Öğr. Gör. Evin BİLGE | 127
KUTSAL METİNLERDE YARATILIŞ
Evin BİLGE
Özet
İnsan,
diğer
varlıklar
arasında
farklı
bir
yapıya
sahip
bulunmaktadır. Onda, araştırma, öğrenme ve bilgi sahibi olma özelliği
bulunmaktadır. İnsanın merak edip araştırmak istediği konulardan biri
de, varlıkların yaratılışıdır. Zend Avesta, Mıshefa Reş ve Kitab-ül Cilve,
Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân’da da bu konuda çeşitli bilgiler yer
almaktadır. Bununla insanlara, çok yönlü mesajlar verilmektedir. Zend
Avesta, Kitab-ül Cilve ve Kitab-ı Mukaddeste, konu bir bütün halinde
verilirken, Kur’ân’da ise, çeşitli ayetlerde, değişik açılardan bilgiler
anlatılmaktadır. Kur’ân’da yaratılış hakkında verilen bilgiler, modern
bilim kurallarına ters düşmemekte, modern bilim geliştikçe, Kur’ân daha
iyi anlaşılmaktadır.
Her toplumun kültür yapısına göre, tarihin seyri içerisinde
kendine has mitolojisi oluşmaktadır. Bu mitolojilerde de ağırlıklı olarak
inanç konuları, tanrı inancı ve bu vesile ile yaratılış olayı hakkında çeşitli
rivayetlerin yer aldığına şahit olmaktayız. Bu makalemizde tanrı inancı
olan dinlerin arasından özellikle tek tanrı inançlı dinlerin kutsal
metinlerindeki yaratılış konusunu incelemeye çalıştık. Bu kriterimize
uyduğu için Zerdüştlüğü ve Êzidiliği çalışmamıza dahil ettik.
Özellikle Kur’ân’da, insanın anne karnındaki oluşumu ve bu
oluşumun geçirdiği safhalar hakkında bilgiler verilmektedir. Kâinatın,
ondaki varlıkların ve insanın yaratılışı ile anne karnındaki ceninin
Öğr. Gör., Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi
Bölümü Öğretim Görevlisi.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
128 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
oluşumu hakkındaki bilgiler arasında, bir mukayesede bulunmamız
mümkün görülmektedir.
İnsanın, çeşitli varlıkların yaratılışını ve geçmişini sağlıklı bir
şekilde öğrenmesi ile kendini daha iyi anlama imkânına sahip olabileceği
kanaatindeyiz. Kendini anlayan, çeşitli özelliklerini tanıma imkânına
sahip olan insan, sağlam bir psikolojiye sahip olur. Böylece onun,
kendine güvenmesi insani görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi
ve hayatı daha iyi bir şekilde yaşaması mümkün olabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kur’ân, Kitab-ı Mukaddes, Zend Avesta,
Mishefa Reş, yaratılış, insan, inanç, Êzîdî (Yezidi).
***
The Creation in the Holy Texts
Abstract
Human being has a different construction of all creatures. He has
the ability of searching, learning and having knowledge. One of the
topics that human being wonders and wants to search is the creation of
entity. Various information is given in the Holly Book and Qur’an as
well. By this information, different massages are given to people. While
in The Holly Book, the information is given as a complete topic, in
Qur’an it is given in different ways and different verses. The information
about the genesis that is given in Qur’an concurs by the modern science
rules.
According to each society’s cultural structure, in the historical
journey, it comes out its own mythology. In these mythologies, especially
the topic of faith, the faith of god, and by this means we see various
stories about the event of creation. In this article, we especially try to
examine the creation in the holy texts in the monotheist religions. We
study Yazidism and Zoroastrianism religions because of it fits criteria
have included in.
Especially the information about human being nascence and the
undergoing phase in mother’s womb is given in Qur’an. We see the
common massages both in the information about the creation of universe
and embryo in mother’s womb.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 129
Human being, by learning the past and the process of his creation,
gets the opportunity for knowing himself much better. The person, who
understand himself, has the opportunity for knowing his various
characteristics, gets the ability of self confidence and of course performs
his human duties in a proper way and live the life in a right way.
Key Words: Qur’an, Old Testament, The Holy Book, Zend Avesta,
Mishefa Reş, genesis, human being, faith, Yazidi.
GİRİŞ
İnsanlar, yaratılışları gereği çeşitli şeyleri araştırıp öğrenmeyi
isterler. Her insan, normal olarak önce kendi yararına olacak şeyleri
öğrenmek ister. Bunun yanında tabiatı, kâinatın düzeni ve benzeri
şeyleri merak edip araştırır. Onun için dünyanın çeşitli yerlerinde,
geçmişe yönelik arkeolojik araştırmalar devam etmektedir. Bu alanda
araştırma yapan kişiler, geçmişte yaşanan pek çok medeniyetin
başlangıç ve bitişini yaklaşık rakamlarla tespit etmeye çalışırlar.
Bunun gibi araştırmaların yanında, insan, bitki, hayvan ve maden gibi
çeşitli varlıkların, hatta kâinatın başlangıcı bile merak konusu
olmaktadır. Ancak bu konularda, başlangıç veya oluşum sürecinin
tarihi hakkında kesin bir şey söylenememektedir. Bunların başlangıcı
ve oluşum süreci, tahminlerle yorumlanmaktadır. Bununla beraber,
kutsal metinlerde çeşitli varlıkların yaratılışı hakkında farklı bilgiler
verilmektedir. Bu tür araştırmalardan anlaşıldığına göre, yaratılış
olayının, hem dinlerde hem de felsefi akımlarda önemli bir yeri
vardır. Çünkü yaratılış olayına olan bakış, insana, evrene ve hayata
bakışı belirler.
Genel bir kanı olarak, din denince insan zihninde belli çerçeve
ve
kalıplar
şekillenir.
Din-tanrı-yaratılış
kavramları
mesela
birbirlerinin olmaza olmazı gibi görünür çoğu zaman. Ama Jainizm
dininde de görüldüğü üzere her dinde tanrı kavramı olacak diye bir
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
130 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
şart yoktur.1 İşte bu yüzdendir ki Tanrı inancı olan dinlerin arasından
özellikle tek tanrı inançlı dinlerin kutsal metinlerindeki yaratılış
konusu üzerine yoğunlaşarak konumuzun çok fazla dallanıp
budaklanmamasını istedik. Bu nedenle bu çalışmamızda, Zend
Avesta, Mıshefa Reş, Kitab-ül Cilve, Kitab-ı mukaddeste ve ardından
Kur’ân’da yaratılış konusu üzerinde durduk.
Varlıkların başlangıcını, ilk yaratılışlarını araştırma duygusu,
arkeolojik
çalışmaların
ortaya
çıkmasında
etkili
olmaktadır.
Arkeolojik çalışmalar sayesinde, bu tür bilgiler üretilmektedir. 2 Bu
araştırmalar da bize, Eski Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan
medeniyetlerini tanıtmaktadır.
Çok tanrılı dinlerin kutsal metinlerinde, yaratılış hakkında
bilgiler verilmektedir. Örneğin Hititlerin Hurrilerden aldıkları daha
sonra Helenlere de geçen Tanrıların Doğuşu Theogoni’de anlatılan
‚Göğün Krallığı‛ efsanesi ya da başka bir ifadeyle Kumarbi Efsanesi
çok önemlidir. 3 Yunanlılar evreni tanrıların yarattığına inanmazlardı.
Onlara göre evren tanrıları yaratmıştı tanrılardan önce yer ve gök
vardı: titanlar onların çocukları tanrılar da torunlarıydı. 4 M. Ö. VIII.
yüzyılda yaşamış olan Hesiodos’un Theogania adlı eseri Antik Yunan
Mitolojisini açıklayan bir kaynak kitap niteliğindedir. Evrenin ve
tanrıların nasıl yaratıldığını anlatan bu öykü, Khaos’tan Kosmos’un
doğuşunun ve ortaya çıkışının öyküsüdür. Bu öykü Theogonia’ları
(tanrıların doğuşu) ile Kosmogonia’ları (evrenin doğuşunu) anlatır.
Tanrı soylarının ve kuşaklarının sayımını yapan bir çeşit katalog
dizini
olan
theogonia’da
tanrıların,
yarı-tanrıların,
insanların
meydana gelişi anlatılmıştır. Başlangıçta herkes ve her nesne için aynı
M. Kemal Selimoğlu, İlk İnançlar, Mozaik Yayınları, İstanbul, 2009, s. 28, 29.
Jainizm Hindistan’da bugün 400.000 taraftarı olan tanrı tanımaz bir dindir ve
ebedi olan dünyanın yaratanı olmadığına inanır.
2 Afet İnan, Eski Mısır Tarihi ve Medeniyeti, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1992, s.
48.
3 Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak, Ankara,1998, s. 125.
4 Edith Hamilton, Mitologya, çev. Ülkü Tamer, Varlık Yayınları, İstanbul, 1942, s.
11.
1
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 131
ve değişmez bir durum olan sonsuz uzay karanlık boşluğun
somutlaşması olan Khaos (boş uzam, boşluk, uçurum, kaos) vardı. Bir
çeşit bir ilkel tanrısallık olarak gösterilen Khaos düzenden ya da öteki
adıyla evrenden (kosmos) önce gelmiştir.5
Yaratılış olayı, kutsal metinlerde anlatıldığı gibi, başlangıcından
bu yana felsefeciler tarafından da araştırılmaktadır. Eski Yunan
felsefesinin ilk dönemlerinde, doğa ve yaratılışı ile ilgili araştırmalar
yapıldı. Elbette ki ilk çağ felsefesinin temellerinde de mitolojinin izleri
açıkça
görülür.
Bilimsel
açıdan
doğanın
yaratılışı
ile
ilgili
düşüncelerin, ilk olarak felsefe tarihinin başında bulunan Miletli
Thales tarafından ileri sürüldüğünü okumaktayız. Thales, suyu, her
şeyin başı, ilkesi olarak kabul eder. Mezopotamya bölgesinde yaşayan
Êzidilerin inanışı ile Mısır mitolojisinde de yaratılışın başlangıç
evresinde her yer su ile kaplıydı, ve tanrılar dahil bütün evren bu
sudan türemişlerdi. Thales’e göre, her şey sudan türer; yine suya
döner.
Thales,
bulunduğundan
doğa
dolayı,
olayları
üzerinde
kendisine
fazla
‚felsefenin
araştırmalarda
babası‛
unvanı
verilmiştir. Thales’ten sonra gelen felsefeciler de, aynı şekilde
varlıkların ilk yaratılışını, başlangıcını merak edip bu konularda
araştırmalarda bulunmuşlardır. Bunlar, Anaximandros, Anaxmenes,
Herakleitos, Xenophanes, Parmenides, Elealı Zenon, Pyhagoras,
Empedokles, Anaxagoros ve Demokritos gibi felsefecilerdir. 6
Bundan anlaşıldığına göre, yaratılış konusunda Kur’ân’da
verilen bilgiler ile felsefecilerin konu ile ilgili görüşleri, tam örtüşmese
de birbirine yakın bulunmaktadır. Örneğin burada adı geçen ve ilk
filozofların ikincisi sayılan Anaximandros da varlıkların kökenini
araştırarak çok özgün bir doğa görüşünü geliştirmiştir. O, varlıkların
zamanla karşıtlarına dönüştüğünü savunmuştur.7 Ona göre zamanla
Roza Agizza, Antik Yunan’da Mitoloji, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, çev. Z.
Zühre İlgelen. İstanbul, 2006, s. 11.
6 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul 2008, s. 19 vd.;
Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefesi tarihi, HÜ-ER Yayınları, Konya 2010, s. 68;
Serol Teber, Doğanın İnsanlaşması, Say yayınları, İstanbul 2010, s. 21.
7 Gökberk, Felsefe Tarihi, s. 20
5
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
132 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
sudan katı maddeler ve onlardan bitki, hayvan ve insanların
yaratılmalarının safhaları, birbirlerini takip etmiştir.
