Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Teori Dergisi, 2018
Prensip şudur: Memlekette her varsa bu, evvela ordunun idaresine tahsis edilecektir. Ondan ne artarsa halkındır." 2
Preface to: Andrei V. Anikin, Gold - The Yellow Devil, (translated into Turkish by Aydemir Guler as Altin - Sari Seytan, Istanbul, 2010, pp. 7-13)
i ÖNSÖZ İlkçağ Anadolu'sunun siyasi tarihi, insanlık tarihinin beşiği olan Ön Asya tarihinin anlaşılması için vazgeçilmez bir parçadır. Kuşkusuz siyasi tarihi de savaşlar olmadan anlamak mümkün değildir. Bu çalışma, İlkçağ Anadolu'sunda özellikle Tunç ve Demir Çağında egemen krallıkların ordu kavramına; misyonu, donanımları, yapısı ve psikolojik dayanakları bakımından ışık tutmaktadır. Bu doğrultuda, "İlkçağ Anadolu Devletlerinde Ordu" adlı tezimi, elverdiği ölçüde döneme ait kaynaklara ve bu konuda yapılmış çalışmalara dayanarak, İlkçağ Anadolu devletlerinin ordularını bir bütün olarak ortaya koymasını sağlayacak biçimde hazırlamaya çalıştım. Tezimin hazırlanması sırasında bana yol gösteren ve desteklerini esirgemeyen danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr.Tilla Deniz BAYKUZU'ya en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Koray ŞERBETÇİ ii Tezin Adı: İlk Çağ Anadolu Devletlerinde Ordu Hazırlayan: Koray ŞERBETÇİ ÖZET Savaş olgusu, Taş Devri'nden modern çağlara kadar, insanlığın farklı amaçlar uğruna çeşitli biçimlerle sürdürdüğü, uygarlık tarihinin en somut gerçeğidir. Savaşlar, oluşum, gelişim ve sonuçlanma bakımından; amaca, silahlara, tarafların sosyoekonomik ve politik profillerine göre farklı boyutlarda gerçekleşirler. Bu noktada savaş olgusu, kör bir şiddet olmayıp, devletlerin, belli amaçları gerçekleştirmek için sınırları çizilmiş bir takım faaliyetler çerçevesinde uyguladığı planlı şiddet etkinliğidir. Devletler, bu etkinliği yine belli bir düzen ve sınırlılıkla oluşturdukları ordu dediğimiz kurum aracılığı ile yürütmektedirler. Kamu silahlı gücü olan ordu, tabiatı gereği siyasal erkin doğuşu ile birlikte kurumsallaşmıştır. Kurumsallaşan ordu, varlığını borçlu olduğu devletle ilgili ekonomik ve politik misyonları da üstlenmiştir. Çünkü devlet, var oluş amacı gereği meta üretimini destekler, ticaretin yapılacağı ekonomik ortamı ve güvenliği sağlar, hukuk düzenini kurar. Bu aşamadan sonra devlet büyümek zorundadır. Devleti var eden güçler onu genişlemeye zorlar, ondan daha güçlü olmasını ister. Böyle yeni devlet, sonul sınırlarına ulaşmış doymuş olsa bile yok olma tehlikesi karşısında genişleyip büyümeye zorlanacaktır. İşte bu noktada ordu, hem ekonomik hem de politik misyonu sürdürecektir. Ordunun bu tarihsel rolü ışığında, İlkçağ Anadolu'suna bakıldığında, Hitit, Urartu, Lidya, Frigya ve İyonya ordularının ortak ve farklı yönleri kaynakların elverdiği oranda tespit edilebilir. Tarihsel misyonlarının ve teknik donanımlarının bu devletlerin ordularında pek çok ortak payda yarattığı görülür. Tunç ve demir madeninin silah teknolojisinde kullanımı, savaş arabalarının etkin bir savaş aracı haline dönüştürülmesi, İlkçağ Anadolu devletlerinin izini taşır. Bunun yanı sıra, her devletin var olduğu coğrafi mekanın getirdiği kültürel farklılıklar ve pratik ihtiyaçlar da orduya yansımıştır. Kuşkusuz denizci kent devletleri olan İyonyalıların savaş donanımlarından, stratejilerine iii kadar sahip oldukları askeri ögeler, çetin dağlık bir coğrafyaya egemen olmaya çalışan Urartularda farklı bir biçimlenmeye uğramıştır. Doğal olarak bir kavimler köprüsü olan Anadolu, doğudan ve batıdan gelen insan topluluklarının kültürel dalgaları sonucu sürekli yeni askeri kavramlarla tanışmış, bunlardan etkilenmiş ama sonuçta onları bünyesinde özgün hale