28 Mayıs 2010 Cuma

Zeytinyağlı Taze Fasülye Kavurması

Taze Fasülye Kavurması

Taze fasülyeyi bu şekilde kime ikram ettiysem önce şaşırıyor sonrada kaşık üzerine kaşık dolduruyor tabağına. Sanırım bu da ne kadar çok beğenildiğini gösteriyor. Arşive göz gezdirirken farkettimki kaç sene evvel memlekette çekmişim bu tarifin fotoğrafını ilk. Ancak beğenmemişim fotoğrafı da yayınlamamışım. Ya da her zamanki gibi unutmuş gitmişim.. Ne olacak benim unutkanlığım bilmiyorum. Sanki kafamda kavak yelleri.. Savrulup duruluyorum.. Pek buralarda değilim bugünlerde.. Hiç masa başına oturmuyorum, bilgisayarı çok nadir açıyorum, sadece pastaların fotoğraflarını yüklemek ve mailler için arada kontrol ediyorum ama o da çok kısa bir süre. Beni sürekli nette görmeye alışmış insanlar özellikle telefon açmaya başladılar nerdesin diye :).. Bu aralar böyle biraz uzak kalmalıyım.. Candan Erçetin harika bir şarkı yapmış ya bu sene aynen onun gibi; "Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum, yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar..."...

Taze Fasülye Kavurması

Malzemeler
  • 1 kg taze şeker fasülye (ince ve körpe olanları seçerseniz harika olur)
  • 1 baş kuru soğan
  • 3 diş sarımsak
  • 1/2 demet taze nane
  • 1 çay bardağı zeytinyağ
  • tuz
Yapılışı
  1. Taze fasülyeleri kılçıklarından ayıklayıp küçük küçük doğrayın.
  2. Soğan ve sarımsağı küçük küpler halinde doğrayın.
  3. Geniş tabanlı bir tencereye (ben pilav tenceresi kullanıyorum) zeytinyağını koyup ısıtın.
  4. Tencereye önce soğan ve sarımsağı koyun. Hafif pembeleşip yumuşayana kadar kavurun.
  5. Sonra taze fasülyeyide ekleyip tencerenin kapağını kapatın. Ara sıra gidip gelip karıştırın. Fasülyeler renk değiştirip yumuşayana kadar kavurmaya devam edin.
  6. Piştikten sonra tencerenin altını kapatın. İnce kıydığınız naneleri tencereye ilave edin. İster sıcak ister soğuk servis edin..
Afiyet olsun..

20 Mayıs 2010 Perşembe

Paşa ile Kutsal Topraklar nasıl ziyaret edilir?

Ailecek

Aslında böyle bir yazı yazmak aklımda yoktu. Ancak "Dönüş" yazıma gelen yorumlarda en çok merak edilen bu konu olunca paylaşmak boynumun borcu diye düşündüm..
Hepsinden önce "Dönüş" yazıma gelen olağanüstü yorumlarınız, ayrıca bizzat atılan e-postalarınız için ne kadar teşekkür etsem ne kadar amin desem az... Dilerim Rabbim cümle dileyeni o güzel topraklara yüz sürmeyi nasip eder.. Her yorumda yeniden gözlerim doldu inanın çook çook şükür..
Paşa ile seyahat planı ortaya çıktığında daha önce tecrübeli olduğum bir yer olduğu için; kalabalığı yoğunluğu ve elbette sıcağı bildiğim için; biraz çekindim.. hatta uçağa binene kadar hayatımda hiç olmadığım kadar çook gerildim. Acaba nasıl olacak? Dört saat uçuşta rahat duracakmı, beni başörtülü görünce örtümü çekip dururmu, yanıma yedek örtümü alsam oynaması için, ee şimdi çantama yedek ne koymalıyım, uçaktan inince bizi nasıl bir hava karşılayacak, gecenin bir saatinde orda olacağız uykusuzluktan sorun çıkaracakmı, vazifeyi nasıl yapacağız peki bu saatte, paşayı odada yalnız bıraksak korkarmı, arap yemeklerini yiyebilecekmi, vakit namazlarında sabit durmasını nasıl sağlayacağız, peki ya tavaflarda... ve daha bir sürü soru beynimde taklalar atarak yola düştük..

