Diyebilirsiniz ki... Kadının karşılığı erkek değil mi? Bence değil.
Çünkü, her kadın kadın ama... Her erkek adam değil.
Herifleri yazmamayı tercih ettim!
Elbette memleketin tüm adamlarını sıralayıp, bir kitaba sığdırabilmek imkânsızdır... Peki nedir? Farklı zamanlarda, farklı ortamlarda yaşayan, hatta birbirleriyle hiç tanışmamalarına rağmen, ortak zihniyetin, ortak karakterin, ortak paydasıdır Adam.
Yıkılsın diye karşıdevrim kazmalarıyla kolonlarına kolonlarına vurulan Türkiye, bugün hâlâ ayakta duruyorsa... İşte bu adamların ortak karakteri, ortak zihniyetinin sırtında duruyor.
Yılmaz Özdil, (d.1965, İzmir), Türk gazeteci yazardır. Yılmaz Özdil, İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı. Ardından Fatih Çekirge'nin genel yayın yönetmenliği yaptığı Star gazetesinin kuruluşunda bulundu. Star gazetesinden ayrıldıktan sonra Ciner Medya Grubu'na geçti. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı ve atv haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. atv ve Sabah'ın TMSF'ye devredilmesinin ardından Hürriyet gazetesine geçti. 2008 yılında Uğur Dündar'ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başlayan Özdil, hâlen Hürriyet'in üçüncü sayfasında yazmakta ve aynı zamanda Fanatik gazetesi çatısı altında spor yazarlığı da yapmaktadır.
"Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri, zor ve gerçek olanı. Öbürü kolayı, oyun olanı. Topraksızı topraklandırmadan... İşçiyi sağlama almadan... Halkı esaslı eğitmeden... Olmaz. Birincisi, köklü değişim ister. Zordur ama, gerçek demokrasidir. İkincisi, sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin... Toprağı, işi olsun olmasın... Demagojiyle serseme çevrilen halk, elindeki kağıdı sandığa atar. Böylece... Kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha... "
Yılmaz Ozdil is a columnist who writes daily in Sozcu Newspaper, Turkey. He writes with humor about all the things going wrong in the world, but especially in Turkey. In his column; the oppressed and rejected find a chance to be heard.
His book 'Adam' is a collection of life stories of memorable men, a homage to Courageous Men, (not all of them Turkish but all tied with Turkey), who stood their ground and held on to their values, in the face of adversity. Its easy to read but hard to digest as one can see injustice at every page..
Adam in Turkish slang means 'real man'. Ozdil has also published a book about women previously, in the same perspective.
Her Türk evladının mutlaka okuması gereken bir kitap. Geçmişe bakıp geleceğinizi size söyleyen tekrar tekrar okuyup bazı sayfaları odaya poster diye asılacak kadar önemli bir kitap. Okuyun, okutun!
Yılmaz Özdil ; köşe yazılarını merakla ve severek takip ettiğim bir kaç yazardan biri. Düzenli takip edenler bilir, kendisi sadece belli kesimlere değil, hatalı gördüğü herkese karşı eleştireldir. Doğru gördüğüne de doğru demekten çekinmez. Adam kitabında da bu tarzını ve güzel üslubunu devam ettirmiş.
Yılmaz Özdil, gazeteci gibi gazetecidir. Gördüğünü olduğu gibi aktaran, gerektiği zamanlarda karşıt görüşleri de doğrulayan, taraf olduğu düşünceleri de eleştiren bir yapıya sahip. Kitap’ta cumhuriyet tarihinde neredeyse haksızlıklara uğrayan bütün insanların hikayelerini mizahi bir dille anlatmış. Daha uzun bir yorum yazmak isterdim de kendimi Silivri’de bulurum diye korktum :) Kısacası okunması gereken bir kitap.
