Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
130 pages
1 file
Köy Enstitüleri tarihini yakından tanımak amacıyla okunması gereken bir kitap....
2017
Bu çalışmada Köy Enstitülerinin Yönetimi incelenmiştir. Araştırmada Araştırma betimsel nitelikte olup yazılı kaynaklara ve çalışmanın katılımcılarını oluşturan yüksek köy enstitüsü ve köy enstitüsü mezunlarının düşüncelerine dayanan nitel bir araştırma olarak planlanmıştır. Çalışmada, “Belge Ġnceleme” tekniği kullanılmıştır. Belge inceleme, araştırma konusu hakkında bilgi içeren yazılı kaynakların analizini kapsamaktadır. Köy Enstitülerinde Okul Yönetimlerinin Amaçlarına bakıldığında; köylüyü köyden başlayarak TBMM‟ye varıncaya kadar memleket vatandaşı haline getirme, Cumhuriyet vatandaşlığı bilinci uyandırma ve geliştirme, çocuğu işe, mesleğe ve ileri öğretime hazırlama, eğitimde fırsat eşitliği sağlama, eğitim politikalarını hayata geçirilmesini sağlayarak ülke kalkınmasında değerlendirme, eğitimin niteliğini arttırma, eğitim ve ülkenin demokratikleşmesine katkı sağlama, Türkiye‟de becerikli bir insan kesimi yaratma, donanımlı insan donanımlı köyler ve nihayetinde donanımlı Türkiy...
100 Soruda Köy Enstitüleri, 2024
Köy Enstitüleri, çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma gayesiyle kurulmuş olan Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim yoluyla bu hedefe ulaşması noktasında atılmış dev bir adımdır. I. Dünya Savaşı’nın ve Millî Mücadele’nin sonunda hemen her alanda büyük bir çöküş yaşayan Türkiye’nin yeniden ayağa kalkması amacıyla atılmış bazı önemli adımlar vardır. Bunlardan ilki 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’in ilan edilmiş olmasıdır. Cumhuriyet, sadece bir rejim adı değildir. Sadece halk egemenliğini de ifade etmez. Millî Mücadele yılları boyunca son derece yetersiz koşullarda emperyalizme karşı kenetlenerek direnen bir milletin yeniden doğuşunu ve var olma mücadelesini ifade eder. Dolayısıyla; bir anlamda 20. yüzyılın ilk çeyreği itibarıyla anlam ve önemini yitirmiş olan saltanat rejimini lağvetmeyi ve Millî Mücadele’de ortaya çıkmış millet bilinci temelinde yeni bir dünyanın kapılarını aralamayı simgeler. Emperyalizmle mücadele etmeyi, tam bağımsızlığa ulaşmayı ve bunu sürdürülebilir kılmayı amaçlar.
Köy enstitüleri, Türk Eğitim Tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte başlatılan eğitim seferberliği çerçevesinde köye öğretmen yetiştirme işlevini köy enstitüleri üstlenmiştir. Bu enstitülerin kurulması için ön hazırlıklar 1935 yılında başlatılmış ve 17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan bir kanunla köy enstitüleri açılarak eğitim hayatına başlamıştır. Köy enstitüleri kırsal bölgelerin eğitim ve kalkınma problemlerini çözmede etkin bir rol oynamıştır. Köyde görevlendirilen öğretmenler aracılığı ile eğitimde teorik bilginin yanında üretime dayalı pratik bilgiler de verilmiştir. Köy enstitüleri, yetiştirdikleri öğretmenler aracılığıyla köyde yaşayan insanların bilimin ışığından yararlanmasını amaçlayan bir hareket başlatmıştır. Bu hareket toplumun her kesimine eğitimin ulaştırılabileceğinin kanıtı olmuştur. Köy enstitüleri kuruluş amaçlarının çok üzerinde başarı göstererek kırsal alanda yaşayanların sorunlarını ortaya koyan bir kuşağın yetişmesini temin etmiştir. 27 Ocak 1954 tarihinde çıkarılan bir kanunla köy enstitülerinin faaliyetlerine son verilmiş ve adı İlk Öğretmen Okulu olarak değiştirilmiştir.
