Academia.eduAcademia.edu

El-Malatî ve Selefîlik

2009, Marife Dini Araştırmalar Dergisi

Ebû'l-Hüseyin el-Malatî, erken dönem İslâm âlimlerinin en önde gelenlerinden biridir. İslâmî ekollerin teşekkül sürecini tamamladığı ve IV. (X.) yüzyıl gibi sahabe nesline oldukça yakın sayılabilecek bir dönemde yaşamış olan el-Malatî, fırkalar ve görüşlerine dair günümüze ulaşan yegâne eseri et-Tenbîh ile haklı bir şöhrete ulaşmıştır. İslâm dünyasında mezheplerin itikadî görüşlerine eleştirel bir yaklaşımla yer veren ilk eserlerden biri sayılan et-Tenbîh dikkatli bir biçimde tetkik edildiğinde, Malatî'nin çoğunlukla, İslâm'ın ilk döneminde ümmetin genelinin, çoğunluğunun ya da kâhir ekseriyetinin sahiplendiği ve Ashâbu'l-Hadîs veya Ehlu'l-Hadîs olarak bilinen Selefiyye'nin fikirlerini sahiplendiği, bu düşünceleri savunduğu ve itikadî konularda onların yöntemini aynen kabul ettiği kolaylıkla fark edilebilir. Nitekim el-Malatî'nin haberî sıfatlar hakkındaki görüşleri, onun selefî telakkiyi benimsediğinin en önemli göstergeleridir. el-Malatî'nin itikadî...

marife, y l. 9, say . 3, k 2009, s. 227-255 el-MALATÎ VE SELEFÎL K Mehmet KUBAT ÖZET Ebû’l-Hüseyin el-Malatî, erken dönem .slâm âlimlerinin en önde gelenlerinden biridir. .slâmî ekollerin te ekkül sürecini tamamlad , ve IV. (X.) yüzy l gibi sahabe nesline oldukça yak n say labilecek bir dönemde ya am olan el-Malatî, f rkalar ve görü lerine dair günümüze ula an yegâne eseri et-Tenbîh ile hakl bir öhrete ula m t r. .slâm dünyas nda mezheplerin itikadî görü lerine ele tirel bir yakla mla yer veren ilk eserlerden biri say lan et-Tenbîh dikkatli bir biçimde tetkik edildi,inde, Malatî’nin ço,unlukla, .slâm’ n ilk döneminde ümmetin genelinin, ço,unlu,unun ya da kâhir ekseriyetinin sahiplendi,i ve Ashâbu’l-Hadîs veya Ehlu’l-Hadîs olarak bilinen Selefiyye’nin fikirlerini sahiplendi,i, bu dü ünceleri savundu,u ve itikadî konularda onlar n yöntemini aynen kabul etti,i kolayl kla fark edilebilir. Nitekim el-Malatî’nin haberî s fatlar hakk ndaki görü leri, onun selefî telakkiyi benimsedi,inin en önemli göstergeleridir. el-Malatî’nin itikadî görü leri, IV. yüzy l .slâm dü üncesi hakk nda önemli ipuçlar vermektedir. Bu çal mada öncelikle Selefiyye’nin ay r c özelli,i olan haberî s fatlara olan yakla m na de,inilmi , daha sonra konu selefiyye içerisinde bu hususta te bihe dü enlerle haberî s fatlar te bihe dü meden Allah’a nispet edenler ba,lam nda i lenmi tir. Böylece el-Malatî’nin bu husustaki tutumu tespit edilmeye ve Selefilik’le olan ili kisi ortaya konulmaya çal lm t r. Anahtar Kelimeler: el-Malatî, selefîlik, literal okuma, haberî s fatlar, te bîh ve tecsîm. AL-MALATI AND SALAFISM Abu’l-Hussain Al-Malati is one of the prominent early Muslim scholars. He lived in a period when the Islamic schools completed their formation and at a time which was not far away from the companions of the Prophet (4th Century). His only work about Islamic sects and their opinions that reached our day is at-Tanbih which made him known in Islamic world. at-Tanbih is one of the first works which gave place to the views of various Islamic sects with a critical approach. When the work is examined carefully, it will be seen that Al-Malati shares, to a great extent, the views of salafi group, known also as Ashabu’l-Hadith or Ahlu’l-Hadith and these views were also shared by the majority of Muslims of that time. There are many proofs for this in his works. Indeed, the comments of Al-Malati about khabari attributes of God are the most important indicators that he advocated salafite conception. The fact that Al-Malati’s theological views give important clues about the IV. Centuries of Islamic thought is certain. In this study, firstly the approach of Salafism to the khabari attributes which is the most distinctive feature of them, then the subject has been studied in the context of those who argue for an anthropomorphist approach and those who attributed the khabari attributes to the God without any anthropomorphist approach in this school. Thus, Al-Malati’s attitude in this matter and to determine its relationship with Salafism has been tried to be fixed. Key Words: Al-Malatî, Salafism, literal reading, khabari attributes, anthropomorphism. Doç.Dr., YYÜ 0lâhiyat Fak., Kelam Anabilim Dal Ö r. Üyesi, e-mail: [email protected] 228 Mehmet Kubat GR Erken dönem 0slâm toplumunda Müslüman âlim, öncü ve önderlerin itikadî konulara ili(kin nasslar literal bir okumaya tabi tutan, onlar te’vil, tefsir veya yorumdan uzak, zâhirî manâlar üzere anlayan, dinî metinlerin arka plan ndaki gerçek anlamlar ise Allah’a havale eden tutumlar n ifade etmek için kullan lan selef veya selefiyye kavram ,1 daha sonra el-Gazzalî (ö.505/1111)2 ve özellikle de 0bn Teymiyye (ö. 728/1327) taraf ndan, bu anlam na ilaveten, ço unlukla ilk dönem 0slâm dünyas nda Ashabu’l-Hadîs veya Ehlu’l-Hadîs olarak bilinen zümrenin dini anlama ve aç klama biçimlerini belirlemek için kullan lm (t r. Sonraki dönemlerde ise “Selefiyye” kavram , Selef yöntemini benimseyerek, itikadî hususlar n ispat nda aklî izahlardan kaç nan ve salt erken dönem anlay ( ve uygulamalar esas alan bütün kesimler için kullan l r olmu(tur.3 Kelâm ekollerinin ortaya ç kmas ndan itibaren ço unlu unu hadisçilerin te(kil etti i muhafazakâr âlimler kelâm hareketine tepki göstererek Kur’an ve Sünnet’e ba l kalmak gerekti ini savunmu(, dinin ana ilkelerini akl n veya $îa’da oldu u gibi siyasî tercihlerin ( nda yorumlamaya kar( ç km (lard r. III. (IX.) yüzy lda belirgin bir (ekilde ekolle(en Ehl-i Sünnet’in bu kanad n Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855)’in öncülü ünde, ayr ca Buhârî (ö. 256/870), Müslim (ö. 261/875), Ebû Dâvûd (ö. 275/889), Nesâî (ö. 303/915), Tirmizî (ö. 279/892), 0bn Kuteybe (ö. 276/889), Ebû Saîd ed-Dârimî (ö. 255/868) gibi hadisçilerin de katk s yla geli(en Selefiyye olu(turmaktad r.4 Bu çizgi, hicrî yedinci as rdan itibaren 0bn Teymiyye5 ve onun talebesi 0bn Kayyim el-Cevziyye (ö. 751/1350) ile sistemle(erek devam etmi(tir. 0tikadî konulara ili(kin nasslar tefsir ve te’vil etmeyi ya da yoruma tâbi tutmay akl n yetki sahas n n d ( nda kabul eden ve dinî inançlar n re’ye dayand r lamayaca fikrinden hareketle akaid sahas nda aklî istidlallere ve ki(isel yorumlara kar( ç kan Selefiyye Ekolü, akâide dair hususlarda sadece naslarla yetinmi(, yaln zca Kur’an ve Sünnet’e itibar etmi( ve aklî bilgilere ba(vurmay reddetmi(tir.6 Zira Selefiyye’ye göre tefsir ya da te’vil ancak ak l vas tas yla yap labilir; oysa itikâdî konularda be(erî bir yeti olan ak l, nakli yeni ba(tan tefsîr ve te’vil etmeye yetkili de ildir. Dahas s n rl ve sonlu olan akl n, itikadî hususlarda fikir yürütmeye ve bu hususta vârid olan nasslar silba(tan yorumlamaya hakk da yoktur Bu tav r, yani müte(âbihâta dair nasslara literal anlamlar ndan öte anlamlar vermek ya da onlar 1 Bkz. Ebu’l-Mealî el-Cüveynî, el-Akîdetu’n-Nizamiyye, Kahire, Ts., s. 23 vd.; Cemaluddin el-Kas mî; Delailu’t-Tevhid, Beyrut, 1991, s. 296. 2 Bkz. Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî, .lcâmu’l-Avâm an .lmi’l-Kelâm, Beyrut, 1985, s. 53 vd. 3 Mehmet Kubat, “Selefî Perspektifin Tarihselli i”, .slâmî Ara t rmalar, Cilt: 17, Say : 3, Ankara, 2004, s. 235 vd. 4 Yusuf $evki Yavuz, “Kelâm”, D.A, Ankara, 2002, XXV/201-202. 5 Bkz. Hâlid Abdurrahman el-Akk, el-Usulu’l-Fikriyye li Menâhici’s-Selefiyye .nde 8eyhi’l-.slâm, Beyrut, 1995, s. 87 vd.; Sa’duddîn b. Muhammed el-Kubbî, Da’vetu’s-Selefiyye, Beyrut, 1994, s. 24 6 Kr(. Ebû 0shâk b. Mûsa e(-$ât bî, el-.’tisâm, Beyrut, 1991, II/496; Yavuz, “Kelâm”, D.A, XXV/201-202. 228 El-Malatî ve Selefîlik 229 yorumlamaya yeltenmek, ki(iyi Hz. Peygamber’in yolunun d ( na ç kar r.7 Bu nedenle itikadî hususlarda ak l, yani insan dü(üncesi veya re’y hüküm veremez; ancak (âhit olabilir.8 Selefin itikada ili(kin yönteminde, inanç esaslar üzerinde her hangi bir aklî tart (maya ya da spekülatif dü(ünceye ra bet edilmez. Selefî ö reti, yaln zca inanarak teslim olmay ve nasslarda bildirileni sorgusuz sualsiz kabul etmeyi tercih eder. Bu nedenle bu dü(ünü(te, nasslar n ifade etti i zâhirî ve ilk anlam d ( nda, itikadla ilgili sistemin üzerine oturtuldu u ba(ka bir temele de rastlanmaz.9 Nasslar n zâhirî anlam n keyfiyetsiz olarak, vârid oldu u (ekilde, eksiksiz ve fazlas z kabul edip te’vile kar( ç kan10 Selefiyye, herhangi bir politik veya kelâmî problem kar( s nda do rudan Kur’an ve Sünnet’in zâhirî ifadelerinden hareketle tutum alm (t r.11 Geçmi( âlimlerin inanç ve dü(üncelerini t pat p benimseyip, hiçbir konuda onlar a(mayan selefîler, dinî metinleri te’vilden uzak, zâhirî manâlar üzere anlam (,12 böylece ilk dönem Müslümanlar n n dini anlama ve aç klamada olu(turduklar gelene e tamamen ba l kald klar n vurgulamak istemi(lerdir. Fetihlerle beraber 0slâm dünyas k sa say labilecek bir tarihsel süreçte do uda Mâverâunnehir, bat da ise 0spanya’ya kadar geni( bir co rafyaya yay l p içerden ve d (ardan 0slâm’ sarsmak isteyen çe(itli cereyanlar ortaya ç kmaya ba(lay p 0slâm akaidine musallat olan bât l inançlar ve bid’at ehlinin sapk n görü(lerini çürütmek için Kelâm metodunu kullanma zarûreti hâs l olunca,13 o güne kadar Müslüman ümmetin ço unlu u taraf ndan sahiplenilen ve itikadî konularda yaln zca nasslar n zâhirine itibar eden ve tefsîr, te’vîl veya yoruma yer vermeyen Selef yöntemi, bir bak ma zorunlu olarak, terk edilmi(tir. Dahas , bu süreçten sonra selefî ilkelere s ms k ba l oldu unu ilan eden selef önderleri de te’vil yapmak zorunda kalm (lard r.14 Meselâ nass ve nakle ba l kalmada bir yönüyle ifrat derecesinde hassasiyet gösteren, söz gelimi Rasulullah’ n karpuzu ne (ekilde yedi ine dair kendisine bir nakil veya rivâyet ula(mad için ölene kadar karpuz yemeyen,15 rey ve k yas kesin bir dille reddeden selefin imam , önderi ve sembol ismi Ahmed b. Hanbel, Allah’ n ar a istivâs n yorumlamak zorunda kalm (t r.16 Nitekim o, “Allah’ n ar(a istivas ”n , “Allah’ n ilmiyle ar( n alt nda olanlar ku(atmas ” (eklinde te’vil etmi(- 7 Kr(. Takiyyuddîn Ahmed 0bn Teymiyye, Mecmûu Fetâvâ, Medine, 1995, IV/4 vd. Kr(. $erafeddin Gölcük, Kelâm Tarihi, Konya, 1992, s. 60. 9 Kubat, “Selefî Perspektifin Tarihselli i”, s. 236 vd. 10 Ebû’l-Hasen el-E(’arî, Makalâtu’l-.slâmiyyîn, Ne(r. Ritter, Weisbaden, 1980, s. 294; 0bn Kayyim elCevziyye, .’lâmu’l-Muvakkînu’l-Muvakkîn, Beyrut, 1993, I/39. 11 Kr(. Ali Bulaç, .slâm Dü üncesinde Din-Felsefe/Vahiy-Ak l .li kisi, 0stanbul, 1994, s. 90. 12 Kr(. Cüveynî, el-Akîdetu’n-Nizamiyye, s. 23 vd.; Kas mî; Delailu’t-Tevhid, s. 296. 13 $erafeddin Gölcük-Süleyman Toprak, Kelâm, Konya, 1992, s. 53 14 Kr(. Bekir Topalo lu, .slâm Kelâmc lar ve Filozoflar na Göre Allah’ n Varl , (0sbât- Vâcib), Ankara, 1987, s. 38; Bekir Topalo lu, “Allah”, D.A, 0stanbul, 1989, II/490. 