Books by Huseyin Canguloglu
Hayatın Her Rengi: Çayyaka (Bedre), 2015
İnegöl’den güneybatı yönünde ilerlediğinizde, ilk ören yeri olan İsaören köyüne ulaştığınızda yo... more İnegöl’den güneybatı yönünde ilerlediğinizde, ilk ören yeri olan İsaören köyüne ulaştığınızda yolunuz Uludağ'ın eteklerinde yükselir. Latif bir havanın sizde uyandırdığı yaşama sevinciyle içinizden mırıldandığınız türkünün nağmeleriyle karışan dağ esintisindeki çam kokusu sizi adeta kendine çeker. Sağlı sollu meyve bahçelerindeki şeftali, armut ve kıpkırmızı kirazları ile buyurun, hoş geldiniz der sahipleri.
Köye girerken solunuzda akan derenin şırıltısı ile köy meydanındaki güler yüzlü insanların size ikram edeceği demli çayı yudumlarken, sohbetlerle tatlandırılan vaktin nasıl geçtiğini anlamazsınız. Sohbetin sonunda nüktedan konuşmacılardan biri; Köprü ve Atatürk büstü "Burası Bedre, Su istersen işte dere, Ekmek istersen Allah vere, Yatmak istersen kaldığın yere" tekerlemesiyle esprisini yapar. Ancak Türbedere’li bir vatandaş bu tekerlemeyi Tekirdağ’daki Türbedere için de söylendiğini bana aktardığında demek ki bir nüktedanın sözü diğer yerlere de mâl edilmiş dedim. Neyse; biz öze dönelim.
14 ilde büyükşehir belediyesi ve 27 ilçe kurulması hakkında 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile köy tüzel kişiliği mahalleye dönüşen ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile İnegöl Belediyesi mücavir alanına dahil edilen, eşimin doğup büyüdüğü Köyü tarihi, içtimai, kültürel ve etnografik yönlerden araştırmak ve incelemek maksadıyla bu çalışmaya başladım. Köyümüzün tarihinin yanında, yakın geçmişine ait etnografik yapısını birinci ağızlardan gelecek nesillere anlatabilmek ve geçmişi geleceğe taşımak istedim.
Bu çalışmamda geçmişe ait şuuru açık ve akıcı anlatımıyla en çok yardımını gördüğüm kayınvalidem (merhum) Hanife ATAN ile kayınpederim (merhum) Mehmet ATAN çocukluklarını ve gençliklerini öyle içtenlikle anlattılar ki o günleri yeniden hem yaşadılar hem de yaşattılar. Kendilerine hürmetlerimi ve şükranlarımı sunarım.
Verdikleri bilgilerden çok yararlandığım köyün eşrafından Ahmet ZAMAN, Salih TÜRER ve Fahri TÜRKEN ile araştırmalarımızda bize mihmandarlık yapan Engin AL’a,
Mesleki ve akademik iş yoğunluğuna rağmen yoğun bir çaba ve mesai ile eserin en iyi şekilde ortaya çıkmasına gayret eden büyük oğlum Hüseyin’e ve ayrıca küçük oğlum Doğukan’a,
Çeşitli zamanlarda Köye götürdüğümde kıymetli vaktini bana ayırarak profesyonelce çektiği fotoğraflarla eserin zenginleşmesini sağlayan yeğenim Ali Osman AK’a,
Köye ait 19 yy.daki temettuat defterinin transkripsiyonunu hazırlayan ve gönderen kıymetli dostum ve arkadaşım İstanbul’daki Osmanlı Arşivinde görevli Arşiv Uzmanı Sinan ÇULUK’a,
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Mehmet VANLIOĞLU, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Aydın KUDAT ve Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Mehmet TUĞRUL’a da çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca kitabın basımında maddi ve manevi desteğini esirgemeyen İnegöl Belediyesi ve Belediye Başkanı Sayın Alinur AKTAŞ Beyefendiye teşekkürü bir borç bilirim.