Köy enstitüsü hareketi temel eğitime yönelik bir çalışma olarak ortaya çıkmıştır. Temel eğitimin yaygınlaştırılması, temel eğitim alanında özellikle kırsal kesimde öğretmen bulma sorununa çözüm bulma amacıyla girişilen çabalar köy enstitüsü hareketinin doğmasına neden oldu. Bu hareketin doğması ve gelişmesi kapsamlı bir ekip çalışmasından çok küçük bir kadro hareketinin gönüllü, özverili ve sabırlı çalışmasına dayanmıştır. Bu küçük kadro hareketinde en büyük pay 1935-1946 yılları arasında 11 yıl boyunca İlköğretim Genel Müdürlüğü görevini yürüten İsmail Hakkı TONGUÇ ile 1938-1946 tarihleri arasında 7 yılı aşan bir süre Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan Hasan Ali YÜCEL'e ait olmuştur. Hasan Ali YÜCEL cumhuriyet tarihinin en uzun süre bakanlık yapan kişisi olarak halen rekoru elinde bulundurmaktadır. Bu ikiliye dönem dönem değişen şiddetteki desteğiyle İsmet İNÖNÜ de kısmen dahil edilebilir. İsmet İNÖNÜ, bir dönem desteklediği köy enstitüleri çalışmalarını CHP içindeki grup dengelerini dikkate alarak bir süre sonra gözden çıkaran kişi olarak önemli bir figürdür. Köy enstitüleri hareketinin ortaya çıkması, gelişmesi ve sona ermesi sürecine bakıldığında 1935-1954 dönemini kapsadığı görülür. Yirmi yıla yaklaşan bu deneme sürecinde 1940-1946 dönemi kritik bir evre olarak ele alınır. Köy enstitüsü konusunda fikir ortaya koyanlar, bu harekete gönül vermiş olanlar, gerçek anlamda enstitü fikrinin bu dönemler arasında hayata geçebildiğini, 1946 sonrası yaşanan süreci, hareketin yozlaşması, felce uğraması ve ortadan kalkmasına, yıkılmasına gidiş olarak ele aldıkları görülür. Köy enstitüsü hareketinin İsmail Hakkı TONGUÇ'un kişisel çabasıyla doğduğu, Hasan Ali YÜCEL'in güçlü desteği ile geliştiği, bu iki kişinin sistem dışına çıkarılmasıyla birlikte de sönmeye yüz tuttuğu açıkça dile getirilir. Geçmişten bu güne köy enstitülerinin kapatılması ithamı Demokrat Parti üzerinde yapışmış ise de aslında köy enstitüsü hareketinin yok edilmesinde Cumhuriyet Halk Partisinin de önemli bir payı bulunmaktadır. CHP iktidarı köy enstitüsü hareketini başlatan olarak görüldüğü kadar bu hareketin amacından sapmasının da sorumlusu olarak görülmektedir. CHP'deki sağ kesim diye nitelenen grup köy enstitüsü hareketinin sekteye uğramasında baş sorumlu olarak yargılanmaktadır. Köy enstitüsü hareketi için kritik devre olarak görülen 1940-1946 dönemi İkinci Dünya Savaşının etkisinin en yoğun yaşandığı yıllara rast geldiği görülür. Bu yıllar dünyada devasa savaşın etkisi yaşanırken Türkiye'de de tek parti uygulamasının en yoğun hissedildiği yıllardır. Bu yönüyle Köy enstitüsü hareketini savaş ve yoğun tek parti döneminde hayata geçen baskıcı yılların bir uygulaması olarak görmek hiç de yanlış olmaz. Köy enstitüsü hareketi ile ilgili uygulamalara bakıldığında bu uygulamaların ancak baskı ve zorlama ile yapılabileceğini söylemek gerekir. Buradan hareketle köy enstitüsüne öğrenci olarak katılanlar veya öğretmenlik görevini yürütenler baskı ve zorlama ile okullarda tutulmuştur gibi bir iddiada bulunmak doğru olmaz. Köy enstitülerinde öğrenci olarak bulunanlar geldikleri köy hayatının şartları ve ülkenin o dönemdeki gelişim seviyesi dikkate alındığında okul şartları onlar için zorlamayla kalınacak yerler olmuştur denemez. Enstitülerde öğrencilik yapanlar için okullar köylerindeki çalışma şartlarından çok da farklı olmayan ortamlardı denebilir. Üstelik aynı yaş grubundakilerin bir arada bulunmaları, birlikte iş yapmaları, köy hayatından kurtulmaya vesile olacak okul şartları onlar için kaçılacak yerler olmaktan çok geleceğe açılmış bir ümit kapısı olarak görülmüşlerdir. Öğretmenler için de büyük çoğunluğu için idealist bir bakış açısıyla görev yapılan kurumlar olarak görülen enstitüler toplumun dönüştürücü araçları olarak kabul edilerek benimsenmiştir.