15 Abdulvehhâb e(-$a’rânî, Mîzânu’l-Kübrâ, Beyrut, 1975, I/35; Süleyman Uluda , .slâm Dü üncesinin Yap s , Selef, Kelâm, Tasavvuf, Felsefe, 0stanbul, 1985, s. 45-52. 16 Kubat, “Selefî Perspektifin Tarihselli i”, s. 246 vd. 8 229 230 Mehmet Kubat tir.17 Yine Ahmed b. Hanbel, Allah’ n insanlara yak n ve onlarla beraber oldu unu ifade eden âyetleri de “ilim” ile te’vil etmek mecburiyetinde kalm (t r.18 Ayn (ekilde Selefî dü(üncenin öncülerinden biri olan es-Sevrî (ö. 161/778) de “Nerede olursan z, O sizinle beraberdir”19 âyetindeki “mâ’iyyet”i “O’nun ilmi” (eklinde te’vil etmi(tir.20 Selefî telakkiyi benimseyen erken dönem 0slâm âlimlerinin en önde gelenlerinden biri de, hiç ku(kusuz çocuklu unu ve ilk tahsil y llar n do du u yer olan Malatya’da21 geçiren Ebu’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed b. Abdirrahmân elMalatî (ö. 377/987)’dir.22 IV. (X.) yüzy lda, sahabe nesline oldukça yak n say labilecek bir dönemde ya(am ( olan el-Malatî, 0slâm inanç ekollerinin itikâdî görü(lerine dair eser veren ilk müelliflerden biridir. Ayn zamanda o, ba(ta 0slâm Mezhepleri ve Kelâm23 olmak üzere Tefsir, Hadis ve F k h gibi 0slâmî ilimler alan nda da oldukça donan ml bir âlim (ahsiyettir.24 el-Malatî’nin günümüze ula(m ( yegâne eseri et-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehli’lEhvâ ve’l-Bida ’d r.25 Erken dönem 0slâmî f rkalar n itikâdî görü(lerinin ele(tirel bir bak ( aç s yla aktar ld en kadîm eserlerden biri say lan bu nâdide eser dikkatli bir biçimde tetkik edildi inde, el-Malatî’nin ço unlukla, ilk dönem 0slâm ümmetinin genelinin, ço unlu unun ya da kâhir ekseriyetinin sahiplendi i ve Ashâbu’l-Hadîs veya Ehlu’l-Hadîs olarak bilinen Selef’in fikirlerini benimsedi i, bu dü(ünceleri savundu u ve itikadî konularda onlar n yöntemini aynen kabul etti i kolayl kla fark 17 Ahmed b. Hanbel, er-Raddu ale’z-Zenadika ve’l-Cehmiyye, Ali Sami en-Ne((ar-Ammar Cemi et-Talibî, Akaidu’s-Selef içinde, 0skenderiyye, 1971, s. 92-94; Hüseyin Atay; .slâm’ n .nanç Esaslar , Ankara, 1992, s. 129-130. 18 Topalo lu, Allah’ n Varl , s. 38. 19 Hadîd, 57/4. 20 Ebû Abdillah Muhammed b. 0smail el-Buharî, Halku Ef’âli’l-.bâd, (Ali Sâmi en-Ne((âr-Ammâr Cemî et-Tâlibî, Akâidu’s-Selef içinde), 0skenderiye, 1971, s. 122; Topalo lu, Allah’ n Varl , s. 38. 21 Ebû’l-Kâs m Sikatuddîn Ali b. Hasan b. Hîbetullah 0bn Asâkir, Târihu Medîneti’d-D me k, D me(k, 1982-1996, LI/71; Hayruddîn ez-Ziriklî, el-A’lâm Kâmusu’t-Terâcim, Beyrut, 1990, V/311; Ömer R za Kehhâle, Mu’cemu’l-Müellifîn, Beyrut, Ts., VIII/275; The Encyclopaedia of Islam, Leiden, 1954-,(El2), VI/230. 22 Tâcuddîn Ebû Nasr Abdulvehhâb b. Ali es-Subkî, Tabakâtu’ -8âfiiyyeti’l-Kübrâ, B.y.y., (N(r. Dâru 0hyâi’l-Kütubi’l-Arabî), 1965, III/77; $emsuddîn Ebû Abdullah ez-Zehebî, Ma’rifetu’l-Kurrai’l-Kibâr, Thk. Be((âr Avvâd Ma’rûf vd ., Beyrut, 1408/1988, I/343; $emsuddîn Ebû’l-Hayr Mehammed b. Muhammed el-Cezerî, Tâyetu’n-Nihâye fî Tabakati’l-Kurrâ, N(r. G. Bergstraesser, Beyrut, 1402/1982, II/67; Ziriklî, el-A’lâm, V/311; Ömer R za Kehhâle, Mu’cemu’l-Müellifîn, Beyrut, Ts., VIII/275; El2, VI/230. 23 Kehhâle, VIII/275. 24 Cezerî, II/67; Ziriklî, V/311; Kr(. Muhammed Zâhid el-Kevserî, “Mukaddime: Kelimetun ani’t-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bida’ ve Müellifuhu Ebî’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed el-Malatî e($afiî Rahimehullahu Tealâ”, (Malatî, et-Tenbîh, Tkd. ve Thk. M. Zâhid el-Kevserî içinde, Kahire, 1368/1948, II. Bask , 1418/1997, s. ”. 25 et-Tenbîh, ilk olarak Sven Dedering taraf ndan (0stanbul, 1936); ikinci olarak Muhammed Zâhid elKevserî taraf ndan (Beyrut, 1388/1968; II. Bask , Kahire, 1418/1997); üçüncü olarak Muhammed Zeynuhum Muhammed Azb taraf ndan (Kahire, 1993) ve dördüncü olarak da Yemân b. Sa’duddîn elMeyâdînî taraf ndan (Suudi Arabistan, 1994) tahkik edilerek bas lm (t r. Biz bu çal (mada Dedering ne(rine Malatî [D]; Kevserî ne(rine Malatî [K]; Muhammed Azb ne(rine Malatî [A]; Meyâdînî ne(rine de Malatî [M] rumuzuyla at flarda bulunaca z. 230 El-Malatî ve Selefîlik 231 edilebilir.26 Nitekim Malatî’nin, Ehlu’l-Hadîs’in görü(lerinin kendisinden ö renilece i önde gelen âlimlerden birisi olarak; et-Tenbîh’in de Selef 0tikad ’na uygun olarak kaleme al nm (, bu dü(ünceyi savunan en kadîm ve en önemli kaynaklardan birisi olarak gösterilmesi,27 ayr ca bu eser için, “kendilerine muhâlif olan di er f rkalar reddetmek üzere Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Hadîs (in dü(üncelerini savunmak maksad yla) kaleme al nan bir eserdir” denilmesi28 bu tezimizi do rular mahiyettedir. el-Malatî, et-Tenbîh’te bizim bugün ula(ma imkân bulamad m z bir tak m kaynaklara dayanarak, ba(lang çtan kendi dönemine kadar 0slâm dünyas nda ortaya ç kan hemen bütün f rkalar n görü( ve dü(üncelerine dair çok önemli bilgiler vermektedir.29 Bundan daha da önemlisi, eser Ehl-i Bid’at f rkalar na kar( bir reddiye niteli inde oldu undan, müellif, hemen her f rkan n, özellikle de kar( oldu u ve dü(üncelerini tasvip etmedi i mezheplerin fikirlerini aktard ktan sonra, kendi görü(lerini de serdederek onlar n yanl (lar n tespit ve kendince do rulara i(aret etmektedir. Bu nedenle Malatî’nin fikir ve de erlendirmeleri, yaln zca onun ya(ad döneme kadar te(ekkül etmi( bulunan bütün itikadî/kelâmî ekollerinin dü(ünce dünyalar hakk nda bizlere ( k tutmakla kalmay p, ayn zamanda IV. (X.) yüzy ldaki 0slâm inanç yap s , yani erken dönem 0slâm dü(üncesi hakk nda da önemli ipuçlar vermektedir. Bir âlimin selefî dü(ünceyi benimseyip benimsemedi i, onun öncelikle haberî s fatlar konusundaki tutumuyla kendisini aç a ç kar r. Zira Selefî dü(ünü(ü di er 0slâmî dü(üncelerden ay ran en temel ve en ay r c özellik, bu dü(ünce mensuplar n n haberî s fatlar anlamada sahiplendikleri farkl tutumdur. Malum oldu u üzere selef âlimlerinin en belirleyici vas flar , onlar n haberî s fatlar te’vil, tefsir veya yoruma tabi tutmamalar ve bu hususta akl yetkili görmemeleridir. Bu nedenle bu makalede Malatî’nin selefî görü(leri tespit edilmeye çal ( rken, öncelikle onun haberî s fatlar konusundaki tutumu belirlenmeye çal ( lacakt r. Böylece onun duru(u ve Selefiyye ile olan ili(kisi tespit edilmi( olacakt r. Burada önemine binaen, haberî s fatlar n, zâhirî mânalar yla ele al nd klar nda te(bîh yahut tecsîme götürebilece ine dikkat çekmekte yarar görüyoruz. Nitekim ileride haberî s fatlar konusundaki yöntemlerinden söz ederken de üzerinde ayr nt l olarak duraca m z gibi, Selefiyye bu hususta ikiye ayr lm (, onlardan bir grup söz konusu s fatlar hususunda a( r l a kaçm (, yarat klar n s fatlar n Allah’a atfedecek kadar ileri gitmi( ve te(bihe dü(mü(tür.30 Selefiyye’den di er bir grup ise, haberî s fatlar Allah’a nispet etmekle beraber, te(bîh ve tecsîme dü(me26 Kr(. Yemân b. Sa’duddîn el-Meyâdînî, “Mukaddime”, (Malatî, et-Tenbîh, Thk. Yemân b. Sa’duddîn elMeyâdînî içinde, Suudi Arabistan, 1994, s. 6. 27 Ca’fer es-Subhânî, Usûlu’l-Hadîs ve Ahkâmuhu li .lmi’d-Dirâye, Kum, 1416, s. 194; Meyâdînî, “Mukaddime”, s. 5, 6. 28 Sven Dedering, “Mukaddime”, (Malatî, et-Tenbîh, N(r. S. Dedering içinde), 0stanbul, 1936, s. . 29 Kr(. Dedering, “Mukaddime”, s. ; Muhammed Zeynuhum Muhammed Azb, “Mukaddime”, (Malatî, et-Tenbîh, Thk. M. Azb içinde), Kahire, 1993, s. 3. 30 Bkz. $ehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, I/92. 231 232 Mehmet Kubat memeye özel bir itina ve gayret göstermi(tir.31 Bu makalede haberî s fatlar konusunda Selefiyye’in yöntemini benimseyen ve bu s fatlar zâhirî mânalar yla anlamaya çal (an el-Malatî’nin Selefiyye’den sözünü etti imiz bu iki gruptan hangisine daha yak n, hangisine daha uzak oldu u, ayr ca te(bîh yahut tecsîme dü(üp dü(medi i hususu da ara(t r l p incelenecektir. Bu yolla onun Selefiyye ile olan fikirsel ili(kisi ortaya ç kar lm ( olacakt r. el-Malatî’nin haberî s fatlara dair görü(leri belirlenmeye çal ( l rken s k s k Selefiyye’nin önderi say lan Ahmed b. Hanbel’in er-Red ale’z-Zenâdika ve’lCehmiyye32 ile Usûlu’s-Sünne,33 Buharî’nin Halku Ef’âli’l-.bâd34 ve E(’arî’nin Makalâtu’l-.slâmiyyîn35 adl eserleri ba(ta olmak üzere, ilk dönem Selef akîdesini konu edinen belli ba(l akâid ve kelâma dair eserlerdeki selefî fikirlerle onun görü(leri kar( la(t r lacak ve böylece bir sonuca ula( lmaya çal ( lacakt r. A. HABERÎ SIFATLAR MESELES 36 Yaln zca âyet ve hadislerde bildirilen, sadece sem’ ve haberlerle sâbit olan s fatlara haberî s fatlar denilir.37 “Müte(âbih S fatlar” olarak da isimlendirilen haberî s fatlar, nasslarla sâbit olmakla beraber, zâhirî mânalar yla a(k n varl a nisbet edilmeleri tenzîh akidesiyle ba da(mayan kavramlard r. Bu kavramlar, 0slâm akaidinin zengin tenzih literatüründen bir anlamda istisnâ te(kil ederler.38 Bununla birlikte Kur’an’da el (yed),39 sa el (yemîn),40 yüz (vech),41 göz (ayn, a’yün),42 kudret, mülk, tasarruf (kabza),43 cenb yan, emir, taat (cenb);44 yine hadis46 lerde ayak (kadem, ricl),45 parmak ( sba’) gibi uzuvlar; ayr ca baz âyet ve hadislerde ar( n üzerinde oturmak (istivâ),47 yukar dan a(a ya inmek (nüzûl),48 a(a dan 31 Kr(. E(’arî, Makalâtu’l-.slâmiyyîn, s. 294; Abdulkerîm e(-$ehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, Beyrut, 1406/1986, I/92; 0bn Teymiyye, Mecmûu Fetâvâ, IV/6; 0bn Kayyim, .’lâmu’l-Muvakkîn, I/39; Kr(. Bekir Topalo lu, Kelâm .lmi, Giri , 0stanbul, 1991, s. 113. 32 Ahmed b. Hanbel, er-Red ale’z-Zenâdika ve’l-Cehmiyye, s. 49-114. 33 Ahmed b. Hanbel, Usûlu’s-Sünne, (Fevvâz Ahmed Zemelî, Akâidu Eimmeti’s-Selef içinde), Beyrut, 1410/1995, s. 11-42. 34 Buharî, Halku Ef’âli’l-.bâd, s. 115-219. 35 E(’arî, Makalâtu’l-.slâmiyyîn, s. 290-297. 36 Geni( bilgi için bkz. Mehmet Kubat, Malatî ve Kelâmî Görü leri, Van, 2008, s. 179-205. 37 Gölcük-Toprak, Kelâm, s. 222; Metin Yurdagür, “Haberî S fatlar Anlamada Metod”, EÜ.FD, Say : 1, (1983), s. 249 vd. 38 Bekir Topalo lu, “Allah”, D.A, 1989, II/489. 39 Kr(. Mâide, 5/64; Sâd, 38/75. 40 Kr(. Zümer, 39/67. 41 Kr(. Kasas, 28/58; Rahmân, 55/27. 42 Kr(. Tâhâ, 20/39; Hûd, 11/37; Kamer, 54/14. 43 Kr(. Zümer, 39/67. 44 Kr(. Zümer, 39/56. 45 Kr(. Buharî, Tefsîr 50; Müslim, Cennet 52; Tirmizî, Cennet, 22. 46 Müslim, Kader, 17; Tirmizî, Kader, 7, Daavât, 90; 0bn Mâce, Mukaddime, 13; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/168, 173. 47 Kr(. Tâhâ, 20/5; Buharî, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe 14; Tirmizî, Daavât, 99; 0bn Mâce, Mukaddime, 13. 48 Kr(. En’âm, 6/158. 