33.
KAZI
SONUÇLARI
TOPLANTISI 1. CİLT
T.C.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
T.C.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
33.
KAZI SONUÇLARI
TOPLANTISI
1. CİLT
23-28 MAYIS 2011
MALATYA
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No: 155-1
YAYINA HAZIRLAYANLAR
Dr. Haydar DÖNMEZ
Ömer ÖTGÜN
Kapak ve Uygulama
Enver AYDIN
ISSN:1017-7655
Kapak Fotoğrafı: Nurettin ARSLAN
"Assos 2010 Yılı Kazı ve Restorasyon Çalışmaları"
Not: Kazı raporları, dil ve yazım açısından Klâsik Filolog Dr. Haydar Dönmez tarafından
denetlenmiştir. Yayımlanan yazıların içeriğinden yazarları sorumludur.
İsmail Aygül Ofset Matbaacılık
San. Tic. Ltd. Şti.
ANKARA-2012
İÇİNDEKİLER
Halime HÜRYILMAZ
Gökçeada-Yenibademli Höyük 2010 Yılı Kazıları ............................................................ 1
Cevat BAŞARAN, Vedat KELEŞ, Hasan KASAPOĞLU, Hasan Ertuğ ERGÜRER
Parion 2010 Kazı ve Restorasyon Çalışmaları .............................................................. 19
Vedat KELEŞ, Ersin ÇELİKBAŞ, Alper YILMAZ
Hadrianoupolis 2010 Yılı Çalışmaları(İlk Sezon)............................................................ 39
Nurettin ÖZTÜRK, Berna KAVAZ
Zeytinliada 2010 Yılı Kazı Çalışmaları ve Arkeopark Projesi .......................................... 53
Erhan BIÇAKÇI
Tepecik-Çiftlik Kazısı 2010 Yılı Çalışmaları .................................................................. 69
Önder BİLGİ
İkiztepe Kazısı 2010 Dönemi Sonuçları ....................................................................... 91
Gocha TSETSKHLADZE, William ANDERSON, Alexandru AVRAM, Suzana AVRAM,
Vincent CLARK, Kristal FLEMMING, Eser KORTANOĞLU, Damjan KRSMANOVIC,
Michelle NEGUS CLEARY, Armin SCHMIDT
Pessinus 2010 ........................................................................................................... 103
Coşkun ÖZGÜNEL, Davut KAPLAN
2010 Yılı Gülpınar / Smintheion Kazı Çalışmaları (31.Yıl) ........................................... 145
A. Tuba ÖKSE, Ahmet GÖRMÜŞ, Tatsundo KOIZUMI,
Deniz YAŞİN MEIER, Nevin SOYUKAYA
Ilısu Barajı - Salat Tepe 2010 Yılı Kazısı .................................................................... 173
A. Tuba ÖKSE, Ahmet GÖRMÜŞ, Erkan ATAY, Nihat ERDOĞAN
Ilısu Barajı İnşaat Sahası 2010 Kurtarma Kazıları ....................................................... 189
Michael BLÖMER, Engelbert WINTER
Die Grabungen Auf Dem Dülük Baba Tepesi Bei Gaziantep 2010 ................................ 205
III
Fede BERTI
Work at Iasos, The 2010 Campaign ............................................................................ 221
A.Nejat BİLGEN, Gökhan COŞKUN, Zeynep BİLGEN, Asuman KURU,
Nazan YÜZBAŞIOĞLU, F. Çağım ÖZCAN, Semra ÇIRAKOĞLU, Sevcan SİLEK
Seyitömer Höyük 2010 Yılı Kazısı ............................................................................... 233
Nurettin KOÇHAN, Korkmaz MERAL
Kyzikos 2010............................................................................................................. 257
Gürcan POLAT, Yasemin POLAT, Kahraman YAĞIZ, Seçil ÜNEY,
Rabia AKTAŞ, Evren AÇAR, Deniz ARKAN
Antandros 2010 Yılı Kazıları ...................................................................................... 271
Vecihi ÖZKAYA, Aytaç COŞKUN, Feridun S. ŞAHİN
Gre Abdurrahman 2010 Yılı Kazısı ............................................................................. 295
Vecihi ÖZKAYA, Aytaç COŞKUN, Marion BENZ,
Yılmaz S. ERDAL, Levent ATICI, Feridun S. ŞAHİN
Körtik Tepe 2010 Yılı Kazısı ....................................................................................... 315
Mustafa ŞAHİN
Myndos Kazısı –2010 ................................................................................................. 339
Burçin ERDOĞU
2010 Yılı Gökçeada Uğurlu-Zeytinlik Kazı Çalışmaları ................................................ 365
Tevfik Emre ŞERİFOĞLU
Kilise Tepe Erken Tunç Çağı Çalışmaları ..................................................................... 375
Göksel SAZCI
Maydos Kilisetepe Höyüğü 2010 Yılı Kazıları .............................................................. 389
Marie-Henriette GATES
Kinet Höyük (Yeşil-Dörtyol, Hatay)2010 Sezonu ......................................................... 409
Armağan ERKANAL-ÖKTÜ, Nazlı ÇINARDALI-KARAASLAN
Panaztepe 2010 Yılı Kazı Çalışmaları.......................................................................... 419
Martin SEYER und Mitarbeiter
Limyra 2010 .............................................................................................................. 441
IV
Taner KORKUT
Tlos 2010 Kazı Etkinlikleri ......................................................................................... 453
Francesco D’ANDRIA
Phrygia Hierapolis’i (Pamukkale) 2010 Yılı Kazı ve Onarım Çalışmaları ....................... 475
Engin ÖZGEN, Atilla ENGİN, Bora UYSAL, H. Kübra ENSERT, Filiz AY ŞAFAK
Oylum Höyük, 2010 ................................................................................................... 497
Kaan İREN, Taylan DOĞAN
Daskyleion 2010 Yılı Kazı Çalışmaları ........................................................................ 519
Aynur ÖZFIRAT
Bozkurt Kurgan Mezarlığı Kazısı, 2009-2010 ............................................................ 533
V
ANTANDROS 2010 YILI KAZILARI
Gürcan POLAT*
Yasemin POLAT
Kahraman YAĞIZ
Seçil ÜNEY
Rabia AKTAŞ
Evren AÇAR
Deniz ARKAN
Antandros kazılarının 2010 yılı çalışmaları, 05 Temmuz – 05 Eylül 2010
tarihlerinde Bakanlık temsilcisi Arkeolog Gülşah Altunkaynak, arkeolog
ve arkeoloji öğrencileri, mimarlık öğrencileri ile restoratör ve restorasyon
öğrencilerinin oluşturduğu 33 kişilik bir ekip ile yürütülmüştür.1 2009 yılında
kazı ve restorasyon çalışmaları, 2001 yılından beri devam etmekte olan Yamaç
Ev ve Nekropolis sektörlerinin yanı sıra, 2006 yılında başlanan Dereboyu I
(Teras-Sur) açmalarında sürdürülmüştür.
