Ortadoğu Yıllığı
Sahibi: Bilgi Kültür Derneği adına Kemal İnat
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Muhittin Ataman
Editörler
Kemal İnat, Muhittin Ataman
Yardımcı Editörler
Ali Balcı, Nebi Miş, İsmail Numan Telci
Kitap Tanıtım Editörü
Murat Yeşiltaş
Yayın Kurulu
Tuncay Kardaş, Filiz Cicioğlu, Zafer Akbaş, Mehmet Öcal,
Yıldırım Turan, Rıdvan Kalaycı, Mustafa Yetim, Bilal Yıldırım,
Ensar Muslu, Ömer Behram Özdemir, Nuh Uçgan
Danışma Kurulu
Birol Akgün, Berdal Aral, Tayyar Arı, Atilla Arkan, Veysel Ayhan,
Jurgen Bellers, Bünyamin Bezci, Ömer Çaha, Cenap Çakmak,
İhsan Dağı, Burhanettin Duran, Raymond Hinnebusch, İrfan Haşlak,
Mesut Özcan, Ahmet Öztürk, Harun Öztürkler, Markus Porsche-Ludwig,
Ahmet Uysal, Yüksel Sezgin, Ramazan Kılınç, Ahmet T. Kuru
Adres: Cumhuriyet Mah. Çark Cad. Asım Hamdi Arca Apt.
No:38 Kat:3 54050 SAKARYA
Telefon: 0264 295 63 73
www.ortadoguyilligi.com
[email protected]
açılımkitap
alayköşkü cad. civan han no: 6/3
cağaloğlu-istanbul
tel: 0212 520 98 90 - 527 06 77
açılımkitap: 45
uluslararası ilişkiler: 3
yayınevi sertifika no: 22787
ISSN: 2146-7595
ISBN: 978-9944-105-35-4
içdüzen - kapak: tekin öztürk
baskı: Step Ajans
Rek. Matb. Tan. ve Org. Ltd. Şti.
Göztepe Mh. İnönü Cd. No:78 34200 Bağcılar İstanbul
Tel: +90 212 446 88 46
Ortadoğu Yıllığı aşağıdaki endeksler tarafından taranmaktadır:
Columbia International Affairs Online (CIAO), Proquest, EBSCO, ASOS Index.
“Yılda bir kez yayınlanan Ortadoğu Yıllığı hakemli bir dergidir.
Yazı ve makalelerin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.”
açılımkitap bir pınar yayın grubu kuruluşudur.
İçindekiler
Türkiye’nin İran Politikası 2011 / Kemal İnat ..................................................9
Ortadoğu Ülkelerinin 2011 Yılı Gelişmeleri .........................................31
Irak 2011 / Rıdvan Kalaycı ......................................................................33
İran 2011 / Cenap Çakmak.......................................................................69
Filistin 2011 / M. Cüneyt Özşahin ............................................................99
Lübnan 2011 / Cüneyt Doğrusözlü - Ahmet Üçağaç................................117
İsrail 2011 / Yıldırım Turan ....................................................................145
Suudi Arabistan 2011 / Muhittin Ataman - Gülşah Neslihan Demir........183
Mısır 2011 / İsmail Numan Telci ............................................................213
Suriye 2011 / Nebi Miş...........................................................................257
Ürdün 2011 / Zafer Akbaş ......................................................................301
Yemen 2011 / Ensar Muslu.....................................................................323
Birleşik Arap Emirlikleri 2011 / Cengiz Dinç.........................................359
Kuveyt 2011 / Fahriye Keskin ...............................................................379
Umman 2011 / Selim Dursun - Sefa Mutlu Koca ....................................407
Katar 2011 / Mustafa Yetim ....................................................................431
Bahreyn 2011 / Ahmet Öztürk ................................................................457
Ortadoğu Üzerine Makaleler ..................................................................485
Arap Baharı Sürecinde Arap Kimliğinin Dönüşümü / Hüsamettin İnaç ..487
Adana Protokolü Sonrası Türkiye-Suriye İlişkileri / Hasan Duran ..........501
Ortadoğu Ülkelerinin Dinsel Yapısı (I) / Fuat Aydın ...............................519
Genel Hatlarıyla Mecusilik ve
Zerdüşt’ün Modern Takipçileri / Mehmet Alıcı .......................................549
Tarih, İnanç, Kültür ve Dini Ritüelleriyle
Nusayrilik / Halil İbrahim Bulut.............................................................579
Günümüz Ortadoğu Coğrafyasında Süryaniler / Kadir Albayrak..............615
Economic Interdependence And Interstate Relations:
A Theoretical Overview / Shaimaa Magued.............................................633
Kitap Tanıtımı / Book Review .................................................................667
Irak
2011
Resmi Adı
Başkent
Yüzölçümü
Nüfus
GSYH
Hükümet Biçimi
Devlet Başkanı
Dışişleri Bakanı
Türkiye Büyükelçisi
Askeri Harcamalar
Asker Sayısı
Irak Cumhuriyeti
Bağdat
437.072 km²
31.129.000
115,4 milyar dolar
Federal Cumhuriyet
Celal Talabani
Hoşyar Zebari
Abdulemir Ebu Tabih
4,663 milyar dolar
191.157
Etnik Yapı
Arap
Kürt
Türkmen
Diğer
% 75
% 17
%6
%2
Dini Yapı
Şii
Sünni
Diğer
Petrol Üretimi
Petrol Tüketimi
İhracat
İthalat
% 62
% 36
%2
2,62 milyon varil/gün
0,69 milyon varil/gün
82,77 milyar dolar
53,93 milyar dolar
Irak 2011
Rıdvan Kalaycı
[Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü]
Özet
2011 yılında Ortadoğu’yu etkisi altına alan Arap Baharı’nın Irak’taki
yansımaları yerel ve ulusal hükümete karşı protesto gösterilerinin
yapılması ve bazı illerde valilerin değişmesi şeklinde olmuştur. Bağdat
yönetimi, Suriye ve Bahreyn örneğinde olduğu gibi diğer bölge ülkelerindeki halk hareketlerine farklı reaksiyonlar geliştirirken, kendi
içerisindeki göstericilere sert karşılık vermiştir. Bu bağlamda kimliksel farklılıklar daha fazla belirginleşmeye başlamış, federal yönetim
istekleri artmış ve belirli gruplara tanınan ayrıcalıklar Irak’taki çatışma
ortamını tetiklemiştir. ABD’nin askerlerini Irak’tan çekmesinin ardından
Maliki’nin uygulamış olduğu politikalar, Irak siyasetini içinden çıkılamaz
bir hale dönüştürmüştür. Diğer yandan siyasi krizlere rağmen Irak, 2011
yılında ekonomik olarak 2003 savaşı öncesi rakamları yakalamış, gerek
petrol üretimi gerekse ülkeye gelen yabancı yatırım miktarında önemli
derecede artış sağlamıştır. ABD’nin Irak’tan askeri olarak çekilip nihai
karar verici pozisyonundan dış dengeleyici konumuna gelmesi, bölge
ülkelerinin Irak’ta daha etkin olmasına neden olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Arap Baharı ■ Maliki ■ Kimliksel Farklılıklar ■ Irak
Siyaseti ■ ABD’nin Askerlerini Çekmesi
Iraq 2011
Abstract
Reflections of Arab Spring –effected the whole Middle East region
in 2011- on Iraq occurred as demonstrations which protest national
and local governments and changing governors in some cities.
While Baghdad management showed different reactions against
demonstrations in other regional countries as in the example of Syria
and Bahrain, intervened so strong against demonstrators in its own
territory. Hereby, identical differentiations started to became more
clear, demands for federalism increased and privileges which were
favored to main groups accelerated conflict possibilities in Iraq. Maliki’s
policies which were implemented after US withdraw its soldiers from
Iraq, transformed Iraq politics to more chaotic situation. On the other
hand although political crisis, It economically reached 2003 figures in
2011, provide increase on both oil production and quantity of foreign
investment. Changing of US’ status in Iraq from “final decision maker”
position to “foreign balancing power”, caused regional countries to
become more effective in Iraq.
Keywords: Arab Spring ■ Maliki ■ Identical Differentiations ■ Iraq Politics
■ Withdrawal of US Soldiers
İç Politika
Arap Baharı ve Siyasi İstikrarsızlık
T
unus’la başlayıp tüm Ortadoğu bölgesini etkisi altına alan halk hareketlerinin etkilediği ülkelerden biri de Irak olmuştur. Özellikle 2011 yılının
ilk yarısında Irak’ın çeşitli bölgelerinde gösteriler düzenlenmiş ve bu gösteriler Irak hükümetinin bazı konularda revizyona gitmesine neden olmuştur. Hükümetle ilgili olarak yolsuzluk, işsizlik, devlet işlerinin yetersizliği, güvenliğin sağlanamıyor olması gibi konular üzerinde yoğunlaşan protesto gösterileri,
Irak hükümetini, kararlarını ve uygulamalarını gözden geçirmeye zorlamıştır.
Halkın yönetime karşı “Öfke Günü/Öfke Cuması” adıyla 25 Şubat’ta
yaptığı gösteriler tam anlamıyla bir patlamaya neden olmuştur. Hükümetin
gösterilere karşı sert tutumu Irak’taki şiddet olaylarının ve gösterilerin artmasına neden olmuştur. Hükümete bağlı güçlerin söz konusu sert müdahaleleri
neticesinde 8 kişi hayatını kaybederken 277 kişi de yaralanmıştır. Ayetullah
Ali Sistani, Kazım el-Hariri ve Muhammedi Yakubi gibi Irak’ın önde gelen
dini liderlerinin halkın gösterilere katılmaması yönünde yaptıkları çağrıya
rağmen ilerleyen günlerde gerçekleştirilen gösterilere katılanların sayısı hızla
artmıştır.1 Gösteriler nedeniyle zor duruma düşen Maliki, halkın tansiyonunu
düşürebilmek için revizyona gidileceğini, 27 Şubat’tan itibaren 100 günlük
süre içerisinde hükümetin politikalarının gözden geçirileceğini ve gerekenin
yapılacağını söylemiştir.
Halkın yönetime tepkisi diğer şehirlerde de kendini göstermiştir. Basra
şehrinde Sadr yanlıları Basra valiliğine girerek Maliki yanlısı olan vali Seltağ
38 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Abut’un, Basra’nın kaynaklarını doğru kullanmadığını, bu kaynakları halk
için harcamadığını ve yolsuzluk yaptığını iddia ederek Maliki’den Basra valisinin değiştirilmesini talep etmiştir. Vali Abut, daha sonra Maliki’nin de baskıları sonucunda istifa etmek zorunda kalmıştır.2
Irak hükümetinin ve yerel yönetimin hizmetlerinin protesto edildiği bir
diğer şehir Kerkük olmuştur. Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kerkük’teki
gösteriler neticesinde Kerkük valiliğine Necmettin Kerim, Kerkük İl Meclisi
Başkanlığına da Hasan Turan getirilmiştir. Fakat Kerkük’teki gerilim valinin
değişmesiyle son bulmamıştır. Araplar, Kürtler ve Türkmenlerin kendilerine
karşı işbirliği yaptığını, Irak’ın birçok kesiminde olduğu gibi burada da kendilerinin dışlanacaklarını ve diğer şehirlerde Şiilerle meydana gelen çatışmalar gibi Kerkük’te de çatışmaların olabileceğini iddia etmişlerdir. Nitekim
Kerkük valisinin değişmesine giden süreçte etkili olan durum, Sünnilerden
oluşan Sahva güçlerinin Kerkük kent merkezine girmeye çalışmasına karşın
Peşmerge kuvvetlerinin güneyden kent merkezine gelerek burada konuşlanmaları olmuştur. Sorunun büyümeden çözülmesi için çaba sarf eden merkezi
hükümet, Kerkük valisini değiştirerek olayları yatıştırmıştır.3
Arap Baharı’nın etkisi sadece merkezi hükümetle sınırlı kalmamıştır.
Ayrıca bölgesel Kürt yönetimine karşı ayaklanmalar da meydana gelmiştir.
Özellikle Süleymaniye’de yoğunluk kazanan gösteriler uzun süre devam etmiş, hatta bu gösteriler sırasında bazı can kayıpları yaşanmıştır. Kürdistan
Demokratik Partisi (KDP) bürolarına saldırılar yapılmış, bu saldırıların İran
destekli Goran hareketi tarafından yapıldığının iddia edilmesi bölge siyasetini karıştırmıştır. KDP ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) muhalif
partiler bölgesel Kürt yönetiminin feshedilmesini ve tekrar seçimlerin yapılmasını talep etmişler, ancak bu talepleri yerine getirilmemiştir. Gösteriler
kısa süreli de olsa bastırılmış, muhalefetle yapılan görüşmeler neticesinde
gerginlik azalmıştır.4
Şubat ayındaki gösterilerin ardından Maliki’nin revizyona gideceğini ve
hükümetin 100 günlük süre içerisinde uygulamalarını gözden geçirip gereken neyse yapacağını söylemesine rağmen bu süre zarfında kayda değer bir
ilerleme sağlanamamıştır. Hükümet içerisindeki siyasi gruplar arasında anlaşmazlıklar devam etmiş, meydana gelen herhangi bir olayla ilgili olarak bir
grup diğerini suçlamaya devam etmiştir. Söz konusu anlaşmazlığa Irak hükümetinin yapısı da etki etmiştir. Her grubun temsil edilmesi için oluşturulan
kabinede 46 bakan bulunmaktadır. Bu da karar mekanizmasının düzgün çalışmamasına neden olmaktadır. Çünkü Iraklı yetkililer kendi grup kimlikleri
üzerinden hareket edip kendi grubuna mensup insanların çıkarlarını daha
fazla öne çıkarmaya çalışmaktadırlar. Bu soruna çözüm bulmak için Irak Parlamentosu 30 Temmuz 2011 tarihinde almış olduğu kararla 17 Bakanlığı feshetmiştir. Ancak daha sonra ‘Parlamento İlişkileri, Kadınlar ve Vilayetlerden
Sorumlu bakanlıkların görevlerine devam etmesine karar verilmiştir.5
IRAK ■ 39
ABD’nin askerlerini Irak’tan tamamen çekmesinin ardından Irak içerisindeki siyasi kriz daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Zorlu bir seçim ve
hükümet kurma sürecinin ardından hükümet içerisinde çoğunluğu ele geçiren
Şii blok ile Sünni blok arasındaki gerginlik, Maliki’nin kendisine yönelik suikast planlamaktan ve terör eylemlerinin artmasından sorumlu tuttuğu Sünni
kökenli Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el-Haşimi’ye yönelik yurt dışına
çıkış yasağı ve tutuklama kararı aldırmasıyla daha fazla artmıştır. Maliki’nin
girişimleri Haşimi’yle sınırlı kalmamıştır. Ayrıca Başbakan Yardımcısı Salih
el-Mutlak ve Maliye Bakanı Rafı el-İsavi hakkında benzer suçlamalarda bulunulmuştur.6 Maliki’nin krizi tırmandırması ve tüm Sünni kökenli yetkilileri
yakın takibe aldırması, Irakiye listesinden seçilmiş olan 8 bakanın hükümetten çekilmesiyle ve ayrıca Sünni Kürt kökenli milletvekillerinin meclis çalışmalarına katılmayacaklarını açıklamasıyla sonuçlanmıştır.7
Ülke, siyasi elitlerin politikaları yüzünden krizi aşmak için bir orta yol
bulmak yerine daha kaotik bir ortama sürüklenmektedir. Başbakan Maliki,
bakanların çekilmesi karşısında geri adım atmamış, bu bakanların görevlerine dönmemeleri halinde yerlerine yenilerinin atanacağını söylemiştir. Ancak
Maliki’nin uygulamalarına sadece Sünniler karşı çıkmamıştır. Aynı zamanda
Haşimi ve suçlanan diğer Sünnilere destek veren ve merkezi hükümetin bu
isimlerin tutuklanması yönündeki taleplerini kabul etmeyen bölgesel Kürt yönetimi, Maliki hükümetinin otoriter ve ülke birliğini sabote eden bir anlayışa
yöneldiğini savunmuştur. Kürt yönetimi zaten Irak anayasasının 63. maddesine göre cinayetle suçlanmadıkça veya suçüstü hali bulunmadıkça milletvekillerinin tutuklanabilmeleri için meclis tarafından nitelikli çoğunluğun kararıyla söz konusu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılabileceğini
ifade etmiştir.8
Sünni-Şii Gerginliği
Saddam Hüseyin döneminde mevcut olan Sünni-Şii gerginliği/rekabeti
ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra da değişmemiş, hatta Washington yönetiminin
askerlerini Irak’tan çekmeye başlamasından ve Başbakan Nuri el-Maliki’nin
uyguladığı politikalardan dolayı Sünni-Şii gerginliği daha fazla derinleşmiş ve
ülkeyi daha zor şartların içerisine sürüklemiştir.
