Yılmaz Özdil
Born
Izmir, Turkey
Mustafa Kemal
4 editions
—
published
2018
—
|
|
|
Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda
3 editions
—
published
2013
—
|
|
|
İsim Şehir Hayvan
2 editions
—
published
2011
—
|
|
|
Kadın
2 editions
—
published
2015
—
|
|
|
Son Cüret
3 editions
—
published
2020
—
|
|
|
Adam
—
published
2016
|
|
|
Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda
2 editions
—
published
2015
—
|
|
|
İsim Şehir Bitki
|
|
|
Sen Kimsin?
—
published
2017
|
|
|
İsim Şehir Artist
2 editions
—
published
2014
—
|
|
“80 ihtilali öncesi... Hacıhüsrev. Çocuğum o zamanlar. Devrimci abiler vardı, hava karardıktan sonra cami duvarına yazı yazıyorlardı, ellerinde koca koca Marshall boya kutuları olurdu. Geceleri onları beklerdim, gizli gizli seyrederdim. Bir gece gördüler beni, ne arıyorsun lan burda deyip, çıkıştılar. Ben de onlara boyanız bittiyse boya kutularınızı istiyorum dedim. Niye diye sordular. Darbuka yapacağım abilerim dedim. Gülüp gittiler. Ertesi sabah, camiye benim için darbuka bırakmışlar. Bakırdan, kocaman, güzel bir darbuka... Sonraları sordum o boyacı abilere, kim bıraktı diye... Mahir Çayan'ın emriyle aldıklarını söylediler. O söylemiş arkadaşlarına, çocuğa darbuka alınssın diye... Allahn rahmet eylesin, ilk darbukamı Mahir Çayan almıştı yani... İlk gerçek darbukam oydu."
Kim bunları anlatan?
Balık Ayhan.
Mahir Çayan?
Devrimci Öğrenci Lideri.
İsrail İstanbul Başkonsolosu'nu kaçıdı, evi basıldı, yaralandı, yakalandı, Meltepe Askeri Cezaevi'nden kaçtı, Ünye radar istasyonunda çalışan iki İngiliz bir Kanadalı teknisyeni kaçırdı, karşılığında Deniz, Hüseyin ve Yusuf'un bırakılmasını istedi, Tokat'ın Kızıldere Köyü'nde oldukları tespit edildi, baskın yedi, alnından vurularak öldürüldü.
Gel zaman git zaman...
Mahir'in darbukası, gariban roman çocuğunun hayatını değiştirmişti. İdealist motiflerle bezenen öykü, Mahirlerin kelleyi kotuğa aldığı dönemlerde araziye uyan entel dantel takımının malzemesi oldu. Mahir'i sokakta görse tanımayacak tipler, romantik manzumeler döşendi. İdealist cenazeler, alabildiğine sömürüldü. "Kardeşim saçmalamayın, dümbeleklik yapmayın" diyenlerin itirazları "ırkçı"lıkla suçlandı. Balık da, işi ilerletmiş, "müzik değil, felsefe yapıyorum" falan demeye başlamıştı.
Velhasılıkelam...
Balık Ayhan, Balık Ayhan oldu.
Gel zaman git zaman...
AKP geldi, açılım yapıldı.
Devrimci romatizm...
Roman'tizme dönüştü.
Başbakanımız "kırmızıyı severler, birbirini överler" dedi. "Birbirini överler" lafını duyan Kiboş, dayanamadı, "Çuk yakışıklı adamsın, üstüne tanımam anacım" dedi. Faytoncular Derneği Başkanı ile Kırkpınar cazgırı Pele Mehmet'in manilerinden sonra sahneye çıkan Balık Ayhan, noktayı koydu: "Sen adamın kralısın, kasım kasım Kasımpaşalısın!"
E haliyle...
Siyasete kulaç attı Balık. AKP'den mebus adayı oldu.
Olunca ne oldu?
Şu oldu...
Yıllar önce "İlk darbukamı Mahir Çayan aldı." diye röportaj verdiği gazeteye, gene röportaj verdi: "Hayatım roman olur. Hayatımın film olması için yazdığım senaryolar var. Hatta, ilk darbukamı Mahir Çayan aldı diye yazdım, herkes gerçek sandı. Oysa senaryoydu!"
Atasın palavracıkları...
Kafalayasın medyacıkları.
Enteller alkışlarken...
"Beni Mahir Abi yarattı."
Takunyalılar alkışlarken...
"Mahir falan tanımam anacım."
Sayfa:265-267”
―
Kim bunları anlatan?
Balık Ayhan.
Mahir Çayan?
Devrimci Öğrenci Lideri.