*
1
Doç.Dr. Gürcan POLAT, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik
Arkeoloji Anabilim Dalı, Bornova-İzmir/TÜRKİYE, E-Mail:
[email protected]
Yrd.Doç.Dr. Yasemin POLAT, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Klasik
Arkeoloji Anabilim Dalı, Bornova-İzmir/TÜRKİYE, E-Mail:
[email protected]
Kahraman YAĞIZ, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bornova-İzmir/TÜRKİYE,
E-Mail:
[email protected]
Seçil ÜNEY Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bornova-İzmir/TÜRKİYE, E-Mail:
[email protected]
Rabia AKTAŞ, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bornova-İzmir/TÜRKİYE,
E-Mail:
[email protected]
Evren AÇAR, Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Bornova-İzmir/
TÜRKİYE, E-Mail:
[email protected]
Deniz ARKAN, Ege Universitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Bornova-İzmir/
TÜRKİYE, E-Mail:
[email protected]
Kazı sezonu boyunca özverili çalışmalarından dolayı tüm kazı ekibine, fotoğraf uzmanı
Firdevs Sayılan’a, Antandros kazılarını maddî ve manevî açıdan destekleyen Altınoluk
Tarihi Antandros Şehrini Kurtarma, Koruma ve Yaşatma Derneği’ne, Balıkesir İl Özel
İdaresi’ne, Altınoluk Belediye Başkanı Sayın Hasan Özpolat’a ve Belediye çalışanlarına, ve
Edremit Ticaret Odası’na teşekkür ederiz.
271
YAMAÇ EV SEKTÖRÜ
2001 yılından beri kazılmakta olan Yamaç Ev sektöründeki 2010 yılı
çalışmalarının hedefini, kripto-portikoda bir önceki yılda kazısı bitirilememiş
“Kripto-portiko Batı Çalışması 4” açmasında tabana ulaşılması oluşturmuştur.
Gevşek ve kumlu bir toprağa sahip alanda, kripto-portiko kuzey duvarı
haricinde herhangi bir mimarî unsur bulunmazken, iki günlük çalışma
sonucunda 27.46 metre seviyesinden gelen ana kayaya ulaşılmasıyla
buradaki kazı sonlandırılmıştır. Böylece villanın ana mekânları olan, sıralı
olarak dizilmiş altı odasının kuzeyinde doğu-batı doğrultulu olarak uzanan
33 m. uzunluğundaki kripto-portikonun kazısı tamamlanmıştır. Tabanı
yer yer ana kayanın düzeltilmesiyle elde edilmiş olan kripto-portikoyu
kuzeyden sınırlayan duvarın özellikle doğu bölümde ana kayaya yaslandığı,
duvar örgüsü içerisine yerleştirilmiş su künkleri ile de duvarı taban suyu
baskısından koruma amaçlanmıştır. Kripto-portiko kuzey bölümüne duvar
boyunca açılmış olan kanal ile kuzey duvardan süzülen taban suyu doğudaki
kanalizasyon hattına tahliye edilmiştir. Olasılıkla tonoz bir çatı örtüsüne
sahip olan kripto-portikonun üst örtüsü, sonradan eklenen beş kemerle
desteklenmiş, bu kemerlerden en batıdakinin iç kısmı örülerek, eşiği korunmuş
bir giriş oluşturulmuştur. Bu çalışmalar sonrasında kripto-portikonun doğu
bölümünde, Roma evinden daha erken döneme ait, doğu-batı doğrultulu bir
duvarın da üst taşları ele geçirilmiştir.
2010 yılındaki çalışmaların ana hedeflerinden bir diğeri de, Roma evinin
bir üst terasındaki yapılanmanın anlaşılmasıdır. Bu hedef doğrultusunda bir
üst terasta kazı çalışmalarına başlanmıştır.
2009 yılı kazısında ortaya çıkarılan ve kuzeye doğru 1,80 m. yükseklikte
devam ettiği gözlenen kanalizasyon hattının, kuzey terasta devamını bulmak
amacıyla, aynı yıl bir sondaj çalışması gerçekleştirilmişti. 2010 yılında ise 4 x
4 m. boyutlarındaki bu sondaj parça parça genişletilerek kanalizasyon hattı
üzerindeki mimarî ortaya çıkarılmıştır. “Kuzey Teras Doğu Açması” olarak
isimlendirilen çalışma alanı, 2,50 m. batıya, 4 m. doğuya doğru genişletilmiştir.
Ortaya çıkarılan moloz taş duvar örgülü 4,30 x 2,50 m. ölçülerindeki mekânın
272
içerisinde 30,60 m. seviyesine kadar derinleşilmiş; ancak herhangi bir taban
döşemesiyle ve kapı açıklığıyla karşılaşılmamıştır (Resim: 1). Mekânın bir alt
terasta yer alan Roma evi ile ilişkisini anlamak ve aynı zamanda mekânın
hemen batısından geçen kanalizasyon hattının üst yapısını ortaya çıkarmak
amacıyla, açma güneye doğru 6 m. daha genişletilmiştir. Bu genişleme
açmasında kripto-portiko duvarına kuzeyden dik olarak bağlanan bir duvar
belirlenmiştir. Kuzeye doğru uzanan kanalizasyon hattının doğu sınırını
oluşturan ve kanalı korumak amacıyla inşa edildiği düşünülen bu duvarın
hemen batısında ise, genişlikleri yaklaşık 30 cm. olan ve batıya doğru alçalan
beş basamaklı bir yapı ortaya çıkarılmıştır (Resim: 2). 1,80 m. yükseklikteki
kanalizasyon kanalının tam üzerine oturmakta olan bu basamaklı duvar,
kanalizasyon hattının tahribata uğramasını engellemek amaçlı olmalıdır. 2009
yılında bu açmanın güneyindeki terasta yapılan kazı çalışmasında bulunmuş,
kanalizasyon hattının hemen batısı boyunca devam eden ve Roma evinin
temiz su ihtiyacını karşılayan künk hattının izine ise, bu basamaklı duvarların
kuzey bitiminde rastlanmış ve künk sırasının, duvarın altından güneye doğru
devam ettiği anlaşılmıştır. Kanalizasyon tünelinin tavanında 10 cm. çapında
bir baca deliği bulunmuş, deliğin uygun bir taşla kapatıldığı anlaşılmıştır.
Kuzey terastaki yapılaşmayı anlamak amacıyla kazısına başlanan bir
diğer açma Kuzey Teras Doğu Açması'nın yaklaşık 12 m. batısında yer alan
ve Kuzey Teras Batı Açmasıdır. Bu alandaki kazı çalışması yaklaşık 30 cm.
derinleşildikten sonra, açmanın tümünden ana kayanın gelmesi sonucunda
sonlandırılmıştır. Bu durum bir üst terasta yeni bir ev kompleksinin hemen
başlamadığını, belki de bir avlunun bulunduğunu düşündürmektedir.
2009 yılında yapılan kazı çalışmasında, kripto-portiko kuzey duvarının,
evin batı sınırını aşarak batıya doğru devam ettiği tespit edilmişti. Aynı
zamanda bu duvara kuzeyden dayanan birbirine çok yakın iki duvarın
küçük bir kısmı ortaya çıkarılmıştı. Hem bu duvarların Roma evi ile ilişkisini
anlamak, hem de kripto-portiko kuzey duvarının sonlandığı noktayı tespit
ederek, üst teraslara çıkan olası bir yolun izini bulmak amacıyla yeni bir açmaya
başlanmıştır. 7,50 x 5,50 m. boyutlarındaki çalışma alanına ‘Kuzey Portiko
273
Batı Çalışması 2’ adı verilmiştir. Üç farklı seviyeye sahip küçük teraslardan
oluşan açmanın, öncelikle kuzey bölümünde çalışılmaya başlanmış; kriptoportiko kuzey duvarına dayanan kuzey-güney yönlü duvarlardan batıda
olan duvarın kuzeye doğru devam ettiği tespit edilmiş; kısa zaman sonra bu
duvarla köşe yapan doğu-batı doğrultulu başka bir duvarın bulunmasıyla;
sınırları kuzeyden açmanın dışına taşan bir mekânın güney bölümü ortaya
çıkarılmıştır (Resim: 3). Mekân içerisinde 28,88 metre derinliğe kadar kazı
çalışmasına devam edilmiş; mekânın güney duvarında 80 cm. genişliğinde
bir kapı boşluğuna rastlanırken, eşik taşı ele geçirilmemiştir. Bu alanda
toprak oldukça gevşek ve kumluyken, çok yoğun döküntü taş ile birlikte
bulunuş biçimleri değişken, dağınık çok sayıda mozaik döşeme parçaları ele
geçirilmiştir.
