Academia.eduAcademia.edu

OKUR YAZAR OLMAK

OKUR YAZAR OLMAK

Necati Yıldız Maden Yük. Mühendisi [email protected] Kasım 2023 Her zaman olduğu gibi yazacaklarım benim doğrularım, benim görüşlerimdir, kimsenin katılmasını beklemiyorum. 68 kuşağı öğrenci liderlerinden Harun Karadeniz’den bir alıntı: “Eğitimin amacı, “kim için” ve “ne için” üretim yaptığını bilerek üretim yapan insanlar yetiştirmek olmalıdır…” O dönemlerde de eğitimin amacı bu alıntıya yönelik olmasa da bu kuşak kendini bu amaca uygun eğitmiştir. O dönemde üniversitelerdeki öğrencilerle öğrenci kulüpleri şimdi olduğu gibi çevre, çiçek, böcekle değil bir amaç için, siyasetle, ülke sorunlarıyla ilgilenmişlerdir. Okur yazar olmak ne demektir? Her üniversiteyi bitirip mühendis diploması alan okul yazar mıdır? Gençler.… Belki de “neden okuyup mühendis olmak istediğinizden, nasıl bir mühendis olmayı hayal ettiğinizden, buna uygun eğitim alıp almadığınızdan, mühendis olduğunuzda bu istediğinize ulaşıp ulaşamayacağınızı, şu anda mühendislik yapıyorsanız durumunuzu” sorgulamaktan başlamalısınız. Şu gerçeği unutmayın; MÜHENDİS DE OLSANIZ PATRON SİZ OLMADIĞIN SÜRECE MAAŞ KARŞILIĞI ÇALIŞAN, PATRON İÇİN ARTI DEĞER ÜRETEN PATRONUN GÖZÜNDE SIRADAN BİR EMEKÇİ OLACAĞINIZI ŞİMDİDEN KABULLENMEK ZORUNDASINIZ. n.yıldız ___________________________________________ Sayfa 1 _____________________________________________ Sizler ne kadar okur yazarsınız? Örneğin “Üretim araçlarının” “insan emeği dışında kalan, başta toprak olmak üzere ormanlar, sular, üretilen madenler, bütün doğal servet ve doğal kaynaklar gibi hammaddeler ile bunları işlerken insanların kullandığı her türlü alet, gereç ve tesisler” olduğunu biliyor musunuz? Ya “emekçi”nin ne anlama geldiğini? Satılabilir ya da kullanılabilir bir emtia üretmek için üretim araçlarını kullanacak insan gücünün “emek”, “ücret”in kapitalist bir düzende artı değer üreten emeğin karşılık ödenen “para” ya da bedel olduğunu hiç okudunuz mu? “Üretim”, “kȃr”, “asgari ücret”, “artı değer, “sermaye”, “sendika”, “meta”, “kapitalist”, “kapitalizm”, “emperyalizm”, “faşist”, “faşizim”, “sosyalist”, “sosyalizm”, “sınıf mücadelesi”, “örgütlenme”, “kapitalizmde emek-sermaye-üretim ilişkileri”, “sosyal devlet kavramı”, “karma ekonomi” nedir bilmiyorsanız Karl Marx’ın “Kapital”ini okuyun, 1 yıl içinde günümüzde ekonomiyi bildiğini iddia edenlerden çok daha ekonomiyi biliyor olacaksınız. Hak, hukuk, adalet, demokrasi, cumhuriyet, tam bağımsızlık, özgürlük, barış, liyakat, eşitlik, laiklik, din, tarikat kavramları ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bir şey düşünmüyorsanız tek kelimeyle “yoksunuz(!)”….. Sayın Bakan Nebati’nin “Neo klasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan; davranışsal ekonomi ve nöroekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır.” sözlerini anlayamadıysanız üzülmeyin, Sayın Nebati’nin ne dediğini okur yazar olan nesil de anlayamadı. Ancak “enflasyon” fiyatların sürekli ve düzenli artması, “devalüasyon” da milli paranın enflasyon nedeniyle yabacı paralar karşısında değer kaybetmesi olduğunu bilmenizde fayda var. “Örgütlenme”nin, “sendikalaşma”nın önemini biliyorsanız din, dil, ırk, milliyet, mezhep gibi dünyanın kültürel farklılıklarını insanları ayrıştırma için kullanan emperyalist işbirlikçilerin oyunlarına da gelmiyorsunuz, ayrılıkçı amaçla kullanılan “mavi yakalı”, “gri yakalı”, ya da “beyaz yakalı” ifadelerini de kullanmıyorsunuzdur. Okur yazar olan eski nesil “yasama, yürütme ve yargı”nın biri birinden bağımsız olduğunu, “kuvvetler ayrılığı ilkesini“ bilirdi ancak bu kavramın ne kadar değerli olduğunu