
M.
Wagner’in
gözlemleri
sırasında
edindiği
intibaları
verebiliriz.
Terek
ovasındaki
Georgiyevsk
kasabasının
pazar
yerinde
değişik
Kafkasya
halkları
arasında
dolaşan
Wagner,
burada
rastladığı
Nogayları
şu
sözlerle
tasvir
eder:
‘Pazar
yerinde
bulunan
Nogayların
tam
bir
Moğol
görünüşü
vardı.
Küçük
parlak
gözleri,
çıkık
elmacık
kemikleri,
aynen
Kalmuklara
benziyordu’
(Wagner
1999:
128).
19.
yüzyıl
başlarında
Kafkasya’da
bulunan
J.
Klaproth’un
verdiği
bilgiler
arasında
da,
Nogayların
Moğollar
ile
olan
benzerlikleri
konusunda
şu
görüşler
ileri
sürülmektedir:
“Görmüş
olduğum
bütün
Tatar
kabileleri
içinde
Nogaylar,
yüz
ve
vücut
yapıları
açısından
Moğollara
en
çok
benzeyen
boydur”
(Klaproth
1814:
161).
Rus
bilim
adamı
V.
M.
Jirmunskiy,
1974
yılında
Leningrad’da
yayımlanan“Turkskiy
geroyiçeskiy
epos”
(Türk
Kahramanlık
Destanları)
adlı
eserinde
Nogayların
etnik
yapılarının
Kıpçak
bozkırının
göçebe
halklarından
ziyade
eski
Türk
ve
Moğol
göçebe
kabilelerinin
kalıntılarından
meydana
geldiğini
ileri
sürer
(Kereytov
1994:
7).
Müstecip
Ülküsal
da
“Dobruca
ve
Türkler”
adlı
eserinde,
Dobruca’da
yaşamakta
olan
Kırım
ve
Nogay
Tatarlarında
Moğol
tipinin
görüldüğünü,
Nogaylar
arasında
Moğol
tipinin
daha
belirgin
olduğunu
belirtir
(Ülküsal
1987:
69).
Gerçekten
de
Nogayların
antropolojik
tiplerinde
Moğol
çizgileri
hâkimdir
ancak
Kafkasya
çevresinde
değişik
Kafkasyalı
halklarla
karışan
Nogaylarda
Moğol
tipinin
altında
bir
Avrupalı
antropolojik
tipin
çizgileri
de
hissedilir
(Kalmıkov
1988:
4).
Nogay
halkının
etnogenezinde
Hun-‐Bulgar,
Hazar,
Oğuz,
Peçenek,
Uygur,
Kıpçak
gibi
eski
Türk
kavimlerinin
yanı
sıra
Moğollar,
Fin-‐Ugor
kabileleri,
çeşitli
Kafkas
halkları,
Sartlar
ve
diğer
İrani
kavimlerin
de
önemli
ölçüde
payı
vardır.
Aşağıda
isimlerini
sıraladığımız
bazı
Nogay
boylarının
adları
Nogay
etnik
yapısındaki
çeşitli
unsurları
gözler
önüne
sermektedir:
“Abaz,
Uysun,
Bulgar,
Uygur,
Uygur-‐Tuvur,
Kırgız,
Kanglı,
Yeti
Oguz,
Kandaguzlı,
Bugu,
Bugusay,
Bayat,
Bayata,
Baytegi,
Kongar,
Macar,
Yugar-‐Tamgalı,
Şavkay,
Maşkir,
İmir,
Tobal,
Borak,
Telev,
Seytek,
As,
Kuman,
Kıpşak,
Nayman,
Alşın,
Mangıt,
Şımbay,
Kıyat,
Calayar,
Nokus,
Kereyt,
Karluk,
Katagan,
Dürmen,
Kıtay,
Argın,
Kongrat,
Buyrabas,
Baray,
Keneges”
(Sikaliyev
1994:
34).
