İmaj
1 Follower
Recent papers in İmaj
ÖZ İmaj, kişilerin algısında bir başka kişi, kurum, olay veya nesne hakkındaki imgeler ve çağrışımlar bütüne karşılık gelmektedir. Günlük hayatta imaj, gerek kurumsal gerekse kişisel açıdan belirleyici bir rol oynamaktadır. Kurumsal... more
ÖZ
İmaj, kişilerin algısında bir başka kişi, kurum, olay veya nesne hakkındaki imgeler ve çağrışımlar bütüne karşılık gelmektedir. Günlük hayatta imaj, gerek kurumsal gerekse kişisel açıdan belirleyici bir rol oynamaktadır. Kurumsal açıdan bakıldığında imaj marka değeri oluşturmada ve rakip kurumlardan farklılaşmada hayati bir öneme sahiptir. Bu nedenle kurumların profesyonel anlamda imaj yönetimi için bir dizi çalışma yürüttüğü bilinmektedir. Kişisel açıdan bakıldığında ise imaj, kişinin hem iş hayatında hem de gündelik yaşantısında diğer kişiler tarafından nasıl algılandığını ve bu kişilerle ilişkisinin ne düzeyde ve nasıl şekilleneceğini belirleyen önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu faktörün önemine vakıf olan bireylerin kişisel imaj yatırımları yapması ve profesyonel destek alması doğal karşılanacaktır. Bu durumun özellikle kamu görünürlüğü ve bilinirliği fazla olan popüler şahıslarda daha yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Teknik direktör Fatih Terim özelinde " imaj " ve " kişisel imaj " konularının değerlendirildiği bu çalışma ise Fatih Terim'in kişisel imajını oluşturan unsurlardan hangilerinin üniversite öğrencileri tarafından daha önemli görüldüğünü anket tekniğiyle ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde imaj konusuna ilişkin genel bilgiler aktarılmış, ikinci bölümde kişisel imaj konusu ayrıntılı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümü araştırma bölümüdür. Bu bölümde Fatih Terim'in kişisel imaj ögelerinin önem düzeyini belirlemek için Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen saha araştırmasına ve bu araştırmadan elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Anket tekniği ile gerçekleştirilen araştırmayla 369 öğrenciye ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda teknik direktör Fatih Terim'in kişisel imajının genel olarak olumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
ABSTRACT
The image corresponds to the whole of the perceptions and associations about another person, institution, event or object in the perception of the persons. In everyday life, image plays a decisive role both in terms of institutional and personal. From an institutional point of view, image has a vital importance in creating brand value and differentiating from competitors. For this reason, it is known that institutions carry out a series of studies for professional image management. From a personal point of view, the image is considered to be an important factor determining how one is perceived by other people in both business and everyday life, and how and with whom the relationship with them is to be shaped. Therefore, individuals who are aware of the importance of this factor will naturally receive personal image investment and professional support. It is possible to say that this situation is more prevalent among popular people especially with public visibility and awareness. The purpose of this study, in which "image" and "personal image" are evaluated, is to reveal by the survey technique which of the elements constituting the personal image of Fatih Terim is more important by the university students. The study consists of three parts. In the first part, the general information about the image was given and in the second part the personal image was tried to be explained in detail. The third part of the study is the research department. In this section, the field research conducted for the students of the Communication Faculty of Selçuk University and the findings obtained from this research are included in order to determine the importance level of personal image items of Fatih Terim. 369 students were reached through the survey conducted by the survey technique. As a result of the research, the personal image of the coach Fatih Terim is generally positive.
İmaj, kişilerin algısında bir başka kişi, kurum, olay veya nesne hakkındaki imgeler ve çağrışımlar bütüne karşılık gelmektedir. Günlük hayatta imaj, gerek kurumsal gerekse kişisel açıdan belirleyici bir rol oynamaktadır. Kurumsal açıdan bakıldığında imaj marka değeri oluşturmada ve rakip kurumlardan farklılaşmada hayati bir öneme sahiptir. Bu nedenle kurumların profesyonel anlamda imaj yönetimi için bir dizi çalışma yürüttüğü bilinmektedir. Kişisel açıdan bakıldığında ise imaj, kişinin hem iş hayatında hem de gündelik yaşantısında diğer kişiler tarafından nasıl algılandığını ve bu kişilerle ilişkisinin ne düzeyde ve nasıl şekilleneceğini belirleyen önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu faktörün önemine vakıf olan bireylerin kişisel imaj yatırımları yapması ve profesyonel destek alması doğal karşılanacaktır. Bu durumun özellikle kamu görünürlüğü ve bilinirliği fazla olan popüler şahıslarda daha yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Teknik direktör Fatih Terim özelinde " imaj " ve " kişisel imaj " konularının değerlendirildiği bu çalışma ise Fatih Terim'in kişisel imajını oluşturan unsurlardan hangilerinin üniversite öğrencileri tarafından daha önemli görüldüğünü anket tekniğiyle ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde imaj konusuna ilişkin genel bilgiler aktarılmış, ikinci bölümde kişisel imaj konusu ayrıntılı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümü araştırma bölümüdür. Bu bölümde Fatih Terim'in kişisel imaj ögelerinin önem düzeyini belirlemek için Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen saha araştırmasına ve bu araştırmadan elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Anket tekniği ile gerçekleştirilen araştırmayla 369 öğrenciye ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda teknik direktör Fatih Terim'in kişisel imajının genel olarak olumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
ABSTRACT
The image corresponds to the whole of the perceptions and associations about another person, institution, event or object in the perception of the persons. In everyday life, image plays a decisive role both in terms of institutional and personal. From an institutional point of view, image has a vital importance in creating brand value and differentiating from competitors. For this reason, it is known that institutions carry out a series of studies for professional image management. From a personal point of view, the image is considered to be an important factor determining how one is perceived by other people in both business and everyday life, and how and with whom the relationship with them is to be shaped. Therefore, individuals who are aware of the importance of this factor will naturally receive personal image investment and professional support. It is possible to say that this situation is more prevalent among popular people especially with public visibility and awareness. The purpose of this study, in which "image" and "personal image" are evaluated, is to reveal by the survey technique which of the elements constituting the personal image of Fatih Terim is more important by the university students. The study consists of three parts. In the first part, the general information about the image was given and in the second part the personal image was tried to be explained in detail. The third part of the study is the research department. In this section, the field research conducted for the students of the Communication Faculty of Selçuk University and the findings obtained from this research are included in order to determine the importance level of personal image items of Fatih Terim. 369 students were reached through the survey conducted by the survey technique. As a result of the research, the personal image of the coach Fatih Terim is generally positive.
Özet: Hugo Dyserinck'in 1966 yılında yayımlanan "Zum Problem der 'images' und 'mirages' und ihre Untersuchung im Rahmen der Vergleichenden Literaturwissenschaft" başlıklı makalesi imgebilimi karşılaştırmalı edebiyat biliminin bir alt dalı... more
Özet: Hugo Dyserinck'in 1966 yılında yayımlanan "Zum Problem der 'images' und 'mirages' und ihre Untersuchung im Rahmen der Vergleichenden Literaturwissenschaft" başlıklı makalesi imgebilimi karşılaştırmalı edebiyat biliminin bir alt dalı olmaktan çıkarmış, kendi başına bir bilim dalı olarak inceleme yapmasına olanak tanımıştır. Aşağıda inceleme bu nedenle imgebilim çerçevesinde, hümanist seyyah H. Dernschwam'ın 1553-55 arasında kaleme almış olduğu "İstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü"ndeki Türk-İslam imajı gösterilerek seyahat günlüklerinin imaj yaratma konusundaki yaklaşımları gözler önüne serilmeye çalışılacaktır. Abstract: Hugo Dyserinck's article "Zum Problem der 'images ' und 'mirages' und ihre Untersuchung im Rahmen der Vergleichenden Literaturwissenschaft", published in 1966, led to the recognition of imagology as an autonomous discipline, rather than as a sub-discipline of comparative literature. The presented article, thus, aims at explaining how the Islamic Turkish image appears in the 16 th century work of the German traveller H. Dernschwam, titled "İstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü".
İmajın ve görselliğin ön plana çıktığı günümüz toplumunda kuaföre gitmenin, kentli her kadının gündelik hayatında, neredeyse zorunluluğa dönüşmüş bir pratik olduğunu görmekteyiz. Bu çalışma, bu pratiğin gündelik hayattaki yerini sınıfsal,... more
İmajın ve görselliğin ön plana çıktığı günümüz toplumunda kuaföre gitmenin, kentli her kadının gündelik hayatında, neredeyse zorunluluğa dönüşmüş bir pratik olduğunu görmekteyiz. Bu çalışma, bu pratiğin gündelik hayattaki yerini sınıfsal, kültürel ve toplumsal cinsiyet rollerinin sosyolojik muhtevası açısından anlamaya yönelik nitel bir araştırmaya dayanmaktadır. Bu kapsamda, karşılaştırmalı olarak Ankara ve Niğde kent merkezleri örneklerinde, farklı sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel kategorilere mensup kuaför hizmeti alanlarla ve kuaför hizmeti verenlerle derinlemesine görüşmeler ve gözlemler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, her iki kentten farklı sosyo-ekonomik tabakadan toplamda 100'den fazla kadınla ve 20'den fazla kuaförle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Her iki kentte de sınıfsal profillere göre birbirine paralel eğilimler tespit edilmekle birlikte farklılıklar da gözlemlenmiştir. Kuaföre gitmek, alt sınıflar için bir zorunluluk iken orta ve üst sınıftakiler için estetik kayı, gösteriş ve statünün sembolik sermayesi olarak yapılandığı görülmektedir. Kentli kadınların toplumsal cinsiyet rollerinin 'gösteriş piyasası' diyebileceğimiz bir alanda yeniden üretilmesinde, imajların yapılandırılmasında ve ayrıca sosyalleşme süreçleri ve psikolojik terapi gibi pek çok açıdan kuaförlerin işlevleri tespit edilmiştir. Bulgulardan hareketle 'evin uzantısı olarak kuaförler' ve 'araçsal olarak kuaförler' olmak üzere iki kategori oluşturulmuştur. İlkinde kuafördekilerle yakın ve sıcak ilişkiler kurulurken ikincisinde sosyal mesafenin yüksek olduğu görülmektedir. Çalışmada, kuaför hizmetinin, kadınların gündelik hayattaki imaj benliklerinin önemli bir parçası haline geldiği; 'gösteriş piyasası'nın vazgeçilmez uğraklarından ve bileşkelerinden olduğu, 'genişletilmiş ayna benliği'ne katkı sunduğu, tercih edilen erkek kuaförün 'imaj ajanı'; sosyal uzamın 'imaj ajansı', diğer kadınların ise 'imaj rakipleri' olarak görüldüğü bir imaj dünyasının yapılandırılmakta olduğu sonucuna varılmıştır.