ABD’nin askerlerini 15 Aralık’ta resmi olarak çekmesinin ardından
Irak’taki etnik gruplar arasındaki ayrım ve siyasi belirsizlik daha net şekilde
ortaya çıkmıştır. Nuri el-Maliki’nin, 16 Aralık’ta, yani Amerikan askerlerinin
çekilmesinden bir gün sonra Sünni yöneticileri hedef alan girişimleri ülkeyi
mezhepsel çatışmanın eşiğine getirmiştir. Maliki, 28 Kasım’da meydana gelen
patlamaların doğrudan kendisini hedef aldığını ve bu saldırıların arkasında
Sünni liderlerin olduğunu ileri sürmüştür. Buna bağlı olarak Yüksek Mahkeme, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el-Haşimi’ye yurt dışına çıkış
yasağı koymuş, ardından da tutuklama kararı almıştı. Maliki’nin uygulama-
40 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
ları bununla sınırlı kalmamıştır. Daha sonra bu baskı politikaları Başbakan
Yardımcısı Salih el-Mutlak ve Maliye Bakanı Rafi el-İsavi’ye karşı devam
etmiştir. Maliki’nin politikalarına karşı, Irakiye Listesi’ne bağlı bakanlar,
hükümetten çekilirken hem Sünni hem de Kürt vekiller, meclis çalışmalarına katılmayacaklarını açıklamışlardır. Bu şekilde, hem parlamenterlerin
yargılanması için meclis yeter oy sayısının sağlanmasını engellemiş hem de
Maliki’nin politikalarına karşı boyun eğmeyeceklerini göstermişlerdir. Siyasi
gruplar arasındaki gerginliğin zirve yaptığı bir dönemde, 22 Aralık’ta başkent
Bağdat’ın Şii bölgelerinde gerçekleştirilen bombalı saldırılar neticesinde 70
sivil hayatını kaybetmiştir.9 Bu durum ABD’nin askerlerini çekmesinin ardından Irak’ın iç siyasal bütünlüğünü sağlayabilmesinin zor olacağının sinyallerini vermekteydi.
Maliki’nin politikalarına karşı Sünni bloğun verdiği bir diğer tepki de çoğunlukta oldukları bölgelerde, federe devletleri kurabileceklerini söylemeleri
olmuştur. Bu kapsamda Selahattin İl Meclisinin, federe bölge kurulması yönünde almış olduğu kararın ardından Diyala ve Anbar İl Meclisleri de aynı
kararı almıştır. Özerk bölge taleplerinin artmasını Şiilerin merkezi gücünü
zayıflatabilecek bir gelişme olarak gören Şii liderler, bu yöndeki taleplerini
kısmışlardır. Ancak bu kamplaşmalar, Irak siyasetindeki önceliğini 2012 yılında koruyacak gözükmektedir.10
Maliki, Haşimi’yi teröre destek vermekle suçlarken Haşimi ise içinde bulunduğu durumu İran’a bağlamaktadır. Haşimi, yerel basın organı Sunaria
News’e yaptığı açıklamada, İran’ın Irak’taki nüfuzuna hep karşı durmasının
ve savaşçı olan Sünnileri barışçı hale dönüştürmek için verdiği çabaların
bedelini çok ağır ödediğini belirtmiştir. Haşimi, İran’ın Irak’taki nüfuzunu
gözlemlediğini, İran Genel Kurmay Başkanı’nın, “ABD Irak’tan çekildikten
sonra İran’ın Irak’taki nüfuzunun genişleyeceğini” söylediğini anımsatarak
bunlara karşı çıkmasının bedeli olarak Maliki yönetimi tarafından hakkında
suçlamalarda bulunulduğunu ifade etmiştir.11
Diğer yandan Sünni-Şii gerginliği başta olmak üzere Irak içerisindeki
etnik gruplar arasında süregelen gerginliğin önüne geçilebilmesi için Türkiye de yoğun bir çaba sarf etmektedir. Türkiye, Telafer’deki Sünni ve Şii
gruplar arasındaki sorunların çözümüne ilişkin her iki gruptan temsilcilerin
katıldığı görüşmelere ev sahipliği yapmıştır. Telafer’de Sünni-Şii çatışmasını
sona erdirmek için kurulan Milli Barış Komisyonu, 2 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Hilton Otel’de toplanmıştır. İki gün süren görüşmelerin ardından yapılan basın toplantısına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye
Musul Başkonsolosu Ahmet Yıldız, Telafer Milletvekilleri ve Telafer’deki ŞiiSünni liderler katılmıştır. Davutoğlu Telafer’in mezhep kavgasından dolayı 2
bin şehit verdiğini, artık bu olayların bir daha gerçekleşmemesi gerektiğini
vurgulamıştır. Şii tarafın temsilcisi olarak toplantılara katılan Irak İslam Yüksek Konseyi Musul Milletvekili Şeyh Taki el-Mevlai Türkiye’nin her zaman
IRAK ■ 41
yanlarında olduğunu ve kuracağı üniversite ile Telaferli gençlerin terör nedeniyle başka yerlere gitmesinin önüne geçilip Telafer’de eğitim alacaklarını
söylemiştir. Sünni tarafın temsilcisi Irak Türkmen Cephesi Musul Milletvekili
Nebil Harbo ise asıllarının Türk olduğunu, bugüne kadar birçok baskıya maruz kaldıklarını ve Sünni-Şii mezhep meselesiyle 8 yıldır birçok vatandaşlarının öldürüldüğünü söylemiştir. Harbo, eğer bu şekilde devam etseydik bugün
bütün Irak’ın birbirine gireceğini, kendilerininse barış içerisinde yaşamak
istediklerini belirtmiş ve Türkiye’nin bu konudaki yardımlarından dolayı teşekkürlerini iletmiştir.12
El-Kaide’nin Irak’ta yeniden yükselişi mi?
ABD’nin Irak’tan tamamen çekilmesinin hemen ardından Bağdat’ta meydana
gelen ve çoğunluğunu güvenlik güçlerinin oluşturduğu 70 kişinin ölümüne
neden olan bombalı saldırıların el-Kaide terör örgütü tarafından üstlenilmesi,
yeni dönemde bu örgütün Irak içerisinde daha aktif olacağının sinyali gibiydi.
Zira şuan ki Irak, el-Kaide için çok uygun bir ortam sunmaktadır. Irak parlamentosunun nadiren bir araya gelmesi, hükümetin parlamentoyu çok fazla
umursamaması, parlamentonun sorgulamalarına boyun eğmemesi, yetkilerin
çoğunu elinde bulundurmasının yanı sıra Başbakan Nuri el-Maliki’nin kendi
yandaşlarını daha ön planda tutması ve buna bağlı olarak liberal ve laik akımlarla birlikte Sünni mezhebine mensup blok ve grupları marjinalleştirerek
ülke içerisindeki ayrışmanın tetikleniyor olması el-Kaide’ye oldukça uygun
şartlar sunmaktadır. Nitekim Bağdat’ta meydana gelen 14 patlamanın ardından el-Kaide tarafından yayınlanan bildiride, mevcut şartların el-Kaide’nin
Irak’a dönmesi için uygun olduğu ifade edilirken, örgütün amacının Irak’ın
siyasi elitlerinin, birlikte yaşama, sivil devlet ve olgun yönetim kurma, vatandaşların yaşam standartlarını iyileştirme ve bütün zaruri ihtiyaçlarını karşılama noktasında başarısız kaldıklarını göstermek olduğu dile getirilmektedir.13
Maliki’nin uyguladığı politikaların Irak’ın istikrarından ziyade elKaide’nin işine yaradığını söylemek çok da abartılı bir söylem olmayacaktır.
Örneğin işgalden sonra ABD hükümetinin kurduğu ve el-Kaide ile savaşması
için maddi destek sağladığı Sünni “Sahva” güçlerinden olan 80 bin civarında
insanın ortada bırakılıp bu insanların Irak ordusu veya güvenlik güçleri içerisine dâhil edilmemesi Sünniler arasında el-Kaide’ye karşı güvenin tekrar
artmasına neden olmaktadır.14
Güvenlik Olayları
Irak, ABD işgalinin başlamasından bu yana devamlı bombalı saldırıların yaşandığı, adeta bombalı bir saldırının sıradan bir olay olarak görülmeye başlandığı ülke konumuna gelmiştir. Örneğin Türkiye’de birkaç kişinin ölmesi
veya yaralanmasına neden olan patlamalar çok fazla gündeme gelirken Irak’ta
ancak onlarca insanın hayatını kaybettiği saldırılar medyada kendine yer bu-
42 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
labilmektedir. 2011 yılı da önceki yıllar gibi patlamaların yaşandığı ve çok
sayıda Iraklı vatandaşın hayatını kaybettiği bir yıl olmuştur.
Bu saldırıların ilki 18 Ocak 2011 tarihinde Tikrit’te meydana gelmiştir.
Üzerinde patlayıcı madde taşıyan canlı bomba, başkentin kuzeyinde, polis
merkezinin önünde saldırıyı gerçekleştirmiştir. Patlamanın, insanların şehir
merkezine giriş için sıra beklediği bir kontrol noktasında gerçekleşmiş olması, ölü ve yaralı sayısının yüksek olmasına neden olmuştur. 65 kişinin öldüğü 160’dan fazla kişinin de yaralandığı bu saldırının ardından Tikrit Devlet
Hastanesi, gelen yaralılara yetişememiş, birçok yaralı Selahattin ve Kerkük
hastanelerine yönlendirilmiştir.15 Bu saldırılardan 10 gün sonra bu sefer Şiilerin çoğunlukta olduğu Şule başta olmak üzere Bağdat’ın çeşitli bölgelerinde
meydana gelen patlamalarda 51 kişi ölmüş, 121 kişi de yaralanmıştır. Şule’de
gerçekleşen saldırıdan sonra halk, güvenlik kuvvetlerine karşı duyduğu güvensizlik ve nefreti güvenlik güçlerine taş fırlatarak göstermiştir. Tikrit’teki
saldırıların aksine Şiilere yapılan saldırıları üstlenen bir grup çıkmamıştır.