232 El-Malatî ve Selefîlik 233 yukar ya ç kmak (suud),49 gelmek (mecî’)50 gibi a(k n varl k ve be(er için ortak olan vas flar Allah’a nisbet edilmi(tir.51 Ne var ki Yüce Allah’a nispet edilen bu kavramlar n nas l anla( laca hususu f rkalar aras nda birbirlerinden farkl yakla( mlar n ortaya ç kmas na ve sürekli tart (malar n ba( göstermesine neden olmu(tur. Yeri gelmi(ken 0slâm dünyas nda ortaya ç kan ekollerin haberî s fatlar anlamada takip ettikleri yöntemlere ve bu konuyu ele al ( biçimlerine k saca de inmek istiyoruz. B. HABERÎ SIFATLARI ANLAMADA YÖNTEM Erken dönemden itibaren 0slâm dünyas nda haberî s fatlar n anla( lmas nda temelde iki farkl metod takip edilmi(tir. el-Malatî’nin haberî s fatlar hakk ndaki görü(lerinin tespitine geçmeden önce 0slâm dünyas nda haberî s fatlar konusunda f rkalar n benimsedi i bu iki farkl metottan k saca söz etmenin, konunun daha iyi anla( lmas na katk sa layaca kanatindeyiz: a. Tevkîf veya Tefvîz Metodu Te’vil yoluna sapmay p sözü zâhiri üzere kabul eden ve s fatlar konusunda muhafazakâr davrand bilinen Selefiyye, nasslarda yer alan bütün s fatlar akîdelerinin vaz geçilmez bir prensibi olarak kabul ettiklerinden,52 Allah için ilim, kudret, hayat, irâde, semî’, basar, kelâm, celâl, ikrâm, in’âm, izzet, azâmet gibi ezeli s fatlar tespit etmi(tir. El, yüz, göz, ayak, parmak gibi haberî s fatlar da Allah’a izâfe eden Selefiyye mensuplar , Allah’ n zâtî s fatlar ile fiilî s fatlar n birbirinden ay rt etmeksizin hepsini Allah’a atfetmi(lerdir.53 Nasslar literal bir okumaya tabi tutan bütün Selefiyye mensuplar n n, di er itikadî hususlarda oldu u gibi, haberî s fatlar konusunda da ayn dü(ünceyi savunduklar ve ayn tasavvuru sahiplendikleri varsay lm (t r. Oysa nasslarda vârid olan bütün s fatlar Allah’a izafe etmede ortak bir telakkiyi payla(an bütün Selefiyye mensuplar , haberî s fatlar n anla( lmas nda iki farkl gruba ayr lm (lard r: 1. Selefiyye’den bir grup haberî s fatlar zâhirî mânalar yla anlaman n lüzumuna kanaat getirmi(, bu hususta a( r l a kaçm (, s fatlar ispatta Allah’ n s fatlar n yarat klar n s fatlar na benzetecek kadar ileri gitmi(54 ve böylece te(bihe dü(mü(tür. Bu dü(ünü(ün öne ç kan en bask n karakteristi i, haberî s fatlara dair nasslarda geçen isimlerin anlamlar n , kendi ba lam ndan kopararak akla ve Tevhid’e ayk r , Allah’ n s fatlar na uygun dü(meyecek ve O’nun birli i ve s fatlar yla çeli(ki arzedecek bir biçimde, cisimle(tirmeye aç k bir tarzda yorumlamakt r.55 Allah’ n 49 Bu konuda vârid olan haberler için bkz. Malatî [K], s. 113 vd. Kr(. Fecr, 89/22; Bakara, 2/210. 51 Fahreddin er-Razî, Esasu’t-Takdîs fî .lmi’l-Kelâm, Kahire, 1986, s. 98 vd; Topalo lu, “Allah”, II/489. 52 Topalo lu, “Allah”, II/488. 53 $ehristanî, el-Milel, I/92. 54 Bkz. Abdulkerîm e(-$ehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, Beyrut, 1406/1986, I/92. 55 Kr(. Ramazan Alt nta(, “Ha(viyye’nin Do u(u ve Kelâmî Görü(leri”, CÜ.FD, Sy.: 3, (s. 57-93), Sivas, 1999, s. 95-96. 50 233 234 Mehmet Kubat âhirette Hz. Muhammed’i Ar(’ n üzerinde oturtaca n iddia ederek Allah’a mekân isnat etmek, Allah’a yed, yemîn, vech, ayn, sâk gibi yarat klar nkine benzer tarzda organ atfetmek, Allah için hissî ini( ve ç k ( ispat etmek vb. gibi aç kça te(bîh ve tecsîme dü(üren yorumlar bu dü(üncenin temel hususiyetleridir. Bu telakkiyi savunan Selefiyye mensuplar , nasslar n arka plan ndaki anlamlar dikkate almayan, yaln zca zâhirî/lafzî/literal manâlara sar lan tutumlar nedeniyle muhalifleri taraf ndan Ha(viyye,56 Mü(ebbihe veya Mücessime gibi isimlerle isimendirilmi(lerdir.57 2. Selefiyye’den di er bir grup ise, Kur’an ve Sünnet’te vârid olan bütün s fatlar Allah için ispat etmekle birlikte, bu hususa dair nasslar n zâhirî manâlar üzerinde hiçbir yorum yapmam (, bu konuda te(bîh ve tecsîme dü(memekle beraber, te’vile de gitmemi(tir.58 Bu telakkiyi benimseyen muhafazakâr selef âlimleri, haberî s fatlar n ifade etti i el, yüz, göz, ayak gibi zâhirî ve be(erî mânalar n Allah için söz konusu olmad n benimsemekle birlikte, daha da ileri giderek bunlara mecâzî anlamlar vermek de istememi( ve meselenin iç yüzünü Allah’a havale etmeyi (tefvîz) ye lemi(lerdir.59 Bir ba(ka ifadeyle söyleyecek olursak, bu dü(ünceyi sahiplenen Selef âlimleri, haberî s fatlar n anla( lmas nda te’vile ba(vurmay ho( kar( lamayan bir tav r benimsemi(lerdir. Onlar, bir yandan Allah’ n Kur’an’da kendi zât na nisbet etti i hususlar tespit ederken, öte yandan, bu hususlar n hakikî anlamlar ile Allah’a izâfe edilmeyeceklerini kabul etmi(lerdir. Bu anlay ( n en tipik ifadesi (u (ekildedir: Allah’ n eli vard r; fakat bizim elimiz gibi de ildir. Allah’ n yüzü, gözü vard r; fakat bizim yüzümüz, gözümüz gibi de ildir. Allah Ar(’a istivâ eder, gelir (mecî’); fakat onun istivâs ve gelmesi bizimki gibi de ildir. Bütün bu s fatlar bizim s fatlar m z gibi de il, zât na lây k bir biçimdedir.60 Selef âlimleri, Allah için bu tür s fatlar tespit etti i halde, bunlar n keyfiyetinin bilinmeyece ini bir ilke olarak benimsemi(lerdir. Bu anlay ( n en tipik izah ise, 0mam Malik b. 56 Bo(, manâs ve dayana olmayan, lüzumsuz ve gereksiz söz; art k, fazla, yast k ve benzeri e(yân n içini dolduran nesne anlam na gelen “ha(v” kelimesine nisbet ekinin ilavesiyle olu(turulan “ha(viyye”, genellikle manâs ve dayana olmayan lüzumsuz söz söyleyen, bir tak m mânâs z dinî telkinlere sahip, sap k, yoldan ç km (, bilgisiz kimseler için kullan lm (t r. (Bkz. Seyyid $erîf Cürcânî, Kitâbu’tTa’rîfât, Kahire, 1283, s. 87; Muhammed Ali b. Ali et-Tehânevî, Ke âfu Ist lahâti’l-Fünûn, 0stanbul, 1404/1984, I/396-397). 0z b. Abdusselâm, Ha(viyye’nin, Allah’ yarat klar na benzeten mü(ebbihe oldu unu söylemi(tir. (Ebû’l-Kâs m b. Hasan b. Muhammed 0zz b. Abdisselâm, Mulhâtu’l-.’tikâd, (Tâcuddîn es-Subkî, Tabakâtu’ -8âfiiyyeti’l-Kübrâ içinde), B.y.y., (N(r. Dâru 0hyâi’l-Kütubi’l-Arabî), 1965, VIII/222). Biz de bu çal (mada Ha(viyye’yi genellikle te(bîh ve tecsime dü(enler anlam nda kullanaca z. 57 Bkz. Takiyyuddîn Ahmed 0bn Teymiyye, Minhâcu’s-Sünneti’n-Nebeviyye, Thk. Muhammed Re(âd Sâlim, Kahire, 1406, II/520-521; 0bn Teymiyye, .bn Teymiyye Külliyat , Çev. Heyet, 0stanbul, 1988, s. 163; Kr(. Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim 0bn Kuteybe, Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs, Beyrut, 1405/1985, s. 77; Uluda , .slâm Dü üncesinin Yap s , s. 34. 58 Kr(. E(’arî, Makalâtu’l-.slâmiyyîn, s. 294; $ehristanî, el-Milel, I/92; 0bn Teymiyye, Mecmûu Fetâvâ, IV/6; 0bn Kayyim, .’lâmu’l-Muvakkîn, I/39; Kr(. Topalo lu, Kelâm .lmi, Giri , s. 113. 59 Topalo lu, D.A, “Allah”, II/490. 60 Kr(. $ehristanî, I/92. 234 El-Malatî ve Selefîlik 235 Enes’in “istivâ malumdur, keyfiyeti meçhuldür, ona inanmak vâciptir, fakat ondan soru sormak bid’attir” sözünde ifade edilmi(tir.61 b. Te’vil Metodu Haberî s fatlar n te’vil edilerek anla( lmas gerekti ini savunanlar, zâhirî manâlar yla a(k n varl a nispet edilmesi tenzîh prensipleri aç s ndan mümkün olmayan baz kavramlar n az da olsa nasslarda yer almas n , ilahî bir imtihan ve e itim vesilesi olarak kabul etmi( ve bu tür laf zlar n a(k nl a has bir özellik, ayr ca her dilde bulunan edebî bir kullan ( oldu unu vurgulam (lard r. Mu’tezile’nin ba(latt ve daha sonra Sünnî kelâmc lar n da benimsedi i te’vîl metoduna göre bu tür kavramlar, akâidin genel prensipleri ve Arap dilinin kural ve özellikleri çerçevesinde mecazî manâlar na ba l olarak yorumlanmal d r.62 Mu’tezile ve Sünnî kelâmc lar n haberî s fatlar n yorumlanmas n gerekli görmeleri, benimsedikleri metot gere idir. Çünkü onlar, Allah’ n varl , birli i ve Allah için nelerin câiz olup nelerin câiz olmad konular n , akl n etkinlik alan içinde de erlendirmi(lerdir. Zira Allah’ n varl , birli i ve Allah için nelerin câiz olup nelerin câiz olmad ak lla tespit edilebilir hususlard r. Bundan dolay , Allah hakk nda bir fikir sahibi olmadan, Allah’ n zât ndan ve fiillerinden bahseden haberleri anlamak mümkün de ildir. Kelâmc lar, öncelikle Allah’ n varl , birli i ve zât na uygun s fatlar ak lla tespit etmi(lerdir. Bu ba lamda Allah’ n cisim, cevher ve araz olmad n , zât nda de i(ikli in meydana gelmedi ini, muhdes varl klar n s fatlar ndan münezzeh oldu unu ifade etmi(lerdir. Onlar, ak lla tespit ettikleri bu ilkeler ile çeli(iyor izlenimi veren nasslar , ak lla ters dü(meyecek (ekilde, Arap dilinde yoruma imkân tan yan mekânizmalar da kullanarak, te’vil etmi(lerdir.63 Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet âlimleri bir evrensel dinin ancak tenzîh akîdesiyle sa lanabilece inin fark na varm (lar ve bu yüzden Allah’ n maddî, bilinir görüntülerinin olabilece i dü(üncesine yol açabilecek her türlü ça r ( m ba(tan reddetmi(lerdir.64 Sözgelimi bütün yönleriyle Allah’ “te(bîh” ve “tecsîm”den “tenzîh” etmeye büyük çaba sarfeden Mu’tezile mensuplar ,65 Allah’tan cismiyeti hem anlam (mâna), hem de laf z (ibâre) yönünden nefyetmek gerekti ini dü(ünmü(lerdir. Bu nedenle Allah’ cisimlerde oldu u gibi uzunluk, derinlik ve geni(lik gibi özelliklerle ve yükselme, inme, durma, hareket etme gibi niteliklerle niteleyen Mücessime’nin tecsîminin mâna cihetiyle; bu özellik ve niteliklere sahip olmaks z n cisim olarak isimlendiren Selefiyye’nin tecsîminin ise ibâre yönünden cisimlendirme oldu unu vurgulam (lard r. Mu’tezile mensuplar bu iki anlay ( n da ezelde ve ebedde Allah 61 Ebû’l-Mealî el-Cüveynî, e -8âmil fî Usûli’d-Dîn, Beyrut, 1999, s. 316; $ehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, I/93; Ebû’l-0zz el-Hanefî, 8erhu Akâidi’t-Tahâviyye, Beyrut, 1988, s. 126. 62 Topalo lu, "Allah", D.A, II/490. 63 Kr(. Cemalettin Erdemci, Mütekaddimîn Kelâm nda Nass Anlama Sorunu ve A r Yorum, AÜSBE, (Bas lmam ( Doktora Tezi), Ankara, 2002, s. 14 vd. 64 Mehmet Zeki 0(can, Selefilik, .slami Köktencili in Tarihi Temelleri, 0stanbul, 2006, s. 167. 65 Ömer Paki(, Mu’tezile ve Kur’an Yorumu, 0stanbul, 2007, s. 47. 235 236 Mehmet Kubat için söz konusu olamayaca n belirtmi(lerdir.66 Nitekim Mu’tezile aklen de il, nasslarda geçmesi dolays yla Allah’a nisbet edilen haberî s fatlar bu çerçevede deerlendirmi(tir. Mu’tezile menuplar “istivâ”, “ayn”, “yed”, “yemîn”, “vech”, “sâk”, “cenb” ve “mecî” gibi cisimli i ça r (t ran müte(âbih ifadeler konusunda vahiyle istidlâlin câiz olmad n ,67 bilakis bu ifadelerin “mecâz” oldu unu dü(ünerek te’vil edilmesi gerekti ini belirtmi(,68 bu nedenle bu tür nasslar tenzîh akîdesine uygun bir tarzda te’vil etmi(lerdir.69 Ehl-i Sünnet kelâm âlimleri ise, Selefiyye’nin te’vile yana(mad baz haberî s fatlar n lafzî ve zâhirî manâlar n n akla ve ilmî dü(ünceye ayk r oldu unu, te’vil edilmediklerinde ki(iyi te(bîh veya tecsîme dü(üreceklerini, bu nedenle bu tür nasslar n yorumlanmalar gerekti ini vurgulam (lard r.70 Onlara göre söz gelimi Allah’a zâhirî anlamda yed (el) isnad edilmesi, O’nun bir i( yapmak için bir âlete ve organa muhtaç olu(u anlam na gelir. Halbuki Allah âlete ve organa muhtaç olmaktan münezzehtir. Yine “Allah’ n gelmesi (mecî’)”, hakîkî ve zâhirî anlam itibariyle, “bir yerden, daha evvel bulunmad bir yere intikal etmesi” manâs na gelir. Allah ise zaman, mekân ve hareketten münezzehtir. Allah’ n hareket etmesi, hâdis (eylere mahal olmas demektir. Zira hareket araz ve hâdistir. Bu temel görü(ten hareket eden kelâm âlimleri, bu tür nasslar n önemli bir bölümünü müte(âbih sayarak yoruma tâbi tutmu(, “• T [ : Rabbin geldi inde”71 ifadesini mahzuf bir muzaf takdir ederek “• L T [ : Rabbinin emri geldi”72 (eklinde; “ V! ! a 3 # ! : Allah’ n eli onlar n ellerinin üstündedir”73 ifadesini de mecazî olarak “# | -” ve “# (9e ” biçiminde yorumlayarak, bu tür ifadelerin zâhirinden anla( lan manâlar n kastedilmedi ini, akla ve nasslarda ifadesini bulan temel dü(ünceye uygun olan n, bu nasslar yorumlamak oldu unu vurgulam (lard r.74 C. el-MALATÎ’N N HABERÎ SIFATLARA DA R GÖRÜ LER Ebu’l-Hüseyin el-Malatî et-Tenbîh adl eserinde itikadî görü(lerini muhaliflerinin fikirlerini ele(tirirken, özellikle de Cehm b. Sâfvân (ö. 128/745)’ n fikirlerini çürütmeye çal ( rken aç k bir (ekilde serdetmektedir.75 Bu çal (mada öncelikle elMalatî’nin selefî telakkiyi benimsedi inin bir göstergesi olarak, mecazî anlamlar b rak l p yaln zca literal anlamlar al nd nda te(bîh veya tecsîme götürebilen ha- 66 Kâdî Abdulcebbâr, 8erhu’l-Usûli’l-Hamse, Thk. Abdulkerîm Osman, Kahire, 1416/1996, s. 217-224; Kr(. 