getirerek üzerine kendi uygarlık mührünü vurmuş ve bu özgün değeri diğer uluslara da yayabilmiştir. İlkçağ Anadolu Devletlerinin bu ortak ve farklı ögelerle oluşturdukları ordu kavramının kurumsal ve sistemli varlığı, Anadolu yarımadasında egemen olmak isteyen tüm devletlerin tarih boyunca askerlik olgusu ile birincil boyutta ilgilenmeleri gerektiğinin ilk kanıtı olmuştur. Zira, bu coğrafyada var olanın başat koşulu bu siyasal kurumun varlığına belki de her şeyden önce gereksinim hissettirmiştir. İlkçağ Anadolu Devletlerinin orduları, sistemli, dinamik, çağın silah teknolojisine uyumlu, kendine has saldırı ve savunma yapan, iktisadi ve politik misyonları olan birer kurum olarak tarih boyunca bu siyasal iklimde yaşam savaşı verecek devletlerin biçimsel değişikliklerine rağmen anlam ve işlev bakımından hep aynı kalacak bir oluşumun ilk tarihsel örneği olmuştur. iv Name of the thesis: Army in the first age anatolian states Prepared by: Koray ŞERBETÇİ ABSTRACT The concept of war has been the most remarkable fact throughout the history of civilization.It has been used in various types for different aims from Stone Age to Modern Ages.The wars in terms of formation,development and results, take place in different situations according to the aim,weapons,socio-economic and political profiles of the sides in the war.At this point the concept of war is not a pointless violence but a planned violence that nations apply to reach their aims.The nations carry out this activity by means of army which is formed with a special order and restrictions.
Giriş: Millî edebiyat dönemi sanat ve fikir adamı Ömer Seyfettin'i ortalama okuyucu 'hikaye'leriyle tanır. Bu tanımada ilk ve orta öğretim ders kitaplarında daima birkaç Ömer Seyfettin hikayesi bulunmasının baskın bir rolü vardır. Bu tanınmanın da etkisiyle Türkçe'nin en çok okunan yazarlarından biri olan Ömer Seyfettin, asıl sanatkârlık emeğini hikaye alanında harcasa da, ayrıca şiir, roman, makale, mensur şiir ve diğer türlerde de azımsanmayacak hacimde eserler vermiştir. Mensur şiir, İngilizce'de 'prose poem' olarak adlandırılır ve A Dictionary of Literary Terms'de "Nesir olarak yazılmış bir kompozisyon düzenindedir. Fakat, şiirin vezin (rhythm), uyak (rhyme), iç uyak (internal rhyme) gibi ses özelliklerini ve çarpıcı imajlarını kullanır. Bu küçük türü kuranlardan biri Gaspard De La Nuit (1842) isimli eseriyle Aloysius Bertrand olmuştur. Baudelaire gibi sembolist ve sürrealist şairler bu eserden etkilenmiştir. Rimbaud, Oscar Wilde, T.S. Eliot bu türde eser veren sanatçılardandır." 2 şeklinde bir açıklama yapılır. Aynı eserin 'poetic prose' maddesinde (p. 520) de, bu metinlerin 'özel bir etki yaratmak' ve 'duygusal harareti yükseltmek' gibi bir özelliğinden söz edilir. Nesirde şiir özelliklerinden yararlanma eski bir tutumdur. Köktürk Yazıtları'ndan Dede Korkut Hikayeleri'ne, Âşık hikayelerinden Divan edebiyatındaki 'süslü nesir'e kadar bizim edebi geleneğimizde bu oldukça yaygın bir eğilimdir. Ancak, bu eğilim ne kadar eski ise, şiirde nesir özelliklerinden yararlanma da o derece yenidir. Mensur şiir de, şiirin nesre yaklaştırılmaya çalışıldığı bir süreçte; 19. yüzyılda ortaya çıkmış bir ara türdür. Tür problemi edebiyat biliminin en müşkilâtlı alanlarındandır. Mensur şiirin tanımı ve özellikleri araştırmacıların çokça tartıştığı hususlardan biridir. Bu tartışmaların odaklanması gereken eksen mensur şiirinin bağımsız bir 'tür' olduğu gerçeğidir. Bu bakımdan eski edebiyatımızın süslü nesir örneklerini veya Mâî ve Siyâh gibi romanların içinde yer alan şiirsel pasajları mensur şiir sayamayız. Çetişli 3 , Argunşah 4 , Tarım 5 gibi akademisyenler de bu görüşü paylaşırlar.