Modern fizik anlayışı ise, yaratılış kanununu Big Bang (Büyük
Patlama) teorisi olarak anlatmaktadır. George Lamaitre, 1931 yılında
bütün galaksilerin dışa yönelik genişlemeleri geriye dönük olarak
izlendiği takdirde, hepsinin muhtemelen tek bir noktadan çıkmış
olacağı gerekçesine işaret etti. İlkel atom ve kozmik yumurta olarak
bilinen bu dev madde damlası, başlangıçta kâinatta var olan tek
şeydi. Lamaitre, bu dev madde damlasının şu veya bu sebepten
patladığını ve bir bomba gibi içindeki maddeyi dışarıya doğru
fırlattığını ileri sürdü. 8 Êzidilik inanışında kutsal incinin patlaması
Big Bang teorisinin ortaya atılmasından binlerce yıl önce inanıla
gelmiştir.
A – KİTAB-I MUKADDES’TE YARATILIŞ
Avesta
tekvin/yaratılış
ve
Kitab-ül
konusu
ile
Cilve’de
olduğu
başlaması,
gibi
Tevrat’ın
konunun
önemini
açıklamaktadır. Kitab-ı Mukaddes yaratılış konusuyla başlar:
‚Allah, her şeyden önce göğü ve yeri yarattı. Her yer boş ve
karanlıktı ve su ile kaplıydı. Allah’ın iradesi ile ışık meydana geldi.
Işığa gündüz ve karanlığa da gece adı verildi. Zamanla gök kubbesi
oluştu. Ardından toprak yaratıldı. Toprağın olduğu yere kara, suların
olduğu yere de deniz adı verildi. Allah’ın iradesi ile yeryüzünde
bitkiler ve meyveler yaratıldı. Mevsimler ve günler belirlendi. Allah,
göklerde uçan, denizlerde yüzen ve yeryüzünde dolaşan çeşitli
hayvanları yarattı. Allah, varlıkların oluşumu sürecinde en son
insanları yarattı ve bu yaratılış merhalesini altı günde tamamladı.‛9
Kitab-ı Mukaddes’te, altı günde tamamlandığı anlatılan yaratılış olayı
Fethullah Han, Kur’ân ve Kainat Ayetleri, trc. S. Gülen, O. Morçay, İstanbul 1998,
s. 35; Yaşar Düzenli, Kur’ân Işığında Evrensel Dengeler ve İnsan, Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2000, s. 202.
9 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin (Yaratılış), Bap 1.
8
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 133
ile ilgili safhalar hakkında bu bilgiler verildikten sonra, yedinci
günden şöyle bahsedilmektedir:
‚Gök ve yer, bütün öğeleriyle tamamlandı. Yedinci güne
gelindiğinde, Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten, o gün
dinlendi. Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi.
Çünkü Tanrı, o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.‛ 10
Kitab-ı Mukaddes’in yaratılış ile ilgili verdiği bu bilgiler, pek
çok noktada Kur’ân’da bu konuda verilen bilgilerle örtüşmektedir.
Kur’ân’da yaratılış konusunu işlerken, bunların mukayesesi üzerinde
duracağız.
B – ZERDÜŞT DİNİNE GÖRE YARATILIŞ
Ahura
Mazda
tapımı
temelli
Mazdeizmi
temsil
eden
Zerdüştlük dininin kutsal kitabı, Avesta’dır. Zerdüştlük Hinduizm’de
olduğu gibi Vedik geleneklerinden ve kutsal yazılarından çıkmıştır.
Zend Avesta kitabı üç bölümden meydana gelir. Vendidâd, Vispêrad
ve Yasna. Vendidad kısmında dinin derlenmiş ilkeleri ile kozmogonik
ve epik hikâyeler olduğu görülmektedir. İkinci bölüm olan
Vispêrad’da kurban sunusu için yapılan dua ve ayinler yazılıdır.
Yasna’da ise Avesta’nın Eski lehçesiyle yazılmış Gatha denen beş
ilahi ve bu türdeki ayinlerden oluşur. 11
Bu inancın kurucusu olan Zerdüşt, tek tanrı olan Ahura
Mazda’ya (Bilge Rab) tapınmayı vurgular. Bu nedenle bu dinin dış
görünümü tek tanrılıdır. 12 Aslında kitap, peygamberlik, ahiret inancı
ve tek tanrıcılık görüşleriyle ilahi bir dinin temel koşullarını yerine
Kitab-ı Mukaddes, Tekvin (Yaratılış), Bap 2.
The Zend-Avesta, Part I, The Vendidad, çev.James Darmesteter, Oxford
University
Press,
1880.
http://www.hudsoncress.net/hudsoncress.org/html/library/westernphilosophy/The%20Avesta.pdf (4.6.2014)
12
Josh
McDowell-Bart
Larson,
Mesih
İsa’nın
Tanrılığı,
http://books.google.com.tr/books?id=3BdbAwAAQBAJ&dq=zerd%C3%BC%C5%
9Ftl%C3%BCk&hl=tr&source=gbs_navlinks_s,(3.6.2014).
10
11
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
134 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
getirmektedir.13 Zerdüşt'ün teolojisi terimin kesin anlamında "düalist"
değildir, çünkü Ahura Mazda'nın karşısında bir "karşı-tanrı" yoktur;
başlangıçta karşıtlık iki Ruh arasında ortaya çıkar. Ahura Mazda'nın
biri (Spenta Mainyu), Aşa'yı (Adalet); diğeri (Angra Mainyu), Drug'u
(Aldatma) seçen ikiz Ruhların bir tercihi sonucudur. Geleneksel İran
dininin tanrıları olan daeva'lar Aldatma'yı seçmişlerdir. Bu yüzden
lanetlenmişlerdir. Mazdeist Ahura Mazda'yı seçerken kötüye karşı
iyiyi, daeva'ların dinine karşı gerçek dini seçer. Kısacası iyi ve kötü,
aziz ve yıkıcı şeytan Ahura Mazda'dan çıkarlar, ama Angra Mainyu
kendi varlık tarzını ve kötücül vasfını özgürce seçtiği için, Bilge Tanrı,
kötülüğün ortaya çıkışının sorumlusu olarak kabul edilemez. Bu dine
göre, Ahura Mazda iyi ve kutsaldır.
Ahura Mazda dünyayı düşünce yoluyla yaratmıştır. 14 Bu da
hiçlikten yaratmaya denktir. Zerdüşt, "düşünce yoluyla" Ahura
Mazda'yı "birinci ve sonuncu olarak," yani başlangıç ve son olarak
"kabul ettiğini" açıklar. 15 Zerdüştilikte yaratılış dört devirden oluşan
on iki bin yıllık bir zamanı kaplar: Bu devirlerden birincisi manevî
yaratılış dönemidir. Bu ilk dönemde Ahura Mazda melekleri, iyi
ruhları ve Fravaşileri, yani canlıların ezelî ruhî suretlerini yarattı.
İkinci devre varlıkların bedensel olarak yaratıldıkları dönemdir. Bu
dönemde Ahura Mazda, İyi Düşünce (Vohuman)’ı, aynı zamanda
diğer beş meleği de yarattı. Ahura Mazda dünya yaratıklarından
olarak ilk önce gökyüzünü ve dünyanın ışığını yarattı; ikinci olarak
suyu; üçüncü olarak yeri; dördüncü olarak bitkileri; beşinci olarak
hayvanları; altıncı olarak da insanlığı yarattı. İnsanların ruhları ve
şuurları yaratılırken, Hürmüz onlarla konuştu ve onlara zalim
Ehrimen ile çarpışmak için bedenli bir şekil almayı ve sonunda
tamamıyla
ölümsüz
ve
ebediyen
mükemmel
olmayı
isteyip
Metin Aydın, Ateizm Yanılgısı: Ateizm ve Din ile ilgili Bilimsel ve Felsefi
Konular,2013,
s.281,
http://books.google.com.tr/books?id=TLYuAgAAQBAJ&dq=zerd%C3%BC%C5%
9Ftl%C3%BCk&hl=tr&source=gbs_navlinks, (3.6.2014).
14 Yasna 31:7, 11.
15 Yasna 31:8.
13
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 135
istemediklerini sordu. Bunun üzerine onlar bedenli bir şekilde
yaratılmaya razı oldular.
Ehrimen Ahura Mazda’ya mukabil olarak zıt altı kuvvet yarattı.
Üçüncü devre ise Angra Mainyu’nun, Ahura Mazda’nın güzel
yaratıklarına müdahale etmesiyle başlar; Kötü Ruh hastalık, yıkım ve
zararlı varlıkları yayar. O, suları, yeryüzünü, bitkileri ve ateşi,
bunlara ilâveten ilk insanı ve ilk boğayı öldürür. Angra Mainyu’nun
hücumuna uğrayan boğa, sağ tarafa düşmüştür; onun bedeninden ve
azalarından bitkiler, tohumundan ise hayvanlar meydana gelmiştir.
Gayomart adındaki ilk insan ise sol tarafa düşmüş ve onun toprak
tarafından alınan tohumunun bir parçasından insan çifti olan Mashya
ve Mashyoi kırk yıl bir bitki gibi büyümüş ve sonra onlar bir erkek ve
bir kadın şekline dönüşmüştür.16 Bu insan çiftinden bütün insanlık
türemiştir. Bu devreden sonra, ölülerin dirilişi ve son yargılama ile
bitecek olan dönem gelir. Zerdüşt dinine göre ölülerin akıbeti
yaşamları süresince yaptıkları amellerine göre belirlenir. Ölülerin
yolculuğu hakkındaki Hint-İran geleneğini yeniden ele alıp, yargının
önemi üzerinde durur. Herkes yeryüzünde yaptığı tercihe göre
yargılanacaktır. Doğrular cennete, "Şarkı Evi'ne kabul edilecekler,
günahkârlar ise "sonsuza dek Kötülük Evi'nin konukları" olarak
kalacaklardır.17
C – ÊZİDİLİĞE GÖRE YARATILIŞ
Vedalar çağı Hindistan'ında devalar ile asura'lar karşı karşıya
getirildiğine göre, Ahura Mazda ile daeva’lar arasındaki zıtlık daha
Hint-İran çağında belirginleşmişti. Aradaki fark, Hindistan'da bu iki
grubun dinsel değerlerinin İran'dakine ters yönde gelişmesiydi:
Devalar, daha arkaik tanrılar sınıfı olan ve Veda metinlerinde
"şeytani" figürler olarak kabul edilen asura'lara karşı zafer kazanıp,
"gerçek tanrılar" oldular. Tam ters doğrultuda olmasına karşın,
Huzeyfe Sayım, Zerdüştilik’te Kozmogoni ve Yaratılış, Erciyes üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi sayı 16, 2004, 91-101.
17 Yasna 46:11.
16
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
136 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
benzer
bir
süreç
demonlaştırıldı.
18
şeytanlaştırılması
İran’da
Êzidi
da
bu
yaşandı:
inanışındaki
Eski
tanrılar,
Tawisê
demonlaştırılmanın
‚daevalar‛
Melek’in
ürünü
de
olması
muhtemeldir. Eski tanrılara inanan kimselere de Deva Yasna
(Devlerin Köleleri) adı verildi. Kimi Kürt araştırmacılarına göre bu
dönemden kalma olgunun izlerini bulmak mümkün. Bir Êzidi
aşiretinin adı olan Dasni kelimesi Deva Yasna kelimesinin değişmiş
versiyonudur. 19 Şeref Xan'ın yazdığı Şerefname adlı eserde Kürtlerin
kökeni hakkında ‚Bir cin topluluğudur‛ denmektedir. 20 Şeref Xan’ın
böyle bir açıklama getirmesinin nedeni bu mitoloji midir bilinmez
ama tarihi bir yansıması da olduğu kanaatindeyiz.