XV. ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu dış politikada bir yandan olanca görkemi ile ağırlığını ortaya koyarken diğer yandan da sadece yakın coğrafyasında değil, cihanın neresinde olursa olsun tüm dost unsurların da güven kaynağı... more
XV. ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu dış politikada bir yandan olanca görkemi ile ağırlığını ortaya koyarken diğer yandan da sadece yakın coğrafyasında değil, cihanın neresinde olursa olsun tüm dost unsurların da güven kaynağı idi. Kendisine cihan devleti olma hüviyetini kazandıran da bu etkin ve tavizsiz dış politikası olmuştur. Hatta gücünü kaybetmeye başladığı XVII. ve XVIII. yüzyıllarda bile aynı kararlılığını sürdürerek bu tesiri bir süre daha muhafaza etmeyi başarmıştır. Bugüne kadar hep siyasi bir çerçeve içerisinde değerlendirilen Osmanlı-Habsburg ilişkilerini bu çalışmamızda daha öncekilerden farklı olarak tarafların birbirilerini algılayışları ve anlamlandırmaları üzerine irdeledik. Akabinde bugüne kadar uzun uzadıya metodolojik olarak değerlendirilmeye muhtaç kalan siyasi ve askeri anlatıları farklı olgularla izaha çalıştık.
While Ottoman Empire was exhibiting its severity with all its magnificence in foreign policy; on the other hand it was the source of all ally components in XV. and XVI. centuries. It was this effective and of no compensation foreign policy which brought it the identity of being a world wide country. Furthermore it managed to keep this affect for a while in XVII. and XVIII. centuries when it started to lose its force. In this study we studied the relation between Ottoman Empire and Habsburg which was appreciated in a political window so far as different form the formers considering their comprehension and giving meaning to each other. Subsequently, we tried to explain political and military narrations which were in need of a long methodological assessment to date in different facts.
While Ottoman Empire was exhibiting its severity with all its magnificence in foreign policy; on the other hand it was the source of all ally components in XV. and XVI. centuries. It was this effective and of no compensation foreign policy which brought it the identity of being a world wide country. Furthermore it managed to keep this affect for a while in XVII. and XVIII. centuries when it started to lose its force. In this study we studied the relation between Ottoman Empire and Habsburg which was appreciated in a political window so far as different form the formers considering their comprehension and giving meaning to each other. Subsequently, we tried to explain political and military narrations which were in need of a long methodological assessment to date in different facts.
Özet Sinema, genel anlamda gazetecilere 1930'lardan, kadın gazetecilere de 1940'lardan itibaren sıklıkla yer vermekte, filmlerde tekrarlanan basmakalıp karakter özellikleri ve çatışmalarla gazetecilere yönelik belirli imajlar ile ayrıca... more
Özet Sinema, genel anlamda gazetecilere 1930'lardan, kadın gazetecilere de 1940'lardan itibaren sıklıkla yer vermekte, filmlerde tekrarlanan basmakalıp karakter özellikleri ve çatışmalarla gazetecilere yönelik belirli imajlar ile ayrıca "özgür basın"ın nasıl olması gerektiğine yönelik mitler inşa edilmektedir. Buna karşın filmlerde gerek kadın gazetecilerin gerekse basının nasıl sunulduğuna dair sınırlı sayıda akademik çalışmalar bulunmaktadır. Bu noktada makalede, ana karakterin kadın olması ve gerçek hayattan alıntılanması, ilk kez kadının medya organı sahibi olarak resmedilmesi, filmin basının yayımlama özgürlüğüyle ilgili gerçek bir tarihi başarıyı beyaz perdeye taşıması ve gazeteciliğe dair gösterime giren son film olması dolayısıyla The Post filmi seçilmiştir. Filmde, bir yandan kadın gazetecinin filmlerdeki imajı, diğer yandan da "özgür basın" söylemleri incelenmektedir. Bu bağlamda filmde karakter analizi açısından, filmin klasik anlatı yapısı sunması ve "kahraman" arketipine oturması nedeniyle Joseph Campbell ve Christopher Vogler'in kahramanın/yazarın yolculuğu temel alınmakta ve bu şema üzerinden kadın gazetecinin yolculuğu ile bu süreçte kurulan mitler ve inşa edilen kadın gazeteci imajı irdelenmektedir. Ayrıca, Michael Ryan ve Douglas Kellner'in belirttiği gibi filmlerin dönemlerinden bağımsız olmadığı, siyasi çatışmaların alanı olduğu ve günümüze dair mesajlar sunduğundan yola çıkarak makalede, The Post vasıtasıyla özgür basına yönelik kurulan söylemler, teşhise yönelik söylem analiz yöntemiyle ele alınmaktadır. Bunlar sonucunda, makalede, yolculuk analizinde, filmin ana kahramanı Kate Graham'ın "evcilleştirilmiş", şirket yönetiminde erkek egemenliğini kabul eden ve iktidarlara karşı çıkmaktan çekinen nesne konumundaki bir kadından, kararlı, bağımsız bir özne'ye, şirket sahipliğine ve gerçek ideal gazeteciye dönüşümünü görmekteyiz. Bu noktada bir yandan "sobsister" gazeteci özelliğini taşıyan Graham, bir yandan da bu konudaki mitleri kırmakta, Hollywood'un güçlü kadın gazeteci imajını desteklerken, kadın gazetecilere yönelik ev-iş, aşk-iş çatışmalarını ise yıkmaktadır. Teşhise yönelik söylem analizinde de hem Graham hem de filmde katalizör kahraman olarak Ben Bradlee üzerinden temelde "özgür basın miti" inşa edildiği, basının kamuoyunun çıkarları için hayati rolüne dair söylemlerin pekiştirildiği görülmektedir. Bu bağlamda film, özgür basının "dost" ve "zorba" ayrımına gitmeden iktidarlara mesafeli davranması ve kamuoyunun çıkarlarını temel alması gerektiği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Aslında Pentagon Belgeleri'ni ilk olarak New York Times ortaya çıkarmasına rağmen filmde The Post'un sürecine odaklanılması, filmlerin dönemlerinin eğilimlerini yansıtmaları ve gelecek öngörüleri açısından değerlendirildiğinde, günümüz basınına önemli mesajlar göndermektedir ki bu da artık sadece haberi ilk yayınlayan organ olmanın yeterli olmadığı, iktidar ilişkileri, şirket çıkarları ve reyting kaygıları dolayısıyla "kendilik-tüketimi" yerine basının, kamu çıkarları ve basın özgürlüğünün devamı için birlik içinde, temel ilkelerine sahip çıkarak iktidarları sorumlu tutması ve kamunun çıkarlarını koruma gerektiği çağrısı yapılmaktadır.
Öz Amerikan sinemasında 1930'lardan bu yana gazeteci karakterlerine sıklıkla rastlanılırken, bu filmlerle bir yandan özgür basın miti kurulmakta, ayrıca basının iktidar ve toplumla sıkı sıkıya ilişkisi nedeniyle filmler aracılığıyla... more
Öz Amerikan sinemasında 1930'lardan bu yana gazeteci karakterlerine sıklıkla rastlanılırken, bu filmlerle bir yandan özgür basın miti kurulmakta, ayrıca basının iktidar ve toplumla sıkı sıkıya ilişkisi nedeniyle filmler aracılığıyla toplumsal ve siyasal söylemler inşa edilmektedir. Bu çalışmada, sinemada son dönemde inşa edilen özgür basın, Amerikan demokrasisi mitleriyle filmlerin dönemlerine dair içgörüleri ve öngörülerini teşhis edebilmek açısından 2010'dan sonra gösterime giren Spotlight, Truth ve Nightcrawler filmleri incelendi. Spotlight kahramanın zaferi, Truth kahramanın yenilgisi, Nightcrawler ise kötü adamın yükselmesi üzerine kurulu olduğundan Shock'un Birleşik Anlatı Teorisi temel alındı. Bu teoride filmlerde farklı sonlarla toplumsal değerlerin pekiştirildiği veya aksine değişimlerin önerildiği belirtilirken, filmlerin bu yöndeki söylemlerini belirleyebilmek açısından da Kellner'in teşhise yönelik eleştirisinden yararlanıldı. Bunların sonucunda, filmlerin farklı anlatı yapılarıyla basına ve dönemlerine dair belirli sorgulamalar ve eleştiriler getirdiği, öngörüler sunduğu, dönemlerinin siyasi liderlerinden etkilenebildikleri (Barack Obama) veya gelecek yeni lideri (Donald Trump) karakter yaratımında öngörebildikleri tespit edildi. Farklı anlatı yapılarına rağmen filmlerin hepsinde özgür basın miti inşa edilirken, mitin özellikle basının hakikatı arama ilkesi ve bağımsızlık temelinde yüceltildiği, bu mitlerin de Amerikan demokrasisi mitine hizmet ettiği görüldü.