ülkemizde ortadan kalktığı 21.yüzyılda anladı. __________________________________________________ Sayfa 2 ________________________________________ n.yıldız Okuma yazma biliyorsanız; İçinde bulunduğumuz yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde ülkemizde artık sınıf mücadelesi kalmadığını, siyasi parti ve STK’lar içinde kültürel zenginliklerin arkasına gizlenen gruplar arasında mevcut yönetimlerini sürdürmek ya da yönetimleri ele geçirmek amacıyla değişik kimlik mücadelelerini de görebiliyor, bu oyunun bir parçası olmuyorsunuzdur. Milli gelir”, “milli gelirin dağılımı” gibi kavramları, bu değerlerin nasıl hesaplandığını bilmelisiniz. Ülkelerin kişi başına düşen milli gelirin parasal karşılığının büyüklüğü kadar “milli gelirin toplumun sınıfları arasındaki dağılımı” daha önem taşımaktadır. Kalkınmış ülkelerde zengin ile yoksul insanların milli gelirden aldıkları paylar arasında orantısal bir uçurum yoktur. Ancak ülkemiz ve geri kalmış ülkelerde bu uçurum büyüktür ve her geçen gün daha da derinleşmektedir. Bu da ülkemizdeki gibi zengin daha da zenginleşirken fakirin daha da fakirleştiği anlamına gelmektedir. İthalat ve ihracat değerleri, bu değerler arasındaki fark, ihracatın ithalatı karşılama oranı nedir? Mevcut siyasi iktidarın ihracatın sürekli rekor kırdığından bahsederken ithalat rakamlarına ya da karşılama oranlarına hiç değinilmemesinin nedenini hiç düşündünüz mü? Eğer okur yazarsanız ülkemizin demografik yapısıyla bilinçli olarak oynandığını, kısa süre için çözüm üretilmezse ülkemizin geleceğini görebiliyor olmalısınız. Kamu ihalesi, hazine garantili kredi, yap işlet devret modeli, özelleştirme nedir? Ülkemizde hastahanelerin, yolların, köprülerin, hava alanlarının nasıl yapıldığını, bunların karşılığının nasıl ödendiğini okuma yazma bilmeseniz bile görebiliyor olmalısınız. Ülkemizdeki bunca zenginliğe karşı devlet kasasının neden boş olduğunu sorgulamalısınız. Okuma yazmanız varsa devlet kasasında toplanan vergilerin 3-5 müteahhide aktarıldığını, iktidar yetkililerinin borç para bulmak için ülke ülke dolaştığını görmüyorum diyemezsiniz. 1985 yılından günümüze kadar Cumhuriyetin ilk 50 yılında devletin halktan aldığı vergilerle gerçekleştirdiği yatırımların özelleştirme adı altında satılarak ülke ekonomisinin şimdiye kadar ayakta tutulduğunu, artık satacak şey kalmadığını, hazine arazilerinin satışına başlandığını bilmiyorsanız siz bu dünyanın oksijenini boşuna tüketiyorsunuz…. Siz yaşamasanız da insanlığın bir kaybı olmayacaktır. Okuma yazma biliyorsanız ülkemizde madencilik denildiğinde “madeni üretip hammadde ya da konsantre olarak ihraç etmek olduğu” şeklinde “toplum mühendisliği” ile “algı yaratıldığını”n da farkında olmalısınız. Bunun için madencilikten çıkar sağlayanlarca toplum üzerinde yazılı ve görsel olarak, madencilikle ilgili yazdıkları değişik konulardaki yazılarla, söyleşi, toplantı ve değişik programlarla sürekli algı operasyonu yaptıklarını görebilmek okur yazar olmanın bir gereğidir. __________________________________________________ Sayfa 3 ________________________________________ n.yıldız Okur yazarsanız ülkemizdekine benzer şekilde dünyada madencilik faaliyetinde bulunan çok uluslu şirketlerin yeraltı zenginliklerinin oluştuğu ülkenin olanaklarıyla, ucuz işgücü kullanarak bu madenleri ürettiklerini, çoğu zaman üretim sürecini tamamlamadan hammaddeyi alıp götürdüklerini, geriye bozulmuş bir doğa, kimyasallarla kirletilmiş topraklar, ağaçları yok edilmiş ormanlar ve fakir insanlar bıraktıklarını, biliyorsunuzdur. Bunu biliyorsanız buna da “sömürge madenciliği” denildiğini madencilikte sömürü