Bu mekânın güneyinde yapılan kazı çalışmasında da toprak, mekân içinde
olduğu gibi, oldukça gevşek ve kumlu olmakla birlikte mozaik parçaları da aynı
yoğunlukta gelmeye devam etmiştir. Yamaç eğimine paralel olarak buradaki
kazıda 28,68 m. seviyesine kadar mozaik parçaları bulunmuş, bu seviyeden
sonra toprak sertleşmiştir. 28,46 metre seviyesiyle birlikte kapı boşluğunun
olduğu duvarın daha büyük taşlarla inşa edilmiş daha erken başka bir duvar
örgüsünün üzerine inşa edildiği anlaşılmıştır. Alanın erken dönemine ait
mimarîyi anlamak amacıyla bu alanda derinleşilmeye devam edilmiş, doğubatı yönlü duvarın hemen güney dibinde düzgün kesme taşlarla oluşturulmuş
küçük bir su oluğu ortaya çıkarılmıştır. Bu oluğun hemen güneyinde yapılan
kazıda ise 28,27 metre seviyesinde doğu-batı doğrultusunda uzanan bir künk
hattı belirmiştir (Resim: 4). Künk hattı batıdan açma sınırını terk ederken,
diğer yönde ise duvarın altına girerek doğuya doğru ilerlemektedir. Bu künk
hattının hemen güneyinde ise kripto-portiko kuzey duvarının dibinde bir
başka doğu-batı yönlü duvar bulunmuş, bu duvarın 2,50 m. kuzeyinde kalan
ve üzerine geç dönem duvarın oturduğu duvarla aynı karakterde olduğu
anlaşılmıştır. Bu alanda ele geçirilen seramikler açmanın üst seviyelerine
göre daha homojen olmakla birlikte, büyük oranda Erken Roma seramiğinin
ortaya çıkarılması ve hiç Geç Roma seramiğinin çıkarılmaması, mekânın daha
erken bir evreye ait yapılaşmaya sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir.
274
2009 yılında kripto-portiko içerisinde yapılan kazıda portikonun kuzey
duvarının dibinde, ana kayanın oyulmasıyla oluşturulmuş bir kanal hattı
ortaya çıkarılmıştı. Villanın ana mekânlarını yağmur sularından koruması için
drenaj vazifesi gören kanalın batıya doğru devam edip etmediğini anlamak
amacıyla açmanın güneyinde derinleşilmeye devam edilmiş ve alan 26,60
m.den gelen ana kaya seviyesine kadar kazılmıştır. Kanalın duvar dibinden
devam ettiği anlaşılmış; ancak kanal 2,50 m. sonra genişleyerek yönünü güneye
çevirmiştir. Kanal içerisinde toplanan suyun yamaç eğiminden faydalanarak
buradan güneye tahliye edildiği anlaşılmıştır. Bu yıl ise kanalın güneye dönen
bölümünde ve portiko duvarının dibinde daha fazla derinleşildiğinde, kanal
içerisinde üzeri düzgün taşlarla kapatılmış başka bir kanalizasyon hattının
bulunduğu anlaşılmıştır.
2010 yılı çalışmaları sırasında Roma evinin güneyinde, yamacın eteğine
doğru teraslanmayı anlamak amacıyla sondaj çalışmasına karar verilmiştir.
Bu doğrultuda Yamaç Ev’in tepidarium ve caldariumun güney duvarından
itibaren başlayan 3 m. genişliğindeki bir sondaj ile, yamacın eteğine kadar
inilmesi planlanmıştır. Oldukça dik bir eğime sahip olan bu alandaki 7 m.
uzunluğundaki bölümüne “Güney Sondaj 1” adı verilmiş ve açmanın en
kuzeyinde 20,70 m. seviyesinde ana kayaya rastlanmıştır. Ancak bu alanın 2
m. güneyinde ana kayanın dik denebilecek bir şekilde yüksekliğini kaybettiği
ve bu alanda kalın bir dolgu tabakasının var olduğu gözlenmiştir. Bir üst
terastaki hamam yapısından döküldüğü anlaşılan dolgu tabakası 19,40
m. seviyesinde sona ermiştir. Açmanın güney kesimine denk gelen alanda
18,49 m. seviyesinde biri açmanın batısında diğeri doğusunda kuzey-güney
yönlü iki duvar ortaya çıkarılmıştır. Doğudaki duvar daha düzgün taşlarla
örülmüş ve doğuya doğru köşe yaparak açmayı terk ettiği gözlenmiştir. Bu
duvarın hemen batısında ise birçok devşirme taş blok ve sütun parçalarıyla
oluşturulmuş, basamaklar bulunmuştur. Açmanın oldukça dar olması
nedeniyle bu basamakların hemen doğusundaki duvarla olan ilişkisi tam
olarak anlaşılamamıştır. Batıdaki duvar ise düzensiz basit taşlarla örülmüştür
ve ancak tek taş sırası korunmuştur. Bu duvarların kuzeyinde ise bu iki
duvardan tamamen farklı oldukça kaliteli bir işçilikle inşa edilmiş 100 cm.
275
kalınlığında doğu-batı yönlü bir başka duvar ortaya çıkarılmıştır (Resim:
5). 18,00 m. seviyesinde bulunan duvarın kalınlığı ve işçiliği Yamaç Ev’in
güneyinde başka bir önemli yapının varlığına işaret etmektedir. Bu durum
duvarın güney yüzündeki kırmızı bantlı sıva ile de desteklenmektedir. Doğubatı doğrultulu bu duvarın hemen güneyinde ise 17,50 m. seviyesiyle birlikte
görülmeye başlayan yoğun bir çatı kiremidi dolgusunun güneye doğru
3,50 m. duvara paralel olarak uzanması, bu alanda çöken bir verandaya
işaret etmektedir. Çatı kiremitlerinin duvar hattı boyunca doğu-batı
doğrultusunda devam etmesi nedeniyle alanın zeminini bulmak amacıyla
kiremitler kaldırılmış. 16,91 m. seviyesinde sıkıştırılmış toprak bir zeminle
karşılaşılmıştır.