Conference Presentations by Huseyin Canguloglu
Uluslararası Geçmişten Geleceğe İslam Medeniyetinde Bilgi Bütünlüğü Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2018
İlk olarak Kur'an-ı Kerîm ve Hz. Muhammed (s.a.v) çevresinde ortaya çıkan ilimlerin sınırları bel... more İlk olarak Kur'an-ı Kerîm ve Hz. Muhammed (s.a.v) çevresinde ortaya çıkan ilimlerin sınırları belli olmasa da Hz. Peygamberin şahsında bir bütündü. Ancak O’nun vefatından sonra İslâm’ı tüm yönleriyle kavrayabilmek ve eğitimini kolaylaştırabilmek için ilimleri müstakil hale getirmeye başlamışlardır. Sahabelerin sohbet halkalarında ilk çekirdeği oluşan bu ilimlere daha sonra dinî ilimler, bunlara yardımcı olan ilimlere de alet ilimler adı verilmiştir. İslâm dünyasında ilimleri tasnif etme düşüncesi asıl olarak Yunan düşünürlerin eserlerinin Arapçaya tercümesi yapılmaya başladıktan sonra başlamıştır. Bu çalışmada genel olarak İslâm tarihinde ilimlerin ve tasnif çalışmalarının incelenmesi, özel olarak ise İslâm dünyasındaki iki ana ilimler tasnifi akımından biri olan nübüvvet teorisinin kurucusu ve gerçek anlamda ilk ilimler tasnifinin müellifi olan Ebû Nasr Muhammed "el-Fârâbî" (Hicri 258-339), Endülüslü fakih Ebû Muhammed Alî b. Ahmed "ibn Hazm" (H. 384-456), Hüccetü'l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed "el-Gazzâlî" (H. 450- 505) ve Osmanlı Devleti’nin yükseliş dönemi âlimlerinden "Taşköprizâde" Ahmed Efendi’nin (H. 901-968) ilimler tasnifinin bilgi bütünlüğü yaklaşımı açısından ele alınması amaçlanmaktadır.
II. Uluslararası Sosyal Bilimlerde Gelenek ve Bilgi Bütünlüğü Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019
Devletlerin gücü, teşkilatını meydana getiren kurumlarının başarısıyla doğru orantılıdır. Kurumla... more Devletlerin gücü, teşkilatını meydana getiren kurumlarının başarısıyla doğru orantılıdır. Kurumları başarıya ulaştıran ise onun sistemini kuran, geliştiren ve devam ettiren insan kaynağıdır. Toplumlar ve devletler kendisini meydana getiren halkını bir zenginlik olarak görür ve ondan istifade etme yolunu seçerse muhakkak başarıyı yakalayacaktır. Türk ve İslam tarihindeki en güçlü ve teşkilatlı devlet olan Osmanlı’nın en önemli avantajlarından birisi de, imparatorluk olmasının bir sonucu olarak insan kaynağının zenginliğiydi. Başarısının arkasında da bu insan kaynağından doğru bir şekilde istifade edebilmesi yatmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri ve sivil kurumlarının başarısının sırrı ise 4 asır boyunca bu kurumlara yönetici yetiştiren Enderun Mektebi’dir. Dünyadaki egemen devletlerden birisi olmuş Osmanlı İmparatorluğu’nun bu güce ulaşmasında ve 6 asır ayakta kalmasında da Enderun Mektebi önemli bir paya sahiptir. Geçirdiği tarihi süreçler sonucunda Osmanlı’ya has bir kurum haline gelen Enderun mektebi bu yönüyle devletin 4 asır boyunca meydana getirdiği kurumsal hazinesidir.
Papers by Huseyin Canguloglu
Kırsal Kalkınma Dergisi, 2020
Ağırlıklı olarak tarım üretimine dayalı bir toplum olduğumuz zamanlarda kırsalda yaşayanların tar... more Ağırlıklı olarak tarım üretimine dayalı bir toplum olduğumuz zamanlarda kırsalda yaşayanların tarım ve hayvancılık işlerini ayarladıkları bir takvimleri vardı. Halk takvimi, eski takvim, eski hesap, baba hesabı veya kocakarı takvimi gibi isimlerle adlandırılan bu takvim en fazla 1-2 günlük şaşmayla çiftçilere rehberlik eder, meteorolojik bilgilendirmenin yaygın olmadığı dönemlerde tarımla uğraşanlar değişen iklim şartlarına hazırlıksız yakalanmazdı. Uzun tecrübeler sonucunda elde edilen bu takvim nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bu nedenle “ana baba usulü” olarak da adlandırılır. Bu halk inanışı yöreye göre değişkenlik göstermekle beraber takvimde öngörülen olaylar üç aşağı, beş yukarı her sene aynı günlerde meydana gelir.
