İki haftadır hiç bir şey dikememenin, dolayısıyla bloga yazı yazamamanın, bir de üstelik dikisdersinin başlattığı birlikte dikiş etkinliğinin gereğini yerine getirememenin yarattığı, mutsuzluk, suçluluk karışımı duygular içerisindeyim. Bir kıpırdanmaz isem hissediyorum kısır döngü oluşacak, zamansızlıktan dikiş dikemeyip mutsuz olacağım mutsuz oldukça dikiş dikmek, dikmedikçe bloga yazı yazmak zorlaşacak.
(Makyaj çantası cafenoHut'ta görülüp özenilerek dikilmiştir.) |
"Benden bile" derken yaşımı değil tarzımı, sade ve düz, klasik hatta kimilerine göre tarzı yok denebilecek tarzımı kastediyorum. Evet sade, klasik giyinmeyi, üzerimde dikkat çekici parıltıların olmamasını seviyorum, çünkü böyle rahat hissediyorum. Biraz kişilik, biraz da mesleğimin etkisi galiba, bir de yaşım ve her yıl çaktırmadan üzerime yapışan artı kilolar, gittikçe daha da sadeleştiriyor beni. Moda diye şehrin ortasında şalvar pantalonla, neon ışıltılarla gezmeyi hiç sevmedim. Her insanın bir parıltısı vardır zaten. Ama giyene, yakıştırana da helal olsun deyip, kimseyi eleştirmiyor ya da ayıplamıyorum. Tabii tipine, vücut ölçülerine, yaşına, yaşamına, sosyal konumuna, hatta inancına biraz da uygun olursa. Yoksa çok pis gülerim valla (içimden).
Fotoğraflar alakasız değil mi? Ne yapayım, günü kurtarmak için eskileri karıştırdım, paylaşmadığım bir şeyler var mı diye. Yokmuş. Ben de bunları yayınlamak istedim satır aralarında.
Herkese çocukluğumuzun bayramları tadında bayramlar diliyorum.