Yamaç Ev 2010 yılı kazı sezonunda kazı çalışmalarının yanı sıra
restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapılmıştır: Öncelikle portiko ve
kışlık triclinium'un mozaiklerinde küçük çaplı tamirât gerçekleştirilmiş,
yerinden çıkan tesseralar horasan harcı ile tekrar yapıştırılmış, eksik tesseralar
tamamlanmıştır. Duvar resimlerinin bakımı yapılmıştır. 2008 kışında yazlık
triclinium'un kuzey duvarı üzerindeki zeytin ağacı kökünün duvarı yıkması
nedeniyle oluşan tahribat duvar tekrar örülerek onarılmış, aslına sadık
kalınarak horasan harcı ile sıvanmıştır. Portikonun doğu duvarında yer alan
sıva üzerinde temizlik çalışması gerçekleştirilmiş, buradaki duvar resminin
apodyterium'daki mermer taklidi resimlerle aynı olduğu anlaşılmıştır. Bu
restorasyon çalışmaları haricinde Yamaç Ev’in önemli problemlerinden biri
olan ve kanalizasyon hattındaki tıkanıklığın sebep olduğu yağmur sularının
büyük salona geçmesi ve apodyterium üzerindeki mozaiğe taşması sorununu
gidermek amacıyla kanalizasyon tünelinin içi kazılmış, sızıntıyı meydana
getirdiği düşünülen açıklıklar horasan harcıyla kapatılmıştır.
DEREBOYU I (SUR) AÇMASI
Dereboyu I sektöründe 2006 yılından beri sürdürülmekte olan kazı
çalışmalarına 2010 kazı sezonunda da devam edilmiştir.
276
2009-2010 kış sezonunda yoğun yağış nedeniyle bölgede ciddî bir sel felâketi
meydana gelmiş ve bu yoğun yağışlar sonucunda Dereboyu I sektörünün
yaklaşık 50 m. batısında yer alan Karakazan Deresi’nin taştığı ve açmanın bazı
bölümlerinin selin getirdiği ağaç dalları ve alüvyonla dolduğu görülmüştür.
Bu olay, daha önceki sezonlarda bir bölümü açığa çıkarılan bosajlı duvarın
(sur duvarı) hem dere için bir set, hem de savunma amaçlı olarak yapıldığı
düşüncesini akla getirmiştir. Bu düşünce doğrultusunda 2010 kazı sezonu
çalışmaları, ilk olarak 2006 yılında ortaya çıkarılan ve 2009 kazı sezonu
sonunda doğu-batı doğrultulu 16,50 m. si açığa çıkarılan bosajlı duvarın tam
niteliğini anlamak ve bu bölgedeki yerleşim tabakalarını belirlemek amacıyla
duvarın (sur duvarı) güneyinde ve batısında sürdürülmüştür.
Önceki yıllarda 16.50 m.si açığa çıkarılan, doğuda Roma Dönemine ait
bir hamamın altına girdiği belirlenmiş olan duvarın yapısını tam olarak
anlayabilmek amacıyla, caldarium’un güneyinde, duvarın batısında kazı
çalışmaları gerçekleştirilmiştir. “Hamam Batı Genişleme 2” adı verilen 8,50 x
3,70 m. boyutlarındaki açmada, Roma hamamının batısında ele geçirilen sıvalı
su kanalına bitişik olarak kireç harcının yapıştırıcı olarak kullanıldığı, yarım
daire planlı küçük bir yapı ele geçirilmiştir. 45 cm. kalınlığında duvara sahip
1,50 uzunluğundaki bu yapının batısı düz bir hat oluştururken, doğusu yarım
daire planlıdır. Alanda derinleşilmesi sonucunda, 12.56 m. seviyesinden
itibaren duvarın iç dolgu taşları görülürken, 12.22 m. seviyesinde, bosajlı
duvarın iç yüzü açığa çıkarıldı (Resim: 6). Duvarın diğer yüzünün bulunması
sonucunda, niteliği tartışmalı olan bu bosajlı duvarın sur duvarı olduğu
netleşmiştir. Duvarın kalınlığı 3.26 m. olarak ölçülmüş, duvarın batıya ve
doğuya ne kadar devam ettiğini anlayabilmek için kazı çalışması doğuda
sürdürülmüştür. İki sırasına daha ulaşılan sur duvarının olasılıkla geç dönem
tahribatı sırasında güneye doğru hafifçe kaydığı anlaşılmıştır. Kuzeye doğru
yapılan bu çalışma sonucunda sur duvarının FHO duvarının alt seviyesinde
kesit içine girdiği görüldü. Yapılan kazılar sonrasında 3.26 m. kalınlığındaki
sur duvarının dış ve iç yüzü bosajlı ve kesme bloklardan oluşurken, iç
dolgusunun moloz taşlardan meydana geldiği belirlenmiştir.
277
Hamam Batı Genişleme 2 açmasının kuzeyinde, sur duvarının diğer
yüzünü bulmak amacıyla yapılan çalışma ile birlikte, geç dönem duvarlarının
batısında da erken tabakaları saptayabilmek amacıyla çalışılmaya devam
edilmiştir. Alanın büyük bölümünde gevşek ve nemli toprak görülürken, 12.45
m. seviyesinden itibaren FHO duvarı batısı, FMV duvarı kuzeyinde yoğun
moloz dolgu ile karşılaşıldı. Bu dolgunun, 2008 yılında çalışılan Dereboyu
Doğu Genişleme 3 açmasında devam ettiğinin saptanması üzerine, taşların
niteliğini tam olarak anlayabilmek amacıyla her iki açmada birlikte inilmeye
devam edildi. Daha sonra sur duvarını takip edebilmek amacıyla kaldırılan
FHO duvarının alt seviyesinde, sur duvarının devrilen blok taşlarının
güneyinde bu moloz dolgunun ve yoğun seramiğin devam ettiği görüldü.
Ayrıca FMV yapısının alt seviyesinde kesit içinde bu yoğun seramiğin devam
ettiğinin belirlenmesi üzerine, olasılıkla bir çöplük olan alanın sınırlarını
anlayabilmek amacıyla, FMV duvarı çizimi yapıldıktan sonra kaldırıldı.
Devam eden çalışmalarda açmanın kuzeydoğu kısmında, kuzeybatıgüneydoğu doğrultulu taş örgü bir duvar açığa çıkarıldı. Surun iç duvarından
doğuya doğu biraz açılarak ilerleyen duvarın kalınlığı 50 cm., korunan
uzunluğu 2.30 cm. olarak belirlendi. Üst seviyesi 12.74 m. olarak tespit edilen
duvara FTR kodu verildi. FTR duvarının güneydoğu bölümünde ele geçirilen
döküntü taşlar, bu duvarın yıkıntısı olarak değerlendirilmiştir. Bu döküntü
taşların alt seviyesinden itibaren (11.09 m.) İ.Ö. 5–4 yy. ve Hellenistik malzeme
karışık olarak ele geçirilmesine karşın, Roma malzemesine rastlanmamıştır.
Ayrıca az sayıda kırmızı ve sarı sıva parçaları ele geçirilmiştir. Bu alanda
çalışma 10.74 m. seviyesinde sonlandırılmıştır.
FTR duvarının batısında ise, sur duvarına güneyden dayanan kuzey-güney
doğrultulu yeni taş örgü bir duvar (FUK) açığa çıkarıldı. Duvarın üst seviyesi
11.36 m, kalınlığı 50 cm, korunan uzunluğu ise, 3.33 m. olarak belirlendi.
Bu duvarın yapılması sırasında kısmen sur duvarını ve FTR duvarının batı
ucunu tahrip ettiği görülmüştür. Duvar (FUK) olasılıkla geç dönemde sur
duvarının güney yüzünü, mekânın kuzey duvarı olarak kullanmış geç dönem
bir yapıya aittir.