Paşa Sırıtıyor Hoşgeldik...

Uçakta hiç zorluk çıkarmadı hem de hiiçç... Başta sakin sakin oturdu yerinde. Bol bol dergileri karıştırdık beraber. Bu arada ihramlı olunca insan haliyle daha sakin daha serin kanlı yaklaşıyor herşeye.. Şükür.. Sanki o da bizimle beraber girdi ihrama. Bol bol dolandı uçakta hemen hemen her yolcuyla oturdu. Kimse şikayet etmedi oynattı onu. Kimisi aldı kucağına beraber dışarıyı seyrettiler... Bu arada hemen bir not; ihramlı olduğumuz için kokulu mendil kullanmamız yasak; tabii paşanın rahat durmayan ve sürekli dolan bir bezi var.. Bu durumda altını değiştirmek, elin kokulu mendille temasını önlemek için yanınıza ameliyat eldivenlerinden almanızı tavsiye ederim.. Gerçekten harika bir çözüm ;) Çantaya atılacak eşyalardan biri "Eldiven" :)

Turist Paşa

Cidde'ye inildiğinde saat paşanın uyku saati.. Ama daha Mekke'ye doğru otobüs yolculuğu var. Bu uçaktan daha dar ve hareketli bir mekanda uzun bir süre demek. Ancak uçakta uyumayan paşa otobüse biner binmez uyudu :) Bir sorun yok.. Bu arada içerlerde güçlü klimalar dışarda sıcak bir hava.. Paşa'nın üzerinde ince penye bir yelek hiç çıkmadı.. Böylece soğuk sıcak arasında biraz olsun korundu.. Çantaya atılacak ikinci önemli şey; "Penye Yelek"....

Ana Kuzusu

Otele yerleş kendine çeki düzen ver derken saat gecenin bir saati oldu.. Paşa uyuyor.. Tavaf ve Say bizi beklemekte.. Odada bırakamayız.. Herkesde mescide akıyor kimseyede sen bak biz gidiyoruz diyemeyiz.. Oturturuz arabasına beraber yaparız o uyur hem arabada.. Plan bu.. Ancaaakkkkkk.... Kabeye bebek arabası almıyorlar.. yanınıza alınacak üçüncü şey "En hafifinden bebek puseti" ancak Mekke'de değil ama Medine'de çok işinize yaracak.. E napalım bu gece geç uyuyacak paşa. Böyle bir sebep için uykududan feragat edilebilir.. Unutmayın orda vaktiniz kısıtlı onun için dengelerin şaşması canınızı sıkmayacak çünkü tek amacınız var...
Paşa babasının omzuna alınır, tatlı dile uyanır, size sıcacık gülümser, sanki herşeyin farkındaymış gibi... Sükunetle tavafa katılır.. Normalde o kadar süre omuzda durmayan çocuk aksine hiç inmek istemez.. Sessizce mırıldana mırıldana çevresini izler.. Keza saydada omuzda hiç gıgıkını çıkarmaz. Korkmayın yardımcınız herşeyden büyük onun için alın bebeğinizi omuza başlayın tavafa... Şükür...

Eğlence

Çocuk heryer de çocuk.. Sessizlik bir yere kadar :) Bu durumda çantaya atacağınız dördüncü şey "oyuncak".. Paşanın en sevdiği bir top ve bir küçük araba.. E alan geniş oralarda koşa koşa oynuyorlar çocuklar. Çocuklu kadınlar için en rahat mekan üst katta. Hemen mescidde ikinci kata çıkıyorsunuz. Hem Kabe'ye karşı namaz kılıyorsunuz hemde daha sakin olduğu için çocuğu daha kolay kontrol edebiliyorsunuz. Üst katta arkalarda klimalar çok şiddetli o nedenle ön taraflara gelmenizi tavsiye ederim. Belki biraz daha sıcak ama inanın klima soğuğundan daha sağlıklı.. Zaten güzel bir esinti sürekli sizinle beraber.