Uploads
Books by Huseyin Canguloglu
Köye girerken solunuzda akan derenin şırıltısı ile köy meydanındaki güler yüzlü insanların size ikram edeceği demli çayı yudumlarken, sohbetlerle tatlandırılan vaktin nasıl geçtiğini anlamazsınız. Sohbetin sonunda nüktedan konuşmacılardan biri; Köprü ve Atatürk büstü "Burası Bedre, Su istersen işte dere, Ekmek istersen Allah vere, Yatmak istersen kaldığın yere" tekerlemesiyle esprisini yapar. Ancak Türbedere’li bir vatandaş bu tekerlemeyi Tekirdağ’daki Türbedere için de söylendiğini bana aktardığında demek ki bir nüktedanın sözü diğer yerlere de mâl edilmiş dedim. Neyse; biz öze dönelim.
14 ilde büyükşehir belediyesi ve 27 ilçe kurulması hakkında 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile köy tüzel kişiliği mahalleye dönüşen ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile İnegöl Belediyesi mücavir alanına dahil edilen, eşimin doğup büyüdüğü Köyü tarihi, içtimai, kültürel ve etnografik yönlerden araştırmak ve incelemek maksadıyla bu çalışmaya başladım. Köyümüzün tarihinin yanında, yakın geçmişine ait etnografik yapısını birinci ağızlardan gelecek nesillere anlatabilmek ve geçmişi geleceğe taşımak istedim.
Bu çalışmamda geçmişe ait şuuru açık ve akıcı anlatımıyla en çok yardımını gördüğüm kayınvalidem (merhum) Hanife ATAN ile kayınpederim (merhum) Mehmet ATAN çocukluklarını ve gençliklerini öyle içtenlikle anlattılar ki o günleri yeniden hem yaşadılar hem de yaşattılar. Kendilerine hürmetlerimi ve şükranlarımı sunarım.
Verdikleri bilgilerden çok yararlandığım köyün eşrafından Ahmet ZAMAN, Salih TÜRER ve Fahri TÜRKEN ile araştırmalarımızda bize mihmandarlık yapan Engin AL’a,
Mesleki ve akademik iş yoğunluğuna rağmen yoğun bir çaba ve mesai ile eserin en iyi şekilde ortaya çıkmasına gayret eden büyük oğlum Hüseyin’e ve ayrıca küçük oğlum Doğukan’a,
Çeşitli zamanlarda Köye götürdüğümde kıymetli vaktini bana ayırarak profesyonelce çektiği fotoğraflarla eserin zenginleşmesini sağlayan yeğenim Ali Osman AK’a,
Köye ait 19 yy.daki temettuat defterinin transkripsiyonunu hazırlayan ve gönderen kıymetli dostum ve arkadaşım İstanbul’daki Osmanlı Arşivinde görevli Arşiv Uzmanı Sinan ÇULUK’a,
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Mehmet VANLIOĞLU, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Aydın KUDAT ve Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Mehmet TUĞRUL’a da çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca kitabın basımında maddi ve manevi desteğini esirgemeyen İnegöl Belediyesi ve Belediye Başkanı Sayın Alinur AKTAŞ Beyefendiye teşekkürü bir borç bilirim.
Conference Presentations by Huseyin Canguloglu
Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri ve sivil kurumlarının başarısının sırrı ise 4 asır boyunca bu kurumlara yönetici yetiştiren Enderun Mektebi’dir. Dünyadaki egemen devletlerden birisi olmuş Osmanlı İmparatorluğu’nun bu güce ulaşmasında ve 6 asır ayakta kalmasında da Enderun Mektebi önemli bir paya sahiptir. Geçirdiği tarihi süreçler sonucunda Osmanlı’ya has bir kurum haline gelen Enderun mektebi bu yönüyle devletin 4 asır boyunca meydana getirdiği kurumsal hazinesidir.