Orhan Veli der ki : "Neler yapmadık şu vatan için, kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik!". Yılmaz Özdil bu kitabında ülkemizin bugün dahi ayakta kalmasına vesile olan ADAM lardan bazılarını bizlerle buluşturuyor. Hangi şartlarda neler yaptıklarını neler başardıklarını anlatarak ekliyor : "... orman yangınıdır bu... Ne kaplumbağa kaçabilir, ne ceylan kurtulabilir. Nasıl olsa kanatlarım var zanneder ama, alevler kontrolden çıktıktan sonra, kuşların akibeti de aynıdır". -Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm ADAM lara saygılarımı sunuyorum.-
Atatürk için binlerce biyografi, onu anlatan kitap var. Atatürk o kadar dolu bir insan ki herhalde tam biyografisini yazmak baya zor olsa gerek. Muhakkak bazı şeyler atlanıyor. Bundan dolayı bu dahiyi birkaç farklı tarihçi, araştırmacıdan okumakta yarar var. Bu da okunmasında yarar olan kitaplardan...
Yılmaz Özdil'in Kadın'dan sonra okuduğum ikinci kitabıdır Adam. Gelmiş geçmiş, adını tarihe yazmış, kimisi melek olmuş kimisi yaşamakta olan Türkiye'ye katkısı olmuş, haram lokma yememiş, namuslu, haksızlığa uğrayan, masum, gururlu, adam gibi ADAMları yazabildiği kadar, her birinin başından geçen olayları kağıda dökmüş Yılmaz Özdil. Eleştiri getirirken acımasız gerçekleri okurun yüzüne birer birer vururken hiç insaflı davranmamış. Daha bitmedi mi, hâlâ mı devam ediyor diyenler hayal kırıklığına uğramışlardır. Çünkü bu ülkede huzurun, adaletin, eşitliğin, demokrasinin olduğu tek dönem Atatürk dönemi olunca maalesef anlatılması veya hatırlatılması gereken olaylar da bir o kadar artıyor. 1938'den 2016'ya kadar... Yine de insaflı davranmış bence sayın Özdil. Çünkü içimizi kahreden olaylar durdurak bilmiyor, son 14-15 yılda o kadar çok insanları yaralayan olaylar oldu ki... Özdil de haklı hepsini yazmak istese 500 sayfaya sığar mı hiç? Ben okurken bu güzel ülkemde bunların yaşanmasına çok üzüldüm. Böyle devam ederse de daha çoook üzüleceğimizin farkındayım. Yılmaz Özdil'in üslubuna değinecek olursam, düşünün ki, bir odada Yılmaz Özdil'le oturmuş çay/soda/rakı(zevkinize kalmış) içerken memleketin hali hakkında sohbet ediyorsunuz. Şahsen ben kendimi öyle hissettim. Herkese tavsiye ederim.
Yilma Özdil akıcı ve kıvrak stili ile bilmediğimiz, bilipte unuttuğumuz...bildiğimiz veya bildiğimizi sandığımız...bilipte hatırlamayı unuttuğumuz...hatırlayıpta bilemediğimiz ADAMLARI ve onlara ait kısacık hikayelerini özetlediği güzel bir kitap. Okuyun, okutun...okuyamayana anlatın hiç değilse!
eğer biraz olsun bu vatan için kimler neler yapmış diye merak ediyorsanız okuyun. sanatçısından, bilim adamına, askeri, gazetecisi, sivil, şair, ressam... gerçekten adam denilebilecek çok insan. biraz olsun on yargılardan uzaklaşın. vicdanınıza bakıp kendinizi ülkenizi savunmak için okuyun
Yilmaz Ozdil iyiki var iyiki kalemi susmuyor...minnetarim! Adam kitabinda her okudugum sahista kendisini gordum bence kitabin butunu Yilmaz Ozdil Adam!
Adam gibi adam olduklalarını bilmediklerimden bazılarını öğrettiği için; Nesimi Sinan Meydan Kazım Taşkent Ayrıca, bir Fikret Otyam kitabı okumak için beni teşvik ettiği için teşekkürler...