İsrail İstanbul Başkonsolosu'nu kaçıdı, evi basıldı, yaralandı, yakalandı, Meltepe Askeri Cezaevi'nden kaçtı, Ünye radar istasyonunda çalışan iki İngiliz bir Kanadalı teknisyeni kaçırdı, karşılığında Deniz, Hüseyin ve Yusuf'un bırakılmasını istedi, Tokat'ın Kızıldere Köyü'nde oldukları tespit edildi, baskın yedi, alnından vurularak öldürüldü.
Gel zaman git zaman...
Mahir'in darbukası, gariban roman çocuğunun hayatını değiştirmişti. İdealist motiflerle bezenen öykü, Mahirlerin kelleyi kotuğa aldığı dönemlerde araziye uyan entel dantel takımının malzemesi oldu. Mahir'i sokakta görse tanımayacak tipler, romantik manzumeler döşendi. İdealist cenazeler, alabildiğine sömürüldü. "Kardeşim saçmalamayın, dümbeleklik yapmayın" diyenlerin itirazları "ırkçı"lıkla suçlandı. Balık da, işi ilerletmiş, "müzik değil, felsefe yapıyorum" falan demeye başlamıştı.
Velhasılıkelam...
Balık Ayhan, Balık Ayhan oldu.
Gel zaman git zaman...
AKP geldi, açılım yapıldı.
Devrimci romatizm...
Roman'tizme dönüştü.
Başbakanımız "kırmızıyı severler, birbirini överler" dedi. "Birbirini överler" lafını duyan Kiboş, dayanamadı, "Çuk yakışıklı adamsın, üstüne tanımam anacım" dedi. Faytoncular Derneği Başkanı ile Kırkpınar cazgırı Pele Mehmet'in manilerinden sonra sahneye çıkan Balık Ayhan, noktayı koydu: "Sen adamın kralısın, kasım kasım Kasımpaşalısın!"
E haliyle...
Siyasete kulaç attı Balık. AKP'den mebus adayı oldu.
Olunca ne oldu?
Şu oldu...
Yıllar önce "İlk darbukamı Mahir Çayan aldı." diye röportaj verdiği gazeteye, gene röportaj verdi: "Hayatım roman olur. Hayatımın film olması için yazdığım senaryolar var. Hatta, ilk darbukamı Mahir Çayan aldı diye yazdım, herkes gerçek sandı. Oysa senaryoydu!"
Atasın palavracıkları...
Kafalayasın medyacıkları.
Enteller alkışlarken...
"Beni Mahir Abi yarattı."
Takunyalılar alkışlarken...
"Mahir falan tanımam anacım."
Sayfa:265-267”
―
“Abartmıyorum, dünyanın hiçbir yerinde İzmir'deki gibi güzel batmaz güneş... Alt tarafı 8-9 saat sonra geri gelecek olmasına rağmen, gitmek istemez adeta İzmir'den... Tren garlarındaki duygusal vedalaşmalar gibi ağırdan alır. Ve, o veda anı, rakının dibine vurma mekanıdır.
O nedenle, "rakıyı alkol zannedip" Mustafa Kemal'e "sarhoş" diyenlere güleriz biz İzmirliler... "Allah'ın geri zekalıları, adam sarhoş kafayla kurmuş memleketi, siz ayık kafayla batırıyorsunuz!" deriz.
Sayfa:261”
―
O nedenle, "rakıyı alkol zannedip" Mustafa Kemal'e "sarhoş" diyenlere güleriz biz İzmirliler... "Allah'ın geri zekalıları, adam sarhoş kafayla kurmuş memleketi, siz ayık kafayla batırıyorsunuz!" deriz.
Sayfa:261”
―
“Mustafa Kemal'in Askerleriyiz
Mustafa Kemal'in askerleriyiz.
Hiç düşündünüz mü...
Nereden çıktı bu slogan?
İlk kim söyledi?
Sene 2006.
Aylardan Haziran.
Yer, Danıştay.
Mustaf Kemal'in doğumunun 125'inci yılı dolayısıyla konferans düzenleniyor, ayakta alkışlanan konuşmacı anlatıyor: "Atatürk Türkiyesi'nden rahatsız olanların yapması gereken, atatürk'ü unutturmaktı. Onu yapıyorlar.Cumhuriyet'ın nasıl kurulduğunu, milli mücadeleyi çocuklarımıza iyi anlatmak zorundayız. 1948'den beri Mustafa Kemal'in askeriyim, terhis olmak istemiyorum".
Turgut Özakman'dı o.
Mucidi odur.
Peki, 1948'den beri askeriyim diyen, terhis olmak istemiyorum diyen Turgut Özakman, 1948'de yedek subay falan mıdır? Alakası yoktur.