Ancak hükümet yetkilileri el-Kaide ve diğer aşırı Sünni grupların bu saldırıları gerçekleştirdiğini ve saldırıları yapanların gerçek niyetlerinin ülkeyi
etnik çatışma içerisine sürüklemek olduğunu belirtmiştir.16
Şiilere karşı yapılan bir diğer saldırı da 12 Şubat’ta Samarra17 kentinde
meydana gelmiştir. Üzerinde bomba taşıyan saldırgan tarafından, el-Askari’nin
ölüm yıldönümü nedeniyle bu şehri ziyaret etmek isteyen Şii hacılara karşı
gerçekleştirilen saldırı sonucunda 48 Şii hacı ölürken 80 kişi de yaralanmıştır. Bölgedeki hükümet destekli Sünni Sahva milis kuvvetlerinin lideri olan
Mecit Abbas, Şiilere yapılan saldırının el-Kaide tarafından düzenlendiğini,
bu örgütün amacının Samarra’daki barış ve istikrarı bozmak olduğunu söylemiştir.18 Bu saldırıdan sadece 4 gün sonra Diyala şehrinde 13 kişinin hayatını
kaybettiği bir saldırı daha gerçekleşmiştir.19
Bunun yanında 18 Ocak’ta 65 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyla sarsılan Tikrit’te ikinci bir şok da 29 Mart’ta yaşanmıştır. Patlayıcı maddeleri
üzerine bağlayan canlı bomba toplantı halinde olan Tikrit İl Meclisi’ne saldırı
düzenleyerek aralarında birçok meclis üyesi ve gazetecinin olduğu 41 kişinin
hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Meclisin toplantı halinde olması ölü
sayısının artmasında önemli bir etken olmuştur. Güvenlik kuvvetlerinin olay
yerine gelmesinden sonra çıkan çatışmalarda 17 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle ölü sayısı 58’e yükselmiştir.20
Mayıs ayıyla birlikte yapılan saldırılar daha komplike bir hal almaya başlamıştır. Aynı anda farklı şehirlerde, farklı bina ve yerlerde saldırılar gerçekleştirilmiştir. 22 Mayıs Pazar günü Irak resmi kurum ve kuruluşlarından
sivillere ve ABD askerlerine kadar 17 farklı noktanın hedef alındığı saldırılar
gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıların aynı zamanda İngiltere’nin askeri operasyonlarını sonlandırdığı, ABD’nin askerlerini Irak’tan çekmesi ve Iraklı güvenlik kuvvetlerinin kontrolü ele alması tartışmalarının yaşandığı bir dönemde
IRAK ■ 43
gerçekleşmesi dikkate alınması gereken bir husustur. Ayrıca Irak Başbakanı
Nuri el-Maliki, saldırılar gerçekleşmeden önce Irak siyasi liderleriyle, Amerikan askerlerinin Irak’ta kalıp kalmamasıyla ilgili Mayıs ayında görüşmelerde
bulunacağını söylemişti. Bu açıklamalardan sonra 17 farklı noktada bombaların patlatılması, Irak’ın güvenlik konusundaki zafiyetini ve güvenliğini tek
başına sağlamasının ne derece zor olduğunu ortaya koymaktaydı. Saldırılar
bomba yüklü araçlar ve yollara döşenen bombalarla gerçekleştirilmiştir. Bu
saldırıların ilki Bağdat’ın güneydoğusunda federal polis karargâhının yanında
gerçekleştirilmiş, ikincisi Bağdat’ın doğusunda İçişleri Bakanlığı’na ait bir
konvoya karşı yapılmıştır. Bunun hemen akabinde Bağdat’ın Taci semtinde
devriye görevinde bulunan ABD askerlerini hedef alan saldırılar gerçekleştirilmiştir. Saldırıdan sonra siviller ile Iraklı güvenlik güçlerinin olay yerine
geldiği anda ikinci bir bombanın daha patlatılması sonucu 12 kişi hayatını
kaybetmiş, 23 kişi de yaralanmıştır. Kanlı Pazar olarak da adlandırılan bu
günde toplam 19 kişi hayatını kaybetmiş, 80 kişi de yaralanmıştır.21
Haziran ayında ise Sünni ve Şiilerin ibadethanelerini hedef alan eylemler
gerçekleştirilmiştir. Irak’ın etnik çatışma içine sürüklenebilmesi için yapıldığı söylenebilecek olan bu saldırılardan Tikrit’teki Sünnilerin gittiği camiye
yapılan saldırıda 15 kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralanmıştır.22 Diğer
yandan Bağdat’ın bir Şii mahallesinde 3 farklı noktada yapılan saldırılarda 21
kişi ölürken 42 kişi de yaralanmıştır.23 Haziran ayı 2011 yılının en kanlı aylarından biri olmuştur. Toplamda 271 kişi hayatını kaybederken 471 kişi ise yaralanmıştır.24 Fakat Temmuz ayı da Haziran’dan farklı geçmemiştir. Bağdat’ın
Taci semtinde 35 kişinin hayatını kaybettiği saldırılarla başlayan Temmuz ayı
içerisinde gerçekleştirilen saldırılar neticesinde toplam 259 kişi ölürken 453
kişi de yaralanmıştır. Irak Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının açıkladığı verilere göre ölenlerin 159’u sivil, 44’ü asker, 56’sı ise polistir.25
Ağustos ayında yapılan saldırılar yine Sünni ve Şii bölgelerinde yoğunluk
kazanmıştır. Gazaliye semtinde Sünnilerin kullandığı camiye yapılan saldırıda 28 Iraklı hayatını kaybederken 37 Iraklı da yaralanmıştır.26 Ağustos ayının
en kanlı günü ise Kut, Tikrit, Taci, Necef, Bakubu, Kerkük, Ramadi, Kerbela,
Han Beri Saad, İskenderiye, Musul ve Bağdat’ta saldırıların gerçekleştiği 15
Ağustos günü olmuştur. Kent merkezlerinde bomba yüklü araçlarla gerçekleştirilen saldırılar neticesinde 66 kişi hayatını kaybetmiş, 230 kişi de yaralanmıştır. Ağustos ayının genelinde ise toplam 295 kişi saldırılar neticesinde
hayatını kaybetmiş, 399 kişi ise yaralanmıştır.27
İç istikrarını bir türlü sağlayamayan Irak’ta bombalamalar 2011’in sonuna kadar devam etmiştir. Eylül ayında Anbar vilayetinde Şii hacıları taşıyan
araçların silahlı saldırıya uğraması sonucu 22 kişi,28 12 Ekim’de başkent
Bağdat’ta bomba yüklü araçla ve canlı bomba tarafından gerçekleştirilen saldırıda 28 kişi,29 27 Ekim’de Bağdat yakınlarındaki Sıla bölgesinde yapılan
saldırı neticesinde 38 kişi30, 26 Kasımda Ebu Garib’i Bağdat yakınlarındaki
44 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Felluce kentine bağlayan yol ile Bağdat merkezindeki bir mahallede gerçekleştirilen saldırılarda 15 kişi, 5 Aralık’ta yine Sıla semtinde meydana gelen
patlama neticesinde 30 kişi ve 22 Aralık’ta başkent Bağdat’ta gerçekleştirilen
koordineli saldırılarda 68 kişi hayatını kaybetmiştir.31
Ekonomi
Savaş sonrası iyice bozulan Irak ekonomisi, son yıllarda güvenliğin önceki
yıllara nazaran daha fazla sağlanmaya başlaması ve yabancı yatırımların ülkeye giriş yapmasıyla birlikte canlanmaya başlamıştır. Özellikle enerji sektörü
başta olmak üzere inşaat, altyapı gibi alanlarda artan ekonomik hareketlilik,
uzun dönemli mali yapının güçlendirilmesi, hayat standartlarının yukarıya
çekilmesi ve sürdürülebilir kalkınma, merkezi hükümetin reformları hayata
geçirmesine bağlı durumdadır. Dış ticaret gelirlerinin %80’inin ve hükümet
gelirlerinin %90’ının sağlandığı petrol sektörü üzerinden devlet merkezli şekilde yürütülen bir ekonomik düzen söz konusudur. Ekonominin petrole bağımlı olmasından dolayı, petrol gelirleri yüksek oldukça artan bir gelirden
bahsetmek mümkün olacak, ancak petrol gelirlerindeki herhangi bir düşüşte
Irak ekonomisi bundan fazlasıyla etkilenebilecektir.
2011 yılı Irak ekonomisini genel olarak ele aldığımızda, petrol fiyatlarının
110 dolar civarında seyretmesinin ekonomik gelire olumlu etkisini görürüz.
2009 yılında 112 milyar dolar, 2010 yılında 115 milyar dolar olan GSMH,
2011 yılında 127,2 milyar dolara çıkmıştır. Ekonomik büyüme oranı ise %9,6
olmuştur. Irak’ın 2011 yılı temel ekonomik göstergeleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 1: Irak’ın 2011 Yılı Temel Ekonomik Göstergeleri
GSMH(milyar $)
127,2
İşsizlik Oranı (%)
Kişi Başı Milli Gelir ($)
3.900
Elektrik Üretimi (kWh)
48,96
İhracat (milyar $)
78,38
Elektrik Tüketimi
(kWh)
55,66
İthalat (milyar $)
53,93
Petrol Üretimi (Milyon
Varil/gün)
2.642
9,6
Petrol Tüketimi
(Milyon Varil/gün)
0,694
Enflasyon Oranı (%)
6
Doğalgaz Üretimi
(Milyar m3/gün)
1,3
İş Gücü (milyon kişi)
8,9
Doğalgaz Tüketimi
(Milyar m3/gün)
1,3
Büyüme Oranı (%)
15
Kaynak: “Middle East: Irak”, https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/
geos/iz.html, 20 Haziran 2012, adresinden derlenerek oluşturulmuştur.
IRAK ■ 45
Mevcut şartlar altında Bağdat yönetimi, dünyanın önde gelen petrol şirketleriyle yaptığı/yapacağı anlaşmalarla petrol üretimini ve buna bağlı olarak
gelirlerini artırma imkânına sahip olabilecektir. Fakat bunun için yeni boru
hatlarının döşenmesi, eski hatların elden geçirilmesi ve yabancı yatırımcıyı
çekmek için uygun şartların sağlanması gerekmektedir. Ayrıca petrol ve doğalgaz haricindeki sektörlere yatırım yapmak zorunda olan Irak’ın, işsizlik sorununa da çözüm bulması gerekmektedir. Çünkü işsizlik sorunu uzun süredir
varlığını devam ettiren önemli bir meseledir. 2009 yılında %15,3 olan işsizlik
oranının 2011 yılında %15 civarında olması, Irak Hükümeti’nin mevcut süreç içerisinde istihdamı artıracak önemli adımlar atamadığını göstermiştir.32
Bağdat yönetimi bu husustaki adımları iç siyasi yapının da olumsuz etkisiyle
ancak çok yavaş atabilmektedir.
Yukarıdaki tabloda dikkat edilmesi gereken bir husus da Irak’ın petrol
üretiminde gelmiş olduğu noktadır. Irak, 2003 yılındaki işgalden önce günlük
ortalama 2,5 milyon varil petrol üretirken 2011 yılında 2,6 milyon varillik
üretimiyle savaş öncesi üretim miktarını ancak yakalamış bulunmaktadır.
IMF’nin tahminlerine göre 2012 yılında Irak’ın 144 milyar dolarlık GSMH
rakamlarına ulaşacağının öngörülmesi petrol üretiminin artacağının beklendiğini göstermektedir.33
Irak’ın içinde bulunduğu zorluklara rağmen Irak hükümeti, ülkenin kalkınması adına uluslararası şirketlerle 2011 yılında önemli anlaşmalar imzalamıştır. Bunlardan en önemlisi, petrol ve doğalgazın çıkarılması ve ihraç edilmesine yönelik olarak Royal Dutch Shell ve Mitsubishi şirketleriyle 17 milyar
dolar tutarında 25 yıllık bir anlaşmanın imzalanmasıdır. Bu anlaşmaya göre;
Basra bölgesindeki yatakların işletilmesi hakkı bu iki şirkete verilmekteydi.34
Bu anlaşmaya ilaveten Shell şirketi Bağdat hükümetiyle görüşerek Irak genelindeki kaynakların bulunmasına ve alt yapının geliştirilmesine yönelik katkı
sağlayabileceğini iletmiştir. Bu bağlamda %51’ini Irak’ın, %44’ünü Royal
Dutch Shell ve %5’ini Mitsibushi şirketlerinin oluşturduğu Basra Gaz Şirketi
(Basra Gas Company) adında ortak bir şirket kurulmasına karar verilmiştir.35
Irak’ın ekonomik olarak toparlanmasında etkili olan diğer bir faktör ise,
ülkeye yapılan yabancı yatırımların artmasıdır. 2010 yılıyla karşılaştırıldığında yabancı yatırımlar yaklaşık %40 artarak 55,67 milyar dolar olmuştur.
Söz konusu artış içerisinde en büyük payı 12 milyar dolarlık yatırımla Güney Kore almıştır. ABD’nin de askeriye ve enerji konuları başta olmak üzere
Irak’la ekonomik ilişkileri hızla artmaktadır. Bağdat yönetiminin ABD’den
2,3 milyar dolarında F-16 uçağı satın almak için anlaşmaya varması bu ilişkinin somut örneklerinden biridir.36
46 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Tablo 2: 2011 Yılı Irak’a Yapılan Yabancı Yatırım Miktarı
Ülke
Miktar (Milyar)
%Toplam
Güney Kore
$12
%21,5
ABD
$6,9
%12,4
Birleşik Krallık
$4,1
%7,4
Hollanda
$3,8
%6,9
Türkiye
$3,7
%6,6
Almanya
$3,2
%5,7
Çin
$3,1
%5,6
$3
%5,3
İtalya
$2,8
%5,1
İran
$2,2
%3,9
Birleşik Arap
Emirlikleri
Kaynak: “Iraq’s economy shows signs of growth”, USA Today, 24 Haziran 2012
Dış İlişkiler
ABD ile İlişkiler: ABD Askerlerini Çekiyor
Irak savaşı başladığında on binlerce Amerikan ve İngiliz askeri Irak operasyonuna katılmıştır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bu iki ülkede de
vatandaşlar ülkelerinin Irak’a yönelik askeri operasyonuna karşı çıkan gösterilerde bulunmuşlar, ancak operasyona engel olamamışlardır. İngiliz halkının
karşı çıkışı, Londra yönetiminin askerlerini Irak’tan çekmesiyle gecikmeli
de olsa karşılığını bulmuştur. Savaş başladığında 40.000 civarında askerini Irak’a gönderen İngiltere, 2009 yılı itibariyle Irak’taki müdahale operasyonlarını sonlandırmış ve asker sayısını azaltmaya başlamıştır. Bu sayı 2011
yılında 170’e kadar düşmüş, sadece çok az sayıda askerin İngiliz elçiliğini
korumak üzere Irak’ta kalmaya devam edeceği belirtilmiştir.37 ABD’nin askerlerini çekmesi ise biraz daha uzun sürmüştür.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un Mayıs 2003’te Irak Savaşı’nı
zaferle tamamladıklarını ilan etmesinin ardından 8 yıl geçmesine rağmen
ABD, Irak’taki askeri varlığını devam ettirmiş ve bu süreç içerisinde asker
IRAK ■ 47
kaybetmeye devam etmiştir. ABD’nin vermiş olduğu rakamlara göre 2011 yılına kadar Irak’ta 4486 Amerikan askeri ölmüş, 32.246 asker ise yaralanmıştır.
Buna ilaveten ABD hükümetine bağlı olarak çalışan güvenlik şirketlerinden
2.097 kişi ölmüştür. Yine bu verilere göre Irak tarafından 115.676 kişi hayatını kaybetmiştir.38
Tablo 3: Yıllara Göre ABD’nin Irak’taki Asker Sayısı
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
201139(30Kasım)
150.000 138000 160000 140000 1600000 145000 110000 48000
13000
Kaynak: “Iraq Index, Tracking Variables of Reconstruction & Security in Post Saddam
Iraq”, http://www.brookings.edu/iragindex, s. 13, 30 November 2011.
Tablo 4: Yıllara Göre ABD’nin Irak’ta Kaybettiği Asker Sayıları
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011 (30Kasım)
Toplam
486
849
846
822
904
314
149
60
53
4486
Kaynak: “Iraq Index, Tracking Variables of Reconstruction & Security in Post Saddam
Iraq”, http://www.brookings.edu/iragindex, s. 7, 30 November 2011.
