Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Nesep Atlası – Hakan Temir
…
5 pages
1 file
Hakan Temir Arapların neseplerini konu edindiği eserin başında araştırmanın amacı, önemi, kaynakları ve metodunu vermiş, ardından tablolar halinde nesepleri sıralamıştır. Bu çizelgede Adnân ve Kahtân soylarına ait tüm kabilelerin şecerelerini sunmuştur. Arapların neseplerini doğru bir şekilde analiz etmek için Adnân ve Kahtân'ı iyi bilmek gerekmektedir. Çünkü günümüzde tarih kitaplarında yer alan kabilelerin veya batınların tamamı bu iki soydan gelmektedir. Nitekim geçmişten günümüze Araplar ya Adnân soyuna ya da Kahtân soyuna mensupturlar. Bu ilkeler gözetilip çağın imkânları da seferber edilerek soyların bir bütün halinde renkli şemalarla yansıtılması çalışmayı önemli hale getirmiştir.
Özet Bu çalışmada, Asaf Hâlet Çelebi ve Necip Fazıl Kısakürek’in Mansur başlıklı şiirleri, metin merkezli bir yakın okumayla karşılaştırılmıştır. Çelebi’nin Mevlevîlikle ilgisi, Mevlânâ ve Mevlevîlik adlı kitabı ile birlikte değerlendirildiğinde şiirde Mevlevilikteki semâ’ ayinindeki ritüellere gönderme yapıldığını düşündürmektedir. Şiirde sesi duyulan diyalojik öznenin, söylemlerinden hareketle “ölmeden evvel ölen bir Mevlevî dervişi”ni imlediği ve bu dervişin Mevlevî sema’ındaki dervişlerin ney/ sûr sesiyle dirilmeleri gibi “[bütün sesleri bir araya toplayan] büyük kös”ün [=sûrun] sesiyle yeniden dirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Kısakürek’in şiiri ise metnin sunduğu imkânlar ışığında üç farklı anlam düzeyinde yorumlanmıştır: Birinci anlam düzeyinde Mansûr’un, Şeyh Şibli’yi galeyana gelen halktan korumaya çalıştığı; ikinci anlam düzeyinde Mansûr’un “gül” ve “çiçek” nesneleri vasıtasıyla bile olsa “atmak” eylemine iştirak eden Şeyh Şibli’ye incindiği; üçüncü anlam düzeyinde ise Mansûr için Allah yolunda kurban olmanın, Şeyh Şibli’nin merhameti ile idamdan kurtarılmaktan daha aziz kabul edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Metinlerin çözümlenmesi sürecinde yer yer metinlerarası gönderimlere de işaret edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Asaf Hâlet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Mansûr, Şeyh Şiblî, Metin Merkezli Yakın Okuma. ASAF HÂLET ÇELEBI’S and NECIP FAZIL KISAKUREK’S MANSUR ENTITLED POEMS Abstract In this study, poems titled “Mansur” written by Asaf Halet Çelebi and Necip Fazıl Kısakürek were compared with text-based close reading. When the Mevleviyeh interest of Çelebi is considered together with his book named “Mevlana and Mevleviyeh”, it is thought that in his poem he refers to rituals in whirling ceremonies of Mevleviyeh. From the discourse of dialogical subject, it is concluded that he implies “a Mevlevi dervish who dies before actual death” and this dervish resurges with the sound of big kettledrum [=sûr] (which gathers all the sounds at one place) as the dervishes in Mevlevi whirling resurge with the sound of reed/sûr. The poem of Kısakürek was interpreted at three different content level in the light of opportunities provided by the text. It