Academia.eduAcademia.edu

MUHAFAZAKÂRLIKTAN MEDENiYET'E: CEMÍL MERÎÇ

2014, Muhafazakar Düşünce

Türk düşünce dünyasında önemli bir yer ve geleneğe sahip olan Cemil Meriç'in, gelenek ve modernité arasında bir bağ kurma çabasinin yanında, muhafazakarlığa yakin yönüyle de ele alınması gerekmektedir. Meriç'in, geleneği korumanın yanında onu dönüştürme çabası, onu kendine has bir düşünür haline getirmiştir. Meriç'e göre gelenekçilerin Batıya karşı takındıkları reddiyeci tutumun yerine, Bati'dan kazanımların"yerlileşmesi" yada "yerlileştirilmesi" daha faydalı bir yaklaşım olacaktır.

M U H A F A Z A K  R L IK T A N M E D E N iY E T 'E : C E M ÍL M E R ÎÇ ca ißrafiim l^ESKjN* Jidem (PߣJl<BI‘YIl(?* ÖZET T ürk dügünce d ü n y a sin d a önem li b ir yer ve gelenege sahip olan Cem il M eriç'in, gelenek ve m o d ern ité a ra sin da b ir bag k u rm a çabasm in yan m d a, m uhafaza kärlig a y a k in y ö nü y le d e eie alinm asi gerekm ektedir. M eriç'in, gelenegi k o ru m aru n y a m n d a o nu dö nüg türm e çabasi, o n u k en din e has b ir dügün ü r haline getirm içtir. M eriç'e göre gelenekçilerin BatTya kargi ta k m d ik la n reddiyeci tu tu m u n yerine, B ati'd an k a z a m la n la n n "yerlilegm esi" y ad a "yerlile§tirilm esi" da h a fayd ah b ir yaklaçim olacaktir. Ç ü nk ü b u çekilde bizler, B ati'yi anlayacak, eleçtirecek ve B ati'ya karçi fikir üretebilecek hale gelebiliriz. M eriç'in, geleneklerle alakali olarak "y en id en can landirilm asi" çabasi ise on u dig er gelenekçilerden de ay irm ak tad ir. M uhafaza etm e nin yan m d a, geleneklerin ye n id en canlandirilm asi ve B ati'yi an lam ak /a n la m la n d irm ak için bir a rg ü m a n olarak ku llam lm asi d ah a gerçekçidir. Bu §ekilde, d ü fü n se l an- *Y rd. D oç. D r., M u§ A lp a rs la n Ü n iv e rsite si, S osyoloji B ölüm ü. ” Ar§. G ör., M u§ A lp a rs la n Ü n iv e rsite si, S osyoloji B ölüm ü. M u h a f a z a k ä r D ü j ü n c e • Yil: 10 - S a yi: 39 • O c a k - g u b a t - M a r t 2014 Muhafazakâr Dü§ünce / Muhafazakâr Dü§ünceyi Etkileyen Düçünürler III lam da gerilem enin d e online geçilecektir. D üçünsel an lam d a gerilem enin ön ü ne geçm ek de geleneklerin h em ko ru n m asin a h em d e "yabanciya" karçi m ücadele verilm esind e ônem li b ir to p lu m sa l aygit olarak ku llam lm ad a etkili olacaktir. Yabanciya kar§i m ü cad eled e M eriç'in için en ônem li kavram ise m edeniyettir. D ogu ve Bah m ed en iy eh arasm da yaptigi ay rim larla Meriç, bu farkhligi gözler ön ü n e serm ektedir. Bu m ak alede de ken disine h as b ir T ürk M u hafazak âr olan Cem il M eriç'in, gelenekler ile alakali olarak sôylem leri ele alm acak ve gelenegin canlandirilm asi sôylem leriyle birlikte m ed eniyet kavram i üzerin e M eriç'in fikirleri tartiçilacaktir. Anahtar Kelimeler: Cem il Meriç, M edeniyet, M uhafazakârlik, Gelenek, D oguBah, islam. GÍRͧ S W uh afazakârlig m nasil tam m lan acag in a k a ra r verm ek, m u h afa zak ârlik ile alakali sôylenebilecek sôzlerin d e i§aret ettigi ideolojileri o rta ya çikarm ak an lam m a gelecektir. Bu ideolojilerin farkliligi, d a h a d o g ru su h an g i n o k ta d a o ld u g u , m u ha fa zak ârlig m n ere d e k o n u m la n d in la ca g m i belirley eœ k tir. Ifad e etm ek isted igim izi en iyi b iç im d e M u ra t B elge'nin §u ifadesi o rta ya koym ak tadir: "M u h afa zak ârlik v e m illiyetçilik v e o n u n ilerisi façizm, d a h a ortala rd a liberalizm , so ld a d a K o m ü n iz m v e sosyal-dem ok rasi" (Belge, 2006: 92). B elge'ye gö re m u h afa zak ârlik e n radik al ideolojilerin baçlangiç noktasim o lu çtu ru y o r gö rü n m ek te d ir. O h a ld e m u h a fa z a k â rlik b ir b açlan g iç o la­ ra k m i k a b u l ed ilm elid ir? B u n u n cev ab m i v e rm e k o ld u k ç a g ü ç gibi g ö ­ rü n m e k te d ir, z ira ta rih sel geliçim ine b a k ild ig m d a m u h a fa z a k â rlig m 18.3ry'm s o n la n v e 19 .yy'in b açla rm d a, siyasi v e e k o n o m ik d ô n ü ç ü m le re b ir te p k i ("an cien re g im e 'e " 1) o la ra k o rta y a çiktigi g ö rü lm e k te d ir (Türk, 122-123: 2003). Bu a çid a n b a k ild ig m d a M u h afaz ak â rlik b ir b açlan g iç yerine, d ü z e n i d e v a m e ttirm e am ac iy la b ir tu tu c u lu k refleksi ola rak , reaksiy o n e r b ir h a re k e t ta rz i o la ra k d eg erle n d irileb ilir b ir k a v ra m o la ra k kelim e n in k ö k en in e b a k ild ig m d a b u y aklaçim m d a h a d o g ru o ld u g u n u sôyleyebiliriz. " M uh afazak ârlik , latin ee "co n serv are " k e lim e sin d e n tü retilm iç v e k o ru m a ve m u h a fa z a etm e a n la m m a gelm ek ted ir. K a v ram o la ra k ise m u h a fa z a k â rlig m (c o n serv a te u r) siyasi lite ra tü re giri§i, F ran siz D e v rim i so n ra si o lm u ç tu r. M u h a fa z a k â rlik N a p o le o n p o litik a la rm in b a ç a risiz lig a u g ra m a s i so n u cu , D e v rim ôn cesi siyasi in a n ç ve 1 E ski d ü z e n e d ô n ü ç . 92 I. Keskin - A. Palabiyik: Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Meriç degerleri yeniden gerçekleçtirmek üzere, adalet ilkelerini ve medeniyetin güvenligini saglama anlammda kullamlmiçtir (Akka§, 2003: 242). Bu koruyuculugu Ulus Baker §öyle belirtmi§tir: "Ogullarmin ve kizlarmin kendi bildigi degerlere göre ya§amasim isteyen birinin halidir muhafazakârlik. Bu açidan statüko geçmigin akidele§tigi bir degerler manzumesi olmaktan çok gelecegin yenilik ve baçkalik tehlikelerine kendini oranlayarak korumaya çaliçan, çogu zaman bölük pôrçük degerler çizgisidir" (Baker: 2006: 101). Baker'in bahsettigi bölük pôrçük degerler, muhafazakârliga nereden bakildigmin da önemli oldugunu göstermektedir. Zira hem Belge'nin ideoloji tammlamalari hem de Baker'in muhafazakârlik tammi, tammlamalar yapilirken tammlayicimn konumunu da ve bu konumlanmadan bagimsiz tammlamanm mümkün olmadigmi açiga çikarmaktadir. Biz her iki tammm da aksine muhafazakârligi bir fikir yahut ideoloji olarak ele alacagiz, çünkü her ne olursa olsun, degiçim once zihinde baçladigi kanaatindeyiz. "Muhafazakârlik, genel olarak iki biçimde anlaçilabilir; üki, muhafazakârligi bir tutum olarak kullananlarm kastettigi anlamdadir. Bu anlamda muhafazakârlik, degiçime duyulan bir tepkiyi ifade etmek için kullamlmiçür. Ancak degiçim karçitligim ifade etmek için bu kavramm kullamlmasi dogru degildir. Çünkü muhafazakarligin sôzlüklerdeki karçiligi "tutuculuk fur, ki bu davram§ biçim, liberalinden sosyalistine, muhafazakânndan sosyal demokratina kadar pek çok insanda görülebilir. Dolayisiyla kanaatimize göre muhafazakârligin bu anlamda kullamlmasi yanlis bir kullammdir ve sôz konusu anlamiyla kullamrmn konumuzla ilgisi bulunmamaktadir. Muhafazakârligin konumuzla iliçkili anlami diger anlaçilma biçimidir, çün­ kü bu yakla§im muhafazakârligm bir fikir ve bir ideoloji olarak sahip oldugu anlami ifade eder. Bu anlamda Muhafazakârlik, insarun akil, bilgi ve birikim bakimmdan simrlihgma inanan, bir toplumun tarihsel olarak sahip oldugu aile, gelenek ve din gibi deger ve kurumlarmi temel alan, radikal degiçimleri ifade eden sag ve sol siyasi projeleri reddederek, îlimli ve tedrici degiçimi savunan ve siyasetfi sôz konusu deger ve kurumlan sarsmayacak bir çerçeve içinde, sinirli bir etkinlik alam olarak gören bir düçünce biçimi, bir fikir gelenegi ve bir siyasi ideolojidir (Özipek: 2007). Muhafazakârlik, bir düçünce biçimi, fikir gelenegi ve siyasi ideoloji ise aym zamanda muhafazakârligm bir tercüi biçimi de oldugu sôylenebilir. Dolayisiyla onu içinde yeçerdigi toplumsal ko§ullardan, ekonomik ve siyasal güç iliçkilerinin niteliginden bagimsiz degerlendirmek mümkün degildir 93 Muhafazakâr Dü§ünce / Muhafazakâr Düçünceyi Etkileyen Düçünürler III (Özipek, 2005: 4). Bu tercih biçim i, diger ideolojiler gibi b ir geçmiçe dayarar ve bôylece b u geçmiç, kabul edilen fikrin b ir gelenege d e sahip oldug u n u ortaya koyar. Muhafazakârlik ve Meriç M uh afazak ârlik bôyle b ir karuta (kabul ed ilen gelenege) sah ip tir ve m u ­ h a fazak âr kiçinin asil d e rd i d e k o ru m ay i ü stlen d ig i d u ru m u olu çtu ran sosyal, ekonom ik, yasal, dinsel, siyasal ve k ü ltü rel k u ru m larm , geleneklerin çôzülm esine yol açacak degiçm elere kar§i d u rm a k h r. C em il M eriç b ir gelenege sah ip ve o gelenegin için d en d ü § ünen/konu§an biri olarak, ait o ld u g u gelenegin d ejen erasy o n u n a kar§i d u ra n , d irenç g ö steren biridir. M