Tablo 5: Yıllara Göre ABD’nin Saldırılarda Yaralanan Asker Sayısı
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011 (30Kasım)
Toplam
2416
8005
5944
6412
6132
2051
677
389
220
32246
Kaynak: “Iraq Index, Tracking Variables of Reconstruction & Security in Post Saddam
Iraq”, http://www.brookings.edu/iragindex, s. 8, 30 November 2011.
Yukarıdaki tablolardan da anlaşılacağı üzere ABD’nin, Irak’taki operasyonlara başladığı 2003-2007 yılları arasında öldürülen ve yaralanan asker
sayısı bir hayli yüksektir. 2007 yılından sonra hem ABD’nin Irak’taki asker
sayısını azaltması hem de güvenliğin sağlanması konusunda Iraklı güvenlik
güçlerine daha fazla rol vermeye başlaması ABD’nin kaybettiği asker sayısının önemli oranda azalmasını sağlamıştır. 20 Ocak 2009 tarihinde Barack
Obama’nın ABD başkanı olması ve İslam dünyasına ılımlı mesajlar vererek
Irak’taki askerlerini belli bir takvim çerçevesinde geri çekeceğini açıklaması
zaman içerisinde ABD’nin Irak’taki askeri varlığına yansımıştır. Yukarıdaki
rakamlardan da görülebileceği gibi ABD’nin Irak’taki asker sayısı 2008 yılında 145.000 iken 2009 yılı sonu itibariyle 110.000’e, 2010 yılında 48.000’e
ve 2011 Kasım ayı itibariyle 13.000’e düşmüştür. 2011 Aralık ayı sonu itibariyle ABD, Irak’taki elçilik ve üslerini korumak için bıraktığı askeri kuvvetler
haricindeki askerlerini Irak’tan çekmiştir.
48 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Tablo 6: Yıllara Göre Irak’ta Öldürülen Asker-Sivil Sayısı
2003
2004
2005
2006
2007
2008 2009 2010 2011 (30Kasım)
7300 16800 20200 34500 23600 6400 3000 2500
1376
Toplam
115.676
Kaynak: “Iraq Index, Tracking Variables of Reconstruction & Security in Post Saddam
Iraq”, http://www.brookings.edu/iragindex, s. 3, 30 November 2011.
Irak açısından bakıldığında ABD’nin kayıplarına paralel şekilde 2007
yılından sonra hayatını kaybeden Iraklı sayısında önemli derecede bir azalma olduğu görülmektedir. Fakat ABD’nin kaybettiği asker sayısı onlarla ifade
edilirken Irak’ın kayıpları binlerle ifade edilmektedir. Ayrıca Irak tarafındaki kayıpların büyük bir kısmı sivillerden oluşmaktadır. Bundaki en büyük
etken ABD’nin şehirlerin kontrolünü Iraklı kuvvetlere bırakmaya başlaması
ve bombalı eylemlerin özellikle kalabalık halk kitlelerinin olduğu yerlerde
gerçekleştirilmiş olmasıdır. Yukarıda “Güvenlik Olayları” başlığı altında
ele aldığımız bazı saldırılardan da anlaşılacağı üzere, gerçekleştirilen bombalı saldırılarda binlerce sivil hayatını kaybetmiştir. Bu yüzden 2007 yılından
sonra Irak’ta öldürülen sivil sayısı her geçen yıl bir azalma gösterse de, hala
binlerle ifade edilmektedir. Nitekim Kasım 2011 itibariyle resmi olmayan
rakamlara göre 2011 yılı içerisinde toplam 1376 kişi hayatını kaybetmiştir.
Buna Aralık ayındaki saldırılar da eklendiğinde bu sayı 1.500’e yaklaşmaktadır.
Diğer yandan 2003 yılında başlayan işgalle askeri, ekonomik ve siyasi yapısı bozulan Irak, işgalin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen ülke içerisindeki
kontrolü tam olarak sağlayamamıştır. ABD, askerlerinin Iraklı kuvvetleri eğitmelerine paralel şekilde ülke içerisindeki kontrolü belli ölçüde Iraklı kuvvetlere bırakmaya başlamıştır. Ancak Irak hükümeti sadece ülke içerisindeki
güvenliği ve istikrarı sağlamak konusunda değil, Irak topraklarını diğer ülkelere ve düşmanlara karşı da koruyabilecek bir ordu kurmaya çalışmaktadır.
Bu çerçevede Şubat 2011’de Irak hükümeti öncelikle ABD’den 18 adet F-16
savaş uçağı almak istediğini açıklamıştır. Fakat bütçe yetersizliğinden dolayı
bu alım ertelenmiş, F-16’lar için ayrılan paranın yoksul kesimin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılacağı söylenmiştir.40 Ne var ki, 30 Temmuz’da
Nuri el-Maliki Bağdat’ta gazetecilere yaptığı açıklamada Irak’ın egemenliğini koruyabilmek için güçlü bir orduya ihtiyaç olduğunu ve bu çerçevede
ABD’den 36 adet savaş uçağı satın alınacağını söylemiştir.41 Dolayısıyla 4
ay önce bütçe yetersizliğinden dolayı 18 adet F-16 savaş uçağı alımı ertelenmiş, fakat Temmuz ayında alınacak miktar iki katına çıkartılmıştır. Neticede
ABD’li ve Iraklı yetkililer arasında yapılan görüşmelerde anlaşmaya varılmış
ve 27 Eylül itibariyle 18 adet F-16 savaş uçağının parası ABD’ye transfer
edilmiştir. 1,4 milyar doların transfer edildiğini belirten hükümet sözcüsü Ali
el-Debbağ, Amerikan askerinin de ülkeden ayrılacağı göz önüne alındığında
askeri olarak Irak’ın çok daha güçlü olması gerektiğini belirtmiş ve bu tarz
silah alımlarının devam edeceğini ifade etmiştir.42
IRAK ■ 49
Irak-İran İlişkileri: Enerji İşbirliği, Güvenlik ve Nüfuz Tartışmaları
Irak-İran ilişkileri günümüzde karmaşık bir hal almıştır. Tarihsel faktörler ile
dini, ekonomik ve askeri gerekçeler iç içe geçmiş durumdadır ve bu durum
politikacıların olası bir sorunu çözmesini zorlaştırmaktadır. Çünkü ortaya çıkan bir sorun diğerinden bağımsız değildir.
Ekim 2010’da, Nuri el-Maliki, Tahran’a yaptığı ziyarette İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney ile görüşmüş
ve iki ülke arasındaki ilişkileri stratejik olarak değerlendirmiştir. Maliki, hem
İran’ı hem de diğer komşularını Irak’ın yeniden inşasına yardımcı olmaya
çağırmıştır.43 Buna paralel olarak Tahran ve Bağdat yönetimleri sınıra yakın
alanlardaki petrol sahalarında araştırma yapılması ve mevcut petrol sahalarındaki çalışmaların genişletilmesi ve geliştirilmesi konusunda anlaşmaya
varmışlardır. Tahran’da yapılan anlaşmaya göre her iki ülke kendi sınır bölgelerindeki toplam 23 petrol sahasına ilişkin teknik ve finansal çalışmaları
neticelendirmek için bir uzman heyeti oluşturacaktı.44 Konuya ilişkin İran
Petrol Bakanı Muhsin Kajestehmer, ortak petrol ve doğalgaz sahalarına yönelik olarak hazırlanan planların tamamlandığını ve Anoran bloğundaki Azar
gaz sahasında delme faaliyetlerine başlayacaklarını açıklamıştır.45 İki ülke
arasındaki bu anlaşma, Mayıs ayında imzalanacak olan enerji alanındaki işbirliği anlaşmasına zemin hazırlamış oluyordu.
İki ülke arasındaki ekonomik hareketliğin arttığını gösteren bir diğer gösterge de İran’ın ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi’nin
6 Temmuz’da Irak’a 200 kişilik bir ekiple resmi ziyarette bulunmasıdır. İçerisinde çok sayıda işadamının bulunduğu bir kalabalık grupla Irak’a gelen İran
kafilesi, Irak ile iletişim, yol ve inşaat yapımı, tarım ve diğer sektörlere ilişkin
işbirliğini geliştirmek üzere görüşmelerde bulunmuştur. Ayrıca Rahimi, 2010
yılında 4,8 milyar dolar olan iki ülke arasındaki ticaret hacminin bu tarz girişimlerle yakın zamanda 10 milyar dolara çıkarılabileceğini söylemiştir.46
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler büyük oranda petrol ve doğalgaz konusundan müteşekkildir. Her ne kadar Irak zengin yeraltı kaynaklarına sahip
olsa da, çatışmaların ve bombalamaların yoğun şekilde yaşanmasından dolayı
bu rezervlerin çıkartılıp dünya pazarlarına ulaştırılması hususunda sorunlar
yaşanmaktadır. Gerek bu sorunun aşılması gerekse ikili ilişkilerin geliştirilmesi için 23 Mayıs’ta Tahran ve Bağdat yönetimleri arasında Irak’a 25 milyon m3 doğalgaz aktarılmasını öngören geçici bir anlaşma imzalanmıştır.47 Bu
geçici anlaşma Suriye’nin de anlaşmaya dâhil olmasıyla 25 Temmuz’da nihai
halini almıştır. Yapılan anlaşma çerçevesinde Irak hükümeti İran’dan yıllık
10 milyar dolarlık doğalgaz alacak, İran’dan Irak ve Suriye’ye uzanan bir
doğalgaz boru hattı döşenecek ve ilerleyen yıllarda bu hat Lübnan’a kadara
uzatılabilecekti.48 İki ülke arasındaki sınır bölgelerinde başlayan bu işbirliği
diğer alanlara da yayılarak her iki ülkenin istikrarına katkı sağlayabilecek,
ayrıca çatışmaların önüne geçilerek siyasi hayatın da düzene girmesine yardımcı olabilecektir.
50 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Ekonomi alanında işbirliği söz konusuyken güvenlik konusunda iki ülke
ortak bir noktada bir türlü buluşamamaktadır. Tahran yönetimi, kendini uzun
süredir meşgul eden terör örgütü PJAK’a karşı operasyonlarına 2011 yılında
devam etmiş, hatta operasyonların kapsamını ve şiddetini artırmıştır. Iraklı
yetkililer de İran’ın operasyonlarını “kapsamlı ve çok ağır” olarak tanımlamış/duyurmuşlardır.49 İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Col
Ranbarzadeh, yaptıkları operasyonlar neticesinde PJAK’a ait 3 kampın ele
geçirildiğini ve yaklaşık olarak iki hafta içerisinde 56 teröristin öldürüldüğünü belirtmiştir.50
Diğer yandan PJAK sorunuyla ilgili olarak 2011 yılında Tahran ve Bağdat
arasında yoğun bir diplomasi trafiği yaşanmıştır. 2011’in başında İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yi Bağdat’ta
ziyaret etmiştir. Yapılan görüşmelerde PJAK’a mensup teröristlerin Irak topraklarını kullanarak İran’a yönelik gerçekleştirdikleri saldırıların önüne geçilmesi için yapılması gerekenler ve ikili ilişkiler gündeme gelmiştir.51 Ancak
yapılan görüşmelerde somut adımlar atılamamıştır. Buna bağlı olarak İran
İslam Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Hamza Seyyit el-Şuheda, PJAK terör
örgütüne karşı yapılan operasyonların, bu bölgeye Irak merkezi hükümetine
bağlı kuvvetlerin yerleştirilip sınırlar kontrol altına alınıncaya kadar devam
edeceğini açıklamıştır.52 25 Temmuz’da iki ülke arasındaki buzların erimesine
katkı sağlayabilecek doğalgaz anlaşmasının imzalanmasından hemen sonra
gelen bu açıklama, askeri ve güvenlik konularında iki ülke arasındaki sorunların devam edeceğini göstermiştir. 27 Temmuz 2011 tarihinde bir açıklama
yapan Hoşyar Zebari, Tahran yönetiminin Kuzey Irak bölgesindeki topraklara
yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığını, bu dönemde yapılan saldırıların son 5
yıldaki en yoğun ve şiddetli saldırılar olduğunu ve bu durumun iki ülke arasındaki bağlara zarar verebileceğini belirtmiştir. Zebari, İran’ın saldırılarına
bir son vermesini ve Irak’la ilişkilerini iyileştirmesi gerektiğini ifade etmiştir.53
ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte İran’ın Irak üzerindeki etkisi, zannedilenin aksine daha fazla artmıştır. İran’a karşı sert bir tutum içerisinde politika geliştiren ve her zaman İran’a karşı mesafeli durmaya çalışan Saddam
Hüseyin’in ABD tarafından devrilmesi, halkının %62’si Şii olan Irak üzerinde İran’ın daha fazla etkili olmasına olanak sağlamıştır. Diğer bir ifadeyle,
ABD, istemeden de olsa düşmanı İran’a büyük bir iyilik yapmıştır. Bu konu
üzerine bir araştırma yapan İngiliz gazetesi The Guardian, İran’ın Irak üzerindeki etkisinin tahmin edilenden çok daha fazla olduğunu belirtmektedir.
Öyle ki The Guardian, Irak’taki en güçlü adamın İran Devrim Muhafızları
Ordusu Komutanı Kasım Süleymani olduğunu iddia etmektedir. Bu iddialarına Süleymani’nin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad dâhil herkesi
pas geçerek doğrudan İran’ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney’in emriyle
hareket etmesini ve Irak eski Milli Güvenlik Başkanı Murafık el-Rubai’nin,
Süleymani’nin Irak’taki en güçlü adam olduğunu ve onun içinde olmadığı
IRAK ■ 51
hiçbir şeyin halledilmesinin mümkün olmadığını belirten açıklamalarını delil
olarak göstermektedir.54
Buna ilaveten, İran’ın Irak üzerindeki etkisi ve faaliyetleriyle ilgili olarak sadece Irak hükümetinden eleştiriler gelmemekte, ayrıca bu ülkeyi işgal
eden ABD’den de gelmektedir. 1 Temmuz 2011 tarihi itibariyle ABD Savunma
Bakanlığı görevi sona eren Robert Gates, Tahran yönetimini Irak’ın içişlerine
karışmakla ve Iraklı Şii örgütlere silah sağlayarak ülkenin istikrarını bozmaya teşebbüs etmekle suçlamıştır. Gates, Irak’ta son dönemde öldürülen ABD
askerlerinin çoğunun el-Kaide’ye bağlı teröristler tarafından değil radikal Şii
gruplar tarafından öldürüldüğünü savunarak Tahran yönetiminin bu gruplara
sofistike ve güçlü silahlar temin ettiğini ileri sürmüştür. Ayrıca Gates, İran’ın
Irak’taki etkisine karşı Irak hükümetiyle birlikte hareket edeceklerini söylemiştir.55
Çin ile İlişkiler
Çin’in Saddam Hüseyin döneminde Irak’la özellikle enerji alanında imzaladığı büyük anlaşmalar, Irak’ın işgal edilmesiyle birlikte feshedilmiştir. Günümüzde iki ülke arasındaki ilişkiler yeniden tesis edilmeye çalışılmaktadır.