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
347
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
17.-‐18.
yüzyıllarda
Kafkaslara
gelen
Nogaylar,
Kafkas
halklarının
yaşam
tarzlarından,
giyim-‐kuşam
biçimlerinden,
kültürlerinden
büyük
ölçüde
etkilendiler.
Terek
Irmağı’nın
kuzeyindeki
bozkırları
dolduran
Kara
Nogaylar
adet
ve
geleneklerinin
çoğunu
komşuları
Kabardeylerden,
Kumuklardan
ve
Çeçenlerden
almışlardı
(Baddeley
1989:
68).
Özellikle
Kuban
Nogayları
arasında
Nogayların
eski
giyim-‐
kuşam
tarzları
terk
edilerek
Çerkes,
Abaza
ve
Karaçay
halklarının
giymekte
olduğu
erkek
ve
kadın
elbiseleri
giyilmeye
başlandı.
Nogayların
eski
bozkır
müzik
ve
dans
gelenekleri
de
yerini
Kafkas
halklarının
müzik
ve
danslarına
bırakır
oldu.
Bu
arada
Kafkasya
halklarının
Rusya’ya
karşı
verdikleri
hürriyet
mücadelesi
ve
savaşlar
da
Nogay
halkının
hayatı
üzerinde
etkili
oldu.
Ruslara
karşı
savaşlarını
dağlarda
ve
vadilerde
sürdüren
Kafkas
halklarının
tersine
Nogaylar
Rus
hattındaki
bozkırda
yaşadıklarından
Rus
ordularının
saldırılarına
açık
bir
konumda
bulunuyorlardı.
Bunun
üzerine
pek
çok
Nogay
ailesi
Kafkas
Dağları’na
kaçarak
çeşitli
Kafkas
halklarına
sığındılar
ve
orada
yerleşip
asimile
olarak
yeni
etnik
kimlikler
kazandılar.
Abzeh
Çerkeslerine
sığınan
Yedige
ailesi
ve
köleleri
olan
Tseyler
Nogay
kökenliydi
(Lyulye
1998:
52).
Karaçaylıların
Mara
köyünde
1885
yılında
22
kişiden
oluşan
4
Nogay
ailesi
yaşamaktaydı.
Bunlar
zamanla
asimile
olarak
Karaçaylılaştılar
(Tekeyev
1987:
92).
Kabardey’de
kökenleri
Nogaylara
dayanan
bazı
soylar
da
şunlardı:
Yeseney,
Kandavur,
Kılıç,
Navruz,
Yeştrek,
Canhot,
Canbek,
Nayman,
Tsey,
Şorokada,
Tamaz,
Altıyak,
Karamırza,
Negoy
(Yahtanigov
1993:
88).
Besleneyler
arasındaki
Taganok
ve
Altıyak
soylarının
kökenleri
de
Nogaylara
dayanıyordu.
Bjeduğların
Kadban
soyunun
kökeni
de
Nogay
Tatarları
idi.
Nogaylar
arasında
da
Abaza,
Çerkes,
Karaçay,
Kabardey,
Çeçen,
Kumuk
kökenli
pek
çok
soy
bulunmaktaydı.
Günümüzde
Kafkasya
ve
çevresinde
yaşamakta
olan
Nogayların
dağınık
bir
nüfus
yapısına
sahip
olmaları
onların
etnik-‐millî
meselelerinin
çözümünü
zorlaştırmaktadır.
Nüfuslarının
dağınık
olmasının
yanı
sıra,
hiçbir
bölgede
çoğunluk
oluşturacak
seviyeye
ulaşamaması
da
bölgedeki
diğer
etnik
gruplar
arasında
siyasî
hak
elde
etmelerini
mümkün
kılmamaktadır.