eriç'in m u h afazak âr sôylem inde, ona fo rm asy o n u n u v eren Batili k ü ltü rd e n arm ip, M ü slü m an -T ü rk ö zü n e rü c u etmi§, asli degerlerini geri k azanm iç b ir ay d in olm asi sifatiyla, esas degerini, ôzelligini ait o ld u g u d eg erlerd e ve onlari k o ru m a d a g ö ren ö m ek ler çoktur. M eriç'in H in t'e d u y d u g u heyecan, o ana k a d a r içinde o ld u g u Bâti m atery alist k ü ltü rü n ü n H in t k ü ltü rü karçisindaki sigligim fark etm esi ve d a h a sonra d a O sm anli-T ürk k ü ltü rü n ü n ihtisam ina teslim olm asiyla ba§lam i§tir (Bora: 2006a: 518). F akat M eriç d ü çü n cesin d e H intli D o g u 'n u n M ü slü m an Dog u 'd a n ayri ele alinm asm m , bizi D ogu ta m m lam asm d a b ir belirsizligine de götürebilecegi göz ö n ü n d e b u lu n d u ru lm alid ir; M eriç, H in t Ved a n tizm in in 2 k u tu p la n n zid d iy e t prensibini H egelvari biçim de red d ettig in d en söz ed er (Köksal, 1995:124). M eriç'in eserlerinde ortaya koym uç o ld u g u m u h afazak ârlik Cem il M eriç'e yakm ilk gösterenler için, 12 Eylül 1980 d arb esi sonrasm daki o k u r-y azar çevrenin yaçadigi fikri b u n alim ve arayi§ d ö n em in d e, old u k ça zihin açici etkileri o lm u çtu r (Bora: 2006a). O n u n m u h afazak ârh g i d eg erlen d irilirk en g ö zd en kaçirilm am asi g ereken ônem li b ir h u su sa dikk at etm ek g e re k ir.-Z ira-M eriç'in , çaliçm alarm daki Bâti eleçtirileri sait m edeniyet kaygisiyla yapilm iç eleçtiriler degildir, o söz k onusu eleçtirileri 2 V ed an tizm "h e r §ey b ird ir" ilkesine d ay a n ir’. "H e r çey" ile anlaülan, belli ki, çok’tur, d ü n y a ra n ço k lu g u d u r. V e dolayisiy la b u ilke, ç o k 'u n karçiti ile, b ir ile ôzde§ o ld u g u an lam in a gelir. B ü tü n p an teist sistem lere ô zg ü olan, ç o k 'u n b ir'd e n çiktigi iddiasi, H egel'in y o k - v arb g m varliktan çikügiru sôylem esin e p ara leld ir (am a bu, H egel'in p an teist o ld u g u an lam in a gelm ez. G e­ n e b ü tü n b u felsefelerde, b ir bitim siz, çok ise bitim lidir. B itim siz bitim liyi k e n d in d e n çikanr, bitim li olur, dolayisiy la bitim lidir. Bitim siz karçiü o lan bitim li ile ôzdeçtir. W eb: http://felsefe kulubu.pau.edu.tr/filo zoflar/7 2.htm l, eriçim: 11.09.2013. 94 I. K e s k irt - A . P a la b iy ik : Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Meriç y a p a r k e n b a t i l ú a r a b e n z e m e m e g a y e s i d e g ü d e r e k b u e le g tir ile r i y a p m i g t ir . Y e r lilik , M e r i ç 'i n t e m e l p r e n s i p l e r i a r a s m d a d i r , ç ü n k ü M e r i ç 'e g ö r e " E m p e r y a l i z m l e r t u z a g a d ü g ü r m e k i s t e d i k l e r i ü l k e l e r i k ü l t ü r l e r i y l e f e th e tm e z , k ü l t ü r s ü z l e ç t i r e r e k , k ü l t ü r s ü z l ü k l e r i r i e i n a n d i r a r a k y o k e d e r (M e riç : 2 0 1 2 b , 3 9 ). E m p e r y a l i z m l e r i n i s t e d i g i n o k t a y a g e l m e m e k iç in y e r l il e g m e k z o r u n d a y i z d i r . L a k i n y e r l il e g m e k ile k a s i t m i ll i y e tç i b i r i d e o lo ji y i b e n i m s e m e d e g il d i r . M e r i ç 'i n b u r a d a k a s t e t t i g i m a n a k e n d i g e l e n e k l e r i m i z i n d e g e r i n i n f a r k e d i l m e s i d i r . B u g e l e n e k l e r i n ü z e r i n e ö l ü t o p r a g i s e r p i lm i g ç e s i n e h i ç k ip i r d a m a m a s i , b i z i m d ü g ü n ü r l e r i m i z i e tk ile m ig tir . M e r iç , T ü r k a y d m i n m B a tili a y d i n l a n m a d ü g ü n c e s i k a r g i s i n d a b ü y ü l e n m e s i n i v e o n u n l a r é g it b i r ilig k i k u ra m a m a s iru , d o la y is iy la b iz z a t a y d in la n m a d ü g ü n c e n in e re g in i b u n u n la ilig k ili o l a r a k t a k e n d i v a r l i g m m e r e g i n i îs k a l a y ig m i , t r a ji k b i r m e s e l e o l a r a k d e g e r l e n d i r i r . O n a g ö r e h a y a l p e r e s t n e s i l l e r B a t i 'y a t e s l i m o l a b i l i r (K o ç , 2 0 1 1 : 1 0 7 ) M e r i ç 'i n , m u h a f a z a k â r l i g m e v r e n s e l t a b u s u o la n , i t h a l f ik r i t a y a te p k is in in ö z g ü n lü g ü gu ifa d e le rin d e ö z e tle n m e k te d ir : " H a k ik a tte h iç b ir d ü g ü n c e d ü g m a n d e g i l d i r , h e r d ü g ü n c e k a r a m i z a k a n g t i n l m a k , m illile g tir i l m e k g a r ü y la d o g r u d u r ( B o r a 'd a n : 2 0 0 6 b : 4 4 6 ). D e m e k k i M e r i ç 'e g ö r e , d ü g ü n c e l e r e k a r g i d ü g m a n l i k t a n z i y a d e , d ü g ü n c e y i y e r l il e g t ir m e k e s a s t ir , b u y e r l il e g t ir m e h a r e k e t i , g e l e n e k l e r d e n b a g i m s i z o l m a y a n v e k e n d i y a p i m i z a u y g u n b i r b i ç i m d e o l m a l i d i r 3* . B a t i'n m , p a p a g a n a l i g i y a p i l m a m a l i d i r . M e r i ç 'e g ö re "T ü rk in s a m papagan B a tic ilik ta n g e rç e k B a t i c i l ig a M a r k s i z m s a y e s i n d e g e ç e b i l m i g t i r .. .b i r d ü g ü n c e d e v r i m i y a r a t i g t i r b i z d e M a r k s i z m . A v r u p a 'n m y a l a n c i l i g m a , k a p i t a l i z m i n s ö m ü r ü s ü n e d i k k a t i m iz i ç e k m i g t i r . . . B a t i 'd a n ic a z e t a lm a d ik ç a B a t i 'y i te n k it e d e m e z d ik . M a r k s i z m b i z e b u i c a z e t i v e r d i ( M e r iç : 1 9 9 9 : 2 9 0 ). T ü r k i n s a m B â t i d ü n y a s m i t a m m a k i ç i n B a t i ’m n b ü t ü n d ü g ü n c e d ü n y a s m i t a m m a k , s o n r a k e n d i d ü n y a s m a d ö n m e k z o r u n d a d i r ( M e r iç : 1 9 9 9 : 2 6 6 ). M e r i ç 'i n y e r l i - 3 C e m i l M e r i ç e s e r l e r i n d e B a ü t o p l u m l a n r u n v a s i f l a n r u v e B â ti d ü ç ü n c e s i n i o l u ç t u r a n u n s u r l a n , ta ri h i g e liç im le rin i d e iç in e a la c a k ç e k ild e g e n iç v e ç o k b o y u tlu b ir p e r s p e k tif iç in d e in c e le m i§ t ir . M e r i ç 'i n B a ü h a k k i n d a k i m e n f i d ü ç ü n c e l e r i n d e n v e s e r t e l e ç t i r i l e r i n d e n y o l a ç i k a r a k , o n u n g ô z ü k a p a li b ir ç e k ild e " B a h d ü ç m a n lig i" y a p ü g i s o n u c u n u ç i k a r m a k s o n d e r e c e y a n liç ü r . B aù 'r u n d a y a n d i g i i k t i s a d i , i c t i m a i v e f i k r i t e m e l l e r a ç i s m d a n d i g e r t o p l u m l a r d a n a y n b i r m e d e n i y e t v e s m i f l i b i r t o p l u m o l d u g u n u b e l i r t e n M e r i ç 7e g ö r e , g e r ç e k t e B a ü 'n i n i k i a y n ç e h r e s i v a r d ir: b ir in c i A v r u p a in s a n lig a a ç ik , h ü r riy e tç i, a d a le te , te r a k k iy e g ô n ü l v e r m iç , b e ç e r iy e tin re f a h i p e ç i n d e d i r . I k i n r i A v r u p a i s e ; k iy i c i, ç i k a r l a n n d a n v e k a z a n c m d a n b a § k a k a y g i s i o l m a y a n b i r z i h n i y e t e s a h i p t i r . C e m i l M e r i ç , d ü ç ü n e n v e d o s t o l m a k i s t e y e n b i r i n c i A v r u p a 'y i d a i m a t a k d i r e t m i ç v e b e n i m s e m i ç t i r . K o l o n y a l i s t v e k a p i t a l i s t o l a n i k i n d A v r u p a 'y i i s e a o m a s i z c a t e n k i t e t m i ç t i r (T a § , 2 0 0 7 :6 9 ) . 