Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
4 pages
1 file
Türkiye’nin Orta Asya Cumhuriyetleri ile olan münasebetleri 1990’larda dikkate değer seviyelere ulaşmıştır. Bunun durum, bilindiği üzere Sovyetler Birliği’nin dağılması ve bu Cumhuriyetler’in yavaş yavaş bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle ilgilidir. Orta Asya’da 1991’de bağımsızlığını kazanan Kazakistan bahsi geçen Cumhuriyetler arasında en hızlı gelişim gösteren ve kendini çevresindeki ülkelerden bir adım öne çıkaran bir devlet olarak varlık göstermektedir. Bu başarı ülkesinin “Bilge Adam”ı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ifade ettiği gibi “Türk Dünyası’nın Ak Sakalı”nın eseridir. Olağandır ki Kazakistan’ın müreffeh devletler seviyesine ulaşması için, kuruluşunun 21. yılında hala eksiklikler, atılması gereken adımlar mevcuttur. PROTOKOL DERGİSİ SAYI 1 NO. 1 2013
Uluslararası Dostluk Çerçevesinde Türkiye-İran İlişkileri: Mustafa Kemal Atatürk ve Rıza Şah Pehlevi, 2022
The friendship between states is often accepted as an area that comes together around interests and is independent of leaders and emotions in International Relations. In this respect, states are the central figures of international politics and individuals and emotions do not have any influence on the actions and decisionmaking processes of states. On the other hand, recently, new approaches have emerged that argue that individuals, relations between leaders and emotions can also be considered as units of analysis. International friendship is one of these approaches. This study covers the Türkiye-Iran relations between the years 1923-1938, which includes the periods of Atatürk and Reza Shah, within the context of the international friendship. The study claims that relations between Iran and Türkiye during this period can be evaluated within the scope of international friendship which is based on the relations between Atatürk and Reza Shah through archive documents. In this context, the study is built on two claims. The first is that international friendship can be used as a unit of analysis in international relations. The second is that Türkiye-Iran relations can be evaluated within the framework of friendship during the leadership of Atatürk and Reza Shah. The study will be based on archival documents. As it considers Türkiye-Iran relations from a new perspective, it claims to contribute to the literature.
2019
Bu calismada, 16. yuzyilin sonlarinda biri doguda digeri ise batida yer alan iki rasathane ve burada gorev yapmis bulunan iki onemli astronomi alimi ele alinmistir. Doguda Osmanli Imparatorlugunun yukselme doneminin son yillarinda payitaht Istanbul’da kurulmus Rasathane ve Italyan ronesansinin yeserttigi ortamda gelisen Danimarka’daki Hven Adasi’ndaki Uranibourg Rasathanesi tanitilmistir. Bu rasathanelerde gorev yapan sirasiyla Takiyuddin ve Tycho Brahe’nin hayatlari anlatilmistir. Ardindan, yuzyilin son ceyreginin basinda 1577’de bu iki rasathane tarafindan gozlenen bir kuyruklu yildizin dogu ve bati toplumlari tarafindan nasil algilandigi irdelenmistir. Dunyanin farkli bolgelerinde de gozlenen bu kuyruklu yildizin aslinda ayni gok cismi oldugunun kim tarafindan belirlendigi aciklanmistir. Sonuc olarak, o donemde rasathanelerin kaderi ele alinarak her iki toplumda bilime nasil yaklasildigi anlasilmaya calisilmistir.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Akademi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2023