Dünyanın en büyük güçlerinden biri olan ve enerji ihtiyacı her geçen gün
artan Çin ile 2010 yılı verilerine göre 143,1 milyar varillik petrol rezervine
sahip olan Irak, karşılıklı olarak işbirliğini artırmaya çalışmaktadır. Temel
olarak ekonomisi ihraç ettiği petrol ve doğalgaza bağımlı olan Irak, Maliki’nin
18 Temmuz’da Pekin’e gerçekleştirdiği 4 günlük resmi ziyaretle ilişkilerin geliştirilmesi konusundaki istekliliğini göstermiştir. Ziyareti öncesi Maliki’nin
“Irak, Çin ve diğer önemli ülkelerle ekonomik ve diplomatik ilişkilerini düzeltmek istiyor. Bu iki tarafın da lehinedir. Çin’e yaptığım bu ziyaret iki ülke
arasındaki ilişkileri pekiştirmeyi amaçlamaktadır”56 şeklindeki açıklaması bu
ziyarette önemli açılımlar hedeflendiğini ortaya koymaktadır.
Maliki’nin ziyareti sadece petrol sektörüyle ilgili bir ziyaret olmamıştır.
Tren yollarını, limanları, okulları ve diğer projeleri kapsayan stratejik inşaat
çalışmalarını finanse etmek için Irak’ın yaklaşık olarak 36 milyara ihtiyacı
olduğunu belirten Maliki’nin danışmanı Ali el-Musavi, Maliki’nin ziyaretiyle
çok sayıda Çin firmasının Irak’a yatırım yapmaya davet edileceğini söylemiştir. Halen Irak’ta Petro China ve China Zhenhua Oil gibi önemli Çin şirketlerinin Irak’ta faaliyet gösterdiğini belirten Musavi, Çin şirketlerinin diğer
sektörlere de yatırım yapmasını beklediklerini ifade etmiştir.57 Hâlihazırda
Çin-Irak ticaret rakamlarına bakıldığında Irak’ın daha fazla ihracat yaptığı
görülür. Ancak bu ticaretin neredeyse tamamı petrol ihracatından kaynaklanmaktadır. Irak 4,723 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken Çin de 2,733
milyar dolarlık bir ihracat yapmaktadır.58
52 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Bahreyn ve Suriye Olayları: İki Farklı Dış Politika
Irak’ta yapılan gösterilerle neredeyse aynı tarihlerde Bahreyn’de başlayan
gösteriler Bahreyn yönetimi tarafından çok sert bir şekilde bastırılmaya çalışılmıştır. Özellikle yönetimdeki Sünni rejimin değişmesinden endişelenen
Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn’e asker
göndererek yönetime açık destek vermişlerdir. Irak bu müdahalelere İran’la
benzer tepkiyi vererek asker gönderen ülkelerin bu operasyonlarına son vermesini istemiştir. Irak’tan gelen tepkiler hem dini liderler hem de devlet kurumlarından gelmiştir. Bahreyn’e yapılan askeri operasyonların Ortadoğu bölgesindeki çatışmaları artırabileceğini, özellikle mezhep çatışmalarının fitilini
ateşleyebileceğini söyleyen Başbakan Nuri el-Maliki, müdahaleci ülkelerin
uyguladıkları politikaları değiştirmeleri gerektiğini ifade etmiştir.59 Buna ilaveten Irak’taki en büyük Şii dini lider Ayetullah Ali Sistani de Bahreyn yönetimini, göstericilere karşı güç kullanmamaya, sorunu barışçı yollarla çözmeye
davet etmiştir. Ayrıca Sünni ve Şii din adamlarını bir araya getiren Irak Din
Adamları Heyeti de, hem Bahreyn yönetimine güç kullanmaya son vermesi
için çağrıda bulunmuş, hem de Suudi Arabistan yönetimini Müslüman bir
ülkenin halkına karşı savaşmakla suçlamıştır.60
Ortadoğu Bölgesinde Tunus’la başlayıp Mısır’la devam eden halk hareketleri Mart 2011’de Suriye’de de kendisini göstermeye başlamıştır. Beşar Esad
liderliğindeki Baas Partisi yönetiminin, Mart ayından beri devam eden halk
hareketlerini şiddete başvurarak çözmeye çalışmasından dolayı isyancılar ile
ordu birlikleri arasındaki çatışmalar daha geniş bölgelere yayılmıştır. Suriye’deki olayların komşularını etkileme olasılığı ise oldukça yüksektir. Olayların başladığı Mart 2011’de Beşar Esad’a bir mektup yollayan Celal Talabani, ülkesinin Şam yönetimine olan desteğini belirterek Suriye’nin istikrarına
vurgu yapmıştır.61 Irak’ın buradaki yaklaşımını anlayabilmek için 2009 yılına
kısaca değinmekte fayda vardır. Hatırlanacağı üzere Bağdat yönetimi 2009
yılı Ağustos ayında Bağdat’ta meydana gelen ve 100’den fazla kişinin hayatını
kaybettiği ve 600’den fazla kişinin de yaralandığı bombalı saldırılardan Şam
yönetimini sorumlu tutmuş, Suriyeli makamlardan Muhammed Yunus Ahmet
ve Sitam Ferhan’ın Iraklı yetkililere teslim edilmesini talep etmiş ve bu iki
terörist teslim edilinceye kadar Bağdat yönetimi Şam büyükelçisini Irak’a çağırmıştır. Ayrıca Irak hükümeti, ülkeye giren teröristlerin Suriye topraklarını
kullandığını belirterek Şam yönetiminden sınırların korunması konusunda
daha fazla çaba göstermesini istemiştir.62
Çünkü Irak hükümeti Suriye’deki istikrarsızlıktan ve sınırların kontrol
edilememesinden büyük ölçüde tehdit algılamaktadır. Suriye yönetiminin
kendi askerlerini ülke içerisindeki isyanları bastırmak için 22 Haziran’da sınırlardan geri çağırması, Irak-Suriye sınırının korunmasını çok zayıflatmıştır.
Suriye’nin askerlerini çekmesinden 1 gün sonra, 23 Haziran’da Bağdat’ta 34
kişinin ölmesine neden olan bir patlamanın olması Irak’ın endişelerini doğ-
IRAK ■ 53
rular nitelikteydi.63 Diğer yandan 2003 yılındaki işgalden sonra yurt dışına
giden Iraklıların büyük bir çoğunluğu Suriye’ye gitmişti. Mülteci konumunda
olan yaklaşık 2,5 milyon Iraklının, Suriye’deki olaylardan dolayı Irak’a geri
gelmesi/gelme olasılığı, zaten iktisadi ve siyasi olarak zor durumda olan Irak’ı
daha kötü bir duruma sokabilecekti.64
Bahreyn konusunda halktan yana tavır alan Bağdat yönetimi Suriye konusunda farklı bir çizgide hareket etmiştir. Ekonomik olarak işbirliğini derinleştirmeye çalışarak Mayıs ayında İran ve Suriye ile birlikte ortak doğalgaz anlaşması imzalamıştır. Bu yakınlaşmaya paralel olarak Arap Birliği’nin
Suriye’nin üyeliğini askıya aldığı 2 Kasım 2011 tarihindeki oylamalarda Irak
hükümeti çekimser oy kullanarak Esad yönetimine olan desteğini açığa vurmuştur. Ancak hükümetin bu tutumu, Irak içerisindeki etnik gruplar arasında
farklı bir şekilde değerlendirilmiştir. Özellikle Kürtler ve Sünniler, Esad’a
destek veren yaklaşıma karşı çıkmışlardır. Buna ilaveten eski Başbakan İyad
Allavi’nin liderliğindeki Irakiye Listesi tarafından yapılan açıklamada, kullanılan çekimser oyun tüm siyasi partileri bağlamadığını, sadece Nuri el-Maliki
ve Şii koalisyonu içerisindeki bazı partileri bağladığını söylemiştir. Çünkü
Allavi, Irak Anayasasının başka ülkelerin içişlerine karışmaya izin vermediğini belirtmiştir.65
Irak’ın Suriye’deki olaylara Mısır’daki olaylardan farklı tepki vermesi ve
Suriye’deki halk hareketini başlatan gruplara karşı mesafeli yaklaşımı, Nuri
el-Maliki’nin ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında da kendini göstermiştir. Obama, Irak’ın kendisi için en iyi olan kararı yine kendisinin vereceğini,
bunu İran ya da başka bir ülke istiyor diye yapmayacağını belirttikten sonra Suriye lideri Beşar Esad’ın koltuğu bırakması gerektiğini ifade etmiştir.
Ancak Nuri el-Maliki, Obama’dan farklı olarak, komşusundan böyle bir şey
istemesinin kendi işi olmadığını ve komşusunun içişlerine karışamayacağını
söyleyerek halk hareketleri başladığından beri Beşar Esad yönetimine olan
desteğini devam ettirdiğini göstermiştir.66
Kuveyt-Irak İlişkileri
Saddam Hüseyin zamanında dibe vuran iki ülke arasındaki ilişkiler henüz
tam olarak rayına oturmamış olsa da, gerek diplomatik gerekse ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelik adımlar atılmaya çalışılmaktadır. Ancak tarihten gelen ve yeni ortaya çıkan bazı ihtilaflı konular iki ülke arasında önemli
birer sorun olarak varlığını korumaktadır. 1. Körfez Savaşı sırasında Kuveyt’i
işgal eden Irak’a karşı Birleşmiş Milletler’in almış olduğu karar çerçevesinde Irak’ın, Kuveyt’e toplam 52 milyar dolarlık bir ödeme yapmasına karar
verilmişti. Ancak Bağdat yönetimi bu rakamın sadece 28 milyarlık kısmını
ödemiş geri kalan 24 milyar dolarlık kısmını ise ödememişti. Buna ilaveten
Kuveyt Havayolları da, kendisine ait olan 10 uçağı ve birçok yedek parçayı
Irak’ın Körfez Savaşı sırasında kaçırdığını iddia ederek 1,5 milyar dolarlık
54 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
tamirat borcu talep etmişti.67 Halen çözüme kavuşturulamayan bu tartışmalar
altında Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ve Kuveyt’in Irak Büyükelçisi
Ali Muhammed el-Mü’min, Bağdat’ta bir araya gelmişlerdir. Kuveyt’in Bağdat Büyükelçiliği binasının açılış töreninde bir araya gelen ikili, Kuveyt ile
Irak arasındaki tarihsel düşmanlığın geride bırakılması ve ilişkilerin tamir
edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Ancak her iki yetkili de sorunların çözümüyle ilgili bir tarih vermekten kaçınmıştır. Mü’min, sorunların çözümü
için daha fazla zamana ihtiyaçları olduğunu ve farklı mekanizmaların geliştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.68
Buna karşılık beklenmedik şekilde Irak ile Kuveyt ilişkileri her iki ülkenin de birbirine yakın yerlerde liman inşa etmeye başlamalarıyla birlikte
gerginleşmiştir. Kuveyt, Irak karasularına yakın konumda bulunan Bubiyan
Adası’nda Büyük Mübarek Limanı inşaatına Nisan 2011’de başlamıştır. 2016
yılında tamamlanması öngörülen inşaat bittiğinde konteynır depoları, derin
su limanı, serbest ticaret bölgesi, raylı sistem ve konaklama yerlerini barındıracak olan Mübarek Limanı için Kuveyt yönetimi, Güney Koreli Hundai
şirketiyle 1,1 milyar dolar karşılığında anlaşmıştır.69 Kuveyt Kamu Çalışmaları Bakanlığı Danışma Kurulu Direktörü Sorur el-Otaybi, inşaat tamamlandığında Mübarek Limanı’nın Basra Körfezi’ndeki en büyük liman olacağını
söylemiştir.70
Irak için bu limanın sorun teşkil etmesi, kendisinin daha önceden projesini hazırlayıp hayata geçirmek için uğraştığı Büyük Fav Limanı ile çok yakın
bir yerde olmasından kaynaklanmaktaydı. 15 Nisan 2009 tarihinde İtalyan
Technital şirketiyle anlaşma imzalayan Bağdat yönetimi, ancak 4 Nisan 2011
tarihinde Fav Limanı inşaatına başlayabilmiştir.71 6 milyar dolara mal olması
öngörülen limanda 99 milyon ton kapasiteli büyük konteynır depoları, derin
su limanı ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanması öngörülen raylı sistem bulunuyordu. Bu proje Irak için oldukça önemliydi, çünkü Fav Limanı
tamamlandığında Asya ve Avrupa arasında önemli bir transit geçiş merkezi
olmasıyla birlikte Süveyş Kanalı’na alternatif olabileceği planlanmaktaydı.
Irak’ın sahip olduğu diğer limanlar, eski ve düşük kapasiteli olmasından dolayı Irak’ı ileriye taşıyabilecek özellikte değillerdi. Bu nedenle Fav Limanı’nın
hayata geçirilmesi Bağdat için çok önemliydi. Bu doğrultuda liman inşaatının 2017 yılında bitirilmesi planlanmıştı.72 Bu yüzden Kuveyt’in Bubiyan
Adası’nda büyük bir liman inşa etmesi Bağdat yönetimi tarafından şiddetle
eleştirilmekteydi. Basra Valisi Halef Abdussamed, Mübarek Limanı’nın tamamlanmasıyla birlikte sadece Irak genelinde değil, Basra’da bile binlerce
insanın işsiz kalacağını ve Basra’nın ekonomisinin %60’a yakın zarar göreceğini belirtmiştir.73
IRAK ■ 55
Harita 1: Mübarek ve Fav Limanı
Kaynak: “Iraq-Kuwait Argue Over Competing Port Plans in the Persian Gulf”,
Iraq News, 3 Haziran 2011.
