Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Academy Global Publishing House
…
22 pages
1 file
2017
Türkçe/İngilizce - Turkish/English ArtıkMekan, Artıkişler Kolektifi’nin önceki yıllarda zorunlu göç, kimlik, kentleşme, tarih ve emek ekseninde “çöp, yıkıntı, artık” olarak adlandırılan mekanlar üzerine Ankara ve İstanbul ekseninde ürettiği görsel araştırmaları, Diyarbakır, Mardin ve çevresindeki yerleşim alanlarından Suriye’ye uzanan aks içinde sürdürmeyi amaçladı. Araştırma, bu kentlerdeki artık mekanlara ve bu mekanların oluşum dinamikleri ve temsiliyetlerine odaklandı, hem nesne hem de öznelerin dolaşımını tartıştı. Ayrıca, söylemsel bağlamda; artık, yıkım, imge, forensik, biopolitika metodlarını video belgesel üzerinden ele aldı. “Savaş ve göç tarafından şekillendirilen mekana nasıl yaklaşabiliriz? Artık mekan neyi temsil eder?” gibi kavram ve soruları insan, çevre ve kent hakları bağlamlarında yeniden tanımlamaya çalıştığımız ArtıkMekan çalışması ile, kentsel dönüşümün ve göç yollarının bıraktığı kayıt-dışı ya da görünmez izlerin sosyolojik, ekonomik ve kültürel izdüşümlerini araştırma sonucunda ortaya çıkardığımız üretimlerle farkındalık oluşturarak çalışma alanındaki kentlere insan ve çevre merkezli bakışın görsel ve yazılı bir kaynakçasını oluşturmaya çalıştık. Araştırmanın kapsadığı alan son otuz, kırk yıldır yoğun siyasal, kültürel çatışmaların yaşandığı, kent yıkımlarına tanık olmuş, iç göç nedeniyle toplumsal değişim geçirmiş, bunların sonucu olarak psikolojik travmalar yaşamış bir bölge. Çöp ve atık metaforu üzerinden harap edilmiş, yıkılmış mekanların artık değerini tartışarak bölgedeki tahribe yönelik duyarlılığı bizzat orada yaşayan üniversite öğrencileri, araştırmacılar, sanatçılar, fotoğrafçılar ve video belgeselciler ile birlikte artırmayı, artık mekanların görsel veri haritasını birlikte çıkarmaya çalıştık. Video, ses, fotoğraf, harita, tekst ve farklı malzemelerle ürettiğimiz montaj içeren işlerin bir kısmı artikmekan.net ve artikisler.net üzerinden erişilebilirken, araştırma kapsamında yapılan dokümantasyonun tamamı bak.ma arşivine yüklendi. Proje süresince topladığımız metinleri, makale ve görüşmeleri yıl içinde kitaplaştırmayı planlıyoruz. // ResidualSpace project was initiated by Artikisler Collective in 2017. The project was continuous visual research from the previous years about the residual spaces that we defined; spaces of "garbage, ruins, waste" as the outcome of migration, identity, urbanization, history, and labor in the cities Ankara and Istanbul. In ResidualSpace, we aimed to follow the spatial line from Syria to Diyarbakir, Mardin, and other cities, town. This visual research was focusing on the residual space as well, on the dynamics and representations of it while discussing the circulation of the subject and object. Furthermore, in a discursive level, the project took into its center the methodologies of waste, destruction, image, forensic, biopolitics through video documentary making. How we can approach spaces that are transformed by war and migration? What does ResidualSpace represent? We have planned to ask and redefine such concepts and questions in the frame of human, environment and urban rights with this project. We aimed at researching the sociological, economical and cultural reflections of the invisible sign and unrecorded paths that lasted from urban transformation and migration footsteps. We planed to create visual and written sources focusing on the gaze of human, non-human, and environment with the visual production that is expected to come out at the end of the research. We believe that the materials that have been produced would provide awareness on those issues. The region of the topic of the ResidualSpace has been witnessing intense political, cultural conflicts, urban destruction, internal migration and psychological outcomes for 30 years. Thus, it is possible to witness the neighborhoods where buildings, humans become waste and garbage. We tried to discuss the "surplus value" of these destructed spaces through the metaphor of garbage and waste with university students, researchers, artists, photographers, and video activists. Moreover, we would like to produce a visual mapping of the waste spaces together with the participants of our project. The montage of works that were produced with videograms, sound, photography, map, text and different materials are reachable via the public website. The footage has been uploaded on bak.ma online archive of social movements. Kurdish, Arabic, Turkish and English texts and articles that will be produced and gathered during the research will be edited in a publication.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Çankırı Karatekin Üniversitesi Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi
This article analyses the impact of human in Amitav Ghosh's Gun Island altering the ecology of the earth from the Anthropocene perspective. The Anthropocene asserts that nature, which has been damaged so much that it cannot regenerate, and whose balance has changed, has changed not because of meteor strikes, ice ages or globalcauses as it used to be in old times, but because of human influence. The unpredictable and inconsistent climatic effects caused by human effect such as fossil fuel consumption especially after the industrial revolution, global warming, rise in sea levels, acidification of oceans show that humans have the greatest impact on nature compared to other living things. Although the existence of man in the world is relatively short, the biggest factor affecting the environment in the 21st century is human. Therefore, due to the global impact created by man, human impact changes the life of nature, animals, plants and himself in an unknown direction. In this contex...
