27 Şubat 2011 Pazar

BİRAZ IŞILTI LAZIM...

Artık tembellik mi desem,yoksa başka şeyleri mi bahane etsem bilmiyorum ,ama uzun zamandır blogumu ihmal ettiğim için  suçluluk duyuyorum.Kaldığım yerden tam gaz devam etmeliyim dedim ve üstümdeki rehaveti bir yana bırakıp başladım yazmaya:)
Geçenlerde kendime bir kot pantolon almıştım.Aslında şöyle pırıltılı,işlemeli bir model aradım ama malesef bulamadım.Piyasadaki bütün kotlar "skinny" modeli olunca bedenime göre birşey bulmak çok zor oldu.Aslında çok da kızdım,sanki herkes tayt gibi kot giymek zorundaymış gibi firmalar diğer modelleri fazla üretmiyorlar sanırım.Neyse efendim, ben kendime yakıştırdığım bu kotu alırken zaten ben bir şekilde süslerim diye düşünmüştüm.Tatil dönüşü Forum İstanbul'da Hobimeydan adında bir mağazayı gezerken,ütüyle giysilere yapıştırılabilen bu taşlardan buldum.Kimisi hazır modellerdeydi çiçek,kelebek,kalp falan..Bir de taşları poşetlenmiş halde de satıyorlardı,istenilen şekil,desen verilebilsin diye..Ben bu üç kelebeği beğendim,çok da ucuz sadece 2 lira:)
Kelebeklerin kotuma verdiği ışıltıyı sevdim:)Sıradanlıktan kurtuldu,daha havalı oldu sanki...Siz de giysilerinize farklı bir hava katmak isterseniz bu yapışkanlı taşları kullanabilir,giysilerinizi kişiselleştirebilirsiniz...Herkese mutlu bir hafta dilerim...

19 Şubat 2011 Cumartesi

BİR "İSTANBUL HATIRASI"...

 "Byzantion'dan İstanbul'a uzanan heyecan yüklü,tarihsel bir serüven...
Yedi hükümdar,yedi kadim mekan,yedi gizemli olay ve yalın bir gerçek!"

İstanbul şüphesiz dünyanın en güzel şehirlerinden biri.Gerçi "güzel"kelimesi "Dersaadet" yani "Saadet Kapısı" için oldukça yetersiz bir iltifat.Binlerce yıllık tarihinde nice milletlere yurt olmuş,uğruna savaşlar yapılmış,kan dökülmüş.Eskiden taşı toprağı altın denilen bu gizemli şehrin her bir köşesi tarih kokuyor.İstanbul hakkında yazılan kitaplar hep ilgimi çekmiştir.Özellikle de şehrin tarihinden bahseden kitapları bilhassa çok severim.
"İstanbul Hatırası" uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı.Ahmet Ümit'in ilk okuduğum kitabı "Bab-ı Esrar" dı.2010 yılının en çok satanlar listesinde  "İstanbul Hatırası"nı ilk sıralarda görünce ve televizyonda kitap hakkında yazarla yapılan bir söyleşiyi izledikten sonra bu kitabı okumaya karar vermiştim.Yarıyıl tatilinde keyifle okuduğum bu kitabı hepinize tavsiye ediyorum.
Ahmet Ümit'in diğer birkaç kitabında da yer alan meşhur kahramanı Komser Nevzat yine başrolde.İstanbul'un tarihi hakkında çok güzel ayrıntıların paylaşıldığı heyecan ve gerilim dolu bu cinayet romanını herkese tavsiye ederim.Yalnız cinayet kurgusunda yapılan bazı yanlışlar vardı kitapta,dikkatli bir okuyucu olarak gözümden kaçmadı.Ama kesinlikle okunmaya değer bir kitap...