95 Muhafazakâr Düçünce / Muhafazakâr Düçünceyi Etkileyen Düçünürler III legtirmekten kasti tarn da budur igte. Zira Meriç Bati'yi sorgulayan Marx'i taklit etmemig, Bati'mn nasil sorgulandigiru anlamaya çaligarak, bir metodoloji üretmeye çaligmigtir Ona göre Marx, nihayetinde Batilidir. Fakat "Turk insam Marx'i ya ahmakça reddetmig yahut bir ahir zaman peygamberi kabul etmigtir" (Meriç: 1999: 293), yard Meriç'in deyimiyle ya Marx'a tapilmig ya da Marx geytanlagtirilmigtir. Kimse Marx'i anlayip, elegtirisinin ve yönteminin peginden gitmemigtir, daha açxk bir ifadeyle kimse Marx'm metodunu yerlilegtirmeye çaligmamigtir. Oysa Meriç'e göre Marx, insanliga büyük bir armagan sunmugtur: Diyalektik. Meriç'in bu ifadelerine baktigimizda aslinda onun muhafazakârliligm oldukça ileri düzeyde ve kritik egikleri agma çabasmda oldugunu görmekteyiz. Bildigimiz muhafazakârligin aksine Meriç'in muhafazakârligi, tutuculuktan ziyade bir dônüçtürme bilimcisi olarak anlaçilabilir. Onun dônüçtürme çabasi kopya degil, degerlerin, kendi toplumumuza uygunlugunu sorgulamakür, zira toplum, degi§ik gruplan ve kültür ôgelerini içerisinde banndiran geni§ bir toplumsal sistem ve iliçkiler agidir (Türkkahraman ve Tutar, 2009: 2). Dolayisiyla Meriç için bu sorgulama kaçimlmaz gibi görünmektedir. Bu hususta Meriç'in diger toplum bilimcilere veryansm eden eleçtirileri oldukça hakli gerekçelere sahip görün­ mektedir, çünkü Meriç'e göre di§lama ya da tapma arasinda sikiçip kalmak açikça bir gaflettir. Sôz konusu gafleti bertaraf etmenin yolu ise gudur "onlari (bizden olmayanlari) bilmektir, onlarla diyalog kurmaktir (Meriç: 1999: 293)". Meriç, hiçbir zaman diyalog kurmadan reddetme taraftari degildir (Mert: 2010), çünkü diyalog kurmadan reddetmek demek, bizden olamayanlarm, daha dogrusu Avrupai olamn, bizim etkimiz digmda ögretilmesi demektir. Eger biz, digandan bir geyin ôgretilmesini istiyorsak, onunla diyalog kurmali ve bôylece onu yerlilegtirme çabasina girmek zorundayiz. Dügünce kammiza kangmali, millilegmeli ifadesi, milliyetçilikten zi­ yade bizi içeren ve "buraliliktan" türetilen bir gerçekligi yansitmalidir. Bu yüzden Meriç, Türk aydim ile alakali olarak "zavalli Türk aydini... Batili dostlari alinmasmlar hazinelerini gizlemeye çaligir. Sonra unutur hazineleri oldugunu. Dügmanm putlarim takdis eder, hayranliklarim benimser. Dev, papaganlagir (Meriç: 2012a:9)" ifadelerini kullamr. Me­ riç'e göre bizim aydinlanmizin sahip oldugu hazineler, ortaya çikarilmaya kendiliginden unutulur ve Türk aydim, kendini yeniden parlat- 96 I. K esk in - A. P alab iy ik : Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Meriç m ak için, Bah m iicevherini k ullanm ayi tercih eder. Bu tercih, T ürk aydinm i, Batirun söylediklerini tek rar ed en b ir p a p a g a n h aline d ô n ü çtü rü r. Bu ifad en in çok keskin b ir y ô n ü n ü n o ld u g u , b u a n lam d a C em il M e­ riç 'in tab u ve kalip lari yiktigi, h e r tü rlü düçünce, k u ru m ve kiçileri ele§tird ig i sôylenebilir. Fakat M eriç'in yaklaçim m daki §u özelligi g ö zd en kaçirm am ak gerekir ki o, old u k ça fazla eleçtirdigi ve h a tta insafsizca sald ird ig i ki§i ve k u ru m la n n o lu m lu yan larm i v u rg u lay arak , h akkim teslim etm eye de çaliçir. Bir y erd e a d eta y erin d ibine so k tu g u b ir fikir akim i yah u t kiçiyi b ir ba§ka y erd e gökleri çikanr. Bu d u ru m b ir çeliçki olm ak tan ziy ad e o fikir akim i veya kiçinin h e r iki b o y u tu n u n d a b ir çekilde v a r old u g u n u d ü ç ü n m esin d e n k ay n ak lan m ak tad ir. K öksal A lver, "C em il M e­ riç'in Sosyoloji T asav v u ru " adli m ak alesin d e C em il M eriç'in eleçtirel sosyolojisini eleçtirerek çôyle b ir y arg id a b u lu n m a k ta d ir: Eleçtirel sosyolojinin rad ik al b ir y o ru m u n u n sosyolojiyi zayiflatm a h a tta y ik m a eylem ine d ô n ü çm e tehlikesini b arin d ird ig im d a görm ek gerekir. Özellikle M eriç'in yakla§im m da eleçtirel sosyoloji, b ir tü r sosyoloji düçm anhgm a, sosyoloji yikiciligina dônügm e tehlikesini b a rin d irm ak tad ir. Sosyoloji h a k k in d a çok keskin hü k ü m leri, y argilari degerlen d irm eleri olan Cem il M eriç'in baki§ açisim n d a eleçtirel o k u n m asi gerek h g i o rta d a d ir (Alver, 2009: 348). A m a M eriç, sosyolojiyi "belli b ir çagm ve m ed en iy etin m ü d a faa vasitasi (Meriç: 2012b: 75)" olarak algilam aktadir. B u n d an dolayi da b ü tü n cem iyetleri k u cak lay an b ir sosyolojiden bahsedilem eyecegi ancak b ir b asam ak lar sosyolojisinin olabilecegi fik rin d ed ir (Ta§, 2001: 127). M eriç'i b u a n lam d a eleçtirel o k u y a n biri, M eriç'i ister istem ez m u h afazak ârlig a d a iter, çü n k ü o n u n dili ken d i d e g erlerin d en yola çikm ayi ôngörm ek ted ir, ö m e g in "Bu Ü lke" a d h çaliçm asinm ism i bile o n u n b u m u h a fazak âr tu tu m u n a önem li b ir ô m ek tir. C em il M eriç, b u ü lkeye ôzgü o lanin peçin d ed ir. D eçeledigi b u k a lem u n kelim elerin en tehlikelilerinin to p ra g im iz d a d o g m ay an lar o ld u g u n u sôyler. Tem el davasi olan yozla§m a ve y a b a n a la ç m a p ro b lem in in esasim k en d i d erisin d en çikm ak, k en d i m u k a d d esle rin i in k âr etm ek te§kil ed er (Bora, 2006a: 520). i§te öze dönü§ için b u yabancilaçm anm sona erm esi g erekm ektedir. "D em ek ki, sinifli cem iy eü n eseri olan yabancilaçm a sona erd i m i, dü§ünce insam n gerçek h a y a ü ile kayna§abilir, yard sadakatle aksettirebilir o n u " (Meriç: 2012a: 285). Y ab an ala§ m an m o rta d a n k a y b o ld u g u a n d a birey, M eriç'e göre k en d i ö zü n e dönm e, yani k ü ltü rd e n irfana d ö n m e p roblem ini atlatabilir. Bu dônü§ d e geleneklerin y en id en canlanm asm a vesile olacaktir, 97 Muhafazakâr Dü§ünce / Muhafazakâr Düçünceyi Etkileyen Düçüniirler III çünkü ôzümüz olan §ey, geleneklerimizin içinde sakhdir. Meriç'in irfan tammi, insan ile varhk arasmdaki iliçkinin maddî ve manevî yönlerini ihtiva edecek geniçlikte oldugunu göstermektedir: "Batinin kültürü var bizim ise irfammiz. irfan, insanoglunun has bahçesi, ayirmaz, birleçtirir. Bu bahçede kinler susar, duvarlar yikilir, anlaçmazliklar sona erer. irfan kendini tammakla ba§lar. Kendini tanimak için on yargilarm köleliginden kurtulmak gerekir. irfan, nefis terbiyesi, olgunluga açilan kapi, amelle taçlanan ilim. Kültür, irfana göre kati ve fakir, irfan insam insan yapan vasiflarin bütünii, yani hem ilim, hem iman ve hem de edep. Bah kültürün vatam, dogu irfanm. Ne baüyi tamyoruz ne doguyu; en az tamdigimiz ise kendimiz (Meriç: 1986: 11)." Meriç'in irfana yükledigi anlam, son cümlesinde açik bir çekilde ortaya çikmaktadir: Kendimizi tammak. Bu manada irfan, kültür ve medeniyeti de içerecek çekilde bir varhk tasaw uru ve ben-idraki ameliyesini ifade etmektedir (Kahn, 2010: 18). O, kültürden çok irfanla ugraçir. Bu yüzden bir eserine "Kültürden irfana" adim verir. Ona göre Avrupa kaynakli olan kültür, irfamn yaninda, kati, fakir ve tek boyutludur. irfaru, Tanrx vergisi kabul eder; insam insan yapan vasiflarin bütünü olarak gôrür. ilim, iman ve edebin irfanda oldugunu vurgular. Kültüre karçilik irfam anlam bakimindan daha sicak ve kuw etli bulur. irfana ulaçilicilmca modem zamanda §üpheyle bakilan gelenegin terk edilmesi sonucu ortaya çikan yabancilaçma da, ancak bu çüphenin ortadan kalkmasiyla son bulacaktir. Meriç'e göre, Çagimiz gelenege degil, gelenegin kendisine düçman, hayata bir §ey eklemek istemiyor, hayaü ait üst etmek peçinde. Gelenegi hayatm yegâne, sahih, ürehci kaynagi olarak tammlayan bu ifade, muhafazakâr düçüncenin mhuna vedz bir tammlama getirir. Me­ riç'e göre çare ve dava gelenegi canlandirmaktir, dava irfammizi yeniden fethetmek, bugünü dime baglamak; Dünü yarina baglayan milli §uurumuzun anlami budur, kültürden irfana dönmek bu demektir (Bora'dan: 2006a: 520). Meriç'in bahsettigi irfan insam insan yapan özelliklerin ya da niteliklerin bütünüdür. Bu yüzden irfana dönmek ile insamn özüne dönmek Meriç'te aym anlami taçimaktadir, yani öz'e dönü§ü. Gelenek, donmu§ bir §ey degildir aksine gelenek yaçayan bir varhk gibidir; iz birakir ama bu ize indirgenemez. Onun naklettikleri kâgit üzerine yazilmi§ kelimeier gibi görülebilir. Ama o aym zamanda insanlarm ruhlanna kazmmi§ gerçeklerdir. Öyle ki nefes ve hatta belli ögretilerin kendisiyle nakledildigi baki§ kadar latifdir. Dolayisiyla gelenek geçmiçten ibaret 98 I. Keskin - A. Palabiyik: Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Meriç d e g ild ir. B u n u n gibi o geçm içe ö z le m d e n (d a ü ssila ) ib a re t d e d e g ild ir. G elene k, ço g u k e re sig v e g e n e l g e ç e r b ir b iç im d e k a v ra n d ig i §ekliyle, ö rf v e â d e tle r de g il, ö rf v e â d e tle r d e iç e risin d e o lm a k ü z e re , b ir ta rih î-k ü ltü re l m ira s in to ta l h a liy le b iz z a t k e n d isid ir. Y ard m ille tin h a y a tin d a k i o rta k in a n ç v e p ra tik le rin d ü z e n le n m e b iç im le rid ir. G en el a n la m d a g e le n e k "b elirli d a v ra m ç s a l n o rm v e d e g e rle ri b e n im s e y ip aç ilay an, g e rç ek y a d a h a y a li b ir geçm içle sü re k lilik g ö s te re n v e g e n ellik le y a y g in b iç im d e b en im s e n e n ritü e lle r y a d a ba§ka sem b o lik d a v ra m ç b iç im le riy le ili§kili to p lu m s a l p ra tik le r k ü m e si" o la ra k ta m m la n m a k ta d ir. F a k a t M e riç 'in y a k la ç im i b u ta m m la m a y la sim rla n d irila m a y a c a k b ir ta m m la m a d ir v e sad e c e k a