Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Duyu Sosyolojisi -Teorik ve Gündelik Tartışmalar-
…
12 pages
1 file
Duyular, b reysel ve toplumsal l k ler kurab lme ve y kab lmeye da r manevra kab l yet sunab ld ç n, toplumsal hayat n temel bel rley c referanslar n olu turmaktad r. Göreb lme, dokunab lme, tadab lme, koklayab lme, duyab lme ve h ssedeb lme g b artt r lab lecek duyu aktlar n n hayat tan maya da r dayanaklar oldu unu fade etmek gerekmekted r. Hayata dâh l olmada ya anan zorluklar n dereces , duyular n yoksunlu uyla do ru orant l seyretmekte; duyular, ya an lan dünyay anlaml b r zem nde okumay mümkün hâle get rmekted r. Kültürel varl k ve konumlanmalara göre duyular n öncel k-sonral k l k s farkl l k göstermekle beraber, bütün varolu b ç mler nde duyulara ver len paye ve referans çerçeves oldukça gen t r. Güven n, tan man n, anlaman n, temellend rmen n ve spatlaman n temel tutama olan duyu ver ler , bu ve pek çok yönler t bar yla hem b l msel hem de gündel k hayata kend mzas n atmaktad r. Bu bak mdan duyu ver ler , hayat okumada öneml duraklard r.
Türk modernliğinin belirgin varyantlarından biri de laik ve İslami kimlikler arasındaki ayrışmadır. Kimlikler arası bu farklılaşma, modernite sürecinden bağımsız olarak ele alınamaz. Modernite süreci, bir düalizm serüvenidir. Bilim-dogma, dinsellik-sekülerlik, gelenek-rasyonalite vs. birçok düalizm bu süreçte ortaya çıkar. Ancak, bu ikiliklerin karşı karşıya geldiği pratikler, daha çok çatışmacı göstergelere sahiptir. Özellikle siyasal seçkinler eliyle uygulanan modernleşme pratiklerinde, söz konusu ayrışma, daha da derinleşip, kimlikler arası mücadelelere dönüşmüştür. Toplumsal değişimin yönü, baskın gelen kimliğin öncülüğünde belirlenmekteydi. Ancak, bu değişim süreci bütünüyle iktidar alanı sınırlarında ele alınamaz. Toplumsal değişim süreci, kimlikler arası ilişkiler/mücadeleler boyutunda ele alındığında tamamlayıcı bir parametre olarak "mekan" kavramı öne çıkar. Mekanlar, hem politik/kültürel kimliğin inşa edildiği bir zemin, hem de bu bağlamdaki ayrışmaların yansıdığı pür göstergelerdi.
Bu makalede, kokunun tanımı yapıldıktan sonra beyindeki limbik sistem üzerinden koku ve inanç sistemlerinin arasındaki somut bağıntı incelenecektir. Daha sonra İslamiyet ve Hindu dinleri baz alınarak bu dinlerin kokuyu nasıl algıladıkları anlatılacaktır. Kutsal kitapların ve Peygamberlerin koku hakkındaki söylemleri ve kokuyu hangi mahiyette kullandıklarına dair bilgi verilecektir.
