Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
İnsan ve İnsan, 2021
Salgın hastalıkların geçmişi, insanlığın ortaya çıkışı kadar eskidir. Toplu ölümler, insanların hastalık karşısındaki çaresizlikleri, ıstırapları edebiyat açısından zengin bir malzeme kaynağıdır. Türk Romanında Salgın Hastalıklar isimli bu çalışmada, Tanzimat’tan günümüze romanlarda salgın hastalıkları konu eden eserler tespit edilmeye çalışmıştır. Tespit edilen eserler içerisinden kronolojik sıralamayla Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat, Aşk-ı Memnu, Hakka Sığındık, Yeşil Gece, Salgın, Hüyükteki Nar Ağacı, 30 Şubat Bir Gülme Salgının Romanı, Sıcak Kafa, Y, Hastalık, Meraklı Adamın On Günü isimli romanlar değerlendirmek üzere seçilmiştir. Bu romanları değerlendirmekteki amaç salgın temasının romanlardaki değişimini gözlemlemektir. Nitekim Tanzimat ve Servet-i Fünûn romanlarında verem hastalığı öne çıkarken, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi romanlarında salgın, toplumsal sorunların tespit edilmesinde bir araç halini alır. 2000’li yıllarda kaleme alınan romanlarda ise salgın teması distopik/fantastik unsurlar etrafında şekillenir.
Şehir ve Toplum, 2020
Salgınların sinemadaki en dikkat çekici yansımaları ise bilinçdışına taşan korkuları anlatan filmlerden ziyade salgın sonrasında yeni yaşama pratiklerinin izdüşümlerini bulabileceğimiz alegorilerdir… Bu filmler insanoğlunun kurduğu medeniyetin, bilim ve rasyonalite temelli düşünce sisteminin ve teknolojik gelişmelerin kırılgan doğasını hatırlatır. Pandemi halini alan bir salgınla birlikte insanoğlu yeniden ilkel yaşama geri döner ve güçlü olanın ayakta kaldığı; yasanın, otoritenin, hukuk kurallarının, ahlâk ve etiğin işlemediği bir dünya ile karşı karşıya kalır.
History Studies International Journal of History, 2016
Bu çalışma Türk ve Dünya tarihinin seyrini değiştiren Çanakkale Savaşlarındaki askerlerin günlük yaşamlarını konu edinmiştir. Savaşın yaklaşık dokuz ay sürmüş olması, her iki kuvvetin cephedeki durumunu doğrudan etkilemiştir. Bu süre zarfında siperler askerlerin vazgeçilmez yaşam alanları olmuştur. Siperleri kazmak ve tahkim etmek savaşın getirdiği korunma ihtiyacının bir gereği olsa da siperlerdeki günlük yaşam askerler için oldukça ağırdır. Dokuz ay boyunca askerlerin savaştaki mücadeleleri yanında hayatta kalma mücadelesi de savaşın seyrini değiştiren önemli bir etkendir. Bu çalışmada, Türk ve Müttefik kuvvetlerin sava ştaki mücadelelerinden çok hayatta kalma mücadeleleri ele alınmıştır. Zorlu iklim koşullarına karşı mücadele, hastalıklara karşı mücadele, açlık ve susuzluğa karşı mücadele konumuzun ana temasını oluşturmaktadır. Cephedeki bütün bu olumsuzluklar karşısında hayatta kalma mücadelesinde Türk ve Müttefik askerlerin göstermiş oldukları tavır ve davranışlar, örneklerle somutlaştırılmıştır. Teknik ve askeri üstünlüğün özellikle bu savaşta tek başına yeterli olmadığı; cephe gerisinde verilen mücadelenin de savaşın seyrini değiştirebilecek önemli bir unsur olduğu bu çalışmada ortaya konulmuştur.
Bilim ve Teknik, 2015
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, VII. Ulusal Öğrenci Sempozyumu, 26-28 Nisan 2017.
Bu çalışmamızda, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda İtilâf Devletleri ile Çanakkale dışındaki cephelerde yaptığı savaşların, Çanakkale Cephesi’ne olan etkileri aktarılmaya çalışılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti, Çanakkale Cephesi’nden başka Kafkas, Kanal, Suriye-Filistin ve Irak cephelerinde de savaşmıştır. Tüm bu cephelerin, doğrudan veya dolaylı olarak Çanakkale Cephesi’nin açılmasına, gidişatına veya sonuçlanmasına etkileri bulunmaktadır. Kafkas Cephesi’nde, Sarıkamış Harekâtı neticesinde Rusların, müttefiklerine Çanakkale’de bir cephe açma fikrini aşılaması, Çanakkale Cephesi’nin diğer cepheler ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Churchill’in, Mısır Cephesi için ayrılmış İngiliz donanmasını fazla bulması ve bir kısmının Çanakkale’ye sevk edilmesini istemesi fakat bu isteğinin kabul görmemesi de diğer cephelerle olan münasebete bir örnektir. Anlaşılacağı üzere, aynı dönem içerisinde gerçekleşen bu mücadelelerin, farklı cephelerde bulunmaları, birbirleriyle bağlantısız bir şekilde gerçekleştiği anlamına gelmemektedir. Bizler de bu yoldan hareketle Çanakkale Cephesi’nin, diğer cephelerle münasebetlerini ele alıp, gizli kalmış, neden gerçekleştiği henüz bilinmeyen olayların açıklanmasına katkı sağlamayı dilemekteyiz.