lip la rd a n ib a re t d e g ild ir. G e rç e k te g e le n e k b ir r u h tu r , v e girm i§ o ld u g u k a h b i m a n a la n d ir a n o d u r (T atar, 2012: 199). E g e r g e le n e k b u k ad a r to p a rla y ic i b ir g erç ek lik b a rin d iriy o rs a , m u h a fa z a k ä rlig m d a b u g e rçek lige o rta k o ld u g u h a tta b iz z a t k e n d isi o ld u g u sö y len eb ilir. G e len ek ö z e d ö n ü § e iz in v e riy o rsa , y e n id e n b ü tü n le ç tiric i b ir y ö n te m iz liy o rsa ve is te d ig im iz d o g r u ltu d a b iz i -M e r iç 'in ifa d e siy le- sm ifli to p lu m la n n gaz a b in d a n k o ru y o rsa , o h a ld e M e riç 'te m u h a fa z a k â r o ía n d o g a l, b ü tü n c ü l ve m u tla k o la m n k e n d isid ir. Meriç'te Medeniyet Söylemi G e le n e g in y e n id e n c a n la n m a sm i, b ir ö z e d ö n ü § gibi a lg ila y a n M eriç, b u a n la m d a m u h a fa z a k â r d ü ç ü n c e n in m e rk e z in d e k o n u m la n m i§ gib i görü n m e k te d ir. L a k in M e riç 'in m u h a fa z a k â rlig m d a k i fa rk lilik a y m o n u n m e d e n iy e t a n la y iç m m fa rk lilig m d a n d a k a y n a k la n m a k ta d ir, M eriç, b ir ô m ü r b o y u h a y a t ta rz i o la ra k b e n im s e d ig i o k u m a k , a ra ç tirm a k v e y a z m a k çek lin d ek i fik ir iççiligi s o n u c u e id e e ttig i ilm i ile D o g u v e B ah m e d e n iy e tle rin i m u k a y e s e etm i§tir. Sôz k o n u s u u z u n ç ali§ m alarin k e n d isin e k a z a n d ird ig i k a v ra y iç v e a n a liz y e te n e g i ile g iriç h g i m u k a y e s e le rin d e , B ah m e d e n iy e tin in o lu m s u z lu k la n n a 4 d ik k a t ç e k e n M eriç, B atili4 O lu m su z lu k la ka ste ttigim iz gerçeklik, ilk o la ra k B a ü 'ra n m akineleçm iç k ü ltü rü ikinci ola­ ra k ise Bâti to p lu m u n u n çoküçe g id ijid ir. M eriç, b u k ô tü y e gidiçle alakali o la ra k ç u n la n dile getirm içtir: "R uh ba n lar, ihtiçam v e gôsteriçte h erke si geçm eyi a rz u ederler: g ü z e l kuçam li Çok sa y id a a tla n n m olm asiru dilerler; a y la k h k la n g ü n d e n g ü n e h iz la b ü y ü r v e d a v ra n iç la n k ü sta h ç a ahlaksizlaçir. K ader, o n la ra b ü y ü k serve tle r ih sa n etm iç o lm asm a rag m en, talihlerin d e n yine de h o ç n u t de gildirler; iktísa t veya ta sa rru f d ü jü n c e s i olm a k siz m b ü tü n enerjilerini çehvetlerini ta tm in için yen i a ra ç la n n keçfine adarruçlardir. G elirleri o n la r için h e r zam a n çok d ü ç ü k tü r, h a rc a m a la n süre kli o la ra k artar. Bu b a k im d a n aç ik lan ru k a p a tm a k için h e r a n te tik te d irle r" (Ô zel, 1993: 37). K ilisenin çôkü§ sebebini, d ü n y e v i b ir g üç h a lin e gelm e- 99 Muhafazakâr Diiçünce / Muhafazakâr Düçünceyi Etkileyen Düçünürler III laçm a adina yapilan içlerin yanliçligim, "I§ik D ogudan Gelir" ifadesiyle form üle ettigi tezleriyle dikkatlere sunm uçtur. Cemil M eriç'in m edeniyet k o n u su n u incelerken, en çok referans aldigi bilim adam i çagdaç Ingiliz tarihçi Toynbee *5 olm uçtur. M eriç bir m edeniyetin nasil geliçebilecegi so ru su n u cevaplam ak için ona baçvurur. Bir m edeniyet nasil geliçir? Yeni yeni ülkeler fethederek mi? Hayir. M edeniyetin büyüm esi ne teknolojik zaferlerle ilgilidir ne de m ad d e üzerindeki hâkim iyetle. M edeniyetin büyüm esi dem ek kendi kendini tayin etm e, kendi kendini biçim lendirm e im kânlarm m gittikçe artm asi, toplum degerlerinin manevileçm esi, aygit ve tekniklerin sadele§mesi dem ektir. B üyüyen bir m edeniyette karizm atik azinlik, çevrenin her m eydan okuyuçuna baçarili cevaplar verir. Sürekli tazeler ve sürekli sine b ag lay an C em il M eriç'e göre, b u yeni d ö n em d e kilise, to p lu m u ayakta tu tm a sam im iyetini ve ôzelligini a rü k kaybetm içtir (Ta§, 2007: 76). 5 A rnold Joseph Toynbee,14 N isan 1889’d a L ondra'da d ü n y ay a geldi. W inchester, Balliol Koleji ve d ah a so n ralan ôgreüm k ad ro su içinde yer alacagi O xford'da egiüm gördü. I. D ünya Savaçi çiküginda ülkesinin edebiyatçilanndan birçogu gibi o da sava§ bakanligina bagh p ro p a ­ gan d a b ü ro su n d a çaliçhnldi. Bu esnada birçok p ro p ag an d a eserine im zasiru ath. B unlann arasm da o zam anlar Ingiliz im paratorlugu ile h a rp h alinde b u lu n an T ü rk iy e 'y i ilgilendiren kitap­ iar d a bulunm aktaydi. D aha sonralan, L ondra Ü niversitesindeki Bizans ve M o d em Y unan Dili, Edebiyah ve Tarihi ü zerine K orais k ü rsü siin ü n k u m c u profesörü olarak göreve ba§Iadi. 1921 yilm da, m evcut görevinden izin alarak "M anchester G uardian" adm a A nadolu’daki Türk-Yun a n savaçrru y erinde izledi ve Y unan birliklerinin giriçtigi vahçet hareketlerini b u gazetenin o k u rlan n a aktardi. D ônüçünde, T ü rkiye'de ve Y unanistan'da Bah Meselesi ad h eserini kalem e aldi. Bu kitap M ustafa K em al önderligindeki Milli T ürk O rd u su n u n Y unan k u w e tle rin i bozguna ugratm alan ru n hem en ôncesinde, 1922 yilirun yazm da yayinlandi. T oynbee'nin b u yazila n ve T ürklerin d avasina karçi giderek artan sem paüsi K orais k ü rsü sü n ü n finansm anm a katkida b u lu n a n Y unan h ü k ü m etin in ve destekçilerinin tepkisini çekti. baski ve suçlam alardan bun alan Toynbee 1924 yilm da k ü rsü d e n aynldi. D aha sonra, K raüyet U luslararasi iliçkiler Ensh tü sü n d e 1955 yilm da em ekli oluncaya dek çaliçacak ve ônem li eserlerini b u k u ru m d a kalem e aldi. 22 Ekim 1975'te hayaüru kaybetti. Tarihçrnin insan tü rü n ü n birtakim tem el bölüm lerinin yaçam lanru ele aldigmi, to p lu m den en söz k onusu varh k lan seçip inceledigini dile gehren Toynbee, tarih araçü rm aasiro n to p lu m lar arasindaki iliçkileri yalnizca belli kavram ve kategoriler alü n d a inceledigini savunur. Kendisi bilhassa Y unan ve D ogu M edeniyetleri üzerine önde gelen tarihçilerden biri o lu p eserlerinde ehüyetli bir bilim ad am i tarafm dan yapilan yüksek kaliteli y o ru m la n n agirhgi hissedilir. U fkunun geniçligi ve anlaüm gücü, d ü n y a tarihini 26 m edeniyete bölerek, yükseliç ve çôküçlerini "tehlikelerle y ü z yüze gelm e ve burilara cevap verm e" dönem lerine göre analiz etügi, en önem li eseri olan, o n iki dltlik A S tudy of H istory - Tarih bilin d isimli eserinde de görülm ektedir. Bkz: h ttp ://tr.w ikipedia.org/w iki/A m oldJoseph _Toynbee, eriçim: 20.11.2013. Cem il M eriç'in yapügi ikübasa göre A v ru p a 'm n ö lüm doçeginde o ld u g u n u söyleyen Toynbee, "T an n büy ü k tü r, A v m p a 'y a aciyacak, onu m ah v o b n ak tan kurtaracakür" diyerek, H irisüyanlan d u ay a çagirmiçür. 100 Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Meriç I. K e s k i n - A . P a la b iy ik : ü r e tir k e n d in i. B u s a y e d e to p lu m fa rk lila ç m a k ta n b ü tü n lü g e , b ü tü n le ç - m e d e n fa rk h la ç m a y a g e ç e r. B ü y ü y e n m e d e n iy e t b ir b ü tü n d ü r , k a y n a ç m i§ b i r b ü t ü n : b ü y ü y e n m e d e n i y e t ô te k i m e d e n i y e t l e r d e n g ittik ç e f a r k h la § ir , ô te k i m e d e n i y e t l e r i b a s ü r i r , z o r la r , e t k i l e r ( Ç e tin , 2 0 0 7 : 6 6 ). M e r i ç 'e g ö r e b i r m e d e n i y e t i n g e liç m iç lik g ô s t e r g e l e r i d i r b u n l a r , l a k i n C e m il M e r i ç 'i n m e d e n i y e t a n a l i z l e r i n e t e m e l o l u ç t u r a n i k i ô g e v e d o g u - b a t i a y rim i v e b u a y n m ra k b ir ta k im k a r § is in d a k i d u r u ç u n u a n a liz e tm e k iç in ô n c e lik li o la - k a v ra m la rm iz a h i ç a r ttir. B ilin d ig i ü z e r e o n u n y a z il a n n d a a ç ik lig a k a v u ç tu r m a k iç in b ü y ü k ç a b a s a r f e ttig i k a v r a m la r m b a ç x n d a ir fa n -k ü ltü r v e m e d e n iy e t-u m ra n k a v ra m guyu b a tim n ç if ti g e l m e k t e d i r . M e r i ç 'i n d o - k a rç is in a y e rle ç tirm e k o n u s u n d a ü z e rin d e d u rd u g u k ilit ifa d e " irfa n " k a v ra m i o lm u ç tu r. M e r i ç 'i n a n a liz le rin d e /d ü ç ü n c e s in d e m im n y e r in e b ilg i v e b ilm e , e g itim M o n a d o lo jik b ir v e g n o s is a n la m im k ü ltü r k a v ra - ta ç iy a n v e b e lir li b i r h a l k i n t e k e l i n d e o l m a y a n " i r f a n " k a v r a m i ô n e r i l i r . Ç e g i n 'i n a k t a r d i g i ü zere M e riç k ü l t ü r ü n y e rin e ir f a r a ô n e rirk e n d ü g ü n c e le