278
11.18 m. seviyesinde, FTR duvarının altında ve onunla aynı aksta uzanan
yeni bir duvar ile karşılaşıldı. FTR duvarının kısmen bu duvar üzerine
oturduğu görüldü. 11.18 m. seviyesinden itibaren ise nemli, koyu renkli
yumuşak toprak yapısı ile karşılaşılmakla birlikte, alanın doğu köşesinde
yanık bir alan gözlendi. Seramik parçaları üzerinde de görülen yanık izleri,
bu alanda bir ocak olma ihtimalini ya da bir yangın geçirmiş olabileceği
düşüncesini akla getirmektedir. Bu alanda artık Roma malzemesi ile
karşılaşılmazken, İ.Ö. 5–4 yüzyıla ait seramik malzemenin yanı sıra sarı renkli
sıva parçaları da ele geçirilmeye başlamıştır. Bu alandaki çalışma 10.84 m.
seviyesinde sonlandırılmıştır.
FUK duvarının batısında da çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Nemli, kumlu
ve yumuşak toprak yapısı görülen alanda az sayıda Hellenistik malzemenin
yanı sıra, FUZ duvarının batı uzantısı ve bununla köşe yaparak güneye
dönen FUY duvarı ortaya çıkarıldı. FUZ duvarının üst seviyesi 11.10 m,
uzunluğu 4.14 m. olarak belirlenirken, FUY duvarının üst seviyesi 11.05 m,
uzunluğu ise 3.28 m. olarak tespit edildi. 10.84 m. seviyesinden itibaren bu
iki duvar ile FUK duvarı arasında inilmeye devam edildi. Nemli ve yumuşak
toprak yapısı görülmeye devam eden alanda az sayıda İ.Ö. 4. yüzyıl ve
Hellenistik malzeme ele geçirildi. Ele geçirilen malzeme göz önüne alınarak
FUZ ve FUY duvarlarının sur içerisindeki Hellenistik Dönem yapılarına ait
mekân duvarları olduğu düşünülmektedir. Bu alandaki çalışma 10.65 mm.
seviyesinde sonlandırıldı.
Açmanın güney bölümündeki kazı çalışmalarıyla 2008 yılında açığa
çıkarılan FVD ve FVE duvarlarının doğuda köşe yapmasıyla, oluşturduğu
mekân ortaya çıkarılmıştır. Mekânının kuzey duvarını oluşturan FVE
duvarının ortaya çıkarılan toplam uzunluğu 5.30 m.ye, mekânın doğu
sınırını oluşturan FVD duvarının uzunluğu ise yaklaşık 4 m.ye ulaşmıştır.
Bu mekânının iç kısmında oldukça yoğun çatı kiremitlerinin ele geçirilmesi,
çatının çökmesi olarak değerlendirilmiş olup taban olacak bir düzlem
saptanamamıştır. Bu alandaki çalışma sezon sonu nedeniyle 11. 54 m.
seviyesinde sona erdirilmiştir.
279
Çalışılan başka bir alan ise, sur duvarının batı uzantısını saptayabilmek
amacıyla açılan Sur Batı Genişleme 3 açmasıdır. 6x4 m. genişliğindeki
açmada,beklendiği gibi, 9.28 m. seviyesinde sur duvarının devamına
ulaşılmıştır. Duvarın 3.50 m. batıya devam ettikten sonra köşe yaparak güneye
döndüğü ve 5 taş sırası sonrasında dış yüzde bir blok sırası eksik yükseklikte
güney kesite girdiği görülmüştür. Duvarın yüksekliğini anlamaya yönelik
olarak açılan 1.10 x 90 cm. genişliğindeki sondajdan, duvarın en az beş blok
sırası yükseklikte korunduğu belirlenmiştir.
Sur duvarını güney kesitte takip etmeye yönelik olarak bu alanda, ‘Sur
Batı Genişleme 4’ adı altında 7.90 x 3.70 m. boyutlarında yeni bir genişleme
açmasında çalışılmıştır. Bu çalışma ile 2009 yılı çalışmalarında kesitte kaldığı
gözlenen duvarlar da açığa çıkarılmıştır. Moloz taş örgü tekniği ile örülmüş
duvarlar kuzeydoğu kısımda birleşerek köşe oluşturmuşlardır. 9.99 m.
seviyesinde görülen kuzey-güney doğrultulu duvar, 2.78 m. uzunluğunda,
9.51 m. seviyesinde görülen doğu-batı doğrultulu duvar ise 6.30 m.
uzunluğundadır. Her iki duvarın kalınlığı da, 55 cm. olarak ölçülmüştür. Sur
duvarının işlevini yitirmesinin ardından buraya inşa edilmiş olan mekânın,
doğu ve kuzey duvarlarını bu duvarlar oluştururken, batı duvarının
temelini de sur duvarının bloklarının oluşturduğu gözlenmiştir. Bu mekânın
kuzeydoğu köşesinde, zemine döşenen pişmiş toprak tuğlanın üç tarafına
dik olarak yerleştirilen pişmiş toprak tuğlalar ile oluşturulmuş bir ocak tespit
edilmiştir.
Sur duvarının güney kesit içine girdiğinin belirlenmesi üzerine, ‘Sur
Güneybatı Genişleme 1’ adı altında 2x2 m. boyutlarında yeni bir açmaya
başlanmıştır. 8.62 m. sur bloklarının üst seviyesine rastlanmıştır. Güneye doğru
toplam 7.40 m. devam eden sur duvarının, köşe yaparak doğuya dönmesi,
ortaya çıkarılan 7.70 x 7.40 m. ölçülerindeki bu yapının sur üzerindeki bir
köşe kulesine ait olduğunu ortaya koymuştur (Resim: 7).
Sur duvarının doğu kesit içine girmesi neticesinde, 2 x 5.25 m. boyutlarında
‘Sur Güneybatı Genişleme 2’ açmasına başlanmıştır. Bu alanda 9.23 m.
seviyesinde sur duvarının iç dolgu taşları açığa çıkarılırken, sur duvarının
280
işlenmiş iki blok taşı 8.97 m. seviyesinde ele geçirilmiştir. Yapılan kazı
çalışması sur duvarının doğuya döndükten sonra 2.30 m. devam ettiğini,
ancak kuzey-güney doğrultulu şekilsiz büyük boyutlu taşlar tarafından
kesildiğini belirlemiştir. Yaklaşık olarak 5 m. uzunluğundaki bir bölümü
açığa çıkarılan bu duvarın, batısında ve sur duvarının dış yüzü olan güney
kısımda, 8.91 m. seviyesinde orta ve küçük boy dağınık taşlar ortaya çıkarıldı.
Bu şekilsiz taşların aralarında oluşan boşluklardan, taşların altında büyük
boyutlu şekilsiz taşların olduğu gözlenmiştir (Resim: 8). Bu büyük şekilsiz
taşlarla yapılmış duvarın tam olarak niteliği belirlenememekle birlikte, bu
taşların daha geç bir dönemde yapılan bir teras duvarına ait olduğu ya da
sur duvarının kullanıldığı dönemde anî bir saldırı sonucunda, bu alandaki
tahribatın aceleyle kapatılmasına yönelik olarak buraya yığılmış olduğu
düşünülmektedir.
Sur duvarının korunan yüksekliği ve ‘Hamam Batı Genişleme 2’ açmasında
görülen euthynteria'nın sur duvarının dış yüzünde de devam edip etmediğini
anlamak amacıyla, sur duvarının kuzeyinde 100x50 cm. ölçülerinde bir
sondaj açıldı. 13.20 m. seviyesinde başlayan çalışmalar, 9.11 m. seviyesine
kadar sürmüş ve bu alanda sur duvarının 10 blok sırası, 3.25 m. yüksekliğinde
korunduğu ve blokların doğrudan toprak üzerine yerleştirildiği tespit
edilmiştir.
