Tarih

Arastirmanin amaci; 10-12 yas grubu erkek futbolculara uygulanan alti (6) haftalik kor antrenmanin, futbol teknik beceri duzeyi ve FMS skoruna etkilerinin incelenmesidir. Arastirma grubu; 2019-2020 egitim ogretim yili icerisinde ogrenim goren ve futbol antrenmanlarina devam etmekte olan, 10-12 yas arasi kirk sekiz (48) erkek futbolcudan olusmaktadir. Arastirma, deneysel yonteme gore tasarlanmistir. Deney Grubu 1 (DG1) ve Deney Grubu 2’ye (DG2) futbol antrenmanlarinin yaninda alti (6) haftalik surecte iki farkli kuvvet antrenmani uygulanirken, Kontrol Grubu (KG) sadece teknik antrenmanlara devam etmistir. Antrenman oncesi ve sonrasi fonksiyonel hareket analizi testi (FMS) ve futbol beceri testi (Mor-Christian Genel Futbol Yetenek Testi) uygulanarak, elde edilen sonuclar istatistiksel olarak degerlendirilmistir. Arastirmanin sonuclarina gore; DG1’e uygulanan antrenman protokolunun pas becerisini ve sut becerisini gelistirdigi sonucuna ulasilirken (p 0.05). DG2’ye uygulanan antrenman p...

The research aimed to record the game called "seeker, do not give me to the wolf ", one of the traditional children's games belonging to the Gaziantep region. The research was designed as descriptive research. Individuals who have information about the game and live in Gaziantep voluntarily participated in the study. Snowball sampling method, which is one of the purposeful sampling methods, was used to determine the research group. As the data collection tool, semistructured interview form was used and the data obtained were evaluated by content analysis. The collected data were analyzed by content analysis. According to the data obtained; the participants of the game are a group of seven-eight people, which can be a mixture of boys and girls, a person guarding the lambs (shepherd), a wolf and lambs. Its basic mentality is based on the competition between the wolf and the shepherd who tries to protect the lambs under his care. Although there is no specific playground, open areas that can provide movement space for the players are preferred. No tools or equipment are needed in the process of playing the game. In a game, which does not have a time limit, the game may continue for a long time until the players are bored or tired.

Osmanlı Devleti’nin Balkan Harbi’nde uğradığı bozgun çeşitli yönleriyle incelenmesine rağmen, savaşın ve yaşanan çözülmenin sosyal konteksi ciddi bir tahlile tâbi tutulmamıştır. Balkanlı küçük milletlere karşı Osmanlı Devleti’nin uğradığı bu büyük bozgunun; subayların politikaya karışması, siyasetçilerin dar görüşlülüğü, seferberlik hazırlıklarının tam yapılmaması gibi politik ve askerî sebeplerle izaha çalışıldığı vâkidir. Oysa dönemin yerli ve yabancı kaynaklarında bunların ötesinde, felâketin göz ardı edilemeyecek kadar “derin” sosyal ve insani sebeplerine ilişkin veriler mevcuttur. Bozgunun altyapısını oluşturan bu hususlar olan bitene tanıklık etmiş asker, gazeteci ve fikir adamlarının yazdıklarında bazen olanca açıklığı bazen de satır aralarında gayet anlaşılabilir şekilde kaydedilmiştir

Rus Kızıl Arşivinde bulunan bir belgeye göre Odesa’da ve donanmada isyan çıkarmaktan
1906 yılında idam edilmiş Teğmen Schmidt’in ailesine Osmanlı Karadeniz Filosuna mensup 28 subay
taziye ve destek mektubu göndermişlerdir. Bahse konu belge literatürde uzun yıllar tartışılmadan kullanılmıştır.
Ancak anılan belgedeki şekil, format, mantık hataları ve içerikteki uyumsuzluklar dikkat
çekicidir. Bunun yanında dönemin şartları ve belgeleri incelendiğinde belgenin üretildiği ihtimali ağırlık
kazanmaktadır.

Bu makalede Birinci Dünya Harbi’nde imparatorluğun 1877-1878 Rus ve Balkan harplerinde kaybettiği Avrupa topraklarından Osmanlı ordusuna gönüllü olarak katılmış olan Müslüman gençler Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) ve Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı (ATASE) arşivi belgelerine dayalı olarak incelenmiştir. İncelemede gönüllülerin hangi bölgelerden, ne kadar yoğunlukta geldikleri, Osmanlı Devleti’nin bu gönüllüleri hangi şartlarda, nasıl kabul ettiği ve hangi cephelerde kullandığı açıklanmaya çalışılmıştır. Gönüllülerin yoğun olarak toplandığı toprakları kontrol eden Bulgaristan ve Avusturya-Macaristan’ın konuya dair politika değişikliklerinin katılım miktarına etkileri ortaya konulmuştur. Ayrıca bu gönüllülerin harekete geçmesinde dönemin padişahı Sultan Reşad’ın “cihad” ilânının ne derecede etkili olduğu belgelerin diliyle okunmaya gayret edilmiştir. Bunun yanında sayılarının 50 binden fazla olduğu anlaşılan Müslüman gönüllülerin ilgili kaynaklarda hak ettiği derecede yer almaması ve o tarihten günümüze tarih yazımı ve popüler kültürde hemen hemen gündeme getirilmeyişinin muhtemel sebepleri üzerinde de durulmuştur.

Balkan bozgunu ciddi bir şekilde ele alan en erken eserlerden birisi tanınmış yayıncı İbrahim Hilmi [Çığıraçan] Bey tarafından 1913 yılında neşredilmiş olan “Balkan Harbinde Neden Münhezim Olduk” adlı mütevazı hacimli eserdir. Eserde toplum ve Silahlı Kuvvetler özellikle insan kalitesi yönüyle ağır bir eleştiriye tabî tutulmuştur. Eserin yazarı olarak (elif) harfi rumûzu gösterilmiştir. Literatürde kitap yazarının İbrahim Hilmi Beyin kendisi olduğu, Kurmay Binbaşı Asım [Gündüz] olduğu veya bilinmeyen birisi olduğu şeklinde iddialar mevcuttur. Yapılan incelemede eserin Kurmay Binbaşı Ali İhsan [Sabis] tarafından yazıldığı saptanmıştır. Balkan harbinin yüzüncü yılında anılan eserin Latin harflerine aktarılarak yazarı Ali İhsan Sabis’in adıyla yayınlanacağı bildirilmektedir.

Kendi yakın değerlerine hemen hemen hiçbir merak ve ilgisi olmayan insanların, taşıdıkları ünvanlar ve işgal ettikleri makamlar ne olursa olsun insanlığa yapacakları pek fazla kalıcı hizmet olmayacağı düşüncesi, bu mütevazı dokümanın ortaya konuş nedenidir.