r in i § u § e k ild e if a d e e tm iç tir : " ir f a n , d ü ç ü n c e n in b ü t ü n k u tu p la r im k u c a k la y a n b ir k e - l i m e . i r f a n , i n s a n o g l u n u n h a s b a h ç e s i . A y i r m a z , b i r l e ç t i r i r . ( ...) i r f a n k e n ­ d in i ta m m a k la b a ç la r. ( ...) T ecessü sü z e k â y i z irv e le re k a n a tla n d ira n , u z u n m adde d ü n y asm a v e ç ile li b i r n e f i s te r b iy e s i , ir f a n . K e m â l e a ç i l a n k a p i , m e a l l e t a ç l a n a n i l i m . ( . ..) i r f a n , i n s a m v a s ifla rm ç iv ile m e y e n , in s a n y a p a n b ü t ü n ü . ( ...) i r f a n , d i n î v e d ü n y e v î d i y e i k i y e a y r i l m a z , y a n i h e r b ü t ü n g i b i t e c e z z i k a b u l e t m e z " ( Ç e g i n , 2 0 1 3 : 3 ). M e r i ç 'i n K ü l t ü r v e irfa n k a r§ ila § tirm a la rm i h a tir la y a c a k d e le r i k a r ç im iz a ç ik m a k ta d ir : o lu rs a k M e r i ç 'i n ô n c e lik le § u ifa - " ir f a n , k e m â le a ç ila n k a p i, a m e lle ta ç la n a n i l i m d i r . ( M e r i ç , 2 0 0 9 : 1 7 5 ) " , " K ü l t ü r B a t i 'n m d ü ç ü n c e s e f a le tin i b e lg e le - y e n k e lim e le r d e n b ir i( d ir ) (M e riç , 1986: 9 )" , " ir f a n , b ir T a n n v e rg is i, c eh itle ( g a y r e tle ) g e liç e n b ir m e v h ib e (b a g i§ ü r )( d ir) (M e riç , 2 0 0 9 : 1 1 )", " K ü l­ tü r , k a y p a k h g i, m ü p h e m iy e ti (a n la § ilm a z lig i) v e s e y y â liy e tiy le (a k ic ih - g iy l a ) A v r u p a 'd i r ( M e riç , 2 0 0 9 : 1 5 )" . B u i f a d e l e r d e n d e a n la ç ila c a g i g ib i ir f a n k e lim e s i M e r iç s o s y o lo jis in d e d e m u h a f a z a k â r lilig in d a d a ö n e m li b i r y e r t u t m a k t a d i r , o n u n g e n e l ta b ir i ile k o n u ç a c a k o l u r s a k k ü l t ü r B a t ï'y i, i r f a n is e D o g u 'y u t e m s il e t m e k t e d i r . L a k in d o g u d e d i g i m i z s a d e c e is la m i c o g r a f y a d a n ib a r e t o ía n b ir to p r a k b ü t ü n l ü g ü y a d a in a m § ta r z i d e g il, tü m c o g ra fy a y i iç in e a la n b ir g e rç e k lig e k a rç ilik g e lm e k te d ir . M e r i ç 'i n , b a t i y a k a r ç i d u y d u g u k i z g i n l i g m s e b e b i i s e d o g u l u a y d m l a r m k e n d i l e r i n e y a b a n c i l a § m a l a n v e B a ü 'y a d u y d u k l a n h a y r a n l i k l a n d i r . M e r i ç 101 Muhafazakâr Dü§ünce / Muhafazakâr Dü§ünceyi Etkileyen Düçiinürler 111 söz k o n u s u d u r u m u §u çekilde ifad e etm içtir: " T a n z im a t'ta n b eri h a z ir elbisey e m era k liy iz , h a z ir elbisey e v e m e d e n iy e te ..." (M eriç, 1986: 55). T an ­ z im a t'ta n b e ri k a b u l e d ile n le rin hiç so rg u la m a d a n , y e rlile ç tirü m e d en ve m illileçtirilem ed en k a b u l ed ilm esi M eriç'e göre b ü y ü k b ir h a ta d ir. Ç ü n k ü Bâti, aklm , tek nigin , realite n in v ata m (d ir) (M eriç: 1999: 74). O y sa so syal m ese leler ith al e d ile m ez v e e g er e d ilm ey e çahçilirsa y u k a n d a b ah se ttig im iz gibi ü ç lü d iy ale k tig e tabi tu tu lm a lid ir; so rg u la m a, yerlileçtirm e ve m illileçtirm e. M eriç 'in k en d im iz e h a s o la ra k isim le n d ird ig i m e d en iy et k a v ra m m d a ô ne m li o la n b iz /b iz d e n o la n d ir, ç ü n k ü b iz im m e d en iy etim iz ba çk a b ir m e d en iy ettir. M eriç'e g ö re "b iz a p a y ri b ir m e d e n iy e tin çocuklariyiz; d ü ç m a n b ir m e d e n iy e tin 6, b am b açk a ôlçüleri olan, çok d a h a eski, çok d a h a asil d a h a in san ca b ir m e d e n iy e tin (M eriç: 2009: 97)". Bu ifa d ele r M e­ riç 'in b iz im m ed en iy etim iz d e d ig i gerçek lig in az d a olsa a b arh lm iç an laü m id ir, ç ü n k ü b iz im m e d en iy etim iz b azi ô lçü le rd e B atid an o ld u k ç a etkilenm içtir am a M eriç 'in ü z e rin d e isra rla d u r d u g u "in san ca" o la n m e d e n i­ y e t a y n m i, b u a n la m d a kar§i çikilacak gibi d eg ild ir. M eriç, h e r y a z d ig m d a k e n d i m e d e n iy e tin d e n n e a n la d ig im , o labild igin ce e p ik b ir d ille a n la tm a y a k o y u lu r; e w e l a is la m 'i v e o n u n e n m ü th iç tem sili o la ra k g ô rd ü g ü O sm a n liy i y e k p a re b ir m e d e n iy e t7 o la ra k sa h ip le n ir (A ksakal, 2013: 73), ç ü n k ü is la m m e d e n iy e ti B ah k a rç ism d a y u tu lm a y a n , iç e d ilm e y e n te k m e d e n iy e t o ld u g u n u d a g ö s te rm e k te d ir (Erol, 2013: 90). M eriç 'e g ö re b ü tü n K u r'â n 'la ri y a k sa k , b ü tü n cam ileri y ik sak , A v ru p a li'm n g ô z ü n d e O sm a n liy d ik (Ö zk an, 2011). B u ta v rm i §ôyle d ile g etirm i§ tir M eriç: " b u ü lk e n in b ü tü n in s a n la rim te k irk, tek k a lp , te k in s a n h a lin e g e tire n is la m iy e t o lm u ç tu r. B iyolojik d eg il, m o ra l b ir v a h d e t. Y ani v a h d e tle rin e n b ü y ü g ü , e n m u k a d d e s i" (M eriç: 2004: 156). C em il M eriç, "Içik D o g u d a n G elir" k ita b in d a b ir n e v i D o g u v e Bâti m e d e n iy e tin in d e fte r-i â m alin i m u k a y e s e ed erek , is lâ m m e d e n iy e tin in k a y n a k la n m teçkil e d e n k a m u s v e a n sik lo p e d i tü r ü n d e n ese rle ri, Y u n a n felsefesiy le is lâ m iy e t'i u z la ç tirm a k iste y e n filo zo flan , ak la, h ü r d ü § ü n ceye ö n e m ve rm i§ v e o n u n c u y ü z y ild a y azilm iç o la n Íh v a n -i Safa risalele rin i ta m tm a k ta d ir. A yrica m e d e n iy e tin k u tu p y ild iz la n o la ra k k a b u l et- 6 Ik in ci A v ru p a 'y i k a s t e tm e k te d ir. 7 C ü n d io g lu 'n a g ö re M e riç 'in y a z ila n n d a g eçen "O sm an li M e d e n iy e ti", O sm a n li o rd u s u gibi anla ç ilm a k ta d ir. " O sm a n li M e d e n iy e ti" terk ibi, n e re d e y se "O sm a n li O rd u s u " (o rd u m illet) a n la m in d a p la n la n m a k ta d ir ki b ir o r d u d a b u lu n m a m a si ta b i o la n vasiflar, ta m m geregi, O sm a n lid a d a b u lu n m a y a c a k tir (C ü n d io g lu , 2006:162). 102 I. K e s k i n - A . P a l a b i y i k : Muhafazakârhktan Medeniyet'e: Cemil Meriç tig i T e v ra t v e in d lle r i d e inceley ip , T ü rk o k u y u c u s u n a a k ta rm a k ta , K itab-i M u k a d d e s , K u r'a n v e B ilim ü ç g e n in d e m e d e n iy e tle rin m e n ç e in i v e ta rih in i d e g e rle n d irm e k te , is lâ m 'm c ih a n ç ü m u l, s a g la m k a y n a k la rm a d ik k a t çekm e k te d ir . M e riç 'in d e g e r le n d ir m e le r in d e " îs lâ m m e d e n iy e ti d e y e k p â re b ir b ü tü n , Îs lâ m d ü n y a s i, H ic re t’te n b u y a n a çeçitli ik b â l v e id b â r d e v irle ri ya§am i§, fa k a t aslî cev h e rin i b ü y ü k b ir titiz lik le k o ru m u ç tu r. B u m e d e n iy e tin d a y a n d ig i m u k a d d e s k ita p la r, m ily o n la rc a in s a n m y o lu n a i§ik serp m i§ v e s e rp m e k te d ir. is lâ m 'm " M u h it ü l M aa rif"i K u r'a n -i K erim ile H ad is-i Ç eriflerd ir" (M eriç: 1984: 32). "M eriç'e g ö re m a d d e ü z e r in d e h â k im iy e t k u r a n A v ru p a 'n m , k e n d i h â k im iy e ti v e ç ik a rla n u g r u n a z o rb a v e sefah a t s ü tu n la n ü z e r in d e in§a e ttig i y e n i m e d e n iy e ti in s a n m r u h d e n g e s in i b o zm u § , k a b a r a n iç tih asi ile D ü n y a m n d e n g e s in i a ltü s t etm içtir. A v r u ­ p a 'n m h a k ik i is e v ü e rin d e n v e m ü te fe k k irle rin d e n d e b u d u r u m a is y a n v a rd ir. C em ü M eriç b u s efale tte n y o rg u n , çikarci A v ru p a 'y a , k e n d i içeris in d e n , in a n ç h , k a lb i in s a n lik ateçi ile tu tu § m u § g e rç ek a y d in la rm d a is y a n e ttig in i b ild ir ir b iz e " (Ö z d e m ir, 2003: 5). "B u h u s u s ta id d ia li, co çk u lu kiy a s la m a la r y a p m a k ta n d a h iç g e ri d u r m a y a n ro m a n tik d ü ç ü n ü r, y e ri geld ig in d e " T ü rk Îs lâ m m e d e n iy e ti ah lâk a , fe ra g a te d a y a n a n b ir m e d e n iy e t, g e rç ek le ç tird ig i d e g e rle r e d e b iy a tta n d a, fe ls efed e n d e, ilim le rd e n d e m u a z z e z " d iy e re k , B atT run ilm ini, fe n n in i, tek n ig in i, v a r ettig i d e g e rle ri b ir k â g it g ibi y irtip a ta r; b u te p k is el ta v ir, M e riç 'in T ü rk m u h a fa z a k â rlig m a en