Abstract
While cinema depicts journalist since the 1930s, films on journalism establish and reinforce the free press myth, and also reflect tendencies of their society in its discourse. In this perspective, we have chosen Spotlight since its protagonists have a victory; Truth due to its heroine has a defeat; and Nightcrawler, in which the villain has a victory. In the study, to look at the free myth on journalism and to designate films insights on social and political situations at a given point in history, protagonists and narratives were analyzed according to Schock's The United Theory of Narrative and diagnostic critique of Douglas Kellner. In the analysis, we have seen that movies reinforce the free press and American democracy myths through all type of journalists and narratives. Besides, these films appear to reflect their period's desire, fear, and conflicts, and also inspired by the leaders of their period (Barack Obama) or predict the future leaders (Donald Trump). In conclusion, the analysis shows that films about journalism reinforce the free press myth, and also represent their period's tendencies, conflicts, and crises and have some prediction about the future, and give messages to the society Barışkan Ünal, Dr.,
Abstract
While cinema depicts journalist since the 1930s, films on journalism establish and reinforce the free press myth, and also reflect tendencies of their society in its discourse. In this perspective, we have chosen Spotlight since its protagonists have a victory; Truth due to its heroine has a defeat; and Nightcrawler, in which the villain has a victory. In the study, to look at the free myth on journalism and to designate films insights on social and political situations at a given point in history, protagonists and narratives were analyzed according to Schock's The United Theory of Narrative and diagnostic critique of Douglas Kellner. In the analysis, we have seen that movies reinforce the free press and American democracy myths through all type of journalists and narratives. Besides, these films appear to reflect their period's desire, fear, and conflicts, and also inspired by the leaders of their period (Barack Obama) or predict the future leaders (Donald Trump). In conclusion, the analysis shows that films about journalism reinforce the free press myth, and also represent their period's tendencies, conflicts, and crises and have some prediction about the future, and give messages to the society Barışkan Ünal, Dr.,
Türk folklorunda geçiş dönemi uygulamalarından biri olarak da kabul edilebilecek olan hac ritüeli, yalnızca orada bulunan bireylerin benzer hareketleri eşzamanlı biçimde icra etmeleri ile değil aynı zamanda çokuluslu bir ritüel olması... more
Türk folklorunda geçiş dönemi uygulamalarından biri olarak da kabul edilebilecek olan hac ritüeli, yalnızca orada bulunan bireylerin benzer hareketleri eşzamanlı biçimde icra etmeleri ile değil aynı zamanda çokuluslu bir ritüel olması açısından da ayrıca bir anlam taşımaktadır. Ritüelin bu uluslararası niteliği sayesinde köyünden çıkma olanağını daha önce yakalayamamış olan bireyler, köyün çok daha ötesinde bir topluluk olan ulusun dışına çıkarak kendisi gibi olmayan insanlarla karşılaşır. Bu karşılaşma esnasında yürüttüğü gözlemlerle topladığı malumatı zihninde işleyerek kendini keşfeder. İşleme süreci, hac ritüeli tamamlandıktan sonraki toplumsallaşma süreçlerinde biçimi belirsiz olan anlatılar üzerinden gerçekleşmektedir. Sözü edilen biçimsizliğin bir sonucu olarak bu ürünleri “söylem” olarak değerlendirmek mümkündür. Bu çalışmada Türklerin yabancılar hakkında ürettiği söylemin temel içeriğine ulaşabilmek maksadıyla kaynak kişilerle görüşmeler yapılmış ve hac anıları derlenerek bu anılardaki yabancılığa dair imajları biçimlendiren nitelikler, söylem analizi olarak adlandırılan yöntemle çözümlenmiştir. Araştırma kapsamında verilerin toplandığı kaynak kişilerin sayısı sekizdir ve tamamı Sivas’tan seçilmiştir. Belirlenen kişilerle yürütülen derinlemesine mülakatlar sonucunda hac anıları elde edilip, bu anılardaki yabancılarla ilgili yargıları belirten bölümler değerlendirilmek üzere ayrılmıştır. Üretilen söylemin analizinin sonucunda Türk hacıların yabancılara dair imgeleri üretirken namaz kılma ve Kuran okuma gibi dinsel ritüellerin icra edilme biçimleri, gelenek içerisinde sünnet olarak adlandırılan Peygamber’in davranışlarına sadakat, beslenme pratikleri, mahremiyet eşikleri gibi hususların belirleyici olduğu saptanmıştır. Bu saptamalarda genel olarak yabancıların ideal olmayan niteliklerinin ön plana çıkartılarak betimlendiği tespit edilmiştir. Yabancının olumsuz olarak değerlendirilebilecek konumunun anlatıyı üreten bireyin mensubu olduğu toplumu dolaylı bir yüceltme şekli olduğuna kanaat getirilmiştir. Bunlara ek olarak kaynak kişiler, yabancıları homojen bir kitle olarak düşünmemektedir. Karşılaştığı yabancı toplulukları kendi içinde basit sınıflandırmalara tabi tutan kaynak kişilerin başta Endonezyalılar olmak üzere Uzak Doğulu Müslümanlara özel bir sempati besledikleri saptanmıştır. Bazı gruplar hakkında ise daha olumsuz fikirlerin kalıplaşarak folklorda varlığını sürdürdüğü görülmüştür. Olumlu niteliklerle belirginleşen yabancılar ile olumsuz niteliklerle anılan yabancılar, söylemi üreten kitlenin kimlik bilinci söz konusu olduğunda aynı amaca hizmet etmektedir. Her iki grup da nihayetinde söylemi üreten topluluğun değerlerinin farkına varmasına ve kendini tanımasına olanak sağlar. Üretilen söylemin bazı açılardan toplumun kendine dönük öz eleştirel fikirlerin filizlenmesine de olanak sağdığını söylemek mümkün görünmektedir. Nihayetinde dinsel bir gereklilik olarak icra edilen ve Türk folklorunda önemli bir geçiş dönemi ritüeli olan haccın, Türk toplumunda ümmet bilincinin gelişmesine olanak sağlamaktan daha çok ulusal bilincin keşfedilmesine katkı sağladığı söylenebilir. Keşfedilen ulusal kimliğe dair bilinç, hac ritüeli esnasında gözlemlenen yabancılara dair fikirlerle canlı tutulmaktadır. Yabancılara dair imajların söylemsel boyutta yeniden üretilmesi yoluyla ulusal kimliğe dair fikirlerin sürekliliğine katkı sağlanmaktadır
Bu araştırmada iktidarlarca manipüle edilen çağdaş bedenin mevcut koşulları, beden ve performans sanatına ilişkin uygulamalar eşliğinde ele alınmıştır. Araştırmada toplumsal yaşamın temel niteliği olan beden, tüketim endüstrisi,... more
Bu araştırmada iktidarlarca manipüle edilen çağdaş bedenin mevcut koşulları, beden ve performans sanatına ilişkin uygulamalar eşliğinde ele alınmıştır. Araştırmada toplumsal yaşamın temel niteliği olan beden, tüketim endüstrisi, teknoloji, imaj, ikon, algı yönetimi, gözetim toplumu gibi kavramlar ile ilişkilendirilerek incelenmiştir. Sosyolojik araştırmalardan da izleneceği gibi çağdaş beden hızlı bir kültürel dönüşüm süreci yaşamaktadır. Bu durum geçici mutluklar yaratan sistem ağları tarafından öznenin manipüle edilmesi şeklinde vuku bulmuştur. Tüketim araçlarının statü belirleyici unsurlara dönüştürülmesi, gerçek ihtiyaçların belirsizleşmesine yol açmaktadır. Öte yandan çağdaş toplumun, görüntüsünden memnun olmayan bireylere dönüştüğü ve göz önünde ya da görünür olma arzusu ile hareket ettiği izlenmektedir. Eylemselliğin ve kültürün en seçkin gösterge alanı olan beden, öznenin sahip olduğu ilk ve yegâne nesnedir. Bu nedenle insanlık kendini ifade etme aracı olarak öncelikle bedenini kullanmıştır. Bedenin göstergesel bağlamda öne çıkan ifade biçimlerinden biri sanattır. Sanat üretimi çağının dinamikleriyle şekillenmektedir. Sosyal alan kadar sanatın da vazgeçilmez öğesi olan bedenin, tarihsel süreçte, her dönem konu olarak seçildiği görülmektedir. Beden çağlar boyu sanatın edilgin nesnesi iken teknoloji çağında sanatın öznesine dönüşmüştür.
Büker, Seçil ve Kıran, Ayşe (Eziler). (1999) Reklamlarda Kadına Yönelik Şiddet. İstanbul: Alan Yayıncılık.
Velilerin okul tercihinde bulunurken hangi kriterleri göz önüne aldıklarının bilinmesi ve okuldan beklentilerinin ortaya konulması özellikle özel okullar için önem arz etmektedir. Bu bağlamda bu araştırmanın, velilerin okuldan... more
Velilerin okul tercihinde bulunurken hangi kriterleri göz önüne aldıklarının bilinmesi ve okuldan beklentilerinin ortaya konulması özellikle özel okullar için önem arz etmektedir. Bu bağlamda bu araştırmanın, velilerin okuldan beklentilerini ortaya koyarak okulun imajını başarılı bir şekilde yönetmek isteyen özel okul yöneticilerine de rehberlik etmesi açısından alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Nitel araştırma desenlerinden olan durum çalışması kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmanın çalışma grubunu, amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlenen Kocaeli ili İzmit ilçesindeki farklı özel okulların ilkokullarında öğrenim gören öğrencilerin velileri oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama aracı, araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formudur. Görüşme formu oluşturulurken ilgili alanyazın ayrıntılı olarak taranmış ve uzman görüşüne başvurulmuştur. Verilerin analizinde içerik ve betimsel analiz teknikleri kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda elde edilen bulgulara göre; velilerin ideal okul kavramı, okul tercihi kriterleri, okuldan beklentileri, okulun veli beklentilerini karşılama durumu, okulun imajı ve okul yöneticilerinin okul imajını nasıl yönettikleri gibi konularda görüş bildirdikleri ortaya konmuştur.
Abstract Knowing whiat is considered important when choosing a school for their children by parents and clearly defined expectations from the school in this process is especially important for private schools. In this regard, it is thought that this research is going to be a valuable contribution to the lbody of literature, especially for the school managers who wants to define parents' expectations clelarly and guiding them to create a successfully planned school image. This research is performed using case study as a qualitative research design. Working group of this research consists of parents of students that study in different private school's primary levels in Kocaeli, İzmit district and these parents are determined with easily accessible purposive sampling method. Content and descriptive analysis techniques are used in analyzing of data. According to findings that are obtained as a result of data analysis; parents emphasized following notions when they are asked to comment about a school: the ideal school concept, school criteria for parents, expectations from the school and fulfillment of those expectations, school image and management of the image by school managers.