Güneş Güneş

Mescidin avlusu tamamen beyaz mermerle döşenmiş. Gündüz vakti beyaz inanılmaz bir yansıma yapıyor. Bu da elbette gözleri çok rahatsız ediyor. Ayrıca delici bir güneş tepede. Paşa genelde dışarda şapkasını gözlerine indirerek dolandı. Muhakkak alınması gereken beşinci madde "geniş kenarlı bir şapka" elbette kendiniz içinde güneş gözlüğü :) Ayrıca erkekler için kullanılan beyaz baş örtülerde işte bu havalarda çook çook kullanışlı..

Bağlanmak

Veee geldik en önemli soruya.. Kontrol sizde olmadığı cemaatle kılınan namaz vakitlerinde peki ne olacak.. Hemen söylüyorum.. Çocuk bağlanacak. Evet ne kadar abes görünsede ne kadar komik olsada çocuk bir şekilde sabit bir noktaya bağlanmalı. Bunun için yöntemlerden birtanesi çantanızın ipini beline dolayıp çantayı oturan zuzunun sandalyesine geçirmek. Ancak ben çok daha profesyonel bir yöntemle, sevgili kayınpederimin özel olarak yaptığı, çocuk tasmasıyla bu işi çözdüm.. Kesinlikle çantaya atılması gereken altıncı şey "çocuk bağlama aparatı". Bu tarz tasmalar bildiğim kadarıyla bazı çocuk mağazalarında satılıyor. Ve inanın hayat kurtarıcı görev yapıyorlar.. Namaz kılarken tasmanın ucunu kolunuza yada ayağınıza geçiriyorsunuz. Böylece kısıtlı bir alanda hareket edebiliyor çocuk. Yukarda koşturduğu fotoğrafta, siyah deri kayışlar görünüyor, işte onun arkasında halkası var orayada ipi takılıyor. Tasma kısmı yelek gibi geçiriliyor üzerine. Sadece bağlamak istediğinizde takıyorsunuz ipini. Zaten bağlandığını anladığı anda hiç hareket etmeden oturuveriyor önünüze. Sizde çocuğunuzun kucağına secde yapıyorsunuz.. Çok şükür..

Paşanın Keyfi

En önemli detaylardan biride kimlik kartları. Üzerinde arapçada yazan kimlik kartını paşanın boynundan hiç çıkarmadık. Sıkılgan bir çocuğunuz varsa bir şekilde kimliği çatal iğneyle falan sabitleyin ama kesinlikle boynundan çıkarmasına izin vermeyin. Paşa daha uyanınca kimliğini takıyor yatana kadarda çıkarmıyordu. Bir zaman sonra günlük rütine aldı zaten. :) Önce kimlik, sonra yelek, sonrada tasmasını takıyordu :)

Zemzem...

Çantaya atılacak bir diğer maddede "atıştıracak bişiler".. Namaz vakitlerini beklerken mama diye sayıklayan paşaya bir çubuk kraker, bir elma, bir çikolata verip oyalamak iyi olabiliyor. İçecek birşey almanıza gerek yok. Çünkü mescidin her bir yanı zemzem bidonlarıyla dolu. Ordan kana kana içebilir içirebilirsiniz.. Ancak üzerinde "Not Cold" yazanlardan içirin çocuklara. Diğerleri epey soğuk çünkü..
Vakitler dışında genelde odada O'na dinlenme ve serinlenme fırsatı verdik elbette. Öğle uykularında beraber uyuyup her vakitte beraber ziyaret ettik mescidi.. Böylece beraber dinlenip beraber yorulduk.
Görev paylaşımı yapın mutlaka herşeyi anne olarak üstüne almanın bi anlamı yok :) Eşlerde seve seve yardımcı olurlar. Hatta erkekse çocuğunuz biraz daha çok yükleyin babasına.. Her ne kadar cümbüt cemaat gitsekte umreye sevgili eşimle ben nerdeyse hiç bırakmadık paşayı. Hep bizimleydi her anda. Bir vakitte babasıyla bir vakitte benimle.. Üzmedi bizi hiç hem de hiçç.. Çook şükür..