0lyas Çelebî, .slâm .nanç Sisteminde Ak lc l k ve Kad Abdulcebbâr, 0stanbul, 2002, s. 251. 67 Çelebî, .slâm .nanç Sisteminde Ak lc l k ve Kad Abdulcebbâr, s. 250. 68 Kâdî Abdulcebbâr, Fazlu’l-.’tizâl ve Tabakâtu’l-Mu’tezile, Tunus, 1974, s. 149. 69 0(can, Selefilik, s. 167 vd.; Paki(, Mu’tezile ve Kur’an Yorumu, s. 47. 70 Bkz. Cüveynî, e -8âmil, s. 310-312; Fahreddîn er-Razî, et-Tefsîru’l-Kebîr, Tahran, Ts., XXXI/174-175. 71 Fecr, 89/22. 72 Cüveynî, e -8âmil, s. 313; Kr(. Cemaluddîn el-Kâs mî, Mehâsinu’t-Te’vîl, Beyrut, 1978, XVII/151. 73 Fetih, 48/10. 74 Razî, Esasu’t-Takdîs, s. 98; Kr(. Kâs mî, Mehâsinu’t-Te’vîl, XVII/151; Topalo lu, Kelâm .lmi, Giri , s. 116; Uluda , .slâm Dü üncesinin Yap s , s. 84 vd.; Alt nta(, “Ha(viyye’nin Do u(u ve Kelâmî Görü(leri”, s. 89-90; Kubat, “Selefî Perspektifin Tarihselli i”, s. 241. 75 Kr(. Malatî [K], s. 97, 103, 104, 112, 113, 114, 116, 118, 133, 135. 236 El-Malatî ve Selefîlik 237 berî s fatlara dair görü(lerini aktarmak, daha sonra da onun te(bîh ve tecsîm dü(üncesi kar( s ndaki konumundan söz etmek istiyoruz. el-Malatî’nin, et-Tenbîh’te üzerinde en çok durdu u kelâmî konunun “haberî s fatlar” meselesi oldu u söylenebilir. Onun haberî s fatlar konusunda yukar da genel hatlar yla görü(lerini aktard m z Selefiyye’nin ikinci grubunun yolunu takip etti i, bu s fatlar te’vil etmekten kaç nd , te(bîh ve tecsîme dü(meme hususunda da özel bir gayret sarf etti i aç kça gözlenmektedir. Ne var ki onun haberî s fatlar konusunda görü( serdederken yer yer antropomorfist bir anlay (a sahip oldu unu dü(ündüren yahut te(bîh veya tecsîme dü(tü ü izlenimi uyand ran haberleri yorumsuz olarak aktard da gözden kaçmamaktad r. Bu nedenle biz öncelikle, yaln zca zâhirî manâlar al nd nda te(bîh veya tecsîme götürebilen bu s fatlara ili(kin Malatî’nin bak ( üzerinde durmak, daha sonra da onun te(bîh ve tecsîm kar( s ndaki konumundan söz etmek istiyoruz: 1. Yed (El) Malatî’ye göre nasslarda belirtildi i üzere Allah’ n iki “el”i vard r. Zira O, e(yây el(ler)iyle yaratm (t r. Buna kar( l k Cehm, Allah’ n elinin oldu unu inkâr etmi(tir. Oysa “Yahudiler ’Allah’ n eli ba l d r/s k d r’ dediler. Bu sözlerinden ötürü elleri ba lans n. Onlara lânet olsun! Tersine O’nun iki eli de aç kt r; diledi i gibi verir”;76 “Allah, ’ey .blis! .ki elimle yaratt ma secde etmekten seni meneden nedir?’ dedi”;77 “Onlar Allah’ gere i gibi de erlendiremediler. Bütün yeryüzü, k yâmet günü O’nun avucundad r”78 ve “Allah’ n eli onlar n ellerinin üstündedir”79 âyetlerinde aç kça Yüce Allah’ n el(ler)inin oldu u belirtilmi(tir.80 Malatî, yed konusunda (u hadisleri de delil olarak sunmu(tur:81 “Ümmü Seleme (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, «benî Âdem’den hiçbir yarat k yoktur ki onun kalbi Allah’ n iki parma aras nda olmas n» dedi ini rivâyet etmi(tir.”82 “0bn Ömer (r.a.), «Yüce Allah (u dört (eyi eliyle yaratm (t r: Ar(’ , Adn Cennetlerini, Âdem (a.s.)’i ve kalemi» demi(tir.”83 “Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, «Allah Âdem’i yaratt zaman eliyle öyle yazd : Rahmetim gazab ma galebe çalm t r» dedi ini rivâyet etmi(tir.”84 Görüldü ü üzere Malatî, “yed” kavram n yorumsuz kabul etmi( ve Allah’a “el” isnad etmi(tir. Onun bu konuda da Ashâbu’l-Hadîs’in yoluna uyarak,85 bu husustaki nasslar zâhiri üzere anlamay ye ledi i görülmektedir. Oysa ba(ta Mu’tezile olmak üzere Ehl-i Sünnet kelâmc lar “yed” kavram ndan kast n cismanî 76 Mâide, 5/64. Sâd, 38/75. 78 Zümer, 39/67. 79 Fetih, 48/10. 80 Malatî [K], s. 135. 81 Malatî [K], s. 136. 82 Tirmizî, Daavât 89. 83 Malatî [K], s. 102. 84 Malatî [K], s. 138. 85 Kr(. E(’arî, Makalât, s. 290. 77 237 238 Mehmet Kubat organ olmad n , Kur’an sistemi içerisinde geçti i yere, Arapça gramer ve sanatsal diline göre “kudret”, “ni’met”, “kuvvet”, “himâye” ve “mülk” gibi de i(ik anlamlar vermi(lerdir.86 Malatî'ye göre Allah’ n sa eli (yemîn) vard r. Malatî bu dü(üncesini Ebû Mûsâ el-E(’arî (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.)’den rivâyet etti i (u hadislere dayand rm (t r: “Ebû Mûsâ el-E(’arî (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’den (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Allah Âdem’i yaratt gün onun sulbünden bir parça ald ; böylece her iyi olan O’nun sa elindeki ve her kötü olan da O’nun di er (sol) elindeki yerini ald . Bunun üzerine Allah sa elindekiler için «bunlar Cennetliktir», di erleri (sol elindekiler) için de «bunlar da Cehennemliktir» dedi.”87 Hz. Ömer (r.a.)’den, “Hani Rabbin Âdemo ullar n n sulbünden soyunu ç karm t ”88 âyeti hakk ndaki görü(ü soruldu unda, o, bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (öyle dedi ini aktarm (t r: “Allah, Âdem’i yarat nca sa eliyle onun s rt n s vazlad ve ondan bir zürriyet peydah olunca, «bunlari Cennet için yaratt m.» Sonra s rt n (sol) eliyle s vazlad ve ondan da bir zürriyet peydah olunca, «bunlar da Cehennem için yaratt m» dedi.”89 2. Vech (Yüz) Malatî’ye gore, Allah’ n vechini inkâr eden Cehm’in dü(üncesinin aksine, Yüce Allah’ n vechi vard r.90 Çünkü Kur’an’daki, “Yaln z celâl ve ikrâm sahibi Rabbinin yüzü (zât ) bâki kalacakt r”;91 “Allah ile beraber ba ka bir ilaha yalvarma. O’ndan ba ka ilâh yoktur. O’nun vechinden ba ka her ey yok olacakt r”;92 “Onlar Rablerinin yüzünü isteyerek sabrederler, namaz dosdo ru k larlar, kendilerine r z k olarak verdiklerimizden gizli ve aç k infak ederler ve kötülü ü iyilikle savarlar. . te dünyan n güzel âkibetini kazananlar onlard r”93 gibi94 âyetlerde Yüce Allah’ n vechinin oldu u aç kça bildirilmi(tir.95 Bu hususta 0bn Mes’ûd (r.a.)’tan (öyle dedi i rivâyet edilmi(tir: “Allah kat nda gece ve gündüz diye bir ey yoktur. Gökyüzü ve yeryüzü O’nun vechinin nûrundand r.”96 86 Kr(. Razî, Esasu’t-Takdîs, s. 98; Kr(. Kâs mî, Mehâsinu’t-Te’vîl, XVII/151; Topalo lu, Kelâm .lmi, Giri , s. 116; Uluda , .slâm Dü üncesinin Yap s , s. 84 vd.; Talat Koçyi it, Kelâmc larla Hadisçiler Aras ndaki Münaka alar, Ankara, 1984, s. 131; Alt nta(, “Ha(viyye’nin Do u(u ve Kelâmî Görü(leri”, 89-90. 87 Malatî [K], s. 137. 88 A’râf, 7/172. 89 Malatî [K], s. 137-138. 90 Malatî [K], s. 118. 91 Rahmân, 55/27. 92 Kasas, 28/88. 93 Ra’d, 13/22. 94 el-Malatî’nin Allah’ n vechini ispat için aktard di er âyetler için bkz. Bakara, 2/115; Rûm, 33/38-39; 0nsan, 76/9. 95 Malatî [K], s. 118-119. 96 Malatî [K], s. 119. 238 El-Malatî ve Selefîlik 239 Abdullah b. Ömer (r.a.)’in, “Allah kat nda en de erli kimse, sabah ak am Allah’ n vechine bakand r”97 dedi i ve Hz. Ali (r.a.)’nin de, “Senin vechin, vecihlerin en ereflisidir” (eklinde dua etti i rivâyet edilmi(tir.98 “Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber’in (öyle buyurdu unu rivâyet etmi(tir: “Sizden biriniz dövünce yüze vurmaktan sak ns n. Çünkü Allah, Âdem’i kendi sûretinde yaratm t r.”99 Görüldü ü üzere Malatî, nasslarda vârid oldu u (ekliyle Allah’ n Vechi’ni ispat etmi(, di er haberî s fatlarda oldu u gibi, “Vech” konusunda da Ashâbu’lHadîs’in görü(üne100 tâbi olmu(tur. Oysa el-Malatî’nin kast te(bîh veya tecsîm olmasa da, te’vilsiz olarak Allah’a “vech/yüz” isnad etmek, Ha(viyye’nin O’nu cisimlendirmede ba(vurdu u bir yoldur. Kelâm ve dilbilim âlimlerinin i(aret ettikleri gibi, Kur’an âyetlerinde geçen “vech” sözcü ü de i(ik söz dizgelerinde farkl anlamlara gelmektedir. Meselâ, “yaln z Celâl ve .krâm sahibi Rabbinin vechi bâki kalacakt r”101ve “Her nereye dönerseniz Allah’ n vechi oradad r”102 âyetlerinde geçen “vech”, “Zât”; “Biz sizi Allah’ n vechi sebebiyle doyuruyoruz”103 ve “Yaln z Allah’ n vechini kazanmak için infâk ediyorsunuz”104 âyetlerinde vârid olan “vech”, “r za” anlamlar na gelmektedir.105 3. Sâk (Bacak/Bald:r) Malatî’ye göre nasslarda belirtildi i üzere Allah’ n Sâk (bacak/bald r)’ vard r. Malatî bu görü(ünü 0bn Mes’ûd (r.a.)’tan aktard âyet yorumlar na dayand rmaktad r. Zira 0bn Mes’ûd (r.a.), “bald rlar n aç laca ve secdeye ça r lacaklar gün”106 âyetindeki “bald rlar n aç laca ” ifadesini, “Allah’ n Ar(’ n n bald r n açaca gün” (eklinde tefsîr etmi(tir. Malatî, ayr ca onun, “k yâmet günü insanlar âlemlerin Rabbi için k yâm edecekler. Bu esnada Allah’ n Sâk’ belirecek ve bunun üzerine bütün mü’minler secdeye kapan p kendilerinden geçecekler” dedi ini de rivâyet etmi(tir.107 Yine Malatî’nin verdi i bilgiye göre 0bn Mes’ûd (r.a.), “insanlar âlemlerin Rabbi Allah (’a hesap vermek) için kalkarlar (beklerler)” dedikten sonra, “ve onlar durdurup-tutuklay n, çünkü onlar, sorguya çekileceklerdir”108 âyetini okumu( ve (öyle 97 Malatî [K], s. 119. Malatî [K], s. 119. 99 Malatî [K], s. 120; Zâhid el-Kevserî’ye göre “kendi sûretinde” ifadesindeki zamir Allah’a de il, dövülene gitmektedir. Buna göre anlam, “Allah, Âdem’i dövülenin sûretinde yaratm (t r” olmaktad r. Bkz. Kevserî, a.e., a.y., s. 120, 1. dipnot. 100 Kr(. E(’arî, Makalât, s. 290. 101 Rahmân, 55/27. 102 Bakara, 2/115. 103 0nsân, 76/9. 104 Bakara, 2/272. 105 Râ b el-0sfehânî, Mufredâtu Elfâzi’l-Kur’an, Thk. Safvân Adnân Dâvûdî, Beyrut, 1412/1992, s. 856; Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali el-Beyhakî, Kitâbu’l-Esmâ ve’s-S fât, Beyrut, (N(r. Dâru 0hyâi’tTurâsi’l-Arabî), Ts., s. 301 vd.; Alt nta(, “Ha(viyye’nin Do u(u ve Kelâmî Görü(leri”, s. 91. 106 Kalem, 68/47. 107 Malatî [K], s. 136. 108 Sâffât, 37/24. 98 239 240 Mehmet Kubat demi(tir: “Ta ki Müslümanlar geçince, Yüce Allah yarat klar için temessül eder (bir (ekle/sûrete girer) ve onlara (öyle der: “Siz kime ibâdet ediyordunuz?” Onlar da “Allah’a ibâdet ediyorduk” derler. 