Ülkemin yetiştirmiş olduğu dürüst gazetecilerden birine ait olan ve her sayfası ayrı ayrı zevkle okunan bir kitap.Liseden itibaren herkesin okuyup anlayabileceği bir kitap.Tavsiye ederim.
Yılmaz Özdil'in en son Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda kitabını okumuştum. Daha sonra çıkan Beraber Yürüttük Biz Bu Yıllarda ve Kadın kitaplarını okumadım. Özellikle yeni çıkan Adam'ı okumak istedim.
Geçen hafta sipariş verdim. Perşembe günü geldi. Elimde Masami Arai'nin 1992'de yayınlanan Jön Türk Dönemi Türk Milliyetçiliği isimli eseri vardı. Ertesi gün Adam'ı bir çırpıda bitirdim.
Adam'ın öncelikle "adam" gibi bir kapağı var. Bence çok dolu dolu bir eser. Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda kitabına üç puan vermiştim. Adam beş puanı fazlasıyla hak ediyor.
Özdil bölümlere isim olarak kişilerin ön adlarını vermiş. Süleyman Demirel bölümünün adı Süleyman mesela. Bundan dolayı aynı ismi taşıyan bazı bölümler var. Bir "içindekiler" listesi yok.
Birinci bölüm Atatürk'e ayrılmış. Bazı padişahları da anlatan bölümler var. Çok faydalı bilgiler var.
Köşesinde bazen dikkatimi çekiyordu ama Yılmaz Özdil'in bu kadar dikkatli bir futbol seyircisi olduğunu bilmiyordum. İyi bir futbol birikimi varmış.
Adam'ı kalabalık bir yerde okursanız sizi "manik-depresif" sanabilirler. Çünkü birçok bölümü gözlerinizin buğulanmasına neden olacak kadar duygusal iken bazı bölümlerde de ansızın okkalı bir espriye maruz kalabilirsiniz. Sosyal medyada bir tabir var: "sesli güldüm" diye. Onun gibi sesli gülmenize neden olabilir.
İlk birkaç yüz sayfa genelde bilindik "adam"lar gibi geldi. Aydın Doğan da var mesela. Sona doğru yeni duyduğum isimler oldu.
Yazar hayvanları da unutmamış. Meşhur Şero birkaç yerde geçiyor. Bahadır’ı hayatta sanıyordum. Öldüğünü yeni öğrendim. Bahadır bir filin adı. Fil uzun yaşar ama Bahadır 2007’de genç yaşta hayatını kaybetmiş. Üzüldüm.
Yılmaz Özdil'in "adam"ları tahminimden fazlaymış. Cevat Şakir bölümünü çok beğenmedim. Pek çok şehit ve gazinin isminin zikredildiği bir kitapta "asker kaçaklarının dramı" ifadesi hoş olmamış.
Lastikçi Kani'yi anlattığı bir bölüm var. Her halde aceleye geldi. Ya da düzeltme yapılmadı. "Günümüz Türkçesinde kullanılmayan bek kelimesi" demiş. TDK'yı referans göstermiş. Yeterli değil. Çünkü TDK'da pek kelimesi de var. Pek Eski Uygurcadaki "bek"ten geliyor. Anlamları aynıdır. Pekiştirme, pekâlâ, pek güzel, peklik (konstipasyon) ve gözüpek hep pekten gelir.
Halk ağzında bek olduğu doğru, hatta iki tane bek var. Birisi Eski Uygurca "bek"in değişmemiş hali diğeri ise "back"den (İngilizce) gelen bek. Half bek, sağ bek, sol bek gibi. Bu konuda Nişanyan'ın Sözlerin Soyağacı kitabına bakılabilir.