Tawisê Melek, Hıristiyan ve İslam dinlerindeki şeytandır.
Tawusê Melek Êzidi inanışında kötülüğü simgelemez aksine Tanrının
baş yardımcısıdır ve en çok ona inanandır. Adem’e secde
etmemesinin de nedeni budur yani tanrıdan başkasına secde
etmemiştir.21 Belki de bu şeytana tapma motifinin çekiciliği nedeniyle
Êzidi inancını araştırmak birçok bilim adamının ilgisini çekmiştir.
Bazı batılı bilginler bu şeytan inancında İran düalizminin kalıntılarını
bulduklarını zannettiler. Êzidilerin, kötülük yapmasını engellemek
için kötülüğün ruhuyla barışmaya çalıştıklarını sanmışlardı.22
Êzidi geleneği Zebûn adında kadim bir kitaptan bahseder. Ama
bu kitap günümüze ulaşamamıştır. Böylesi marjinal görülen bir
topluluğun kutsal kitaplarını muhafaza etmeleri çok zordur. Kitab ül
Cilve ve Mıshefa Reş Êzidi dinin iki kutsal kitabıdır. Bu iki kutsal
kitap başka dinlere mensup kişilerden korunması gerektiği inançtan
dolayı bu kutsal metinlerin sadece ruhani kesimce okunmasına izin
verilmiştir. Bu iki metin dışında dini bilgiler bir nevi sözlü gelenek
Mircae Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, cilt I, Kabalcı Yayınevi,
İstanbul, 2003,s. 378
19 Tosinê Reşîd, Êzdiyatî Olekê hê jî Nenaskirî, Lîs, Diyarbakır, 2010, s. 29.
20 Aydın Taneri, Kürtler: Kürtlerin kökeni-siyasi, sosyal ve kültürel hayatları,1976,
s.15.
21 Xanna Omerxalî, Êzdiyatî, Civak Sembol Rîtuel, Avesta, İstanbul, 2007, s.81.
22 Roger Lescot, Yezidiler, Avesta, 2001, İstanbul,s.44.
18
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 137
olan Qewl adı verilen kutsal ilahilerle bellekten belleğe kuşaktan
kuşağa aktarılmıştır. 23 Qewl ve beytleri bile yazmaktan korkup
çekinmişlerdir. Her ne kadar Ermenistan’daki Êzidiler yazmışlarsa da
belli kat-i kurallar içerisinde yazmışlardır. Mısır dininde de görülen
bir kural bu dinde de geçerlidir. Êzidiler kutsal metinlerinin
yazılmasında sadece kırmızı ve siyah mürekkepleri kullanmışlardır,
asla mavi renkli mürekkebi kullanmamışlardır. 24 Yine Mısırın eski çok
tanrılı dinlerinden bildiğimiz kati bir kural olan kutsal metinlerin
gizli olması inancı ile karşı karşıya kalıyoruz. Mesela Irak Êzidileri bir
defa
bile
kutsal
inanmaktadırlar.
metinleri
gördüklerinde
kör
olacaklarına
25
Kitab-ül Cilve’de Tanrının Êzidilere hitap ettiği bir üslup söz
konusudur. Tanrı burada kendi oluşu, gelişi, bekası, kudreti, vaatleri
ve ruh göçü ruhun yeniden bedenlenmesiyle ilgili bilgiler verir.
Mıshefa Reş kitabı, Kitab ül Cilve’nin semaviliğine karşılık dünyevi
bir kitaptır. Daha çok Êzidi cemaatinin tarihini ele alan bir kitaptır.
Ayrıca Êzidi şeriatını dini merasimlerini ayrıntılarıyla açıklar. 26
Mıshefa Reş’in karmaşık yapısı içinde yaratılış öyküsü birkaç
öykü şeklinde görülmektedir. Tanrı yedi günde yedi melek yarattı.27
Kırk bin yıl boyunca içinde inzivaya çekildiği kocaman beyaz bir inci
yarattı. Sonra kutsal gizeminden Enqer adından bir kuş yaratıp o
inciyi kuşun sırtına yükleyip kırk bin yıl oturdu28 Bu sürenin
sonunda, inciyi kırdı. İncinin her bir parçası toprağı, gökleri, denizi
vs. oluşturdu. Sonra hayvanları bitkileri ve yeryüzü cennetini yarattı;
son olarak toprakla Adem’in bedenini oluşturup içine bir ruh
yerleştirdi. Adem yeryüzü cennetine konuldu. İnci efsanesi ve
Xanna Omerxalî, 2007, s. 16.
Xanna Omerxalî, 2007, s. 98.
25 Iraklı Papaz Ishok, Yezidilerin dini, Süryaniceden çev. P. Gabriyel Akyüz,
Mardin, 2001, s. 24.
26 Faik Bulut, Ortadoğu’nun Solan Renkleri, 2. Baskı, Berfin Yayınları, 2003, s. 193.
27 Pazar, Ezazil (Tawisê Melek); Pazartesi, DerdaIl (Şêx Hesen); Salı, İsrafil (Şêx
Şems); Çarşamba, Mıkail; Perşembe, Ezrail; Cuma, Şemnail ve Cumartesi günü
Nure’îl- Fexrêd-Dîn
28 Xanna Omerxalî, 2007.
23
24
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
138 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
yaratılış efsanesi qewl denen dini şiirlerde de geçer. Mesela İnci ezel
ile ilgili bölümde, tanrının incinin içinde tek başına olduğu söylenir.29
İncinin bir balığın sırtında duran bir öküzün boynuzları üzerinde
dinlenmiştir. 30 Ve inci Allahtan ayrıldı Allah onun içinden çıktı31
Mıshefa Reş’ten parçalar32 yaratılış kısmında yine tanrının
inciyi yaratması bir kuşun sırtında kırk bin yıl oturması sonra inciyi
patlatıp kâinatın oluşmasına zemin hazırlaması ve tanrı yeryüzüne
indi eline bir kalem alarak nurundan altı meleği (tanrıyı) yazdı. Bu
ilahlar ‚çırayı yanan çırayla tutuşturup aydınlatma‛
yöntemiyle
yaratılmış oldular. Sonra dönüp ilahlara dedi ki ben semavatı
yarattım sizlerden her biri de bir şeyler yaratsın‛ birincisi güneşi,
ikincisi ayı, üçüncüsü uzayı, dördüncüsü sabah yıldızını, beşincisi
cenneti altıncısı ise cehennemi yarattı.
Êzidi halkı arasında var olagelen bir diğer anlatıya göre
başlangıçta, bütün evren denizle kaplıydı. İnsan da var olmuş değildi.
Tanrı’nın emri üzerine bir ağaç yükseldi. Deniz döneminde tanrı bir
kuş şekline girmiş o ağacın dalına konmuştu. Tawisê Melek de kuştu.
Dünyayı gezmiş ve yorgun düşmüştü. (Çünkü) üzerine konabileceği
hiçbir şey yoktu. O ağaca yaklaştı. Tanrı ona gagasıyla vurdu ve
ağaca konmasına izin vermedi. Tawisê Melek bu kuşun yaratıcısı
olduğunu bilmiyordu; uzaklaştı ve asıl haliyle kendisine görünen
Tanrı’yla karşılaştı Tanrı Tawisê Melek’e şöyle dedi: ‚Dünyayı
gezdin, söyle bana bir şeyler gördün mü?‛ ‚Hiçbir şey bütün dünya
denizle kaplı Orada bir ağaç var ve bu ağacın üzerinde bir kuş
bulunmakta; ağaca konmak için oraya gittim ama bu kuş bana izin
Qewlê bê elif 2-3-4 ,Philip G. Kreyenbroek- Xelîl Cindî Reşow, Tanrı ve Şeyh
Adi Kusursuzdur, Yezidi Tarihinden Kutsal Şiirler ve Dinsel Anlatılar, Avesta,
İngilizceden Çeviren İbrahim Bingöl, İstanbul, 2011, s. 128- 132.
30 Qewlê afirandina Dinyayê Philip G. Kreyenbroek- Xelîl Cindî Reşow, 2011, s.
116-127.
31 Qewlê Zebûnî Meksûr (6.12), Philip G. Kreyenbroek- Xelîl Cindî Reşow, 2011, s:
99-106
32 Faik Bulut, 2003, Burada yazar Iraklı yazar Sadık el Demluci’nin 1949’da
Musul’da basılmış Ell Yezidiye adlı kitabının 1-8 . sayfalarını Türkçeye çevirip
yayınlamıştır.
29
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 139
vermedi.‛ Tanrı ona şöyle dedi: ‚Git o kuşa ve ona de: sen yaratıcısın
ve ben de mahlûk’um, o zaman o ağaca konmana izin verir.‛
Kutsal ağaç motifi inci hikayesinde de görülür. Dara Herhereyê
(ebediyet ağacı)’na konan kuşun 72 kanadının birinin üstünde bir
boğa vardır. Başka bir efsanede 72 pullu bir balığın bir pulunun
üstünde dünyayı taşıyan boğadan bahsedilir.33 Tanrı, yakınındaki ve
uzaktaki yeri ve göğü yarattı. Toprağın altına boğayı ve balığı
yerleştirdi. ( O zamana kadar sağlam olmayan ) toprak, tanrının emri
dengesini buldu.
Başka bir metninde, Tanrı ilk kez ağaca konmaya çalışırken
Tawisê Melek’e şunu soruyor ‚Ben kimim sen kimsin?‛ Tawisê Melek
şöyle cevap veriyor ‚Sen sensin ben benim‛ Tawisê Melek’in
gösterdiği bu kibre kızan Tanrı onu kovuyor. Şê Şims’ın öğütleriyle
İlahi kuşa gidip ondan ‚Sen yaratıcısın ben de mahlûkum‛ diyerek af
diliyor.34Ağaca konmuş kuş sembolü (ya da tanrının kuş şeklindeki
tezahürü) Paleolitik dönemden itibaren var olan Şamanist kültürün
kalıntısıdır. Fransa’daki Lascaux Mağarasındaki duvar freskinde de
bir sırığın üzerine tünemiş bir kuş motifi vardır. 35 Kuş bir tanrı olarak
sembolü paleolitik dönemden sonra uzun bir süre daha yaşamaya
devam etti. Bilindiği gibi Mısır mitolojisinde Bilge Tanrı Thot ve
Horus kuş görünümlüydüler. Yunan mitolojisinde baş tanrı Zeus
bazen boğa bazen de kartala dönüşüyordu.
İnsanın yaratılması konusunda şöyle bir inanış vardır. Tawisê
Melek Tanrıya şöyle dedi: ‚Bu dünyada hiç kimse yok‛ Tanrı ona
şöyle cevap verdi ‚Git evreni dolaş‛ Tawisê Melek gitti ve evreni
dolaştı. Bir kadın gördü o zaman Tanrıya geldi ve ona şöyle dedi: ‚Bir
kadın gördüm!‛ Tawisê Melek tanrıya şöyle dedi:‛ Erkeksiz bu kadın
işe yaramaz‛ O zaman tanrı erkeği yarattı ve onun adı Adem oldu.
Tanrı Adem’in bedenini kilden yaptı. Bu bedene bir ruh koydu.
Xanna Omerxalî, 2007, s.81
Lescot, 2001, s.44
35
Horst Kirchner, "Ein archäologischer Beitrag zur Urgeschichte des
Schamanismus." Antropos. 47, 1952, s. 244-286.