Abstract Knowing whiat is considered important when choosing a school for their children by parents and clearly defined expectations from the school in this process is especially important for private schools. In this regard, it is thought that this research is going to be a valuable contribution to the lbody of literature, especially for the school managers who wants to define parents' expectations clelarly and guiding them to create a successfully planned school image. This research is performed using case study as a qualitative research design. Working group of this research consists of parents of students that study in different private school's primary levels in Kocaeli, İzmit district and these parents are determined with easily accessible purposive sampling method. Content and descriptive analysis techniques are used in analyzing of data. According to findings that are obtained as a result of data analysis; parents emphasized following notions when they are asked to comment about a school: the ideal school concept, school criteria for parents, expectations from the school and fulfillment of those expectations, school image and management of the image by school managers.
In the last quarter of the 20th century, afterwards the crisis in capitalism, the surplus production that global capital created and necessity of demand for the products that were not sold came up. It was then intended to create a... more
In the last quarter of the 20th century, afterwards the crisis in capitalism, the surplus production that global capital created and necessity of demand for the products that were not sold came up. It was
then intended to create a consumption culture in order to enable the production-consumption cycle. To maintain the continuity of this culture, it was aimed to know what is in mind by entering the consumer’s inner world, shaping his wishes and giving him behaviour of consuming enjoyment. The
product was imaged and customers were motivated to buy it. In this context, product designing has gained a new dimension. Thus, while functionality was at the forefront in modernism, brand images
that provide status and prestige have taken the place in postmodernism. So, rather than their functionalities, consumer has started to view the products as having high image value, style icon that society impose on people and objects to be bought. As a result, function of the product designed to be used was at the forefront with physical perception in modernism, whereas it has gained a mental perspective after attributing imaginary meaning to the
product in postmodernism.
then intended to create a consumption culture in order to enable the production-consumption cycle. To maintain the continuity of this culture, it was aimed to know what is in mind by entering the consumer’s inner world, shaping his wishes and giving him behaviour of consuming enjoyment. The
product was imaged and customers were motivated to buy it. In this context, product designing has gained a new dimension. Thus, while functionality was at the forefront in modernism, brand images
that provide status and prestige have taken the place in postmodernism. So, rather than their functionalities, consumer has started to view the products as having high image value, style icon that society impose on people and objects to be bought. As a result, function of the product designed to be used was at the forefront with physical perception in modernism, whereas it has gained a mental perspective after attributing imaginary meaning to the
product in postmodernism.
Fen bilimleri dersinde öğrenciler konulara ilişkin kavram kargaşaları yaşamakta ve bunun sonucunda zihinlerinde kavramlarla ilgili yanlış bilgiler ya da yanılgılar oluşmaktadır. Isı ve sıcaklık kavramlarının da aynı konuya ilişkin... more
Fen bilimleri dersinde öğrenciler konulara ilişkin kavram kargaşaları yaşamakta ve bunun sonucunda zihinlerinde kavramlarla ilgili yanlış bilgiler ya da yanılgılar oluşmaktadır. Isı ve sıcaklık kavramlarının da aynı konuya ilişkin kavramlar olduğundan öğrencilerin zihninde karmaşıklığa yol açabileceği düşünülmektedir. Öğrenciler ısı ve sıcaklık kavramları ile günlük hayatta karşılaşmalarına rağmen bu kavramları fen bilimleri dersinde yeni bir kavram olarak niteleyebilmektedir. Kavramlar öğrencilerin zihinlerinde farklı imajlar oluşturabilmektedir. İmajlar (imgeler), bireylerin bir kavramı duyduklarında veya düşündüklerinde günlük hayatta sahip oldukları tecrübelerine bağlı olarak zihinlerinde nasıl yapılandıklarını göstermektedir. Bu çalışmada 5. sınıf öğrencilerinin fen bilimleri dersinde ısı ve sıcaklık kavramlarına ilişkin imajlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma 5. Sınıf öğrencilerinin ısı ve sıcaklık kavramları hakkındaki düşüncelerinin ve ısı, sıcaklık kavramlarını zihinlerinde nasıl yapılandırdıklarının ortaya çıkarılmasına katkı sağlayacaktır. Çalışma grubunu 2015-2016 eğitim-öğretim yılının birinci döneminde Bitlis ili Adilcevaz ilçesinde bulunan bir köy ortaokulunun 5. sınıfında öğrenim görmekte olan 9 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışmada öğrencilerin belirlenen olguya bakış açısını ve süreçlerini gözlemlemek; algılarını tespit edebilmek amacıyla nitel araştırma modelinden yararlanılmıştır. Veri toplama aracı olarak kelime ilişkilendirme testi (KİT) ve çizme tekniği kullanılmıştır. Öğrencilere fen bilimleri dersinde " Madde ve Değişim " ünitesine geçilmeden önce ısı ve sıcaklık kavramlarına ilişkin bağımsız kelime ilişkilendirme testi uygulanmış ve ardından ısı ve sıcaklık kavramlarına ilişkin ayrı ayrı resim çizdirilmiştir. Isı ve sıcaklık konusunun işlenmesinin ardından öğrenciler ile çizdikleri resimler hakkında görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sırasında öğrencilere ısı ve sıcaklık kavramları için çizdikleri resimlerde anlatmak istediklerinin neler olduğu, hangi bilgileri vermek istedikleri ve gördüğü hataların neler olduğu sorulmuştur. Elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılmış olup içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. KİT'in analiz edilmesi sonucu elde edilen kavramlar önce kategorilere ayrılmış, sonrasında her kavramın tekrarlanma frekansı ile kategoriye ait toplam frekanslar belirlenmiştir. Son olarak da görüşmelerden elde edilen verilerin içerik analizi sonucu elde edilen bulgularla ilişkilendirmeler yapılmıştır. Araştırmanın sonunda, ısıya ilişkin kelime ilişkilendirme testinden elde edilen bulgular incelendiğinde öğrencilerin ısı veren kaynaklara, ısının sonucunda meydana gelen durumlara, ısının bireyler üzerinde yarattığı etkilere yönelik kavramlara değindiği, sıcaklığa ilişkin kelime ilişkilendirme testinden elde edilen bulgular incelendiğinde ise öğrencilerin sıcaklık değişimine neden olan kaynaklara, sıcak olan ortamlara, sıcaklık değişiminde ortaya çıkan durumlara, sıcaklığın insanlar üzerinde yarattığı olası etkilere yönelik kavramlara değindikleri görülmüştür. Ayrıca KİT'ler incelendiğinde öğrencilerin ısı ve sıcaklığa ilişkin benzer örnekler verdiği görülmüştür. Resimler hakkında görüşmeler yapıldığında ise bir kısım öğrenci çizdikleri resimlerde ısı ve sıcaklığı aynı kavram olarak düşündüklerini ve gördükleri yanlışları belirtmiştir.
- by Muhammed Doğukan Balçın and +1
- •
- Fen Bilimleri, İmaj, ısı ve sıcaklık, sıcaklık
The Israeli Center for Technology Assessment in Health Care (ICTAHC) was established in 1998 at the Gertner Institute for Epidemiology and Health Policy Research, on foundations set in 1992 by the Medical Technology Assessment Unit. The... more
The Israeli Center for Technology Assessment in Health Care (ICTAHC) was established in 1998 at the Gertner Institute for Epidemiology and Health Policy Research, on foundations set in 1992 by the Medical Technology Assessment Unit. The Center is defined as an independent multidisciplinary research center, whose main aims are to assist in developing processes for the adoption of new technologies, identify and propose health priorities, and serve as an educational center for all stakeholders. Moreover, the Center promotes working relations with overseas counterparts as an essential component for expansion and advancement of the field of health technology assessment. Throughout the years, ICTAHC had contributed significantly to the development of the discipline of health technology assessment in Israel and to actual decision making in the health care system. The Center had outlined the principles, guidelines and overall framework for technology assessment in the country, as well as su...
ÖZ: Bu çalışmada Türk toplumunun sözlü anlatı türleri olan efsane, menkıbe, destan, halk hikâyesi ve fıkra örnekleri içerisinde yer alan Hıristiyan imajına dair veriler saptanarak değerlendirilmiştir. Hıristiyan imajı; beden, mekân,... more
ÖZ: Bu çalışmada Türk toplumunun sözlü anlatı türleri olan efsane, menkıbe, destan, halk hikâyesi ve fıkra örnekleri içerisinde yer alan Hıristiyan imajına dair veriler saptanarak değerlendirilmiştir. Hıristiyan imajı; beden, mekân, ahlaki nitelikler ve anlatılardaki asıl kahramanlarla kurulan ilişki biçimleri üzerinden ele alınmış ve söz konusu imajın anlatıda üstlendiği işlevlere ulaşılması hedeflenmiştir. Hıristiyan imajının, diğer dinsel kümelere dâhil edilebilecek ötekiliğe dair imajlara nazaran daha görkemli bir biçimde Türk anlatı geleneği içerisinde kendine yer bulduğu söylenebilir. Bunun yanında söz konusu imajın özellikle destan gibi çatışma temasının yoğun olarak işlendiği örneklerde ve dinsel kimliğin örgütlenmesi amacı ile belirginleşen menkıbe gibi türlerde yoğunlaştığını söylemek mümkündür. Sembolik bir kirlilikle bağıntılı olarak korkunç ve tehlikeli kabul edilen Hıristiyan imajının pejoratif niteliklerinin, anlatıların üreticisi ve tüketicisi olan kitlenin karşıt grupla girişeceği mücadelenin meşru bir zemine konumlandırılmasına katkı sağladığı söylenebilir. Buna koşut olarak Türk anlatı geleneğindeki Hıristiyan imajının Müslümanların olumlu niteliklerine dair fikirlerin gösterilmesi açısından araçsallaştırıldığı da eklenebilir.
Anahtar Kelimeler: Anlatı, Hıristiyan, kimlik, imaj, stereotip.