17 Şubat 2011 Perşembe

BAKLAVA DİLİMİ MODELİNİN VİDEOLU ANLATIMI

En çok okunanlar listemde ikinci sırada olan baklava dilimi modelinin nasıl yapıldığını buradaki yazımda anlatmıştım.Fakat izleyenlerimden bazıları modelin kurulumunda sorun yaşayıp videolu anlatım yapmamı istemişlerdi.Ben de biraz gecikmeli olsa da bu güzel modelin nasıl yapıldığını sıra sıra videoya çekip yayınlamaya karar verdim.Eşim kamerayı aldı eline ben de şişlerimi ve ipimi,başladık çekmeye:)Bir yandan örüp,bir yandan da her bir sıranın  nasıl örüldüğünü anlattım çekimlerde.Umarım beğenirsiniz.Yalnız görüntülerde sesim bi acayip çıkmış,çok güldüm kendime:))
1.sıra: 2 düz, 1 at(yani 1 artır), 2 topla(2 ilmeği aynı anda ör,yani 1 kes),7 düz ör,sıradaki iki ilmeği sağa doğru toplamamız lazım.Bunun için ilmekleri sol şişten çıkarıp sağdaki ilmeği sol şişe takıyoruz ardından soldaki ilmeği şişe alıyoruz ve ikisini topluyoruz.Buna sağa doğru kesme deniyor.1 at,1 düz,1 at,2 topla,7 düz ör,2 ilmeği sağa doğru topla,1 at,2 düz ör.Arka sıraların hepsini haroşa(ters) örüyoruz.
Ben modeli 27 ilmek üzerinden anlattım.Peki diyelim ki bir kazak öreceksiniz.Kaç ilmekle başlamam lazım derseniz hesabı şöyle yapmalısınız.Örgünün yanlarında ikişer ilmek düz olmalı.Baklava dilimi modelinin bir tanesi 11 ilmek üzerine kuruluyor. Arada da 1 ilmek var.Yani benim 27 ilmek:2+11+1+11+2 şeklinde sıralanıyor.Siz de sıralamayı böyle yapmalısınız:2+11+1+11+1+11........+1+11+2.
2.sıra: 3 düz,1 at,2 topla,5 düz,2 sağa doğru topla,1 at, 3 düz,1 at,2 topla,5 düz,2 sağa topla,1 at,3 düz ör.

3.sıra:4 düz,1 at,2 topla,3 düz ,2 sağa topla,1 at,5 düz,1 at,2 topla,3 düz,2 sağa topla,1 at,4 düz ör.
4.sıra: 5 düz,1 at, 2 topla,1 düz,2 sağa topla,1 at,7 düz,1 at,2 topla,1 düz,2 sağa topla,1 at,5 düz ör.
5.sıra:6 düz,1 at,3 topla,1 at,9 düz ör,1 at,3 topla,1 at,6 düz ör.
6.sıra:4 düz,2 sağa topla,1 at,3 düz,1 at,2 topla,7 düz,2 sağa topla,1 at,3 düz,1 at,2 topla,4 düz ör.


7.sıra:3 düz,2 sağa topla,1 at,5 düz,1 at, 2 topla,5 düz,2 sağa topla,1 at,5 düz,1 at,2 topla,3 düz ör.

8.sıra:2 düz,2 sağa topla,1 at,7 düz,1 at,2 topla,3 düz,2 sağa topla,1 at,7 düz,1 at,2 topla,2 düz ör.
9.sıra:1 düz,2 sağa topla,1 at,9 düz,1 at,3 topla,1 at,9 düz,1 at,2 topla,1 düz ör.

Örgüye aynı şekilde devam edilir.

15 Şubat 2011 Salı

BENİM CANIM ORKİDEM...




Biz kadınların asla hayır diyemeyeceği şeyler var değil mi:)Böyle bir güzelliğe kim "hayır"diyebilir..Kim beğenmez...Çiçekleri oldum olası severim zaten.Uzun zamandır da evimde bir orkidem olsun istiyordum.Bizim sokakta cam kenarında onlarca orkide olan bir ev var.Önünden geçerken bakmadan edemiyorum.Renkleri o kadar güzel ki..Bakıp bakıp özeniyordum.Eşim sevgililer günü vesilesiyle bana rengine,duruşuna hayran olduğum bu orkideyi hediye edince tahmin ettiğiniz gibi inanılmaz mutlu oldum:)Nasıl bir güzelliktir bu ya..Allah ne güzel yaratmış...