33
34
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
140 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
Adem’in yaratılışında toprak, su, ateş ve hava olmak üzere dört
element kullanılmıştır. Toprak ve su ile yoğrulup şekil verilen Adem
önce rüzgarın (hava) sayesinde kurumuş daha sonra ateşte
pişmiştir.36
Mıshefa Reş içinde insanların çoğalmasıyla ilgili hikaye şöyle
yansıtılır: Adem’e buğdayın dışında toprağın bütün ürünlerinden
yemesine izin verildi. Tawisê Melek (Cebrail) Tanrı’ya gitti ve O’na
şöyle dedi: ‚Adem nasıl büyüyecek ve çoğalacak, soyu nerede?‛
Tanrı ona şöyle cevap verdi: ‚ Bu meseleyi sana bırakıyorum‛ bunun
üzerine ‚Tawisê Melek, Adem’e gitti ve ona şöyle dedi ‘Buğday yedin
mi?’ ‘Hayır, çünkü Tanrı bana bunu yasakladı’ ‘Sen ye, daha iyi
olacaksın’ Adem bundan yer yemez karnı şişti. Tawisê Melek, onu
Cennetten çıkardı, onu terk etti ve göğe çıktı. Adem’in karnı ağrıdı
çünkü anüsü yoktu. Tayr el Qallac adında bir kuş ona gönderildi; kuş
onu gagaladı ve bir delik açtı. Adem, karnını hafifletti.
Êzidiler
ırk
olarak dünyadaki
diğer
insanlardan
farklı
olduklarına inanırlar. Êzidilik bir etno-dindir ve çok sıkı bir kast
sistemi vardır. Êzidi olabilmek için kati suretle Êzidi anne ve babadan
doğmak şarttır. Êzidi bir kişinin Êzidi olmayan kişilerden doğan
çocukları
bu
vasıflarını
kaybetmektedirler.
Çünkü
Adem’den
geldiklerini kabul etseler de diğer insanlardan farklı bir şekilde
yaratıldıklarına inanırlar.
Çok iyi bilinen bu efsanede Adem çocukların sadece kendisinin
sayesinde olduğunu Havva ise kendisinin sayesinde olduğunu iddia
edip tartışmaktadırlar. Bunu denemek için Adem spermini bir küpün
içerisine koydu Havva da aynı şeyi yaptı ve küpleri toprağa
gömdüler 9 ay sonra çıkardıklarında Havva’nın küpünde böcekler ve
çıyanlar çıkarken Adem’in küpünden bir çocuk çıktı. Böylece Havva
çocukların sadece onun olmadığını anlamış oldu. Êzidiler soylarını
işte böyle Havva olmadan sırf Adem’e dayanan Şehid bin Cer adı
36
aynı eser s. 42.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 141
verilen çocuğa bağlamaktadırlar. 37 Êzidilerin atası olan bu bebek
Havva’nın sütünü bile emmemiştir. Adem bu bebeği iki yıl süreyle
emzirmiştir. Erkeklerin göğsündeki iki kör meme o sıradaki
yaradılışın eseridir. Tawisê Melek büyüyüp ergen yaşa gelen Şehid
bin Cer’i cennetten bir huri ile evlendirdi. 38 Onlardan olan çocuğa
Yezdan adını verdiler böylece Êzidilerin soyu oluşmuş oldu.39 Diğer
bir anlatımda bir erkek bir kız doğar erkek çocuğun adı Şehid bin Cer;
kızın
adı
ise
söylenmez.
Üçüncü
versiyonda
ise
Êzidilerin
yaratılışındaki Pîra Fat’ın rolü. Pîra Fat’ın başörtüsünün üstünde dört
kıbleden getirilen toprakla mayalanmıştır. Görüldüğü gibi her üç
anlatımda da Êzidilerin soyunun farklılığı üzerine vurgu yapılıyor.
Yani söz konusu farklılık sadece din olgusu değildir. Irk olgusudur
aynı zamanda.40
D– KUR’ÂN’DA YARATILIŞ
Adem’in (a.s.) yaratılışı, Kur’ân’da da önemli bir yer
almaktadır. Tevrat’ta olduğu gibi, Kur’ân’da da yaratılış konusu ile
ilgili çeşitli bilgilerin verildiğine şahit olmaktayız:
‚Onlar görmediler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor, sonra onu
iade ediyor? Şüphesiz, bu Allah'a göre kolaydır. De ki: ‘Yeryüzünde gezip
dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın.’ Sonra Allah
ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz
Allah, her şeye güç yetirendir.‛41
Bu ayetlerde, ilk yaratmaya dikkat çekildiği gibi, ahiret
hayatındaki dirilmeye de dikkat çekilmektedir. Ayrıca burada ilk
yaratılış, ahiret hayatındaki dirilişe delil olarak gösterilmektedir.
Bununla beraber, Kur’ân’ın pek çok ayetinde tüm kâinatın yaratılışına
Lescot, 2001, s.44
Tosinê Reşîd, 2010 s. 44; Kemal Tolan, Nasandina Kevneşopên Êzdiyatiyê,
Weşanên Pêrî,Stenbol,2006, s.196-208.
39 Iraklı Papaz Ishok, Yezidilerin dini, Süryaniceden çev. P. Gabriyel Akyüz,
Mardin, 2001, s. 24
40 Tosinê Reşîd, Êzdiyatî Olekê hê jî nenaskirî, Lîs, 2010, Diyarbakır, s. 44;
41 el-Ankebût 29/19, 20.
37
38
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
142 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
dikkat çekilmektedir. Bazı ayetlerde, bu konuda şu bilgilere yer
verilmektedir:
‚O, biri diğeriyle tam bir uyum içerisinde yedi gök yaratmış olandır.
Rahman (olan Allah)’ın yaratmasında hiç bir çelişki ve uygunsuzluk
göremezsin. İşte gözünü çevirip gezdir. Herhangi bir çatlaklık görüyor
musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip gezdir. O göz, umudunu kesmiş
bir halde bitkin olarak sana dönecektir.‛42
Kur’ân’ın birçok ayetinde bu duruma dikkat çekildiği gibi
doğa, Allah’ın başta gelen mucizesi olarak değerlendirilebilir.
Doğanın düzeni, güzelliği ve uyumu üzerine Kur’ân’da yer alan
ısrarlı ifadeler, Kur’ân’ın açıkladığı şey ile doğanın dışa vurduğu şey
arasında bir ayırım çizgisi olmadığına işaret eder. İnsan, Kur’ân’ın
kendisine çağrıda bulunduğu şekilde idrakini kullanarak, kültür ve
geleneğe bağlı sınırlardan ve kısıtlamalardan kendisini kurtararak,
her şeye Allah adına gözlemci bir gözle bakarak düşünürse, bunu bir
çırpıda görebilir. 43
Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, insanı, yeryüzünde gezip
dolaşmaya ve varlıkların yaratılışı hakkında düşünmeye davet
etmektedir:
"(İnsanlara), ‘Yeryüzünde dolaşın ve O'nun yaratmaya nasıl
başladığını görün!’ de.‛44
İnsanı bu şekilde konu üzerinde düşünmeye davet eden Allah,
Kur’ân’ın başka bir yerinde gökleri ve yeri gerçek bir plan
doğrultusunda yarattığını haber vermektedir:
‚Allah, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı.‛45 Yüce
Allah, bunun ardından gelen ayette, düşünen ve farklı bir yapıya
el-Mülk 67/3, 4.
İbrahim Özdemir, ‚Kur’ân Perspektifiyle Bir Çevre Etiği Anlayışına Doğru‛, İslâm
ve Ekoloji Bahşedilmiş Bir Emanet, hazırlayan: Richard C. Foltz ve diğerleri, trc.
Nurettin el-Hüseyni, Oğlak Bilimsel Kitaplar, İstanbul 2007, s. 45.
44 el-Ankebût 29/20.
42
43
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 143
sahip olan insanı yarattığını bildirmektedir: ‚İnsanı, nutfeden yarattı‛46
ve ondan sonra gelen ayette de, ‚Allah, hayvanları da yarattı‛ 47
demek suretiyle,
özel olarak hayvanları da yarattığını dile
getirmektedir. Allah, ardı ardına bu ayetlerde sırasıyla göklerin,
yerin, hayvanların ve insanların yaratılışını haber vermektedir.
Kur’an'da, ayrıca bütün canlıların sudan yaratıldığı, kimilerinin
karnı üzerinde süründüğü, kimilerinin iki ve kimilerinin de dört
ayağı üzerinde yürüdüğü haber verilmektedir:
"Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı
üzerinde sürünür; kimi iki, kimi de dört ayak üzerinde yürür. Allah,
dilediğini yaratır. Çünkü O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.‛48
Bu ayette sürünen, iki, dört ve daha fazla ayak üzerinde
yürüyen hayvan türlerinin çokluğuna işaret edilmektedir. Kur’an'ın
başka ayetlerinde de canlıların sudan yaratıldığı haber verilmektedir:
‚İnkâr edenler, gök ile yerin (başlangıçta) tek bir bütün olduğunu,
Bizim, onları sonradan birbirinden ayırdığımızı ve canlı olan her şeyi sudan
yarattığımızı görmüyorlar mı? O halde onlar, hala inanmayacaklar mı?‛49
Bundan anlaşıldığı gibi Kur’an, canlıların yaratılışının suya
dayandığını haber vermektedir. Nitekim bazı âlimlere göre, ayrı ayrı
maddelerden yaratılmış olsalar bile melek, cin, insan, hayvan ve bitki
gibi varlıkların tümünün yaratıldıkları maddelerin esası, suya
dayanmaktadır.50 Su, canlıların yaşamasını mümkün kılar. Bütün
canlı organizmalar, çok miktarda su içerir ve çoğunluğu sudan ibaret
olan ortamlarda yaşarlar. Su, hem dünyadaki hem de muhtemelen
diğer gezegenlerdeki biyolojik ortamdır. Su ve özellikle deniz, tüm
canlı varlık türlerinin ilk ortaya çıktığı ortamdır. Su, var olan ya da
Bkz. en-Nahl 16/3.
Bkz. en-Nahl 16/4.
47 en-Nahl 16/5.
48 en-Nûr 24/45.
49 el-Enbiya 21/30.
50 Ebû Abdillah el-Hakim en-Neysâbûrî, el-Müstedrek, Beyrut tsz., XVII, 18 vd.
45
46
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
144 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
tasarlanabilen tüm sıvılar içerisinde, hayatın ortaya çıkıp tekâmül
etmesi için uygun ve gerekli özelliklere sahip olan tek varlıktır.
Hayvansal ya da bitkisel, canlı bir hücrenin fiziksel temelini oluşturan
ve içerisinde hayat olgusunun belirebileceği yegâne madde ortamı
olan protoplazma, büyük ölçüde sudan ibarettir ve bütünüyle suya
dayanmaktadır.51 Yeryüzündeki hayat, su içinde ortaya çıktı ve
canlıların karalar üzerine yayılışından önceki muhtemelen 3 milyar
yıl boyunca, su içinde gelişti. Yani hayat, büyük bir ihtimal ile 3
milyar yıl gelişme sürecini geçirdi. Karada süren hayat formları dâhil,
bütün modern canlılar, suya muhtaçtır.52 Bitki tarafından yapılan her
gram başına organik madde için kökler tarafından yaklaşık 500 gr. su
alınır. Bu su, bitkinin
bir
ucundan
bir diğer ucuna (kök
damarlarından dallarına) taşınarak atmosfere salıverilir. Bitkinin
oluşumunda su akışındaki küçük dengesizlikler bile, su kıtlığına yol
açarak hücredeki pek çok işlemde önemli bozulmalara neden olabilir.