Tavaf, Dua, Güneş...

Çantaya atılması gereken şeylerden biride beyaz şemsiye.. Paşanın uyuduğu saatte bırakacak birini bulduğumuzda öğle vakti tavaf etmemiz gerektiğinde en büyük yardımcımız.. Kendi gölgeni kendin oluştur..
Belki daha çoook şey var yazılabilecek ama bunlar ilk başta en önemli detaylar diye düşünüyorum.
Herşeyden ama herşeyden öte biraz teslimiyet gerek... Sizi davet edenin sizi rahat ettireceğine inanmak gerek.. Bırakın biraz kendinizi... İnanın ev sahibi sizi çook çook iyi ağırlayacak.. Rabbim kabul buyursun, YAR ve YARDIMCInız olsun...

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Dönüş..

The Ka'aba 2010 April

"Lebbeyk Allahümme lebbeyk!
Lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk!
İnne'l-hamde ve'nni'mete,
Leke ve'l-mülk, lâ şerîke lek!..."

"Buyur Allah'ım buyur!
Buyur ki senin ortağın yok, emrine amadeyim buyur!
Hamd sana, nimet senden ve mülk senin.
Ortağın da yoktur senin!..."

The Ka'aba 2010 April The Ka'aba 2010 April

Tadı damakta kalan lezzetleri anlattım size şimdiye dek.. Peki tadı yürekte kalan lezzetleri nasıl anlatırım? Hangi kelimeler yürekteki çarpıntıları ifade etmeye yeter... Hangi kelimeler gözlerden akan yaşların yerini tutabilir.. Hangi kelimeler kulaklardaki uğultuyu size dinletebilir...
İnsanların bir olduğu, kadın, erkek, çoluk çocuk, daha yirmi günlük bebek, seksen yaşında dede.. Bacakları olmayıp elleriyle, gözleri görmeyen yürekleriyle, kimisi ağır ağır, kimisi koşarak, öyle bir çaba öyle bir emek içinde.. Amaç; amaç tavaf etmek! Amaç; tavafı idrak etmek! Amaç birazda olsa Rabbin rızasına kavuşmak... Her dönüşte "Bismillah Allah u Ekber" demek, her dönüş daha da çok dönmek istemek..

"Bilin ki, hakkı inkara şartlanmış olanlara, başkalarını Allah’ın yolundan çevirmeye, keza, hem orada yaşayan hem de dışarıdan gelen bütün insanlar için tayin ettiğimiz Mescid-i Haram’dan alıkoymaya çalışanlara; ve bile bile haksızlık yaparak oranın saygınlığına gölge düşürmeye kalkışanlara, öte dünyada çok can yakıcı bir azap tattıracağız.
Çünkü, İbrahim’e bu İbadet Evi’nin kurulacağı yeri gösterdiğimiz zaman o’na demiştik ki; “Bana kimseyi ortak koşma! Ve Benim mabedimi, onu tavaf edecek olanlar için, onun önünde Rablerini tazim ve tefekkür ederek dikilip duranlar için, VE NAMAZDA saygı ile eğilenler ve yere kapananlar için, temiz tut!”
Bunun içindir ki, ey Muhammed, bütün insanları hacca çağır! Yaya olarak ve hızlı yürüyen her türlü binek üstünde sana gelsinler, dünyanın en uzak köşelerinden GELSİNLER, de, bunun kendilerine sağlayacağı yararları görsünler; ve kurban için belirlenen günlerde, bu amaçla O’nun kendilerine rızık olarak sağladığı hayvanlar üzerine Allah’ın ismini ansınlar; ve böylece, siz de bunlardan yiyin ve darlık içindeki yoksulu da doyurun. Bundan sonra uymak zorunda oldukları belli bir takım kısıtlamalara son versinler; varsa adaklarını yerine getirsinler; ve dünyanın bu en eski mabedini bir kere daha tavaf etsinler. " (22.Hac Suresi 25-29.Ayetler)

Paşamız omuzda biz tavaf ettik, taşlarında namaz kıldık, bir kere daha şükrettik, dilimiz döndüğünce tefekkür ettik.. Rabbim sen bunu bize kolay kıldın, ve bunu bizden kabul eyle..