Şimdi evde orkide bakımı nasıl yapılır diye araştırma yapıyorum.Aranızda orkidesi olan var mı?Benimle tecrübelerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum:)
Orkideye daldım çikolatalarımı unuttum.Çiçeğin yanında bir kutu da çikolata hediye etti biricik aşkım:)Çikolatalar dünden beri yeniyor.Bitmeden fotoğraflayayım dedim:)
14 Şubat bahane zaten...Önemli olan sevenlerin birbirini hatırlaması,mutlu etmesi.Bu bazen güzel bir sözle,bazen tek bir tebessümle bile olur.Hediye şart değil tabiki... 

Şimdi eşime seslenme zamanı:

"Sevgilim bu güzel hediyeler için sana çok teşekkür ederim..Beni nasıl da mutlu ettin yine.Hem zaten bu senin uzmanlık alanın değil mi:)Aşkımız sonsuza dek sürsün bitanem,Allah bizi her iki dünyada da ayırmasın,bizi her türlü kötülükten,bilhassa kötü nazardan korusun...Amin.."

14 Şubat 2011 Pazartesi

İŞTE HUZURLARINIZDA ŞANSLI İZLEYİCİM!

Bismillah diyerek bastı eşim tuşa veeeee işte kazanan talihli izleyicim 44 numarayla çekilişe katılan M.Yasir'in Annesi...İzleyicimi tebrik ediyorum...Bakın kendisi yorumunda ne demişti:
"Ne şirin bir blog :)öncelikle tanıştığıma memnun oldum izleyiciniz oldum ve blogumda bu qüzel etkibliği duyurdum http://filizinevi.blogspot.com/2011/01/filizinevinin-hediyeleri-sahibini.html şunu belirteyim ki ben ve eşim tam bir akvaryum delisiyiz evimizde tam 3 koca akvaryum var  ki aynı zamanda eşim daha dün akvaryum dükkanı açtı :) eğer bunu kazanırsam eşime hediye edicem akvaryum dükkanında kullana bilmesi için :) çok sevecektir inşallah ben kazanırım..."
Hediyelerinizi iyi günlerde kullanmanızı dilerim,inşallah hediyeler eşinizin dükkanına çok yakışır ve bereket getirir:)
Adres ve telefon  bilgilerinizi en kısa zamanda [email protected] adresine bekliyorum.

Çekilişime katılan herkese tekrar teşekkür ederim.Kazanamayanlar sakın üzülmeyin,yeni hediye çekilişlerinde şans belki size güler:)

1440 YIL ÖNCE BUGÜN...

14 Şubat tarihi bugün bambaşka bir anlama büründü.Bugün gönüller sultanının,sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed'in dünyaya geldiği,yeryüzünü varlığıyla şenlendirdiği,nurlara boğduğu gün...Mevlid Kandiliniz mübarek olsun,Allah bu günü ve geceyi en güzel şekilde değerlendirebilmeyi ve Peygamber Efendimiz'in şefaatine layık olabilmeyi hepimize nasip etsin...
Bugünün anlamını çok güzel ifade eden bu yazıyı internetten buldum ve sizlerle paylaşmak istedim:


"Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.

Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.

O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.

İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.

Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)

Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,
- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.

Ertesi gün Yahudiye vardılar:
"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,

"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.

Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.

"Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2)

Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı..

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."

Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3)

Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:

"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."

Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin"

Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi.

Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.

Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)

Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.

Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.

Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.

Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.

Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.

Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)

İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin."