Bu çalışmada kurucu baba kavramsallaştırması çerçevesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sürecinde oynadığı rol açıklanmaktadır. Bu kapsamda çalışma iki bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm kavramsal çerçeveyi oluşturmaktadır. Bu bölümde öncelikle kurucu baba kavramının bir tanımı yapılmakta; genel literatürde ve siyaset bilimi literatüründe yapılan kurucu baba tanımlarına göz atılmaktadır. Hem genel hem siyaset bilimi literatüründe farklı ve muğlak biçimde tanımlanan ve somut, tutarlı bir tanıma ve ölçütlere sahip olmayan kurucu baba kavramı tanımlanmakta; belli ölçütler üzerinden şef, lider, önder ve ulusal kahraman gibi kavramlardan ayrıştırılmaktadır. Bu ölçütler şunlardır: kurucu babanın kişilik özellikleri; inşa ettiği siyasal sistem ve sonraki nesillere bıraktığı miras. Buna göre bir siyasi figürün kurucu baba olarak nitelendirilebilmesi için olağanüstü veya sıra dışı bazı kişilik özelliklerine sahip olması; yeni, köklü ve kapsamlı bir siyasal sistem ve toplumsal bir sözleşme ihdas etmesi ve bu sistemin ve sözleşmenin ölümünden sonra da sonraki nesiller tarafından kabul görmesi ve uzun bir süre varlığını sürdürmesi gereklidir. İkinci bölümde Mustafa Kemal figürü, adı geçen ölçütler üzerinden bir kurucu baba olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği araştırılmaktadır. Bu bağlamda siyasi ve hukuki reformlara göz atılmakta; şahsiyeti, getirdiği yeni düzen ve mirası üzerinden kurucu baba olarak görülmesi gerektiği iddia edilmektedir.
Journal of Turkish Research Institute, 2009
Zennure Karakurt tarafından XX. Yüzyılın başlarında dokunan iki tarihi kilimin yapılış öyküleri, içerikleri ve Sarıkamış'ta yaşamış tarihi aileler ve olaylarla ilişkileri.
Türk insanının Osmanlı Dönemi’nden bu yana bir arada yaşadığı, önceleri çok kültürlülüğün simgesi olarak görülen azınlıkların dezavantajlı konuma geçmeleri, birer tehdit unsuruna dönüşmeleri, sorun teşkil etmeleri bağlamında ilişkilerimizin değişimi ve günümüzde gelinen son noktanın Murat Uyurkulak'ın Har romanından yola çıkılarak incelenmesi.
Tarih Okulu Dergisi (Journal of History School), 2022
lk olarak ABD Savunma Bakanlığı tarafından bilinçli ve sistematik olarak kullanılan ve de 20. yüzyıl içerisinde kavramsallaştırılan algı yönetimi, teknoloji çağı ve bilgi toplumu olarak adlandırılan 21. yüzyılda daha da ön plandadır. Günümüzde insanların bilgiye kolay ve hızlı erişimi aynı oranda bilgi kirliğine neden olmakta, bu durum ise, birçok faktörün etkilediği algıları dış müdahalelere açık hale getirmektedir. Bunun sonucunda ise algılar rahatlıkla yönlendirilebilmekte, kitle hareketleri meydana getirilebilmekte ve toplumsal olaylar rahatlıkla kontrol edilebilmektedir. Mustafa Kemal Atatürk yeni kavramsallaştırılan algı yönetimini Milli Mücadele döneminde sık sık kullanmıştır. Bireysel, ulusal ve uluslararası seviyelerde algılar yaratarak bireyi, ulusu, ulusları hedeflediği istikamette yol almaya teşvik etmiştir. Atatürk, ülkesini ve milletini medeni milletler seviyesine çıkarmak için önce bir asker, sonrasında devrimci bir devlet adamı olarak bütün imkanları zorlamıştır. Bu çalışmada; algı kavramının tanımı yapılarak, algı süreci, algıyı etkileyen faktörler ve algı yönetimi ekseninde Mustafa Kemal Atatürk’ün bireysel, toplumsal ve uluslararası algı yönetimini gerçekleştirmesinin tarihsel arka planına yer verilmiştir.