Kuveyt yönetimine karşı baskı uygulamaya çalışan Bağdat yönetimi konuyu BM gündemine götüreceğini belirterek Kuveyt’ten limanın inşaatını
durdurmasını talep etmiştir. Ancak Kuveyt yönetimi inşaata devam edeceğini
açıklamıştır. Konuyla ilgili olarak Exeter İngiliz Üniversitesi Körfez Çalışmaları bölümünde görev yapan Profesör Gerd Nonneman, Kuveyt yönetiminin
Mübarek Limanı inşaatında ısrarlı olmasını Kuveyt’in artan kendine güvenine
bağlamaktadır. Eğer Saddam döneminde olunsaydı Kuveyt’in bu hareketinin
şiddetle durdurulacağını belirten Nonneman, günümüzde ise konjonktürün
farklı olduğunu ve Kuveyt’in Irak karşısında mevcut tutumunu devam ettirebildiğini söylemektedir.74
Ulusal çıkarlara dayalı olarak iki ülke arasında bazı sorunlar ortaya çıkmış olmasına rağmen Bağdat ve Kuveyt yönetimleri, Saddam Hüseyin döneminden beri kötü olan ilişkileri düzeltmek için önemli adımlar atmışlardır.
Karşılıklı üst düzey ziyaretlerin yaşandığı 2011 yılında ilk ziyaret Kuveyt
Başbakanı Şeyh Nasır el-Muhammed el-Sabah tarafından gerçekleştirilmiştir.
Muhammed el-Sabah’ın 12 Ocak’taki ziyareti, Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i
işgal etmesinden bu yana en üst düzeyde yapılan ilk resmi ziyarettir. Muhammed el-Sabah’ın iki ülke arasındaki problemlerin artık aşılması gerekliliğini
ve bunun için her iki tarafın da gereken özveriyi göstermesi gerektiğini belirten açıklamaları ve BM Güvenlik Konseyi’nin, 1991 yılında Irak’a karşı almış
olduğu yaptırım kararlarının çoğunu kaldırması Kuveyt-Irak ilişkilerinin daha
olumlu bir havada devam edebileceğine yönelik beklentileri artırmıştır.75 Muhammed el-Sabah’ın ziyaretine karşılık Nuri el-Maliki’nin Kuveyt ziyareti ise
56 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
16 Şubat’ta gerçekleşmiştir. Bu ziyaret sırasında Maliki’nin “Saddam dönemi
bir trajediydi fakat artık sona erdi.” şeklindeki sözleri Bağdat yönetiminin de
iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini istediğini gösteriyordu. Ayrıca
Maliki, Kuveyt ve Irak hükümetlerinin iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi için
mutabık kaldıklarını belirterek Kuveytli işadamlarını Irak’ı tekrar keşfetmeye
ve yatırım yapmaya davet etmiştir. Buna paralel olarak Kuveyt Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şeyh Muhammed el-Sabah ve Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, bu ziyaretin tarihi bir önemde olduğunu belirterek artık
iki ülke yöneticilerinin mevcut sorunlar üzerine açık bir şekilde ve doğrudan
görüşmeler yapabildiğini belirtmişlerdir.76
Türkiye-Irak İlişkileri
2011 yılında Türkiye-Irak ilişkileri Irak’taki siyasi kriz, Arap Baharı, ekonomik sorunlar/konular ve güvenlik konuları çerçevesinde şekillenmiştir.
Ortadoğu bölgesinde hızla yayılan Arap Baharı, Irak’ta yıl içerisinde Kerkük, Musul, Basra, Süleymaniye ve Bağdat gibi önemli şehirlere sıçramıştır.
Türkiye, Arap coğrafyasında yaşanan bu halk hareketlerinde tavrını halktan
yana koymuştur. Türkiye bu tavrını Tunus’ta açıkça ortaya koyarken Mısır’da
biraz daha geç açıklamış, Libya’da ise oradaki vatandaşlarını ve çıkarlarını
düşünerek olaylara temkinli yaklaşmış, vatandaşlarını tahliye ettikten sonra
tavrını netleştirebilmiştir. Ancak Suriye konusunda, Şam yönetimine verdikleri tavsiyelerin dikkate alınmamasını da göz önünde bulundurarak net bir
şekilde Beşar Esad karşıtı tutum içerisine giren Ankara, Bağdat’la bu konuda
farklı çizgilerde politikalar takip etmiştir.
Siyasi olarak farklı görüşler ön plana çıksa da iki ülke arasındaki ticaret rakamları 2011 yılında hızla yükselmeye devam etmiştir. 2003 yılında
iki ülke arasındaki toplam dış ticaret hacmi 791 milyon dolarken, 2011 yılı
itibariyle bu rakam 11 milyar dolara çıkmıştır. Bunun 8,3 milyar dolarlık kısmını Türkiye’nin Irak’a ihracatı oluştururken 2,5 milyar dolarını ise Irak’ın
Türkiye’ye ihracatı oluşturmuştur.77
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin bu denli yükselmesine neden
olan en önemli gelişmeler 2009 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyaretleri ve Iraklı yetkililerin de
Türkiye’ye gerçekleştirmiş oldukları ziyaretlerdir. Erdoğan’ın 2009 yılındaki
ziyareti sırasında çoğu ekonomik olmak üzere 48 anlaşmanın imzalanması,
yapılan ziyaretlerin ekonomik ilişkilere ne denli katkı sağladığını göstermektedir. Gerçekleştirilen ziyaretlerin ardından Türkiye’nin özellikle inşaat sektöründe Kuzey Irak bölgesine olan yatırımlarının artması ve 3 Türk şirketinin
Irak’ta petrol arama ve çıkarma ihalelerini kazanması artan ekonomik ilişkilere örnek gösterilebilir.78
IRAK ■ 57
Başbakan Erdoğan, 2009 yılındaki ekonomi ağırlıklı gerçekleştirdiği Irak
ziyaretinin ardından 2011 yılında siyasi yönü ağır basan ve Türkiye’nin Irak
politikasında keskin politika değişikliğinin başlangıcı olarak görülen bir ziyarette bulunmuştur. Bakanlar, işadamları ve bürokratlardan oluşan kalabalık
bir ekiple Bağdat, Necef ve Erbil’de temaslarda bulunan Erdoğan, Nuri elMaliki, Irak Yüksek Konseyi Başkanı Ammar el-Hekim, Irak Parlamento Başkanı Usame Nuceyfi, Şiilerin dini lideri Ayetullah Ali Sistani, Kürt Bölgesel
Yönetimi Lideri Mesut Barzani ve Iraklı Türkmen milletvekilleriyle görüşmelerde bulunmuştur. Erdoğan’ın ziyareti sırasında birçok ilk yaşanmıştır. Irak
Parlamentosu’nda ilk kez yabancı bir devlet lideri konuşma yapmıştır. İlk kez
Sünni bir lider Şii türbesini ziyaret etmiştir. Hem Şii hem Sünni türbelerini
ziyaret eden Erdoğan, Türkiye’nin tarafsız tutumunu yansıtmaya çalışmıştır.79
İlk kez bir yabancı devlet lideri Irak Parlamentosunda
konuşma yapıyor. 27 Mart 2011
Kaynak:http://turkey.setimes.com/tr/articles/ses/articles/features/departments/
world/2012/06/06/feature-01
Diğer yandan Erdoğan’ın ziyaretinde dikkat çeken bir diğer nokta Kuzey
Irak yönetimiyle Türkiye ilişkilerinin geldiği aşamadır. Uzun yıllar Türkmen odaklı bir Irak politikası yürüten Ankara, tüm Irak’a bakan bir politikaya
geçmiş, bu bağlamda da Kuzey Irak Yönetimiyle PKK konusu dâhil olmak
üzere enerji ve diğer ekonomik konularda işbirliğini geliştirmeye başlamıştır.
Konuya ilişkin yaptığı açıklamada Kuzey Irak’a yönelik politika değişiminin
kolay gerçekleşmediğini, zorluklara rağmen aşamalı ve çok sabırlı bir politika
takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, artık Erbil’i ziyaret etmenin vaktinin gelmiş olduğunu ifade etmiştir. Erdoğan, Erbil ziyaretinde Türkiye ile Kuzey Irak
58 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
bölgesi arasındaki ticaretin ve ekonomik ilişkilerin çok fazla arttığını ve bu
durumun siyasi ilişkilere de yansıması gerektiğini, böylelikle terör örgütünün
Irak’la Türkiye arasında bir şer odağı olmaması gerektiğini ifade etmiştir.80
Türkiye’den ilk kez bir başbakan Kuzey Irak’ta Erbil’i ziyaret etti.
Erdoğan’ı Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı
Mesut Barzani karşıladı. 28 Mart 2011
Kaynak: http://www.aliraqi.org/forums/showthread.php?p=147865946
Erdoğan’ın ardından önemli bir ziyaret de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından gerçekleştirilmiştir. Irak’ta yapılan ihaleler sonucu Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), işletmesini aldığı Siba
ve Mansurya sahalarının imza törenine katılmak üzere Bağdat’a giden Yıldız,
TPAO’nun o bölgede 20 yıllık bir işletme hakkı kazandığını ve bu bölgeye 1
milyar dolarlık yatırım yapılacağını söylemiştir. Yıldız ayrıca, daha önceden
yapılan ve TPAO’nun kazandığı ihalelerle ilgili olan bazı sıkıntıların giderilmesi için çalışacaklarını söylemiştir.81
İki ülke arasındaki üst düzey ziyaretlerin 2011 yılında önemli bir artış
göstermesi ve yapılan bu ziyaretlere işadamlarından oluşan kalabalık kafilelerin de eşlik etmesi, iki ülke arasında yapılan ticaretin önemli oranda
artmasını sağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine
bakıldığında durum daha iyi anlaşılacaktır:
IRAK ■ 59
Tablo 7: Türkiye-Irak Dış Ticaret Dengesi (Milyon $)82
2009
2010
2011
İhracat
5.124
6.036
8.314
İthalat
0.952
1.355
2.505
Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı, http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=7155BE01D8D3-8566-45208351967592CF.
Irak’la olan ticaretin önemli bir kısmı Kuzey Irak bölgesiyle yapılmaktadır. Özellikle inşaat sektöründe ağırlık kazanan Türkiye’nin yatırım çalışmaları, TPAO’nun ve diğer Türk şirketlerinin almış olduğu enerji ihaleleri örneklerinde olduğu gibi farklı sektörlere doğru geniş bir yelpazeye yayılmaktadır.
Bu çeşitlilik içerisine Erdoğan’ın Irak ziyareti içerisinde 31 Mart 2011 tarihinde 3 Türk bankasının (Ziraat Bankası, Vakıfbank ve İş Bankası) Erbil’de
şube açmasıyla, finans sektörü de bölgeye hızlı bir şekilde giriş yapmıştır.
Açılış sırasında yaptığı konuşmada Erdoğan, Türkiye-Irak ticaretinin 2010
yılında 7 milyar doları aştığını ve bu ticaretin önemli bir kısmının Kuzey Irak
bölgesiyle olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Erdoğan bölgedeki Türk şirketlerinin sayısının 741’e ulaştığını, 20 binden fazla Türk vatandaşının bölgesel
makamlardan daimi ikamet izni sahibi olduğunu, bu durumun da Türkiye ve
Kuzey Irak bölgesi arasındaki ilişkilerin gelişmesine önemli katkıda bulunabileceğini ifade etmiştir.83 Buna ilaveten İş Bankası Erbil Şubesi’nin açılışı
sırasında yaptığı konuşmada Türk ihracatçısı, müteahhidi ve yatırımcısından
sonra Türk bankacılık sektörünün de Erbil’e geldiğini ve artık Erbil ile Türkiye arasında para transferinin çok daha kolay yapılacağını belirten Devlet
Bakanı Zafer Çağlayan, artık işadamlarının rahatlıkla teminat mektubu alabileceğini, bunun da Türkiye ile Irak arasındaki ticaret rakamlarına yansıyacağını söylemiştir.84
Ekonomik alanda güzel gelişmeler yaşanırken güvenlik alanında istenen
işbirliği bir türlü gerçekleştirilememiştir. Merkezi hükümetin Kuzey Irak bölgesinde fazla bir etkinliğinin olmamasının yanında Bölgesel Kürt Yönetimi’nin
de verdiği sözleri tutmadığı görülmüştür. 12 Ekim’de Türkiye’yi ziyaret eden
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ile
görüşmelerde bulunmuştur. Görüşmelerin ana gündem maddesi terör örgütü
PKK ve terörle mücadelede işbirliğinin geliştirilmesi olmuştur.85Türkiye’nin
Kuzey Irak sınırlarına ilişkin duyduğu endişenin ne kadar doğru olduğunu
gösteren açıklamalar Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’den gelmiştir. Haşimi, PKK’nın Irak topraklarında bulunmasının Irak Anayasasına
aykırı olduğunu; fakat ABD işgalinden sonra güvenlik güçlerinin şehir merkezlerinin güvenliğinden sorumlu olduğunu, ancak ilerleyen yıllarda kuzey
ve güney şehirlerinin güvenliğinin sağlanabileceğini belirterek Kuzey Irak
sınırlarının Türkiye için sorun yaratabilecek bir bölge olduğunu gözler önüne
sermiştir.86
60 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
PKK sorununa diplomatik yollarla önlem almaya çalışılırken Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) ile PKK arasındaki çatışmalar yıl içerisinde yoğun bir şekilde devam etmiştir. 14 Temmuz’da teröristlerin saldırısı sonucu 13 askerimiz
şehit düşerken87 17 Ağustos’ta yapılan saldırılarda 9 askerimiz daha şehit
düşmüştür.88 Bunun üzerine Başbakan Erdoğan’ın “...bıçak kemiğe dayandı
operasyon için Ramazan ayının bitmesinin beklendiğini, ancak artık dayanacak sabrımız kalmadı”89 şeklinde bir açıklama yapmasının ardından Kuzey
Irak’a hava harekâtı gerçekleştirilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre bu saldırılarda yaklaşık olarak 160 terörist öldürülmüştür.90 Ancak terör örgütü eylemlerine devam etmiş ve son yıllardaki en kanlı
saldırısını 19 Ekim’de gerçekleştirmiştir. Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde gerçekleştirilen saldırılarda 26 askerimiz daha şehit düşmüştür.91 Bunun üzerine
Türk ordusu büyük kısmı Türkiye sınırları içerisinde olmak üzere Kuzey Irak
Bölgesi’ni de kapsayan bir operasyon başlatmıştır.