Irak, Suriye ve Türkiye arasında 1960’lı yıllardan beri devam etmekte olan su sorunu, Fırat-Dicle havzasında artan kuraklık, nüfus ve tarım-enerji ihtiyaçlarıyla taraflara zarar veren bir çıkmaza girmiştir. Üç kıyıdaş arasında nehirlerin statüsü ve kullanımı hususlarına odaklanan uyuşmazlık bazı dönemlerde tırmanarak askeri tehditler içermiş olsa da sıcak çatışmaya dönüşmemiş ve su insan hayatını tehdit edecek şekilde bir silah olarak kullanılmamıştır. Öte yandan, Suriye ve Türkiye arasında 2000’li yıllarda yaşanan yakınlaşma döneminde dahi nihai bir anlaşma sağlanamamıştır. Bu arka plandan hareketle makalemiz “Arap Baharı” sonrası dönemde su sorunun yapısal bir dönüşümden geçmekte olduğunu vurgulamaktadır. Şöyle ki, bağımsızlık ilan etmeye hazırlanan Kuzey Irak Kürtlerinin yanı sıra Daeş/IŞİD ile PYD-YPG’nin havza boyunca stratejik toprakları ve barajları ele geçirmesi, uyuşmazlığa yeni devlet ve devlet-dışı aktörlerin birincil taraf olması ihtimalini doğurmuştur. Ayrıca, Suriye ve Irak’taki iç savaşlarda suyun ölümcül bir silah olarak kullanılması diğer bir önemli gelişmedir. Makalemiz tarafların ve konuların artmakta olduğu su sorununda uyuşmazlık çözümü ihtimalinin artık daha azaldığı sonucuna varmaktadır.
Kırsal Kalkınma Dergisi, 2020
Ağırlıklı olarak tarım üretimine dayalı bir toplum olduğumuz zamanlarda kırsalda yaşayanların tarım ve hayvancılık işlerini ayarladıkları bir takvimleri vardı. Halk takvimi, eski takvim, eski hesap, baba hesabı veya kocakarı takvimi gibi isimlerle adlandırılan bu takvim en fazla 1-2 günlük şaşmayla çiftçilere rehberlik eder, meteorolojik bilgilendirmenin yaygın olmadığı dönemlerde tarımla uğraşanlar değişen iklim şartlarına hazırlıksız yakalanmazdı. Uzun tecrübeler sonucunda elde edilen bu takvim nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bu nedenle “ana baba usulü” olarak da adlandırılır. Bu halk inanışı yöreye göre değişkenlik göstermekle beraber takvimde öngörülen olaylar üç aşağı, beş yukarı her sene aynı günlerde meydana gelir.