Sur sektöründeki 2010 yılı çalışmaları, Antandros’un M.Ö. 4. yüzyıl kent
suruna ilişkin önemli bilgiler sağlamıştır. Yer yer 3.00 - 3.25 m. yükseklikte
korunmuş olan 3.26 m. kalınlığındaki duvarın 7.70 x 7.40 m. ölçülere sahip
bir kulesi bulunduğu belirlenmiştir2. Surun hemen önünden Karakazan
Deresi’nin geçmesi, hem şehrin savunmasına katkı sağlamış, hem de zaman
zaman taşkınlara yol açan Karakazan Deresi'nden şehri korumuş olmalıdır.
2
M.Ö. 4. yüzyıla ait “ sandviç” teknikte yapılmış Antandros örneğine, gerek teknik ve gerekse
de kalınlık açısından en yakın benzer Assos’ta ele geçirilmiştir. K.S. Nossov, Greek Fortificatios
of Asia Minor 500-130, Oxford (2009), 49-50.
281
MELİS NEKROPOLİSİ
2001 yılından beri çalışılmakta olan Antandros Melis Nekropolisi 2010
yılı kazıları “Güneydoğu I - II Açmaları” ve “Kuzey Genişleme” alanlarında
gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacını, nekropolis kullanım sınırlarının
kuzeyde ve güneyde belirlenmesi oluşturmuştur.
Bu amaçlar doğrultusunda Nekropolis’te 2010 sezonunda toplam 36
mezar tespit edilmiş, bunlardan 33’ü açılmıştır. Ayrıca önceki yıllarda tespit
edilen ve bu yıl açılan 223, 305 ve 314 No.lu mezarlar da eklendiğinde, açılan
toplam mezar sayısı 36’ya ulaşmıştır. Mezarların on beşi Kuzey Genişleme’de,
yirmisi Güneydoğu II Açması’nda ve bir tanesi Güneydoğu I Açmasında gün
ışığına çıkarılmıştır.
Kuzey Genişleme
2010 yılı Kuzey Genişleme Açması’nda dördü amphora olmak üzere,
beş ikincil kremasyon, kythra ve amphoraya yapılmış iki bebek gömüsü, üç
birincil kremasyon, bir pithos, bir pithoidamphora, iki lâhit mezar ve bir basit
gömü olmak üzere 15 mezar açılmıştır. Bir lâhit mezar, büyük oranda kesitte
kaldığı için 2010 yılında açılamamıştır.
Kuzey Genişleme’de öncelikle, 2009 yılında tespit edilen 314 No.lu
amphora mezar açılmıştır. Mezar kabı, ağzı doğuya dip batıya gelecek şekilde
toprağa verev yerleştirilmiş. Ağız büyük bir plâka taşla kapatılmış, çevresi ve
dibi taşlarla desteklenmiştir. Mezarın içinde olasılıkla doğum sırasında ölmüş
bebeğe ait kemikler ve dişlerin yanı sıra, mezarı M.Ö. 7. yy.ın ikinci yarısına
tarihleyen bir Transisyonel Dönem Korinth aryballosu ele geçirilmiştir.3
Tespit edilen urnelerin tamamını amphoralar oluşturmaktadır. Bunlardan
ilki olan 331 mezarda urne kabı olarak M.Ö. 7.yy. ilk yarısına ait omuzdan
kulplu gri hamurlu bir amphora, 335 No.lu mezarda M.Ö. yy.ın ikinci
3
Aryballosun benzer örneği için bkz. F.Utili, “Die archaische Nekropole von Assos”, Asia
Minor Studien, Band 31, Bonn (1999). 208, Abb.25, No: 380; T. S. Somersan, Antandros Korinth
Seramikleri , İzmir (2007) (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). 90, lev.5, Kat no: 30.
282
yarısına tarihli boyundan omuza kulplu gri hamurlu bir amphora, M.Ö. 6.yy.
ın ortalarına ait 336 No.lu mezarda ise kırmızı hamurlu, gövdesinde bantlar,
boyunda dalgalı çizgi bulunan amphora kullanılmıştır. 336 No.lu urnenin ağız
bölümüne kulpları ve kaidesi korunmamış bir İonia kâsesi yerleştirilmiştir
(Resim: 9). M.Ö. 6.yy.ın ilk yarısına tarihli urne mezar olan 342 No.lu mezarda
da ağzı bir tabak ile kapatılmış omuzdan kulplu gri bir amphora, urne kabı
olarak kullanılmıştır.
338 No.lu kremasyon mezar, Antandros Nekropolisi’nde ilk kez
karşılaşılan bir gömü şeklidir. Başka bir alanda yakılan bireyin kemikleri
bir araya toplandıktan sonra bir çukur açılmış kemikler bu çukurun içerine
doldurulmuş etrafı taşlara çevrildikten sonra üzeri, M.Ö. 6.yy.ın ikinci
çeyreğine ait bir orientalizan meyve tabağı ile kapatılmıştır4.
Bu yılki çalışmalarda pithoidamphora tek örnekle temsil edilmiştir. 337
No.lu olarak isimlendirilen mezar, ağız doğuya bakacak şekilde doğu-batı
doğrultulu olup, bebeğe ait olduğu tespit edilmiştir. Mezardan bebeğe ait süt
dişleri ve az miktarda kemiğin yanı sıra, bir adet gümüş küpe, iki aşık kemiği
ele geçirilmiştir. Mezar kabı kaldırıldığında ise altından bir adet ağız tablası
korunmamış, parçalı Korinth aryballosuna rastlanmıştır5. Mezar, buluntuları
yardımıyla M.Ö. 620-590 yıllarına tarihlenmiştir.
Kuzey genişlemede birisi Hellenistik Döneme ait, üç birincil kremasyon
mezar ele geçirilmiştir. Bunlardan 333 No.lu mezar, kremasyon işlemi
tamamen sonlanmadan, yani ateş tamamen sönmeden üzerine orta
büyüklükte taşlar atılarak kapatılmıştır. Ayrıca yanık alan içinde dağınık
olarak ele geçirilen khytra ve karkhesion parçaları, bu kapatma işlemi sırasında
seremoninin yapıldığını göstermektedir. Kap parçaları yanında yanık içinden
bir adet bronz cımbız, birisi tama yakın, diğeri yarım olarak korunmuş iki
bronz fibula ve bir bronz obje ele geçirilmiştir. Mezar, karkhesion yardımıyla
M.Ö. 7. yy.ın ikinci yarısına tarihlenmiştir. Birincil kremasyonlardan diğeri
4
5
Meyve Tabağının benzeri için bkz. M. Manyas, Oryantalizan Stil Tabakları, Ankara (1984)
(Yayınlanmamış Doktora Tezi), 65, 66, 110, Şekil: 181 (İ.Ö.575-550)
Aryballosun benzer örneği için bkz. F.Utili, “Die archaische Nekropole von Assos”, Asia Minor
Studien, Band 31, Bonn (1999) 209, no: 386 (İ.Ö. 620-590).
283
343 No.lu mezar olup baş doğuya gelecek şekilde yatırılarak yakılmıştır.
Yanık alan içinden M.Ö. 7.yy.ın ikinci yarısına ait bir adet Korinth üretimi
alabastron6, iki adet yarım ay şeklinde kemik obje, birisi yarım dört aşık
kemiği ele geçirilmiştir.