Yurt içinde ve sınır ötesinde (Irak’ın kuzeyinde) toplam 5 ayrı bölgede,
toplam 22 taburla geniş kapsamlı, hava destekli başlatılan kara operasyonları 5 gün sürmüş ve 24 Ekim 2011 tarihinde sona ermiştir. Bu operasyon
sonunda Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre 270 terörist etkisiz hale getirilirken 210 terörist de yaralanmıştır.92 Harekâtla ilgili
açıklama yapan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, normal, rutin terörle
mücadelenin dışında Çukurca saldırısının üzerine Kazan Vadisi’nde yapılmış
olan operasyonun sona erdiğini, ancak terörle mücadelenin devam edeceğini
belirtmiştir.93
Görüldüğü üzere Ankara-Bağdat arasındaki ticari ve siyasi ilişkiler gelişse de, güvenlik konusu iki başkent arasında en önemli sorun olarak ortada
durmaya devam etmektedir. Uzun yıllardır iki ülke arasındaki öncelikli gündem maddesi olan terör konusu 2011 yılına da damgasını vurmuş, sonraki
yıllarda da iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin önündeki en büyük
engel olarak varlığını devam ettirmiştir.
Sonuç
Irak’taki Amerikan askeri varlığı 2011 yılında son bulurken, geride ekonomik, siyasal, askeri ve toplumsal düzeyde yıkılmış bir enkaz bıraktığı görülmektedir. Saddam Hüseyin’in yarattığı yıkım, Amerikan işgali ile birlikte
daha da derinleşmiştir. Buna bir de Arap Baharı’nın halk üzerindeki etkisi de
eklenince Irak iç siyaseti bir hayli karışmıştır.
Tüm Ortadoğu’yu kasıp kavuran Arap Baharı, Irak’ı da es geçmemiş, 2011
yılı içerisinde Irak’ın birçok şehrinde yerel yönetimlere ve ulusal hükümete
karşı gösteriler gerçekleştirilmiştir. Savaşın getirmiş olduğu yıkım ve istikrarsızlıkla mücadele etmek zorunda kalan Bağdat yönetimi Arap Baharı’nın
getirmiş olduğu sorunlarla da uğraşmak zorunda kalmıştır. Burada Başbakan
Maliki’nin uygulamış olduğu politikaların, ülkenin siyasal birliğinin sağlanmasına yönelik olmaktan ziyade, ülkeyi daha kaotik bir ortama sürüklediğini
ve ülke içerisindeki etnik gruplar arasındaki gerilimi daha fazla tırmandırdığını belirtmek gerekir.
Göreve geldiği günden beri merkezi yapının güçlendirilmesine gayret
eden Başbakan Nuri el-Maliki’nin, elde ettiği iktidarı merkezi yönetimi güç-
IRAK ■ 61
lendirerek elinde tutmaya çalıştığı söylenebilir. Öte yandan Maliki’nin ve
özellikle Şii ağırlıklı hükümetin gücünü kırmak isteyen Sünni gruplar da, son
dönemde özerk yönetimler oluşturma çabası içine girmiş ve Sünnilerin çoğunluğunu teşkil ettiği Selahattin, Diyala ve Anbar İl Meclisleri tarafından özerk
bölge oluşturma kararları alınmıştır. 2012 yılında benzer isteklerin gündeme
geleceğini ve Irak’ın parçalanmasına yönelik tartışmaların artacağını söylemek abartılı bir söylem olmayacaktır.
Öte yandan ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesinin ardından Irak güvenlik güçlerinin ülkenin güvenliğini sağlayıp sağlayamayacağı yönünde endişeler artmıştır. Gruplar arası tansiyonun yüksek olması ve etnisiteyi hedef alan
bombalı eylemlerin gerçekleştiriliyor olması, Amerikan işgali sonrası ülkenin
mezhepsel bir iç savaşa doğru sürükleneceği kaygılarını güçlendirmektedir. ABD’nin çekilmesinden sonra doğrudan Şii sivilleri hedef alan bombalı
saldırıların sayısında ciddi bir artış olduğu görülmektedir. 22 Aralık’ta başkent Bağdat’ta düzenlenen saldırılarda 69 kişi hayatını yitirirken, 6 Ocak’ta
yine Şiileri hedef alan saldırılarda 72 kişi yaşamını yitirmiştir. ABD askerlerinin çekilmesinin ardından bu askerlerin geride bıraktığı boşluğun Iraklı
güvenlik güçleri tarafından doldurulup doldurulamayacağı ise tartışmalıdır.
Bununla birlikte son dönemde Bağdat yönetiminin uygulamakta olduğu
dış politika, ilerleyen yıllarda kendisini zorlayabilir. Özellikle Suriye konusundaki aktif tutum ve Beşar Esad yanlısı algılama, Irak’ın bölgesel ilişkilerinde tahribat yaratabilir. Irak’ın Bahreyn’de halktan yana tavır sergilerken
Suriye’de olayların başlangıcından beri rejim yanlısı bir tutum sergilemesi,
örneğin Suriye’deki olası bir rejim değişikliğinde Irak’ı zora sokabilecektir.
Irak, kendi iç politikasıyla ilgili sorunları giderememişken ve etnik gruplar
arasındaki gerginlik hat safhadayken komşu ülkelerdeki halk hareketlerinde
farklı politikalar uygulaması kendisini sıkıntıya sokabilecektir.
Önümüzdeki dönemde Irak, Türk dış politikasında önemli bir yer tutmaya devam edecektir. Iraklı grupların kendi aralarındaki sorunları başarılı bir
şekilde çözüp Irak’ı güçlü ve istikrarlı bir ülkeye dönüştürebilmeleri yakın
zamanda pek mümkün gözükmemektedir. Türkiye açısından önemli olan,
Irak’taki istikrarsızlık ortamının devam etmesinin, Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturmaya devam edeceğidir. Bu yüzden, Türkiye’nin Iraklı
grupları ortak bir Iraklılık bilinci etrafında birleştirme yönündeki faaliyetlerine hız vererek devam etmesi gerekir. Bu durum Irak’ın geleceğini ilgilendirdiği ölçüde Türkiye’nin de güvenliğini ilgilendirmektedir.
Siyasi istikrarsızlığa rağmen ekonomik olarak Irak, sahip olduğu zengin
yer altı kaynakları sayesinde 2011 yılında önemli kazanımlar elde etmiş, büyük miktarda yabancı yatırımı ülkesine çekmiştir. Bu durumun 2012 yılında
da devam edeceğini ve Irak ekonomisinin biraz daha iyileşeceğini söyleyebiliriz.
Irak’ın refahının artırılması ve ülke içerisindeki sorunların çözülmesi için
Irak’taki tüm siyasi aktörlerin daha sorumlu davranması gerekmektedir. Zira
Irak’ın tekrar siyasal olarak ayrışması, Irak’ı mevcut durumdan çok daha kötü
bir konuma sürükleyebilir.
62 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
Kronoloji
• 12 Ocak: Kuveyt Başbakanı Şeyh Nasır el-Muhammed el-Sabah Irak’ı
ziyaret etmiştir. Sabah’ın bu ziyareti Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal
etmesinden bu yana en üst düzeyde yapılan ilk resmi ziyarettir.
• 18 Ocak: Üzerinde patlayıcı madde taşıyan canlı bomba, başkentin kuzeyinde Tikrit’te, polis merkezinin önünde bombayı patlatmıştır. Saldırı
sonucu 65 kişi ölürken 160’dan fazla kişi de yaralanmıştır.
• 28 Ocak: Şiilerin çoğunlukta olduğu Şule başta olmak üzere Bağdat’ın
çeşitli bölgelerinde meydana gelen patlamalarda 51 kişi ölmüş 121 kişi
de yaralanmıştır.
• 2 Şubat: Türkiye, Telafer’de Sünni ve Şii gruplar arasındaki sorunların
çözümüne ilişkin her iki gruptan temsilcilerin katıldığı görüşmelere ev
sahipliği yapmıştır. Telafer’de Sünni-Şii çatışmasını sona erdirmek için
kurulan Milli Barış Komisyonu, 2 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Hilton
Otel’de toplanmıştır.
• 12 Şubat: Bağdat’ın 100 km kuzeyinde Şiilerin 11. İmamı Hasan elAskari’nin türbe ve camisinin bulunduğu Samarra kentinde canlı bomba
tarafından gerçekleştirilen bombalı eylem neticesinde 48 Şii hacı hayatını
kaybederken 80 kişi de yaralanmıştır.
• 12 Şubat: Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, resmi temaslarda bulunmak üzere Suriye’ye gitmiştir.
• 16 Şubat: Muhammed el-Sabah’ın ziyaretine karşılık Nuri el-Maliki,
Kuveyt’e iade-i ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret sırasında Maliki’nin “...
Saddam dönemi bir trajediydi fakat artık sona erdi” şeklindeki sözleri
Bağdat yönetiminin de iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini istediğini göstermiştir.
• 25 Şubat: Halkın yönetime karşı “Öfke Günü/Öfke Cuması” adıyla yaptığı gösteriler tam anlamıyla bir patlamaya neden olmuştur. Hükümete
bağlı güçlerin müdahaleleri neticesinde 8 kişi hayatını kaybederken 277
kişi de yaralanmıştır.
• 27 Şubat: Gösteriler nedeniyle zor duruma düşen Maliki, halkın tansiyonunu düşürebilmek için revizyona gideceğini, 27 Şubat’tan itibaren 100
günlük süre içerisinde hükümetin politikalarını gözden geçireceğini ve
gerekenin yapılacağını söylemiştir.
• 29 Mart: Üzerine patlayıcı maddeleri bağlayan canlı bomba, toplantı
halinde olan Tikrit İl Meclisine saldırı düzenlemiştir. Saldırı neticesinde aralarında birçok meclis üyesi ve gazetecinin olduğu 41 kişi hayatını
kaybetmiştir. Güvenlik kuvvetlerinin olay yerine gelmesinden sonra çıkan
çatışmalarda 17 kişinin daha hayatını kaybetmesiyle ölü sayısı 58’e yükselmiştir.
• 30 Mart: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar, işadamları ve bürokratlardan oluşan kalabalık bir ekiple Irak’ı ziyaret
etmiştir. Erdoğan, Nuri el-Maliki, Irak Yüksek Konseyi Başkanı Ammar
IRAK ■ 63
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
el-Hekim, Irak Parlamento Başkanı Usame Nuceyfi, Şiilerin dini lideri
Ayetullah Ali Sistani, Kürt Bölgesel Yönetimi Lideri Mesut Barzani ve
Iraklı Türkmen milletvekilleriyle görüşmelerde bulunmuştur.
31 Mart: 3 Türk bankasının şubesi Başbakan Erdoğan’ın da katılımıyla
Erbil’de açılmıştır. Böylelikle Türk finans sektörü de bölgeye hızlı bir şekilde giriş yapmıştır.
4 Nisan: 15 Nisan 2009 tarihinde İtalyan Technital şirketiyle anlaşma
imzalayan Bağdat yönetimi, 6 milyar dolara malolması öngörülen Fav Limanı inşaatına 4 Nisan 2011 tarihinde başlamıştır.
9 Nisan: Kuveyt, Irak karasularına yakın konumda bulunan Bubiyan
Adası’nda Büyük Mübarek Limanı inşaatına başlamıştır. Güney Koreli
Hundai şirketiyle varılan anlaşma çerçevesinde 1,1 milyar dolara mal
olması planlanan liman inşaatı 2016 yılında tamamlanması öngörülmektedir.
22 Mayıs: Irak resmi kurum ve kuruluşlarından sivillere ve ABD askerlerine kadar 17 farklı noktanın hedef alındığı saldırılar gerçekleştirilmiştir. Kanlı Pazar olarak da adlandırılan bu günde toplam 19 kişi hayatını
kaybetmiş, 80 kişi de yaralanmıştır.
23 Mayıs: Tahran ve Bağdat yönetimleri arasında Irak’a 25 milyon m3
doğalgaz aktarılmasını öngören geçici bir anlaşma imzalanmıştır.
6 Haziran: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), işletmesini aldığı Siba ve Mansurya sahalarının imza törenine katılmak üzere
Bağdat’a giden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TPAO’nun
o bölgede 20 yıllık bir işletme hakkı kazandığını ve bu bölgeye 1 milyar
dolarlık yatırım yapılacağını söylemiştir.
23 Haziran: Tikrit’teki Sünnilerin gittiği camiye yapılan saldırıda 15
kişi hayatını kaybederken 18 kişi de yaralanmıştır.
23 Haziran: Bağdat’ın bir Şii mahallesinde 3 farklı noktada yapılan saldırılarda 21 kişi ölürken 42 kişi de yaralanmıştır.
6 Temmuz: İran’ın ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi 200 kişilik bir ekiple Irak’a resmi bir ziyarette bulunmuştur. Yapılan
görüşmelerde İran’ın Irak ile iletişim, yol ve inşaat yapımı, tarım ve diğer
sektörlere ilişkin işbirliği imkânları ele alınmıştır.
18 Temmuz: İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Col
Ranbarzadeh, yaptıkları operasyonlar neticesinde PJAK’a ait 3 kampın
ele geçirildiğini ve yaklaşık olarak iki hafta içerisinde 56 teröristin öldürüldüğünü belirtmiştir.
25 Temmuz: Irak hükümeti İran’dan yıllık 10 milyar dolarlık bir doğalgaz alım anlaşması imzalamıştır. Suriye’nin de dâhil olduğu bu anlaşmaya
göre İran’dan Irak ve Suriye’ye uzanan bir doğalgaz boru hattı döşenecek,
ilerleyen yıllarda ise bu hat Lübnan’a kadar uzatılabilecekti.
30 Temmuz: Irak Parlamentosu almış olduğu kararla 17 Bakanlığı fes-
64 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
hetmiştir. Ancak daha sonra ‘Parlamento İlişkileri, Kadınlar ve Vilayetlerden Sorumlu Bakanlıkların görevlerine devam etmesine karar verilmiştir.
15 Ağustos: Kut, Tikrit, Taci, Necef, Bakubu, Kerkük, Ramadi, Kerbela,
Han Beri Saad, İskenderiye, Musul ve Bağdat’ta kent merkezlerinde bomba yüklü araçlarla gerçekleştirilen saldırılar neticesinde 66 kişi hayatını
kaybetmiş, 230 kişi de yaralanmıştır.
29 Ağustos: Gazaliye semtinde Sünnilerin kullandığı camiye yapılan
saldırıda 28 Iraklı hayatını kaybederken 37 Iraklı da yaralanmıştır.