0(te bacaktan aç laca (i(lerin güçle(ece i) an, tam da bu and r. Bu anda secdeye kapanmayan hiçbir mü’min kalmayacakt r. Münâf klar ise s rt (kemikleri) bir (tek kemi e dönü(ece inden, onlar n e ilmelerine engel olacak ve böylece onlar secde etmekten) geri kalacaklard r.”109 Malatî’nin, di er haberî s fatlarda oldu u gibi, 0bn Mes’ûd’un hadisine benzer nasslarda vârid olan “sâk” kelimesi hususunda da mecaz anlam b rak p zâhirî anlama sar ld görülmektedir. Oysa 0bn Mes’ûd’un hadisinde oldu u gibi vârid olan baz rivâyetleri cismânî sâk manâs na anlamak bât ld r. Çünkü âyette sâk, mârife de il, nekredir.110 “O gün i in deh etinden bald rlar aç l r ve secdeye davet edilirler; o vakit güçleri yetmez”111 âyetinde geçen ve topuktan bald ra do ru baca n incik yerinin aç lmas manâs na gelen “ke(f-i sâk”, cismanî “bacak” ya da “bald r” de il, gerçe in ortaya ç k ( , insanlardan gaflet perdelerini s y racak bir (iddet ve deh(etle hakka verilen hükmün inananlara rahmet, inanmayanlara ise gazap saçarak görünmeyenden görünene tecellî etmesidir.112 Nitekim Abdullah b. Abbas’ n da içlerinde bulundu u sahabe ve tabiînden bir cemaat “a N –…<! ‚ !” ibaresinin bir deyim oldu unu ve zor duruma dü(en kimsenin halini tasvir etmek için kullan ld n kabul etmi(lerdir. 0bn Abbas ve Rübey b. Enes’ten ise bu âyetten murad n “hakikatin üzerinden perdenin kalkmas ” oldu u rivâyet edilmi(tir. Bu yoruma göre mâna (öyle olmaktad r: “O gün bütün hakikatler aç a ç k nca herkesin yapt ortaya ç kacakt r.”113 4. Ricl (Ayak) Allah’ n aya (ricl) vard r. Malatî bu görü(ünü Ebû Hureyre (r.a.)’nin Hz. Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet etti i (u hadise dayand rm (t r:114 “Cennet ve Cehennem kendi aralar nda tart rlar. Allah Cennet’e, «sen ancak benim rahmetimsin; seninle kullar mdan istedi ime merhamet ederim» der. Cehennem’e ise, «sen benim azâb ms n; seninle istedi ime azâp ederim» der. Her ikisini de dolduracak kimseler var olacakt r. Cehennem ehli Cehennem’e at l r ve Cehennem, «daha fazla yok mu?» diye seslenir. Allah aya n (ricl) Cehennem’in üzerine koymad müddetçe o dolmaz. Allah aya n Cehennem’in üzerine koyunca Cehennem üç defe «yeter» der. . te tam bu anda Cehennem dolar. Cennete gelince, Allah istedi ini onun için yarat r.”115 Malatî’nin ayak (ricl) konusunda vârid olan nasslar yorumsuz olarak aktard ve Allah’a ayak (ricl) isnat etti i görülmektedir. Onun bu tutumunun, Ha(evî olarak ithâm edilmesinin nedenlerinden biri oldu u söylenebilir. Çünkü özellikle 109 Malatî [K], s. 115. Elmal l M. Hamdi Yaz r, Hak Dini Kur’an Dili, 0stanbul, Ts., VIII/5295. 111 Kalem, 68/42. 112 Yaz r, Hak Dini Kur’an Dili, VIII/5294-5; Alt nta(, “Ha(viyye’nin Do u(u ve Kelâmî Görü(leri”, s. 90. 113 Ebu’l-A’lâ el-Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’an, Çev. Heyet, 0stanbul, 1987, VI/398. 114 Malatî [K], s. 136-137. 115 Buharî, Tefsîr 50; Müslim, Cennet 52; Tirmizî, Cennet 22. 110 240 El-Malatî ve Selefîlik 241 haberî s fatlar konusunda taassup derecesinde nasslar n zâhirine sar lmak ve insanbiçimci imajlar yorumsuz kabul etmek, te(bîhe dü(üren ha(evî bir tutum olarak görülmü(tür. Nitekim et-Tenbîh’in nâ(irlerinden Zâhid el-Kevserî nasslarda Allah hakk nda vârid olan “ricl”, “kadem”, “yed”, “yemîn” ve di er haberî s fatlarla ilgili tecsîm ehlinin bu s fatlara yükledi i anlamlar n sapk nl ndan uzak kalmak için temel kaynaklara, meselâ Râzî, Beyhakî ve 0bnu’l-Cevzî gibi önde gelen Ehl-i Sünnet âlimlerinin eserlerine müracaat etmeyi sal k vermektedir.116 5. Hicâb (Perde/Örtü) Malatî’ye göre Yüce Allah gökyüzündedir. O, semâda olup, Kendisini yarat klar ndan gizleyen bir perde (hicâb) vard r. Malatî bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.)’den aktar lan (u rivâyetlere dayan r: “Allah uyumaz ve uyumak O’nun ân na yak maz. O, adâlet (k st) terazisinin kefesini bazen yükseltir, bazen de a a ya indirir. Gece olmadan önce gündüz yap lan amel, gündüz olmadan önce de gece yap lan amel O’na yükselir. O’nun perdesi (hicâb) nûrdur. 8ayet O perdeyi kald r rsa, O’nun yüzünün (vechinin) nûrlar (par lt lar ), ula t her eyi (O’nu gören her eyi) yakar.”117 0bn Ömer, Allah’ n dört (eyle yarat klar ndan perdelendi ini, bunlar n ate(, karanl k, nûr ve karanl k118 oldu unu söylemi(tir. 119 Vehb b. Münebbih (öyle demi(tir: “0blîs, denizde ye(il bir dalgan n içinde, ar( n n üzerinde olup Rahmân’dan perdelerle perdelenmektedir.”120 Görüldü ü üzere el-Malatî, itikâdî birçok konuyu ispat etmek için yaln zca hadislere dayanmakta, âhâd dahi olsa, hadisleri itikâdî konular n ispat nda tek ba( na yeterli delil kabul etmektedir. el-Malatî’nin itikâdî görü(lerini ispat etmeye çal ( rken mütevâtir, sahîh, zay f yahut mevzû (uydurma) ay r m yapmaks z n hadislere dayanmas , onun (iddetle ele(tirilmesine neden olmu(tur. Söz gelimi onun yukar da aktard m z Vehb b. Münebbih’ten rivâyet etti i hadis için Muhammed Zâhid el-Kevserî, “Vehb b. Münebbih ve Ka’bu’l-Ahbâr’ n sözleri, 0slâm kültürüne s zan 0srâiliyyâttand r”121 diyerek, Malatî’nin hadisler konusunda dikkatli davranmad n vurgulamak istemi(tir. 6. Allah’:n Gülmesi/Gülümsemesi el-Malatî, “Allah’ n gülmesi”ne dair birçok hadis rivâyet edildi ini belirterek onlar yorumsuz olarak aktarmakta ve Allah’a gülümseme isnat etmektedir. Söz gelimi bu haberlerden birinde Ebû Hureyre (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.)’ n (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: 116 Kevserî, Malatî [K], s. 136-137, 2. dipnot. Malatî [K], s. 112. 118 Metinde “karanl k” iki kez tekrar edilmi(tir. Kr(. Malatî [K], s. 112. 119 Malatî [K], s. 112. 120 Malatî [K], s. 112. 121 Kevserî, Malatî [K], s. 112, 2. dipnot. 117 241 242 Mehmet Kubat “Allah, öldürülen u iki insana gülümser.” (Ashâb- kirâm), «Ya Rasûlallah, (Allah’ n kendilerine gülümsedi i kimseler) nas l iki insand r?» diye sorduklar nda Hz. Peygamber (s.a.v.), «Allah' n kendilerine gülümsedi i iki insandan biri, öldürülüp Cennete giden kimsedir; di eri ise tevbe edip tevbesi kabul edildikten sonra cihada giden ve ehit dü en kimsedir» buyurmu(tur.”122 Yine Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir:123 “Allah u üç grup insana gülümser: Namazda saf tutanlara, Allah r zas için ve arkada lar n korumak amac yla cihada kat lanlara ve gecenin karanl nda ibâdet için kalkanlara.”124 el-Malatî’nin, “Allah’ n gülümsedi ine” dair aktard bu hadisleri, O’nun insan veya bir ba(ka varl n gülümsemesine benzer bir gülümsemeyle güldü ü (eklinde anlamak do ru de ildir. Di er haberî s fatlarda oldu u gibi, nasslarda vârid olan bu tür haberleri lafzî (ekliyle de il de, yorumlayarak anlamaya çal (mak daha do rudur. Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet âlimleri de bu hususta vârid olan nasslar yorumlayarak anlaman n, nasslar n ruhuna daha uygun oldu unu vurgulam (lard r. Nitekim Zâhid el-Kevserî’ye göre hadislerde sözü edilen gülümseme, “di(lerin görünmesi (eklindeki bir gülümseme” de ildir. Çünkü Yüce Allah bu tür bir gülümsemekten münezzehtir.125 7. ArL el-Malatî’ye göre, nasslarda vârid oldu u üzere, Allah’ n Ar(’ vard r. O, semâvât n üzerinde, Ar(’ n n üstündedir. el-Malatî bu konuda Kur’an’da vârid olan birçok âyeti aktararak, Allah’ n Ar( ’n n üzerinde oldu unu ispat etme yoluna gider:126 “Görmekte oldu unuz gökleri direksiz olarak yükselten, sonra Ar ’a istivâ eden, güne i ve ay emrine boyun e diren Allah’t r.”127 “8üphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri alt günde yaratan, sonra Ar ’a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güne i, ay ve y ld zlar emrine boyun e mi durumda yaratan Allah’t r.”128 Hadislerde de Yüce Allah’ n Ar(’ n n oldu u ve O’nun Ar(’ n n üzerinde bulundu u haber verilmi(tir. el-Malatî’nin bu konuda delil getirdi i baz hadisler (unlard r:129 122 Malatî [K], s. 121. Malatî [K], s. 121. 124 Buharî, Cihad, 28; Müslim, 0mâre, 128; Nesaî, Cihad, 38; 0bn Mâce, Mukaddime, 13. 125 Kevserî, Malatî [K], s. 121, 1. dipnot. 126 Malatî [K], s. 99-100. 127 Ra’d, 13/2. 128 A’râf, 7/54; Ayr ca bkz. Bakara, 2/29; Secde, 32/4. 129 Bkz. Malatî [K], s. 100-101. 123 242 243 El-Malatî ve Selefîlik “Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyet edilen bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) (öyle buyurmu(tur: “Hak Tealâ bir yaz yazd ve Ar ’ n üzerine koydu. O’nun yazd yaz , “Benim rahmetim gazab m geçmi tir” cümlesiydi.”130 Ba(ka bir hadiste de (öyle buyrulmu(tur:131 “Yüce Allah mahlukât yarat nca yan nda Ar ’ n üzerine konulan bir kitap vard . O kitapta, “Rahmetim gazab m geçmi tir” yaz s bulunmaktayd .”132 Nitekim Saîd b. Cübeyr, “(Allah’ n) Ar su üzerindeydi” ar( , rüzgar n zemini üzerindeydi”134 (eklinde tefsîr etmi(tir.135 133 âyetini, “Allah’ n el-Malatî bu konuda 0bn Abbas (r.a.)’ n (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Yüce Allah mahlukât yaratmadan önce Ar(’ üzerindeydi. O’nun yaratt ilk (ey 136 kalemdir. Ona olacak olan her (eyi yazmas n emretmi(tir.” Malatî ayr ca 0bn Abbas’ n, Allah’ n Ar(’ n n su üzerinde oldu unu söyledi ine dair bir rivâyet de aktar r.137 Hz. Ali (r.a.)’den (öyle dedi i rivâyet edilmi(tir: “K yâmet günü ilk önce bir tür M s r elbisesiyle giydirilecek olan kimse Hz. 0brahim’dir. O, Ar(’ n sa ndad r. Daha sonra yine bir îzâr (bir tür giysi) ile giydirilecek olan ve Ar(’ n sa nda bulunan kimse ise Hz. Peygamber’dir.”138 Malatî’nin yer verdi i bir di er haberde139 Câbir b. Abdillah (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)’ n söyle buyurdu unu rivâyet etmi(tir:“Ar , Sa’d b. Muaz’ n ölümüyle salland /titredi.”140 el-Malatî’nin, Allah’ n Ar(’a istivâs n ispat sadedinde delil olarak sundu u bir di er hadiste Ebû Zer (r.a.) (öyle demi(tir:141 “Rasûlullah (s.a.v.) güne( bat nca bana ’bu nereye gidiyor, biliyor mususunuz?’ diye sordu. Ben de ’Allah ve Rasûlü daha iyi bilir’ dedim. Bunun üzerine o, ’Güne , Ar ’ n alt nda secde etmeye gidiyor; izin istiyor ve ona izin veriliyor’ dedi.”142 Buharî143 ve haberî s fatlar te’vîl etmeyen Selef âlimlerinde oldu u gibi Malatî’ye göre de Ar(’ inkâr eden küfre girmi( olur.144 130 Buharî, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe 14; Tirmizî, Daavât, 99; 0bn Mâce, Mukaddime, 13. Malatî [K], s. 100. 132 Buharî, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 14; Tirmizî, Daavat, 99; 0bn Mâce, Mukaddime, 13. 133 Hûd, 11/7. 134 Buharî, Ezan, 126; Müslim, Mesâcid, 149; Ebû Dâvûd, Salât, 119; Tirmizî, Salât 179; Nesaî, Tatbik, 23; Muvatta, Kur’ân, 25. 135 Malatî [K], s. 100. 136 Malatî [K], s. 103. 137 Malatî [K], s. 143. 138 Malatî [K], s. 103. 139 Malatî [K], s. 101. 140 Buharî, Menâkibu’l-Ensâr, 12; Müslim, Fedâilu’s-Sahabe, 123; Tirmizî, Menâkib, 50; 0bn Mâce, Mukaddime, 11. 141 Malatî [K], s. 101. 142 Buharî, Tevhid, 22; Müslim, 0man, 250; Tirmizî, Fiten, 22. 