Yer Çekiminin Düşünceye Etkisi: Çağdaş Sanat ve Mimarlık İlişkisine Bir Bakış, 2019
Yer Çekiminin Düşünceye Etkisi: Çağdaş Sanat ve Mimarlık İlişkisine Bir Bakış The Effect of Gravity on The Thought: A View of Relationship Between Contemporary Art and Architecture Burhan YILMAZ Özet Bu çalışmada çağdaş sanatın bugünkü sorunları içerisinde konumlandırılabilecek çeşitli konular sıralanmıştır. Burada ele alınan konular mimarlıkla ilişkilendirilebilecek bir bağlam içerisinden şekillendirilmiştir. Böyle bir bağlamı oluşturmak için de “yerçekiminin düşünceye etkisi” şeklinde bir öneri ile çağdaş sanat ve mimarlık arasındaki ilişkiye odaklanılmıştır. Yerçekiminin düşünceye etkisi insanın bedensel olarak şekillenmesiyle başlamıştır. İnsanın yerçekimine karşı koyacak biçimde dönüşmesi onun iki ayak üstünde dik durmasını sağlamıştır. Yerçekiminin ilk olarak aşılması insanda iki büyük özelliğin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Birincisi insanın çevresini tam olarak 180 derecelik bir bakış açısıyla görmesidir. Bu durum insanın düşünme davranışının gelişmesini sağlayan en önemli aşamalardandır. Görme düşünmeye imkân sağlamıştır. Diğer bir yön ise şöyle belirlenebilir. İnsanı yere sabitleyen güç olarak yerçekimi, onun yükselmesine ve hareket etmesine engel olan bir sorun olarak algılanmıştır. Bu sorunun aşılması da hareket etme ve hızlanma gibi yaşamsal davranışlarının ortaya çıkmasını sağlayan bir ortam hazırlamıştır. İnsan ilk kez bir barınak yapmak için hem yerçekimini aşmak hem de onu kullanmak zorunda kalmıştır. İnsanın ilk kez bir taşı başka bir taşın üstüne koyması, antroposen çağın başlangıç noktası diyebileceğimiz ilk yuva -megaron tipi evlere dönüşecek olan ilk mimari düşünce ve eylem olarak görülebilir. Diğer yandan ilk yontu, ilk duvar resmi de görsel dünyamızın ilk örnekleri olarak insanın düşünme biçimlerinin gelişmesini göstermektedir. Yerçekimi problemini doğrudan aşmaya girişen insan düşünme ediminin boyutlarını arttırarak gelişmeye ve ilerlemeye devam etmiştir. Bu noktadan, yani yerçekiminin düşünceye etkilerinin sonuçlarından yola çıktığımızda çağdaş sanat ve mimari arasındaki ilişkinin niteliklerini belirlemeye yaklaşabiliriz. Yerçekiminin etkileri ağırlık ve hafiflik olarak kavramsallaştırılmaktadır. Ağırlık ve hafiflik çağdaş sanat ve mimari ilişkisindeki temel öğelerden olan bir kavram çifti olarak karşımıza çıkmaktadır. Parmenides dünyayı kavram çiftleriyle karşıtlıklara bölünmüş olarak görüyordu ve bunlardan biri de ağırlık/hafiflik idi. Parmenides’e göre ağırlık olumsuz hafiflik olumlu bir kavramdır. Ancak bugün buna karar vermek bu kadar kolay değildir. Tam da bu manada James Turrel’in ışık enstalasyonlarının mekân içerisindeki etkileri bu ağırlık ve hafiflik meselesine temas etmektedir. Diğer yandan çalışma açısından Olafur Eliasson, Anish Kapoor gibi sanatçıların çalışmaları ağırlık-hafiflik ve yerçekimi bağlamında ele alınmaktadır. Bunun karşılığında da çağdaş sanatın temel konularını kendilerine sık sık dayanak olarak almış olan Diller Scofidio+ Renfro, Herzog ve de Meuron gibi çağdaş mimarların eserleri de yerçekiminin düşünceye etkisi bağlamında incelenmektedir. Yere hakimlikten ziyade yere özgülük anlamında projelerin ortaya çıkmasına etki eden yerçekimi etkisi veya hafiflik etkisine bağlanmış Yoshio Taniguchi gibi mimarlar da araştırma içerisinde yer almaktadır. Yerçekiminin düşünceye etkisi kuşkusuz uçma, uyduları taşıyan roketler geliştirme gibi çok teknolojik örneklerle de açıklanabilir. Fakat çağdaş sanat ve mimarlık alanları estetik açıdan gelişen düşüncelerin son dönemlerdeki aşamalarına göz atabilme fırsatları sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Çağdaş sanat, mimarlık, yerçekimi, hafiflik, eser ABSTRACT In this study, various issues that can be positioned within the present problems of contemporary art are listed. The issues discussed here are shaped within a context that can be related to architecture. In order to create such a context, a proposal was developed which “the effect of gravity on thought”. It is focused on the relationship between contemporary art and architecture by this proposal. The effect of gravity on the thought began with the bodily shape of man. The transformation of man against gravity has made him stand upright on two legs. Overcoming gravity led to the emergence of the first two great features in humans. The first is that people see their surroundings with a view of 180 degrees. This situation is one of the most important stages of development of human’s thinking behavior. The vision allowed thinking. Another direction can be determined as follows. Gravity is perceived as a problem that hinders his ascension and movement, as the force that fixes man to the ground. Exceeding this