Duygu Özdemir PARFÜMÜN DANSI KİTABINDA " KOKU " KAVRAMININ HAZ VE ÖLÜMSÜZLÜK İLE İLİŞKİSİ " …ölüler artık koku alamaz ve kokamaz. Başka türlüsü onlar için pek zor olurdu. Koku anıları uyandırır. Buraya koku girmesine izin versek, ölüler hala hayatta kalır, kaderlerini kabullenemezlerdi. Koku oldukça sonsuz hayat umudu da bitmez… " 1 Tom Robbins'in Parfümün Dansı adlı romanı okurken mistik bir dünyada kaybolduğumu farkettim, günlük hayata dokunan, aşk, din, mitoloji, felsefe ve tarihle iç içe olan bu romanda aslında ölümsüzlüğün arayışına koku eşlik ediyor. Romanda sıkça bahsedilen ölümsüzlük ve koku ilişkisinin yanında aslında bir özü arama da söz konusu, bu öz, zaman zaman aranan parfüm zaman zaman da ölümsüzlük olurken ama aslında en çok arzu ile ön plana çıkıyor. Parfumün dansı kitabı ve Pan karakterinden yola çıkarak önce koku ve haz ilişkisini sonrasında da koku ve ölümsüzlük ilişkisini inceleyeceğim. Parfümün Dansı, 8.yüzyıl ve günümüz olmak üzere iki ayrı zamanda ve Paris, Seattle ve New Orleans olmak üzere farklı mekanlarda farklı karakterler arasında geçiyor ve sonrasında bir parfüm şişesi etrafında yollarının kesişmesiyle hikaye tamamlanıyor. Alobar adlı bir kralın gelenekler gereğince yaşlılık belirtileri göstermeye başlaması üzerine acı yumurta yedirilerek öldürülmesinin kararlaştırılmasıyla başlayan roman, Alobar'ın bu ölümden kaçarak hayatına farklı bir yön vermesi ve dünyayı gezmesiyle ilerliyor. Onunla aynı kaderi paylaşan, Hint geleneklerine göre ölen kocası sonrasında dul kalan Kudra'nın da kocasının cesediyle yakılarak öldürülme kararına karşı çıkarak kaçmasıyla yolları kesişir. Karşılaştıkları manastırda Kudra'nın erkek olmadığını anlayan Alobar sonrasında onu da alarak dünyayı gezmeye, ölümsüzlüğü ve sınırsız yaşamı aramaya başlarlar. Romanda önemli bir yer alan Bandaloop adlı doktorların mağaralarına gelirler. Onlar bedendeki havayı nefes, suyu temizlik, toprağı beslenme ve ateşi seks öğeleriyle doğru şekilde dengeleyerek ölümsüzlüğü, hatta maddesel çözülmeyi olanaklı kılmayı 1 Tom Robbins, Parfümün Dansı (İstanbul:Ayrıntı Yayınları, 2017), 427.
2009
In this article, we try to approach the concepts of soul and the other world in AncientGreek thinking from another point of view, and we will start our exploration of these concepts from the basic concepts in the fragment 98 of Heraclitus. We will argue why the act of smelling is considered for the sensing of the souls in this fragment of Heraclitus. The journeys to Hades, to underworld in the Odyssey of Homer will be considered in this context. Finally, we will try to show the relation between the smell and believing
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2019
Klasik Türk şiirinde İran ve Arap tesirinin henüz yoğun olarak hissedilmediği, şairlerin daha yerli, daha milli bir görünüm arz ettiği XIV ile XV. yüzyıllarda vücuda getirilmiş divanlar incelendiğinde tabiat unsurlarının bu divanlarda çokça yer tuttuğu görülür. Bu yüzyıllar, yaklaşık altı asır sürecek olan klasik Türk şiirinde mazmun, benzetme ve hayal dünyalarının temellendirildiği dönemdir. Daha çok Türkçe kelimelerle hayat bulan bu benzetme ve hayal dünyası, çevreyi anlama ve anlamlandırma gayretinin bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Yazımızda XIV ve XV. yüzyıllardaki divanlarda yer alan ‚koku‛ merkezli benzetme ve hayal dünyasını ortaya koymaya çalışacağız. Böylece kokunun, farklı kullanımları ortaya konulacak ve Klasik Türk şiirini daha iyi kavrama adına, onun bizlere sunduğu kültür ve sanatı anlamaya çalışacağız.
Japonca b r kel me olan kokum , "zeng n tat" veya "lezzetl " anlamına gelmekted r. Altıncı tat olarak adlandırılsa da genel olarak lezzet arttırıcı özell k göstermekted r. 1980'lerde kokum b leş kler n Japon b r ş rket zole etm şt r. Tanımlanab l r b r etk ye sah p olmasına rağmen, kokum n n bel rs z b r tanımı vardır. Tat b leşen olarak, b l m adamlarının tek b r molekülle elde ed lmed ğ ç n, tam olarak tesp t etmekte zorlandıkları b r b leşend r. Fermente gıdalarda doğal olarak bulunan glutam l pept tler tarafından akt ve ed lmekted r. Ayrıca b ra, ekmek ve tavuk çorbası g b y yeceklerde de doğal olarak ortaya çıkab l r. Yen l klere ve yen tatlara yönelen b rçok gıda üret c s ç n bu tat lg çek c hale gelm şt r. Bu makalen n amacı; kokum hakkında b lg ler n derlenmes ve gelecek vaat eden lezzet olarak görülen kokum le tattan vazgeçmeden sağlıklı yemekler yaratma amacında olan araştırmacılara ışık tutmaktır. Sonuç: Kokum üzer nde yapılacak Ar-Ge çalışmaları le gıda üret c ler n n; tüket c ler n gerçekten key f alacağı tada sah p, sağlıklı gıda seçenekler oluşturab leceğ düşünülmekted r.