Atatürk yolu, 2015
almış ve grubun aldığı kritik kararlarda söz sahibi olmuştur. Başkomutanlık ve İstiklal Mahkemeleri gibi önemli kanunların çıkarılmasında ciddi hizmetleri olmuştur. Milli Mücadele'de ortaya koyduğu vatansever tutumu ve fedakar çalışmalarıyla dikkat çeken Muhittin Baha Bey, büyük zaferin kazanılmasında pay sahibi olmuştur.
SOCIAL SCIENCE DEVELOPMENT JOURNAL, 2020
In this study, it was aimed to determine the covid 19 anxiety (fear) levels of the students and to examine the relationship between future anxiety, fear of covid 19 and the willigness to work in the sector in the context of Selçuk University Silifke Taşucu Vocational School tourism program students. For this purpose, the literature on the subject was searched and a questionnaire form was created. In 2021, 193 students who received tourism education at post vocational school of Selçuk University Silifke-Taşucu were reached via watsupp and a survey was conducted. The obtained data were evaluated with percentage, frequency analysis, t-test and multiple correlation tests and interpreted with the help of tables. According to the results of the analysis, it was concluded that the students had a moderate level of covid-19 anxiety. In addition, according to the results of the analysis, a moderately positive and significant relationship was found between Covid 19 and future anxiety. A weak positive and significant relationship was found between the willingness to work in the sector and the covid 19 anxiety. A moderate positive relationship was found between the willingness to work in the sector and the future anxiety. Keywords: Covid 19, future anxiety, willingness to work in the sector
2010 yılının Aralık ayında Tunus'ta başlayan "Arap Baharı" olarak literatüre geçen dalga Arap dünyasında hızla yayılarak 2011'de Suriye'ye sıçramıştır.Suriye'deki protestolar rejim güçleri tarafından şiddetle bastırılmış ve büyük katliamlarla neticelenmiştir.Yoğun şiddet ve çatışma ortamından kaçan pek çok Suriye vatandaşı Türkiye'nin de aralarında bulunduğu komşu ülkelere sığınmışlardır. Türkiye, bu süreçte izlemiş olduğu "açık kapı" politikasıyla Suriye ile arasındaki sınır kapısını açmış ve sığınmacıları kabul etmiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre ; Türkiye'de kayıtlı Suriyeli mülteci sayısı 3.168.757 kişidir.Türkiye'deki Suriyeli mülteci çocuk sayısı; 696.476 kız , 763.105 erkek çocuk olmak üzere toplam 1.459.572 'dir (2) . Aralık 2016 itibariyle Türkiye'de doğan Suriyeli çocuk sayısı ise ; 230.000'i aşmıştır. (3) Hatay ilinde geçici koruma kapsamında 403.483 Suriyeli mülteci vardır.Bunların 17.738'i kamplarda diğerleri ise kamp dışında kalmaktadırlar. Hatay Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü 2015 nüfus sayımı verilerine göre ;Hatay il nüfusu 1.533.507'dir.(4) Hatay nüfusu ile Hatay'daki Suriyeli mülteci sayısını karşılaştırdığımızda; Hatay nüfusunun %26'sı kadar Suriyeli mülteci vardır. Bir ilin nüfusunun dörtte biri kadar bir artış bir çok problemin yanında eğitim sorununu da beraberinde getirmekte ve böylesine büyük bir mülteci kitlesinin Türkiye algısı daha da önem arz etmektedir.
2001 Annual Conference Proceedings
dans "Dalmatia and the Ancient Mediterranean: 50 years after John J. Wilkes’ Dalmatia", sous la direction de Audrey Bertrand et Emmanuel Botte, MEFRA 134-1, 2022, pp.103-136., 2022
Journal of Public Health Policy, 2005
Investigaciones Geográficas
Acta Acustica united with Acustica, 2013
2015
Temas Sociológicos, 2023
IEEE Access, 2020
„Czas Kultury”, 2021
Alzheimer's & Dementia, 2005
Rheumatology, 2017
Proceedings of the 17th ACM Conference on Interaction Design and Children, 2018
The Journal of Physical Chemistry C, 2016
Current Journal of Applied Science and Technology, 2020
Journal of Membrane Science, 2017
Journal of the International AIDS Society, 2015