ABSTRACT: In this study, the data about the image of Christianity was determined and evaluated from the examples chosen from the legend, religious legend, epic, folk story and jokes which are the oral narrative types of Turkish society. Christian image is dealt with its body, place, moral qualities, and the relationship between the main heroes in the narratives and discussed through the characteristics of the image and the functions undertaken in the narrative. It can be said that the Christian image finds its place in the Turkish narrative tradition more gloriously than the images of otherness that can be included in other religious clusters. In addition, it is possible to say that the image in question is concentrated especially in examples where the theme of conflict is intensively studied, such as the epic, and in the genres such as the Religious legend, which becomes evident for the organization of religious identity. It can be said that the pejorative qualities of the Christian image, which is regarded as dreadful and dangerous in connection with symbolic pollution, contribute to the positioning of the struggle that the producer and consumer of the narratives will engage with the opposing group on a legitimate basis. Parallel to this, it can be added that the Christian image in the Turkish narrative tradition is instrumentalized in terms of showing ideas about the positive qualities of Muslims.
Keywords: Narrative, Christian, identity, image, stereotype.
Anahtar Kelimeler: Anlatı, Hıristiyan, kimlik, imaj, stereotip.
ABSTRACT: In this study, the data about the image of Christianity was determined and evaluated from the examples chosen from the legend, religious legend, epic, folk story and jokes which are the oral narrative types of Turkish society. Christian image is dealt with its body, place, moral qualities, and the relationship between the main heroes in the narratives and discussed through the characteristics of the image and the functions undertaken in the narrative. It can be said that the Christian image finds its place in the Turkish narrative tradition more gloriously than the images of otherness that can be included in other religious clusters. In addition, it is possible to say that the image in question is concentrated especially in examples where the theme of conflict is intensively studied, such as the epic, and in the genres such as the Religious legend, which becomes evident for the organization of religious identity. It can be said that the pejorative qualities of the Christian image, which is regarded as dreadful and dangerous in connection with symbolic pollution, contribute to the positioning of the struggle that the producer and consumer of the narratives will engage with the opposing group on a legitimate basis. Parallel to this, it can be added that the Christian image in the Turkish narrative tradition is instrumentalized in terms of showing ideas about the positive qualities of Muslims.
Keywords: Narrative, Christian, identity, image, stereotype.
Fen bilgisi öğretmen adaylarının TPAB imajlarının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu araştırmada 2010-2011 eğitim-öğretim yılının güz dönemi başlangıcında, Magnusson, Krajcik ve Borko (1999)'un PAB modeli doğrultusunda... more
Fen bilgisi öğretmen adaylarının TPAB imajlarının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu araştırmada 2010-2011 eğitim-öğretim yılının güz dönemi başlangıcında, Magnusson, Krajcik ve Borko (1999)'un PAB modeli doğrultusunda yapılandırılan dönüşümcü TPAB modeli çerçevesinde 27 öğretmen adayına beş hafta süresince eğitim verilmiştir. Özel Öğretim Yöntemleri II dersi kapsamında gerçekleştirilen ve mikroöğretim yönteminin kullanıldığı araştırmada öğretmen adayları teknolojiyi entegre ederek hazırladıkları ders planlarını uygulamış, uygulamalar videoya kaydedilmiştir. Öğretmen adaylarının video kayıtları blog ortamına eklenerek ders anlatım performansları hakkında tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Sekiz hafta sonunda öğretmen adaylarından TPAB ile ilgili düşüncelerini çizmeleri istenmiş, bu çizimler değerlendirilerek 27 öğretmen adayı içerisinden altı öğretmen adayı belirlenmiştir. Belirlenen öğretmen adayları bahar döneminde öğretmenlik uygulaması dersi kapsamında da gözlemlenmiş ve TPAB imajları güz dönemindeki imajları ile karşılaştırılarak tekrar incelenmiştir. TPAB imajlarının analizi sonucunda öğretmen adaylarının TPAB'ı zihinlerinde, dönüşümcü modelden daha çok birleştirici model doğrultusunda yapılandırdıkları ortaya çıkmıştır. Çalışma grubundaki altı öğretmen adayının iki dönemdeki TPAB imajları karşılaştırıldığında, bahar dönemindeki imajlarında daha çok kavrama yer verdikleri ortaya çıkmıştır.
ABSTRACT: Cities in Turkey have turned into identical localities in terms of social, economic, cultural, political and architectural since the 1980s, when the phenomenon of urbanization took place quickly and intensely. This created a new... more
ABSTRACT: Cities in Turkey have turned into identical localities in terms of social, economic, cultural, political and architectural since the 1980s, when the phenomenon of urbanization took place quickly and intensely. This created a new competition among the cities. Especially since the beginning of the 2000s, positioning studies on urban perception in metropolitan cities have been among the priority agendas of the local administrators. Today, this process has turned into the competition of many large and small cities. Therefore, the city image consisting of many sub-dimensions and the general perception about the city constitute one of the main subjects of this competition.
This study reveals the definitions of university students from outside the city about the image of Gümüşhane and accordingly their general perceptions about Gümüşhane. Almost half of Gümüşhane's population is students. In this respect, students have an important place in the social, cultural, economic and political structure of Gümüşhane. Therefore, students' impressions about the Gümüşhane are important in terms of the brand value of the Gümüşhane which aims to be a university town. A multiple scale was used in the study. This scale contains the tangible and intangible image values of Gümüşhane in the minds of students who are not Gümüşhane and impression of students about the people of Gümüşhane, and the general perceptions of the students about Gümüşhane. The number of students to be interviewed from faculties
and vocational schools was determined by quota sampling method. Students in faculties and vocational colleges were interviewed by convenience sampling method. A total of 440 participants were interviewed and some of these interviews were cancelled for reliability reasons and a total of 424 interviews were analysed. The research findings show that image dimensions of Gümüşhane positively affect the general perceptions of university students to Gümüşhane and that the tangible image generally has a higher effect on these perceptions.
Key words: image, reputation, perception, Gümüşhane, university,
ÖZET: Şehirleşme olgusunun hızlı ve yoğun bir şekilde yaşanmaya başladığı 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’deki şehirler sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve mimari açıdan birbirinin aynısı olan mekanlara dönüşmüştür. Bu durum, şehirler arasında zamanla yaşanmaya başlayan ve gelişen yeni bir rekabete neden olmuştur. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren büyükşehirlerde şehir algısı üzerine yapılan onumlandırma
çalışmaları, yerel yöneticilerin öncelikli gündemleri arasına girmiştir. Bu yaklaşım genişleyerek günümüzde büyüklü-küçüklü çok sayıda şehrin rekabetine dönüşmüştür. Dolayısıyla birçok alt boyuttan oluşan şehir imajı ve şehir hakkındaki genel algı bu rekabetin ana konularından birini oluşturmaktadır.
Bu çalışmada, şehir dışından gelen üniversite öğrencilerinin Gümüşhane İlinin imajıyla ilgili tanımlamaları ve buna bağlı olarak Gümüşhane hakkındaki genel algıları ele alınmaktadır. Şehir nüfusunun yaklaşık olarak yarısının öğrenci olduğu Gümüşhane’nin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yapısında öğrencilerin önemli bir yeri vardır. Dolayısıyla öğrenci kenti olmayı hedefleyen Gümüşhane için öğrencilerin şehir hakkındaki izlenimleri şehrin taşıyacağı marka değeri açısından önem taşımaktadır. Çalışmada Gümüşhaneli olmayan öğrencilerin zihninde Gümüşhane İlinin somut ve soyut imaj değerlerini, Gümüşhane halkının bıraktığı izlenimi ve öğrencilerin Gümüşhane’yle ilgili genel algılarını içeren çoklu bir ölçek kullanılmıştır. Araştırmada kota örnekleme yöntemiyle fakülte ve meslek yüksekokullarında görüşülecek öğrenci
sayıları belirlenmiştir. Fakülte ve meslek yüksekokullarındaki öğrencilere ise kolayda örnekleme yöntemiyle ulaşılmıştır. Toplam 440 katılımcıyla gerçekleştirilen araştırmada güvenilirlik gerekçesiyle bir kısım görüşmeler iptal edilmiş ve toplam 424 görüşmeden elde edilen verilerin analizi yapılmıştır. Araştırma bulguları, Gümüşhane imaj boyutlarının üniversite öğrencilerinin Gümüşhane’ye olan genel algılarını pozitif yönlü olarak etkilediğini ve genellikle somut imaj değerinin bu algılar üzerinde daha yüksek bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: imaj, itibar, algı, Gümüşhane, üniversite,
This study reveals the definitions of university students from outside the city about the image of Gümüşhane and accordingly their general perceptions about Gümüşhane. Almost half of Gümüşhane's population is students. In this respect, students have an important place in the social, cultural, economic and political structure of Gümüşhane. Therefore, students' impressions about the Gümüşhane are important in terms of the brand value of the Gümüşhane which aims to be a university town. A multiple scale was used in the study. This scale contains the tangible and intangible image values of Gümüşhane in the minds of students who are not Gümüşhane and impression of students about the people of Gümüşhane, and the general perceptions of the students about Gümüşhane. The number of students to be interviewed from faculties
and vocational schools was determined by quota sampling method. Students in faculties and vocational colleges were interviewed by convenience sampling method. A total of 440 participants were interviewed and some of these interviews were cancelled for reliability reasons and a total of 424 interviews were analysed. The research findings show that image dimensions of Gümüşhane positively affect the general perceptions of university students to Gümüşhane and that the tangible image generally has a higher effect on these perceptions.
Key words: image, reputation, perception, Gümüşhane, university,
ÖZET: Şehirleşme olgusunun hızlı ve yoğun bir şekilde yaşanmaya başladığı 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’deki şehirler sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve mimari açıdan birbirinin aynısı olan mekanlara dönüşmüştür. Bu durum, şehirler arasında zamanla yaşanmaya başlayan ve gelişen yeni bir rekabete neden olmuştur. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren büyükşehirlerde şehir algısı üzerine yapılan onumlandırma
çalışmaları, yerel yöneticilerin öncelikli gündemleri arasına girmiştir. Bu yaklaşım genişleyerek günümüzde büyüklü-küçüklü çok sayıda şehrin rekabetine dönüşmüştür. Dolayısıyla birçok alt boyuttan oluşan şehir imajı ve şehir hakkındaki genel algı bu rekabetin ana konularından birini oluşturmaktadır.