Kuzey genişlemede tek örnekle temsil edilen sivri dipli pithos, 332 No.lu
mezardır. Pithos içerisine yerleştirilen çakıl taşları üzerine bebek, başı mezar
kabının ağzına gelecek şekilde yatırılmıştır (Resim: 10). Pithosun içinden M.Ö.
7. yy.ın son çeyreğine ait iki Korinth aryballosu, bir gümüş küpe, yirmi altı aşık
kemiği ve bir demir obje ele geçirilmiştir.
Doğu kesitte kalan mezarlara ulaşmak amacıyla 5 x 2 m. ölçülerinde yeni
bir genişleme alanı kazılmıştır. Bu alanda ele geçirilen 223 No.lu mezar, üstü
dört adet düz stroter ile kapatılmış birincil kremasyondur. Yanık alanda ele
geçirilen unguentarium7, lagynos, iki khytridion, batı yamacı tarzında bezenmiş
kantharos, bronz sikke ve demir obje mezarı Hellenistik Döneme tarihlemiştir.
Bu yıl kuzey genişlemede açılan iki lâhit mezardan ilki olan 339 No.lu
lâhdin, çeşitli lâhit parçalarının kenetlerle birbirine tutturulması sonucunda
yapıldığı anlaşılmıştır. Lâhit içinde erişkin bireye ait iskelet dışında buluntu
ele geçirilmemiştir. Bir diğer lâhit olan 350 No.lu lâhit ise ikinci kullanıma
maruz kalmıştır. Lâhtin birinci bireye ait olan ilk gömüsü, M.Ö. 5 yy.a ait
inhumasyon olup M.Ö. 3.yy.ın ikinci yarısına tarihlenen ikinci bireyin
gömüsü için lâhit tekrar açılmış, birinci bireyin kemikleri ve hediyeleri batı
köşeye toplandıktan sonra lâhtin içinde ikinci bireyin birincil kremasyon
gömüsü gerçekleştirilmiştir. İkinci gömü sonrasında lâhdin üzerine, orta ve
büyük boyutlu taşlardan yaklaşık 300 x 330 cm. ölçülerinde oval formlu taş
öbeği oluşturulmuştur.
6
7
Alabastronun benzeri için bkz. H. Payne, Necrocorinthia. Clarenton press, Oxford (1931) 275,
Plate 15, 4, no. 97.
Unguentariumun benzer örneği için bkz. G. Günay, İzmir Müzesinde Bulunan Unguentariumlar,
(1989) İzmir (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) 55 No: 44, Lev. : XIc Çiz: X.
284
Güneydoğu II Açması
Nekropolis’teki ikinci kazı çalışması 2009 yılında başlanan “Güneydoğu
II” adı verilen 5 x 7 m. boyutlarındaki açmada sürdürülmüştür. Çalışmaların
amacını, açmanın güneydoğu köşesinde ortaya çıkarılmaya başlanan geç
Roma Dönemine ait duvarların niteliğini anlamak ve nekropolisin güney
sınırını belirlemek oluşturmuştur. Bu kapsamdaki kazılarda, iki pithos, 6
amphora, bir çatı kiremidi, beş basit toprak gömü ile altı urne, iki birincil
kremasyon ve bir lâhit olmak üzere toplam 23 mezar açığa çıkarılmıştır.
Tespit edilen bir lâhit büyük oranda kesit içerisinde kalması nedeniyle 2010
sezonunda açılamamıştır.
Çalışmalara, Güneydoğu Genişleme açmasının batı kesitinin yağmur
nedeniyle çökmesi sonucunda daha önce kesitte belirlenmiş olan, 3-4
yaşlarında bir çocuğa ait 305 No.lu pithos mezarın açılmasıyla başlamıştır.
Birey, pithos içerisinde oluşturulan çakıl düzlem üzerine yatırılmıştır.
İskeletin yanı sıra, pithos içerisine hediye olarak bırakılmış Korinth aryballosu8,
Korinth alabastronu, biberon, üç ayaklı minyatür kap, biri büyük yedi tanesi
küçük iki tanesi kırık, toplam 10 adet boncuk, 4 adet yarım ay şeklinde bronz
küpe ele geçirilmiştir. Mezar, malzemeleri yardımıyla M.Ö. 625-600 yıllarına
tarihlenmiştir.
‘Güneydoğu II Açması’ adı verilen yeni genişleme alanında daha
önce kuzeybatı köşesi ortaya çıkarılan 6 No.lu mekânın batı yarısı açığa
çıkarılmıştır. Batı duvarı üzerinde girişe sahip olan mekânın genişliği 3.30 m.
olup tabanını kaplayan tuğlaların bir bölümünün de in situ olarak 3.29 m.de
korunduğu görülmüştür. Mekân içerisinde ele geçirilen cam ve kırmızı astarlı
seramikler mekânın Geç Roma Dönemine ait olduğunu ortaya koymuştur.
Bu durum, nekropoliste daha önce yapılan çalışmalarda da, bu alanın Geç
Roma Döneminde konut alanına çevrildiği konusundaki görüşü bir kez daha
doğrulamıştır.
8
Aryballosun benzer örneği için bkz. H. Payne, Necrocorinthia. Clarenton press, Oxford (1931)
291, fig, 127, No: 641 (İ.Ö. 625-600).
285
6 No.lu mekânın batısında, yaklaşık 1.16 m. çapında üst kısmı sıvalı
dairesel planlı bir sunak ortaya çıkarılmıştır. 33 cm. yüksekliğinde korunmuş
olan 344 No.lu mezar olarak adlandırılan sunağın altında Hellenistik Döneme
ait khytradan oluşan bir urneye rastlanmıştır (Resim: 11). Sunak daha önce
ele geçirilen 214 No.lu mezar ile büyük benzerlik göstermektedir9. 344 No.lu
mezarın hemen güneyinde doğu-batı doğrultulu kısmen tahribat görmüş, 349
No.lu taş lâhdin doğu yarısı açığa çıkarılmıştır. Bu lahdin hemen güneyinden
başlayan kalın kireç tabaka, bu alandaki Geç Roma Dönemine ait bir kireç
çukuruna işaret etmektedir. Kireç söndürme kuyusu, güneyindeki 346
No.lu pithos mezarı da kısmen tahrip etmiştir. Ağzı doğuya gelecek şekilde
yatırılmış pithosun içerisinde erişkin bireye ait kemiklerin yanı sıra, pithosun
ağız kısmına gri hamurlu destekli krater benzeri bir lekane, içerisine de bir
lekythos bırakılmıştır. Pithosun çevresi bir istinat duvarı ile çevrelenmiştir.
Bu istinat duvarının kuzey bölümü kireç çukuru ve bu alana gömülen 363
No.lu amphora mezar, güney bölümü ise 352 No.lu, doğu-batı doğrultulu
Hellenistik Döneme ait basit toprak gömü tarafından tahrip edilmiştir.