Çerkes,
Abaza,
Karaçay,
Kabardey,
Çeçen,
Kumuk
gibi
komşu
yaşadıkları
Kafkas
halklarının
güçlü
kültürel
etkileri
altında
kalan
Nogaylar,
eski
bozkır
kültür
ve
geleneklerinden
giderek
uzaklaşarak
Kafkas
kültürünün
asimilasyonu
tehlikesi
altında
bulunmaktadırlar.
K a y n a k ç a
Alpargu,
Mehmet
(1996).
“XVI.
yüzyılın
ortasında
Nogay
Türkleri
ve
Ordaları”.
Emel
215,
28-‐43.
Baddeley,
John
F.
(1989).
(Çev.
Sedat
Özden).
Rusların
Kafkasya’yı
İstilası
ve
Şeyh
Şamil.
İstanbul:
Kayıhan
Yayınları.
Barut,
Ali
(1998).“Nogayların
Kuzey-‐Batı
Kafkasya’da
yerleşmesi
(1782)”.
Emel
225,
20-‐24.
Caferoğlu,
Ahmet
(1983).
Türk
Kavimleri.
Ankara:
Türk
Kültürünü
Araştırma
Enstitüsü.
De
Tott,
François
(1978).
(Çev.
Mehmet
R.
Uzmen).
18.
Yüzyılda
Türkler:
Türkler
ve
Tatarlara
Dair
Hatıralar.
İstanbul:
Tercüman
1001
Temel
Eser.
Evliya
Çelebi
Seyahatnamesi,
11.
kitap
(1970).
(Türkçeleştiren:
Z.
Danışman).
İstanbul:
Kardeş
Matbaası.
Gumilev,
L.
N.
(2003).
(Çev.
D.
Ahsen
Batur).
Muhayyel
Hükümdarlığın
İzinde.
İstanbul:
Selenge.
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
348
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
Kalmıkov,
İ.
H.
&
Kereytov,
R.
H.
&
Sikaliyev,
A.
İ.
(1988).
Nogaytsı.
Çerkessk.
Kereytov,
R.
H.
(1994).
K
istorih
nekotorıh
nogayskih
familiy.
Çerkessk.
Klaproth,
J.
(1814).
Travels
in
the
Caucasus
and
Georgia.
London.
Kurat,
Akdes
Nimet
(1972).
IV-‐XVIII.
Yüzyıllarda
Karadeniz
Kuzeyindeki
Türk
Kavimleri
ve
Devletleri.
Ankara:
Dil
ve
Tarih-‐Coğrafya
Fakültesi
Yayınları.
Lyulye,
Leonti
(1998).
(Çev.
Murat
Papşu).
Çerkesya.
İstanbul:
Çiviyazıları.
Roux,
Jean-‐Paul
(2007).
(Haz.
Seçkin
Erdi,
Zeynep
Mertoğlu
Oğur).
Türklerin
Tarihi.
Pasifik’ten
Akdeniz’e
2000
Yıl.
İstanbul:
Kabalcı.
Sikaliyev,
A.
İ.
(1994).
Nogayskiy
Geroyiçeskiy
Epos.
Çerkessk.
Taymas,
Abdullah
Battal
(1988).
Kazan
Türkleri.
Ankara:
Türk
Kültürünü
Araştırma
Enstitüsü.
Tekeyev,
K.
M.
(1987).
“Novıe
Seleniya
Karaçaya
i
Balkariya
vo
Vtoroy
Polovine
XIX-‐naçale
XX.
vv.”
Voprosı
Arheologii
i
Traditsionnoy
Etnografii
Karaçayevo-‐Çerkesii.
Çerkessk.
90-‐106.
Ülküsal,
Müstecip
(1987).
Dobruca
ve
Türkler.
Ankara:
Türk
Kültürünü
Araştırma
Enstitüsü.
Wagner,
Moritz
(1999).
(Çev.
Sedat
Özden).
Kafkas-‐Rus
Savaşı’nda
Çerkesler,
Çeçenler,
Kazaklar
ve
Gürcüler.