İçinde "asker" kelimesi geçiyor ya. Dincileri-liboşları boşverdim, bazı CHP yöneticileri bile bu sloganı "militarist" zannediyor. Halbuki, tam tersine, sivil'dir, hukuki'dir.
Turgut Özakman, 1948'de henüz 18 yaşındadır, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisidir. Milli Mücadelenin izini sürebilmek için Ankara'dan Afyon'a kadar yürür. Mecazi anlamda söylemiyorum, otomobil veya trene binmeden, tabana kuvvet, yürür. Güzergah üzerinde yaşayan, Kurtuluş Savaşı'na şahit olmuş ve 1948'de hala hayatta olanları bulur. Hatıraları dineler, defterler dolusu notlar alaır, fotoğraflar toplar. Bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamış bu delikanlının yaya olarak gerçeleştirtiği tarihi seyahat, 10 gün sürer... Ve bu attığı adımlar, Şu Çılgın Türkler fikrinin çıkış noktasıdır.
1948'den beri askeriyim dediği, işte budur.
Bireysel şuurdur.
Cumhuriyet tarihinin en çarpıcı sloganı Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Cumhuriyet tarihinin en çarpıcı kitabı Şu Çılgın Türkler'in özetidir. Terhis olmak istemiyorumdan kastı ise, bıkmadan usanmadan, anlatmaya devam etme azmidir.
"Hakikate ihanet etmeyelim" derdi.
Buna didindi, son nefesine kadar.
Huzur içinde yat hocam.
Vatan sana minnettar.
Sayfa:18-19”
― İsim Şehir Artist
Mustafa Kemal'in askerleriyiz.
Hiç düşündünüz mü...
Nereden çıktı bu slogan?
İlk kim söyledi?
Sene 2006.
Aylardan Haziran.
Yer, Danıştay.
Mustaf Kemal'in doğumunun 125'inci yılı dolayısıyla konferans düzenleniyor, ayakta alkışlanan konuşmacı anlatıyor: "Atatürk Türkiyesi'nden rahatsız olanların yapması gereken, atatürk'ü unutturmaktı. Onu yapıyorlar.Cumhuriyet'ın nasıl kurulduğunu, milli mücadeleyi çocuklarımıza iyi anlatmak zorundayız. 1948'den beri Mustafa Kemal'in askeriyim, terhis olmak istemiyorum".
Turgut Özakman'dı o.
Mucidi odur.
Peki, 1948'den beri askeriyim diyen, terhis olmak istemiyorum diyen Turgut Özakman, 1948'de yedek subay falan mıdır? Alakası yoktur.
İçinde "asker" kelimesi geçiyor ya. Dincileri-liboşları boşverdim, bazı CHP yöneticileri bile bu sloganı "militarist" zannediyor. Halbuki, tam tersine, sivil'dir, hukuki'dir.
Turgut Özakman, 1948'de henüz 18 yaşındadır, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisidir. Milli Mücadelenin izini sürebilmek için Ankara'dan Afyon'a kadar yürür. Mecazi anlamda söylemiyorum, otomobil veya trene binmeden, tabana kuvvet, yürür. Güzergah üzerinde yaşayan, Kurtuluş Savaşı'na şahit olmuş ve 1948'de hala hayatta olanları bulur. Hatıraları dineler, defterler dolusu notlar alaır, fotoğraflar toplar. Bıyıkları yeni yeni terlemeye başlamış bu delikanlının yaya olarak gerçeleştirtiği tarihi seyahat, 10 gün sürer... Ve bu attığı adımlar, Şu Çılgın Türkler fikrinin çıkış noktasıdır.
1948'den beri askeriyim dediği, işte budur.
Bireysel şuurdur.
Cumhuriyet tarihinin en çarpıcı sloganı Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Cumhuriyet tarihinin en çarpıcı kitabı Şu Çılgın Türkler'in özetidir. Terhis olmak istemiyorumdan kastı ise, bıkmadan usanmadan, anlatmaya devam etme azmidir.
"Hakikate ihanet etmeyelim" derdi.
Buna didindi, son nefesine kadar.
Huzur içinde yat hocam.
Vatan sana minnettar.
Sayfa:18-19”
― İsim Şehir Artist
Topics Mentioning This Author
topics | posts | views | last activity | |
---|---|---|---|---|
Challenge: 50 Books: Gozde V's 50 books for 2011! | 39 | 167 | Sep 21, 2011 06:49AM | |
Turkish Reading C...: Best Books Of 2012 | 82 | 210 | Dec 05, 2012 09:54PM | |
Bookworm Bitches : ABC game | 20195 | 2298 | 29 minutes ago |
Is this you? Let us know. If not, help out and invite Yılmaz to Goodreads.