Papers by Huseyin Canguloglu
Köye girerken solunuzda akan derenin şırıltısı ile köy meydanındaki güler yüzlü insanların size ikram edeceği demli çayı yudumlarken, sohbetlerle tatlandırılan vaktin nasıl geçtiğini anlamazsınız. Sohbetin sonunda nüktedan konuşmacılardan biri; Köprü ve Atatürk büstü "Burası Bedre, Su istersen işte dere, Ekmek istersen Allah vere, Yatmak istersen kaldığın yere" tekerlemesiyle esprisini yapar. Ancak Türbedere’li bir vatandaş bu tekerlemeyi Tekirdağ’daki Türbedere için de söylendiğini bana aktardığında demek ki bir nüktedanın sözü diğer yerlere de mâl edilmiş dedim. Neyse; biz öze dönelim.
14 ilde büyükşehir belediyesi ve 27 ilçe kurulması hakkında 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile köy tüzel kişiliği mahalleye dönüşen ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile İnegöl Belediyesi mücavir alanına dahil edilen, eşimin doğup büyüdüğü Köyü tarihi, içtimai, kültürel ve etnografik yönlerden araştırmak ve incelemek maksadıyla bu çalışmaya başladım. Köyümüzün tarihinin yanında, yakın geçmişine ait etnografik yapısını birinci ağızlardan gelecek nesillere anlatabilmek ve geçmişi geleceğe taşımak istedim.
Bu çalışmamda geçmişe ait şuuru açık ve akıcı anlatımıyla en çok yardımını gördüğüm kayınvalidem (merhum) Hanife ATAN ile kayınpederim (merhum) Mehmet ATAN çocukluklarını ve gençliklerini öyle içtenlikle anlattılar ki o günleri yeniden hem yaşadılar hem de yaşattılar. Kendilerine hürmetlerimi ve şükranlarımı sunarım.
Verdikleri bilgilerden çok yararlandığım köyün eşrafından Ahmet ZAMAN, Salih TÜRER ve Fahri TÜRKEN ile araştırmalarımızda bize mihmandarlık yapan Engin AL’a,
Mesleki ve akademik iş yoğunluğuna rağmen yoğun bir çaba ve mesai ile eserin en iyi şekilde ortaya çıkmasına gayret eden büyük oğlum Hüseyin’e ve ayrıca küçük oğlum Doğukan’a,
Çeşitli zamanlarda Köye götürdüğümde kıymetli vaktini bana ayırarak profesyonelce çektiği fotoğraflarla eserin zenginleşmesini sağlayan yeğenim Ali Osman AK’a,
Köye ait 19 yy.daki temettuat defterinin transkripsiyonunu hazırlayan ve gönderen kıymetli dostum ve arkadaşım İstanbul’daki Osmanlı Arşivinde görevli Arşiv Uzmanı Sinan ÇULUK’a,
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Mehmet VANLIOĞLU, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Aydın KUDAT ve Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Mehmet TUĞRUL’a da çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca kitabın basımında maddi ve manevi desteğini esirgemeyen İnegöl Belediyesi ve Belediye Başkanı Sayın Alinur AKTAŞ Beyefendiye teşekkürü bir borç bilirim.
Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri ve sivil kurumlarının başarısının sırrı ise 4 asır boyunca bu kurumlara yönetici yetiştiren Enderun Mektebi’dir. Dünyadaki egemen devletlerden birisi olmuş Osmanlı İmparatorluğu’nun bu güce ulaşmasında ve 6 asır ayakta kalmasında da Enderun Mektebi önemli bir paya sahiptir. Geçirdiği tarihi süreçler sonucunda Osmanlı’ya has bir kurum haline gelen Enderun mektebi bu yönüyle devletin 4 asır boyunca meydana getirdiği kurumsal hazinesidir.