Abstract The Village Institutes were opened in order to promote the literacy and to raise, in short time, the rate of reading and writing especially in the rural areas (in 17 April 1940). Due to the difficult economic situation of the country the state aimed to run these schools with minimum cost. Instead of constructing new schools building and classrooms, the state aimed at meeting all these needs with the help of villagers, teachers and students. As the teachers were paid very little, they had to make a living by working in other fields such as gardening and working in the yards. Instead of a theoretical education in classroom, the students of these schools had an applied education program. The engagement of the teenager students in the works such as construction and gardening voiced serious criticisms. The debate on the village institutes, began with the opening of these schools and going around dichotomies such as urbanite / peasant, left / right, revolutionary / counter- revolutionist, is still not ended although they were closed. Keywords: Village institutes, Hasan Ali Yücel, literate, Education
Education, as a basic human right, is an essential prerequisite for individuals to benefit from and pursue other rights. In view of this effect, Village Institutes, which are the most original and useful practice of Republic illumination started in 1935 and settled on a legal basement in 1940 founded in a period of time when the majority of the population lived in the villages, the destruction and poverty caused by the war were severely felt in every sphere of life, the lack of opportunity regarding educational activities revealed itself and the literacy rate was quite low, enabled upbringing of progressive generation touching upon the problems of people living in rural areas. The aim of this study is to examine the target of foundation, effects of Village Institutes into society, and its Marxist structure that affected to close of Village Institutes.
Köy Enstitüleri ile ilgili konular hala özellikle bu kurumları savunanlar tarafından sürekli gündeme getirilmeye çalışılıyor. İyi tarafları, güzellikleri, yararları adeta göklere çıkarılıyor. Bu gruptan bir kısım insanlar da özellikle 1950 sonrası Demokrat Partiyi bu kurumları yok eden kişiler olarak görüp nerede ise lanetliyor. Karşı tarafta ise yıllar yılı bu konularda gazetelerde dile getirilen rutin sloganların dışında başka yeni bir sav ileri sürmüyorlar. Köy Enstitülerine ilişkin yapılan değerlendirmelere bakınca toplumda pek çok kişinin bu kurumları gerektiği gibi tanımadıkları anlaşılıyor. Bu alanda pek çok yayın olmasına karşın ne yazık ki toplumumuzdaki okumama alışkanlığı nedeniyle inanılan, güvenilen kişilerin söylediklerinin peşine takılıp gidiyor insanlarımız. Ne yazık ki bu bakış açısı sadece köy enstitüleri ile ilgili konularda geçerli değil. Hemen her konuda benzer alışkanlarımız toplum içinde güçlü bir şekilde devam edip gidiyor. 17 Nisan 1940'ta Köy Enstitüleri Kanunu çıktı. Bu kanunun çıkışı Köy Enstitüleri için bir başlangıç gibi görülse de bu uygulamanın başlangıcı 1935'lere kadar gider. Ancak asıl Köy Enstitüsü hareketinin yasal alt yapısı 1940'tan itibaren başlamış, 1942'de çıkarılan Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanunu ile işin çerçevesi ve uygulama planı ortaya çıkmıştır. 4274 Sayılı bu kanunun çıkışı sonrası ortaya çıkan uygulamalar 1947 yılında değişiklik yapılmasına kadar devam etti. Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları arasında çıkmış olan Köy Enstitüleri İle İlgili Yasalar isimli kitabın 2. Cildinde köy enstitüleri ile ilgili yapılan yasal düzenlemelere yönelik değerlendirmeler yapıldığı görülmektedir. Tek parti yönetim uygulamalarının halen devam ettiği 1947 yılında Köy okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanununda(4274 sayılı kanun) Değişiklik Kanunu bu konuda ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Köy Enstitülerini açmama, açılırsa kapatma düşüncesi kuruluş yıllarında yapılan kanuni düzenlemelerin görüşmeleri sırasında bile olduğu görülmektedir. Köy enstitüleri ile ilgili kanuni düzenlemelerin görüşmeleri sırasında İmece, Kadınların imeceye katılması, öğretmene okul dışı görev verilmesi, öğretmene geçim arazisi ayrılması, solculuk suçlaması, karma eğitim gibi hususlar karşı çıkış nedenleri olarak sayıldığı görülürken buna karşı yapılan değerlendirmelerde ise gerçek neden olarak bilinçlenen kitlenin mevcut sistemi sarsacağı, yönetime ortak olmasından korkulduğu, yönetime başkalarını ortak etmek istenmediği için karşı çıkıldığı yönünde değerlendirmelere yer verilmektedir. Enstitü uygulamasının dayanağı olarak 1940'lı yıllarda çıkarılmış yasalardaki değişiklik çalışmaları 1946 seçimleri sonrası başladı. Kapatmaya hemen cesaret edilememiş kademeli olarak sistem değiştirilmişti. Öncelikle işi yüklenenlere görev verilmedi. Hasan Ali YÜCEL milli eğitim bakanı yapılmadı. Küçük yasal değişikliklerle ısınma talimi yapıldı. Her değişiklikle temel ilke yara aldı. Yüksek Köy Enstitüleri köy çocuklarının pratikte gidebilecekleri tek yükseköğretim kurumu idi. Yasal bir dayanağı olmaksızın açılan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kısa süre sonra kapatıldı. Kadınlara bölge okullarının yapılacağı yakın veya uzak başka bir köye gidip gelmek maddi külfet yanında kadınların iş ve analık durumuna da engel oluyordu. Kadınların yabancı bir köyde çalışması menfi tesirlere de yol açıyordu. Kadınlar kendi köylerinden başka yerlere okul inşaatlarında çalışmaya gitmek zorundaydı. (18-50 yaş arası tüm kadın ve erkekler) 1947'de meclis bu uygulamaya son vermiştir. Meclis görüşmelerinde bu konuya karşı çıkan, aleyhte görüş belirten kimsenin olmadığı görülüyor. Milletvekilleri kadınların çalıştırılmasından kaynaklanan şikayetlerden bunalmış durumdaydılar. Pratikte beklenen yararlar görülememiş, 4 yıllık uygulama sonrası kanunun meclis tarafından elden geçirilmesi istenmekteydi. Bunun üzerine bu değişikliklerin yapılması yoluna gidildi. Kadınların ağır sorumlulukları karşısında inşaat yükü ağır geliyordu.
Her 17 Nisan tarihi geldiğinde ülkemizde Köy Enstitülerine ilişkin anmalar, faaliyetler, etkinlikler yapılır. Bu etkinlikleri düzenleyenler genelde enstitü geleneğinden gelenlerdir. Enstitüye yönelik anmalarda genelde kapatılmasaydı ülkenin geleceğinin çok farklı olacağı, bugün yaşanan pek çok sorunun kaynağının enstitülerin kapatılması olduğu dile getirilir. Bu da gösteriyor ki geçmişe özlem ne sadece Osmanlıcı denebilecek zihniyettekilerle, ne asrısaadet özlemcisi dindarlarla sınırlı değil. Herkes kendi çapında geçmişe bir nedenle özlem duyuyor. Geçmişe özlem duygusu bizim gibi duygusal hareket etmenin doğal olduğu toplumlarda çok yaygın. 17 Nisan vesilesiyle enstitü sistemine yönelik bir değerlendirme yapılacaksa bunu duygusal bir saikla değil de rasyonel bir anlayışla ve ders alma anlayışıyla değerlendirme yapmak çok daha yararlı olacaktır. Enstitü sistemi yaklaşık olarak 1937 ile 1954 tarihleri arasında işleyen bir süreç. Bu sürecin doğru anlaşılabilmesi için bu süreci tümüyle tek bir dönem olarak ele almamak gerekiyor. Enstitü sisteminin planlanması, Enstitü sisteminin kurulması ve işleyişi, Enstitü sistemine atfedilen görevlerin yerine getirilmesi, Enstitü mezunlarının alana çıkışı, kendilerinden beklenen sorumluluklar, Mezunların çalışma ortamlarında karşılaştığı sorunlar, Yasal düzenlemelerin içeriği, bu düzenlemelerin getirdiği yükümlülükler, Enstitü sistemi ile bürokrasi arasında yaşanan sorunlar gibi farklı boyutlar dikkate alınarak değerlendirmeler yapılması gerekiyor. Köy enstitüleri sistemini kuran irade ile mevcut sistemin ana omurgasını değiştiren irade aynı siyasal merkezdi. CHP köy enstitüsü sistemini kurarken İsmet İnönü devletin başında idi. Hasan Ali Yücel'i bakan yapan da bakanlıktan alınması kararında da hem Cumhurbaşkanı ve hem de CHP parti yönetiminde etkin olan isim İsmet İnönü idi. Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç bu sistemin baş mimarları ve işleticileriydi. İnönü de her zaman bu sistemin destekçisi olmuştu. Bu destek Hasan Ali Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç'un sistemin dışına atıldığı tarih olan 1946 yılına kadar sürdü. İnönü bu kişileri sistemin başından atarken/uzaklaştırırken de yine güç sahibi idi. Geçmişe göre değişen, ülkede tek parti döneminin bitmesi ve çok partili hayata geçilmesi idi. Çok partili hayata geçişle birlikte köy enstitüsü sistemine verilen katı destekten vazgeçildi. Sistemin kuruluş mantığının dayandığı felsefe Cumhuriyete bağlı nesiller/toplum kesimleri yaratmaya dayanıyordu. Bunun için de nüfusun %80'inin yaşadığı köylere ulaşma hedefleniyordu. Büyük nüfus çoğunluğuna ulaşarak yeni Cumhuriyet rejiminin anlayışına uygun insan kaynağı yaratılırken tarım ve teknik bilgi ve becerisinin de köylere kadar ulaştırılması sayesinde toplumsal kalkınma hedefleniyordu. Bu hedef dönemin yöneticileri tarafından başta çok da yadırganmadı. Üstelik enstitü sistemi devlete ve yöneticilere ilk başta bir külfet, sorumluluk da yüklemiyor gibi görünüyordu. Nitekim 1942 yılında çıkarılan 4274 sayılı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanununun Okul yapımı ve onarımı'nı düzenleyen BEŞİNCİ BÖLÜM 23.maddesinde; "Bölge köy okulları binalarının veya bu binalara eklenecek dershane, yatakhane, yemekhane, hamam, çamaşırlık, ahır, depo ve işlik gibi yapıların ve bunlarla ilgili yolların, suyollarının yapılması ve onarılmasıyla bölge köylerinin ortak malları olarak tesis edilecek fidanlık, dutluk, kavaklık, çayırlık gibi kuruluşlar, bölgeye giren köylerde oturan köylülerin birlikte çalışmalarıyla ve gelir kaynaklarına uygun olarak bu köylerin bütçelerine her yıl için bu
Köy Enstitüleri Türkiye'nin eğitim ve kalkınma sorununu-özellikle kırsal bölgelerin-bir arada çözebilrnek amacıyla oluşturulan kururnlardı. Türkiye'de ilk defa denenen bir sistemle eğitime teorik bilginin yanı sıra üretime dayalı pratik uygularnalar da sokulınuştu. "İş içinde, yaparak ve yaşayarak öğrenme" yöntemi benirnsenrnişti. Enstitülerde teorik dersler ile kuruluş çalışmaları, yanı sıra tarım, hayvancılık, iş eğitimi vb. bir arada sürdürülrnüştü. Özellikle yöre halkı na örnek olmak arnacı da güdüldüğünden enstitülerin çoğu gerek arazi koşulları gerekse iklim özellikleri olarak son derece güç koşullarda kurulınuşlardı. Köy Enstitülerinde kuruluş ve yapılanma süreci ile birlikte üretime dayalı iş prensibinin benirnsendiği görülmektedir.
Revista Eletrônica de Direito Processual - REDP (UERJ), 2020
Eseji i istraživački radovi o arapskoj poeziji, poetici, književnosti i orijentalnoj filologiji [Prva verzija], 2024
Enciclopedia Argentina de Salud Mental , 2022
Academic Emergency Medicine, 2014
J.Integrative Health, 2024
Journal of Public Health Dentistry, 2010
GEOPHYSICS, 2015
Revista Brasileira de Ciência Política
The Virgin, Saints, and Angels. South American Paintings 1600-1825 fron de Thoma Collection
Agrotrop : Journal on Agriculture Science, 2020
Wellcome Open Research
Child Maltreatment, 2005
Seminars in Vascular Surgery, 2018