143 Buharî, Saîd b. Âmir’in (öyle dedi ini aktar r: “Cehmiyye, Yahudi ve H ristiyanlardan daha (erlidir. Çünkü Yahudi ve H ristiyanlar aras nda Allah’ n Ar(’ n n üzerinde oldu u konusunda icmâ vard r. 131 243 244 Mehmet Kubat el-Malatî’nin, Allah’ n Ar(’a istivâs konusunda, nasslar n zâhirine sar l p haberî s fatlar te’vil etmeden, oldu u gibi kabul eden Selefiyye veya Ashâbu’lHadîs mensuplar yla ayn paralelde dü(ündü ü anla( lmaktad r.145 Zâhid el-Kevserî, Allah’ n Ar(’ n ispat konusunda el-Malatî’nin delil olarak sundu u baz hadislerin, söz gelimi Ka’b ve Vehb’den aktard hadislerin sa lam ve güvenilir olmad klar n , bilakis bu haberlerin “terk edilmi( 0srâiliyyattan” olduklar n , dolays yla bu tür haberlerle itikad n sabit olamayaca n belirtmektedir. Ayr ca Kevserî, el-Malatî’nin Allah’ n Ar(’ na dair dayand bu âyet ve hadislerde, Yüce Allah’ n Ar( üzerindeki hissî (cismanî) istikrâr na (yer ald na) veya bir mekânda bulundu una delâlet eden herhangi bir (eyin olmad n ifade etmektedir. Ona göre el-Malatî bu konuda Ebû Âs m Hu(ay( b. el-Asram (ö. 253/867)’a dayanmaktad r. Oysa Hu(ay(, söylediklerini özümseyememi( ve söyledi i sözlerinin ne anlama geldi inin bilincine de varamam ( nakilcilerden biridir. Bu nedenle Hu(ay(’ n fikirlerini payla(an kimseler, k yamet günü onun zorlama görü(lerinden ötürü sorguya çekileceklerdir. Çünkü Hu(ay( Halku’l-Kur’an ile ilgili Mihne’nin kald r lmas ndan sonra el-Mütevekkil’in kendisine yakla(t rd Ha(evî grubundand r. Dolays yla ondan Akâid (Usûlu’d-Din) 0lmi al namaz ve itikâdî konularda onun söylediklerine itibar edilemez.146 8. Semâ (Gökyüzü) el-Malatî’ye göre Yüce Allah gökyüzündedir. Çünkü O, Kur’an’da 0sâ (a.s.)’ya hitap ederken, yeryüzünde olmay p, gökyüzünde (semâda) oldu unu aç kça ifade etmi(tir. Fakat Cehm, Allah’ n yeryüzünde olmay p gökyüzünde oldu u gerçe ini inkâr etmi(tir. el-Malatî Cehmiyye’nin bu görü(lerini Ebû Âs m elHu(ay(’tan aktard âyet ve hadislerden (u delillerle çürütmeye çal (maktad r:147 “Ben senin can n alacak, kat ma yükseltecek ve kâfirlerin iftiralar ndan ar nd raca m.”148 “Halbuki onu ne öldürdüler, ne de ast lar.”149 “Fakat Allah onu kendisine yükseltmi tir.”150 Oysa Cehmiyye Allah’ n Ar(’ n üzerinde olmad n söylemi(tir.” Bkz. Buharî, Halku Ef’âli’l-.bâd, s. 128, 134. 144 Malatî, Malatî [K], s. 100. 145 Ahmed b. Hanbel, er-Red ale’z-Zenâdika ve’l-Cehmiyye, s. 92-94; Ayr ca Allah’ n Ar(’ n üzerinde olduuna dair haberler için bkz. Buharî, Halku Ef’âli’l-.bâd, s. 134; Kr(. E(’arî, Makalât, s. 290. 146 Kevserî, Malatî [K], s. 101, 1. ve 3. dipnotlar. 147 Malatî [K], s. 104 vd. 148 Âl-i 0mrân, 3/55. 149 Nisâ, 4/157. 150 Nisâ, 4/158; el-Malatî'nin, Yüce Allah’ n semâda oldu una dair delil getirdi i di er âyetler için bkz. Fât r, 35/10; En’âm, 6/18, 59, 91, 92, 111, 114, 164; Yûnus, 10/30; Mülk, 16-17; A’râf, 7/1-2, 196, 206; Hicr, 15/21; Enbiyâ, 21/19; Hac, 22/47; Secde, 32/5; Zümer, 39/31; Secde, 32/11; Kamer, 54/54-55; Zuhruf, 43/19; Bakara, 2/4, 5,23, 90, 91, 98, 99; Âl-i 0mrân, 3/3-4; Feth, 48/26; Tevbe, 9/24, 40, 64, 86; Tâhâ, 20/113; 0brahim, 14/1; Mâide, 5/67, 68, 112; Ra’d, 13/7; Nisa, 4/105. 244 El-Malatî ve Selefîlik 245 el-Malatî, âyetlerde oldu u gibi hadîs-i (erîflerde de Yüce Allah' n yerde deil, semâda oldu unun aç kça bildirildi ini söyler. Bu nedenle o, Allah’ n semâda oldu unu ispat sadedinde ayr ca (u rivâyetlere de dayanm (t r:151 “Abdurrahman b. el-Bîlmânî’den (öyle dedi i rivâyet edilmi(tir: “Hiçbir gece yoktur ki, Rabbimiz semâya inmesin. O, semâya indi inde, tekrar dönünceye kadar semâ ehli secdeye kapan rlar.”152 el-Malatî, Ebû Âs m Hu(ay( b. el-Asram’ n bu konuda (öyle dedi ini aktar r: “$âyet Allah gökyüzünde oldu u gibi yeryüzünde de olsayd , bu durumda hiçbir (ekilde gökyüzünden yeryüzüne inmezdi. Gökyüzünden yeryüzüne indi i gibi, Yüce Allah’ n yeryüzünden de gökyüzüne ç kmas gerekirdi. Oysa Hz. Peygamber’den, Yüce Allah’ n yeryüzünde de il de gökyüzünde oldu una dair birçok rivâyet gelmi(tir.”153 Cehm, Allah’ n semâya istivâs n reddetmi(tir. Malatî bu konuda Kur’an’da vârid olan, “O ki, yeryüzünde ne varsa sizin için yaratt ; sonra semâya istivâ etti, onlar yedi gök olarak düzenledi”154 meâlindeki âyeti delil getirerek, Yüce Allah’ n yeryüzündekilerin tamam n insanlar için yaratt ktan sonra Semâ’ya istivâ etti ini söyler.155 el-Malatî’nin Allah’ n Semâ’da oldu una dair te’vilsiz olarak aktard görü(ünün, ba(ta Ahmed b. Hanbel olmak üzere,156 ilk dönem Ashâbu’l-Hadîs’in anlay ( yla örtü(tü ü söylenebilir. Nitekim Buhârî, 0bn Abbas (r.a.)’tan, “Allah Mûsâ ile konu(tu unda nidâs , semâ (taraf n)dan gelmi(tir. (Bu nedenle) Allah semâ’dad r” mealinde bir aktar mda bulunmu(tur.157 el-Malatî’nin “Allah’ n Semâ’da oldu una” dair görü(ünü, Ebû Âs m Hu(ay( b. el-Asram’dan yorumsuz olarak aktard haberlere dayand rd görülmektedir. Hu(ay(, Allah’ n Ar( üzerinde hissî/cismânî olarak mekân anlam nda istikrarda bulundu unu savunmakla kalmay p, Allah’ n hissî olarak Ar( üzerinde bulunduunu inkâr etmenin küfür oldu u fetvas n da vermektedir.158 Temelde te(bîh ve tecsîme kar( olsa da, el-Malatî’nin, Hu(ay( b. Asram gibi Allah’ yarat klara benzeten (antropomorfist) Ha(evî râvilerden aktar mda bulunmas , kendisinin de ha(evîlikle itham edilmesine neden olmu(tur.159 Nitekim Zâhid el-Kevserî’ye göre Malatî’nin et-Tenbîh’te yer verdi i bütün bu nasslar n hiçbirinde Allah hakk nda hissî (cismânî) ve mekânsal yükseli(i ispat eden bir (ey bulunmamaktad r. Ona 151 Malatî [K], s. 103 vd. Malatî [K], s. 103-104. 153 Malatî [K], s. 109. 154 Bakara, 2/29. 155 Malatî [K], s. 133. 156 Ahmed b. Hanbel, er-Red ale’z-Zenâdika ve’l-Cehmiyye, s. 93. 157 Buharî, Halku Ef’âli’l-.bâd, s. 132. 158 Malatî [K], s. 99-100. 159 Kevserî, “Mukaddime”, s. ; Bkz. Kevserî, Malatî [K], s. 70, 3. dipnot; Ali Sâmî en-Ne((âr, Ne ’etu’lFikri’l-Felsefî fi’l-.slâm, Kahire, 1977, I/335; Mustafa Öz-Avni 0lhan, “Malatî”, D.A, Ankara, 2003, XXVIII/468. 152 245 246 Mehmet Kubat göre müellif, di er birçok hususta oldu u gibi bu konuda da Ebû Âs m Hu(ay( b. el-Asram’a ve Ha(viyye’nin önde gelenlerinden biri olan Mukâtil b. Süleyman (ö. 150/767)’a uymu(tur. Oysa, özellikle itikâdî konularda, ha(evî olmakla tan nan bu kimselerin görü(leri güvenilmezdir.160 9. Kürsî el-Malatî’ye göre âyet ve hadislerde belirtildi i (ekilde Yüce Allah’ n Kürsî’si vard r. Bu nedenle Cehmiyye mensuplar n n Allah’ n Kürsî’sini inkâr etmeleri161 ve (ha(â) pis yerler de dahil olmak üzere, Allah’ n her yerde bulundu una dair görü(leri merduttur.162 el-Malatî, “O’nun Kürsî’si gökleri ve yeri kaplam t r”163 âyetinin, Allah’ n Kürsî’sinin gökleri ve yeri kaplad n aç kça beyân etti ini söyler.164 el-Malatî, bu konuda ayr ca (u hadislere de dayanmaktad r: “0bn Mes’ûd (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Ben Makam- Mahmûd’ta duraca m.” Ona (s.a.v.), «Makam- Mahmûd nedir?» diye sorulunca (öyle demi(tir: “O gün Yüce Allah Kürsî’sine iner (nüzûl); Kürsî, s k kl ndan ötürü t pk yeni yükün ç kard sese benzer bir ses ç kar r. Allah’ n Kürsî’sinin geni li i, yeryüzü ile gökyüzü aras kadard r.”165 Enes b. Mâlik, Rasûlullah (s.a.v.)’ n (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Peygamberler bana gelirler ve ben cennet kap s na gelene dek onlar n önlerinde yürürüm. Cennet kap s n n alt ndan iki kanad vard r ve bu iki kanat aras ndaki mesafe be yüz y ld r. Kap n n üzerinde k rm z yâkûttan bir halka vard r. Derken kap n n aç lmas n isterim ve bana izin verilir. Rabbimim huzuruna ç kar m. Rabbimin huzuruna var nca, O’nu .zz Kürsî’sinin üzerine oturmu olarak görürüm. Bunun üzerine O’na secde ederek boyun bükerim.”166 el-Malatî’nin haberî s fatlar konusunda görü(ünü desteklemek için yer yer zay f, bazen de uydurma hadislere dayanm ( olmas , onun hadisler konusunda dakîk olmad (eklinde yorumlanm ( ve onun bu tavr (iddetle ele(tirilmesine neden olmu(tur. Meselâ el-Kevserî, Malatî’nin Makâm- Mahmûd hakk nda aktard hadisin çok zay f,167 Vehb’in rivâyetinin de “terkedilmi( olan isrâiliyattan” oldu unu söylemektedir.168 Ayr ca o, Malatî’nin “Kürsî” hakk nda Enes b. Mâlik’ten rivâyet etti i haberi de, “do ruluktan ve haktan nasibini alamam (, sahîh bir yolla da sâbit olmam ( bir hadis” (eklinde nitelemi(tir.169 160 Kevserî, Malatî [K], s. 107-108, 15. dipnot. Malatî [K], s. 103. 162 Malatî [K], s. 97. 163 Bakara, 2/255. 164 Malatî [K], s. 103. 165 Malatî [K], s. 114; Hadis için bkz. Dârimî, Rikak, 80. 166 Malatî [K], s. 104. 167 Kevserî, Malatî [K], s. 103, 3. dipnot. 168 Kevserî, Malatî [K], s. 104, 1. dipnot. 169 Kevserî, Malatî [K], s. 104, 2. dipnot. 161 246 El-Malatî ve Selefîlik 247 10. Nüzûl ve Suûd (Allah’:n nmesi ve Ç:kmas:) el-Malatî’ye göre âyet ve hadislerde belirtildi i gibi, Yüce Allah’ n inmesi (nüzûl) ve ç kmas (suud) hakt r.170 O bu konuda, “Allah diledi ini siler, diledi ini ise b rak r; Ana Kitap O’nun kat ndad r”,171 “Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi yoksa Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin baz mucizelerinin gelmesini mi bekliyorlar?”,172 “Hepsi saf saf Rabbine arzedilecekler; (O da öyle) buyurur: . te andolsun ki, ilk önce yaratt m z gibi bize geldiniz; fakat siz va’d etti imiz zaman gerçekle tiremeyece imizi sanm t n z, öyle de il mi?”173 ve “Rabbinin emri gelip melekler s ra s ra dizildi i zaman”174 âyetlerine dayanarak Yüce Allah’ n ini(ini (nüzûl) ve ç k ( n (suûd) inkâr eden Cehmiyye’yi reddetmeye ve bu hususu ispat etmeye çal (m (t r.175 el-Malatî, Allah’ n ini(i (nüzûl) ve ç k ( (suûd) konusunda ayr ca (u hadislere de yer vermi(tir: 0bn Abbas (r.a.), “Allah diledi ini siler, diledi ini ise b rak r; Ana Kitap O’nun kat ndad r”176 âyeti hakk nda “Allah, Ramazan ay nda dünya semâs na iner ve bir senenin i(ini görür. O, kötülükten, saadetten, ölümden ve hayattan istedi ini siler” demi(tir.177 Yine 0bn Abbas (r.a.), “Onlar ille buluttan gölgeler içinde Allah’ n ve meleklerin gelmesini ve i in bitirilmesini bekliyorlar de il mi?”178 âyeti hakk nda, “Allah k yâmet günü paramparça olmu( karanl k bir bulut içerisinde gelecektir” demi(tir.179 Ka’b’dan (öyle rivâyet edilmi(tir: “Allah, $aban ay n n ortas nda yeryüzü ehline ç k p gelir (tulû’). O, mü(rik ve bid’at sâhibi olup cemaati terk eden (mü(âhîn)180 d ( nda kalan herkesi ba (lar.”181 Osman b. Ebî’l-Âss, Rasûlullah (s.a.v.)’ n (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir:182 “Gecede öyle bir an vard r ki, o anda semân n kap lar aç l r ve bir münâdî öyle seslenir: ’Dua eden yok mu ona icâbet edeyim, isteyen yok mu ona vereyim ve isti fâr eden yok mu onu ba layay m?”183 Ebû Hureyre (r.a.) Rasulûllah (s.a.v.)’ n, “Onlar; Allah’ n buluttan gölgeler içinde, meleklerle birlikte kendilerine gelivermesini ve i lerini bitirivermesini mi bekliyor- 170 Malatî [K], s. 113. Ra’d, 13/39. 172 En’âm, 6/158. 173 Kehf, 18/48. 174 Fecr, 89/22. 175 Malatî [K], s. 113-114. 176 Ra’d, 13/39. 177 Malatî [K], s. 113. 178 Bakara, 2/210. 179 Malatî [K], s. 114. 180 Kr(. el-Firûzâbâdî, s. 1570. 181 Malatî [K], s. 113. 182 Malatî [K], s. 113. 183 Kr(. Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV/218. 