Medina 2010 April

Medine huzur şehri, Mekke'nin aksine daha bir sakin daha bir nezih.. Farklı bir atmosfer farklı bir yaşam var sanki burda.. Havası daha temiz insanları daha medeni. Zira boşuna değil ismininde medeniyet oluşu.. Rabbimin elçisi örnek insan Peygamberimizin ebedi istirahat ettiği belde olması elbette sebepsiz değil. Peygamberimizin burayı seçmesi elbette nedensiz değil..

Medina 2010 April Medina 2010 April

O'nu anlamayı, O'nu tanımayı, O'nun ahlakıyla ahlaklanmayı diledim en çok.. Muhakkak ki onun beşerliği bize örnek olmasındandır muhakkakki onun insanlığı, insanlığın en yücesi olmasındandır.. O'nun gibi yaşayabilmeyi istedim en çok..

Medina 2010 April

Belki sayfalarca yazmalıyım belki kelimelerce konuşmalıyım, anlatmalıyım.. Ama en baştada dediğim gibi yürekte kalan lezzetler tarif edilemiyor.. Dilerim tüm inananlar o topraklara yüz sürmeye oralarda ibadet etmeye, birliğin ne demek olduğunu yaşamaya nasiplenirler.. Dilerim tüm insanlarla beraber bende bu dönüşü anlar ve idrak ederiz.. Rabbim bizlere yeniden yeniden yeniden mabedine kavuşmayı nasip eyle...

Hacı Paşa

İşte bir dört nesil fotoğrafı daha.. Bu sefer kutsal toprakları hep beraber ziyaret etmek nasip oldu bize, sevgili anneannem-dedem, annem-babam, ablam ve ben.. Elbette paşam ve zuzumda.. Bizi biraraya getirmeye sebep olan sevgili insan, Allah senden razı olsun! Rabbim yar ve yardımcın olsun...

Dört Nesil...

Hiç kimsenin susuz kalmayacağı bu beldede ben zemzemimi paşamın ellerinden içtim.. Her yudumda kana kana her yudumda şükrederek. Hiç aklıma gelmezdi bu toprakları evladımla bu kadar erken ziyaret edeceğim. Eşimle haccımızı yaparken içten içten dua etmiştik belki evlatlarımızlada gelmeyi. Ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyorduk Rabbim sebep olanlardan razı olsun!

Zemzem...

Kuzumda bizimle her namazda yer aldı. Ama bağladık onu kendimize ama tuttuk elinden. Hiç üzmedi bizi hiç canımızı sıkmadı.. Eee sen evladım küçük diye buralara gelmekten yüksünmezsen Rabbin sana yardımcı olmazmı... O kadar da güzel olduki.. Hep kolay yollar açtı bize hep kolaylıklar verdi. O kadar rahat o kadar güzel bir ziyaret oldu ki.. İnanın hemen yeniden gidiyoruz deseler bir saniye tereddütüm olmaz.. Tatlı bir yorgunluk bıraktı sadece.. O da ana kucağında uyuyunca geçer gider...

Yorgunluk...

Siz kıblenizi görerek namaz kıldınız mı hiç?
Siz her nesilden insanlarla bir oldunuz mu?
Siz tabanlarınız ağrıdan şişse bile koşarak tavaf etmek istediniz mi?
Siz susuzluğunuzu gidermek için kana kana zemzem içtiniz mi?
Peki tüm bunları idrak ettiniz mi...

Rabbim idrak etmeyi nasip etsin..
Blog Widget by LinkWithin