Birikim, 2017
Birikim'in Aralık 2017 tarihli 344. sayısında yayımlanmıştır (ss. 80-87) Dinçer Demirkent'in doktora çalışmasına dayanan kitabı Bir Devlet İki Cumhuriyet geçtiğimiz aylarda Ayrıntı Yayınları'ndan çıktı. Kitap çok çalışılmış bir konuyu -Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu-ele alıyor, fakat yeni ve özgün bir perspektif sunmayı başarıyor. Yazarın bunu yapmasını mümkün kılan şey, "kuruluş" sorununu yalnızca bir siyasi tarih meselesi olarak değil, fakat aynı zamanda ve hatta öncelikle kuramsal ve anayasal bir mesele olarak incelemesi; başka bir deyişle, bir toplumun kendisini siyasi-hukuki varlık olarak inşa etmesi anlamında "kurucu edim"in kuramsal/felsefi temellerine ve anayasal tezahürlerine odaklanması. Dolayısıyla hem siyasi tarih, hem anayasa hukuku, hem de siyaset felsefesi literatürleriyle meşgul olan, çok katmanlı ve dikkate değer bir çalışma Bir Devlet İki Cumhuriyet. Yazar bu farklı literatürlerin bulgu ve birikimine dayanarak kitap boyunca onlarla eleştirel bir diyalog sürdürüyor ve bunu yaparken önemli katkılarda bulunuyor. Kitabın temel tezi, başlığın yalınlıkla telmihte bulunduğu üzere, cumhuriyetin iki farklı kuruluşu veya kurucu momenti olduğu. Demirkent birinci kuruluşun 1921, ikinci kuruluşun ise 1924 anayasasında ifadesini bulduğunu; söz konusu iki momentin cumhuriyetin kuramsal, siyasal ve anayasal anlamı konusunda birbirinden farklı ve hatta birbirine karşıt vizyonlar taşıdığını; ve nihayet, anayasal düzenimizin bu iki farklı kuruluş ve iki farklı cumhuriyet arasındaki çatışma bağlamında biçimlendiğini ileri sürüyor. Bu tezi temellendirmeye yönelik zengin ve hareketli tartışmanın kitap boyunca birbiriyle içiçe geçen üç ana düzlemde seyrettiğini söylemek ve dolayısıyla kitabın özgün katkısını üç düzlemde değerlendirmek mümkün. (1) Bunlardan ilki, siyasi tarihimizin en önemli "yeni başlangıç" momenti olarak cumhuriyetin kuruluşunda ne olduğuyla, yani tarihsel olgunun yorumlanmasıyla ilgili. Demirkent'in iki kuruluş savı, bu açıdan bakıldığında, 1921
Tarih ve Günce Dergisi, 2022
Türkiye’nin tarihçilik sahasında yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden biri olan Prof. Dr. Halil İnalcık tarafından kaleme alınan “Atatürk ve Demokratik Türkiye” adlı eser 2020 yılında Kronik Yayınlarından okuyucuyla buluşturulmuştur. Toplam on makale ve 240 sayfadan müteşekkil olarak hazırlanan esere, indeks de eklenmiştir. Kitap, ilk defa 2007 yılında Kırmızı Yayınları tarafında kitaplaştırılarak okuyucu ile buluşturulmuştur. 2020 yılında bu defa Kronik Yayınları tarafından yeniden yayımlanmıştır.
Nuova giurisprudenza civile commentata, 2007
Café Pacific : Media Freedom and Transparency, 2024
European Review of Latin American and Caribbean Studies, 2019
Palaeohistoria 37/38, 1995
Journal of Perinatal Medicine
Indonesian Journal of Community Engagement, 2014
De Gruyter eBooks, 1987
Linguistic Corpora and Big Data in Spanish and Portuguese, edited by Miguel Calderón Campos and Gael Vaamonde, Berlin, Boston: De Gruyter, 2024
Journal Research of Social Science, Economics, and Management/Journal Research of Social Science, Economics and Management, 2024
CASALC Review
Forest Ecology and Management, 2006
Parasitology, 1990
Pakistan Journal of Public Health
Journal of the Japanese Coral Reef Society, 1999
Nigerian Journal of Technology, 2007