171 247 248 Mehmet Kubat lar?”184 âyetinin tefsîri ile ilgili olarak (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Allah (elCebbâr) ve melekler buluttan gölgeler içerisinde inerler.”185 “0bn Mes’ûd (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Ben Makam- Mahmûd’ta duraca m.” Ona (s.a.v.), «Makam- Mahmûd nedir?» diye sorulunca (öyle demi(tir: “O gün Yüce Allah Kürsî’sine iner (nüzûl); Kürsî, s k kl ndan ötürü t pk yeni yükün ç kard sese benzer bir ses ç kar r. Allah’ n Kürsî’sinin geni li i, yeryüzü ile gökyüzü aras kadard r.”186 el-Malatî, Cehm’in Yüce Allah’ n $âbân ay n n ortas nda inmesini (nüzûl) de reddetti ini, oysa bu görü(ün bât l, Allah' n inmesinin ise hak oldu unu (u hadisleri delil getirerek ispat etmeye çal (m (t r:187 “Ebû Hureyre (r.a.), Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (öyle dedi ini rivâyet etmi(tir: “Allah her gecenin son üçte birinde dünya semâs na iner ve öyle der: ’Yok mu bana dua eden, ona icâbet edeyim? Yok mu isti far eden, onu ba layay m? Yok mu benden isteyen, ona vereyim?”188 “Ebû Hureyre (r.a.) ve Ebû Saîd el-Hudrî, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (öyle dedi ini rivâyet etmi(lerdir: “Allah gecenin son üçte birine kadar mühlet verir. Sonra dünya semâs na iner ve öyle der: Yok mu günah ndan tövbe eden, isti far eden, dua eden ve isteyen?”189 el-Malatî’nin, di er haberî s fatlarda oldu u gibi nüzûl ve suûd konusunda da “Yüce Allah dünya semâs na inecek ve Rasûlullah’tan rivâyet edilen hadislerde buyruldu u gibi “tövbe eden yok mu?” diyecektir” görü(ünü benimseyen Ashâbu’lHadîs’in190 yoluna tâbi oldu u belli olmaktad r. 11. Mecîet (Allah’:n Gelmesi) el-Malatî’ye göre nasslarda buyruldu u gibi “Allah’ n geli(i” hakt r. O bu konuda da “Ve Rabbin gelip melekler de saf saf dizilince”191 âyetine dayanm (t r. Yine el-Malatî ayr ca, Hz. Peygamber (s.a.v.)’den, “K yâmet günü biz yüksek bir yer üzerindeyken Rabbimiz bize gelir ve gülümseyerek bize tecellî eder”192 mealinde bir hadis aktararak “Allah’ n geli(i”nin hak oldu unu ispat etmeye çal (m (t r.193 Ayr ca el-Malatî bu konuyla ilgili olarak 0bn Abbas (r.a.)’ n Hz. Peygamber (s.a.v.)’den nakletti i (u hadisi de aktar r: “Gece Rabbim bana en güzel sûrette geldi ve «Ya Muhammed! Meleu’l-A’lâ’n n nerede oldu unu bilir misin?» dedi...”194 184 Bakara, 2/210. Malatî [K], s. 102. 186 Malatî [K], s. 114; Hadis için bkz. Dârimî, Rikak, 80. 187 Malatî [K], s. 112-113. 188 Buharî, Teheccüd, 14; Müslim, Müsafirîn, 168; Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 21; Tirmizî, Salât, 211; 0bn Mâce, 0kâme, 182. 189 Müslim, Müsafirîn, 172; 0bn Mâce, 0kâme, 182. 190 E(’ar’î, Makalât, 295. 191 Fecr, 79/22. 192 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV/407. 193 Malatî [K], s. 120. 194 Malatî [K], s. 138. 185 248 El-Malatî ve Selefîlik 249 Görülüyor ki el-Malatî bu konuda da, “Allah k yâmet gününde gelecektir” diyen Ashâbu’l-Hadîs’in195 görü(ünü benimsemi(tir. Ancak onun “Allah’ n gelmesi” konusunda Ebû Âs m Hu(ay( b. el-Asram’dan gelen haberleri yorumsuz olarak aktard görülmektedir. Nitekim Zâhid el-Kevserî, Malatî’nin eserinde yer verdi i 0bn Abbas’tan rivâyet edilen hadisin “Müdelles” ve “Munkat ” oldu unu, ancak Ebû Âs m Hu(ay( b. el-Asram’ n s fatlar konusunda kendi görü(ünü desteklemek için bu tür hadisleri aktarmaktan kaç nmad n söyler.196 D. EL-MALATÎ’N N TE BÎH VE TECSÎM ANLAYI I KAR ISINDAK KONUMU Daha önce haberî s fatlar n zâhirî mânalar yla ele al nd klar nda te(bîh yahut tecsîme götürebilece ini, nitekim haberî s fatlar konusunda Selefiyye’den bir grubun a( r l a kaçarak, bu s fatlar zâhirî mânalar yla anlaman n gereklili ine inand n , Allah’ n s fatlar n yarat klar n s fatlar na benzeterek te(bîhe dü(tüklerini197 vurgulam (t k. Yine bu telakkiyi savunan Selefiyye mensuplar n n, nasslar n arka plan ndaki anlamlar dikkate almayan, yaln zca zâhirî/lafzî manâlara sar lan tutumlar nedeniyle muhalifleri taraf ndan Ha(viyye, Mü(ebbihe veya Mücessime gibi isimlerle isimendirildi ini198 ve nakilci hadis âlimlerinin de bilhassa Mu’tezile taraf ndan Ha(evî olarak nitelendirildi ini belirtmi(tik.199 Bu ba lamda Malatî’nin dü(ünce sisteminde de, Allah’a el (yed),200 yüz (vech),201 ayak (sâk),202 ar n üzerine yerle me (istivâ),203 ini ve yükseli (nüzûl ve suûd)204 ve gelme (mecîet)205 gibi s fatlar isnat edilmi(tir. Bunlar gibi haberî s fatlar ihtiva eden müte(âbih nasslar te(bîh ve tecsîm anlay ( na yakla(t racak tarzdaki yorumlar , el-Malatî’nin de Ha(evîlikle itham edilmesine yol açm (t r.206 Yine el-Malatî’nin, bu tür haberleri, ba(ta Ebû Hanife207 olmak üzere, 0slâm dünyas nda birçok âlim taraf ndan Allah’ yarat klara benzetti i gerekçesiyle te(bîhçi olarak nitelendirilen Mukâtil b. Süleyman,208 ayr ca Hu(ay( b. Asram ve Muhammed b. Ukkâ(e (ö. 225/839’dan sonra)209 gibi ha(evîlik195 E(’ar’î, Makalât, s. 295. Kevserî, Malatî [K], s. 138, 1. dipnot. 197 $ehristani, Milel, I/92. 198 Uluda , .slâm Dü üncesinin Yap s , s. 34. 199 0bn Teymiyye, Minhâcu’s-Sünneti’n-Nebeviyye, II/520-521; 0bn Teymiyye, .bn Teymiyye Külliyat , s. 163; Kr(. 0bn Kuteybe, Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs, s. 77. 200 Kr(. Malatî [K], s. 135 vd. 201 Kr(. Malatî [K], s. 118 vd. 202 Kr(. Malatî [K], s. 136. 203 Kr(. Malatî [K], s. 100. 204 Kr(. Malatî [K], s. 113. 205 Kr(. Malatî [K], s. 120, 138. 206 Kr(. Kevserî, “Mukaddime”, s. ; Bkz. Kevserî, Malatî [K], s. 70, 3. dipnot; Ne((âr, Ne ’etu’l-Fikri’lFelsefî fi’l-.slâm, I/335; Öz-0lhan, XXVII/467-468. 207 0bn Hacer el-Askalânî, Kitâbu Tehzîbi’t-Tehzîb, B.y.y. (Dâru’l-Fikr Bas m ), 1984, X/251; Kevserî, “Mukaddime”, s. Ž. 208 Kevserî, “Mukaddime”, s. . 209 Hu(ay( b. Asram M s r’da baz âlimlere göre hicri 253, baz lar na göre ise 254’te veya vefat etmi(tir. Bkz. Kevserî, “Mukaddime”, s. 1. 196 249 250 Mehmet Kubat leriyle ünlenen râvilerden nakletmesi de onun ha(evîlikle itham edilmesine yol açm (t r. Bu nedenle biz burada el-Malatî’nin te(bîh ve tecsîm dü(üncesi ya da ha(evîlik kar( s ndaki konumundan k saca söz etmek istiyoruz: Öncelikle belirtmemiz gerekir ki, el-Malatî’nin haberî s fatlar konusunda kaba bir mücessime telakkisi ifade eden ve bir k sm zay f veya mevzû olan hadisleri sahihmi( gibi, hiçbir tenkit ve tetkîke tâbi tutmaks z n aktarmas ,210 te(bîh ve tecsîme kap aralayan bir tutum olarak görülmü(tür. Yine el-Malatî’nin, haberî s fatlar konusunda yukar da isimleri zikredilen ve ha(evîlikleriyle ünlenen râvilerden aktar mda bulundu u bir gerçektir. Onun etTenbîh’te söz konusu kimselerin te(bîh ve tecsîmi îmâ eden, meselâ Mukâtil b. Süleyman’ n “istivâ”y “istikrâr” olarak yorumlayan tefsîrine,211 Hu(ay( b. Asram’ n Yüce Allah’a hissî (cismanî) ini( ve ç k ( (nüzûl ve suûd) atfeden yorumuna212 yer verdi i ve bu görü(leri yorumsuz olarak aktard görülmektedir.213 Ancak bizce el-Malatî’nin kaba bir mücessime telakkisi ifade eden ve bir k sm zay f veya mevzû olan hadisleri yorumsuz olarak aktarmas ve ha(evîlikleriyle ünlü (ah slardan aktar mlarda bulunmas , onun Allah’ insana benzeten, O’na mekân isnat eden te(bîhçi veya tecsîmci telakkiyi tümüyle benimsedi ini, bütünüyle onlar gibi dü(ündü ünü göstermedi i gibi, bu tutum onun zorunlu olarak daha önce sözünü etti imiz te(bihe dü(en Selefiyye grubundan ya da Ha(evî s n f ndan say lmas n da gerektirmez. Kanaatimizce el-Malatî, haberî s fatlar te(bihe dü(meden Allah’a nispet eden selefî grubun içerisinde yer almakta ve te(bîhe dü(en di er selefîlere de kar( bir tav r tak nmaktad r. Bu konuya dair zikredece imiz (u veriler bu sav m z destekler mahiyettedir: 1. el-Malatî, Cehmiyye’nin, “hiçbir (ey Allah’a hâli de ildir, Allah yerinden zâil olmaz (inmez ve ç kmaz)” (eklindeki dü(üncelerine cevap verirken, onlar câhillikle suçlamakta ve (öyle demektedir: “Rabbimiz böyledir (iner ve ç kar). Fakat O’nun ini(i (nüzûl) yarat klar n ini(i gibi de ildir. Yarat klardan hiç kimse yoktur ki, bir yerden ba(ka bir yere intikâl etti inde, onun ilk kald yer bo( kalmas n ve söz konusu ilk kald yere dair ilmi de kesilmi( olmas n. Fakat Yüce Allah yeryüzünden gökyüzüne istivâ edince veya bir semâdan ötekine ya da yeryüzüne inince, yeryüzünde ve gökyüzünde hiçbir (ey O’nun ilminin kapsam d ( nda kalmaz. Dolays yla Yüce Allah’ n istivâ ve nüzûldan sonraki ilmi, istivâ ve nüzûldan önceki ilmi gibidir. Neticede istivâ ve nüzûl O’nun ilminden hiçbir (ey artt rmam ( ve eksiltmemi(tir. Ayn (ekilde Yüce Allah’ n yarat klar ndan habersiz olmas ve yarat klar n n O’nun ilminin kapsam d ( nda kalmas dü(ünülemez.”214 210 Malatî [K], s. 103, 104, 112. Malatî [K], s. 75; Kevserî, “Mukaddime”, s. . 212 Kr(. Malatî [K], s. 113. 213 Malatî [K], s. 112-113 214 Malatî [K], s. 116. 211 250 El-Malatî ve Selefîlik 251 2. el-Malatî’nin, et-Tenbîh’in günümüze ula(mayan bir bölümüne göndermede bulunarak “kitab n devam nda Mü(ebbihe’yi reddedece im” demesi,215 onun te(bîh ve tecsîm akîdesini benimsemedi ini aç kça göstermektedir. 3. Yine el-Malatî, et-Tenbîh’in bir ba(ka yerinde Râf zâ grubundan Hi(âm’ n gerçekte Tevhîd maskesi alt nda te(bîh görü(üne meyletti ini, böylece Tevhîd’in rükünlerini y kmay hedefledi ini, çünkü onun söz konusu te(bîh dü(üncesiyle Yaratan ve yarat lan e(it gördü ünü, asl nda onun buna benzer görü(lerinin Kur’an ve Sünnet’e tamamen ayk r oldu unu ve bu bak ( aç s n n 0slâm’ temelden y kmakla e(de er bulundu unu belirtmi(tir.216 Bu da aç k bir biçimde el-Malatî’nin gerçekte te(bîh ve tecsîm anlay ( n benimseyen bir âlim olmad n göstermektedir. 4. Ayr ca el-Malatî, Râf zâ’dan olan Sebeiyye gruplar n n Hz. Ali (r.a.)’nin ölmedi ine dair bât l dü(üncelerini reddederken, onlar n bu dü(ünceleriyle H ristiyanlar gibi dü(ündüklerini belirtmekte, cismi ve keyfiyeti olan bir varl n ilâh olamayaca n aç kça söylemektedir.217 Bizce bu tav r, Malatî’yi Mü(ebbihe’den ay ran en temel farkl l kt r. O halde denilebilir ki, hem el-Malatî hem de onun da içerisinde yer ald haberî s fatlar te(bihe dü(meden Allah’a nispet eden Selefiyye için Allah’ n mahlûkat na benzetilmemesi temel bir düstûrdur. Bu düstûr, te(bîhi aç kça d (ar da b rakmaktad r. Meselâ, Allah için “vech/yüz” isnâd n , O’nu mahlûkât na benzetme giri(imi olarak niteleyen Cehmiyye’ye Selefiyye’nin cevab , “Öyle (ey olur mu? $imdi senin de yüzün var, bir domuzun da yüzü var. Senin yüzün bir domu218 zun yüzüne mi benzemektedir?” (eklinde olmu(tur. Görüldü ü gibi, kaba bir cevap olmakla birlikte, verilen bu kar( l kta “Allah’ n yüzü vard r; fakat mahlûkât n yüzüne benzemez” anlay ( dile getirilmektedir.219 K sacas el-Malatî’nin de ayn anlay (la hareket etti i, haberî s fatlar Allah’a nispet etmekle beraber, te’vile gitmedi i ve te(bîhe de dü(medi i görülmektedir. Nitekim o, te(bîh ve tecsîme kar( oldu unu aç kça ifade etmekte ve haberî s fatlar te bihe dü meden Allah’a nispet eden Selefî telakkide oldu u gibi, o da Allah’ mahlûkât na benzetmeme düstûruna ba l kalmaktad r. SONUÇ Muhammed Hüseyin el-Malatî, hicrî IV. (X.) yüzy l gibi erken say labilecek bir ça da ya(am (, 0slâmî f rkalar n tasnifi, itikadî görü(lerinin aktar lmas ve bu görü(lerin ele(tirisine dair kaleme ald et-Tenbîh adl eseriyle müstesnâ bir konuma sahip ilk müelliflerimizden biridir. el-Malatî'nin itikadî görü(leri dikkatle tetkik 215 Malatî [K], s. 24; Kr(. Öz-0lhan, XXVII/468. Malatî [K], s. s. 19, 24; Kr(. Öz-0lhan, XXVII/468. 