Bu nedenle, her bitkinin su alımını ve kaybını çok iyi düzenlemesi
gerekir. Bu dengenin sağlanması, kara bitkileri için ciddi bir
sorundur.53 Yumuşak bitki dokularının yüzde yetmişinden fazlası
sudan oluşur. Kara bitkileri, ihtiyaç duydukları suyu topraktan
alırlar.54 Kitab-ı Mukaddes’te, yaratılışın başlangıcı ile ilgili bilgi
verilirken, ‚Tanrı’nın Ruhu, suların üzerinde dalgalanıyordu‛ 55
cümlesi kullanılmaktadır. Kitab-ı Mukaddes’teki bu ifade, varlıkların
yaratılış safhasında suyun ne derece önemli bir rol oynadığını
göstermektedir. Bir de bu ayette ‚ratk‛ ve ‚fatk‛ kelimeleri
geçmektedir. İlmi kaynaklarda ‚ratk‛ kelimesi, yapışık olma, ‚fatk‛
kelimesi ise ayırma anlamında yorumlanmaktadır. ‚Ratk‛ kelimesi,
‚rataka – yertuku‛ fiilinin mastarıdır. Kelime olarak, yaratılıştan bitişik
ve yapışık olmak demektir. Bu ayete göre, gök ve yer önceleri bitişik,
Muhammed Esed, Kur’ân Mesajı, İşaret Yayınları, İstanbul 1999, II, 651.
Neil A. Campbell Jane B. Reece, Biyoloji, trc. Ertunç Güven ve diğerleri, Palme
Yayıncılık, Ankara 2006, s. 41, 575.
53 Lincoln Talz ve Eduardo Zeiger Bitki Fizyolojisi, trc. İsmail Türkan, Palme
Yayıncılık, Ankara 2008, s. 33.
54 Hasan Çetin Özen ve Ahmet Onay, Bitki Fizyolojisi, Nobel Yayın Dağıtım,
Ankara 2007, s. 19.
55 Kitab-ı Mukaddes, Tekvin (Yaratılış), Bap 1.
51
52
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 145
kaynaşık ve yapışık bir şekilde bir bütün halinde idi. 56 ‚Fatk‛ kelimesi
de, ‚fataka – yeftuku‛ fiilinin mastarıdır. Kelime olarak ‚ratk‛
kelimesinin zıttı olup, bitişik olan iki şeyi söküp birbirinden ayırmak
demektir. Yine bu ayete göre Allah, önceleri yapışık, bitişik ve bir
bütün halinde olan yeri ve göğü, sonradan birbirinden koparıp ayırdı
ve mevcut olan bütün canlıları da sudan yarattı. 57 Ayrıca Kur’an, tüm
canlıların erkekli ve dişili olmak üzere çift yaratıldığını da haber
vermektedir:
‚Göğü kendi ellerimizle kuran Biziz ve (onu) genişleten de Biziz! Yeri
de Biz döşedik. Biz, ne de güzel döşeyiciyiz! Biz, düşünüp ibret almanız için,
her şeyden iki eş yarattık.‛58
Bugünkü bilim de, tüm varlıkları oluşturan zerreciklerin,
birbirlerini tamamlayan artı ve eksi moleküllerden oluştuğunu haber
vermektedir. Bununla beraber Allah, özellikle insan ve hayvanların
çift yaratıldığını isim zikrederek haber vermektedir:
‚O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. O, sizin için, kendi türünüzden
(erkek ve kadın olmak üzere) eşler, hayvan (türlerinden de) eşler yaratmıştır.
O, bu şekilde çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O,
çok işiten, çok iyi görendir.‛59
Haliyle bitkiler de çift yaratılmaktadırlar. Onların yaratılışıyla
ilgili ayetleri, bitkilerin yaratılışı bölümünde izah etmeye çalışacağız.
Yine Kur’an'da, büyük ve küçükbaş hayvanların renklerinin farklı
farklı olduğu haber verilmektedir:
‚Sen, Allah'ın gökten su indirdiğini ve onunla, çeşitli renklerde
ürünler yetiştirdiğini görmüyor musun? Nasıl ki dağlarda beyaz, değişik
Halil b. Ahmed el-Ferâhîdî, ‚rateke‛, Kitâbu’l-Ayn, Daru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî,
Beyrut tsz. s. 335; el-İsfahânî, el-Mufredât, s. 273; Cemâluddin Muhammed b.
Mukerrem İbn Manzûr, ‚rateke‛, Lisânu’l-Arab, Daru’l-Fikr, Beyrut 1994, X, 114;
el-Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, II, 33.
57 Halil b. Ahmed, ‚feteke‛, Kitâbu’l-Ayn, s. 728; el-İsfahânî, el-Müfredât, s. 558, İbn
Manzûr, ‚feteke‛, Lisânu’l-Arab, X, 296 vd.; el-Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, II, 33.
58 ez-Zariyât 51/47-49.
59 eş-Şûrâ 42/11.
56
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
146 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
tonlarda kırmızı ve siyah tabakalar var ise, aynı şekilde insanlar, yerde
hareket eden canlılar, büyük ve küçükbaş hayvanlar arasında da renkleri
farklı olanlar vardır. Kulları arasında Allah’tan en çok korkanlar, ancak
bilginlerdir. Allah, gerçekten de çok güçlü olan, çok bağışlayandır.‛60
Kur’an'da, dünya ile dağların yaratılışı iki ve diğer varlıkların
yaratılışı ise dört günde gerçekleştiği haber verilmektedir ve insanlar
bu konuda uyarılmakta, acizlikleri dile getirilmekte ve onların,
Allah'ın azameti karşısında hiçbir güçlerinin olmadığı anlatılmaktadır:
"(Allah'ı inkâr eden insanlara), ‘Siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr
ediyor ve O'na eşler koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabb'idir. O, yere sabit
dağlar yerleştirmiş, orada bolluk ve bereketler yaratmış ve orada isteyenler
için rızıkları dört günde takdir etmiştir’ de.‛61
Bu ayette rızıklar diye tercüme ettiğimiz kelime, ‚kût‛
kelimesinin çoğulu olan ‚akvât‛tır. Âlimler bu kelimeyi, geçimlikler,
azıklar, nehir ve denizler, madenler, bitki ve hayvan türünden
canlılar, hayat için gerekli olan her şey, dünyanın tohum ve fide
ekimini kabule uygun ve faydalanılır bir duruma getirilmesi gibi
anlamlarda yorumlamaktadırlar. 62
Kur’an'ın başka yerlerinde ise Allah, kâinatı altı günde yani altı
merhalede yarattığını haber vermektedir:
‚Kuşkusuz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde (evrede) yaratan,
sonra da arşa kurulan Allah'tır. O, gündüzü, kendisini hızlı bir şekilde
izleyen gece ile örter. Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş olarak
(yaratan) da O'dur. Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayınız ki,
el-Fatır 35/27, 28.
Fussilet 41/9, 10.
62 Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Camiu'l-Beyân an Te'vîli Ayl'l-Kur’an,
thk. Sıdkı Cemil el-Attâr, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1995, XIV, 62 vd; Fahruddin er-Râzî,
Mefâtihu'l-Ğayb, Dâru'l-Fikr, Beyrut 1990, XXVII, 102 vd; Muhammed b. Ahmed
el-Kurtubî, el-Cami lî Ahkâmi'l-Kur’an, Dâru'l-Kutubi'l-ilmiyye, Beyrt 1988, XV, 342
vd; en-Neysabûrî, el-Müstedrek, XXIV, 63; İsmail b. Kesir, Tefsîru'l-Kur’ani'l-Azim,
Dâru İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, Beyrut 1969, III, 257.
60
61
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 147
yaratmak da buyurmak da O'na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne
yücedir!‛63
‚O’nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi
olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur.‛64
İbrahim Hakkı (ö. 1195/1780), bu ayetlere yer verdikten sonra,
dört madde olan ateş, hava, su ve toprağın karışıp kaynaşması
neticesinde, sırasıyla madenler, bitkiler ve hayvanların oluşup meydana geldiğini anlatmaktadır. Topraktaki her türlü taş ve benzeri
cisimler, ilk önce yaratılan madenleri oluşturmaktadır. İkinci sırada
yaratılan bitkiler, her türlü ağaç ve yeşilliği kapsamaktadır. Üçüncü
merhalede yaratılan hayvanlar ise, tüm hayvan türlerinden oluşur.
İbrahim Hakkı, insanları da hayvanlar sınıfından kabul etmektedir. 65
Bilindiği gibi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hadisleri, Kur’an'ın
açıklaması
yorumlarken,
durumundadır.66
zaman
zaman
Dolayısıyla
konu
ile
Kur’ân
ilgili
ayetlerini
hadislere
de
başvurmaktayız. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) de, varlıkların yaratılış
safhaları hakkında bu ayetlerin açıklaması niteliğinde şu bilgileri
verdiği nakledilmektedir: ‚Allah, toprağı Cumartesi, ondaki dağları
Pazar, ot ve ağaçları Pazartesi, mekruhu (hoş karşılanmayan,
sevilmeyen şeyleri) Salı, nuru Çarşamba, hayvanları Perşembe ve
Âdem’i de Cuma günü yarattı.‛ 67 Bu rivayetin hadis olup olmadığı,
hadis âlimleri tarafından tartışılmaktadır.68
verdiğimiz gibi, Kitab-ı Mukaddeste de
Yukarıda genişçe yer
evrenin
altı günde
el-A'raf 7/54.
Hûd 11/7.
65 İbrahim Hakkı, Marifetnâme, sadeleştiren: Abdullah Aydın, Sarmaşık Yayınları,
İstanbul tsz., s. 295 vd.
66 Muhammed Huseyn ez-Zehebî, et-Tefsîr ve'l-Mufessirûn, Dâru'l-Erkâm, Beyrut
tsz. I, 32 vd.
67 Müslim, Münafikûn, 27; et-Taberî, Camiu'l-Beyân, XII, 3; XXIV, 61; Alauddin Ali
el-Muttaki b. Husamuddin el-Hindî, Kenzu'l-Ummâl fî Sünneti'l-Akvâl ve'l-Efâl,
nşr. Hasan Razuk, Halep 1971, XI, no: 15125.
68 Bkz. Tahir el-Cezâirî, Tevcîhu’n-Nazar ilâ Usûli’l-Eser, Mektebetu’l-Matbuati’lİslâmiyye, Halep 1995, I, 331; H. Musa Bağcı, Hadis Tarihi ve Metodolojisi, Ankara
Okulu, Ankara 2013, s. 265.
63
64
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
148 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
yaratıldığına ve Kur’an ile sünnette haber verildiği gibi varlıkların
oluşum safhalarına yer verilmektedir. 69 Hz. Ali’den (ö. 40/661)
nakledilen, bazı bilgiler de şöyledir: ‚Allah, dünyayı yedi zaman
üzere yaratmıştır. Bunlardan her devir, miktarını Allah'tan başka hiç
kimsenin bilemeyeceği uzun bir süreçtir. İnsanın yaratılışından önce,
dünya üzerinde altı devir geçmiştir. Âdem’in yaratılışından kıyamete
kadar olan süre ise, bir tek devirdir.‛ 70 Dolayısıyla bu zaman
dilimleri, bizim bildiğimiz ve yaşadığımız günlerden ve zaman
dilimlerinden farklıdır. Çünkü kelime olarak ‚yevm‛ gün, güneşin
doğuşundan batışına kadar olan zaman dilimi için kullanıldığı gibi,
sınırları belirsiz olan herhangi bir zaman dilimi için de kullanılır. 71
Kutsal metinlerde yaratılışı incelediğimiz zaman, Avesta, Kitabül Cilve, Kitab-ı Mukaddes ile Kur’ân’da yaratılış hakkında verilen
bilgiler arasında hem farklılıkların hem de benzerliklerin olduğuna
şahit olmaktayız. Özellikle bazı Batılılar, Kitab-ı Mukaddes ve
Kur’ân’da yaratılış hakkında verilen bilgiler arasında paralellik
olduğunu ileri sürmektedirler. Ancak her iki kutsal metinde bu
konuda
birbirine
yakın
bilgiler
verilmekle
beraber,
Kitab-ı
mukaddeste, yaratılış hakkındaki bilgiler bir bütün halinde tek parça
olarak anlatılmaktadır. Kur’ân’daki durum ise, böyle değildir.