Adam'da özellikle tarihi şahsiyetleri anlatan bölümlerde belki bazı anekdotların farklı varyantları olabilir. Özdil bunları bir sanatçı üslubuyla aktarmış denilebilir.
Ergenekon davası bahsinde T.C.G. Silivri, T.C.G. Maltepe gibi hayali gemiler, ironik ifadeler çok iyi akıl edilmiş. İngiltere'de, ABD'de H.M.S. ve U.S.S. kısaltmalarının önüne şimdiye kadar cezaevi ismi koyan olmuş mudur? Olmamıştır elbette…
Adam kitabının son sayfaları özellikle çok dokunaklı.
Tavsiye ederim.
Bir alıntı ile bitireyim:
"Bu mübarek memleket… Kuvayi milliyecinin sırtından çıkarıp sattığı paltosuyla, yurtsever müftünün kefen parasıyla kuruldu. Ve bugün, hırsız imam sandıktan oy çalıyorsa, kutsal kitabımız miting meydanlarında parti broşürü olarak kullanılıyorsa, kandil mahyalarında milletvekili yapılıyorsa, camiler seçim bürosu haline getirilmişse… Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk diyanet işleri başkanı Börekçizade Rifat'ın makamında oturan Görmezgillerin, yaşayacak sarayı, binecek Mercedes'i vardır ama, yatacak yeri yoktur!"
"Kadın"dan sonra "Adam"ı okumamak olmaz elbet. Tarihin tanıdığı ve yazdığı onlarca güzel "Adam" a ithafen, biz balık hafızalılara yönelik güzel ve başarılı bir çalışma... Yine içerisine tanıdık, bildik insanlar kadar, adı sanını hiç duymadığımız mücadeleleriyle örnek olan insanlar da var. Yılmaz Özdil'in araştırarak inceleyerek yazdığı yazıları bir arada toplaması, gelecek nesillerimiz için Türkiye'de yaşadığımız traji-komik olaylar için iyi bir örnek.
Gündemi takip eden bir birey olarak okurken "Bu da olmuştu değil mi?" ya da "Evet, hatırladım, biz bunları da yaşadık değil mi?" demek ne acı. Gündem yoğunluğundan unutmaya o kadar meyilliyiz ki. Kimi tarihe karışmış, kimi hala hayatta... Başarıya ulaşan, haksızlığa uğrayan, hakkı yenen, iftiraya uğrayıp intihar eden, acı çeken adamlar. Bir tarafta gururumuz bir tarafta ayıbımız, utancımız... Dili her zamanki gibi oldukça sade, ama sivri mi sivri. İster istemez okurken o çuvaldız canınızı acıtıyor. Ne olursa olsun okuyun-okutun!
Kitabın içinde bir index olmaması çok kötü olmuş. Bir gün açıp Mehmet Haberal'ın bölümünü okumak istesem sayfa kaçtaydı bilemeyeceğim. Her kişinin başında sadece adını yazıyor. Örneğin Yazı Mehmet ile başlıyor. Ya bu Mehmet kimmiş diyerek yazının sonundaki özete bakmak zorunda kalıyorsunuz. O özeti her yazının başına konulmuş olsaydı daha okunaklı olurdu. içerik olarak ise harika. Çok şey öğrendim bu kitaptan
"Adam" sıfatını hak etmeyen birkaç kişi çıkarılıp kitaba alınmayan, gözden kaçırılmış diğer "adam"lar onların yerine koyulursa çok iyi bir kitap olduğu söylenebilir. Yine de mevcut haliyle bile çok beğendim.
Tek kelimeyle harika bir kitap. Yılmaz Özdil okumaya ne kadar geç kalmışım, hayıflandım durdum. Türkiye gündeminden de bir habermişim, onu anlamış oldum. Yılmaz Özdil'ler, dürüst, Atatürkçü, çağdaş yazarlar çoğalmalı. Türkiye'nin adam gibi adamlara ihtiyacı var. Kesinlikle tavsiye ederim.. =)