Bu çalışmada, şehir dışından gelen üniversite öğrencilerinin Gümüşhane İlinin imajıyla ilgili tanımlamaları ve buna bağlı olarak Gümüşhane hakkındaki genel algıları ele alınmaktadır. Şehir nüfusunun yaklaşık olarak yarısının öğrenci olduğu Gümüşhane’nin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yapısında öğrencilerin önemli bir yeri vardır. Dolayısıyla öğrenci kenti olmayı hedefleyen Gümüşhane için öğrencilerin şehir hakkındaki izlenimleri şehrin taşıyacağı marka değeri açısından önem taşımaktadır. Çalışmada Gümüşhaneli olmayan öğrencilerin zihninde Gümüşhane İlinin somut ve soyut imaj değerlerini, Gümüşhane halkının bıraktığı izlenimi ve öğrencilerin Gümüşhane’yle ilgili genel algılarını içeren çoklu bir ölçek kullanılmıştır. Araştırmada kota örnekleme yöntemiyle fakülte ve meslek yüksekokullarında görüşülecek öğrenci
sayıları belirlenmiştir. Fakülte ve meslek yüksekokullarındaki öğrencilere ise kolayda örnekleme yöntemiyle ulaşılmıştır. Toplam 440 katılımcıyla gerçekleştirilen araştırmada güvenilirlik gerekçesiyle bir kısım görüşmeler iptal edilmiş ve toplam 424 görüşmeden elde edilen verilerin analizi yapılmıştır. Araştırma bulguları, Gümüşhane imaj boyutlarının üniversite öğrencilerinin Gümüşhane’ye olan genel algılarını pozitif yönlü olarak etkilediğini ve genellikle somut imaj değerinin bu algılar üzerinde daha yüksek bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: imaj, itibar, algı, Gümüşhane, üniversite,
- by Hasan GULLUPUNAR and +1
- •
- Public Relations, Reputation, Halkla ilişkiler, İmaj
ABSTRACT: Public relations is a field of science conceptualized depending on practices of America in the early 1900s. In other words, it is science born from practice. In this respect, the changes that have taken place in the field as a... more
ABSTRACT: Public relations is a field of science conceptualized depending on practices of America in the early 1900s. In other words, it is science born from practice. In this respect, the changes that have taken place in the field as a science which are fed from practice have constantly changed the sub-headings of thepublic relations. In addition, many social sciences influence the public relations and are important contributors in its theoretical development. One of the most important factors creating these changes, especially for the practice, is technological improvements. In general terms, the main task field of the public relations which have an intermediary position between the target group and the institution is communication. Communication has constantly changed depending on the development of communication technologies. This situation has also changed the main themes of academic studies on public relations.
This study reveals the subject distribution of academic studies conducted in the field of public relations and whether these subjects are historically differentiated. For this purpose, published articles in The Journal of “Public Relations Review” which has published since 1975, which is indexed were scanned. In this study, the articles published in this journal are analysed by using content analysis method and the subjects studied in the field of public relations are coded. The coding is made in accordance with both the other scientific fields that public relations are related and the economic, social, cultural, political, and technological changes that develop in practice.
The study reveals the framework in which public relations are related both in terms of science and practices. In other words, this paper deals with public relations in terms of conceptual description, practices, and theoretical development, and academic field of study in the international area. In the study, it is concluded that the definition of public relations, crisis management and education of public relations are the most frequently themes which are dealt with.
Key words: Public Relations, Public Relations Review, History of Public Relations
ÖZET: Halkla ilişkiler 1900’lerin başında Amerika’daki uygulamalara bağlı olarak kavramsallaştırılan bir bilim alanıdır. Diğer bir ifadeyle, pratikten doğmuş bir bilimdir. Bu bakımdan pratikten beslenen bir bilim alanı olarak sahada meydana gelen değişimler halkla ilişkiler bilim alanının alt başlıklarını sürekli değiştirmiştir. Ayrıca halkla ilişkiler birçok sosyal bilimin etkisinde kalmış ve kuramsal gelişiminde bu bilim alanlarının önemli katkısı olmuştur. Dolayısıyla özellikle uygulama alanı için bu değişimleri yaratan en önemli faktörlerden biri teknolojik gelişmelerdir. Genel bir tabirle hedef kitle ve kurum arasında aracı bir konumda olan halkla ilişkilerin temel görevi olan iletişim, iletişim teknolojilerindeki gelişime bağlı olarak sürekli değişkenlik göstermektedir. Bu durum, halkla ilişkiler ile ilgili akademik alanda yapılan çalışmaların ana temalarını da değiştirmektedir.
Bu çalışma, halkla ilişkiler alanında yapılan akademik çalışmaların konu dağılımını ve çalışılan bu konuların tarihsel olarak farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymaktadır. Bu amaçla 1975 yılından beri Halkla İlişkiler Bilim Alanında yayınlanmakta olan uluslararası ve indekste taranan Public Relations Review Dergisinde yayınlanan makaleler taranmıştır. Çalışmada, yayınlanmış makale başlıkları içerik analizi yöntemiyle incelenerek halkla ilişkiler alanında çalışılan temalar kodlanmıştır. Kodlamalar, hem halkla ilişkilerin ilişkili olduğu diğer bilim alanları hem de pratikte gerçekleşen ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve teknolojik değişimlere bağlı olarak yapılmıştır.
Yapılan çalışma hem bilim alanı hem de güncel gelişmeler açısından hakla ilişkilerin ilişkili olduğu çerçeveyi ortaya koymaktadır. Diğer bir ifadeyle bu çalışma, uluslararası alanda hem kavramsal tanımı hem pratikleri hem kuramsal gelişimi hem de akademik çalışma alanı bakımından halkla ilişkileri ele almaktadır. Çalışmada halkla ilişkiler alanında yayınlanan makalelerde halkla ilişkilerin tanımlanması, kriz yönetimi ve halkla ilişkiler eğitimi temalarının en sıklıkla ele alınan temalar olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar sözcükler: Halkla İlişkiler, Public Relations Review, Halkla İlişkilerin Tarihi
This study reveals the subject distribution of academic studies conducted in the field of public relations and whether these subjects are historically differentiated. For this purpose, published articles in The Journal of “Public Relations Review” which has published since 1975, which is indexed were scanned. In this study, the articles published in this journal are analysed by using content analysis method and the subjects studied in the field of public relations are coded. The coding is made in accordance with both the other scientific fields that public relations are related and the economic, social, cultural, political, and technological changes that develop in practice.
The study reveals the framework in which public relations are related both in terms of science and practices. In other words, this paper deals with public relations in terms of conceptual description, practices, and theoretical development, and academic field of study in the international area. In the study, it is concluded that the definition of public relations, crisis management and education of public relations are the most frequently themes which are dealt with.
Key words: Public Relations, Public Relations Review, History of Public Relations
ÖZET: Halkla ilişkiler 1900’lerin başında Amerika’daki uygulamalara bağlı olarak kavramsallaştırılan bir bilim alanıdır. Diğer bir ifadeyle, pratikten doğmuş bir bilimdir. Bu bakımdan pratikten beslenen bir bilim alanı olarak sahada meydana gelen değişimler halkla ilişkiler bilim alanının alt başlıklarını sürekli değiştirmiştir. Ayrıca halkla ilişkiler birçok sosyal bilimin etkisinde kalmış ve kuramsal gelişiminde bu bilim alanlarının önemli katkısı olmuştur. Dolayısıyla özellikle uygulama alanı için bu değişimleri yaratan en önemli faktörlerden biri teknolojik gelişmelerdir. Genel bir tabirle hedef kitle ve kurum arasında aracı bir konumda olan halkla ilişkilerin temel görevi olan iletişim, iletişim teknolojilerindeki gelişime bağlı olarak sürekli değişkenlik göstermektedir. Bu durum, halkla ilişkiler ile ilgili akademik alanda yapılan çalışmaların ana temalarını da değiştirmektedir.
Bu çalışma, halkla ilişkiler alanında yapılan akademik çalışmaların konu dağılımını ve çalışılan bu konuların tarihsel olarak farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymaktadır. Bu amaçla 1975 yılından beri Halkla İlişkiler Bilim Alanında yayınlanmakta olan uluslararası ve indekste taranan Public Relations Review Dergisinde yayınlanan makaleler taranmıştır. Çalışmada, yayınlanmış makale başlıkları içerik analizi yöntemiyle incelenerek halkla ilişkiler alanında çalışılan temalar kodlanmıştır. Kodlamalar, hem halkla ilişkilerin ilişkili olduğu diğer bilim alanları hem de pratikte gerçekleşen ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve teknolojik değişimlere bağlı olarak yapılmıştır.