Kur’ân’da, yaratılış hakkında kesintisiz bir parça yerine, çeşitli
ayetlerde yaratılışın bazı yönlerine değinilmektedir. 72 Yukarıda
geçtiği gibi Kitab-ı Mukaddeste, yaratılışın bildiğimiz hafta günleri
cinsinden altı günde tamamlandığı ve yedinci gün olan Cumartesi
(Sebt – Şabbat) günü, dinlenme günü olarak haber verilmektedir.73
Bkz. Kitab-ı Mukaddes, Tekvin (Yaratılış), Bap 1; Bertrand Russel, Din İle Bilim,
trc. Akşit Göktürk, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2005, s. 36.
70 el-Hindî, Kenzu'l-Ummâl, VI, 15215.
71 el-Hüseyn b. Muhammed er-Rağıp el-İsfahânî, ‚yeveme‛, el-Müfredât fî Ğarîbi’lKur’ân, Kahraman Yayınları, İstanbul 1986, s. 850.
72 Maurice Bucaille, Müsbet İlim Yönünden Tevrat, İncil ve Kur’ân, trc. Mehmet Ali
Sönmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul 1987, s. 218.
73 İbranicede ‚dinlenme günü‛ anlamında kullanılan ‚şabbat‛ kelimesi, çekilmek,
dinlenmek, içi durdurmak ve benzeri anlamlar için kullanılmaktadır. (Ehudben
Yahuda – David Weinstein, ‚şabbat‛, English Hebrew Dictionary, New York tsz. s.
288.) Ayrıca ‚şabbat‛ kelimesinin, çeşitli dillerde yedi rakamı anlamında
69
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 149
Avesta’da evrenin kademe kademe yaratıldığını görüyoruz. Aynı
şekilde Êzidi inanışına göre de evren evre evre yaratılmıştır. Kitab-ı
Mukaddeste bu şekilde haber verilen gün kelimesi, yeryüzünde
yaşayan bir kimse için, güneşin art arda iki kez doğuşu veya art arda
iki kez batışı arasında geçen zaman aralığı anlamındadır. Bu şekilde
tanımlanan gün, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşünün
sonucudur. Kur’ân’da ise, yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi,
farklı yerlerde ve farklı ayetlerde yaratılış hakkında bilgi verildiği
gibi, bu konu ile ilgili söz konusu olan altı gün de, bildiğimiz gün
değil, merhale, devir anlamındadır. Burada anlamları üzerinde
durduğumuz ayetlerde geçen gün kelimesi, Arapçada ‚yevm‛
kelimesi ile anlatılmaktadır ve çoğulu ‚eyyam‛dır. Bu kelime,
Kur’ân’ın başka ayetlerinde, bildiğimiz gün anlamında değil, merhale
ve devir anlamında kullanılmaktadır. Bunlardan bazı örnekler
vermek, yararlı olacaktır:
‚Gökten yere kadar olan bütün işleri Allah düzenler. Sonra bu işler,
süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde O’na yükselir.‛74
kullanılan ‚sebt‛ kelimesinden türetildiği kanaati de yaygındır. (Jean – Noel
Briend, ‚sabbath‛, Suplement au Dictionnaire de la Bible, Paris 1985, X, 1133.) Bir de
Babil kültüründe, ‚şabbat‛ kelimesi, yeni ay, yedinci gün ve ayın on beşinci günü
olan dolunay için kullanılmaktadır. (M. Joseph, ‚Sabbath (The Day)‛, The
Universal Jewish Encyclopedia Bew York 1969, IX, 295.) Yahudi dininde önemli
bir yeri olan ‚şabbat‛, Hz. Musa’ya indiği kabul edilen ‚On Emir‛in içerisinde
yer alan tek kutlamadır. (Kitabı Mukaddes, Çıkış, 20: 8-11; Tes. 5: 12-15.) Her şeye
rağmen ‚şabbat‛, Yahudilerin manevi güç kazandıkları bir gün olarak kabul
edilmektedir. (A. Kaplan, Sabbath-Day of Etermity, New York 1984, s. 5; Klaus
Kohler, Jevis Teology, New York 1923, s. 458) Onlatra göre düzenli bir ibadet, ilk
olarak ‚şabbat‛ ile başladı. Bu nedenle ‚şabbat‛ ile birlikte gelişen ibadethaneleri,
‚şabbat evleri‛ diye isimlendirilmektedir. (İsmar Elbogen, ‚sabbath (Sabbath
Services)‛, U. J. E. Tsz. IX, 596; Oesterley Robinson, Hebrew Religion, London
1957, s. 244.) Yahudiler, ‚şabbat‛ı çeşitli dualar ve etkinliklerle kutlarlar. O gün
pek çok dünya işini bırakırlar. Yahudi evlerinde, Cuma gününden itibaren
‚şabbat‛ hazırlıkları yapılır ve mumlar yakılır. (G. Gasthof Hirch, ‚Sabbath‛, The
Jewish Encyclopedia, New York 1901, X, 595.)
74 es-Secde 32/5.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
150 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
Bu ayette geçen yevm kelimesi, her ne kadar bildiğimiz gün
anlamında kullanılıyorsa da, bu ayette haber verildiği gibi burada
(yevm-gün), bildiğimiz bin yıl anlamında kullanılmaktadır. 75
‚Melekler ve Ruh (Cebrâil), O’na süresi elli bin yıl olan bir günde
yükselir.‛76
Bu ayette ise, (yevm-gün) kelimesi, bizim hesabımızla elli bin
yıllık bir zaman dilimi anlamında kullanılmaktadır. 77 Buna göre
Kur’ân’ın, kâinatın yaratılış safhalarını altı uzun zaman devirleri veya
zaman dilimleri anlamında haber verdiğini anlamaktayız.
İslam âlimlerinin bir kısmı, burada üzerinde durduğumuz altı
gün meselesini altı dünya günü diye yorumlarken, 78 yukarıdan beri
anlatmaya çalıştığımız gibi âlimlerin çoğunluğu ise, bu ayetteki altı
günü, altı devir ve altı zaman olarak anlayıp, zamanımızdaki ilmi
anlayışa uygun bir yorum getirmeye çalışmaktadırlar.79 el-İsfahânî’ye
(ö. 502/1108) göre, buradaki gün, süresi ne kadar uzun olursa olsun,
mutlak zaman ve vakit anlamındadır.80 Seyyid Kutup (ö. 1386/1966)
ise, bu ayette geçen gün hakkında şu açıklamada bulunmaktadır:
‚Burada sözü edilen gün, Allah’ın müddetini bildiği günlerden
bir gündür ve katiyen bizim dünyamızın günlerinden değildir.
Çünkü yeryüzünün zaman ölçüsü olan gün, ancak yeryüzünün
yaratılışından sonra var olmuştur. Yeryüzünde zaman ölçüsü olarak
kullanılan günlerin, dünyamızın güneş etrafındaki yörüngesinde
kendi ekseni etrafında bir kere dönüşünden ibaret bulunduğu gibi,
Mukâtil b. Süleymân, Tefsîru Mukâtil b. Süleymân, thk. Ahmed Ferid, Daru’lKutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, III, 27.
76 el-Meâric 70/4.
77 Ali b. Muhammed b. Habib el-Maverdî, en-Nuketu ve’l-Uyûn, Muessesetu’lKutubi’s-Safiyye, Beyrut 1992, VI, 90.
78 el-Mahalli, Tefsiru’l-Celâleyn, s. 291; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, II, 437.
79 Bu hususta geniş bilgi için bkz. el-Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, I, 227; Mehmet b.
Muhyiddin Mehmet b. Mustafa Ebu’s-Suûd, İrşâdu’l-Akli’s-Selim ila Mezâya’lKur’âni’l-Kerim, Beyrut tsz. VI, 228; Rıza, el-Menâr, VIII, 445; Yazır, Hak Dini, III,
2172.
80 el-İsfahânî, el-Mufredât, s. 850.
75
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 151
diğer gezegenlerin ve yıldızların da günleri vardır ki, yeryüzünün
günlerine benzemez. Bir kısmı daha uzun, bir kısmı daha kısadır.
Yeryüzünün yaratıldığı günlerde, dağların oluştuğu, rızıkların takdir
edildiği günler, başka bir ölçü birimi ile ölçülmüş olan bizim
bilmediğimiz günlerdir. Biz şu kadarını biliyoruz ki, o günler,
bildiğimiz dünya günlerinden çok daha uzundur. Beşeri bilgimizin
ulaşabildiği ve keşfedebildiği gerçekler uyarınca, düşünebildiğimiz
gerçeğe en yakın ihtimal, buradaki günden maksat, yeryüzünün
geçirdiği
merhalelerdir.
Yeryüzü,
birçok
merhaleden
geçerek
katılaşmış, kabuğu oluşmuş ve hayata elverişli bir hale gelmiştir.
Elimizdeki nazariyelerin belirttiğine göre, yeryüzünün kabuğunun
oluşup hayata elverişli hale gelmesi için, yaşadığımız dünyanın
ölçüsü ile iki milyon yıla ihtiyaç olmuştur. Bu söylediğimiz rakam,
kayaların etüdüne ve bu sayede yeryüzünün hayatıyla ilgili
tahminlere dayalı ölçülerdir. Biz, Kur’ân’ı tetkik ederken, bu ölçüleri
nihai gerçeklermiş gibi ele alamayız. Çünkü bunlar, nihai gerçekler
değildir.
Bunlar,
sadece
birer
nazariyedir
ve
değişmesi
de
mümkündür.‛ Kanaatimize göre burada söz konusu olan altı günü,
81
Seyit Kutup gibi âlimlerin yorumladığı zaman dilimi olarak
değerlendirmek daha isabetli olacaktır.
Kâinatın yaratılışı hakkında çeşitli ayetler olduğu gibi, başta
Asr-ı Saadette yaşayan sahabiler olmak üzere günümüze kadar pek
çok müfessir kâinatın yaratılışıyla ilgili olarak Kur’ân’da yer alan
ayetleri yorumlamışlardır. Hz. Ali (ö. 40/661), âlemlerin yaratılışı
hakkında şöyle demiştir:
‚Allah, yaratıkları daha önce var olan bir modelden, bir
tecrübeden yararlanmadan yaratmıştır. O, varlıkların ilk ve tek
yaratıcısıdır. Eşyaya zamanlarını bildirdiğinde, ayrılıkların arasını
bulduğunda, huylarını verdiğinde ve bedenlerine bitiştirdiğinde,
eşyanın sınırlarını ve sonunu kuşatmaktadır, onların iç ve dış
yüzlerini bilmektedir. Sonra, o münezzeh gökleri ayrık, kenarları
çatlak ve uygun hava cereyanı oluşturarak, buralarda suyun dalgalı
81
Kutub, fî Zilâl, IV, 365 vd; Kırca, Modern İlimler, s. 135.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
152 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
akışını, yüksek birikintisini sağlamıştır. Bu suyu gürültü ve kasıp
kavuran rüzgârların üzerine yükleyip, rüzgârlara o suyu iade
etmelerini emretmiştir. Suya göz kulak olmaları işini vermiş ve
rüzgârları suyun sınırına yerleştirmiştir. Hava, alt tarafından yarıktır.