2016
Gıdalarda lezzet algısının, burunda ve ağızda meydana gelen uyarıların kombinasyonu sonucunda meydana geldiği bilinmektedir. Tat, temel olarak dil üzerinde algılanırken, koku burun boşluğunun üst kısmında direkt olarak veya ağzın arka kısmında algılanmaktadır. Ayrıca, koku ve tat duyularının yanında dokunma duyuları da lezzet algısını değiştirmekte ve lezzet algısı duyuların interaksiyonlarından etkilenmektedir. Ayrı ayrı algılanan tat ve kokunun beyin tarafından ilişkilendirilmesi tat-koku interaksiyonu olarak tanımlanmaktadır. Bu derlemede, tat-koku interaksiyon mekanizmaları olan fizikokimyasal, fizyolojik ve psikolojik mekanizmalar incelenmiş, tat-koku interaksiyonlarını etkileyen görev-odaklı, uyarıcı-odaklı ve kişi-odaklı faktörler ele alınmıştır. Ayrıca, kokunun hayal edilmesinin tat algısı üzerine etkisini inceleyen çalışmalara da değinilmiştir.
Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007
Şekil 3.1 : Çeşitli koku ve renklerde satılan kolonyalar, kolonya dolum şişeleri 34 Şekil 3.2 : Türkiye'de gençlik kolonyaları pazarının ilk ürünü Johnson markasına ait Johnson's baby cologne.
Adnan Oktar (Harun Yahya) Hayatınız boyunca kokladığınız güzel kokuları hafızanızda canlandırmaya çalışın. Aklınıza pek çok koku gelecektir: Güller, karanfiller, leylaklar, yaseminler, lavantalar, çimenler ve değişik bitkilerin bahar aylarında çevreye yaydıkları çarpıcı kokular; çiçek açmış portakal, mandalina ve limon ağaçlarının etrafı çepeçevre saran kokuları; çeşitli parfümlerin etkileyici kokuları; muhtelif baharatların nefis kokuları; sabah kalktığınızda, henüz bir şey yiyip içmemişken mutfaktan gelen taze veya kızarmış ekmek, domates, yumurta, zeytin, çay, kahve veya sütün cazip kokuları, mangalda pişen bir etin kokusu ya da bir sabunun tertemiz kokusu... birds and flowers Bunlara ek olarak, şimdiye kadar tattığınız enfes tatları aklınızdan geçirin. Çeşit çeşit yemeklerin, tatlıların, etlerin, balıkların, sebzelerin, çorbaların, salataların, pastaların, böreklerin, meyvelerin, içeceklerin, reçellerin, dondurmaların, şekerlemelerin ve diğer besinlerin şahane tatlarını... Her insanın belleğinde kalıcı bir yer edinen, unutulmayan birçok hoş koku ve tat vardır. Hatta bunlardan bazılarını bir anlığına düşünmek bile insanı heyecanlandırmaya yeter. Şüphesiz sözü edilen güzelliklerin her biri, üzerinde derin derin düşünülmesi gereken eşsiz nimetlerdendir. Allah'ın yarattığı nimetlerle ilgili olarak Kuran'da şu açıklama yer alır: Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18) Allah, bu sayılan nimetlerin yanında, bunların her birinin farkına varmamızı ve onlardan zevk alabilmemizi sağlayan sistemleri de vücudumuzda yaratmış, sonsuz merhametinin bir tecellisi olarak bu nimetleri insanların hizmetine sunmuştur. Bu sistemlerden ikisi, bizim için son derece önemli olan "koku ve tat alma"dır. Koku ve tat dünyalarının zenginliklerini ancak onların aracılığıyla keşfedebilirsiniz. Düşünün ki, onlar olmasaydı, tat, koku, lezzet gibi kavramlar sizin için bir anlam ifade etmeyecekti. Yediklerinizin