was concluded that in the first content level Mansur tries to protect Şeyh Şibli from agitated people, in the second content level Mansur is offended towards Şeyh Şibli who participates in the action of “throwing” even through “rose” and “flower” objects; in the third content level it is admitted by Mansur that being sacrificed for God is more sacred than being saved from execution with the mercy of Şeyh Şibli. Intertextual references were also pointed in specific parts in the process of analysis of text. Keywords: Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Mansûr, Şeyh Şibli, Text Based Close Reading.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2020
Napolyon'un Mısır'ı işgal etmesiyle birlikte başladığı kabul edilen Arap edebiyatındaki modernleşme hareketi ilk olarak Mısır ve Şam gibi ilim ve medeniyet merkezlerinde kendisini göstermiştir. Zamanla diğer Arap ülkelerinde de görülen söz konusu modernleşme hareketinin etkisi öncelikle nesirde görülmüş daha sonra bu etki şiire de yansımıştır. Modernleşme hareketinin etkilediği ülkeler arasında Sudan da yer almaktadır özellikle Mısır'daki gelişmelerden çokça etkilenen Sudan'da bu süreç modernleşmenin görüldüğü diğer ülkelere nazaran daha geç meydana gelmiştir. Sudan'da edebiyat alanındaki gelişmenin gecikmesinin bir dizi sebebi vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir: Öncelikle Sudan bağımsızlığını 1956 yılında, İngiliz sömürgesi olmaktan kurtulduktan sonra kazanabilmiştir. Ayrıca ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık basın-yayın ve matbaa imkânlarının kısıtlı olmasına yol açmış, halkın da okur-yazarlık oranının düşük olmasına neden olmuştur. Bu imkânsızlıklar ül...
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2021
2008
Eski Turk inanc sisteminde Turk hakanlari, idare hakkini (kut) yani mesruiyetlerini dogrudan Tanri’dan almakta idiler. Ancak, numizmatik verilere gore H. 381 / M. 991-992 yilindan itibaren Turk hakanlari, “Mevlâ Emiru’l-Mu’minin (halifenin kolesi) unvani kullanarak hilafeti tanidilar. Boylece, mesruiyeti dogrudan tanridan degil, tanri ile hakan arasindaki hilafet makamindan almaya basladilar. Bu durum, bir taraftan onlarin halk uzerindeki mutlak otoritesini zayiflatirken diger taraftan, halk uzerinde tesirli olan ve kaynagini Islam’dan alan Burokrat-ulema sinifi arasinda hakanligin yikilmasina kadar varan catismalara kaynaklik etti. “Kut” ise en azindan hukuki zeminde eski anlamini kaybederek, yerini “baht, talih, saadet ve devlet” gibi anlamlara birakti
Asya Araştırmaları Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
Tanıtımını yaptığımız "Tacikler" adlı bu eser, sadece B. G. Gafurov'un değil, aynı zamanda kadim Tacik halkının tüm tarihini ölümsüz kılan bir çalışmadır. Araştırmacılara göre B. Gafurov'un bu çalışması, Orta Asya'nın en eski halklarından biri olan Tacikleri inceleme alanında Sovyet şarkiyat çalışmalarının geliştirilmesinde yeni bir aşamanın altını çizer. Tacik halkının tarihinin incelenmesi, Orta Asya halklarının geleneksel bağlarının kökenlerini anlamaya yardımcı olur.