217 Malatî [K], s. 19. 218 Muhammed b. 0shâk 0bn Huzeyme, Kitâbu’t-Tevhîd ve .sbâtu S fâti’r-Rab, Tah. Muhammed Halil H ras, B.y.y, (N(r. Dâru’l-Fikr), 1973, s. 23; Kr(. 0(can, Selefilik, s. 168. 219 0(can, Selefilik, s. 168. 216 251 252 Mehmet Kubat edildi inde, onun büyük ölçüde ilk dönem Müslümanlar n n dini anlama ve aç klama yöntemini muhafaza etme gayretiyle hareket ederek itikâdî konularda vârid olan nasslar n zâhirine itibar etti i, bu hususlarda bazen zay f ve mevzû haberlere de dayand görülmektedir. Onun itikâdî görü(lerini (ekillendirirken Kelâm metodunun yayg nl k kazanmaya ba(lad , bilhassa Mu’tezile ve Ehl-i Sünnet kelâm yla akl n devreye girdi i dönemden sonra (ekillenen ve öncülü ünü Ahmed b. Hanbel’in yapt Ashâbu’l-Hadis’in izinden yürüdü ü belli olmaktad r. Bu nedenle onun büyük oranda Selefiyye’in itikâdî konulara ili(kin yöntemini takip etti i ve bu telakkiyi benimsedi i söylenebilir. Bu husus, el-Malatî’nin Selefiyye ile olan ili(kisini aç kça ortaya koymaktad r. Ancak biz bu çal (mada el-Malatî’nin Selefiyye ile olan ili(kisini aç a ç karmaya çal (makla beraber, onun Selefiyye içerisinde haberî s fatlar konusunda te(bihe dü(enlerle, bu s fatlar te(bihe dü(meden Allah’a nispet eden birbirlerinden farkl dü(ünen iki ayr gruptan hangisine daha yak n oldu u da tespit etmeyi hedefledik. Çal (mam z neticesinde elde etti imiz verilerden hareketle el-Malatî’nin, Allah’a el, yüz, göz, ayak, parmak, gelme, inme, ç kma, istivâ, semâ, ar(, kürsî gibi s fatlar atfetti ini tespit ettik. Fakat onun bu tür haberî s fatlar yarat klar nkine benzemeyecek tarzda ve yorumsuz olarak Allah’a nispet etti ini gördük. Bu husus onun haberî s fatlar Allah’a nispet eden, fakat te’vîle de gitmeyen selefî telakkiyi benimsedi ini, dolays yla bu kesime daha yak n durdu unu göstermektedir. Ayr ca ara(t rmam z neticesinde el-Malatî’nin te(bîh ve tecsîm anlay ( n benimsemedi ine dair aç k ifadelerinden hareketle de, onun, haberî s fatlar konusunda a( r giderek nasslarda geçen isimlerin anlamlar n kendi ba lam ndan koparan, akla ve Tevhid’e ayk r , Allah’ n s fatlar na uygun dü(meyecek (ekilde, O’nun birli i ve s fatlar yla çeli(ki arz edecek bir biçimde te’vîl eden, O’na, yarat klar nkine benzer tarzda organ atfeden ve bu s fatlar cisimle(tirmeye aç k bir tarzda yorumlayan, dolays yla da te(bîh ve tecsîme dü(en Selefiyye grubundan olmad n belirledik. Ba(ta 0slâm Mezhepler Tarihi ve Akaid/Kelâm olmak üzere 0slâmî ilimlerin hemen her alan nda geni( bilgisi ve kültürüyle dikkati çeken ilk dönem Müslüman âlimlerinden el-Malatî’nin itikadî görü(leri, erken dönem 0slâm toplumundaki dinî dü(ünceyi anlamada ve dinî atmosferi alg lamada bizlere önemli ipuçlar vermektedir. Ayr ca onun erken dönem 0slâm itikâd na ili(kin aktard bilgiler, Ashâbu’lHadîs veya Ehlu’l-Hadîs gibi isimlerle adland r lan Selefiyye’nin dinî ve dü(ünsel yap s n belirleyip analiz etmemizde ve Selefiyye gruplar aras ndaki fikirsel farkl l klar tespit etmemizde bizlere ( k tutmaktad r. KAYNAKÇA Ahmed b. Hanbel, Ahmed b. Muhammed, Müsned, 0stanbul, 1992. ----------------, er-Red ale’z-Zenâdika ve’l-Cehmiyye, (Ali Sâmi en-Ne((âr-Ammâr Cemî et-Tâlibî, Akâidu’s-Selef içinde, ss. 49-114), 0skenderiye, 1971. ----------------, Usûlu’s-Sünne, (Fevvâz Ahmed Zemelî, Akâidu Eimmeti’s-Selef içinde, ss. 11-42), Beyrut, 1410/1995. 252 El-Malatî ve Selefîlik 253 Akk, Hâlid Abdurrahman, el-Usulu’l-Fikriyye li Menâhici’s-Selefiyye .nde 8eyhi’l.slâm, Beyrut, 1995. Alt nta(, Ramazan, “Ha(viyye’nin Do u(u ve Kelâmî Görü(leri”, CÜ.FD, Sy.: 3, (ss. 57-93), Sivas, 1999. Atay, Hüseyin, .slâm’ n .nanç Esaslar , Ankara, 1992. Azb, Muhammed Zeynuhum Muhammed, “Mukaddime”, (Malatî, et-Tenbîh, Thk. M. Azb içinde, s. 3-4), Kahire, 1993. Beyhakî, Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali, Kitâbu’l-Esmâ ve’s-S fât, Beyrut, (N(r. Dâru 0hyâi’t-Turâsi’l-Arabî), Ts. Buharî, Ebû Abdillah Muhammed b. 0smail, el-Câmiu’s-Sahîh, 0stanbul, 1992. ----------------, Halku Ef’âli’l-.bâd, (Ali Sâmi en-Ne((âr-Ammâr Tâlibî, Akâidu’s-Selef içinde, ss. 115-252), 0skenderiyye, 1971. Bulaç, Ali, .slâm Dü üncesinde Din-Felsefe/Vahiy-Ak l .li kisi, 0stanbul, 1994. Cezerî, $emsuddîn Ebû’l-Hayr Muhammed b. Muhammed, Tâyetu’n-Nihâye fî Tabakati’l-Kurra, N(r. G. Bergstraesser, Beyrut, 1402/1982. Cürcanî, Seyyid $erîf, Kitâbu’t-Ta’rîfât, Kahire, 1283. Cüveynî, Ebû’l-Mealî, el-Akîdetu’n-Nizamiyye, Kahire, Ts. ----------------, e -8âmil fî Usuli’d-Dîn, Beyrut, 1999. Çelebi, 0lyas, 0slâm 0nanç Sisteminde Ak lc l k ve Kad Abdulcebbâr, 0stanbul, 2002. Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Behrâm, Sünenu’d-Dârimî, Beyrut, Ts. Dedering, Sven, “Mukaddime”, (Malatî, et-Tenbîh, N(r. Dedering içinde, s. ! — ), 0stanbul, 1936. Ebû Dâvud, Süleyman b. E(’as es-Sicistânî el-Ezdî, Sunenu Ebî Dâvûd (Avnu’lMa’bûd ile beraber), Beyrut, 1399/1979. Elmal l , M. Hamdi Yaz r, Hak Dini Kur’an Dili, 0stanbul, Ts. Erdemci, Cemalettin, Mütekaddimîn Kelâm nda Nass Anlama Sorunu ve A r Yorum, AÜSBE, (Bas lmam ( Doktora Tezi), Ankara, 2002. E(’arî, Ebû’l-Hasen, Makalâtu’l-.slâmiyyîn ve .htilâfu’l-Musallîn, Ne(r. Ritter, Weisbaden, 1980. Gazzâlî, Ebû Hâmid, .lcâmu’l-Avâm an .lmi’l-Kelâm, Beyrut, 1985. Gölcük, $erafeddin, Kelâm Tarihi, Konya, 1992. ----------------, Kelâm, (Süleyman Toprak ile beraber), Konya, 1996. Hanefî, Ebû’l-0zz, 8erhu Akâidi’t-Tahâviyye, Beyrut, 1988. 0bn Asâkir, Ebû’l-Kâs m Sikatuddin Ali b. Hasan b. Hîbetullah, Tarihu Medîneti’dD me k, D me(k, 1982-1996. 0bn Hacer, el-Askalânî, Kitabu Tehzîbi’t-Tehzîb, B.y.y. (Dâru’l-Fikr Bas m ), 1984. 0bn Huzeyme, Muhammed b. 0shâk, Kitâbu’t-Tevhîd ve .sbâtu S fâti’r-Rab, Tah. Muhammed Halil H ras, B.y.y, (N(r. Dâru’l-Fikr), 1973. 0bn Kayyim, el-Cevziyye, .’lâmu’l-Muvakkîn, Beyrut, 1993. 0bn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim, Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs, Beyrut, 1405/1985. 0bn Mâce, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvinî, Sunenu .bn Mace, Kâhire, Ts. 0bn Teymiyye, Takiyyuddîn Ahmed, Mecmûu Fetâvâ, Riyad, Ts. ----------------, Minhâcu’s-Sünneti’n-Nebeviyye, Thk. M. Re(âd Sâlim, Kahire, 1406. ----------------, .bn Teymiye Külliyat , Çev. Heyet, 0stanbul, 1988. 253 254 Mehmet Kubat 0lhan, Avni, (Mustafa Öz ile birlikte), “Malatî, Ebü’l Hüseyin”, D.A, (XXVII/467468), 0stanbul, 2003. 0sfehanî, Râ b, Mufredâtu Elfâzi’l-Kur’an, Thk. S. Adnân Dâvûdî, Beyrut, 1412/1992. 0(can, Mehmet Zeki, Selefîlik, .slâmî Köktencili in Tarihi Temelleri, 0stanbul, 2006. 0zz b. Abdusselâm, Ebû’l-Kâs m b. Hasan b. Muhammed, Mulhâtu’l-.’tikâd, (Tâcuddîn es-Subkî, Tabakâtu’ -8âfiiyyeti’l-Kübrâ içinde), B.y.y., (N(r. Dâru 0hyâi’l-Kütubi’l-Arabî), 1965. Kâdî, Abdulcebbâr b. Ahmed el-Hemedânî, 8erhu’l-Usûli’l-Hamse, Thk. Abdulkerîm Osman, Kahire, 1416/1996. ----------------, Fazlu’l-.’tizâl ve Tabakâtu’l-Mu’tezile, Tunus, 1974. Kâs mî, Cemâluddîn, Mehâsinu’t-Te’vîl, Beyrut, 1978. ----------------, Delailu’t-Tevhid, Beyrut, 1991. Kehhâle, Ömer R za, Mu’cemu’l-Müellifîn, Beyrut, Ts. Kevserî, Muhammed Zâhid, “Mukaddime: Kelimetun ani’t-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bida’ ve Müellifuhu Ebî’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed elMalatî e(-$afiî Rahimehullahu Tealâ”, (Malatî, et-Tenbîh, Tkd. ve Thk. M. Zâhid el-Kevserî içinde, s. ˜ — ), Kahire, 1368/1948, II. Bask , 1418/1997. Koçyi it, Talat, Kelâmc larla Hadisçiler Aras ndaki Münaka alar, Ankara, 1984. Kubat, Mehmet, Malatî ve Kelâmî Görü leri, Van, 2008. ----------------, “Selefî Perspektifin Tarihselli i”, .slâmî Ara t rmalar, Cilt: 17, Say , 3, ss. 235-251, Ankara, 2004. Kubbî, Sa’duddîn b. Muhammed, Da’vetu’s-Selefiyye, Beyrut, 1994. Malatî, Ebû’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed b. Adurrahmân, et-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehl-i’l-Ehvâ ve’l-Bida , N(r. S. Dedering, 0stanbul, 1936. ----------------, et-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehl-i’l-Ehvâ ve’l-Bida , Tkd. ve Thk. M. Zâhid elKevserî, Kahire, I. Bask 1368/1948, II. Bask 1997/1418. ----------------, et-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehl-i’l-Ehvâ ve’l-Bida , Tkd., Thk. ve Tlk., Muhammed Zeynuhum Muhammed Azb, Kahire, 1993. ----------------, et-Tenbîh ve’r-Red alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bida’, Thk. ve Tlk., Yemân b. Sa’duddîn el-Meyâdînî, Suudi Arabistan, 1994. Mevdudi, Ebu’l-A’lâ, Tefhimu’l-Kur’an, Çev. Heyet, 0stanbul, 1987. Meyâdînî, Yemân b. Sa’duddîn, “Mukaddime”, (Malatî, et-Tenbîh, Thk. Meyâdînî içinde, s. 5-9), Suudi Arabistan, 1994. Müslim, Ebû’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc el-Ku(eyrî, Sahîhu Müslim, Thk. M. F. Abdülbaki, Kâhire, Ts. Nesâî, Ebû Abdirrahman Ahmed b. $uayb b. Ali b. Bahr, Sünenu’n-Nesâî, (esSuyûtî’nin $erhi ve es-Sindî’nin hâ(iyesi ile beraber), Beyrut, Ts. Ne((âr, Ali Sâmî, Ne ’etu’l-Fikri’l-Felsefî fi’l-.slâm, Kahire, 1977. Öz, Mustafa (Avni 0lhan ile birlikte), “Malatî, Ebü’l Hüseyin”, D.A, (XXVII/467468), 0stanbul, 2003. Paki(, Ömer, Mu’tezile ve Kur’an Yorumu, 0stanbul, 2007. Razî, Fahreddîn, et-Tefsîru’l-Kebîr, Tahran, Ts. ----------------, Esasu’t-Takdîs fî .lmi’l-Kelâm, Kahire, 1995. Subhânî, Ca’fer, Usûlu’l-Hadîs ve Ahkâmuhu li .lmi’d-Dirâye, Kum, 1416. Subkî, Tâcuddîn Ebû Nasr Abdulvehhâb b. Ali, Tabakâtu’ -8âfiiyyeti’l-Kübrâ, B.y.y., (N(r. Dâru 0hyâi’l-Kütubi’l-Arabî), 1965. 254 El-Malatî ve Selefîlik 255 $a’rânî Abdulvehhâb, Mîzânu’l-Kübrâ, Beyrut, 1975. $âtibî, Ebû 0shâk b. Mûsa, el-.’tisâm, Beyrut, 1991. $ehristanî, Abdulkerîm, el-Milel ve’n-Nihal, Beyrut, 1406/1986. Tehânevî, Muhammed Ali b. Ali, Ke âfu Ist lahâti’l-Fünûn, 0stanbul, 1404/1984. The Encyclopaedia Of Islam, Leiden, 1954-. Tirmizî, Ebû 0sa Muhammed b. 0sa b. Sûre, el-Câmiu’s-Sahîh, Beyrut, Ts. Topalo lu, Bekir, Kelâm .lmi: Giri , 0stanbul, 1991. ----------------, .slâm Kelâmc lar ve Filozoflar na Göre Allah’ n Varl , (.sbât- Vâcib), Ankara, 1987. ----------------, “Allah”, D.A, II/471-498, 0stanbul, 1989. Toprak, Süleyman, Kelâm, ($erafeddin Gölcük ile beraber), Konya, 1996. Uluda , Süleyman, .slâm Dü üncesinin Yap s , Selef, Kelâm, Tasavvuf, Felsefe, 0stanbul, 1985. Yavuz, Yusuf $evki, “Kelâm”, D.A, (XXV/196-203), Ankara, 2002. Yurdagür, Metin, “Haberî S fatlar Anlamada Metod”, EÜ.FD, Say : 1, 1983. Zehebî, $emsuddîn Ebî Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Osman, Siyeru A’lâmi’nNubelâ, Beyrut, 1985. ----------------, Ma’rifetu’l-Kurrâi’l-Kibâr, Thk. Be((âr Avvâd Ma’rûf, $uayb elArnavûd, Sâlih Mehdî Abbâs, I-II, Beyrut, 1408/1988. Ziriklî, Hayruddîn, el-A’lâm Kâmûsu’t-Terâcîm, Beyrut, 1990. 255