Su üst tarafından dökülmektedir. Sonra o münezzeh kökleri kazıyan
bir rüzgâr meydana getirip devamlılığını sağlamış, cereyanını vermiş,
durgunluktan uzak kılmıştır. Rüzgâra, çağıldayan suyu alt üst
etmesini, denizleri dalgalandırmasını emrettiğinde, rüzgâr, suyu kap
içinde çalkalarcasına çalkalayıp göğe fırlatmıştır. Başını sonuna,
durgununu yerinde durmayanına çevire çevire su kabardı ve
birikintisi köpük verdi. Bunu, yarıkları olan geniş bir havanın içine
kaldırdı ve göğü oluşturdu. En alt tabakasını dingin, en üst tabakasını
sağlam ve korunaklı bir çatı şeklinde, dayandığı bir direk ve düzgün
tutan
çiviler
olmaksızın
yaratmıştır. Sonra buraları
(gökleri)
gezegenlerle ve ışıldayan yıldızlarla süslemiştir. Bunlar arasında ışık
saçan bir kandil olan güneşi ve aydınlatan ayı dönegelen bir yolda,
hareketli bir tavanda ve amaçla bir çizgide sürekli cereyan
ettirmektedir.82
Yine Hz. Ali aynı konu üzerinde durarak bütün bunların
insanların dikkatine sunulduğunu, bununla insanların düşünceye,
Allah’ın varlığını, birliğini, yüceliğini ve üstün kuvvet ve kudretini
tanıyıp O’na teslim olmaya davet edildiğini söyler. Sonunda da, konu
ile ilgili bir ayetle meseleyi noktalamıştır.83 ‚Kuşkusuz, bütün bunlarda,
Allah’tan korkan kimseler için bir ibret vardır.‛84
Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar da, önce topraktaki
bakterilerin, ardından bitkilerin ve ondan sonra da hayvanların
yaratıldığını ortaya koymaktadır. Bu araştırmalara göre bilinen ilk
canlılar olan bakterilerin 3,8 milyar yıl öncesine ait fosillerine ulaşılmıştır. Fosiller üzerinde yapılan araştırmalara göre, 430 milyon yıl
önce bitkiler vardı. Tespit edilen ilk hayvan izlerinin ise, 380 milyon
Hz. Ali, Nehcu’l-Belağa, trc. Beşir Işık ve diğerleri, Ankara 1990, s. 36.
Hz. Ali, Nehcu’l-Belağa, s. 286, 287.
84 en-Naziât 79/26.
82
83
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 153
yıl öncesine ait olduğu tahmin edilmektedir, insanların ise, bütün
bunlardan sonra, 3 milyon yıl önce ortaya çıktığı yaygın bir
kanaattir.85 Başka bir görüşe göre ise, yeryüzünde canlılardaki ilk
gelişme, yaklaşık olarak 4 milyar yıl önce başlamıştır. 86 Allah,
yarattığı tüm varlıkları, insanların yararına sunmaktadır.
İnsanlar, varlıkların yaratılışını düşünerek, bunu gerçekleştiren
Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini anlamalı ve O’nun karşısındaki acizliklerini idrak etmelidirler. Allah, insanları, Kur’an’da bu
konuda şöyle uyarmaktadır:
‚Yeryüzüne hiç bakmıyorlar mı? Biz, orada her kerim (değerli) çiftten
nice bitkiler yetiştirmiş bulunuyoruz. Kuşkusuz bunda, (insanlar için
Allah'ın kudretine işaret eden) bir delil vardır. Ama yine de onların
çoğu inanmamaktadırlar. Gerçekten de Rabb'in, çok güçlü, çok
müşfik olandır.‛87
E – İNSANIN YARATILIŞI
İnsan, diğer
varlıklar
arasında
önemli
bir
yere
sahip
olduğundan dolayı, yaratılış denince, insanın yaratılışı da ön plana
çıkmaktadır. Dolayısıyla kutsal metinlerde, insanın yaratışı hakkında
hayli bilgi verilmektedir. Önce, bu konu ile ilgili bazı Kur’ân
ayetlerinin üzerinde duracağız.
‚Şüphesiz, Allah katında İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir.
Onu topraktan yarattı. Sonra ona ‚ol‛ demesiyle, o da hemen oluverdi.‛88
Bu ayette insanın yaratılışından bahsedilince, bizzat Hz.
Âdem’in
adı
anılmakta
ve
onun
topraktan
yaratıldığı
Hakkı Devrim ve diğerleri, Memo Larousse, Aydın Kitaplar, İstanbul 1991, I, 58
vd.
86 Campbell, Biyoloji, s. 9.
87 eş-Şuarâ 26/7-9.
88 Alu İmrân 3/59.
85
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
154 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
bildirilmektedir. Kur’ân’ın başka ayetlerinde de insanın topraktan
yaratıldığı haber verilmektedir.89
‚Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur.‛90
Bu ayette, insanların çamurdan yaratıldığı haber verilmektedir.
Başka ayetlerde de aynı durum dile getirilmektedir.91
‚Ant olsun, biz insanı süzme bir çamurdan yarattık.‛92
‚Ant olsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan
yarattık.‛93
‚Allah, insanı ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı.‛94
Burada verdiğimiz ayet meallerinden anlaşıldığı gibi Allah,
bazen insan, bazen insanlar ve bazen de Âdem kelimesini
kullanmaktadır. Hz. Âdem’in yaratılışı ile ilgili bu ayetlerde, toprak,
çamur, süzülmüş çamur, yapışkan çamur, cıvık balçık ve pişmiş
çamur
kelimelerini
yaratılmasının
kullanırken,
geçirdiği
safhalara
Hz.
işaret
Âdem’in
etmektedir.
topraktan
95
Burada
meallerine yer verdiğimiz ayetler, konuyu net ve açık bir şekilde
haber vermektedir. Bunların anlamları üzerinde durup açıklamalarda
bulunmaya gerek yoktur.
‚Uzay Ayetleri Tefsiri‛ adlı eserinde insanın yaratılışı ile ilgili
ayetlerin üzerinde duran Celal Yeniçeri, bu konuda şöyle bir tespitte
bulunmaktadır:
‚Kur’ân’da, ilk insanın topraktan yaratıldığına dair altı ayet
vardır.96 Onun yaratılışının çamur safhası ile ilgili yine altı ayet
Bkz. el-kehf 18/37; el-Hac 22/5; er-Rûm 30/20; Fâtır 35/11; el-Mü’min 40/67.
el-En’ân 6/2.
91 Bkz. el-A’râf 7/12; el-İsra 17761;es-Secde 32/7; Sâd 38/71, 76.
92 el-Mü’minûn 23/12.
93 es-Saffât 37/11.
94 er-Rahmân 55/14. Ayrıca bkz. el-Hicr 15/26, 28, 33.
95 el-Hicr 15/26. Ayrıca bkz. el-Hicr 15/33.
96 er-Rahmân 55/14. Ayrıca bkz. el-Hicr 15/26, 28, 33.
89
90
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 155
vardır.97 Bu çamurun değişik nitelik ve safhalarını anlatan ayetlerin
sayısı, yine altıdır. 98 Kur’ân, bunları boşuna anlatmamaktadır. Elbette
bu safhalar, bize belli oluşum ve gelişmeleri anlatmaktadır. Nitekim
insanın, anne karnında hücre bölünmesi ve molekül sıralanması
yoluyla oluşup gelişmesini ifade eden fiil ve Allah’ın buna ilişkin
yaratıcılığı, Kur’ân’da altı yerde dile getirilmektedir. 99 Ayrıca
Kur’ân’ın bir ayetinde de bebeğin, doğuncaya kadar anne karnında
geçirdiği altı safhaya dikkat çekilmektedir. 100 Bundan anlaşıldığına
göre ilk insan, anne karnının dışında tabiatın kucağında benzer
şekilde altı safhanın neticesinde oluşarak meydana gelmiştir. Bütün
bunların yanında, kâinatın oluşum safhalarının da altı merhale
halinde olduğu bilinmektedir.‛101
İnsan yaratılışı ile ilgili bilgi veren ayetlerde, toprak, çamur,
balçık ve benzeri toprak çeşitleri dile getirilmektedir. Ayrıca yukarıda
üzerinde durduğumuz gibi çeşitli ayetlerde tüm varlıkların sudan
yaratıldığına dair bilgiler de verilmektedir. Geniş bir anlamda bu
ayetler değerlendirildiğinde, insan yaratılışının ziraat, toprak, su ve
dolayısı ile bir bakıma kültür ile başladığına işaret edilmektedir.
Kur’ân’da haber verildiği gibi, Kitab-ı Mukaddes’te de Allah’ın
ilk insan olarak Âdem’i (adamah) topraktan kendi suretinde
yarattığına dair bilgi verilmektedir. Bu bilgilere göre Âdem’in yalnız
kalması uygun görülmediğinden dolayı, ondan da ona uygun bir
yardımcı olarak eşi Havva yaratılmıştır. 102 Yeni Ahit’te de Âdem ile
Havva’nın yaratılışları hakkında değişik bilgiler verilmektedir.103
Âdem ile Havva’nın yaratılışları ile ilgili aslı esası olmayan, Kur’ân ve
el-En’âm 6/2; el-A’râf 7/12; el-İsrâ 17/61; es-Secde 32/7; Sâd 38 /71, 76.
el-Hicr 15/26, 28,33; el-Mü’minûn 23/12; es-Saffât 37/11; er-Rahmân 55/14.
99 Hûd 11/51; el-İsrâ 17/51; Tâhâ 20/72; er-Rûm 30/30; Yâsîn 36/22; ez-Zuhruf
43/27.
100 el-Mü’minûn 23/4.
101 Celal Yeniçeri, Uzay Ayetleri, İstanbul 1995, s. 290 vd. Şimşek, Yaratılış Olayı, s.
30.
102 Tekvin 1: 1-7, 24-31; 2: 18-25; 3: 19.
103 Bkz. I. Timoteos 2: 13, 14; Korintliler 11: 8, 12; Matta 19: 4, 5; Markos 10: 6-8.
97
98
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
156 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
sünnette yer almayan bazı bilgiler, çeşitli tefsir kitaplarında yer
almaktadır.104 Bu bilgiler, İsrailiyat türü bilgilerdir.
İnsan, diğer varlıklarla mukayese edilemeyecek derecede farklı
bir yapıya sahip bulunmaktadır. O, bütün doğal varlıklar arasında
kendisini ve evreni anlamaya çalışır ve bu konuda araştırmalarda
bulunur.105 İnsan, çeşitli konuları düşünerek kafa yorar, çeşitli şeyleri
ister, istediği şeyler arasında seçim yapar, var olan sistemi kendi arzu
ve isteğine göre yönlendirmeye çalışır ve kısacası, kâinatı kendi
istediği istikamette idare etmeye çalışır. Yaratılışı itibarı ile insan, bu
gibi hususlarda diğer varlıklardan farklı bulunmaktadır.
SONUÇ
Kutsal metinlerde, yaratılış olayına geniş yer verilmektedir.
Kitab-ı Mukaddes, yaratılış konusu ile başlamaktadır. Kur’ân’ın pek
çok yerinde, yaratılış konusuna yer verilmektedir. Ancak Kitab-ı
Mukaddeste
yaratılış,
bir
bütün
halinde
tek
parça
olarak
anlatılmasına rağmen, Kur’ân’da değişik yerlerde, faklı ayetlerle
anlatılmaktadır. Bir de her anlatıldığı yerde, yaratılışın farklı
yönlerinden bahsedilmektedir. Avesta’da dört devirde ama altı
safhada; Kitab-ül Cilve’de ve Kitabı Mukaddeste, yaratılış olayının
altı günde tamamlandığı haber verilmektedir. Kur’ân’da ise, bu
olayın değişik ayetlerde, altı zaman diliminde meydana geldiğine
işaret edilmektedir. Bununla beraber Kur’ân’da Hz. Âdem’in, diğer
bir ifade ile insanın yaratılışına dikkat çekilmektedir. Bir de
Kur’ân’da, insanın anne karnındaki oluşum safhaları, Hz. Âdem’in
topraktan oluşum safhaları ile kâinatın oluşum safhaları arasında bir
irtibat ve benzerliğe dikkat çekilmektedir. Bütün tek tanrı inançlı
dinlerde Adem’in yaratılması aşaması oldukça benzerdir.
Ali el-Fadl b. hasan et-Tabresî, Mecmeu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Daru’lKutubi’l-İlmiyye, Beyrut 1997, I, 123; er-Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, IX, 161; İbn Kesîr,
Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, I, 112; Mustafa Şentürk, ‚Kitâb-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı
Kerîm’e Göre İlk Günah ve Kadın‛, İslâmî Araştırmalar dergisi, Ankara 2011, c. 22,
sayı. 1, s. 33 vd.