Benzer bir kireç kuyusu, bu kez açmanın güney bölümünde ortaya
çıkarılmıştır. Bu kireç çukurunun hemen kuzeyinde kapakszı ele geçirilen 348
No.lu taş lâhdin temizlenmesi sırasında birisi çocuk, diğerleri erişkin olmak
üzere beş birey saptanmıştır. Farklı dönemlerde kullanıma maruz kaldığı
anlaşılan lâhdin özellikle orijinal sahipleri olduğu düşünülen 1 ve 2. bireylerden
ikincisine ait olduğu anlaşılan biri gümüş, diğeri bronz iki korozyonlu sikke
ele geçirilmiştir. Lâhit çevresinde ele geçirilen geç siyah figür palmet bezemeli
lekythos parçaları, olasılıkla bu lâhdin hediyelerini oluşturuyor olmalıydı. Bu
lâhdin hemen güneydoğusunda 1.99 m. seviyesinde,
yazıtlı, üçgen alınlığında “ARK” monogramı bulunan, 96 cm. yüksekliğinde,
kireç taşından yapılmış tam bir stel açığa çıkarılmıştır.
9
214 No.lu dairevi formlu sunak mezar için bkz. G. Polat,Y. Polat, K. Yağız,O. Zunal, B.Yıldırım,
“Antandros 2006 Yılı Kazıları”, 29. Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Cilt (28 Mayıs-1 Haziran 2007
Kocaeli), Ankara (2008). 468; 234 no.lu dairevi formlu sunak için bkz. G. Polat,Y. Polat, K.
Yağız,O. Zunal, “Antandros 2008 Yılı Kazıları” 31. Kazı Sonuçları Toplantısı, 4. Cilt (25-29
Mayıs 2009 Denizli), Ankara (2010), 8, Resim 7.
286
348 No.lu lâhdin kuzeyinde 353 ve 354, doğusunda 360, batısında da
352 No.lu basit toprak gömü mezarlara rastlanmıştır. Hepsi baş doğuya
gelecek şekilde doğu-batı yatırılmış olan bireylere ait herhangi bir hediye
tespit edilememiştir. Olasılıkla Hellenistik Döneme ait olan bu basit toprak
gömülerden 354 No.lu olanı, hemen batısında yer alan 353 No.lu bireyin
göğüs ve baş kısmını tahrip ederek yatırılmıştır (Resim: 12). Ayrıca açmanın
güneydoğu köşesinde ayakları ortaya çıkarılan ve doğuya doğru kesite giren
360 No.lu basit toprak gömü, hemen batı ayakucunda ortaya çıkarılan 359
No.lu amphora çocuk mezarının ağız kısmını tahrip etmiştir. Ağzı doğuya
bakan amphoranın boyun kısmının altına bırakılmış olan bir lydion ve ikinci
bir lydiona ait parçalar, mezarı M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına tarihlemiştir.10
353 ve 354 No.lu basit toprak gömülerin hemen kuzeybatısında, 347
No.lu çatı kiremidi mezar belirlenmiştir. Mezarı oluşturan kiremitlerden
kuzeydoğuda yer alanının hemen yanına dik olarak yerleştirilmiş M.Ö. 4.
yüzyıla ait kırmızı figür bir pelike ile, bireyin sol el parmakları arasında iki
parça hâlinde bronz yüzük ele geçirilmiştir. Mezar pelike yardımıyla M.Ö. 4.
yüzyıla tarihlenir.
Güneydoğu II açmasının özellikle kuzey bölümü ve ortalarında çakıllı
bir tabakayla karşılaşılmıştır. 2.31–1.98 m. kodları arasında yer alan çakıllı
tabakanın kısmen içinde ve altında kremasyon ve inhumasyon mezarlara
rastlanmıştır. M.Ö. 6. yüzyıla ait olduğu anlaşılan mezarlar üzerine serilen
çakıllı tabakanın, M.Ö. 5-4. yy., Hellenistik dönemlere ait mezarlar ve Geç Roma
Döneminde açılan kireç çukurları tarafından tahrip edildiği anlaşılmaktadır.
M.Ö. 6. yüzyıla ait mezarların üstünü örten bu çakıllı tabakaya nekropolisin
kuzey bölümündeki çalışmalarda da rastlanmıştır. Çakıllı tabakanın altında
ortaya çıkarılan bütün mezarların yetişkinler için kremasyon, çocuklar
için kap içi inhumasyon olması da, daha önce elde edilen verileri destekler
niteliktedir. Çakıllı tabakanın altından gelen ince kum tabakasında ortaya
çıkarılan 351, 357, 358 ve 362 No.lu mezarlar yetişkinlere ait ikincil, 356 ve 365
No.lu mezarlar birincil kremasyon gömülerdir. Bunların yanı sıra 355, 359,
361 ve 364 No.lu mezarlar kap içi çocuk inhumasyon gömülerini oluşturur.
10 Lydionun benzeri için bkz. C. W. Blegen, H. Palmer, R.S. Young, Corinth Vol. xIII, The North
Cemetery, Princeton, New Jersey (1964), 325, Pl. 90, No. X-241.
287
Genellikle toprağa dik olarak yerleştirilen urne kaplarının içinde ve
yanında, 366 No.lu mezar haricinde, ki onun hemen yanında yerel üretim bir
aryballos ele geçirilmiştir, herhangi bir buluntuya rastlanmazken, hem kapak
hem de hediye olarak ağız kısımlarına bir kap bırakılmıştır. Bu kapsamda 351
No.lu mezarın kapağını bir lekanis, 357 No.lu mezarın kapağını bir küçük usta
kyliksi, 358 No.lu mezarın kapağını bir oryantalizan tabak oluşturmaktadır.
Belirlenen iki birincil kremasyondan ilki olan 356 No.lu mezarda bir aşık
kemiği, işlenmiş kemik parçalarının yanı sıra, parçalar hâlinde bir masa
amphorası ele geçirilmiştir. Bu amphoraya ait parçaların bazılarının yanık
olması, kremasyon ateşinin yanması sırasında ateşe atıldığını göstermesi
açısından önemli bir veri oluşturur. Henüz tamamen açılmamış olan 365
No.lu birincil kremasyona ait parçalar hâlinde bir bronz fibula belirlenmiştir.
Amphoralardan
oluşan
çocuk
mezarlarında
genellikle
hediyeye
rastlanmazken, 359 No.lu amphoranın boynun altında biri parçalar hâlinde
olmak üzere, iki lydion hediye olarak bırakılmıştır. 355 No.lu mezarın iki
fetusa ait olması da ilginç bir saptama olmuştur.
Kazı çalışmalarının sonlandırılmasının ardından kazısı yeni bitirilen
Yamaç Ev Sektörü’ndeki kripto-portiko ile Nekropolis Sektörü’nde yeni
açılan güney açmaların üstü, ziyarete elverecek şekilde geçici trapez saç çatı
ile kapatılarak doğa şartlarından etkilenmemesi sağlanmıştır.
288
Resim 1 : Yamaç Ev, kuzeydoğu sondajı mekânlar
Resim 2 : Yamaç Ev. kuzeydoğu sondajı basamaklı yapı
289
Resim 3 : Yamaç Ev, kuzeybatı sondajı mekânları
Resim 4: Yamaç Ev, kuzeybatı sondajı künk hattı
290
Resim 5 : Yamaç Ev, güney sondajı
Resim 6 : Sur Açması, surun iç yüzü ve mekânlar
291
Resim 7 : Sur Açması, İ.Ö. 4. yüzyıl suru ve kulesi
Resim 8 : Sur Açması, İ.Ö. 4. yüzyıl surundaki Antik Dönem onarımı
292
Resim 9 : Nekropolis Açması, 336 No.lu Mezar buluntuları
Resim 10 : Nekropolis Açması, 332 No.lu Mezar
293
Resim 11 : Nekropolis Açması, 344 No.lu Mezar
Resim 12 : Nekropolis Açması, 351, 353, ve 354 No.lu Mezarlar
294