jek te ettig i v e h â lâ ta m a n la m iy la a çila m a y a n b ir k ö tü h u y o la ra k , d ik k a te ça y a n d ir" (A k sakal, 2013: 73). B a ti'y a k a rç i b u h irç in t a v n , M e riç 'i m illiy e tç i-m u h a fa z a k â rlilig a d a y a k la ç tirir, b iz im b ild ig im iz a n la m d a b ir m illiy e tç ilik o lm a s a d a , M e ­ r iç 'in b u ta v ri d ik k a t ç e k m e k te d ir. D o g u v e b â ti, o n a g ö re b irb irin e z it iki k a v r a m v e g e rç ek lik tir. M eriç, D o g u -B a ti k iy a s la m a s m i ç id d e te b a k iç la ele alip , D o g u 'n u n in s a n iy e tin i, B a ti'm n " s a h te k â r " h ü m a n iz m iy le ta rta r: " S e m a v i k ita p la r m em ri: 'Ö ld ü r m e y e c e k s in '. H iris tiy a n A v ru p a , e n sefil ç ik a rla ri iç in d ü n y a m n b ü t ü n m a n d a r e n le r in i8 ö l d ü r d ü v e ö ld ü r m e y e h a zir. G o e th e : 'Y a o rs o la ca k s m , y a çek iç ' d iy o r. Çark, S â d i'd e n G a n d h i'y e k a d a r a k si k a n a a tte : 'Y e m in e d e r im k i, d ü n y a m n b ü t ü n to p r a k la r i b ir te k in s a n m k a ru m a k itm a y a d e g m e z .' K im h a k li? " d iy e s o ra ra k , o k u r u n d im a g in d a y a k i a e tk i u y a n d m r ... " B a ü b e n im a n ti-te z im " d iy e tü m çip la k lig iy la B a ti'y a k a rç itlig im d a , o n a e p is te m ik v e o n tik b a g lih g im d a d i- 8 Y o n e tíc i s ir u f m d a n o la n k içi, iy i kiçi. 103 Muhafazakâr Düçünce / Muhafazakâr Dü§ünceyi Etkileyen Düçünürler III le g e tirir M eriç (A ksakal, 2013: 73-74). O n a g öre D o g u b ü y ü k y araticilar ü lk esid ir: K onfü çyüs, B udha, Y ajna V alkiya, D o g u lu 'd u r, B ah çu u raltm d a D o g u H açli S eferle ri'n in h â h ra sim ta§ir (M eriç: 1999: 23). H â lb u k i B ah 'm n , D o g u 'y a bakiçi ta m tersi b ir ifad e içerm ek ted ir, H o u ra n i b elirttig im iz a n la m d a B a ti'n in § u u r a ltm d a k a la n d o g u k a v ra m sa lla çtirm a la rira §ôyle iz a h etm ek ted ir: " ... is la m 'm b ir ta k im d o g ru la rim n o lm a sin m hiçb ir a n lam i k a lm iy o rd u . Bu g ô rü çler a ra sin d a e n y a y g in o la m ise yelp azen in e n s o n u n d a y e r a la n g ô rü çtü . B una g ö re isla m b a til b ir d in d i, A llah M ü slü m a n la rm A lla h 'îy d i v e g erçek T an ri d eg ild i, M u h a m m e d d e p eyg a m b e r d eg ild i. isla m an cak çikiç n o k ta la ri kih ç o la n ve k a ra k te rin i kilicin b elirled ig i in sa n la rin icad ettig i b ir d in d i v e kiliç g ü c ü y le yayilm i§ti" (H o u ra n i, 1996: 29). M eriç'in dile g e tird ik le ri b ir a n la m d a H o u ra n i'n in d e d ile g e tird ik le rin e d e karçi b ir d u ru ç tu r. Bu d u ru m ay m z a m a n d a M ü slü m a n m u h a fa z a k â rlig in a d a iyi b ir ô rn ek tir. M eriç'e g öre A v ru p a m e d e n iy e ti e v re n se l b ir m e d e n iy e t o lm a y ip m e d e n iy e tle rd e n b ir ta n esid ir sadece. R o m a v e Y u n a n m e d en iy etle ri d e A v ru p a degil, A k d e n iz m e d e n iy e tle rid ir. K e n d isin i in san lik ta rih in in m e rk e zin e k o y a n A v ru p a , z a m a n i E skiçag, O rta ç ag v e Y eniçag o la ra k a y irm a k ta d ir. "O y sa h e r b ü ­ y ü k m e d e n iy e tin a y n b ir eskiçagi, o rtaçagi ve yen içag i v a rd ir" (M eriç, 2012a: 108). M eriç b u b a g la m d a k e n d in e ait d eg erleri gerç ek le çtirerek insan lig in o rta k b irik im in i z e n g in le ç h re n b ir tek m e d e n iy e te d eg il farkli m e d e n iy e tle re v u rg u y a p a r( B ülb ül-Ö zip ek-K ahn, 2008: 28). G erçek te n m e d e n iy e tle rin m ençei v e ta rih iyi in celen ip m u k a y ese e d ild ig in d e h a k ik a t b ü tü n ç ip la k h g i ile o rta y a ç ik m a k tad ir. islâm , in sam terb iy e ed ip , eçyarnn, k â in a tin efen d isi yapm i§, Bâti, in sam m a d d e n in , eçy am n kö lesi y a p m iç ü r. M eriç, in sam e§yala§tiran, in s a n h a y siy e h n i sifira in d ire n , cinay etlerle, â d ilik le rle ö rtü lü Bâti m e d e n iy e tin in k irli y ü z ü n ü n a ssla ra d a y a n a ra k v e ta rih te n ö rn e k le r v e re rek o rta y a k o y m a k ta d ir (Ö zdem ir, 2003: 5-6). "S em avi k ita p la rm em ri: "Ö ld ü rm e y ec e k sin ". H iristiy a n A v ru p a , e n sefil çik arlari için d ü n y a m n b ü tü n m a n d a re n le rin i ö ld ü rd ü ve ö ld ü rm e y e h a zir. G oethe: "Ya o rs olacaksm , y a çekiç" diyor. Çark, S â d i’d e n G a n d h i'y e k a d a r aksi k a n aatte: "Y em in e d e rim ki, d ü n y a ­ m n b ü tü n to p ra k la ri b ir te k in sa n in k a n im a k itm a y a d e g m ez ." K im h a k li? (M eriç: 2009: 206). "A sy a alacakli. A lacakli am a A v ru p a 'm n d a o n d a n alm asi g e re k en nice d e rsle r v ar. B ah d ü çü n cesi, b ilg in le rin b ü tü n h im m e tle rin e ra g m e n , A sy a 'm n m esajim k a v ra y a m a d i. Bu m esaj baçka tecrü b e le rin ifa d esiy d i. A v ru p a y açam am iç h b u tecrü b ele ri. B ah, v ü c u d u n 104 I. K eskin - A. Palabiyik: Muhafazakârhktan Medeniyet'e: Cemil Merig faaliyetleriyle ruhunkileri birbirinden ayirmaya çaliçh. Daha dogrusu birbirine kapali iki dünya olarak dü§ünm ü§tü onlari. Felsefî, ahlâkî, dinî düçüncelerinin tem elinde bu inanç yatiyor. Tekniklerine, pratik hayatm a istikam et veren bu davram§. Bâti, m addî dünyayla manevî dünya arasindaki sürekliligin farkma daha d ü n varabildi. Psikiyatrinin, psikanalizin, psikosom atik tibbm geliçmesini bekledi bunun için. Bu anahtari yeni samyor, kullanm asim beceremiyor pek. Asya asirlardan beri ustaca kullanmiç onu, ne var ki ba§ka amaçlar için kullanmiç. Üç yüz yildan be­ ri m ekanik araçlarini geli§tirmi§ Bâti, vücut teknikleriyle ugra§mami§. insanm em rindeki en tabiî âlet: Vücut. Batili bu aleti pek az tamyor. insan vücudunun ke§fi, insan ru h u n u n da yeniden keçfi olacaktir. Batinin bu konuda rehberi: Dogu" (Meriç: 1994: 25). "Çarpiçan iki m edeniyet var: Türk-islâm m edeniyeti bin yil fetihler yapmi§, belli ôlçüleri, belli zaferleri, belli baçarilarx var. ihtiyarlami§. H iristiyan Bah medeniyeti hem temelinde, hem de içtimaî yapisinda farkli ve baçka. Bence en esasli fark insana bakiçlarm da. Osmanli için insan uluhiyetin nusha-i sugrasi9. Mukaddes ve m uhterem . Servet ve m evki gibi tesâdüfî tefavütlerin diçinda bir insan haysiyeti var. Batida yok bu. Bâti e w e la kendi insanm a kar§i zalim. Bati'nm tarihi, bir smif kavgasi tarihi, dogru. Bu egoizm, cografî hudutlarm diçmda büsbütün azgmlaçiyor. A vrupa, insam tabiatm bir parçasi saym aktadir. Di§ dünyayi kaprislerine alet eden Batí, insam da aym muam eleye tâbi tutar" (Meriç: 2004: 202). Bütün peygam berler Dogu'dan gelmigtir. Güneçin D ogu'dan dogdugu hakikati kadar, insanligi fikren ve ruhen aydinlatan îçigin da ilahî men§ee dayali olarak D ogu'dan geldigi âçikardir. Ancak, günüm üz islam dünyasi m odem izm in ve m addeten terakki etmiç Bati'mn tahakküm ü altm dadir. Bu durum karçisinda islâm aydim, Abbasiler dönem inde Yunan ve iran düçüncesini islâm î özelliklerle kaynaçhrarak benimsemesi olayi gibi bugün de kültürel bir devrim arzusu yerine, kendi irfanim Bati'nm bilim ve teknigi ile kaynaçtirm asim bilmeli, D ogu'da ve Bati'da hiçbir kôtülük ihtiva etmeyen gerçek medeniyeti ihya etmelidir. Bôylece Cemil Meriç'in hülyasi olan "... Dogu ile Bati'yi, insan beyninin bu iki yarim küresini birleçtirmek (Yazan, 1998: 75) çeklindeki Avrasya ideali gerçekleçir (Özdemir, 2003: 6). 9 Küçük nüsha. 