105 Ali Şeriati, İnsan, Fecr Yayınları, Ankara 2008, s. 242.
104
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 157
Kutsal metinlerin yanında, efsane ve felsefe kaynaklarında da
insanın yaratılışına yer verilmektedir. Efsanelerde, yaratılışın tanrı,
felsefede ise su ile başladığına dair bilgiler verilmektedir. Kutsal
metinlerde ise, yaratılışın tanrı iradesi dâhilinde su ile başladığı
anlatılmaktadır.
Geleceğe iyi hazırlanmak için, geçmişi bilmek gerekir. Bu
nedenle insanın çeşitli varlıkların yaratılışı hakkında bilgi sahibi
olmasının, çok yönlü faydaları vardır. Geçmişi öğrenmek, kendi
tarihini
öğrenmek
isteyen
insanoğlunun
zihnini
kurcalayan
konulardan biridir. Çeşitli kültürel bilgilere sahip olmak, insanın
ufkunu açtığı gibi, kendisine olan özgüvenini de artırır. Böyle güzel
ve kâmil bir kapasiteye sahip olan kişi, toplum içerisinde insani
görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirir ve hayatı daha iyi bir
şekilde yaşama imkânına sahip olabilir. Bu nedenle eğitim alanında,
çeşitli varlıkların yaratılışı hakkında sağlıklı bilgi sahibi olmanın ve
bu bilgileri gelecek nesillere aktarmanın yararlı olacağı kanaatindeyiz.
BİBLİYOGRAFYA
Agizza, Roza, Antik Yunan’da Mitoloji, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, trc. Z. Zühre İlgelen, İstanbul, 2006.
Akurgal, Ekrem, Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak, Ankara,1998.
Ali b. Ebî Talib (ö. 40/661), Nehcu’l-Belağa, trc. Beşir Işık ve
diğerleri, Ankara 1990.
Aydın, Metin, Ateizm Yanılgısı: Ateizm ve Din ile ilgili Bilimsel ve
Felsefi Konular, 2013.
Bağcı, H. Musa, Hadis Tarihi ve Metodolojisi, Ankara Okulu,
Ankara, 2013.
Beydavî, Nasiruddin b. Ömer b. Muhammed (ö. 791/1388),
Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Şirketu Mektebe ve Matbaati
Mustafa el-Bâbî el-Halebî, Mısır, 1955.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
158 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
Bucaille, Maurice, Müsbet İlim Yönünden Tevrat, İncil ve Kur’ân,
trc. Mehmet Ali Sönmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, İstanbul,
1987.
Bulut, Faik, Ortadoğu’nun Solan Renkleri, 2. Baskı, Berfin
Yayınları, 2003.
Campbell, Neil A. ve Jane B. Reece, Biyoloji, trc. Ertunç Güven
ve diğerleri, Palme Yayıncılık, Ankara 2006.
Cezâirî, Tahir, Tevcîhu’n-Nazar ilâ Usûli’l-Eser, Mektebetu’lMatbuati’l-İslâmiyye, Halep, 1995.
Devrim, Hakkı ve diğerleri, Memo Larousse, Aydın Kitaplar,
İstanbul, 1991.
Düzenli, Yaşar, Kur’ân Işığında Evrensel Dengeler ve İnsan,
Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul
2000.
Ebu’s-Suûd, Muhammed b. Muhammed b. Mustafa (ö.
982/1574), İrşâdu’l-Akli’s-Selim ila Mezâya’l-Kur’âni’l-Kerim, Beyrut tsz.
Elbogen, İsmar, ‚sabbath (Sabbath Services)‛, U. J. E. Tsz.
Eliade Mircae, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, cilt I, Kabalcı
Yayınevi, İstanbul, 2003.
Erdem, Hüsameddin, İlkçağ Felsefesi tarihi, HÜ-ER Yayınları,
Konya, 2010.
Esed, Muhammed, Kur’ân Mesajı, İşaret Yayınları, İstanbul,
1999.
Gökberk, Macit, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2008.
Halil b. Ahmed, el-Ferâhîdî (ö. 175/791), Kitâbu’l-Ayn, Daru
İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut tsz.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 159
Hamilton, Edith, Mitologya, çev. Ülkü Tamer, Varlık Yayınları,
İstanbul, 1942.
Han, Fethullah, Kur’ân ve Kâinat Ayetleri, trc. S. Gülen, O.
Morçay, İstanbul, 1998.
Hindî, Alauddin Ali el-Muttaki b. Husamuddin, Kenzu'l-Ummâl
fî Sünneti'l-Akvâl ve'l-Ef’âl, nşr. Hasan Razuk, Halep, 1971.
Hasel, Gerhard F., ‚The Sabbath in the Pantateuch‛, The Sabbath
in Scripture and History, 1982, 21-44.
Hirch, G. Gasthof, ‚Sabbath‛, The Jewish Encyclopedia, New
York, 1901.
İbn Kesîr, İsmail (ö. 774/1372), Tefsîru'l-Kur’ani'l-Azim, Dâru
İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, Beyrut, 1969.
Ishok Iraklı Papaz, Yezidilerin dini, Süryaniceden çev. P.
Gabriyel Akyüz, Mardin, 2001.
İbn Manzûr, Cemaluddin Muhammed b. Mukerrem (ö.
711/1311), ‚enise‛, Lisânu’l-Arab, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1994.
İbrahim Hakkı, Marifetnâme, sadeleştiren: Abdullah Aydın,
Sarmaşık Yayınları, İstanbul, tsz.
İnan, Afet, Eski Mısır Tarihi ve Medeniyeti, Türk Tarih Kurumu,
Ankara, 1992.
İsfahânî, el-Hüseyn b. Muhammed er-Râğıb (ö. 502/1108), ‚ehl‛,
el-Müfredât fî Ğarîbi’l-Kur’an, tsz.
Jean – Noel Briend, ‚sabbath‛, Suplement au Dictionnaire de la
Bible, Paris, 1985.
Joseph, M., ‚Sabbath (The Day)‛, The Universal Jewish
Encyclopedia New York, 1969.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
160 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
Kaplan, Aryeh, Sabbath-Day of Etermity, New York, 1984.
Kırca, Celal, Kur’ân-ı Kerim ve Modern İlimler, İstanbul, 1982.
Kirchner Horst, "Ein archäologischer Beitrag zur Urgeschichte
des Schamanismus." Antropos, 47, 1952.
Kitab-ı Mukaddes, Tekvin (Yaratılış).
Kohler, Klaus, Jevis Teology, New York 1923.
Kreyenbroek Philip G. ve Xelîl Cindî Reşow,Tanrı ve Şeyh Adi
Kusursuzdur, Yezidi Tarihinden Kutsal Şiirler ve Dinsel Anlatılar,
Avesta, İngilizceden Çeviren İbrahim Bingöl, İstanbul, 2011.
Kurtubî, Muhammed b. Ahmed (ö. 671/1272 ), el-Cami lî
Ahkâmi'l-Kur’an, Dâru'l-Kutubi'l-ilmiyye, Beyrut, 1988.
Kutup, Seyyid, Fî Zilâl’il-Kur’ân, Daru İhyai’t-Turâsi’l-Arabî,
Beyrut, 1971.
Lescot Roger, Yezidiler, Avesta, İstanbul, 2001.
Mahallî, Celaluddin Muhammed b. Ahmed (ö. 664/1265) ve
Celaluddin es-Süyûtî (ö. 911/1505), Tefsiru’l-Celâleyn, Dımaşk tsz.
Mâverdî, Ali b. Muhammed b. Habib (ö. 450/1058), en-Nuketu
ve’l-Uyûn, Muessesetu’l-Kutubi’s Safiyye, Beyrut, 1992.
Mcdowell Josh ve Bart LARSON, Mesih İsa’nın Tanrılığı,
http://books.google.com.tr/books?id=3BdbAwAAQBAJ&dq=zerd%C3
%BC%C5%9Ftl%C3%BCk&hl=tr&source=gbs_navlinks_s,(3.6.2014).
Mukâtil b. Süleymân (ö. 150/767), Tefsîru Mukâtil b. Süleymân,
thk. Ahmed Ferid, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 2003.
Müslim, b. el-Haccâc (ö. 261/874), Sahihu Müslim, Kahire, tsz.
Neysâbûrî, Ebû Abdillah el-Hâkim, el-Müstedrek, Beyrut, tsz.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
Öğr. Gör. Evin BİLGE | 161
Özdemir, İbrahim, ‚Kur’ân perspektifiyle Bir Çevre Etiği
Anlayışına Doğru‛, İslâm ve Ekoloji Bahşedilmiş Bir Emanet, hazırlayan:
Richard C. Foltz ve diğerleri, trc. Nurettin el-Hüseyni, Oğlak Bilimsel
Kitaplar, İstanbul, 2007.
Özen, Hasan Çetin ve Ahmet Onay, Bitki Fizyolojisi, Nobel
Yayın Dağıtım, Ankara, 2007.
Râzî, Fahruddin (ö. 604/1209), Mefâtihu'l-Ğayb, Dâru'l-Fikr,
Beyrut, 1990.
Rıza, Muhammed Reşit, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm/Tefsîru’l-Menâr,
Beyrut tsz
Robinson, Oesterley, Hebrew Religion, London 1957.
Russel, Bertrand, Din İle Bilim, trc. Akşit Göktürk, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul 2005.
Sayım Huzeyfe, ‚Zerdüştîlik’de Kozmogoni ve Yaratılış‛,
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 16, 2004, 91101.
Selimoğlu, M. Kemal, İlk İnançlar, Mozaik Yayınları, İstanbul,
2009.
Şentürk, Mustafa, ‚Kitâb-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerîm’e Göre
İlk Günah ve Kadın‛, İslâmî Araştırmalar dergisi, Ankara 2011, c. 22,
sayı. 1.
Şeriati, Ali, İnsan, Fecr Yayınları, Ankara 2008.
Şimşek, M. Sait, Yaratılış Olayı, Beyan yayınları, İstanbul 1998.
Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr (ö. 310/922), Camiu'lBeyân an Te'vîli Ayi'l-Kur’an, thk. Sıdkı Cemil el-Attâr, Dâru'l-Fikr,
Beyrut 1995.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------
162 | Kutsal Metinlerde Yaratılış
Tabresî, Ali el-Fadl b. Hasan (ö. 543/1148), Mecmeu’l-Beyân fî
Tefsîri’l-Kur’ân, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut 1997.
Talz, Lincoln ve Eduardo Zeiger, Bitki Fizyolojisi, trc. İsmail
Türkan, Palme Yayıncılık, Ankara 2008.
Taneri Aydın, Kürtler: Kürtlerin kökeni-siyasi, sosyal ve kültürel
hayatları,1976.
Teber, Serol, Doğanın İnsanlaşması, Say yayınları, İstanbul 2010.
The Zend-Avesta, Part I, The Vendidad, çev. James Darmesteter,
Oxford University Press, 1880.
Tosinê Reşîd, Êzdiyatî Olekê hê jî nenaskirî, Lîs, 2010, Diyarbakır,
Kemal
Tolan,
Nasandina
Kevneşopên
Êzdiyatiyê,
Weşanên
Pêrî,Stenbol,2006.
Xanna Omerxalî, Êzdiyatî, Civak Sembol Rîtuel, Avesta, İstanbul,
2007.
Yahuda, Ehudben – David Weinstein, ‚şabbat‛, English Hebrew
Dictionary, New York
Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi (ö. 1361/1942), Hak Dini
Kur’ân Dili, Eser Kitabevi, İstanbul 1971.
Yeniçeri, Celal, Uzay Ayetleri, İstanbul 1995.
Zehebî, Muhammed Huseyn, et-Tefsîr ve'l-Mufessirûn, Dâru'lErkâm, Beyrut tsz.
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 1, 2013-----------