Yapılan çalışma hem bilim alanı hem de güncel gelişmeler açısından hakla ilişkilerin ilişkili olduğu çerçeveyi ortaya koymaktadır. Diğer bir ifadeyle bu çalışma, uluslararası alanda hem kavramsal tanımı hem pratikleri hem kuramsal gelişimi hem de akademik çalışma alanı bakımından halkla ilişkileri ele almaktadır. Çalışmada halkla ilişkiler alanında yayınlanan makalelerde halkla ilişkilerin tanımlanması, kriz yönetimi ve halkla ilişkiler eğitimi temalarının en sıklıkla ele alınan temalar olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar sözcükler: Halkla İlişkiler, Public Relations Review, Halkla İlişkilerin Tarihi
İmaj kavramı Ortaçağ temelli ve Hristiyan dünyanın ürünüdür. 4.yy'da azizler imajlara konu olmaya başlar ve bu 11.yy'da heykelciliğe dönüşür. 13.yy'dan sonra gündelik hayat içerisinde oyma-iç mekan tasarımları, dönüşen dinsel imajlar ve... more
İmaj kavramı Ortaçağ temelli ve Hristiyan dünyanın ürünüdür. 4.yy'da azizler imajlara konu olmaya başlar ve bu 11.yy'da heykelciliğe dönüşür. 13.yy'dan sonra gündelik hayat içerisinde oyma-iç mekan tasarımları, dönüşen dinsel imajlar ve resim koleksiyonları görülmeye başlanır. 14.yy'dan sonra artık din ve azizler kalıbından taşıp estetik unsurlar imajın ilgi alanına girmiştir. Hristiyan dünyası matbaa ile tanışınca haritacılık ve bilimsel illüstrasyonlar gelişmiş, bir süre sonra imajlar propaganda için kullanılmaya başlamıştır. Basılan kitaplar yalnızca okuma yazma bilen eğitimli insanlara ulaşmaktadır ve geri kalan halka hitap etmek için imajlar kullanılmıştır. Böylece imajlarla eğitimsiz halka dini ve siyasi propagandalar aktarılır. Eleştirel imaj Aydınlanma Fransa'sında kendini karikatürlerle göstermiştir. Dindar Katolik kesim bu yükselen sesi bastırmak için Tanrı'nın kelamını gölgeledikleri gerekçesiyle muhalifleri putperestlikle suçlamışlardır. Fakat bütün bu engellemelere rağmen Aydınlanma Çağı imajlar için parlak sayılabilecek şekilde geçmiştir. Fransız Devrimi ile birlikte terör ve imparatorluk baskısından karikatürcüler susmak durumunda kalmıştır, denetimler çok olmasa bile oto sansürden dolayı imaj üretimi durmuştur. 3. Cumhuriyet ile birlikte yeniden canlanan üretim antiparlamenter bir yorumla kendini geliştirmiş 1900lü yıllara gelindiğinde ironi imajları ile karşılaşılmıştır. Daha da sonralarında ironi şekil değiştirerek alaycılığa varmıştır. Karikatür sanatı ile değişen ve dönüşen imaj, afiş ile dallanmıştır. Afiş de 19.yy'da satirik bir formdadır bununla birlikte parti propagandaları tıpkı reklam afişleri gibidir. Politik propaganda 1.Dünya Savaşı ile birlikte patladı ve düşmanın şeytanlaştırılması savaştan sonra da devam etti. Afişlerde sloganlar ve imajlar uyum içerisinde idi. Yedinci sanat diye nitelenen sinema da ilk ürününü 1895 yılında vermiş ve zaman içerisinde giderek imaj çemberinin merkezi halini almıştır. Bu şanını insanların ilgisini çekecek uç örneklere(özellikle erotizm) yer vermesine borçludur. Toplumun ikon peşinde koşması ile birlikte piyasalaşması plak poşetleriyle gelen övünç birbiriyle bağlantılıdır. Alt kültür ikonu bünyesine sızdırmıştır. 19.yy'da sanat en sahici ifade biçimi halindedir. Hegel döneminde plastik sanatlar, romantik dönemde müzikoloji, 20.yy başında da Almanya ve Avusturya'da ikonoloji önplandadır. İfadenin en basit ve kolay yolu olan imajın sanata sızması da şaşırtıcı değildir. Ancak imajın tarih biliminin ciddiyetini kazanması biraz daha zor olacaktır. Tarihin diğer beşeri bilimlerle iç içe geçtiği zamandan sonra ikonografik unsurlar tarihi dökümanlarda yer almaya başlamıştır. 1968'de nihayet antropoloji kültürel tarih ile tanışmıştır ve imajlar temsil amaçlı kullanılmaktadır. Göründüğün gibi olmak ve olma'nın içini boşaltmak İmaj, gerçeklik algısını tercüme etmek gibi yorumlanabilir. Tarih içinde dönüşümü de bir vakte kadar bu yöndedir: aktarılmak istenenin daha kısa ve dolaysız yolu olan imaj afişler ile propaganda ve reklam şeklinde karşımıza çıkmıştır. Farz-ı misal Victoria's Secret'ın dünyada tanınmasının ilk kıvılcımı Victoria döneminden esinlenerek mağazayı o dönemin objeleriyle dekore etmiş ve Victoria imajı ile çakılmış ve imajın reklama böylesine sindirilişinin en güzel örneklerinden biri haline gelmiştir. Sinema aracılığıyla aktör ve aktrisler üzerinden moda akımları altkültürlere aktarılmış,
Abstract One of the main objectives of corporate communication is to establish a positive perception about the corporation in the long term and is able to sustain it consistently. This perception is important in terms of having a strong... more
Abstract
One of the main objectives of corporate communication is to establish a positive perception about the corporation in the long term and is able to sustain it consistently. This perception is important in terms of having a strong position of corporation in crisis situation and maintaining credibility over the target groups. Therefore communication processes based on different reasons affect long term perception about the corporation. These reasons are product or service roduction process and after sales services, and social and cultural activities conducted by the corporation, and internal and external relations at various levels in the
corporation, and visual indicators of the corporation. In this context, there is a two-dimensional perception in the communication process between the corporation and the target group. The first is perception of the target group related to a tangible corporate output. The second is combination of perceptions that tangible outputs create in the long term. The first one of these dimensions is conceptualized as “image”, and the second one as “reputation. This paper deals with the dimensions of municipal image based on tangible output and the effect of these image dimensions on municipal perception in the context of Gümüşhane Municipality. For this purpose, a two-part scale was formed in the context of conceptual definitions of image and reputation in the literature. A three-part questionnaire containing this scale was designed and 399 people were interviewed in Gümüşhane city centre using convenience sampling method. The first part of the questionnaire consists of a multiple-scale in the context of the tangible output of the municipality based on the sub-dimensions. These are mayor, municipality personnel, transportation, infrastructure services, superstructure services, town planning, social and cultural activities and cleaning services. In the second part, there is a multiple-scales formed in the context of the corporate reputation of the municipality. In the third part, there are political and socio-demographic variables. According to the research findings, municipal image dimensions are defined as "mayor", "superstructure", "social and cultural works", "infrastructure", "public transportation", "town planning" and "cleaning". Analyses reveal that image dimensions have a significant influence on the reputation of Gümüşhane Municipality. In addition, the mayor has the highest influence on Gümüşhane Municipality reputation.
One of the main objectives of corporate communication is to establish a positive perception about the corporation in the long term and is able to sustain it consistently. This perception is important in terms of having a strong position of corporation in crisis situation and maintaining credibility over the target groups. Therefore communication processes based on different reasons affect long term perception about the corporation. These reasons are product or service roduction process and after sales services, and social and cultural activities conducted by the corporation, and internal and external relations at various levels in the
corporation, and visual indicators of the corporation. In this context, there is a two-dimensional perception in the communication process between the corporation and the target group. The first is perception of the target group related to a tangible corporate output. The second is combination of perceptions that tangible outputs create in the long term. The first one of these dimensions is conceptualized as “image”, and the second one as “reputation. This paper deals with the dimensions of municipal image based on tangible output and the effect of these image dimensions on municipal perception in the context of Gümüşhane Municipality. For this purpose, a two-part scale was formed in the context of conceptual definitions of image and reputation in the literature. A three-part questionnaire containing this scale was designed and 399 people were interviewed in Gümüşhane city centre using convenience sampling method. The first part of the questionnaire consists of a multiple-scale in the context of the tangible output of the municipality based on the sub-dimensions. These are mayor, municipality personnel, transportation, infrastructure services, superstructure services, town planning, social and cultural activities and cleaning services. In the second part, there is a multiple-scales formed in the context of the corporate reputation of the municipality. In the third part, there are political and socio-demographic variables. According to the research findings, municipal image dimensions are defined as "mayor", "superstructure", "social and cultural works", "infrastructure", "public transportation", "town planning" and "cleaning". Analyses reveal that image dimensions have a significant influence on the reputation of Gümüşhane Municipality. In addition, the mayor has the highest influence on Gümüşhane Municipality reputation.
Siyasal iletişim, siyasetin tüm açmazlarından kurtulmak, iktidar yolunda kendilerine oy veren seçmenlerin parti ile olan diyaloglarını sağlamanın yanı sıra seçmenlerin partiye olan bağlılıklarını devam ettirmek, yeni... more
Siyasal iletişim, siyasetin tüm açmazlarından kurtulmak, iktidar yolunda kendilerine oy veren seçmenlerin parti ile olan diyaloglarını sağlamanın yanı sıra seçmenlerin partiye olan bağlılıklarını devam ettirmek, yeni seçmenler elde etmek hatta devlet yönetimini kolaylaştırmak gibi çeşitli amaçlar için sıklıkla zikredilen bir kavram olarak değerlendirilmektedir. Özellikle 1950'li yıllara kadar propaganda ağırlıklı olarak yürütülen seçim stratejilerin, hızlı bir değişme uğradığı ve siyasal kampanyalara dönüştüğü bilinmektedir. Siyasal kampanyalar da, özellikle seçmenlerin oy verme davranışlarını belirli bir partiye veyahut belirli bir aday lehine yöneltmek ya da bu davranışı güçlendirecek tüm faaliyetler olarak ortaya çıkan bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Siyasal kampanyalar süresince çeşitli konuşmalar, programlar, müzikler ve görseller hazırlanmaktadır. Hazırlanan her materyal, seçmen davranışını etkilemek için oluşturulmaya çalışılan imajın pekiştirilmesi amacını gütmektedir. İmajların seçmenlerin zihinlerindeki oluşumunda en fazla etkisi olduğu düşünülen materyallerin başında görseller gelmektedir. Seçim için oluşturulan görsellerin tasarımında; kampanya süreci, parti imajı, tasarım ilkeleri gibi çeşitli unsurlar gözetilirken aynı zamanda gizli mesajlar da yerleştirilmektedir. Afişlerdeki gizli mesajların ortaya çıkarılmasında temel olarak göstergebilimden faydalanılmaktadır. Bu neden doğrultusunda 1 Kasım 2015 Erken Genel Seçimleri sonucunda meclise girmeye hak kazanan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) ve Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) seçim afişleri göstergebilimsel açısından yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada incelenen fotoğraflar adı geçen siyasi partilerin sosyal medya hesaplarından, haber sitelerinden ya da partilerin kendi internet sitelerinden alınmıştır. Ayrıca
1 Kasım 2015 Erken Genel Seçimlerinde kullanılan fotoğraflar analiz
edilirken seçmenlere verilmek istenen mesajların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yapılan inceleme sonucunda adı geçen partilerin seçim kampanyalarında kullandıkları afişlerde örtülü mesajların varlığı belirlenmiştir.
1 Kasım 2015 Erken Genel Seçimlerinde kullanılan fotoğraflar analiz
edilirken seçmenlere verilmek istenen mesajların ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Yapılan inceleme sonucunda adı geçen partilerin seçim kampanyalarında kullandıkları afişlerde örtülü mesajların varlığı belirlenmiştir.