105 Muhafazakâr Düçünce / Muhafazakâr Düçüticeyi Etkileyen Diiçünürler III Bati'run, Dogu'ya bakiçinm nasil oldugunu fark eden Meriç, bir dogulu edasiyla Bati'yi analize giriçir. Bah'mn, Dogu için ne düçündügünü ve Bah'ran, Dogu'yu nereye konumlandiracagim çok iyi bilen Meriç, oryantalistlerin baki§ açilanru adeta kör noktaya dogru sürükleme çabasindadir. Geleneklerin canlanmasma önem veren Meriç, bu anlamda muhafa­ zakâr kabul edilebilir ve belki de edilmelidir de ama onun muhafazakârligi entelektüel ve bir bilirkiçi muhafazakârligidir, çünkü gelenekler ve adetler dogru bilinir ve uygulamrsa, tiranliga ve zulme karçi ônemli engeller olacaklardir. Bumm için Meriç "Bâti için Dogu bir ilkeller ülkesidir. Vicdaroni rahat ettirmek için fethettigi ülke ne kadar büyiik bir medeniyete sahip olursa olsun Avrupa, onun insamnm sevgi ve saygiya lâyik olmadigma ferman çikanr (Meriç, 1999: 174)" demiçtir. Meriç, Bati'nm, Dogu ile alakali nasil bir bilince sahip oldugunun ve Dogu'yu nasil yorumladigmm farkrndadir. Bah düçüncesi dedigimiz rasyonel düçünme biçimi, her zaman ba§anli olacakür diye bir kaide yoktur, baçansiz olabilir de, çünkü her toplumun degerleri farklidir ve bu degerler toplumun dinamikligine, geçmiçine ve anlamlandirdiklan gerçekliklere göre degiçkenlik göstermektedir. Ama gelenek hiçbir zaman baçansiz olmaz (Ergil, 1986: 290). Geleneklerin ancak yok olabileceginden sôz edebiliriz. Geleneklerin varligi veya yoklugu onlan yasatan insanlann elindedir. Said'in de belirttigi gibi "tarih gibi, cografi ve kültürel farkliliklar da insan eseridir (Said: 2001: 14)". ínsan eseri oían bütün toplumsal ôgeler/olgular/yapilar/gerçeklikler insan var oldugu sürece var olacakür. Said'e göre Bah bilgi-iktidar iliçkisinden hareketle, kendini tanimlamak, sömürged niyetlerini hakli göstermek ve bu amacirn gerçekleçhrmek adma hayalî bir Dogu üretmiçtir (Çoruk, 2007: 194). "Ben ve digerleri" aynmmdan hareketle dünyamn merkezine kendisini koyan Bah, Ortaçag'dan ihbaren Dogu kültürleri, medeniyetleri ve inançlan etrafmda baçlattigi §arkiyat çali§malanyla, kendi Dogu'sunu olusturmuç, bu çaliçmalar neücesinde ortaya çikan ve akla gelen bütün olumsuzluklann yüklendigi Dogu imajini günlük hayattan siyasete, sosyal bilimlerden güzel sanatlara kadar hemen hemen hayatin her sahasmda kullaruma sokmu§tur. Bu analizler perspekhfinden meseleye yakla§tigimizda Dogu ile Bah arasmda her alanda derin farkliliklann sôz konusu oldugunu gôrmekteyiz. Dolayisiyla Baü-Dogu aynmmda temellenen Bah, rasyonel düçünme yetenegi ile insanligm en ileri açamasim temsil etmektedir. Aklirn kullanma yeteneginden ve tarihten yoksxm, tarihin diçmda yaçayan Dogu'nun ise, kendi ba§ina bu geliçmeleri gerçekleçtirme yetisinden yoksun görünmektedir. Bu farklilik Bah'ya, tembelligi, uyuçuklugu, çaliçma disiplininden yoksunlugu, günahkârligi, cinsel106 I. K e s k in - A . P a la b iy ik : Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Merig lig e d ü ç k ü n lü g ü , z o rb a lig i te m sil e d en , g e ri kalm i§, g a y ri m e d e n i D o g u iiz erin d e v e sa y e t v e ta s a rr u f h a k k i v e rm e k te d ir. Ö ze llik le 19. y ü z y ild a n so n ra B a ti'n m D o g u ü z e r in d e g e rç e k le çtird ig i s ö m ü rg e v e içgal g a y re tle ri b u v e ­ s a y e t v e ta s a rru f h a k k im k e n d is in d e g ö rm e s in in n e tic esid ir. S a id 'e g ö re e tk i a la ra geni§ " k ü ltü re l v e siy a s a l b ir o lg u " o ía n o ry a n ta liz m sa f v e m a s u m b ir b ilg i d is ip lin i d e g ild ir v e b u y ö n ü y le s o rg u la ra n a s i g e re k ir (S aid, 2001: 22). C e m il M e riç 'in s o rg u la m a b iç im i d e y u k a n d a ifad e e ttig im iz S a id 'in a n a liz le rin d e n fa rk li g ö rü lm e m e lid ir , ç ü n k ü M eriç, B a ti'ra n , D o g u 'y a d ik tig i d e li g ö m le g in i n e t o la ra k g ô re b ilm iç tir. D ola yisiy la M e riç 'in ö n e rd ig i g e le n e k ç ilik sö z k o n u s u y a k la § im m d a te m e lle n m e k te d ir . Z ira M u h a fa z a k â rlig in y a p i ta§i g e le n e k tir; y e rle ç ik in a n ç v e u y g u la m a d ir. B u in a n ç v e u y g u la m a la r, h a k ik a te u la § ilm a si k o n u s u n d a b e lli b ir a n la m d a z a a f g ö ste re b ilirle r, b u n u n fa rk m d a o ía n M e riç g ib i m u h a fa z a k â r d ü ç ü n ü rle r, g e le n e k le rin iç in d e v e a r a la n n d a tu ta rlilig m sa g la rtm a s m a ö n e m v e rm iç le rd ir. M e riç 'in v e rd ig i b u ö n e m , e n b a s it a n la m d a d e g e rle rin y e rlile ç tirilm e si v e m illile ç tirilm e si o la ra k a n la çila b ilir. Ç ü n k ü Bata ile a n c a k , g e le n e k le rin c a n la n d in lm a s i ile m ü c a d e le ed ile b ilir. Sonuç Yerine G e le n e k le rin y e n id e n c a n la n d irilm a s i v e y e rlile § m e k a v r a m la r m a s ü re k li v u r g u y a p a n M e riç 'in , k a te g o r iz e e d ilm e s i m ü m k ü n o la b ilir m i? D a h a d o g r u s u ç a h s in a m ü n h a s ir b ir T ü r k m u h a f a z a k â r i (H m ç a la n , 2011: 34) o ía n C e m il M e riç n e d ir? B u s o r u y a N e c a ti M e rt §u c e v a b i v e rm iç tir: " d in d a r m id ir M e riç ? Y il 1 9 8 7 'd ir. H ü s a m e ttin A rs la n 'a , 'b e n d a im a in tih a r d ü ç ü n c e s i iç in d e y a ç a d im ' d e r. 'î n t i h a r b é n i d a ü s s ila 10 g ib i ta k ip e tm iç tir. Ç im d iy se in tih a r b ile e d e m e y e c e k h a ld e y im . H a y y a m 'in d e d ig i g ib i b ir m a s a l a n la ttik ç a g d a § la rim iz a v e g e ç ip g id e c e g iz ... T a n n s o ru s u n a c e v a p v e re m e m . in a r a y o r u m d a in a n m iy o r u m d a . B u n la r m a te m a tik b ir e r re a lite d e g il ki. Z a m a n z a m a n in a n d im . A m a n e k a d a r in a ra y o ru m , b ile m iy o ru m . E g e r T a n n o lm a z s a h a y a t b ir c u rc u n a o lu y o r, in tih a r ta m b ir h a l ç a r e s i o lu y o r o z a m a n . C a m u s 'ü n y a p tig i d a b u . Y a in a n a c a k s m y a in tih a r e d e c e k s in ... M ü s lü m a n 'im , M ü s lü m a n b ir ç e v re d e d o g d u m . A n c a k n e k a d a r in a r a p in a n m a y a c a g im m c e v a b ira m a h ç e r g ü n ü b ile b ile c e g im (M ert, 2010: 40). B a§ka b ir y e r d e is e § ö y le s ô y lü y o r M eriç: "D ilim le , z e v k le rim le , h e y e c a n la n m la B ü y ü k D o g u k a d r o s u n d a n im . D ü - 10 H a s re t, ô z le m . 107 Muhafazakâr Düçünce / Muhafazakâr Düçünceyi Etkileyen Dü§ünürler III çüncelerimle, inançlarimla 'Yônn'e yakxmm" (Meriç: 2009: 56-57). Yukanda yazilanlara bakihnca Cemil Meriç'i bir kategoriye sigdirmak hatali olacaktir, sosyolojinin temel içlevi olan kategorilendirmek ve analiz etmek, kendisi de bir sosyolog olan Meriç için yetersiz kalmaktadir. Çünkü Meriç'in bir anlamda muhafazakâr, bir anlamda yenilikçi ve bir anlamda da Batici oldugunu sôylemek gerekmektedir. Kavramlarin analiz edilmesi ve yerlileçtirilmesi fikriyle muhafazakâr ve milli bir irade gösteren Meriç, geleneklerin yeniden canlandirilmasi ve Baünm bu çekilde anlaçilmasi yônüyle yenilikçidir. Buna karsm Baü'yi anlamak için ondan kaçilmamasi gerektigini sôylemesi hasebiyle de Dogu'cu oldugu kadar Bâ­ ti'ci (Gencer, 2012: 20) bir yüz gösterir Meriç. Dolayisiyla onu tarumlayacak en güzel ifade bekli de "Çahsina Münhasir Türk Muhafazakâr" olacakhr. Çünkü Meriç, zamanmdaki aydinlar gibi Bah'ya teslim olmami§, Baù'yi kopya etmemiç ama ondan uzak da kalmamiçtir. Gelenekselligini 11 Yôn A n k a r a 'd a 20 A ra lik 1961'd e y a y in a b a ç la y a n v e 2 7 M a y is D a rb e si s o n ra s i so l m u h a lif h a r e k e tin s ô z c ü lü g ü n ü y a p a n es k i h a fta lik d erg i. ím tiy a z sa h ib i v e y a z i içleri m ü d ü r ü D o g a n A v c io g lü y d u (1926-1983); K u ru c u la n a r a s m d a M ü m ta z S o ysal, C e rn a i R eçit E y ü b o g lu v a rd i. D erg i, 24 sa y fa b ü y ü k b o y h a lin d e 222 sa y i çik ù , 30 H a z ir a n 1 96 7 'd e s o n say isi y a y u n la n d i. Éik s a y is m d a k i b ild iriy le s iy a sa l v e e n te le k tü e l h a y a tta etk ili b ir y e r e d in e n Y ôn d e rg i- si, K e m a liz m in "H alkçilik" v e "D evletçilik" ilk e leri d o g r u ltu s u n d a k a lk in m a s o r u n u n u ô n e çik a r a n b ir k a lk in m a felsefesin in o lu ç tu r u lm a s i iç in ra d ik a l s o ld á n d ev le tç i a y d in la r a k a d a r g e n iç ta b a n li b ir u z la ç m a z e m in i a r a y a n b ir k u r u c u fik ir p la tf o rm u y d u . D erg i, d e m o k ra s i artlayiçim, "Halkin diçmda kurtarialar beklemenin yanh§ ve zararh bir tutum olduguna inamyoruz" d iy e açik- Iiy o rd u . H a fta lik o la ra k y a y in la n a n v e h e r s a y is m d a ô ze l b ir k o n u y a v e b u k o n u y la ilg ili p e k ço k y o r u m a y e r v e r e n Y ô n d e rg is i g ü n d e m i ta y in e d iy o rd u . D e rg id e e k o n o m i, to p lu m , p o litik a, çaliç m a y a ça m i, k ü ltü r v e s a n a t k o n u lu eleç tirel d e g e r le n d ir m e le r y a p iliy o r d u . D o g a n A v a o g l u 194 y az i, Ilh a n S elçu k 129 y a z i v e F e th i N ac i 78 y a z i ile d e r g in in e n ü r e tk e n y a z a r la n y d ilar. Y ô n d erg isi, d a h a iy i s o sy a l v e e k o n o m ik ç a r tla n n y erleç m e si iç in y ô n b e lir le y id b a z i k av r a m la n n ô n c ü s ü o la ra k T ü r k iy e 'n in siy asi ta rih in d e a y n c a h k li b ir y e re s a h ip ti. Y ô n 'ü n 20 K a­ s im 1964 ta rih li 86. sa y is m d a , ilk k e z b ir T ü rk ay d iru ru n , G az ete ci-Y az ar ilh a m i S o sy al'm M osk o v a 'd a N a z im H ik m e b in m e z a n r u n b a ç in d a fo to g ra ft y a y im la m r, fo to g ra fa eçlik e d e n "B ir T ü rk ça irin in ô lü m ü " b açlik li y az isi, h p k i D o g a n A v a o g lu 'n u n b irin c i s a y iy a y a z d ig i b aç y aziy i "Türkiye'nin kurtuluçu sosyalizmle olur" s ô z ü y le b itirm e s i g ib i b ir d ô n ü m n o k ta s iy d i. Y ô n d e rg is i k u r u lu ç a m a o n a u y g u n b ir je k ild e ta b u la n y ik iy o rd u . iç erig i v e etk isi n e d e n iy le d e rg i siy a sal b a s k ila ra u g r a d i v e h a k k m d a ço k s a y id a d a v a aç d d i. Y ay m h a y a tm a b a ç la d ik ta n b ir y il s o n ra s a g a g e n ç le rin d e r g iy e y ô n e lik p r o te s to s u artti. 