12 Ekim: Bağdat’ta bomba yüklü araçla ve canlı bomba tarafından gerçekleştirilen saldırıda 28 kişi hayatını kaybetmiştir.
12 Ekim: Türkiye’yi ziyaret eden Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari,
Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ile görüşmelerde bulunmuştur. Görüşmelerin ana gündem maddesi terör örgütü PKK ve terörle mücadelede
işbirliğinin geliştirilmesi olmuştur.
19 Ekim: Kuzey Irak topraklarından Türkiye sınırına sızan yaklaşık 200
kişilik bir terörist grup Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde farklı güvenlik
noktalarına yaptığı saldırılarda 26 Türk askerini şehit etmiştir.
19 Ekim: Terör örgütü PKK tarafından 26 Türk askerinin şehit edilmesinin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak bölgesini de içine alan
bir operasyon başlatmıştır. Operasyon neticesinde 270 terörist öldürülmüştür.
27 Ekim: Bağdat yakınlarındaki Şila bölgesinde yapılan saldırı neticesinde 38 kişi hayatını kaybetmiştir.
2 Kasım: Arap Birliği’nin Suriye’nin üyeliğini askıya aldığı 2 Kasım
2011 tarihindeki oylamalarda Irak hükümeti çekimser oy kullanarak Esad
yönetimine desteğini açığa vurmuştur.
27 Kasım: Irak genelindeki doğal kaynakların bulunması ve altyapının geliştirilmesine katkı sağlaması için %51’ini Irak’ın, %44’ünü Royal Dutch Shell ve %5’ini Mitsibushi şirketlerinin oluşturduğu Basra Gaz
Şirketi (Basra Gas Company) adında ortak bir şirket kurulmasına karar
verilmiştir.
28 Kasım: Petrol ve doğalgazın çıkarılması ve ihraç edilmesine yönelik olarak Royal Dutch Shell ve Mitsubishi şirketleriyle 17 milyar dolar
tutarında 25 yıllık bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Basra
bölgesindeki yatakların işletilmesi hakkı bu iki şirkete verilmiştir.
15 Aralık: 2003 yılından beri Irak’ta askeri varlığını devam ettiren ABD,
resmi olarak askerlerini Irak’tan çekmiştir.
22 Aralık: ABD’nin askerlerini çekmesinin ardından başkent Bağdat’ın
Şii bölgelerinde gerçekleştirilen bombalı saldırılar neticesinde 70 sivil
hayatını kaybetmiştir.
IRAK ■ 65
Notlar
1
“Sadr ve Sistani’den Öfke Gününe Katılmayın Çağrısı!”, Iran Analiz, 24 Şubat 2011.
2
Bilgay Duman, “Irak’ta “Öfke Günü” Patlaması, http://www.orsam.org.tr/tr/..., 28 Şubat 2011.
3
Bilgay Duman, “Irak’ta “Öfke Günü” Patlaması, http://www.orsam.org.tr/tr/..., 28 Şubat 2011.
4
“Iraq: Protests Spread to Kurdistan”, IPS News, 17 Şubat 2011.
5
“The Iraqi Government Gets Downsized: Political and Constitutional Considerations”,
Gulf Analysis, 30 Temmuz 2011.
6
“Irak Başkan Yardımcısı Tarık Haşimi Hakkında Tutuklama Kararı”, Stratejik Analiz, 22
Mayıs 2012.
7
Ramzy Mardini, “Iraq’s Recurring Political Crisis”, Institute for the Study of War, 22
February 2012, s.1-4.
8
Veysel Ayhan, “Irak’ta Şii-Sünni Gerginliği: Irak’ın Federe Bölgelere Bölünmesi İhtimali”,
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3002, 23 Aralık 2011.
9
“Iraq: bomb blasts in Baghdad kill at least 15”, BBC, 26 Kasım 2011.
10 “Anbar gives 14-day notice to central government,” Aswat al-Iraq, 20 Aralık 2011;
“Maliki meets Fahdawy on Saturday to discuss the 20 demands of Anbar,” Al-Mowatan
News, 30Aralık 2011.
11 “Haşimi: Irak’taki İran nüfuzuna karşı durmanın bedelini ağır ödedim”, Zaman, 27 Aralık 2011.
12 “Iraklı Şii ve Sünni liderle İstanbul’da mutabakata vardı”, Cihan, 26 Şubat 2011.
13 “Irak krizleri El-Kaide için bir nimet”, Zaman, 28 Aralık 2011
14 “Irak krizleri El-Kaide için bir nimet”, Zaman, 28 Aralık 2011.
15 “At least 65 die in attack at recruitment center in northern Iraq”, CNN, 18 Ocak 2011.
16 “Baghdad attacks kill at least 51”, CNN, 27 Ocak 2011.
17 Bağdat’ın 100 km kuzeyinde yer alan Samarra şehri, Şiilerin 11. İmamı Hasan elAskari’nin türbe ve camisinin bulunduğu bir yer olması dolayısıyla Şiiler için önemli bir
şehirdir
18 “Irak’taki bombalı saldırılarda ölü sayısı 48’e yükseldi”, Zaman, 13 Şubat 2011.
19 “Irak’ta bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 13 kişi öldü”, Zaman, 17 Şubat 2011.
20 “Iraqi dozens killed in siege at Tikrit council”, BBC, 29 Mart 2011.
21 “String of Bombings rock Baghdad killing 19”, CNN, 22 Mayıs 2011
22 “Irak’taki saldırılarda ölü sayısı 15’e yükseldi”, Anadolu Ajansı, 23 Haziran 2011.
23 “Bağdat’ta bombalı saldırılarda 21 kişi öldü”, Cihan, 23 Haziran 2011
24 “Irak’ta temmuz ayı bilançosu: 259 ölü 453 yaralı”, Anadolu Ajansı, 5 Ağustos 2011
25 “At least 35 killed in twin explosions near Baghdad”, CNN, 5 Temmuz 2011.
26 “35 killed in series of attacks accross Iraq, official says”, CNN, 29 Ağustos 2011.
27 “Irak’ta Ağustosta şiddetin blançosu: 295 ölü 399 yaralı”, Anadolu Ajansı, 2 Eylül
2011.
28 “Irak’ta 22 Şii hacı öldürüldü”, Cihan, 13 Eylül 2011.
29 “Iraq bombs: Police targeted in capital Baghdad”, BBC, 12 Ekim 2011.
30 “Dozens killed in co-ordinated Baghdad attacks”, BBC, 22 Aralık 2011.
66 ■ ORTADOĞU YILLIĞI 2011
31 “Iraq: bomb blasts in Baghdad kill at least 15”, BBC, 26 Kasım 2011.
32 “Iraq’s economy shows signs of growth”, USA Today, 24 Haziran 2012.
33 “Iraq’s economy shows signs of growth”, USA Today, 24 Haziran 2012.
34 “Foreign investment in Iraq finally building momentum”, Reuters, 19 Nisan 2012; “Foreign Investment in Iraq Soars”, Iraq Business News, 15 Mart 2012.
35 “Shell and Iraq in new energy deal”, BBC, 27 Kasım 2011.
36 “Iraq’s economy shows signs of growth”, USA Today, 24 Haziran 2012.
37 “Britain ends military mission in Iraq, withdraws troops”, CNN, 22 Mayıs 2011
38 “Iraq Index, Tracking Variables of Reconstruction & Security in Post Saddam Iraq”,
http://www.brookings.edu/iragindex, s.7-14, 30 Kasım 2011.
39 ABD, Irak’taki askerlerini Aralık ayı sonu itibariyle Irak’tan çekmiştir.
40 “Irak F-16 savaş uçağı almayı erteledi, parayı gıdaya harcayacak”, Zaman, 14 Şubat
2011.
41 “Irak, ABD’den 36 adet F-16 savaş uçağı alacak”, Zaman, 30 Temmuz 2011.
42 “Iraq makes first payment in deal to buy 18 US F-16s”, BBC, 27 Eylül 2011.
43 “Iraqi PM courts Iran during visit”, Al-Jazeera, 19 Ekim 2010.
44 “Iran, Iraq Reach Deal on Joint
com/2011/01/10/.../5, 10 Ocak 2011.
Oilfields”,
www.iraq-businessnews.
45 “Iran, Iraq Reach Deal on Joint
com/2011/01/10/.../5, 10 Ocak 2011.
Oilfields”,
www.iraq-businessnews.
46 “Iranian top official visits Iraq”, Irish News, 6 Temmuz 2011; “Iranian officials vsits
Iraq to further boost ties”, http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4091795,00.
html, 6 Temmuz 2011.
47 “Iraq, iran sign natural gas agreement”, AFP, 25 Temmuz 2011.
48 “Iraq seks Iranian gas for power generation”, Associated Press, 23 Mayıs 2011.
49 “Iraq says Iran shelling of Kurdish rebels damages ties”, AFP, 27 Temmuz 2011.
50 “Iranian troops attack Kurdish PJAK rebels bases in Iraq”, BBC, 18 Temmuz 2011.
51 “Salehi: Iraq security important to Iran”, Press TV, 5 Ocak 2011.
52 “Iran continue anti-PJAK operations”, Pess TV, 27 Temmuz 2011.
53 “Iraq says Iran shelling of Kurdish rebels damages ties”, AFP, 27 Temmuz 2011
54 “Irak’ın en güçlü adamı İranlı bir komutan, The Guardian, 30 Temmuz 2011
55 “Irak’taki Şiileri İran silahlandırıyor”, Zaman, 20 Haziran 2011
56 “Iraqi Prime Minister’s first strategic visit to China”, The Daily Star, 30 Temmuz 2011.
57 “China’s Iraq Investment”, Iraq Business News, 27 Temmuz 2011.
58 “China, Main Economic Indicators”, http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/..., s.6, 21
Mart 2012.
59 “Iraq criticises Bahrain intervention in march”, Reuters, 16 Mart 2011.
60 “Shiites rally behind Bahrain protesters”, ABC News, 17 Mart 2011.
61 “The Iraqi government’s Approach Towards the Uprisings in Syria”, RST Anatolia Daily,
23 Haziran 2011.
62 “Maliki blames Syria for attacks, Assad denies claims”, AFP-France24, 4 Eylül 2009;
“Iraq and Syria recall envoys”, Al-Jazeera, 25 Ağustos 2009 (Erişim Tarihi: 12 Temmuz
2012)
IRAK ■ 67
63 Bilgay Duman, “Arap Baharı’nın Irak’a Yansımaları ve Irak’ın Olaylara Yaklaşımı”, Ortadoğu Analiz, Cilt.3, Sayı: 36, Aralık 2011, s. 32.
64 Duman, a.g.m., s. 33.
65 “Irak Arap Birliği kararına muhalif”, Sabah, 14 Kasım 2011.
66 “Obama and Maliki back Iraq post-war future”, BBC, 13 Aralık 2011.
67 “Iraq, Kuwait move to repair relations”, Daily Times, 27 Ocak 2011.
68 “Iraq, Kuwai tmove to repair relations”, Daily Times, 27 Ocak 2011.
69 “Iraq-Kuwait Argue Over Competing Port Plans in the Persian Gulf”, Iraq News, 3 Haziran 2011.
70 “Kuwait to Offer Guarantees on Port Project?”, Iraq Business News, 30 Mayıs 2011.
71 “Italian companies to build Iraq’s biggest port”, Gulf Daily News, 17 Nisan 2011.
72 “Minister Threatens to Resign, High Ranking Delegation toVisit Kuwait This Week”,
Aswat al-Iraq, 25 Mayıs 2011.
73 “Kuwaiti port will affect our waters – Maritime official”, Aswat al-Iraq, 25 Mayıs 2011
74 “Port crisis brings Iraq-Kuwait relations to new low”, TheJ erussalem Post, 08 Mart
2011; Aziz, Raber and Smith, Patrick, “Economists: Kuwait port will cut Umm Qasr
traffic by 60%,” AK News, 14 Mayıs 2011
75 “Kuwaiti PM on first visit toIraq since Gulf War”, USA Today, 12 Ocak 2011; “Kuwaiti
prime minister makes historic visit toIraq”, Al-Shorfa, 14 Ocak 2011.
76 “Maliki arrives in Kuwait on an official visit is the first since he took”, Alsumaria News,
16 Şubat 2011; “Al-Maliki visits Kuwait to discuss bilateral relations”, Al-Shorfa, 17
Şubat 2011.
77 T.C. Ekonomi Bakanlığı, http://www.ekonomi.gov.tr/..., 12 Temmuz 2011.
78 “TPAO, Irak’ta petrol ihalesi kazandı”, Sabah, 21 Mayıs 2012.
79 Serhat Erkmen, “Türkiye-Irak ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası: Başbakan Erdoğan’ın
Irak ziyaretinin önemi nedir?”, http://www.orsam.org.tr/tr/..., 28 Mart 2011.
80 “Başbakan Erdoğan: Erbil’i ziyaret etmenin zamanı gelmişti ama bu kolay olmadı”,
Zaman, 31 Mart 2011.
81 “1 Milyar $’lık imza”, Türkiye, 6 Haziran 2011.
82 Tablo Türkiye’ye göre hazırlanmıştır.
83 “Üç Türk Bankası Erbil’de şube açtı”, Zaman, 30 Mart 2011.
84 “Üç Türk Bankası Erbil’de şube açtı”, Zaman, 30 Mart 2011.
85 “Sayın Bakanımızın Irak Dışişleri Bakanı ile Gerçekleştirdiği Ortak Basın Toplantısı”,
http://www.mfa.gov.tr/..., 13 Ekim 2011.
86 “Haşimi: Türkiye’nin terörle mücadelede attığı adımlar meşrudur”, http://www.berlinturk.de/dunya/news/dunya/..., 29 Ekim 2011.
87 “Diyarbakır’da 13 asker şehit oldu”, Radikal, 14 Temmuz 2011.
88 “Hakkari’de 9 asker şehit oldu”, Euronews, 17 Ağustos 2011.
89 “Erdoğan: Bıçak kemiğe dayanmıştır”, Hürriyet, 14 Ağustos 2011.
90 “5 günde 160 terörist öldürüldü”, Mynet Haber, 29 Ağustos 2011
91 “Hakkari’de hain saldırı: 26 şehit, 22 yaralı”, Zaman, 19 Ekim 2011.
92 “Sınır ötesi operasyonlarda 270 terörist öldürüldü”, Haber Türk, 24 Ekim 2011.
93 “Kazan Vadisinde operasyon bitti”, Sabah, 28 Ekim 2011.