Between 1990 and 2001, altogether 28 new anticancer drugs were approved for use in Israel. The new agents include cytotoxic drugs, biologic compounds, and hormone therapies. Among the cytotoxic agents introduced, the taxanes, vinorelbine,... more
Between 1990 and 2001, altogether 28 new anticancer drugs were approved for use in Israel. The new agents include cytotoxic drugs, biologic compounds, and hormone therapies. Among the cytotoxic agents introduced, the taxanes, vinorelbine, gemcitabine, irinotecan, topotecan and temozolomide, represent important new drugs active in a range of solid malignancies including lung, breast, ovarian, bladder, pancreatic, and colon cancer as well as brain tumors. Epirubicin, idarubicin, and liposomal doxorubicin offer less toxic and in some instances more effective alternatives to older anthracylines for leukemia, breast cancer, ovarian cancer and other diseases. New oral agents are offering a chance for disease palliation without the need for burdensome intravenous access. Rituximab and trastuzumab have introduced monoclonal antibody therapy to the clinic, substantially improving the treatment of patients with lymphoma and breast cancer, respectively. The first tyrosine kinase inhibitor, a m...
Despite many published retrospective analyses on cardiac injuries in treated patients, there is a striking scarcity of population-based studies that include autopsies. To provide data on fatal traumatic heart wounds in autopsied cases. We... more
Despite many published retrospective analyses on cardiac injuries in treated patients, there is a striking scarcity of population-based studies that include autopsies. To provide data on fatal traumatic heart wounds in autopsied cases. We reviewed 2,487 medico-legal autopsy records from the morgue of the Bursa branch of the Turkish Council of Forensic Medicine for the period 1997-2001. Of these cases, 160 (6.4%) had cardiac injury; 13.8% were females and 86.2% males, and the mean age was 35.9 years (range 4-65). The most common cause of heart wounds was penetrating trauma (87.5%), namely sharp injuries (48.1%) and firearm injuries (39.4%). The two most common causes of blunt heart wounds were traffic accidents (5.6%) and falls from a height (5%). Rupture was present in 96.9% of the cases, and isolated left ventricle and isolated right ventricle were ruptured in 31.3% and 23.8%, respectively. In penetrating injury the risk of ventricle rupture was higher than of atrium rupture. Alcoh...
- by recep fedakar
- •
- Turkey, Adolescent, Child, Heart
Which medical specialties do Israeli medical graduates choose? Answers to this question can serve as an essential means of evaluating both Israeli medical education and the healthcare system. To determine the distribution of medical... more
Which medical specialties do Israeli medical graduates choose? Answers to this question can serve as an essential means of evaluating both Israeli medical education and the healthcare system. To determine the distribution of medical specialty choice, its change over time and the possible influence of the medical school on the choice; to study the graduates' gender, gender variability in specialty choice and time trends in both; and to assess the choice of family medicine as a career among the graduates as a group, by medical school, gender, and time trends. The study population comprised all graduates of the four medical schools in Israel during 16 years: 1980-1995 inclusive. Data were obtained from the four medical schools, the Israel Medical Association's Scientific Council, and the Ministry of Health. Data allowed for correct identification of two-thirds of the graduates. A total of 4,578 physicians graduated during this period. There was a significant growth trend in the...
Bu makale, Türk sinemasında 1940-1980 dönemindeki kadın gazeteci imajını ele almaktadır. Sinemada kadın imgesi, özellikle de ilk dönemlerde, ataerkil ideolojiyle uyumludur. Filmlerde kadınlar genellikle özel alanla, evlilik ve... more
Bu makale, Türk sinemasında 1940-1980 dönemindeki kadın gazeteci imajını ele almaktadır. Sinemada kadın imgesi, özellikle de ilk dönemlerde, ataerkil ideolojiyle uyumludur. Filmlerde kadınlar genellikle özel alanla, evlilik ve annelikle ilişkilendirilir. Gazetecilik ise kadının kamusal alanda aktif şekilde yer almasını gerektiren bir meslektir. Bu bağlamda çalışmada, filmlerin kadınları hem gazeteci hem kadın olarak nasıl bir araya getirdiğine bakılmıştır. Bu kapsamda çalışmada, filmlerde kadın gazeteciye yönelik hem gazetecilik hem de kadınlık bağlamında hangi arketip, stereotip ve stok karakterle ne tür mitlerin inşa edildiği ve kadın gazeteci üzerinden “özgür basın mitinin” sunulup sunulmadığı incelenmiştir. Araştırma sonucunda, ana karakter veya baskın yan karakterin kadın gazeteci olduğu filmlerde gazetecilik imgesine bakıldığında, Türk sinemasında başlangıçtan itibaren diğer ülke sinemalarının aksine kadın gazetecilerin sob sister karakterine sınırlanmadığı görülmüştür. Kadın gazeteciler filmlerde Hakikat Araştırmacısı ve Manşet Gazetecisi olarak suçluların, kötü adamların, sahtekarların peşindedir. Dahası, filmler kadın gazeteci üzerinden basının demokratik toplumlardaki gücü ve önemine yönelik “özgür basın mitini” pekiştirmekte ve güçlendirmektedir. Öte yandan Yeşilçam’ın uysal, edilgen kadın imgesinin aksine ancak sinemada kadın gazeteci imgesiyle uyumlu olarak kadın gazeteciler daha zeki, bağımsız, hırslı, aktif, korkusuz ve cesaretli olarak betimlenmiştir. Kadın gazeteciler, melodramlardaki gibi “boş özne” değil “konuşan özne”dir; edilgen değil etkendir. Ancak, kadın gazeteciler de genel olarak sinemanın ve özelde Yeşilçam’ın ataerkil kodlarına uygun olarak kariyerleri ile özel hayatları arasında tercih yapmak durumunda bırakılırlar. Filmlerde tüm karakterlerin aşkı ve evliliği işine tercih etmesi, çoğu filmin sonunda kadının aşkı için gazetecilikten istifa etmesiyle kadının yerinin evi ve özel alan olduğuna dair kodlar tekrar inşa edilir ve sürdürülür. Filmlerde “iyi” kadınlar sonunda evlilik “ödülünü” alırken, erkek dünyasına fazla dahil olarak sınırlarını aşanlar ve femme fatale’ler yaptıklarının cezasını çekerler. Böylelikle Türk sinemasının iyi kadın-kötü kadın ayrıştırması ve bunlara yönelik söylemleri kadın gazeteci üzerinden de devam eder.
This article examines the image of woman journalist in Turkish cinema from 1940 to 1980. Cinema, in general and especially in the early periods, reinforces patriarchal norms on women. Women are mainly associated with private areas, marriage, and maternity. However, journalism requires women to be in the public sphere as an active individual. The study looks closely at how Turkish films intertwine women as being a journalist and a female. In this regard, the study examines which archetypes, stereotypes and stock characters are built on about female journalists and women in general, and whether movies imply “the free press myth” through these journalist characters. The study reveals that the women journalists are not restricted to the sob sister characters, starting from the first movie in Turkish cinema. They are portrayed as Truth Searchers and Front Page Journalists who can fearlessly go after criminals, villains, tricksters. Moreover, the films reinforce and strengthen the free-press myth through the female journalist characters by emphasizing the power and the crucial role of the press in a democracy. Besides, compared with Yesilcam’s submissive, powerless women characters, the films picture the women journalists more smart, independent, ambitious, active and fearless, and that they have a voice and power. However, the female journalists still must choose between a career and a personal life, in compliance with the patriarchal ideology both in Yesilcam and popular cinema. In this respect, the films legitimize the patriarchal norms by showing the women journalists choosing love over their careers and ready to quit the job at the end. While “well-behaved” women get their “marriage award”, femme fatales and the ones overstep into the men’s world intensely are punished as a consequence of their acts at the end of the films. The study concludes that although the female journalists are portrayed as more independent and powerful in the films, patriarchal norms in Turkish cinema continue to be reinforced through female journalist characters.
This article examines the image of woman journalist in Turkish cinema from 1940 to 1980. Cinema, in general and especially in the early periods, reinforces patriarchal norms on women. Women are mainly associated with private areas, marriage, and maternity. However, journalism requires women to be in the public sphere as an active individual. The study looks closely at how Turkish films intertwine women as being a journalist and a female. In this regard, the study examines which archetypes, stereotypes and stock characters are built on about female journalists and women in general, and whether movies imply “the free press myth” through these journalist characters. The study reveals that the women journalists are not restricted to the sob sister characters, starting from the first movie in Turkish cinema. They are portrayed as Truth Searchers and Front Page Journalists who can fearlessly go after criminals, villains, tricksters. Moreover, the films reinforce and strengthen the free-press myth through the female journalist characters by emphasizing the power and the crucial role of the press in a democracy. Besides, compared with Yesilcam’s submissive, powerless women characters, the films picture the women journalists more smart, independent, ambitious, active and fearless, and that they have a voice and power. However, the female journalists still must choose between a career and a personal life, in compliance with the patriarchal ideology both in Yesilcam and popular cinema. In this respect, the films legitimize the patriarchal norms by showing the women journalists choosing love over their careers and ready to quit the job at the end. While “well-behaved” women get their “marriage award”, femme fatales and the ones overstep into the men’s world intensely are punished as a consequence of their acts at the end of the films. The study concludes that although the female journalists are portrayed as more independent and powerful in the films, patriarchal norms in Turkish cinema continue to be reinforced through female journalist characters.
Testicular torsion associated with undescended testis is uncommon but requires immediate treatment. Ultrasound Doppler is recognized as the preferred imaging modality for testicular torsion due to its high specificity, sensitivity and... more
Testicular torsion associated with undescended testis is uncommon but requires immediate treatment. Ultrasound Doppler is recognized as the preferred imaging modality for testicular torsion due to its high specificity, sensitivity and availability. To determine the accuracy of ultrasound Doppler in diagnosis of torsion of undescended testis. We describe three patients with known undescended testis who were admitted with groin pain and had preoperative ultrasound Doppler. The discrepancy between these and the intraoperative findings is discussed. In two patients incarcerated inguinal hernia was diagnosed with ultrasound Doppler; however, surgery revealed torsion of an undescended testis. In the third patient ultrasound Doppler diagnosed torsion of undescended testis, but at surgery incarcerated inguinal hernia was found, without evidence of testicular torsion. Torsion of undescended testis should be a clinical rather than radiologic diagnosis.