sisteminin Harran ovasında karpuz dikmekle eşdeğer olmadığını da biliyor olmanız gerekir. “Sürdürülebilirlik” kavramı nereden geliyor, araştırdınız mı? Araştırdıysanız ve okuma yazma biliyorsanız “sürdürülebilir çevre”, “sürdürülebilir madencilik”, “sürdürülebilir ekonomi” gibi kavramların sosyal yalan olduğunu da biliyorsunuzdur. Bunları biliyorsanız Birleşmiş Milletler Topluluğunun neden kurulduğunu, dünyada neden açlığı önlemediğini de sorguluyor olmalısınız.. Madencilerin anlattığı “katma değer”, “uç ürün” ile “cari açığı kapatma” algı yaratmaya yönelik çok kullandıkları, kulağa hoş gelen masallardır. Okuma yazma biliyorsanız siz bu masallarla uyumuyorsunuzdur. Şu anda ülkemizde altın ve hammadde ya da konsantre olarak ihracata yönelik üretilen madenlerin işletilmesinin ülke ekonomisine ciddi bir katkısı olmadığı gibi yapılan madenciliğin ülkemizde kaynak kaybına, çevre kirliliğine, doğal yıkım gibi pek çok olumsuzluklara neden olduğunu, ülkemizdeki madencilikten patronlarla yabancı sermayeli şirketlerin kazandığını görmek madencilikte okur yazar olanlar için hiç de zor değildir. “Cari açık” denildiğinde bir televizyon kanalında arkasına Türk Bayrağını alarak altın ticaretiyle cari açığın kapatılacağı hikayesini anlatan, ülkemizde bazı bakanlara rüşvet olarak Euro ve saat veren değerli bir iş adamımızı(!) mutlaka hatırlıyor olmalısınız. “2022 yılının maden ihracatı(!) toplam ihracatın %2.5’i, metal konsantre ihracatı da %0.8’idir. Özellikle metal konsantresi ihracatı ile cari açığın kapatılabileceğini görmek(!) için “konsantre ihraç eden madenin patronu olmak” gerektiğini anlayabilmek için okur yazar olmalısınız. Ülkemizdeki altın madenciliğinde yaşanan talanı okur yazar olan yurtsever herkes görebiliyor olmalıdır. Bunu göremeyenler bir zamanlar “madenlerin gerçek sahibi halkımızdır” diyenlerin artık susarak “madenlerin gerçek sahibi patronlardır” demek isteyenlerle, söylemleriyle eylemleri örtüşmeyenleri de göremeyenlerdir. __________________________________________________ Sayfa 4 ________________________________________ n.yıldız Madencilikte okuma yazması olanların “………… Gelişmiş ülkelerin kalkınma süreci incelendiğinde, madenciliğin itici gücünden yararlandıkları görülecektir. Politikalarımız, YER ALTI KAYNAKLARIMIZIN YÜKSEK KATMA DEĞER SAĞLAYACAK ŞEKİLDE EKONOMİYE KAZANDIRILMASINI, enerji ve sanayi hammadde talebinin güvenli ve ekonomik olarak karşılanmasını, arz kaynaklarının HAMMADDELERİN YURT çeşitlendirilmesi İÇERİSİNDE ve geliştirilmesini, İŞLENEREK NİHAİ ÜRETİLEN ÜRÜNLERE DÖNÜŞTÜRÜLMESİNİ içermektedir………….” İfadesinin bir devlet politikası olarak Devletin 11.Kalkınma Planında(2019-2023) yazılı olduğunu, ancak siyasi iktidarın buna hiç uymadığını da iyi biliyor olmaları gerekir. Ülkemizin “okur yazar olan yurtsever insanları” madenciliğe değil, madenlerimizin üretilip hammadde olarak alıp götürülmesine, ülkemizin kapitalist ülkelerin hammadde kaynağı olmasına, madenlerimizin talan edilmesine, sömürülmesine, ağaçlarımızın ormanlarımızın acımasızca yok edilmesine, buraları yurt edinmiş hayvanların yaşam alanına müdahale edilmesine, topraklarımızın kirletilmesine karşıdır. Gençler…. Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini hiç unutma: “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Madencilikte okur yazar olanlar ülkemizde madenciliğin gerçek tarihçesini bilenlerdir. Özellikle madencilikte okur yazar olan kişiler 1960-70-80’li yıllarda madencilik faaliyetlerinde bulunan kamu kurumlarının sosyal devlet anlayışına dayalı istihdam yarattığını, yaratılan artı değerin, şimdiki gibi yabancı sermayeli şirketlerin kasalarına ya da patronun cebine değil çalışanlarına yansıdığını gayet iyi bilirler. Okur yazar olanlar bu ülkede para verip bir kasa kola alıp, aldığı kolayı protesto için dökenlerle aynı havayı soluduğunun farkındadır. Okur yazar olanlar günümüzdeki mevcut düzende maden mühendisliği yaparak kazandıklarıyla zengin olunamayacağını, ancak kirada oturup dolmuşa binilebileceğini, geleceğe güvenle bakamayacağını gayet iyi bilenlerdir. Madenler Anayasamıza göre devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Başta altın olmak üzere diğer madenlerimiz ülkemizin yer altındaki zenginlik stoklarımızdır. Madenlerin; milyonlarca yılda oluştuğu, bir gün gelip tükeneceği, tükendiğinde bir daha yerine konulamayacağı, hiçbir kişi ve kişilerin emeği olmadan oluştuğu, doğanın insanlığa sunduğu servetlerdir. Bu servetlerin insanlığın yararına plânlı ve hesaplı biçimde üretilip paylaşılması zorunlu, yabancı sermayeli şirketlere üretim aracı olarak bırakılamayacak ve konsantre olarak ihraç edilemeyecek kadar değerli olduğunu, madencilikte okur yazar olanın bilmesi gerekli temel gerçektir. __________________________________________________ Sayfa 5 ________________________________________ n.yıldız Madencilikte okur yazarsanız emperyalist ülkelere karşı Kurtuluş Savaşı vererek ülkemizi askeri güçlere işgal ettirmeyen Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet kurulduktan sonra, ülke madenlerinin yabancılar tarafından işletilmesine hiçbir zaman sıcak bakmadığını, Atatürkçülüğün temel ilkelerinden birinin “devletçilik” olduğunu da biliyorsunuzdur. Değerli gençler, madencilikle ilgili okuma yazma konusunda hala eksiğiniz varsa mühendislik diplomanızı almadan eksiklerinizi tamamlayın. Yoksa bir tarafı eksik sıradan bir mühendis olarak mezun olursunuz. Hayata atıldığınızda mühendislik diplomanız yanı sıra mutlaka okur yazar da olmalısınız. Olmazsanız hayata atıldığınızda söylemleriyle, eylemleri örtüşmeyenleri, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, susarak suça ortak olanları, kişisel çıkarlarını öne çıkaranları, işbirlikçileri yurtsever insanlardan ayırt edemezsiniz. Değerli meslektaşlarım sizler okur yazarlığınız ile ilgili bildiklerinizi, bilgilerinizi toplumla ve gençlerle paylaşmazsanız okur yazarlığınız mühendis diplomanızın gölgesinde kalacaktır. Ülkemiz geleceği için genç meslektaşlarımız ile aranızda duvar örenlerle mücadele edip bu duvarları yıkmalısınız. Ülkesin en çok seven, mesleğini en iyi yapandır. Mesleğinizi en iyi yapmak için mesleğinizi çok iyi bilmeniz yanı sıra okur yazar olmanız gerekir. Eğer iyi bir okur yazarsanız ülke sorunlarına karşı da duyarlı bir bireysinizdir. Eğer siz okur yazar olabildiyseniz; Egemen güçlerin ayrılıkçı amaçlarla kullandıkları din, dil, ırk, milliyet, mezhep gibi farklılıkların dünyanın kültürel zenginlikleri olduğunu görebilen, haksızlıkların, eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, işsizliğin ve sömürgeciliğin olmadığı, ülkelerin ve emeğin sömürülmediği, savaşların, açlığın yaşanmadığı, sosyal adaletin, özgürlüğün egemen olduğu bir dünyada kardeşçe barış içinde yaşamak için Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” özdeyişi ile Nazım Hikmet’in "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine ..” dizelerini yaşamında temel ilke edinmiş bir devrimci, demokrat, yurtsever bireysiniz. Okur yazar olmanın eğitimi ve diploması var mıdır? Evet vardır, bunun eğitimini herkes kendine verecek, hak ettiğini düşündüğünde de diplomasını alacaktır. __________________________________________________ Sayfa 6 ________________________________________ n.yıldız