Academia.eduAcademia.edu

Levayih-i Hayat Üzerine

It's just a draft from a lecture called TK221.31(Turkish for Native Speaker I) from my 2nd year of undergraduate. (2018-Fall)

Levayih-i Hayat Üzerine Birçok roman ve çeviri eserin sahibi olsa da Fatma Aliye Hanım, 1897’de yayımlanmış olan Levayih-i Hayat’ın hem türünün farklı oluşundan(mektuplaşma) hem de yazarın o dönemdeki birçok yazarın aksine olay örgüsüne müdahale etmemesi açısından önemlidir. Bu sayede karakterlerin iç dünyası, düşünceleri, ilişkileri ve davranışları daha gerçekçi durmaktadır. Bunu, hitap ettiği kitlenin yani kadınların gözünden yine kadınları anlatması ise, yazdığı döneme göre, gerçek anlamda yeni bir yaklaşım olmasından anlayabiliriz. Yazarın döneminde yaşanan kadın-erkek ilişkisindeki çağdaşlaşmalar yine de bütün kadınları kapsayan, tam bir “kadın” hareketine dönüşememiştir. Bunu kitaptaki karakterlerin seçiminden de anlayabiliriz. Romanda birbiriyle mektuplaşan beş kadın karakterin hepsi de göreceli olarak iyi eğitimli okur-yazar, müzikten ve edebiyattan da anlayan kişiler. Bu da hitap edilen kesimin orta-üst mevkilerde bulunan kadınlardan ibaret kalabildiği düşüncesini güçlendirmektedir. Mehabe, Fehame, Sabahat, Nebahat ve İtimad’ın benzer sosyal çevrelerden geldikleri görülebilir. Temelde yaşadıkları sıkıntılar da o dönemin ve sosyal çevrenin kadınlar açısından en önemli unsuru olarak görünen “evlilik” üzerinedir. Karakterlerden ilk üçü olan Mehabe, Fehame ve Sabahat sırasıyla; evli-mutlu-çocuklu, mecburiyetten -özellikle maddi anlamda- ve çocukları için evliliğine katlanan fedakâr bir anne ve kocasını seven ama bunun karşılığını hiçbir şekilde alamayan hatta aldatılan kadınlar olarak tasvir edilmişlerdir. Yazar, Mehabe örneği ile Tanzimat dönemi ideal eş modeli olan; bilgili, kültürlü ve eşine sadık olan üst sınıf mensubu kadını vermiştir. Bunun yanında Fehame ile daha gerçekçi bir portre olan, görücü usulü ile zorunluluktan evli olan kadın modelini başarıyla vermiştir. Bu iki kadının aynı şartlar altında yetiştirilmeleri ve kuzen olmalarına karşın evlilik yaşantılarına bu derece farklılığı yazarın bir nevi toplumsal eleştirisini yapabilmek için arka plan oluşturma çabası olarak sayılabilir. Bu iki kuzenin mektuplaşması aynı zamanda kitabın ana parçasını oluşturmaktadır. Bir tarafta toplumun, bir kadın olarak yarattığı rol model olan Mehabe, diğer tarafta ise Fatma Aliye’nin eleştirisi olarak öne sürülen daha gerçekçi Fehame vardır. Bu zıtlık, o dönemde sık görülen bir teknik olarak gözükse de (bknz. Felatun Bey ile Rakım Efendi), Fatma Aliye’nin karakterlerinde daha yumuşak geçişler olarak görünmekte ve farklılıkların dikkat çekmesi ön plandayken benzerlikleri de göz ardı edilmemiştir. Bu sayede daha gerçekçi bir üslup ve karakter altyapısı oluşturulduğu da aşikardır. Mehabe’nin her şeye rağmen bir eşin sevilebileceği ve bu sayede mutluluğa ulaşılabileceği düşüncesi karşısında yazar, Fehame’nin eşinin tavırlarıyla beraber toplumsal bir zorunluluk olan evliliği, riskleri düşünülmeden hatta aceleye getirilen bu kararın sevgiyle çözülemeyeceğini ve bunun sosyo-kültürel arka planını daha çok dikkat çekmek istemiştir. Fehame’nin çocuklarını bir dayanak noktası olarak görmesi, ayrılmak istese dahi onların temel ihtiyaçlarını gideremeyeceği düşüncesi ile sabretmesi ise Türk aile kültüründe çağdaş anlamda hiçbir şeyin değişemediğinin vurucu bir örneğidir. Fehame’nin Mehabe’ye yazdığı mektupta atıfta bulunduğu Sabahat ise daha naif ve kocasını seven, saf bir karakter olarak ele alınabilir. Yıllarca kocasını sevgiyle beklemesine rağmen karşılığını alamayıp üstüne aldatıldığını öğrenen bir kadın olarak evlilikte bağlılığın ne raddeye kadar belirleyici olduğu, ayrıca yazar tarafından; aldatılan kadın ne yapar ya da yapabilir soruları tartışmaya açılmıştır. Burada da Fehame’nin yapamadığını Safahat’ın yapabilme özgürlüğünü, aralarındaki ekonomik bağımsızlık farkı ile gösterilmiştir. Son iki karakter ise birbirlerine birer mektup yollamış genç ve terbiyeli ‘kızlardan’ oluşmaktadır. Nebahat, Sabahat’ın kocasının kardeşi olan, dostu İtimad’a mektup yollar. Kafasındaki soru ise neredeyse dönemin üst sınıf ‘kadın’ sorusuna bir örnek niteliğindedir. Kadınlar neden erken yaşlardan itibaren iyi bir eğitime tabii tutulmaktadırlar? Koca adaylarına ve ailelerine kendini beğendirmek için mi? Bunun yanında Nebahat’ın kafasında hala bir evlilik anlayışı bulunmaktadır ve İtimad’ın cevabı ise Fatma Aliye Hanım’ın düşünceleriyle dikkat çekici ölçüde paraleldir. Eğitimin; dünyayı, insanları ve kendilerini anlamak için önemli olduğu cevabını verir. Burada ve genel olarak kitapta, bir öğrenme hevesi ve özgürlük fikri bulunsa da evli olmayan kadının tam olarak mutlu olamayacağı düşüncesi de sezilebilmektedir. Buradan Fatma Aliye’nin ne kadar Batı eğitimi almış, eğitimli ve bir kadın olarak kendinin farkında olmasına rağmen toplum tarafından dikte edilen ideal kadın figürünü tam olarak yok edemediği ya da yok sayamadığı görülmektedir ancak kitabında gösterdiği gibi karakterlerin varlığını, sorunlarını, düşünüş tarzlarını ve umutlarını konu edişi yönünden, kendi dönemi için devrimci bir kadın hakları savunucusu olduğu söylenebilir. Kaynakça Esen, Nüket. «Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu: Fatma Aliye.» Türklük Bilgisi Araştırmaları, 2000: 115-120. Topuz, Fatma Aliye. Levayih-i Hayat(Hayattan Sahneler). 1. Düzenleyen: Tülay Gençtürk Demircioğlu. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2017. Zihnioğlu, Yaprak. «Erken Dönem Osmanlı Hareket-i Nisvanı’nın İki Büyük Düşünürü Fatma Aliye ve Emine Semiye.» Tarih ve Toplum, 1999: 337-339. Musa Koçoğlu TK221.31