problem has also provided an environment that enables the emergence of vital behaviors such as movement and acceleration. In order to make a shelter for the first time, human has had to overcome gravity and had to use gravity. The first time a person puts a stone on another stone can be seen as the first architectural thought and action that will become the first nest -megaron-type houses that we can call the starting point of the Anthropocene age. On the other hand, the first sculpture, the first wall painting, shows the development of human thinking styles as the first examples of our visual world. The human who tried to overcome gravity directly continued to progress by increasing the dimensions of the thinking action. From this point, we can approach to identify the qualities of the relationship between contemporary art and architecture when we start with the effects of gravity on thought. The effects of gravity are conceptualized as weight and lightness. Weight and lightness emerge as a concept pair that is one of the basic elements in the relationship between contemporary art and architecture. Parmenides saw the world divided by contrasts with concept pairs, and one of them was weight/ lightness. According to Parmenides, weight negative, lightness was a positive concept. However, it is not so easy to decide today. In this sense, the effects of the light installations of James Turrel in the space contact the issue of weight and lightness. On the other hand, the works of artists such as Olafur Eliasson, Anish Kapoor are discussed in terms of weight-lightness and gravity. In return, the works of contemporary architects such as Diller Scofidio + Renfro, Herzog and de Meuron, which have often taken the main issues of contemporary art as a basis for themselves, are also examined in the context of the effect of gravity on thought. Architects such as Yoshio Taniguchi, who are connected to the effect of gravity or lightness, which influence the emergence of projects in the sense of site-specificity rather than dominance on the ground, are also involved in the research. The effect of gravity on thought can also be explained by many technological examples such as flying, developing satellites carrying rockets. However, contemporary art and architecture offer opportunities to look at the recent stages of aesthetically evolving ideas. Keywords: Contemporary art, architecture, gravity, lightness, Artwork
2018
Most of the towns are the outcome of a continual historical development process, reflected as the existence of components of different layers in the contemporary urban space. Life and experiences of the inhabitants take place in this multilayered urban space. Hence, the existing urban space keeps history and personal stories alive. This coherence constitutes a relation between memories in minds of people and traces in their physical environment. The mnemonic effect of physical environment leads to identity, belonging and possession senses in people. Any change or disappearance in the physical environment can cause weakening in bond between people and place because of losing recollection images and memories. Therefore, changing identity of place can result with alienation of people to their living places. Hisarbaşı Neighborhood in Milas, is a multi-layered settlement in west Anatolia, which embraces architectural and urban components of different periods. This multitemporal physical ...
Uludağ Üniversitesi, 2017
Bu çalışma, Nevşehir ili, Mustafapaşa Köyü'nde bulunan, M.S 1878 tarihinde yapılmış sivil mimarlık örneği bir yapıyı konu edinmiştir. Birinci bölümde, teze konu yapının projelendirilmesindeki amaç, kapsam ve yöntemlerden bahsedilmektedir. İkinci bölümde, çalışma alanının bulunduğu Kapadokya Bölgesi ve Mustafapaşa Köyü'nün coğrafi özellikleri, tarihi, siyasi, sosyal gelişimi ve mimarisi araştırılmıştır. Üçüncü bölümde, yapının güncel durumu incelenerek, ölçüleri alınmış, fotoğraf albümü oluşturulmuş, bu belgeler ışığında rölövesi tamamlanmıştır. Yapıdan elde edilen bilgilere göre hasar analizi hazırlanmış ve bozulmaları oluşturan etkenler belirlenmiştir. Dördüncü bölümde, yapının yapıldığı dönemdeki özgün durumunun tespiti için, sözlüyazılı kaynaklar, yapıdan gelen izler, benzer dönem örnekleri, yapı içi karşılaştırmalar yapılmış, elde edilen verilere göre restitüsyon projesi hazırlanmıştır. Beşinci bölümde, hazırlanan rölöve belgeleri ve restitüsyon projesi esas alınarak, yapının bulunduğu Mustafapaşa Köyü'nün ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte bir işlev uygun görülerek, restorasyona yönelik müdahale yöntemleri belirlenmiştir. Altıncı bölümde sonuç olarak, Kapadokya Bölgesi'ne ait mimari dokunun korunmasına ilişkin genel yorumlar yapılmıştır.