ve içtiklerinizin güzel kokularını ve tatlarını alamadığınızı varsayın; ne kadar önemli olduklarını hemen kavrarsınız. Örneğin, çileği çilek yapan onun kokusu ve tadıdır; bunları hissedemezseniz, çileğin ne demek olduğunu da bilemezsiniz. Dünyaya geldiğinizden bu yana koku ve tat alma duyularınızı kullanıyor, on binlerce kokuyu ve tadı hiçbir güçlük çekmeden algılayabiliyorsunuz. Çünkü bunu mümkün kılan harikulade sistemlere sahipsiniz. Koku ve tat alma duyularınız bir ömür boyu durup dinlenmeksizin, tek bir hata yapmaksızın sizin adınıza faaliyet gösterirler. Üstelik bunlar için herhangi bir bedel ödemediniz; böyle bir beceriyi elde etmek için hiçbir eğitim almadınız, özel bir çaba harcamadınız. Elbette bahsedilenler, üzerinde derin düşünülmesi gereken gerçeklerdir. Bu gerçekler karşısında, akıl ve vicdan sahibi her insanın kendi kendine şu soruyu sorması gerekir: Sahip olduğu mükemmel koku ve tat alma mekanizmaları nasıl var olmuştur? smell cells, glomerulus, mitral cells Konuyla ilgili tıp ve biyoloji kitaplarında, koku ve tat almamızı burnumuz, dilimiz ve beynimizin varlığına borçlu olduğumuz yazar. Bu organlar aracılığıyla koku ve tat aldığımız elbette doğrudur. Ancak burada bilinçli veya bilinçsiz olarak ihmal edilen çok önemli bir nokta daha vardır. Genellikle gündeme getirilmeyen, oysa asıl yanıtlanması gereken soru şudur: Dilimizin, burnumuzun ve beynimizin varlığını kime borçluyuz? Çoğu insan burnu ile koku, dili ile tat aldığını bilmesinin yeterli olduğunu; bundan ötesinin kendisini ilgilendirmediğini düşünür. Oysa bu büyük bir hatadır. Koklamak ve tatmak her insanın hayatının vazgeçilmez, ayrılmaz parçalarıdır; bu gerçeğin farkında olan bir insanın yukarıdaki soruları göz ardı etmesiyse tarifsiz bir gaflettir. Şüphesiz, sahip olduğumuz herşey gibi, bu harika nimetleri de alemlerin Rabbi olan Allah'a borçluyuz. Koku ve tat alma sistemleri incelenirse, bu kusursuz sistemlerin hayranlık uyandıran yaratılış delilleriyle dopdolu olduğu açıkça görülür. Elinizdeki kitabın amacı, bu sistemlerdeki yaratılış gerçeklerini ortaya koymak, Allah'ın sınırsız ilmini ve kudretini tefekkür etmeye, O'nun sayısız lütuflarını gereği gibi kavramaya yardımcı olmaktır. Kitap boyunca, Rabbimizin verdiği nimetler anılacak ve hatırlatılacaktır. Aynı zamanda, sözü geçen harika sistemlerin tesadüflerin ürünü olduğunu iddia eden evrim teorisinin ne kadar akıl ve mantık dışı olduğu bir kere daha gözler önüne serilecektir. Allah'ın yaratışındaki kusursuzluk Kuran'da şöyle tasvir edilir: O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Albert the Great and his Arabic Sources, ed. by Katja Krause and Richard C. Taylor
Revista de Literatura, 2024
Neues Archiv für sächsische Geschichte
Faith and Philosophy, 2010
Al-ṭāqaẗ al-s̆amsiyyaẗ wa-al-tanmiyyaẗ al-mustadāmaẗ/Solar energy and sustainable development, 2024
Annals of Occupational Hygiene, 2009
Acta Obstetricia et Gynecologica Scandinavica, 2013
Journal of Neurophysiology, 2007
European Scientific Journal ESJ, 2019
Journal of School Leadership, 2019