Bir Güneş Avcısı Ahmet Hamdi Tanpınar, 2018
Özet: Klâsik Türk Edebiyatı’nda sergüzeştnâmelerin ilk örnekleri arasında yer alan Tâcizâde Cafer Çelebi’ nin Hevesnâme isimli eseri orijinal bir mesnevidir. Türk edebiyatı tarihinde sergüzeştnâme tarzında yazılan diğer eserlerden farklı olarak mekân tasvirleri özellikle 15. Yüzyıl İstanbul tasvirleri ön plâna çıkmıştır. Hevesnâme’ nin adını aldığı esas bölüm Câfer Çelebi’ nin başından geçen aşk hikâyesinin anlatıldığı bölümdür. Klâsik şiirde çoğunlukla âşığın kimliği belli olup şairin bizzat kendisidir; sevgilinin kimliği ise belirsiz olup bilinmeyen bir güzeldir. Hevesnâme’ de ise âşık şairdir, sevgili de devrin tezkire yazarlarına göre bilinen birisidir. Bir başka ifadeyle Tacizâde soyut bir güzelden bahsetmemiştir. Şair sergüzeşt ismiyle uyumlu olarak bizzat başından geçen bir aşk macerasını anlatmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Romana ve Romancıya Dâir Notlar başlıklı yazısında Hevesnâme’ nin klâsik edebiyatın çerçevesini kırmaya çalışan eserlerden birisi olduğunu ifade etmiştir. Bilindiği üzere Ahmet Hamdi Tanpınar modern edebiyat üzerine tespitler yaparken klâsik edebiyattan da örnekler vermek suretiyle araştırmacılara ufuk açıcı bir bakış açısı kazandırmıştır. Bu bildiride Tanpınar’ ın eski şiire ait diğer düşüncelerinden de hareketle Hevesnâme’ nin klâsik üslûptan ayrılan yönleri üzerinde durulacaktır. Cafer Çelebi’ nin dostlarıyla hoşça vakit geçirmek için çıktığı bir hafta sonu gezisinde başından geçen aşk macerasını ve sevgili olarak anlatılan bir kadından bahsedilecektir. Anahtar Kelimeler: Ahmet Hamdi Tanpınar, Hevesnâme, Tacizâde Cafer Çelebi, Sergüzeştnâme, Sevgilinin kimliği
The Journal of Academic Social Science Studies, 2015
Öz Yeni Ahit'te ve geleneksel Hıristiyanlık anlayışında İsa'yı tanımlamak amacıyla kullanılan en önemli kristolojik unvanlardan birisi "Tanrı Oğlu"dur (ό υἱὸς τοῦ Θεοῦ). Tanrı Oğlu anlayışının İsa öncesi dönemde hem Yahudi hem de pagan kültür çevrelerinde de yaygın bir şekilde benimsendiği görülmektedir. Nitekim Yahudi çevrelerinde daha çok beşeri anlamlarıyla yer bulan Tanrı Oğlu ifadesi, benzer şekilde İsa'nın ilk takipçilerinden oluşan Kudüs cemaati tarafından da İsa'ya Mesih kavramıyla bağlantılı şekilde kraliyet unvanı olarak nispet edilmiş olmalıdır. Ancak Hıristiyanlığın pagan dünyada yayılmasıyla birlikte Tanrı Oğlu unvanı da anlam değişikliğine uğramıştır. Bu süreçte Tarsuslu Pavlus ve Yeni Ahit'te yer alan İncil metinlerini kaleme alan yazarlar, söz konusu bu ifadeyi insanüstü ve ilahi bir varlık olarak yorumlamışlar ve İsa'yı da bu çerçevede yeniden konumlandırmışlardır. Bu makalede, "Tanrı Oğlu" ifadesine Pavlus tarafından yüklenen anlamla, İsa'nın "erdemli beşer" statüsünden "ilahi varlık" statüsüne nasıl dönüştürüldüğü ele alınmaktadır.
Türkiye Yazarlar Birliği, 2022
Cahiers de la Méditerranée, 2019
Simpósio Brasileiro de Qualidade do Projeto no Ambiente Construído
Abertura, I Simpósio Brasileiro de Justiça Restaurativa, Araçatuba, São Paulo. I Encuentro Regional de Especialistas en Resolución de Conflictos, Fundacíon Mediadores en Red, Buenos Aires, 2002. , 2005
Security in Context, 2024
Η Δράμα και η περιοχή της, ζ΄ επιστημονική συνάντηση, 2020
TRAFO – Blog for Transregional Research, 2024
International Journal of Electrical and Computer Engineering (IJECE), 2023
REVIEW: LITERATURE AND ARTS OF THE AMERICAS, 2023
The Annals of Occupational Hygiene, 2013
Dermatologia Venezolana, 2014
Current Science, 2016
Elektronika ir Elektrotechnika, 2020
CONGRESSO LUSO-BRASILEIRO PARA O PLANEAMENTO URBANO, REGIONAL, INTEGRADO E SUSTENTÁVEL, 2018