DergiPark (Istanbul University), 2023
This study focuses on the earthquake that struck Türkiye on 06.02.2023 and 20.02.2023 and the attitudes of earthquake victims influenced by this disaster toward perceiving and making sense of the earthquake phenomenon. As Türkiye is an earthquake country, this natural disaster, which it has constantly faced throughout its special history, causes great destruction in the geography where it occurs and threatens the functioning of social life. In the context of this research, where we tried to analyze the views and attitudes of disaster survivors about the earthquake, in-depth interviews were held with earthquake survivors who came to Giresun from the earthquake zone. In this study, which is basically a qualitative study, some quantitative data were also utilized and the earthquake phenomenon was tried to be analyzed from a hermeneutic perspective. In the study, Türkiye's earthquake history and the reality of earthquake as a risk factor were discussed through the literature, and the different ways of interpreting the earthquake by different individuals were analyzed based on the conducted interviews. In this context, even though the participants had different views on the perception and interpretation of the earthquake, they mostly attributed religious and divine meanings to it. However, a large majority attributed the cause of the collapse of the buildings to the irresponsibility of the people themselves and the lack of professional ethics. Most of the participants argued that the earthquake was
Çankırı Karatekin Üniversitesi Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2022
This article analyses the impact of human in Amitav Ghosh's Gun Island altering the ecology of the earth from the Anthropocene perspective. The Anthropocene asserts that nature, which has been damaged so much that it cannot regenerate, and whose balance has changed, has changed not because of meteor strikes, ice ages or globalcauses as it used to be in old times, but because of human influence. The unpredictable and inconsistent climatic effects caused by human effect such as fossil fuel consumption especially after the industrial revolution, global warming, rise in sea levels, acidification of oceans show that humans have the greatest impact on nature compared to other living things. Although the existence of man in the world is relatively short, the biggest factor affecting the environment in the 21st century is human. Therefore, due to the global impact created by man, human impact changes the life of nature, animals, plants and himself in an unknown direction. In this context, Amitav Ghosh's novel Gun Island features the impact of humanity to the ecology that connects the past to the present with a Bengali myth showing how the impact of humanity stretches into the ecology.
Harc Közép-Európáért, 2023
Forthcoming in The Many Moral Rationalisms (OUP).
ANZAC Battlefield A Gallipoli Landscape of War and Memory, 2016
Mitteilungen der Deutschen Orient-Gesellschaft, 2018
Revista de Letras Juçara, 2023
Policy Center for the New South - Research Papers, 2023
Proceedings of the IEEE Conference on Decision and Control, 2010
eventos.spc.org.pe
Journal of Heat Recovery Systems, 1985
World Economy and International Relations
Egyptian Academic Journal of Biological Sciences. A, Entomology, 2011
Soil and Tillage Research, 2011
„A digitális átállás a tanulást élménnyé teszi” : „Digital transformation as a key to experience-based learning” (Agria Média 2017 – XII. Információtechnikai és Oktatástechnológiai Konferencia és Kiállítás ; ICI-15 Nemzetközi Informatikai Konferencia), 2018
Neuropsychopharmacology, 2008
THE 6TH BIOMEDICAL ENGINEERING’S RECENT PROGRESS IN BIOMATERIALS, DRUGS DEVELOPMENT, AND MEDICAL DEVICES: Proceedings of the 6th International Symposium of Biomedical Engineering (ISBE) 2021
Brazilian Journal of Medical and Biological Research, 1999
Environmental Pollution, 1999
Nuclear Instruments and Methods in Physics Research Section A: Accelerators, Spectrometers, Detectors and Associated Equipment, 2010