6 O c a k 1963'te T a k sim A n ih ô n ü n d e sa g a g e n ç le r d e r g i a le y h in e g ô s te ri y a p tila r. 8 H a z ir a n 1963’te A n k a r a S ik iy ô n etim K o m u ta n lig i Y ô n d e rg is in i k a p a th . 1964 'te y e n id e n ç ik m a y a b a ç la y a n d erg i, y a y im m a s o n v e rd ig i 30 H a z i­ r a n 1 967'ye k a d a r 2 22 sa y i çikti. S o n s a y is m d a h a fta lik y a y in a s o n v e rild ig i v e b u n d a n b ô y le g ü n lü k y a y m la n a c a g i ila n e d ild i, a n c a k te k ra r y a y in la n m a d i. K a p a m j n e d e n i o k u r sa y is in m a z a lm a s m a v e so l h a r e k e tin b ö lü n m e s in e b a g la n d i. K ay n ak : h ttp ://tr.w ik ip ed ia .o rg /w ik i/Y 7 o C 3 7oB 6n_(dergi), eriçim : 16.09.2013. 108 I. Keskin - A. Palabiyik: Muhafazakârliktan Medeniyet'e: Cemil Meriç koruyan ve k o rudugu b u gelenekselligiyle bir anlam da m uhafazakâr diger anlam da d a milli bir refleks gösteren Meriç, kaü anlam da m uhafazakârkgin d a önüne geçmi§ ve m uhafazakârligin ükandigi kör noktalan rahatlikla açabilmiçtir. Ç unkü gelenek, insanlara yeni koçullarda çok az yarar sagliyorsa güciinü yitirir ve terk edilir. Yaçayan gelenekler de iç degiçime ugrayarak anlam ve etki alarum kaybedebilir. Meriç i§te b u noktada gelenegin yeniden canlandinlm asi üzerinde durur. Gelenegi yeniden canlandirm ak b u açidan risk taçimaktadir, yeniden canlandirm a her an felakete yol açabilir. Lakin M eriç'in yaptagi ileriye yönelik canlandirm a hem ôzüm sem e hem de yerlileçmeye dayandigi için, yabancilaçma ile yerlileçme arasm daki diyalektik iliçki, b u felaketi bertaraf etmektedir. Bu diyalektik için Meriç elinden geleni yapti, kadrince/kaderince çabaladi; sönm em ek için, yok olm am ak için, her ne pahasm a olursa olsun yanm ak için, aydinlarunak için çabaladi (Cündioglu, 2006: 254). Bu anlam da biz M eriç'in dü§ünce dünyasm da yer bulacak herhangi bir ideolojinin sadece anlik degil, gelecege yönelik de bir degerlendirm esinin oldugun u farkm da olabilirsek, Cemil M eriç'in —Turk- düçiince dünyasm m neresinde d u rd u g u n a daha kolay karar verebiliriz.V KAYNAKÇA AKKAÇ, H. H. (2003) "M uhafazakâr Siyasi Düçünce Kavrami Üzerine", Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2003; 5(2):241-254. AKSAKAL, H. (2013) "Yüz Yil Once, Yüz Yil Sonra: ibrahim Çinasi Ve Cemil M e­ riç'in M edeniyet Anlayiçlari Üzerine", Gelenekten Gelecege, Web: http://www .gelenektengelecege .com/yuz-yil-once-yuz-yil-sonra-ibrahimsinasi-ve-cemil-m ericin-medeniyet-anlayislari-uzerine-hasan-aksakal/, Eri§im: 21.11,2013. AL VER, K. (2010). "Cemil M eriç'in Sosyoloji Tasavvuru", Hece: Bir Entelektüel Tedirgin Cemil Meriç, Sayi: 159, Yil: 14, Ocak, ss, 343-348. BAKER, U. (2006) "M uhafazakâr Kisve", Muhafazakârlik, ileti§im Yaymlari, Cilt: 5, iletiçim Yayinlan. istanbul, ss: 101-104. BELGE, M. (2006) "M uhafazakârlik Üzerine", Muhafazakârlik, iletiçim Yaymlari, Cilt: 5, iletiçim Yayinlan. istanbul, ss, 92-100. BORA, T. (2006a) "Cemil Meriç", Muhafazakârlik, iletiçim Yayinlan, Cilt: 5, Îletiçim Yaymlan. istanbul, ss: 516-532. BORA, T. (2006b) "M uhafazakâr Yerlilik Sôylemi", Muhafazakârlik, iletiçim Yayinlan, Cilt: 5, iletiçim Yayinlan. istanbul, ss: 445-459. CÜNDÍOGLU, D. (2006) Bir Mabed Îççist: Cemil Meriç, Etkileçim Yayinlan. istanbul. 109 Muhafazakâr Düçünce / Muhafazakâr Düçünceyi Etkileyen Düçünürler III ÇEGÎN, G. (2012) "M etinlerarasihk O daginda Cemil M eriç'te Dogu-Bati Sorununa Kisa Bir Bakiç", web: http://istifhane.files.wordpress.com/2010/10/ cemilmeric.pdf, eriçim: 15.10.2013. ÇETÎN, G. (2007) Sag ve Sol Karçisinda Cemil Meriç, A rtus Kitap. istanbul. ÇORUK, A. Ç. (2007) "O ryantalizm Ü zerine N otlar", Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: IX, Sayi: 2, Aralik, ss, 193-204. ERGÍL, D. (1986) "M uhafazakâr D üçüncenin Temelleri: M uhafazakârhk ve YeniM uhafazakârlik", Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt: 41, Sayi: 1, ss, 269292. EROL, M. (2013) "islam M edeniyetinde Sabitlenme Paradoksu ve H areket Iradesi", Hece: islam Medeniyeti, Sayi: 198/199/200, Yil: 17, H aziran, ss, 89-99. GENCER, T. (2012) "Cemil Meriç ile Turk M odem leçmesine Bir Bakiç", Biffe Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 1, Sayi: 1, ss, 19-33. HINÇALAN, A. (2011) Diverging Paths of Turkish Conservatisms During The Cold War Era: A Study On Cemil Meriç and Tank Bugra, Yayinlanmami§ Yiiksek Lisans Tezi, Bogaziçi Üniversitesi. istanbul. KALIN, Í. (2010) "D ünya G örfeü, Varlik T asa w u ru ve Diizen Fikri: M edeniyet Kavram ina Giri§", Diván Disiplinlerarasi Çahçmalar Dergisi, cilt: 15 say: 29 (2010/2), ss, 1-61. Koç, N. (2011) "K ültür" ve "M edeniyet" Kavram lari Etrafindaki Tartiçmalar ve A tatü rk 'ü n Düçünceleri", Cumhuriyet Tarihi Araçtirmalan Dergisi, Yil: 7, Sayi: 13, Bahar, ss, 103-122. KÖKSAL, D. (1995) Cemil Meriç ve Kemal T ahir'de "Sahnenin Diçmdakiler", Defter, sayi: 25, Sonbahar, ss, 119-125. MERÎÇ, C- Meriç, M. A. (1994) Bir Dünyanin Eçiginde, iletiçim Yaymlari. istanbul. MERÎÇ, C. (1984) Içtk dogudan Gelir, Pinar Yaymlan, istanbul. MERÎÇ, C. (1986) Kültürden írfana, insan Yaymlari, istanbul. MERÎÇ, C. (1999) Sosyoloji Notlan ve Konferanslan, iletiçim Yaymlan, istanbul. MERÎÇ, C. (2004) Jurnal Cilt 2, iletiçim Yaymlari, istanbul. MERÎÇ, C. (2009) Bu Ülke, iletiçim Yaymlari. istanbul. MERÎÇ, C. (2012a) Umrandan Uygarhga, iletiçim Yaymlan. istanbul. MERÎÇ, C. (2012b) Magaradakiler, iletiçim Yaymlan. istanbul. MERT, N. (2010) "Cemil Meriç ve Düçünce D ünyasi", Hece: Bir Entelektüel Tedirgin Cemil Meriç, Sayi: 159, Yil: 14, Ocak, ss, 34-42. 0ZDEM ÍR, H. (2003) "Bâti M edeniyeti ve Cemil Meriç", Köprii, sayi: 81. Web: http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi &YaziNo=102, eriçim: 19.10.2010. ÖZEL, M. (1993) Kapitalizm ve Din, Agaç Yaymlan. istanbul. ÖZLPEK, B. B. (2005) Muhafazakârhk: Akil, toplum, Siyaset, Kadim Yaymlan. Ankara. 110 I. K eskin - A. Palabiyik: Muhafazakârhktan Medeniyet'e: Cemil Meriç ÖZIPEK, B. B. (2007) "M u h afazak ârlik N ed ir", Kôprü, Sayi: 97. W eb eriçim: http://w w w .koprudergisi.com /index.asp?B olum = E skiS ayilar& G oster= Y azi &YaziNo=822 Ö ZK A N , A. (2011) "M ü n zev i Bir Yildiz: Cem il M eriç", Siztnti, Sayi: 274, Kasim. W eb: http ://w w w .sizin ti.co m .tr/k o n u lar/ay rin ti/m u n zev i-b ir-y ild iz-cem ilm eric.htm l. SAÍD, E. W. (200) ÿarkiyatçiltk, (çev. B erna Ü nler), M etis Y ayinlari. istan b u l, TAÇ, K. (2001) "C em il M eriç'in Sosyoloji A nlayiçi", Firat Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi., sayx: 6, ss, 118-130. TAÇ, K. (2007) Din ve Toplum Karçisindan Cemil Meriç, A rtu s K itap. istanbul. TATAR, T. (2012) "G elenek ve G elecek", w eb eriçim: h ttp ://jo u m als.istan b u l.e d u .tr /tr/in d e x .p h p /iktisatsosyoloji/article/view File/6241/5765, eriçim: 21.12.2013. TÜRK, H. B. (2003) "ideoloji", Siyaset, Ed: M. T ürköne, ss, 105-145. L otus Y aymevi. A nkara. TÜRK KA H RA M A N , M .- T utar, H. (2009) "Sosyal D egiçm e, B ütünleçm e ve Ç ôzülm e B aglam m da T o p lu m d a Farkli K ü ltü r ve A nlayiçlarm Yeri ve Ô nem i", Alanya Içletme Fakültesi Dergisi, Cilfcl, S ayi:l, ss, 1-16. O 111 Copyright of Muhafazakar Dusunce / Conservative Thought is the property of Muhafazakar Dusunce Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use.