İstanbul:
Kayıhan
Yayınları.
Williams,
Brian
Glyn
(2001).
The
Crimean
Tatars:
The
Diaspora
Experience
and
the
Forging
of
a
Nation.
Leiden,
Boston:
Brill.
Yahtanigov,
Hasan
(1993).
Severokavkazskie
Tamgi.
Nalçik.
Yakubovskiy,
A.Yu.
(1992).
(Çev.
Hasan
Eren).
Altın
Ordu
ve
Çöküşü.
Ankara:
Türk
Tarih
Kurumu
Yayınları.
G ö rse l
M a lz e m e
K a y n a k la rı
Resim
1:
Astrahan
Nogayları
(Kalmıkov
vd.
1988:
26)
Resim
2:
Yurt
Nogayı,
Karagaş
Nogayı
ve
Kuban
Nogayı
(Kalmıkov
vd.
1988:
29-‐30)
Resim
3:
Karadeniz
Kuzeyi
Nogayları
(Kalmıkov
vd.
1988:
122-‐127)
Resim
4.
Bozkır
Nogayları
(Kalmıkov
vd.
1988:
104)
Resim
5:
Nogay
ailesi
(Kalmıkov
vd.
1988:
102)
Resim
6:
Dağıstan’da
Kara
Nogay
çadırı
(http://4.bp.blogspot.com)
Resim
7:
Kara
Nogaylar
(http://p2.storage.canalblog.com/)
Resim
8:
Astrahan
Nogayı
ve
Stavropol
Terekli
Mektep
köyünden
bir
Nogay
(Kalmıkov
vd.
1988:
132)
Resim
9:
Kafkas
kıyafetleri
içinde
Kuban
Nogayları
(Kalmıkov
vd.
1988:
131)
Resim
10:
Kafkas
kıyafetleri
içinde
Kuban
Nogayları
(Kalmıkov
vd.
1988:
125)
Resim
11:
Kuban
Nogayı
(http://images-‐00.delcampe-‐static.net/img_large/auction/000/175/214/765_001.jpg)
Resim
12:
Nogay
erkekleri
(Kalmıkov
vd.
1988:
89)
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
349
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
R e s i m
1 :
A s t r a h a n
N o g a y l a r ı
R e s i m
2 :
Y u r t
N o g a y ı
K a r a g a ş
N o g a y ı
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
K u b a n
N o g a y ı
350
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
R e s i m
3 :
K a r a d e n i z
K u z e y i
N o g a y l a r ı
R e s i m
4 :
B o z k ı r
N o g a y l a r ı
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
351
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
R e s i m
5 :
N o g a y
a i l e s i
R e s i m
6 :
D a ğ ı s t a n ’ d a
K a r a
N o g a y
ç a d ı r ı
R e s i m
7 :
K a r a
N o g a y l a r
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
352
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
R e s i m
8 :
A s t r a h a n
N o g a y ı
v e
S t a v r o p o l
T e r e k l i
M e k t e p ' t e n
b i r
N o g a y
R e s i m
9 :
K a f k a s
k ı y a f e t l e r i
i ç i n d e
K u b a n
N o g a y l a r ı
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
353
T D D / J o f E L
2 0 1 3
Y a z / S u m m e r . . . . . ● . . . . T e h l i k e d e k i
D i l l e r
D e r g i s i / J o u r n a l
o f
E n d a n g e r e d
L a n g u a g e s
U f u k
T a v k u l . . .
● . . .
K a f k a s y a
v e
K ı r ı m
Ç e v r e s i n d e
N o g a y l a r
R e s i m
1 0 :
K a f k a s
k ı y a f e t l e r i
i ç i n d e
K u b a n
N o g a y l a r ı
R e s i m
1 1 :
K u b a n
N o g a y ı
R e s i m
1 2 :
N o g a y
E r k e k l e r i
w w w . t e h l i k e d e k i d i l l e r . c o m
354