Sosyal ve Ekonomik Boyutlarıyla Pandemi, 2021
Türk ve dünya tarihi açısından büyük bir öneme sahip olan Çanakkale Savaşları, askeri ve siyasi sonuçlarının yanı sıra yol açtığı beşeri sermaye kayıpları dolayısıyla da gerek ulusal gerekse uluslararası alanda pek çok araştırmaya konu olmuştur. Nitekim cephede olduğu kadar cephe gerisinde de büyük bir mücadelenin verildiği savaş süresince farklı niteliklerde çok sayıda sağlık hizmeti verilmeye çalışılmış, mevcut sağlık kuruluşları takviye edilerek yenileriyle de desteklenmiştir. Bu araştırmada, Çanakkale Savaşları sırasında cephe gerisi hizmetleriyle büyük öneme sahip olan sağlık kuruluşları ve bu kuruluşların en büyük destekçisi olarak Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin Çanakkale Savaşları’ndaki faaliyetleri ele alınmıştır. Bu çerçevede Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin kurduğu cephe gerisi hastaneleri, Cemiyet tarafından Çanakkale Cephesi’nde yer alan diğer sağlık kuruluşlarına sağlanan yardımlar, cephede ortaya çıkan hastalıklar ve bu hastalıklara karşı yürütülen mücadele ile tedavi yöntemleri ve cephe gerisine nakiller Kızılay arşiv belgelerine dayalı olarak incelenmiş, ayrıca Cemiyetin önemli hizmetlerinden birisi olan çayhaneler üzerinde de durulmuştur.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2020
Tarih boyunca salgın hastalıklar dünyanın her bölgesinde devletleri ve toplumları derinden etkileyen olaylardan biri olmuştur. Belirli bir bölgede ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar ticaret, savaş ve göç gibi nedenlerden ötürü diğer bölgelere de sıçramış ve büyük ölümlere sebebiyet vermiştir. Toplumlar arasında ekonomik, siyasi ve kültürel etkileşim arttıkça salgın hastalıkların yayılma hızı da fazlalaşmıştır. İç Batı Anadolu'nun kavşak noktalarından birisi olan Denizli, verimli toprakların üzerinde yer almasından dolayı tarihin her döneminde insanlar tarafından yerleşilen bir konuma sahip olmuş, coğrafi özelliklerinden dolayı Anadolu'da ortaya çıkan medeniyetlerle daima münasebet kurmuş ve Anadolu ile çevre toplumlarının egemenlik mücadelelerine tanıklık etmiştir. Yolların kesişim noktasında yer alması ve ekonomik verimliliğinin yüksek olmasından dolayı tarihin erken devirlerinden itibaren insanların dikkatini çeken bir yerleşim yeri olmuştur. Bu çalışmada, jeopolitik konumu nedeniyle Anadolu'nun önemli kentlerinden birisi olan Denizli'de meydana gelen veba, kolera, sıtma, tifo, humma gibi salgın hastalıklar ile bu hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.
Toplumları en çok etkileyen unsurlardan olan salgın hastalıkları, sosyal ve ekonomik tarih çalışmaları bağlamında ele almak yeni bir yönelim olarak görülse de esasen bir mecburiyettir. Özellikle Sanayi ve Fransız devrimleri sonrası Avrupa’da dönüşen devlet yapısı ve bu dönüşümün bir nüvesi olan “sağlıklı vatandaş” düşüncesinin ortaya çıkması, kamu sağlığı uygulamalarının yaygınlaşma ve modernleşme sürecini de beraberinde getirmiştir. Bu sürecin bir parçası olarak devletin temel vazifesi sağlıklı vatandaşlar, işçiler ve askerler yetiştirmek olmuş, bu durum devlet-toplum ilişkisinde karşılıklı çıkara dayalı bir denge kurulmasının ve gündelik hayatta hem kısa, hem de uzun vadeli bazı temel pratiklerin yer edinmesinin önünü açmıştır. Elinizdeki kitap salgın hastalıklar ve kamu sağlığı uygulamalarını, çeşitli tarihsel dönemlerde devlet ve toplum perspektifinden inceleyen bir çalışmalar bütünüdür. Kitaptaki yazılar, kamu sağlığı ve kenti sıhhileştirme çabaları çerçevesinde mekan ve kurum özelinde bazı değerlendirmelerde de bulunarak, imparatorluğun ve cumhuriyetin genel sağlık politikası hakkında fikir vermektedir. Bu çalışma, bir taraftan Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan zaman diliminde devletin sağlıklı vatandaşlar yetiştirmek için tesis ettiği kurumları, bireylerin bu uğurda nasıl seferber edildiğini inceleyerek, devletin sağlık politikaları bağlamında zihniyet değişimini ele almakta; diğer taraftan ise toplumun belirleyiciliğine ve sağlık tarihinin ulusları aşan özelliğine dikkat çekerek, sınırların sadece devletleri birbirinden ayıran bir hattan ibaret olmadığını gözler önüne sermektedir
Introducción a al Administración de Proyectos (en breve), 2019
South Russian Journal of Social Sciences, 2021
IGI Global eBooks, 2020
POLITICS AND RELIGION JOURNAL, 2020
FISICOQUIMICA
Sensors, MDPI, 2024
Acitya : Journal of Teaching and Education, 2023
Revista Contribuciones a las Ciencias Sociales, 2018
Anais do Congresso Brasileiro da Associação Brasileira de Fisioterapia Traumato-Ortopédica - ABRAFITO, 2017
Drug and Alcohol Dependence, 2011
Journal of Neurophysiology, 2002
IACR Cryptol. ePrint Arch., 2021
Gastroenterology, 2015
International Journal of Geoscience, Engineering and Technology, 2021
European Journal of Biochemistry, 1976
Revista Eletrônica Acervo Saúde, 2023