Kaynak:www.islamiyet.gen.tr

13 Şubat 2011 Pazar

HEDİYE ÇEKİLİŞİM HAKKINDA

Hediye çekilişime gösterdiğiniz ilgiden ötürü katılan ,katılmadığı halde birbirinden güzel yorumlar bırakarak bana destek veren herkese çok teşekkür ederim.Bu kadar takip edenimin olması beni çok sevindirdi:)Sessizce izleyenler ses verdi,izleyenlerimin sayısı daha da arttı.Yani aslında çekilişim amacına ulaştı.Şimdi kazananı bulma zamanı:)Öncelikle çekilişe katılma hakkı kazananların listesini yayınlamak istiyorum.Blogu olmayan ama izleyicim olup yorum bırakanları da çekilişe dahil ettim.Ama diğer şartları yerine getirmeyen ya da getiremeyen arkadaşlarımı çekiliş listesine almadım.Yorum listesini defalarca kontrol ettim umarım bir hata yapmamışımdır.Yarın akşam çekilişi yapıp benim güzel hediyelerimi kazanan şanslı izleyenimi sizlerle paylaşıcam.Herkese bol şans!
1-özlemce
2-permaren
3-deli kızın çeyizi
4-rengarenkli
5-evkuşu
6-cicikan
7-örgüçantam
8-portakal reçeli
9-irem ve annesi çiçek
10-yaşamladans
11-sudenaz07
12-agonya82
13-kampanya da nasip işi
14-sihirli günce ve peri
15-paşam41
16-cicibişi
17-esra ergen
18-aslıhan
19-uğurböceği
20-worldofvenus
21-örenanne
22-ece
23-azranilay
24-mehpare01
25-atlı karınca
26-semiha
27-yemyeşildeniz
28-cangz
29-musyas
30-hülya
31-futbol hastası hatun
32-kirnak58
33-porti
34-nurten
35-şule
36-şengül ilbay
37-lerzan kara
38-arzu
39-ışık zerresi
40-narish
41-tuğba
42-ülkü
43-ayşe
44-m.yasir'in annesi
45-pelince
46-sema
47-hobilemeler
48-öznur
49-ada
50-emnsz
51-myname42
52-handan
53-çılgın eltiler
54-inces@z
55-hülya çakır
56-gelindamatmasalı
57-seray
58-alisnur
59-gizemli tosbağa
60-suzann
61-nurece
62-fatma özdemir
63-watertlily
64-narinim
65-denizden esintiler
66-kare
67-tiki kezban
68-prenseslerim
69-bahar
70-meltem
71-kitap cadısı
72-kadına dair herşey
73-yaseminkale
74-sevdasu
75-reyhane
76-glsn
77-nilep24
78-utku'nun annesi
79-rainbow
80-neşeli oyuncaklar
81-rabia aydoğan çetinkaya
82-semiha saylam incekaya
83-fatma karataş kurtoğlu
84-fates

12 Şubat 2011 Cumartesi

TATİL BİTTİ,ANILAR KALDI...

Merhabalar herkese..Tatil bitti ama bu sefer bitmesi o kadar da üzmedi beni.Çok özlemeden tekrar sevdiklerimi görebileceğimi bildiğim için ayrılıklar eskisi kadar zor gelmiyor.Tatil rotamız epey zengindi.Önce Esenköy'e benim memlekete gittik.Bizim orası yazları tam bir tatil cennetidir ama kışın ıssız mı ıssız...Evde sıkılınca kendimizi dalgaların dövdüğü sahilde bulduk.Bir kare çekmeden olmazdı tabi..
Esenköy'de gün batımı..
Bu merdivenlerden gelinliğimle indiğim gün geldi aklıma,gülümsedim:)Yok yok güldüm:))
Esenköy faslından sonra İstanbul'a kardeşime gittik.Halası ve Ceren..Nazar değmesin diye anlatmıyorum,çok fena birşey olmuş bizim kız..Maşallah..
Süleymaniye'den bir hatıra...
Ortaköy'de waffle yedikten sonra sahilde fotoğraf çektirmeden dönmek olmazdı..
Aşkımızı boğazın kenarında ölümsüzleştirdik:)Hava soğuktu ama yüreklerimiz sıcacıktı:))
Ah İstanbul,sana doymak ne mümkün...Her gelişimizde tekrarını nasip etsin Allah diye dua ediyoruz...
İstanbul'dan Tekirdağ Saray'a geçtik.Kayınvalidemler görümcemlerdeydi,biz de Eskişehir yerine oraya gittik.Oraya kadar gitmişken günübirlik bir Edirne gezisini de aradan çıkardık.Selimiye'den Bir "Filiz" geçti...
Beşiktaş'a gidip Yahya Efendi'yi ziyaret etmek bizim bir İstanbul ritüelimiz..Mezar taşları arasında gezinen kedilerden birinin gözleri farklı renklerdeydi.Ben sadece Van kedilerinde olur sanıyordum,değilmiş..
Tatil fotoğraflarına şimdilik burda son veriyorum.Aslında anlatacak çok şey var ama sırayla:)
Bu arada hediye çekişi için çok az zaman kaldı.Henüz katılmayanlara duyurulur...